Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2020/53 Esas 2020/124 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2020/53
Karar No: 2020/124

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2020/53 Esas 2020/124 Karar Sayılı İlamı

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2020 / 53

            KARAR NO  : 2020 / 124

            KARAR TR   : 24.2.2020

 

ÖZET: Karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı       : A. A.T.Sigorta Şirketi

Vekilleri    : Av.A.K. ve diğ.

Davalılar   : 1-Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekilleri    : Av.İ. K. ve diğ.

İdari Yargıda

(Ek olarak) : 2- Karayolları Genel Müdürlüğü

 

O  L  A  Y  : Davacı vekili dilekçesinde özetle, müvekkili şirkete sigortalı 07 … 909 plaka nolu çekicinin mazot deposunun, 28.05.2014 tarihinde dava dışı R.T.’nin sevk ve idaresinde iken, Antalya İli, Konyaaltı İlçesi, Akdeniz Bulvarı, Serbest Bölge Liman Caddesi ile Shell benzinlik yanındaki bağlantı yolunun ortasında bulunan yağmur suyu drenaj kapağına çarpması sonucunda maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini; tutulan kaza tespit tutanağına göre kazanın oluşumunda yağmur suyu drenaj hattının bakımından sorumlu olan Konyaaltı Belediye Başkanlığının kusurlu olduğunun, sigortalı aracın sürücüsünün ise kusurunun bulunmadığının tespit edildiğini; Konyaaltı Belediyesi Başkanlığı aleyhine açılan dava ile bu davanın konusunun aynı olduğunu ve söz konusu iki dava arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunması nedeniyle iş bu davanın Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/73 E. sayılı dosyası ile birleştirilmesi gerektiğini ifade ederek; sigortalı araç için ödenen 10.576,00 TL hasar tazminatının ödeme tarihi olan 23.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte rücuen tazmini  istemiyle Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı Su ve Atıksu İdaresi Genel Müdürlüğü (ASAT Genel Müdürlüğü)ne karşı adli yargı yerinde dava açmıştır.

Antalya 10.Asliye Hukuk Mahkemesi: 24.10.2017 gün ve E: 2016/132 sayılı duruşmasında, Antalya 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/173 Esas sayılı dosyası ile Mahkemelerinin dosyasının birleştirilmesine muvafakat edildiği ve bunun üzerine Antalya 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.06.2017 gün ve 2017/173-176 esas-karar sayılı kararı ile birleştirme kararı verilerek dosya aslının mahkemelerine gönderildiği belirtmiştir.

Antalya 10.Asliye Hukuk Mahkemesi: 22.2.2018 gün ve E:2016/132 sayı ile, “(…) Dosya incelendi. Araştırılması gereken başka husus kalmadığından açık duruşmaya son verildi.

G.D: Gerekçesi gerekçeli kararda açıklanacağı üzere;

1-Davalı ASAT Genel Müdürlüğü aleyhine açılan dava yönünden mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,

2-HMK"nun 20. maddesi gereğince kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde tarafların mahkememizden talep etmeleri halinde dosyanın görevli ve yetkili Antalya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

3-Davalı Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine açılan dava yönünden dosyanın tefrik edilerek ayrı bir esasa KAYDEDİLMESİNE…” karar vermiştir.

ANTALYA 10.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 5.3.2018 gün ve E:2018//80, K:2018/84 sayı ile, “(…) Dava, davacıya sigortalı aracın mazot deposunun davalının sorumluluğunda olan yağmur suyu drenaj kapağına çarpması nedeniyle davacının sigortalısına ödediği tazminatın davalıdan rücuen tahsili istemine yöneliktir.

Yargı yolu kavramı, bir hukuk sisteminde herhangi bir davanın o hukuk sistemine dahil yargı kollarından hangisinde bakılacağını ifade eder. Uyuşmazlığa hangi yargı kolunda bakılacağı hususu, davanın genel koşullarından olup mahkemece re"sen dikkate alınması gereklidir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı, kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Hizmet kusurundan dolayı açılan davaların İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun"un 2.maddesi uyarınca tam yargı davası olarak ikame edilmesi gerekmektedir. Görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması zorunludur. Esasen 2918 Sayılı KTK"nun hukuki sorumluluğa ilişkin 85. ve devamı maddelerinde araç işletenin sorumluluğu düzenlenmiş olup, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğu bu yasa kapsamı dışında tutulmuştur. Bu itibarla mahkememize açılan davada yargı yolunun caiz olmaması, idari yargının görevli, olması nedeniyle HMK 114/b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından, HMK., 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.      

HÜKÜM: Yukarda açıklanan nedenlerle;

1-Dava konusu uyuşmazlığın 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun"un 2/1-b maddesi gereğince İdari Yargı yerinde görülmesi(çözümlenmesi) gerektiğinden, 6100 sayılı HMK"nun 114/1-b maddesinde düzenlenen (yargı yerinin caiz olmaması) dava şartının yokluğu nedeniyle, 6100 Sayılı HMK"nın 115/2 maddesi gereğince, DAVANIN USULDEN REDDİNE,

2-) Görevli mahkemenin Antalya İdare Mahkemesi olduğunun tespitine…” karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Dördüncü Hukuk Dairesi: 1.10.2019 gün ve E:2019/221, K:2019/1157 sayı ile, “(…) 1-Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE…” kesin olarak karar vermiş ve Mahkeme kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle 1-Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile 2- Karayolları Genel Müdürlüğüne karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANTALYA 2. İDARE MAHKEMESİ: 9.12.2019 gün ve E:2019/1139 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1., 2., 10.,  19.1.2011 günlü Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. ve geçici 21. maddesi hükmüne; ayrıca  2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesinin, anılan kuralı Anayasaya aykırı görmeyerek iptal istemini oy birliğiyle reddettiği 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararına yer verdikten sonra; “(…) Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi"nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluştuğu iddia edilen zarar dolayısıyla davacı sigorta şirketinin ödemiş olduğu sigorta bedelinin rücuuna ilişkin tazminatın ödenmesi istemiyle açılan bu davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi"nin 01.06.2015 tarih E:2015/445, K:2015/451 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle; uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargı merciilerinin görev alanına girdiği sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi"nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için ilk görevsizlik kararını veren Antalya 10. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin E:2018/80 esasına kayıtlı dava dosyasının ilgili mahkemeden getirtilmek suretiyle işbu dosya ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN"ın katılımlarıyla yapılan 24.2.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli ve idari yargı yerleri arasında görev uyuşmazlığının doğduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda seyir halindeyken meydana gelen trafik kazası sonucu hasara uğrayan sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini karşılayan sigorta şirketinin, zararın davalı idarece/idarelerce giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996-4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996-4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) (Ek:18/10/2018-7148/14 md.) Bu Kanunun 31 ve 49 uncu maddeleri kapsamında takoğraf ve çalışma-dinlenme süreleri yönünden karayolları denetim istasyonlarında denetim yapmak ve trafik idari para cezası karar tutanağı düzenlemek,

l) (Ek:29/11/2018-7153/9 md.)(5) Otoyolların habitatları böldüğü yerlerde Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün görüşünü alarak yaban hayvanlarının geçişlerine izin verecek menfez, ekolojik köprü ve benzeri tesisleri yapmak,

m) (Ek:29/11/2018-7153/9 md.)(5) Otoyollarda yaban hayvanlarından kaynaklanacak trafik kazalarını önlemek maksadı ile kafes tel çit yapmak,

n) (Ek:29/11/2018-7153/9 md.)(5) Yaban hayvanlarının muhtemel yaşam alanlarının bulunduğu bölgelerdeki karayollarında uyarıcı levhalara yer vermek,

o) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.) hükmüne yer verilmiş; Kanun’un 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacı şirket tarafından sigortalı 07 … 909 plakalı aracın, sürücüsünün  sevk ve idaresinde iken, Antalya İli, Konyaaltı İlçesi, Akdeniz Bulvarı, Serbest Bölge Liman Caddesi ile Shell benzinlik yanındaki bağlantı yolunun ortasında bulunan yağmur suyu drenaj kapağına çarpması sonucunda maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği; bu kazada davalı idare/idarelerin hizmet kusuru olduğundan bahisle;  araç için ödenen 10.576,00 TL hasar tazminatının ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte rücuen tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır. 

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Antalya 2. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Antalya 10.Asliye Hukuk Mahkemesinin 5.3.2018 gün ve E:2018//80, K:2018/84 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Antalya 2. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Antalya 10.Asliye Hukuk Mahkemesinin 5.3.2018 gün ve E:2018//80, K:2018/84 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.2.2020 gününde Üye Ahmet ARSLAN"ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                             AKSU                            SONER            

 

 

                                             Üye                                 Üye                                  Üye                    

                                         Aydemir                          Nurdane                            Ahmet

                            TUNÇ                            TOPUZ                           ARSLAN

 

                                                  KARŞI OY

 

İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun"da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.24.2.2020

                                                        ÜYE

                                               Ahmet ARSLAN

 

Hemen Ara