Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/7196 Esas 2022/11102 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/7196
Karar No: 2022/11102
Karar Tarihi: 22.09.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/7196 Esas 2022/11102 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2022/7196 E.  ,  2022/11102 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
    No : 2021/269-2022/204

    İlk Derece
    Mahkemesi : Samsun 3. İş Mahkemesi
    No : 2020/385-2020/665

    Dava, ölüm aylığının kesilmesine dair Kurum işleminin iptali, kesildiği tarihten itibaren aylığının yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi
    I-İSTEM
    Davacı vekili, davacının davalı Kurumca kesilen ölüm aylığının kesilme tarihi itibariyle yasal faizi ile birlikte tekrar bağlanarak ödenmesine ve davalı Kuruma borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    II-CEVAP
    Davalı Kurum vekili, Kurum işleminin yerinde olduğunu iddia ederek, davanın reddini savunmuştur.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk Derece Mahkemesi, davanın reddine karar vermiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    ... Bölge Adliye Mahkemesi, usul ve esas açısından İlk Derece Mahkemesi kararını yerinde bulmak suretiyle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili tarafından sunulan dilekçe ile müteveffa davacının eski eşiyle 08.12.1989 tarihinde boşandığı, müteveffa davacının eski eşi ...’un Almanya’da yaşadığı ve müteveffa davacıdan boşandıktan sonra 14.05.1999 yılında orada başkaca bir şahısla evlendiği, eski eşin evli olduğunun tanık beyanlarında da belirtildiği, müteveffa davacının eski eşi ve onun Almanya’daki eşiyle görüşüp aynı binanın için de altlı üstlü oturması gibi bir durumun söz konusu olmadığı, müteveffa davacının 2017 yılında yakalandığı kanser hastalığı neticesinde yatılı olarak bakıma muhtaç hale geldiği, ilgili belgeler incelenmeden Mahkemece ilgili kurumlardan bilgi alınmadan hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gibi hakkaniyetle de bağdaşmadığı, müteveffa davacı yakalandığı ağır kanser hastalığı nedeniyle (yatalak) bakıma muhtaç hale gelince mülkiyeti eski eşine ait olan ve aynı zamanda da müşterek oğullarının adresinde bir süre yaşamak zorunda kaldığı, müteveffa davacının oğullarının yanında, binanın başka dairesinde ikamet etmesinin boşanan tarafların fiilen birlikte yaşamalarını anlamına da gelmeyeceği, müteveffa davacının sağlık kuruluşları ile birlikte mernis adresini de oğlunun evi olarak göstermesinin oğlunun sabit bir ikamete sahip olmasından kaynaklandığı, müteveffa davacının kirada oturması nedeniyle gerek kirayanların ihtiyacından gerekse de evin durumundan kaynaklı nedenlerle sabit olarak aynı evde ikamet edemediği, müteveffa davacının bu dönemde kızının boşanması ile aynı evde yaşamaya başlamaları gibi türlü nedenlerle yer değişikliği yapmış olmasının Yerel Mahkemece farklı lanse edilerek bu yönde hüküm kurulmasının hakkaniyetle bağdaşmadığı, muvazaalı boşanma iddiasını yani merhum ile eski eşinin aynı çatı altında bir arada yaşadıklarını ispat yükü davalı kurumda olmakla beraber, merhumun boşandıktan sonra hangi tarihlerde, hangi adreslerde ikamet ettiği, bahsi geçen dönemler içinde merhumun bakıma ihtiyacı olup olmadığı, müşterek oğulları olan ...’un bu adreste yaşayıp yaşamadığı hususlarının ayrıca dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiği özet olarak belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 56. Maddesidir. Söz konusu madde de;
    "Ölen sigortalının hak sahiplerinden; ...
    Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96 ncı madde hükümlerine göre geri alınır...” düzenlemesi yer almaktadır.
    01.10.2008 tarihinden önce yürürlükte bulunan sosyal güvenlik mevzuatında bu yönde bir düzenleme bulunmamaktadır.
    Dava konusu uyuşmazlık, müteveffa davacı ile boşandığı eşinin fiilen birlikte yaşadıklarına ilişkin tespit üzerine gerçekleştirilen kurum işleminin yerinde olup olmadığının tespitine ilişkindir.
    Eldeki dava dosyasında, yargılama esnasında vefat eden davacının 08.12.1989 tarihinde eşinden anlaşmalı olarak boşandığı, müteveffa davacının babasının ise 05.11.1997 tarihinde vefat ettiği,, müteveffa davacının babasından maaş alabilmek için eşinden boşandığı ve davalı Kurum tarafından şikayet üzerine yapılan denetim neticesi, müteveffa davacı ve eski eşinin birlikte yaşadıkları tespiti yapılmak suretiyle düzenlenen 2018/ND/099 sayılı rapora dayalı olarak müteveffa davacının 28.10.2008-21.07.2018 tarihleri arasında almış olduğu ölüm aylığı yersiz ödeme olarak borç çıkartılarak müteveffa davacıdan talep edildiği, yargılama esnasında yapılan zabıta araştırması neticesi müteveffa davacının kızı ile birlikte yaşadığı, Kemalpaşa Mahallesindeki adreste beş aydır kaldığı, Yeşilyazı Mahallesi adresinin müteveffa davacının eski eşine ait olduğu, eski eşinin yurt dışında ikamet ettiği, eski eşinin verilen Kemalpaşa adresinde yaşamadığı hususlarının tutanağa bağlanmak suretiyle Mahkemeye bildirildiği, Telekom yazı cevabı ile ile Yeşil Yazı Köyü adresinde müteveffa davacı adına kayıtlı olan aboneliğin 25.03.2013 tarihinden itibaren oğlu ...’a devrolduğunun bildirildiği, Türkcell yazı cevabı ile müteveffa davacı ve eski eşine ait herhangi bir abonelik kaydının olmadığının bildirildiği, Ziraat Bankası yazı cevabı ile müteveffa davacı ve eski eşinin güncel adreslerinin farklı olduğunun belirtildiği, İlçe Seçim Kurulu yazı cevabı ile müteveffa davacının eski eşine ait seçmen kaydının bulunmadığı, müteveffa davacının ise 2009,2010,2011,2014,2017 ve 2018 yıllarında Yeşilyazı Mahallesi adresinde kayıtlı olduğu, 2015 yılında Gaziosmanpaşa Mah. Adresinde kayıtlı olduğunun bildirildiği, duruşmalarda davacı tanıkları ile kamu tanıklarının beyanlarına başvurulduğu anlaşılmıştır.
    Somut olayda, müteveffa davacının eski eşinin 08.12.1989 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıktan sonra Almanya’da evlendiği, eski eşin Almanya’daki eşini de zaman zaman Türkiye’ye getirdiği, Türkiye’ye geldiği vakitlerde eski eşin Alman eşi ile birlikte, müteveffa davacının da müşterek oğluyla birlikte ikamet ettiği, kendisine ait evin üst katında kaldığı anlaşıldığından evin farklı katlarında yaşamanın “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olarak değerlendirilemeyeceği hususu dikkate alınmaksızın davanın kabulüne karar verilmesi gerekir iken davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
    Mahkemece yukarıda belirtilen hukuki ve maddi olgular göz önünde bulundurulmaksızın hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, Üye ...'ın muhalefetine karşı, Başkan ... ile Üyeler ..., ... ve ...'nın oyları ve oyçokluğuyla, 22/09/2022 gününde karar verildi.

    (M)












    KARŞI BOZMA GEREKÇESİ

    Somut uyuşmazlıkta, davacı kadın 1989 eşinden boşanmıştır. Davalı kadına boşanmadan sonra 1997 yılında ölen babadan 2006 yılında bağlanan yetim aylığı 2018 yılında yapılan denetim sonrası 2008-2018 yılları fiili birliktelik nedeni ile 5510 sayılı Kanunun 56. maddesi uyarınca ödenen aylıkların yersiz ödendiği gerekçesi ile borç çıkarılmıştır.
    Dairemizin 07.10.2021 tarih ve 2021/7072 Esas, 2021/11762 Karar sayılı ilamında yazılan karşı oy gerekçelerimde belirttiğim gibi davacı boşandığında 506 sayılı Kanun yürürlüktedir. 5510 sayılı Kanunun 5754 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değişik geçici 1. maddesi uyarınca kesilmede 506 sayılı Kanun uygulanmalıdır. Anılan kanunda ise boşanılan eş ile birlikte yaşama olgusu bir kesilme nedeni olarak düzenlenmemiştir. 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinden önce gerçekleşen boşanma olgusuna uygulanması olanağı, önceye etki yasağı nedeni ile olanaklı değildir.
    Çoğunluğun önceye etki yasağı ilkesine aykırı olarak, lafzi yorum ve sigortalı aleyhine yorumu benimseyerek, sonradan gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak salt birlikte yaşama ve boşanan eşin desteğini alma koşulunu yeterli kabul etmesi, Kanunun ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararının gerekçelerine aykırıdır. Kaldı ki davacı boşandığında baba halen yaşamaktadır. Bir kişinin ilerde ölecek babasından aylık almak için önceden boşandığını, kabul etmek saiklerle hareket etmek demektir. Murisin ölümünden önce eşinden ayrılan kadının, murisinden kalan sosyal güvenlik hakkının devamı niteliğinde olan yetim aylığından mahrum bırakılmaması, sosyal devlet olmanın gereğidir. Davacının burada boşanma hakkını kötüye kullandığından söz edilemez.
    Diğer taraftan, davacı hak sahibinin eşinin başka biri ile evli olduğu, fiili birlikteliğinde bulunmadığı da anlaşılmaktadır.
    Açıklanan bu gerekçelerle mahkeme kararının bu gerekçelerle bozulması gerekirken, salt fiili birliktelik yönünde bozma görüşüne katılınmamıştır.



    Hemen Ara