Esas No: 2022/7649
Karar No: 2022/10570
Karar Tarihi: 15.09.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/7649 Esas 2022/10570 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/7649 E. , 2022/10570 K.Özet:
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Ancak, Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir. Davacı Kurum vekili kararın bozulmasını istemiştir. Kusur raporlarının iş kazası tarihinde yürürlükte bulunan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve 5510 sayılı Kanun'a uygun olarak düzenlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Anılan kanunlarda işverenlerin iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini alması gerektiği ifade edilmiştir. Davada, hükme esas alınan bilirkişi raporunun davaya konu olayı tam olarak irdelemediği ve eksik değerlendirmeler içerdiği tespit edilmiştir. Dosya, olayla ilgili hazırlanan müfettiş raporu, tazminat ve ceza dava dosyası da gözetilerek sonuca varılmalıdır. Ayrıca, rücu alacağının yöntemince belirlenip davacı kurum talebi çerçevesinde yapılacak değerlendirmeyle varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. 6331 sayılı Kanun'un \"Risklerden korunma ilkeleri\" başlıkl
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... 1. İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı Kurum ve davalı vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
II-CEVAP
Davalı davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesi tarafından verilen hükmün hukuka uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı Kurum vekili kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Kusur raporlarının, 5510 sayılı Kanun'un 21. maddesi, iş kazası tarihinde yürürlükte bulunan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Anılan kanunlarda; İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar, denilmekte, böylece, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır; 6331 sayılı Kanunun "Risklerden korunma ilkeleri" başlıklı 5. maddesinde, İşverenin yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde; "a)Risklerden kaçınmak. b)Kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz etmek. c)Risklerle kaynağında mücadele etmek. ç)İşin kişilere uygun hale getirilmesi için işyerlerinin tasarımı ile iş ekipmanı, çalışma şekli ve üretim metotlarının seçiminde özen göstermek, özellikle tekdüze çalışma ve üretim temposunun sağlık ve güvenliğe olumsuz etkilerini önlemek, önlenemiyor ise en aza indirmek. d)Teknik gelişmelere uyum sağlamak. e)Tehlikeli olanı, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanla değiştirmek. f)Teknoloji, iş organizasyonu, çalışma şartları, sosyal ilişkiler ve çalışma ortamı ile ilgili faktörlerin etkilerini kapsayan tutarlı ve genel bir önleme politikası geliştirmek. g)Toplu korunma tedbirlerine, kişisel korunma tedbirlerine göre öncelik vermek. ğ)Çalışanlara uygun talimatlar vermek." ilkelerinin göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilirken, anılan Kanunun "Çalışanların yükümlülükleri" başlıklı 19. maddesinde, "Çalışanların, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlü oldukları ve çalışanların işveren tarafından verilen eğitim ve talimatlar doğrultusunda; a)İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarını kurallara uygun şekilde kullanmak, bunların güvenlik donanımlarını doğru olarak kullanmak, keyfi olarak çıkarmamak ve değiştirmemek. b)Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanmak ve korumak. c)İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber vermek. ç)Teftişe yetkili makam tarafından işyerinde tespit edilen noksanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi konusunda, işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak. d)Kendi görev alanında, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak" yükümlülüğü bulunduğu belirtilmiştir. Buna göre eldeki dava dosyası incelendiğinde; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun davaya konu olayı tam olarak irdelemediği ve eksik değerlendirmeler içerdiği anlaşılmaktadır. Öncelikle olayla ilgili hazırlanan müfettiş raporu, tazminat ve ceza dava dosyası da gözetilerek, dava dışı Belediye Başkanlığı ile davalı arasındaki ilişkinin asıl işveren alt işveren ilişkisi olup olmadığı irdelenmeli ve talepte gözetilerek sonucuna göre karar tesis edilmelidir. Bunun yanında dosyada ki kayıtlara göre 5510 sayılı Yasanın 54. maddesi uyarınca hak sahiplerine bağlanan gelirler ve fiili ödemeler bulunduğu görülmekle, anılan hususlar da gözetilerek, rücu alacağının yöntemince belirlenip davacı kurum talebi çerçevesinde yapılacak değerlendirmeyle varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kurulan hüküm isabetsizdir ve bozmayı gerektirir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının, HMK'nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 15.09.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.