Sanıkların 5846 sayılı Yasaya aykırılık suçundan, 5846 sayılı Yasanın 71/1-5. maddesi uyarınca 1"er ay hapis, hürriyeti bağlayıcı cezaların 5237 sayılı TCY"nın 50 ve 52. maddeleri gereğince günlüğü takdiren 20 Liradan paraya çevrilmesi suretiyle de, ayrı ayrı 600’er Lira adli para cezası ile cezalandırılmalarına ve sanıklara verilen cezanın 647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca ertelenmesine ilişkin, Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesince verilen 02.02.2009 gün ve 402-34 sayılı hüküm, sanıklar müdafiileri tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 18.06.2009 gün ve 10540-7264 sayı ile;
“Hükmolunan cezanın nevi ve miktarına göre 21 Temmuz 2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5219 sayılı Kanunun 3/B madde ve fıkrası ile değişik 1412 sayılı CMUK’nun 305/1. maddesi uyarınca hükmün temyizi kabil bulunmadığından 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddeleri uyarınca sanıklar müdafiilerinin temyiz isteminin reddine” karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığınca ise 26.10.2009 gün ve 95344 sayı ile;
“Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5846 sayılı Yasanın 71. maddesinin seçimlik ceza öngördüğü ve yerel mahkemenin de sanık lehine olan para cezasını tercih ettiği tartışmasızdır.
Yerel mahkeme 02.02.2009 tarihli kararını tesis ederken tamamen sanık lehine değerlendirmeler yaparak karar vermiştir. Çünkü suç tarihi itibariyle para cezasının son karardaki sonuç cezadan daha fazla olduğu düşüncesiyle hareket etmiş ve 5237 sayılı TCY’nın 51. maddesine aykırı olacak şekilde karma uygulama yapmak suretiyle cezanın ertelenmesine karar vermiştir.
Cezaların önem sırasına bakıldığında, gerek 765 sayılı gerekse 5237 sayılı Kanun¬larımızda, hapis cezasının para cezalarına göre daha ağır olduğu ve sanık aleyhine sonuç doğurduğu tartışma kabul etmeyecektir. 1412 sayılı CMUK’nun 305. maddesindeki temyiz edilebilirlik sınırı, ceza adaletinde doğrudan para cezası verilebilecek suçların önemsiz sayılabilecek suçlar kapsamında olması mantığına dayalı olarak kabul edilebilecek bir sisteme dayanmaktadır. Hapis cezaları açısından bu mantığın kabulü ise mümkün değildir.
Yerel mahkeme 26.05.2009 tarihli tebliğnamenin 2. kısmında da belirtildiği üzere hatalı bir uygulama yaparak sanıklar lehine olan durumu sonuçları itibariyle sanıklar aleyhine çevirmiştir. Aleyhe durum para cezasına göre daha ağır olan hapis cezasının seçilmesi olduğu gibi, verilen kararın temyiz denetimi dışına çıkartılması da olacaktır.
Sanıkların karşı karşıya oldukları olay üniversite çevresinde intihal olarak bilinen yüz kızartıcı bir suçtur. Atılı suçun idari yaptırımları da dikkate alındığında, yerel mahke¬menin uygulama hatasının sonuçlarını sanıklara yüklemek ceza adaletiyle bağdaşmayacaktır” gerekçeleriyle itiraz yasa yoluna başvurularak, Özel Daire red kararının kaldırılması ve temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Yargıtay 7. Ceza Dairesine gönderilmesi talep olunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değer¬lendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümü gereken uyuşmazlık; 5237 sayılı Yasa hüküm¬leri nazara alınmak suretiyle hükmedilen 2000 Liradan aşağı adli para cezasının kesin nitelikte olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10.03.2009 gün ve 43-56 sayılı kararı ile yerleşmiş kararlarında vurgulandığı üzere, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi gereğince halen uygulanma zorunluluğu bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 305. maddesi uyarınca ceza mahke¬mesince verilen hükümler temyiz yasa¬ yoluna tabidir.
Ancak;
1 - İkimilyar liraya kadar (ikimilyar dahil) para cezalarına dair olan hükümler,
2 - Yukarı sınırı onmilyar lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümleri,
3 - Bu Kanun ile sair kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümler,
Kesin olup, bu hükümler hakkında temyiz yasa yoluna başvurulamaz.
5271 sayılı Yasanın 223 ve 1412 sayılı CYUY’nın 305. maddeleri ile yargısal karar¬larda varılan ilkeler dikkate alındığında, 647 sayılı Yasanın 4. maddesi uygulanmak suretiyle tayin edilen sonuç adli para cezasının miktarına bakılmaksızın, maddedeki “Bu hükmün uygulanması kanun yolla¬rına başvurmada engel teşkil etmez” düzenlemesi uyarınca temyiz yeteneği bulunmakta ise de, benzer düzenlemeye yer verilmemesi nedeniyle 5237 sayılı TCY’nın 50 veya 52. maddeleri uygulanmak suretiyle hükmolunan ve başkaca herhangi bir hak kısıtlaması doğurmayan 2000 Liraya kadar (2000 Lira dahil) adli para cezasına ilişkin mahkûmiyet hükümleri kesin nitelikte olup bu hükümlere karşı temyiz yasa yoluna başvurulamaz.
Somut olay bu kapsamda değerlendirildiğinde, 5846 sayılı Yasanın 71/1-5 ve 5237 sayılı TCY’nın 50/1-a maddeleri uyarınca 1 ay hapse karşılık seçenek yaptırım olarak hükmedilen 600 TL adli para cezasına ilişkin hüküm, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 305. maddesi gereğince kesin nitelikte olup hükmün temyiz yeteneği bulunmadığından, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.12.2009 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.