Esas No: 2011/20
Karar No: 2011/27
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/20 Esas 2011/27 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı işyerinin ekonomik krizden etkilendiğini , siparişlerde düşüşler olduğunu bu sebeple iş akdinin fesih edeceğinin kendisine bildirildiğini, fesih sebebinin açık ve kesin olarak yazılı şekilde gösterilmesi gerektiğinin belirterek feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı davanın 30 günlük hak düşürücü sürenin aşıldığını, ekonomik kriz nedeni ile iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı avukatı tarafından temyiz edilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 20. maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir.
İşveren fesih bildiriminde bulunmuş, ancak bunu tebliğ etmemiş olmasına rağmen, örneğin, işçi, işvereni şikayet ederek fesih bildiriminin yapıldığı tarihi kesin olarak belirleyecek bir işlem yapmışsa, artık bu tarihin esas alınması uygun olacaktır. Bu anlamda işverenin fesih bildiriminin tebliğden imtina edildiği tutanakların tutulduğu tarih, tutanak düzenleyicilerinin doğrulaması halinde tebliğ tarihi sayılacaktır. Eylemli fesih halinde dava açma süresi, eylemli feshin yapıldığı tarihten itibaren işler. Fesih bildirimine karşı idari itiraz yolu öngören personel yönetmeliği ya da sözleşme hükümleri, dava açma süresini kesmeyeceği gibi, işçinin bu süre içinde hastalığı nedeni ile rapor alması da bu süreyi durdurmayacaktır.
İş sözleşmesinin önel verilerek feshi halinde, dava açma süresi önelin sona ereceği tarihte değil, işverenin fesih bildirimini tebliğ tebliğ ettiği tarihten başlar.
Somut uyuşmazlıkta davacı vekili iş sözleşmesinin fesih bildiriminin 05.03.2009 günü davacı işçiye tebliğ edildiğini iddia etmiş, davalı işveren vekili ise iş sözleşmesinin 24.02.2009 günü feshedilerek davacı işçiye tebliğ edildiğini savunmuş ve davacının imzasını taşıyan 24.02.2009 tarihli ibraname sunmuştur. Sözkonusu ibranamede iş sözleşmesinin 24.02.2009 tarihinde 4857 sayılı İş Kanunu"nun 17. maddesi gereğince işveren tarafından feshedildiği anlaşılmaktadır. İşyeri kayıtları ve hizmet cetvelinde de davacının 24.02.2009 tarihinde işyerinden çıkışının yapıldığı görülmektedir. Yine davacı tanığı olarak dinlenen Ünal Dağlıoğlu kendisinin 05.03.2009 tarihinde işten çıkartıldığını davacının ise kendisinden önce işten çıkartıldığını beyan etmiştir.
Bu durumda dosyadaki belge ve bilgilere göre davacının iş sözleşmesinin 24.02.2009 tarihinde fesih bildiriminin yapıldığı, davanın ise 1 aylık hak düşürücü sürenin bitiminden sonra 30.03.2009 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Dava hak düşürücü süre içinde açılmamıştır. Davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalıdır.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1.Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.Davanın REDDİNE,
3. Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4.Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 35.00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5.Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1100.00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6.Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine,
Kesin olarak 18/07/2011 gününde oybirliği ile karar verildi.