Esas No: 2022/7112
Karar No: 2022/10998
Karar Tarihi: 21.09.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/7112 Esas 2022/10998 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/7112 E. , 2022/10998 K."İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2019/1485-2022/466
İlk Derece
Mahkemesi :Aliağa 1. İş Mahkemesi
No : 2015/378-2019/281
Asıl ve birleşen dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle asıl ve birleşen davanın kabulüne dair verilen karara karşı davacı Kurum ile davalılardan Viking Kağıt Sel.Tic.A.Ş. vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın,taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Asıl ve birleşen davada davacı Kurum vekili; davalı şirkette kalite kontrol elemanı olarak çalışan Kurum sigortalısı ...'nin 03.05.2014 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle vefatı üzerine hak sahiplerine bağlanan 306.492,58 TL ilk PSD'li gelir ve 415,00 TL cenaze yardımı olmak üzere toplam 306.907,58 TL Kurum zararının 153,453,80 TL'sinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 30.12.2018 tarihli dilekçesiyle bu talebini 207.193,74 TL olarak ıslah etmiştir.
II-CEVAP
Davalı .... vekili; dava konusu iş kazasının sigortalının kendi kusuru nedeni ile meydana geldiğini, müvekkilinin işyerinde kazanın meydana gelmemesi için gerekli tüm önlemleri aldığını, müteveffa sigortalının kusurlu hareketi sonucu illiyet bağının kesildiğini, müteveffa sigortalının eşi ve çocuğuna müvekkili şirket tarafından 320.000,00 TL ödendiğini, davalı şirkete atfedilen kusur oranını kabul etmediklerini beyanla davanın reddine dair karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar ... ile ... tarafından davaya cevap verilmemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; "Tüm bu açıklamalar uyarınca, sigortalı ...'nin 03.05.2014 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu vefat etmesi nedeniyle hak sahiplerinden Nihal için 240.607,18-TL ve Yiğit için 65.885,40-TL olmak üzere toplam 306.492,58-TL peşin sermaye değerli gelir bağlandığı, 415,00-TL cenaze gideri ödendiği, sigortalının % 25 kusur indirimi sonrası davalıların müşterek ve müteselsil % 75 kusur oranına göre yapılan tavan denetiminde sigortalıya bağlanan ilk PSD gelirlerin haksahibinin işverenden isteyebileceği miktardan daha düşük olduğu tesbit edildiğinden ilk PSD gelirlerin esas alınarak hesaplama yapıldığı anlaşılmış olup, 5510 sayılı kanunun 21/1. maddesine göre işveren şirket Viking Kağıt Selülöz AŞ’ nin % 60 oranında, 3. Şahıs durumundaki ...’ nın % 10 ve ...’ ın % 5 kusuru bulunduğu gözetilerek (gelirin ilk psd x % 60) + (gelirin ilk psd’nin yarısı x % 10) + (gelirin ilk psd’ nin yarısı x % 5) kadar olacağından bu doğrultuda, işverenin 21/1. Madde yönünden müteselsilen sorumlu olduğu tutarın 206.882,49-TL, 5510 sayılı kanunun 21/4. maddesine göre 3.kişi kapsamında bulunan ... ile ...’ın ilk peşin sermaye değerinin yarısının işveren de dahil olmak üzere tüm davalıların kusurları toplamı (% 60 + % 10 + % 5 = % 75) nisbetinde sorumlu olması gerektiğinden müteselsil sorumlu olduğu tutarın ise 114.934,72-TL olduğu, cenaze gideri olan 415,00- TL ödeneğinden davalıların müşterek ve müteselsil sorumluluk tutarının ise 311,25-TL olarak tespit edilmiş olduğundan, dava ve ıslah dilekçesi de dikkate alınmak suretiyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur." gerekçesine dayalı olarak, " A-Asıl dava yönünden davanın kabulü ile,
- PSD'li gelir yönünden, 206.882,49-TL'nin gelir bağlama onay tarihi olan 10.12.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, davalı ... Selüloz A.Ş.'den alınarak davacıya verilmesine,
- Cenaze gideri yönünden, 311,25-TL cenaze giderinin sarf ve ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... Selüloz A.Ş.'den alınarak davacıya verilmesine,
B-Mahkememizin Birleşen 2018/435 E- 2018/613 K Sayılı Davası Yönünden (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla)
Davanın kabulü ile,
- PSD'li gelir yönünden, 114.934,72-TL'nin gelir bağlama onay tarihi olan 10.12.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, davalılar ... ve ...'dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
- Cenaze gideri yönünden, 311,25-TL cenaze giderinin sarf ve ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ...'dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine," karar verilmiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili, davalıların kusurlarının tam olduğunu, sigortalının kusuru olmadığını, işyerinde balyaların 5 metre uzunlukta istiflendiğini ve 25.03.2014 tarihli iş güvenliği uzmanı tarafından deftere not edildiğini ancak işyeki hekimi ve işveren tarafça imzalanmadığını herhangi bir önlem alınmadığını, ayrıca taksirle yaralamaya neden olmaktan iş güvenliği uzmanı..., forklift operatörü ..., planlama ve sevkiyat müdürü ... ile fabrika direktörü ...’nın ceza dosyasında kusurlu bulunduklarını beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı .... vekili; 2016 tarihindeki bilirkişi raporunda taraflarına %60, Tamer Tipi tarfından düzenlenen raporda %80 Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlene raporda, sigortalı ile eşit kusur, eldeki davada ise müvekkilin asli kusurlu olduğuna ilişkin raporlardaki çelişkilerin giderilmediğini, sigortalının 11 yıllık tecrübeli işçi olduğunu, gerekli tüm eğitimlerin verildiğini, uyarı levhalarının bulunduğunu, kaza mahaline forklift çalışanlarının haricinde kimsenin girmesinin yasak olduğunu, sigortalının tırda iken yada balya yere indirdikten sonra numune alıp laboratuvarda test yapması gerektiğini, sigortalıya kaza mahalinin bulunduğu alanda çalışması için talimat verilmeden fazla mesai ücreti alabilmek için izin almadan cumartesi günü çalışmaya gittiği işyerinde güvenlik elbiseleri olmasına rağmen giymediğine ilişkin tanık beyanlarının bulunduğunu, hükme esas alınan kusur raporunun kabul edilemeyeceğini, cenaze yardımı kaleminde sarf yardımının onay tarihinin bulunmadığını, bu durumun faiz yönünden tereddüte yol açacağını, sigortalının oğlunun destek süresinin 20 yaş olarak belirlenemeyeceğini, 18 yaş olması gerektiğini, sigortalının eşinin çalışıp çalışmadığının yaşlılık aylığı alması hususlarının araştırılmadığını, sağ kalan eşin evlenme ihtimalinin %4 olarak belirlenmesinin hatalı olduğunu, ilk PSD miktarının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi gerektiğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davacı Kurum vekili ile davalı .... vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Taraf vekilleri, davaya konu kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1- Dava, 10.12.2014 tarihli iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir ile yapılan cenaze yardımından oluşan Kurum zararının rücuan tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 21. maddesidir.
Yargılama sırasında alınan 11.04.2016 tarihli ve 18.02.2017 tarihli bilirkişi raporlarıyla davalı işveren Viking Kağıt ve Selülöz AŞ.’ Nin % 60, davalı ...’ nın % 10, davalı forklift operatörü ...’ ın % 5, müteveffa işçi ...’ nin % 25 kusurlu olduğu yönündeki Mahkemece işbu rapor hükme esas alınarak karar verilmiş ise de Mahkemenin, kusura ilişkin kabulünün oluşa uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
Rücu davaları, kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, iş kazasında kusuru olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığında sorumludur. Kusurun belirlenmesinde ise; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller taktir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeni ile daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza davaları varsa, bu davalardaki kusur raporları ile çelişki oluşturmayacak şekilde kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alınması gereklidir. Kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığını ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının, olay tarihinde yürürlükte bulunan 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi, 4857 sayılı Kanunun 77. maddesi, İşçi sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü hükümleri çerçevesinde değerlendirilerek belirlenmesi gerekir.
Eldeki davada,davalı şirkette kalite kontrol elemanı olarak çalışan sigortalının, 03.05.2014 günü saat 09.30 sıralarında işyerinde birleşen dava davalısı ...’ın kullandığı forkliftle tırdan alıp depolama alanına istiflediği balyalarda nem kontrolü yaparken, yanında bulunduğu 6 adet istiflenmiş ve her biri yaklaşık 1.200 kg ağırlığında hurda kağıt balyalardan devrilen 3 adetinden bir tanesinin sigortalının üzerine devrilmesi sonucu vefat etmesi şeklinde gerçekleşen iş kazası ile ilgili Aliağa 2. Asliye Ceza Mahkemesinde E.2016/563 esasa kayden, taksirle ölüme sebebiyet verme suçundan haklarında kamu davası açılan ...(işyeri güvenliği uzmanı),...(fabrika müdürü-direktörü),... (forklift operatörü),...(planlama ve sevkiyat müdürü) hakkında alınan kusur raporunda, ... asli,... asli,... tali, ... tali,kazalının tali kusurlu olduğu yönünde yapılan değerlendirme sonucunda tüm sanıklar hakkında kurulan hapis cezaları hakkında hükmün açıklanmasına geri bırakılmasına karar verildiği,ancak işbu davada alınan ve hükme esas tutulan kusur raporlarında ceza davasında yargılanan ... ve...’un kusur sorumluluklarının irdelenmeden kusur oran ve aidiyetlerinin belirlendiği anlaşılmaktadır.
Buna göre,ceza dava dosyasında yargılanan davalılar dışında başka gerçek kişilerin de- ... ve...’un da-bulunup tüm sanıkların haklarında hükmün açıklanmasına geri bırakılması kararı verilmesi anılan kararın hukuk hakimi bakımından bağlayıcı olmamakla beraber bunlardan sadece bir kısmı olan davalılar yönünden kusur irdelemesi yapılıp yukarıda anılan diğer iki kişi hakkında şahsi kusurları ile ilgili hiçbir değerlendirme yapılmaksızın kusur oran ve aidiyet belirlemesi yapılması yerinde görülmemiştir.
Bu nedenle Mahkemece,ceza davasında haklarında dava açılan tüm gerçek kişilerin sorumluluklarının irdeleneceği şekilde yeniden işçi sağlığı ve iş güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman iş güvenliği uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetinden; kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınması gerekmektedir.
2-Kabule göre de,davalı işveren şirketin sorumluluğunun 5510 sayılı yasanın 21/1. maddesi kapsamında %67,5,davalı 3. kişilerin ise 21/4. madde kapsamında %75 oranı üzerinden belirlenmesine yönelik mahkeme yaklaşımı yerinde olmakla beraber;asıl davada mükerrer tahsile imkan vermeyecek şekilde, talep de gözetilerek taleple bağlı kalınarak sadece işveren yönünden,birleşen dava yönünden de,yine mükerrer tahsile imkan vermeyecek şekilde ne var ki tüm davalılar yönünden karar verilmemeiş olması isabetsiz bulunmuştur.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 21.09.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.