1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, dört aylık boşta geçen ücret alacağı, işe başlatmama tazminatı, ihbar ve kıdem tazminatı farkı istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13. maddesine göre genel bütçeye dahil idarelerin anılan yasanın bir ve üç sayılı tarifelerine giren bütün işlemleri harçtan müstesnadır. Harç yatırmaksızın dava açan genel bütçeye dahil idareler, davayı kaybedecekler olursa, kanun uyarınca kendilerinden harç alınmamasına rağmen, davayı kazanmaları halinde önceden alınmamış olan harcın karşı taraftan tahsiline mahkemece karar verilir. Harç yatırarak genel bütçeye dahil idareler aleyhine dava açan gerçek veya tüzel kişilerin, davayı kaybetmeleri halinde de bu harca katlanmaları doğaldır. Ancak, bu kişiler davayı kazanacak olurlarsa, genel bütçeye dahil idarelerin işlemleri harçtan müstesna olduğu için önceden yatırmış oldukları harcın bu kişilere iadesine karar vermek gerekir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.11.1985 tarih ve 5/538-95 sayılı kararı da aynı esasları içermektedir. Somut olayda, alacak davasının kabulüne karar verildiğine göre, davacı tarafından yatırılan harçların istek halinde kendisine iadesine karar verilmesi gerekirken, peşin, ıslah ve başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma sebebidir.
3-Öte yandan, kıdem tazminatı için faiz başlangıcı, işçinin işe başlatmama yoluyla gerçekleşen fesih tarihi olmalıdır. Geçersiz sayılan fesih tarihinden faiz yürütülmesi doğru olmaz. Ayrıca, mahkemece verilen karar ile iki tarafa yükletilen yükümlülüklerin kuşku ve duraksama gerektirmeyecek surette çok açık olarak yazılması gerekmektedir. Bu durumda, Mahkemece, kıdem tazminatı farkı alacağının iş sözleşmesinin feshi tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte tahsiline karar verilmiş bulunmasına rağmen, fesih tarihinin hangi fesih tarihi olduğunun belirtilmemesi de hatalıdır.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, 06.07.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.