Davacı vekili, 5190 sayılı Kanun"un 03.07.2009 tarihinde yürürlüğe girdiğini ve personel giderlerinin üç yıl içinde öngörülen seviyeye getirilmesinin gerektiğinin düzenlendiğini, müvekkilinin iş sözleşmesinin Yönetim Kurulunun 15.12.2009 ve 19.02.2010 tarihinde yaptığı toplantılar ve Türkiye İhracatçılar Meclisinin 11.03.2010 tarih ve 40 sayılı uygun görüşleri ile kanuni hakları ödenerek son verilmesine karar verildiğini, ancak tasarruf tedbirlerinin sonucunun beklenmediğini bu sebeple feshin haksız olduğunu belirterek müvekkilinin işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkili kurumun tüzel kişiliğe haiz olduğunu, Dış Ticaret Müsteşarlığına bağlı olup, 5910 sayılı Kanun"un geçici 1. maddesinde "personel giderlerinin %40"ını aşan birliklerin genel sekreterlikleri bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 yıl içinde personel giderlerini bu seviyeye getirmekle yükümlüdür" hükmünün yer aldığını, kurumun kanunun yayınlandığı tarih itibarı ile personel giderlerinin, gelirlerin %80"i oranında olduğunu, bir takım tasarruf tedbirlerinin alındığını, fesihte de objektif kriterlerin gözetildiğini ve davacının sürekli rapor alması ve işe gelmemesi nedeniyle iş sözleşmesinin feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davalı işverenlik hakkında aynı iddialarla açılan Ankara 5. İş Mahkemesinin 2010/137 esas sayılı işe iade dosyasında alınan bilirkişi raporuna itibarla kanun koyucunun davalı dahil bütün birliklere personel giderlerinin azaltılması konusunda üç yıllık süre tanıdığını, davalı işverenin bu sürenin başında diğer tedbirlerin sonucunu almadan işçi çıkarmaya başladığını, bu durumun davacı açısından feshe son çare olarak başvurulma ilkesine aykırılık oluşturduğu gerekçesiyle feshin geçersizliğinin tespiti ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
18.06.2009 tarihinde kabul edilerek 03.07.2009 tarihli Resmi Gazete"nin 27277 sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren 5910 sayılı Türkiye İhracatçılar Meclisi ve İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun"un 19/4 maddesinde birliklerin TİM"in personel giderleri, gelirlerinin %40"ını geçemeyeceği belirtilmiştir.
5910 sayılı Kanun çıktıktan sonra davalının üç yıl içinde peyderpey personel giderlerini azaltarak gelirlerinin %40"ını geçmeyecek hale getirmesi gerektiği yine sözkonusu kanunun geçici 1/4. maddesinde birliklerin personel giderleri gelirlerinin yüzde 40’ını aşan birliklerin genel sekreterlikleri, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl içerisinde, personel giderlerini bu seviyeye getirmekle yükümlü kılınmıştır.Yine 03.09.2009 tarihli Resmi Gazete"nin 27338 sayısında yayınlanarak yürürlüğe giren Türkiye İhracatçılar Meclisi ve İhracatçı Birlikleri İnsan Kaynakları Yönetmeliğinin 12/1-b maddesinde emeklilik, malullük veya ölüm halinde personelin genel sekreterlikle ilişiği yönetim kurulu kararı ile kesileceği düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda davacı işçinin iş sözleşmesi yukarıda sözü edilen kanuni düzenleme gerekçe gösterilmek suretiyle %40"lık oranın 3 yıl içinde tutturulması amacı ile tasarruf tedbirleri alındığı ve uygulamasına geçildiği, bu tedbirlere rağmen personel giderlerinin belirlenen sınırlar üzerinde bulunması dikkate alınarak feshedilmiştir.
Mahkemece davalı birliğin personel giderlerinin gelirin %40 ını aşıp aşmadığı yönünden aynı işveren tarafından işten çıkarılan bir işçi için başka bir mahkemede açılan davada alınan bilirkişi raporunda aynı gerekçelerle feshe son çare olarak başvurma ilkesinin ihlal edildiğinin tespitinin yapıldığı belirtilerek karar verilmişse de, her davanın kendi şartlarına göre tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek sonuçlandırılması gerekmektedir.
Mahkemece davacının iddiası ve davalı işverenin savunması dikkate alınarak iş sözleşmesinin feshine gerekçe gösterilen davalı birliğin fesih tarihi itibari ile gelirleri ve personel giderleri karşılaştırılarak personel giderlerinin birliğin gelirlerinin %40‘ını aşıp aşmadığı hususu bilirkişi aracılığı belirlenmeli, ayrıca 5910 sayılı kanun da belirtilen üç yıllık sürenin bitim tarihi de göz önünde bulundurularak feshin geçerli nedene dayanıp dayanmadığı belirlenmelidir.
Öte yandan davacı işyerinde özürlü olarak çalıştığına göre işyerinde özürlü çalıştırma yükümlülüğü olduğu anlaşılmaktadır. Dava işverenin bu yükümlülüğü fesih tarihinde devam edip etmediği araştırılıp tespit edilmeli, devam ediyorsa işçi sayısına göre kaç özürlü çalıştırmakla yükümlü olduğu ve davacının hizmet sözleşmesinin feshinden sonra özürlü çalışan bulunup bulunmadığı tespit edilmeli varsa özürlüler arasında davacının seçilmesinin sebepleri belirlenmeli bundan sonra bütün deliller birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 10.07.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.