Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/7125 Esas 2022/11110 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/7125
Karar No: 2022/11110
Karar Tarihi: 22.09.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/7125 Esas 2022/11110 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2022/7125 E.  ,  2022/11110 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Eskişehir 2. İş Mahkemesi

    Dava, davacıya genel sağlık sigortası prim borcu çıkaran Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı vekili, davacının yurtdışına çıkış tarihinin 9 Temmuz 2012 olduğunu belirterek, dava konusu davacı adına tahakkuk ettirilen genel sağlık sigortası prim borçlarının silinmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    II-CEVAP
    Davalı Kurum vekili, davacınun ibraz ettiği belgelere göre 09/07/2012-18/04/2014 tarihleri arası için kapsam dışı olarak tanımlanarak bu tarihler arasındaki GSS borçlarının silindiğini, Kurum işleminin haklı ve hukuka uygun olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesince; davanın kabulü ile Kurum tarafından 09/07/2012-27/01/2019 tarihleri arasındaki dönem için davacı adına tahakkuk ettirilen genel sağlık sigortası prim borcunun iptaline, şeklinde hüküm kurulmuştur.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Davalı Kurum vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı Kurum vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesi ile Kurumca yapılan işlemlerde yasaya ve mevzuata aykırılık bulunmadığı, davanın kabulüne dair verilen karar hukuka uygun olmadığı özet olarak belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ
    5510 sayılı Kanunun genel sağlık sigortalısı sayılanların düzenlendiği 60. maddesinde, “İkametgahı Türkiye'de olan kişilerden;
    a) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının;
    1) (a) ve (c) bentleri gereğince sigortalı sayılan kişiler,
    2) (b) bendi gereğince sigortalı sayılan kişiler,
    b) İsteğe bağlı sigortalı olan kişiler,
    c) Yukarıdaki (a) ve (b) bentlerine göre sigortalı sayılmayanlardan;
    1) Harcamaları, taşınır ve taşınmazları ile bunlardan doğan hakları da dikkate alınarak, Kurumca belirlenecek test yöntemleri ve veriler kullanılarak tespit edilecek aile içindeki geliri kişi başına düşen aylık tutarı asgari ücretin üçte birinden az olan vatandaşlar, …
    g) Yukarıdaki bentlerin dışında kalan ve başka bir ülkede sağlık sigortasından yararlanma hakkı bulunmayan vatandaşlar, genel sağlık sigortalısı sayılır.
    6 ncı maddenin birinci fıkrasının (a), (b), (c), (f), (g), (h), (ı) ve (k) bentlerinde sayılanların öncelikle, genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi olup olmadığına bakılır. Genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi ise tescili yapılmaz. Aksi takdirde birinci fıkra hükümlerinden durumuna uyan bende göre genel sağlık sigortalısı sayılır. Birinci fıkranın (f) bendi kapsamında gelir alması nedeniyle genel sağlık sigortalısı sayılanlar, aynı zamanda diğer bentler gereği de genel sağlık sigortalısı sayılması halinde (f) bendi dışındaki bentler kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılır.
    01.10.2008 tarihinden itibaren yürürlükte bulunan 5510 sayılı Kanunun "Genel sağlık sigortalısı sayılanlar" başlıklı 60. maddesinin (g) bendi gereğince “Yukarıdaki bentlerin dışında kalan ve başka bir ülkede sağlık sigortasından yararlanma hakkı bulunmayan vatandaşlar, genel sağlık sigortalısı sayılır” hükümlerine yer verilmiştir. Anılan hüküm sağlık sigortasının uygulanma alanını olabildiğince genişletmiş bulunmaktadır. Şayet bir vatandaşın konumu, 60. maddede belirtilen bentlerin hiçbirine girmiyor ve o kimse başka bir ülkede sağlık sigortası yardımlarından yararlanamıyorsa genel sağlık sigortalısı sayılır. Amaç, hiç kimseyi genel sağlık sigortası kapsamı dışında tutmamaktır. O nedenle ülkemizde “herkes genel sağlık sigortası kapsamına alınmıştır” diye bir sonuca varılabilir. Zira 60. maddede kimlerin genel sağlık sigortası sayılacağı ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiş, durumları bu ayrıntılı hükümlere uymayanlar genel sağlık sigortalısı sayılmıştır.
    Diğer taraftan Genel Sağlık Sigortası geçiş hükümlerini düzenleyen 5510 sayılı Kanun’un Geçici 12. maddesinin dördüncü fıkrasına göre, 60. maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendinde belirtilen kişilerin Genel Sağlık Sigortasından yararlanmalarını 01.01.2012 tarihine kadar ertelemiş, böylece düşük gelirliler yönünden yeşil kart uygulaması bir süre daha devam ettirilmiştir.
    Ayrıca Kanun’un Geçici 12. maddesinin beşinci fıkrasıyla, 60. madenin birinci fıkrasının (d) bendinde belirtilen yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında sigortalı olmayan yabancı ülke vatandaşlarıyla, (g) bendinde belirtilen başka bir ülkede sağlık sigortasından yararlanma hakkı bulunmayan Türk vatandaşlarının tamamının Genel Sağlık Sigortası kapsamına dâhil olması yine 01.01.2012 tarihinde gerçekleşmiştir.
    Böylece 01.01.2012 tarihinden itibaren 3816 sayılı Kanun kapsamında sağlık hizmetlerinden faydalananlar (Yeşil Kart sahipleri) ile çalışmayanlar ve çalışmalarına ara verenlerin gelir testine tabi tutulmak suretiyle ödeme güçleri dikkate alınarak prim ödeyerek sisteme dâhil edilmeleri ile GSS’nin herkesi kapsama alma ve primli rejim olarak hayata geçirilmesi süreci, en azından yasal olarak tamamlanmıştır.
    5510 sayılı Kanuna göre genel sağlık sigortalısı sayılabilmek ve sigortalılığın başlangıcı için bildirim ve tescil gereklidir. Kanunun 61. maddesinde, genel sağlık sigortasından yararlanmak için bir kısım grupların bildirimine gerek kalmadan kendiliğinden tescil edileceği, bir kısmının tescili için ise bir ay içinde başvuru şartı getirilmiştir.
    61. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi 13/2/2011 t. 6111 sayılı Kanun 35. md ile değişiklikten önce, 17.4.2008 t. ve 5754 SK md. 39 ile değişik hali şöyleydi: “(g) bendinde sayılanlar; diğer bentlere göre genel sağlık sigortalısı olmadıkları tarihten itibaren genel sağlık sigortalısı sayılır ve bu tarihten itibaren bir ay içinde verecekleri genel sağlık sigortası giriş bildirgesi ile tescil edilirler. Ancak 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılanların zorunlu sigortalılıklarının sona erdiği tarihten itibaren 10 gün sonra bu bent kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılır.”
    61.maddesinin üçüncü fıkrasında “60 ıncı madde gereği genel sağlık sigortalısı iken durumunda değişiklik olan kişilerden, aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendine veya (g) bendi kapsamına giren kişiler durumlarında değişiklik olduğu tarihten itibaren en geç bir ay içinde Kuruma başvurmak zorundadır. Bu kişilerin 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendi kapsamına girmediğinin tespit edilmesi halinde, durumlarında değişiklik olduğu tarihten başlamak üzere (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılırlar.” ve dördüncü fıkrasında “Genel sağlık sigortalılığı, yerleşim yerinin Türkiye olmadığı veya 60 ıncı maddenin üçüncü fıkrası gereği genel sağlık sigortası kapsamı dışına çıkılan tarihten itibaren sona erer.” hükümlerine yer verilmiştir.
    Yine Geçici 12/5. fıkrada, “60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (d) ve (g) bentleri gereğince sigortalı sayılanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ( 13/2/2011 t. ve 6111 SK m. 49 ile değişik ibare) 01/01/2012 tarihine kadar bildirimlerini yapmak zorundadır. Bu süre içinde, 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (d) ve (g) bentleri gereğince genel sağlık sigortalısı sayılanlardan; tescil talebi olmayanların 18 yaşından küçük çocuklarının sağlık hizmetlerinden yararlandırılması halinde (16/6/2010 t. ve 5997 SK m. 8 ile değişik ibare) bu kişiler Kurumca tescil edildikleri tarih itibarıyla genel sağlık sigortalısı olurlar. Ancak, aile hekimliği uygulamasına başlanan illerde, bu kişiler ( 13/2/2011 t. ve 6111 SK m. 49 ile değişik ibare) bu süreye bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı ve ( 16/6/2010 t. ve 5997 SK m. 8 ile değişik ibare) bakmakla yükümlü olduğu kişi olarak Kurumca tescil edildikleri tarih itibarıyla kapsama alınır.
    Eldeki dava dosyasında; davacının 01.01.2012 tarihinde 5510 sayılı Yasa 60/g-1 bendi kapsamında genel sağlık sigortası tescil işleminin yapıldığı, davalı Kurum tarafından Temmuz/2012-Ocak/2019 tarihleri arası genel sağlık sigortası prim borcu çıkarıldığı, davacının yurt dışı giriş çıkış kayıtlarına göre söz konusu tarihlerde yurt dışında bulunduğu, Kurum işlemi öncesi ihtilaf konusu dönem içerisinde yurt dışında bulunduğuna dair davalı Kurum’a herhangi bir bildirimde bulunmadığı, daha sonra yurt dışında ikamet ettiğini beyan ettiği, buna istinaden genel sağlık sigortası prim borcunun silinmesi yönünde talepte bulunduğu, davalı Kurum tarafından ibraz ettiği belgelere göre 18/04/2014 tarihli ve 28976 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Genel Sağlık Sigortası Tescil, Prim ve Müstehaklık İşlemleri Yönetmeliği gereği 09/07/2012 - 18/04/2014 tarihleri arası için kapsam dışı olarak tanımlanarak bu tarihler arası genel sağlık sigortası prim borcunun silindiği, Mahkemece, 5510 sayılı Yasa’da genel sağlık sigortalısı yönünden sigortalılığının oluşması için Türkiye’de ikamet etme şartı düzenlendiği, davacının ise 2012-2019 arası dönemde yurt dışında ikamet ettiğinin ortada olduğu, dolayısıyla uzunca bir süre yurt dışında kalan kişinin yerleşim yerinin yurt dışı olduğunun kabulünün zorunlu olduğu gerekçesiyle davacının davasının kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Somut olayda, davacı Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olup resmi kayıtlarda yerleşim yeri adresi Türkiye’dedir. Davacının ihtilaf konusu dönemde genel sağlık sigortalısı olduğu açık olup davacının yurt dışında bulunması, tek başına genel sağlık sigortasına tabi olmasına engel değildir. Hal böyle olunca Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekir iken bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 22/09/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara