Esas No: 2014/593
Karar No: 2014/645
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2014/593 Esas 2014/645 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2014 / 593 KARAR NO : 2014 / 645 KARAR TR : 02.06.2014 |
ÖZET: Trafik kazası nedeniyle meydana gelen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacılar : 1- S.A.
2-M.H.A.
3-T.N.A.
Vekilleri : Av. Ü.Ç.
Davalı : Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı Nazilli Orman İşletme Müdürlüğü
Vekili : Av. A.G. (Adli Yargıda)
O L A Y : Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; davacılardan M. ve T.’nın babası, S.A.’ın eşi olan E.A.’ın 01.02.2011 tarihinde Nazilli ilçesi Kozdere köyü Marlık Mevkiindeki orman yolunda 20…….. plakalı kamyonuyla yüklemiş olduğu odunları götürürken yol üzerinde tepeden koparak yola düşen kaya ve taş parçaları nedeniyle trafik kazası geçirdiğini ve aracın tekerlekleri altında kalarak hayatını kaybettiğini, meydana gelen olayda orman yolu söz konusu olduğundan bu yoldaki gerekli tedbir ve önlemlerin sorumlusu Orman Bakanlığı ve bu bakanlığa bağlı olan yerlerin yetki ve görev sınırları içerisinde bulunduğu Nazilli Orman İşletme Müdürlüğünce alınmadığını, yol üzerindeki kayaların alınmamış olmasından dolayı kazanın meydana geldiğini belirterek; meydana gelen trafik kazası sonucu ölüm ve destekten kalma nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararlar için davacılar lehine 75.000 TL maddi ve 75.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi istemiyle adli yargıda dava açmıştır.
NAZİLLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 04.03.2013 gün ve E:2012/252 K:2013/63 sayılı kararında “…davalı Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı Nazilli Orman İşletme Müdürlüğünün hizmet kusuruna dayanarak tazminat isteminde bulunduğu, orman yollarında trafik düzeni ve güvenliği açısından ana orman yolları ile gerekli görülen diğer orman yollarında işaretlemeler yaparak tedbirleri almak ve aldırmak davalı idarenin görevi olduğu, bunun aksine davranışın hizmet kusuru oluşturacağı mahkememizce sabit görülmüştür. İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi uyarınca idarenin işlem ve veya eyleminden doğan zararlardan dolayı idareye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekmekte olup somut olayda davalı Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı Nazilli Orman İşletme Müdürlüğü davalı gösterilip eyleminden dolayı zarara uğranıldığı iddiası mevcut olduğundan eldeki davanın idari yargı yerinde açılması gerekmektedir…” şeklindeki gerekçe ile, davanın yargı yolu yönünden görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar vermiştir.
Verilen kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 24.09.2013 gün ve E:2013/12616 K:2013/12804 sayılı kararı ile hükmün onanmasına karar verilmiş ve görevsizlik kararı kesinleşmiştir.
Davacı bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.
AYDIN 1. İDARE MAHKEMESİ: 09.01.2014 gün ve E:2014/2 K:2014/4 sayılı kararında özetle; Aydın ili, Nazilli ilçesi, Kozdere köyünde orman yolunda meydana gelen trafik kazası sonucunda Erdem Alkan’ın ölümü nedeniyle 75.000 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 75.000 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı, dava dilekçesinde her bir davacı için istenilen destekten yoksun kalma ve manevi tazminat miktarının ayrı ayrı gösterilmesi gerekirken gösterilmediği görülmekte olup, her bir davacı için talep edilen destekten yoksun kalma ve manevi tazminat miktarının ayrı ayrı gösterildiği dava dilekçesiyle dava açılmak üzere, ayrıca dava dilekçesinde Nazilli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 13.07.2012 gün ve E:2012/252 esas numaralı dava dosyasında verilen görevsizlik kararının kesinleşme şerhli bir örneğinin eklenmesi gerekçesiyle dava dilekçesinin reddine karar vermiştir.
AYDIN 1. İDARE MAHKEMESİ: 09.04.2014 gün ve E:2014/60 sayılı gönderme kararında özetle; uyuşmazlığın ölümlü trafik kazasının meydana geldiği yolun bakım ve onarım sorumluluğuna ilişkin olması ve 2918 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması suretiyle çözümlenebilecek mahiyette olması nedeniyle, 2918 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili uyuşmazlığın görüm ve çözümünde aynı Yasa’nın 110. Maddesi hükmü uyarınca adli yargı yerleri görevli olduğunu gerekçe göstererek, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. Maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar davanın ertelenmesine karar vererek dosya Mahkememize gönderilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Abdullah ERGİN, Ertuğrul ARSLANOĞLU, Ayhan Akarsu ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 02.06.2014 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME:Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesi’nce anılan Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmediğinden esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacıların murisinin trafik kazasında hayatını kaybetmesinden dolayı uğranılan maddi ve manevi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; “Tanımlar” başlıklı 3.maddesinde ise, trafik için kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanların karayolu olduğu; “Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığının görev ve yetkileri” başlıklı 9.maddesinde, Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığının görev ve yetkileri arasında köy yollarında trafik ve güvenliğin sağlanması hususunun da yer aldığı; “Belediye Trafik Birimleri, görev ve yetkileri” başlıklı 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında bulunduğu; “İl ve İlçe Trafik Komisyonları” başlıklı 12. Maddesinde de komisyonların kuruluşu ile görev ve yetkileri belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacıların murisi Erdem Alkan’ın sevk ve idaresindeki 20 DP 09 plakalı kamyonun 01.02.2011 tarihinde Nazilli İlçesi Kozdere Köyü Marlık Mevkiinde bulunan orman yolunda seyir halinde iken, yol üzerinde tepeden koparak yola düşmüş kaya ve taş parçalarının üzerinden geçilemeyecek şekilde yolun sağ kısmını kapatmış olması sebebiyle bu kaya parçalarına çarpmamak amacıyla yolun sol kıyısına yakın bölümden geçmeye çalıştığı sırada yolun bu bölümünün çökmesi nedeniyle aracın dere yatağına yuvarlandığı ve araç sürücüsü Erdem Altan’ın aracın tekerlekleri altında kalarak hayatını kaybettiği, meydana gelen kazada davalı idarenin kusurlu olduğu iddiası ile maddi ve manevi tazminat istemiyle önce adli ve sonrasında idari yargıda dava açıldığı anlaşılmıştır.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısiyle 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Aydın 1.İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü, Nazilli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 04.03.2013 gün ve E:2012/252 K:2013/63 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Aydın 1.İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ İLE, Nazilli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 04.03.2013 gün ve E:2012/252 K:2013/63 sayılı GÖREVSİZLİK KARARIN KALDIRILMASINA, 02.06.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye Ali ÇOLAK
Üye Ertuğrul ARSLANOĞLU |
Üye Nurdane TOPUZ
Üye Ayhan AKARSU |
Üye Abdullah ERGİN
Üye Mehmet AKBULUT |