Esas No: 2022/7414
Karar No: 2022/10842
Karar Tarihi: 20.09.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/7414 Esas 2022/10842 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/7414 E. , 2022/10842 K."İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
No : 2020/1328-2022/753
İlk Derece
Mahkemesi : ... Anadolu 21. İş Mahkemesi
No : 2015/423-2019/377
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının davalı işverenler yanında 09.06.2006-10.11.2009 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığını, ancak çalışmalarının Kuruma eksik bildirildiğini ileri sürerek, Kuruma bildirilmeyen sürelerde hizmet akdiyle çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
II-CEVAP
Davalı Tulpar İnş. San. ve Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle, davalı şirketin asıl işveren konumunda olmaması nedeniyle husumet itirazlarının bulunduğunu, davacının diğer davalı şirket olan Fetoğlu İnş. Ltd. Şti.’nin çalışanı olduğunu, sözleşmenin de bu yönde düzenlendiğini, davalı şirket ile Fetoğlu Ltd. Şti. arasında İş Kanunun 2. maddesi kapsamında bir ilişki olmadığını, muvazaa bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Davalı Fetoğlu İnş Ltd. Şti., davaya cevap vermemiştir.
Feri müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... Anadolu 21. İş Mahkemesi'nin 24/09/2019 tarihli, 2015/423 Esas - 2019/377 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davacı vekili, davalılardan Tulpar A.Ş. tarafından, süresinde ve asılları sunulmayan eksik çalışma belgelerine dayanılarak karar verilmesinin haksız ve kabul edilemez olduğunu, dosya kapsamında dinlenen tanık beyanları ile davacının davalı işverenler nezdindeki çalışmasının kesintisiz ve sürekli olduğunun ispatlandığını belirterek, usul ve yasaya aykırı verilen kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
Dava, 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanun’un m. 86/9. maddesi uyarınca açılmış hizmet tespiti davasıdır. Maddeye göre, “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.”
Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu çerçevede hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re'sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
6100 sayılı HMK m. 119/1-e gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini bildirmek, m. 194 gereğince de taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.
Bir davada haklı çıkabilmek için soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir. İddia somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir.
Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda da geçerlidir.
HMK m. 31 gereğince, Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim, m. 31 ve 119/1-e gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir.
Hizmet tespiti davalarının amacı hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 7.1.1955 d.’lu davacının kalıp ustası olarak davalılar yanında çalıştığı, adına davalılardan Fetoğlu İnş. Ltd. Şti. işyerinden 9.8.2007, 24.10.2007, 9.5.2008, 14.7.2008, 27.8.2008, 24.3.2009 ve 14.7.2009 tarihli 7 adet işe giriş bildirgesinin verildiği, hizmet döküm cetvelinin incelenmesinde, 9.8.2007-11.11.2009 tarihleri arasındaki çalışmalarının girişli çıkışlı 2008/4. ayında 30 gün, diğer aylarda ise 13 eksik gün koduyla kısmi olarak bildirildiği, davalılardan Fetoğlu İnş. Ltd. Şti. vekilince dosyaya imzalı ve kaşeli 12 adet eksik çalışma tutanakları adı altında belge suretlerinin ibraz edildiği, dönem bordrolarının getirtildiği, tanıkların dinlendiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacı davalı işverenler nezdinde 09.06.2006-10.11.2009 tarihleri arasında sürekli ve kesintisiz olarak çalıştığının tespitini istemiş, mahkemece, tüm tanık beyanları ile birlikte, davacı tarafın işçilik alacakları dosyasında tespit edilen hizmet dönemine yönelik temyiz yoluna başvurulmadığı ve kıdeme esas çalışma süresinin 09.08.2007-10.11.2009 dönemi olarak kabul edildiği, anılan yerel mahkeme kararının Yargıtay tarafından onararak kesinleştiği, dosyaya davalılardan Tulpar A.Ş. vekili tarafından sunulan eksik çalışma tutanaklarında davacının imzasının bulunduğu, bu itibarla davacının 09.08.2007-10.11.2009 tarihleri arasında çalışmasının kesintili olduğundan bahisle uyuşmazlık konusu dönemde eksik hizmetlerinin tespiti yoluna gidilemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş ise de, hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
Mahkemece yapılacak iş; öncelikle davacıya davası açıklattırılmalı, davalı işverenler nezdinde hangi projede hangi tarihler arasında çalıştığı sorulmalı, bildirim öncesi çalışması olup olmadığı yönünden bordro tanıkları tespit edilerek ayrıntılı beyanları alınmalı, bildirim sonrası dönem yönünden ise dosyaya sunulan puantaj kayıtlarının fotokopi belge olması ve davacı tarafça kabul edilmemesi karşısında, belge asılları ile işyerinden verilen tüm ücret bordroları getirtilmeli, getirtilen belgeler üzerinde imza incelemesi yaptırılmalı, dosya kapsamında dinlenen bir kısım tanıkların şantiyede sayıca fazla kişi çalıştığından dolayı davacıyı tanımadıklarını, bir kısım tanıkların ise şantiyede iş oldukça çalıştıklarını sürekli bir çalışmanın olmadığını beyan ettikleri ancak dinlenen tanıkların ihtilaflı dönemin tamamında kayıtlı bordrolu çalışanlar olmadıklarının anlaşılması karşısında, davalı işyerinden sürekli ve kesintisiz bildirimi yapılan bordro tanıkları tespit edilerek beyanlar arasındaki çelişkiler de giderilecek şekilde dinlenmeli, bu şekilde bildirim öncesi dönem yönünden çalışma olgusu, bildirim yapılan dönemde ise çalışmanın kısmi mi tam zamanlı mı olup olmadığı belirlenmeli ve uyuşmazlık konusu husus tereddütsüz ortaya konulduktan sonra, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 20.09.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.