Sanığın silahla yaralama suçundan 765 sayılı TCY’nın 456/4, 457/1, 59/2 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 594 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesince verilen 17.11.2005 gün ve 61-270 sayılı hüküm sanık müdafiince temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince, 05.10.2009 gün ve 7508–12795 sayı ile;
“Sanık hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesinin değerlen¬diril¬memesi” isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmuştur.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 06.11.2009 gün ve 50364 sayı ile;
“Sanık H... K...’nın 09.10.1984 doğumlu olup, suçun işlendiği 21.11.2003 tarihinde 19 yaşını doldurmuş olduğu anlaşılmaktadır. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu¬nun 23. maddesinin suç tarihinde 18 yaşını doldurmuş olan sanık hakkında uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Adli sicil kaydına göre de hükümlü olan sanık hakkında 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinin uygulanma olanağı da bulunma¬maktadır” görüşleriyle itiraz yasa yoluna başvurularak, Özel Daire bozma kararının kaldırı¬larak, yerel Mahkeme hükmünün onanması talep olunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlen¬¬dirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanık hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumuna yer veren 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesinin 5560 sayılı Yasa ile değiştirilmeden önceki ilk hali “Çocuğa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda belirlenen ceza, en çok üç yıla kadar (üç yıl dâhil) hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir” şeklinde düzenlenmiştir.
Çocuk kavramı 5237 sayılı TCY"nın tanımlar başlıklı 6. maddesinin 1. fıkrasının b bendinde “henüz onsekiz yaşını doldurmamış kişi” olarak, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunun 3. maddesinin 1. fıkrasının a bendinde ise “daha erken yaşta ergin olsa bile, onsekiz yaşını doldurmamış kişi” olarak tanımlanmıştır.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Nüfus kaydına göre 09.10.1984 doğumlu olan sanık H.."ın, suçun işlendiği 21.11.2003 tarihinde 19 yaşını doldurduğu anlaşılmakta olup, 5237 sayılı TCY ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunda yer alan çocuk tanımı kapsamında değerlendirilmesine yasal engel bulunduğundan, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesinin sanık hakkında uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Ayrıca dosya içerisinde bulunan adli sicil kaydına göre de; Kırklareli Sulh Ceza Mahkemesinin 06.11.2002 tarih 368–565 sayılı ilamı ile hırsızlık suçundan erteli 290.805.440 TL ağır para cezasına hükümlü olan sanık hakkında, 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinin değerlendirilmesi koşulları da mevcut değildir.
Bu itibarla sanığın suç tarihinde 18 yaşından küçük olduğu kabul edilerek, hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesinin değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin Özel Daire bozma kararı usul ve yasaya aykırı olup, haklı nedene dayanan Yargıtay C.Baş¬savcılığı itira¬zının kabulü ile Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 05.10.2009 gün ve 7508–12795 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, esasa ilişkin temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere, Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.12.2009 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.