Esas No: 2021/12698
Karar No: 2022/11325
Karar Tarihi: 27.09.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/12698 Esas 2022/11325 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/12698 E. , 2022/11325 K.Özet:
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu'nun Adli Tıp rapor tanzim ücretlerinin ödenmesi konusundaki davada verilen ek karar, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun belirlediği usul ve koşullara uygun olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur. HMK'nın 294. ve 297/2. maddeleri hüküm sonuçlarının açık ve net bir şekilde belirtilmesini ve gerekçenin bir ay içinde yazılmasını gerektirirken, 305/A. madde ise karar verilmemiş hususlarda ek karar talep edilebileceğini belirtmektedir. Ancak tavzih yolu ile hüküm değiştirilemez, sadece kapalılık, açık olmayan hal, tereddüt ya da çelişkinin ortadan kaldırılması için açıklama yapılabilir. Kanunlar, usul ve yasalara uygun şekilde uygulanmadığında ise kararlar bozulabilir.
"İçtihat Metni"
... vekili ... ile Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı adına Av. ... aralarındaki dava hakkında Aydın 1.İş Mahkemesince, davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından temyiz yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 09.02.2021 gün ve 2019/3517 Esas, 2021/1354 Karar Sayılı ilamı ile hükmün düzeltilerek onanmasına, dair karar verilmiştir.
05.09.2022 tarihli yazı ile yargılamada alınan Adli tıp rapor tanzim ücretlerinin kurum hesabına yatırılmış ise dekontun gönderilmesi istemi ile Adli Tıp Kurumunca yapılan bildirim üzerine, mahkemece 01.11.2021 tarihinde yeniden inceleme yapılarak, dosya üzerinde verilen ek karar ile Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekiline 06/08/2018 tarihli 2018/33405 adli tıp nolu 2018/12762 karar nolu 566,50 TL tutarındaki Adli Tıp faturası ile 23/02/2018 tarih 2017/108245 adli tıp nolu 815,00 TL tutarındaki Adli Tıp faturasının Adli Tıp Kurumu Döner Sermaye Saymanlığının T.C. ... Bankası ... Şubesindeki ... iban nolu hesabına veya Türkiye ... Bankası ... Şubesindeki ... ve ... iban nolu hesaba yatırılararak banka dekontunun mahkemeye sunulması için 15 günlük süre verilmesine dair karar verilmiştir.
Mahkemece verilen 01.11.2021 tarihli ek kararın davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
6100 sayılı HMK’nun 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nun 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 305. maddesine göre; "(1) Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. (2) Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” şeklinde düzenlenmiş, anılan kanunun 306. maddesinde" (1) Tavzih, dilekçeye tarafların sayısı kadar nüsha eklenmek suretiyle hükmü veren mahkemeden istenebilir. Dilekçenin bir nüshası, cevap süresi mahkemece belirlenerek karşı tarafa tebliğ edilir. Cevap, tavzih talebinde bulunan tarafa tebliğ olunur. (2) Mahkeme, cevap verilmemiş olsa bile dosya üzerinde inceleme yaparak karar verir; ancak gerekli görürse iki tarafı sözlü açıklamalarını yapabilmeleri için davet edebilir. (3) Mahkeme tavzih talebini yerinde gördüğü takdirde 304. madde uyarınca işlem yapar.” şeklinde tavzihin usulü belirlenmiş bulunmaktadır.
6100 sayılı HMK'nın 28.07.2020 tarihinde yürürlüğe giren ve “Hükmün Tamamlanması” başlıklı HMK 305/A. Maddesinde ise “Taraflardan her biri, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir. ” şeklinde düzenleme yer almaktadır.
28.07.2020 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sy. HMK 305/A. maddesine göre taraflardan her biri nihai kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda ek karar verilmesini isteyebilirler.
Öte yandan, usul yasaları yürürlüğe girdiği tarihten itibaren derhal uygulanmaya başlamaktadır.
Tavzih, kelime anlamı itibariyle açıklama, aydınlatma anlamına gelmekte olup, değişiklik, ekleme ya da çıkarma kavramlarını içermemektedir. Hâkim, karar verdikten sonra bu kararını tarafların talebi olsa dahi değiştiremez. Ancak, istisnai hallerde hüküm açık değil, hüküm fıkraları birbirine aykırı ise ya da uygulanmasında tereddütler oluşturacak nitelikte ise bu halde belli koşullarda hüküm tavzih edilebilir. Öğretide tam bir fikir birliği içerisinde kabul edildiği üzere tavzih yolu ile ancak hükümdeki kapalılık, açık olmayan hal, tereddüt ya da çelişki ortadan kaldırılabilir. Ancak tavzihle hükümde belirtilen haklar ve borçlar sınırlandırılamayacağı gibi genişletilemez ve değiştirilemez. Bu noktada mahkeme daha önce unutulan bir hususu hükme ekleyemez veya hükümden çıkaramaz. Tavzihin amacı hükmü değiştirmek, unutulan bir hususu hükme eklemek veya hükümde taraf olan birini taraf konumundan çıkarmak ya da hükümde taraf olmayan birini taraf konumuna sokmak değildir. Tavzihin amacı; hükmü açıklamak, icrasındaki tereddüdü gidermek ya da birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa bu aykırılığı gidermektir. Hüküm, tavzih yolu ile değiştirilemez, tavzih yolu ile hükmün gerçek anlamı ortaya konulur ya da hükümdeki çelişkiler giderilir. Bu kapsamda tavzih yolu ile taraf değiştirilemeyeceği gibi taraf olmayan biri taraf konumuna getirilemez ve taraf konumunda olan biri taraf konumundan çıkarılamaz. Aynı şekilde taraflardan birine yüklenen yükümlülük artırılamaz ya da azaltılamaz.
Eldeki davaya ilişkin olarak ise, 01.11.2021 tarihli ek karar bakımından yapılan değerlendirmede; HMK’nın 305/A. maddesinin uygulanma koşulları bulunmadığı, yasanın 305/2. Maddesine aykırı şekilde hüküm kısmının ve davalının sorumluluk durumunu değiştirmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve 01.11.2021 tarihli ek karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkemece verilen 01.11.2021 tarihli Ek kararın BOZULMASINA, 27.09.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.