Esas No: 2014/63
Karar No: 2014/318
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2014/63 Esas 2014/318 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2014 / 63 KARAR NO : 2014 / 318 KARAR TR : 1.4.2014 |
ÖZET: Öğretmen olan davacı tarafından, raporlu olduğu halde, raporunu geç iletmesi sonucunda hak etmeden kendisine ödendiği belirtilen ek ders ücretini iade etmemesi nedeniyle, adli yargıda açılan alacak davasının mahkemece kabulü üzerine, İcra Müdürlüğü’nce yapılan icra takibi ile maaşından ¼ oranında kesinti yapılmasına ilişkin işlemin iptali ve uğradığı zararın tazminine karar verilmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : M.D.
Davalı : Nazilli Kaymakamlığı (İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü)
O L A Y :Davacı, dava dilekçesinde; Nazilli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 13.10.2011 gün ve 848/10567 sayılı yazısında, İsabeyli İlköğretim Okulunda sınıf öğretmeni olarak görev yaparken, 2010 aralık ayında kendisine fazladan ek ders ücreti ödendiğini, buna istinaden, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi Kontrol Kanunu gereği Fazla ve Yersiz Ödeme Borç Bildirim belgesi hazırlandığını ve borç tutarının yasal faiziyle birlikte mal müdürlüğüne yatırmasının istenildiğini, buna yapılan itirazın idarece reddedildiğini, sonrasında bu borcun tahsili için aleyhine alacak davası açıldığını ve Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin davayı kabul ettiğini, bu aşamadan sonra Nazilli 2. İcra Müdürlüğü’nün E:2013/1221 sayılı yazısıyla tarafına icra emri gönderildiğini, buna istinaden davalı idarenin 15.05.2013 gün, 903.99/78 sayılı yazısı ile alacaklı Nazilli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne ödenmek üzere toplam 1.924,00 TL olan borcu bitinceye kadar maaşından ¼ oranında kesinti yapılacağı ve mayıs 2013 maaşından kesinti yapıldığı hususunun belirtildiğini ifade ederek, davalı idarenin 15.05.2013 gün, 903.99/78 sayılı yazısıyla maaşından kesinti yapılmasına ilişkin işlemin yürütmesinin durdurularak iptaline, maaşından kesilen ve kesilecek olan 1.924,00 TL parasal hakkının yasal faizi ile birlikte kendisine iadesine, idarenin yürüttüğü hükmen tahsil işlemleri nedeniyle uğradığını belirttiği zararlar karşılığında 10.000 TL tazminatın davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
Davalı Nazilli Kaymakamlığı süresi içerisinde sunduğu cevap dilekçesinde özetle; görev itirazında bulunmuştur.
Aydın 1. İdare Mahkemesi: 16.07.2013 gün ve E:2013/841 sayılı kararı ile özetle; davalı idarenin görev itirazının reddine karar vermiştir.
Davalı Nazilli Kaymakamlığı’nın adli yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçe üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı: ‘’… Davalı idare tarafından, davalıya haksız yere ödenen ek ders ücretinin, davacı tarafından kendiliğinden iade edilmemesi sonucu, adli yargı yerinde acılan alacak davasının kabulü üzerine adli yargı yerinde ilamlı icra takibi yolu ile takibine itiraz amaçlanmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu 64. vd maddelerinde icra takibine itiraz usul ve yolları düzenlenmektedir. İİK 67. maddesine göre adli yargı düzeni içinde yer alan İcra Müdürlüklerinde 2004 sayılı İİK hükümlerine göre yapılan ilamsız icra takiplerine yönelen itirazlara karşı itirazın iptali davasının da genel hukuk kuralları içinde adli yargı düzeninde yer alan genel mahkemelerden olan Sulh ya da Asliye Hukuk mahkemelerinde görülmesi gerektiği belirtilerek 2247 sayılı Yasa"nın 10"uncu maddesi uyarınca, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine‘’ karar vermiştir.
Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Danıştay Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.
Danıştay Başsavcısı: ‘’ … 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu"nun "İlamsız takip" başlıklı Üçüncü Bap, 42-49.maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde,takip talebinin icra memuruna yazı ile veya sözlü olarak yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre takip talebi üzerine icra dairesince düzenlenen ödeme emrinin, değişik 61. maddede öngörülen şekilde takip borçlusuna tebliğ edileceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.
İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, İkincisi ise 68., ek 68/a. ve ek 68/b. maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.
Anılan Yasa"nın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, "Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur" denilmekte olup, yukarıda belirtilen 67. maddede sözü edilen "mahkeme" ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun " İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri : a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.
Olayda idarece kamu gücüne dayalı olarak ve idari usul ve esaslara göre re"sen ve tek yanlı biçimde tesis edilmiş bir işlem veya eylemden dolayı hak ve menfaati ihlâl edilenler tarafından idare aleyhine açılmış 2577 sayılı Yasa"nın 2. maddesinde belirtilen davalardan birinin olmadığı,davanın; alacak davasının kabulü üzerine söz konusu haksız yere ödenen ek ders ücretinin tahsiline yönelik olarak yapılan ilamlı icra takibine dayalı bir işlemin iptali istemiyle açılan bir dava olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda idari yargının görevine giren bir dava bulunduğundan söz edilemeyeceğinden, Adli Yargı düzeni içinde karara bağlanan uyuşmazlıkların incelenmesinin ve yargısal denetiminin de yine aynı yargı yerinde yapılması gerektiği hususu da göz önüne alındığında davanın görüm ve çözümünde Adli Yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.” şeklinde yazılı düşünce vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 1.4.2014 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Nazilli Kaymakamlığı’nca (İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü) anılan Yasanın 10/2.maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yapılan görev itirazının reddedilmesi ve dahi 12/1.maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı"nca,2247 Sayılı Kanunun 10. ve 13. maddeleri gereğince olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, sınıf öğretmen olan davacı tarafından,2010 yılı Aralık ayı son haftasında raporlu olduğu halde, raporunu geç iletmesi nedeniyle hak etmeden ödendiği belirtilen ek ders ücretini iade etmemesi nedeniyle, Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan alacak davasının kabulü üzerine Nazilli 2. İcra Müdürlüğü’nün 2013/1221 sayılı ilamlı icra takibi ile borcunun maaşından 1/4 oranında kesinti yapılması suretiyle tahsiline ilişkin işlemin iptali ve uğradığı zarara karşılık 10.000 TL tazminatın ve anılan kesintinin yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi İstemiyle açılmıştır.
Dosya kapsamında yapılan incelemede; Nazilli Kaymakamlığı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün Ovacık İlköğretim Okulu Müdürlüğü’ne hitaben yazmış olduğu 13.10.2011 gün, 10567 sayılı yazısında, sınıf öğretmeni olarak görev yapmakta olan davacı M.D.’ın ek ders ücretinin, yılsonu olması nedeniyle, erken hazırlanıp ödendiği, 2010 Aralık dönemi son haftasında ilgili öğretmenin raporlu olduğu için görevine gelmemesi ve daha sonraki dönemlerde ek ders ücreti tahakkuk ettirilmemesi nedeniyle fazla ödenen ek ders ücretinin kesilemediği, bu bağlamda ilgili öğretmene Fazla ve Yersiz Ödeme Borç Bildirimi hazırlanarak gönderildiği belirtilerek, söz konusu belgenin M.D.’a tebliğinin istenildiği, bu yazıya istinaden 18.10.2011 tarihinde 2010 Aralık dönemi son haftasında fazla ve yersiz ödenen ek ders ücretine istinaden davacıya 107,35 TL ana para tutarındaki Borç Bildirim Belgesinin tebliğ edildiği, davacı tarafından bu işleme yapılan itiraz üzerine Nazilli Kaymakamlığı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün Ovacık İlköğretim Okulu Müdürlüğü’ne hitaben yazmış olduğu 19.10.2011 gün, 10818 sayılı yazı ile talebin reddedildiği anlaşılmıştır.
Bu aşamadan sonra, Nazilli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından, M.D. aleyhine 107,35 TL nin faizi ile birlikte tahsili amacıyla alacak davası açılmış, Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 21.02.2013 gün, E:2011/276, K:2013/40 sayı ile davanın kabulüne karar vermiş ve karar kesinleşmiştir. Sonrasında Nazilli 2. İcra Müdürlüğü’nün, Nazilli Süleyman Efendi İlkokulu Müdürlüğü’ne hitaben yazmış olduğu 12.04.2013 gün, E:2013/1221 sayılı yazıda M.D.’ın almakta olduğu maaşından borç bitene kadar aylık 1/4 ‘ ünün haczine karar verildiği belirtilmiş, bu yazıya istinaden Nazilli Kaymakamlığı Süleyman Efendi İlkokulu Müdürlüğü’nce M.D.’a hitaben yazılan 15.05.2013 gün, 903.99/78 sayılı yazıda Nazilli 2. İcra Müdürlüğü’nün 12.04.2013 gün, E:2013/1221 sayılı yazısı gereğince Nazilli Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ödenmek üzere toplam 1.924,00 TL nin bitene kadar her ay 1/4 oranında maaşından kesileceği hususunun belirtildiği, davacının da bu işlemin iptali istemiyle uyuşmazlığa konu davayı açtığı anlaşılmıştır.
Dava konusu edilen husus her ne kadar davalı idarenin 15.05.2013 gün, 903.99/78 sayılı yazısıyla davacının maaşından kesinti yapılmasına ilişkin işlem olarak belirtilmiş ise de, bu işlemin özü itibariyle Nazilli 2. İcra Müdürlüğü’nün 12.04.2013 gün, E:2013/1221 sayılı kararı ile davacı M.D.’ın almakta olduğu maaşından, borç bitene kadar, aylık 1/4 ‘ ünün haczine ilişkin işlemin tebliği mahiyetinde olduğu, dolayısıyla esas icrai sonuç doğurma kabiliyeti olan ve dahi davacı tarafından iptali talep edilen işlemin Nazilli 2. İcra Müdürlüğü’nün E:2013/1221 sayılı ilamlı icra takibi ile davacının borcuna karşılık maaşından 1/4 oranında kesinti yapılmasına ilişkin işlem olduğu anlaşılmıştır.
Bu anlatımlar ve kabuller ışığında, ilgili yasal düzenlemeler incelendiğinde; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun Para ve Teminat Verilmesi Hakkındaki İlamların İcrası ana başlığının altında yer alan 32.maddesi ‘’İcra Emri ve Muhtevası’’ nı düzenlemiş olup,ilgili maddede; ‘’ Para borcuna veya teminat verilmesine dair olan ilam icra dairesine verilince icra memuru borçluya bir icra emri tebliğ eder. Bu emirde 24 üncü maddede yazılanlardan başka hükmolunan şeyin cinsi ve miktarı gösterilir ve nihayet yedi gün içinde ödenmesi ve bu müddet içinde borç ödenmez veya hükmolunan teminat verilmezse icra mahkemesinden veya istinaf veya temyiz yahut iadei muhakeme yolu ile ait olduğu mahkemeden icranın geri bırakılmasına dair bir karar getirilmedikçe cebri icra yapılacağı ve bu müddet içinde 74 üncü madde mucibince mal beyanında bulunması ve bulunmazsa hapis ile tazyik olunacağı,mal beyanında bulunmaz veya hakikate muhalif beyanda bulunursa hapis ile cezalandırılacağı ihtar edilir.
Yabancı devlet aleyhine başlatılan ilamlı icra takiplerine ilişkin icra emrinde uluslararası antlaşmalar saklı kalmak kaydıyla, borçlu devlete ait olan mallar hakkında cebri icra yapılabileceği hususu ayrıca ihtar edilir. ‘’ hükmü yer almakta,
‘’İcranın Geri Bırakılması‘’ başlıklı 33.maddesinde; ‘’ İcra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imha iddiası yetkili mercilerce re"sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icra geri bırakılır.
İcra emrinin tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş itfa, imhal, veya zamanaşımına dayanan geri bırakma istekleri her zaman yapılabilir. Bunlardan itfa veya imhale dayanan istekler mutlaka noterlikçe re"sen yapılmış veya tasdik olunmuş belgelere veya icra zaptına istinat ettirilmelidir.
İcra mahkemesi geri bırakılma talebini reddettiği takdirde borçlu ancak istinaf veya temyiz yoluna başvuru süresi içinde alacağı karşılayacak nakit veya mercice kabul edilecek taşınır rehin veya esham veya tahvilat veya taşınmaz rehni yahut muteber bir banka kefaleti göstermek şartıyla istinaf veya temyiz yoluna başvurabilir. Borçlunun yeter malı mahcuz ise veya borçlunun talebi üzerine istinaf veya temyiz yoluna başvuru süresi içinde yeter malı haczedilmişse bu fıkrada yazılı teminatı göstermeye lüzum yoktur.
Borçlu olmadığı parayı ödemek mecburiyetinde kalan borçlunun 72 nci madde mucibince istirdat davası açarak paranın geriye verilmesini istemek hakkı saklıdır.’’ hükmü yer almaktadır.
Kanunun işaret ettiği Menfi Tespit ve İstirdat Davalarını düzenleyen 72.maddede; ‘’Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.
Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.
Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.
Borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir.
Menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.’’ hükmü yer almaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun yukarıda zikredilen 32. maddesinde Para ve Teminat Verilmesi Hakkındaki İlamların İcrası ile ilgili İcra Emri ve Muhtevası’nın usul ve yolları düzenlenmiş olup, burada yapılan işlemlerin tamamı, uyuşmazlığa konu olaydaki gibi, adli yargı düzeni içinde yer alan İcra Müdürlükleri tarafından yürütülmekle birlikte, İcranın Geri Bırakılmasını düzenleyen 33.madde de icra emrine karşı borçlu tarafından yine adli yargı düzeni içinde yer alan icra mahkemelerine müracaat edilebileceği ifade edilmiş, 72.maddede ise takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılacak menfi tespit veya istirdat davaları ile, borçlu tarafından ödenmek zorunda kalan bedelin iadesinin istenebileceği belirtilmiş olup, bu mahkemelerin de yine adli yargı düzeni içindeki mahkemeler olduğunun kabulü gerekmektedir.
Öte yandan; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun " İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri : a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.
Olayda, idarece kamu gücüne dayalı olarak ve idari usul ve esaslara göre re"sen ve tek yanlı biçimde tesis edilmiş bir işlem veya eylemden dolayı hak ve menfaati ihlâl edilenler tarafından idare aleyhine açılmış 2577 sayılı Yasa"nın 2. maddesinde belirtilen davalardan birinin olmadığı, davanın; alacak davasının kabulü üzerine söz konusu haksız yere ödenen ek ders ücretinin tahsiline yönelik olarak yapılan ilamlı icra takibine dayalı bir işlemin iptali istemiyle açılan bir dava olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda idari yargının görevine giren bir dava bulunduğundan söz edilemeyeceğinden, Adli Yargı düzeni içinde karara bağlanan uyuşmazlıkların incelenmesinin ve yargısal denetiminin de yine aynı yargı yerinde yapılması gerektiği hususu da göz önüne alındığında davanın görüm ve çözümünde Adli Yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile, davalı Nazilli Kaymakamlığı’nın görev itirazının Aydın 1. İdare Mahkemesi’nce reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, davalı Nazilli Kaymakamlığı’nın GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Aydın 1. İdare Mahkemesinin 16.07.2013 gün ve E:2013/841 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 1.4.2014 gününde Üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye Eyüp Sabri BAYDAR
Üye Nurdane TOPUZ |
Üye Ali ÇOLAK
Üye Ayhan AKARSU |
Üye Sıddık YILDIZ
Üye Mehmet AKBULUT |
Dava, Öğretmen olan davacı tarafından 2010 yılı Aralık ayı son haftasında raporlu olduğu halde, raporunu geç ilettiğinden hak etmeden kendisine ödenen ek ders ücretini iade etmemesi nedeniyle, aleyhinde Nazilli Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın kabulü üzerine 2. İcra Müdürlüğünün 2013/1221 sayılı ilamlı icra takibine konu borçtan dolayı Menfi Tesbit-İstirdat ve uğradığı zarara karşılık 10.000,00 -TL tazminatın davalı idareden tahsili istemine ilişkindir.
Davacının, aleyhindeki ilamlı icra takibi nedeniyle Menfi Tesbit ve İstirdat talebi İİK.72 maddesine dayalı olduğundan, davacının bu istemi yönünden Adli Yargının görevli olduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davacının, 10.000,00-TL tazminat talebi ise davalı idarenin haksız yere kendisinden ek ders ücretinin iadesini istemesi ve yasal yollara başvurmasına dayanmaktadır.
Olayda idarece Kamu Gücüne dayalı olarak davacıya yersiz ödenen ek ders ücretinin iadesi için borç bildirim belgesi düzenlenerek tebliğ edilmiş olup, davacı, idarenin bu temel işlemi ve devamındaki işlemler nedeniyle zarara uğradığını iddia etmektedir.
İdarenin borç bildirim belgesi düzenlemesi ve tebliği, idarenin Kamu Gücüne dayalı olarak idari usul ve esaslara göre re"sen ve tek yanlı biçimde tesis ettiği bir işlem olup davacının bu işlem nedeniyle hak ve menfaatinin ihlal edildiği gerekçesiyle işlemi tesis eden İdare aleyhinde açtığı tazminat davası, 2577 sayılı Yasanın 2. maddesinde belirtilen Tam Yargı Davası niteliğindedir.
Davacının, tazminat istemi yönünden uyuşmazlığın İdari Yargıda Çözümlenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle davacının 10.000,00-TL tazminat istemi yönünden İdari Yargının görevli kabul edilmesi gerekirken, İdari İşleme dayanan tazminat istemini İİK.72 maddesinde düzenlenen Menfi Tesbit ve İstirdat davası içinde değerlendirerek Adli Yargıyı görevli kabul eden sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.
Üye
Eyüp Sabri BAYDAR