Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/10067 Esas 2012/15886 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/10067
Karar No: 2012/15886

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/10067 Esas 2012/15886 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2012/10067 E.  ,  2012/15886 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İzmir 8. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 31/12/2009
    NUMARASI : 2008/372-2009/762

    Dava, işe başlatmama tazminatı farkı, boşta geçen dört aylık süre ücreti farkı, kıdem tazminatı farkı, ihbar tazminatı farkı ödetilmesi isteğine ilişkindir.
    Davalı  işveren, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Kararı  kanuni  süresi içinde davalı temyiz etmiştir.
    4857 sayılı İş Kanunu"nun  21. maddesinin 5. fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur.
    İşveren işe iade için başvuran işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. Aksi halde en az dört en çok  sekiz aylık ücret tutarında belirlenen iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süreye ait en çok  dört  aya kadar ücret ve diğer hakları ödenmelidir.
    İşçinin işe iade sonrasında başvurusuna rağmen işe başlatılmaması halinde, işe başlatılmayacağının sözlü ya da eylemli olarak açıklandığı tarihte veya bir aylık başlatma süresinin sonunda iş sözleşmesi işverence feshedilmiş sayılır.
    İşe başlatmama tazminatının da fesih tarihindeki ücrete göre hesaplanması gerekir. İşçinin işe başlatılmadığı tarih, işe başlatmama tazminatının muaccel olduğu andır.
    Boşta geçen süreye ait en çok dört  aya kadar  ücret  ve diğer haklar için  ise, feshi izleyen dönem ücretlerine göre hesaplama yapılmalıdır. Geçersiz sayılan fesih tarihinden sonra  boşta geçen  en çok dört aylık sürede işçinin çalışması devam ediyormuş gibi ücret ve diğer haklar belirlenmelidir.
    Boşta geçen en çok dört  aya kadar süre içinde ücret zammı ya da yeni bir toplu iş sözleşmesi yürürlüğe girdiğinde, her iki dönem için ayrı ayrı  hesaplamaya gidilmelidir.Boşta geçen sürenin en çok dört aylık kısmı içinde gerçekleşen diğer haklar kavramına, ikramiye,  gıda yardımı,  yol yardımı,  yakacak  yardımı  ve   servis   hizmeti  gibi   para  ile  ölçülebilen haklar dahil edilmelidir. Söz konusu hesaplamaların işçinin belirtilen dönemde işyerinde çalışıyormuş gibi yapılması ve para ile ölçülebilen tüm değerlerin  dikkate alınması gerekir. Bununla birlikte işçinin ancak fiili çalışması ile ortaya çıkabilecek olan fazla çalışma ücreti, hafta tatili ile bayram ve genel tatil günlerinde çalışma karşılığı ücret ile  satışa bağlı prim gibi ödemelerinin, en çok dört ay kadar boşta geçen süre içinde ödenmesi gereken diğer haklar kavramında değerlendirilmesi mümkün olmaz. 
    İşçinin işe başlatılmaması fesih niteliğinde olmakla, işverence gerçekleşen bu feshe bağlı olarak ihbar tazminatı ile süre yönünden şartları mevcutsa  kıdem tazminatı ve yıllık izin  ücreti ödenmelidir. Hesaplamalar işe başlatmama yoluyla gerçekleşen  fesih tarihindeki ücret ve kıdem tazminatı tavanı gözetilerek yapılmalıdır. İşçiye geçersiz sayılan  fesih sırasında kıdem ve ihbar tazminatı  ile izin  ücreti ödenmişse, dört aylık boşta geçen süre  ilavesiyle ve son  ücrete göre yeniden hesaplama yapılmalı ve daha önce ödenenler mahsup edilerek sonuca gidilmelidir.
    Somut olayda, davacı vekili tarafından davacının toplu iş sözleşmesi hükümleri gereğince bir takım sosyal haklardan faydalanmış olduğu belirtilmiş ve belirtilen bu sosyal haklara göre bilirkişi raporunda hesaplamalar yapılmıştır. Ancak, dosya kapsamında davacının toplu iş sözleşmesi kapsamında olduğuna ilişkin herhangi bir delil ya da belge bulunmadığı gibi, bu yardımların miktar ve kapsamına ilişkin toplu iş sözleşmesi de bulunmamaktadır. Bu durumda, davalı tarafın hesap bilirkişisinin asıl ve ek raporlarına itirazlarını değerlendirmek mümkün bulunmamaktadır. Anılan toplu iş sözleşmeleri ve davacının toplu iş sözleşmesi kapsamında olduğuna ilişkin belgeler getirtilerek ve davalı tarafın bilirkişi raporlarına itirazları değerlerilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve kanuna  aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
    Öte yandan, kıdem tazminatı  için  faiz başlangıcı, işçinin işe başlatmama yoluyla gerçekleşen fesih tarihi  olmalıdır. Geçersiz sayılan fesih tarihinden faiz yürütülmesi doğru  olmaz. Ayrıca, mahkemece verilen karar ile iki tarafa yükletilen yükümlülüklerin kuşku ve duraksama gerektirmeyecek surette çok açık olarak yazılması gerekmektedir. Bu durumda, Mahkemece, kıdem tazminatı farkı alacağının iş sözleşmesinin feshi tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş bulunmasına rağmen, fesih tarihinin hangi fesih tarihi olduğunun belirtilmemesi de hatalıdır.
    O halde, davalının bu yönleri amaçlayan  temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 06.07.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi. 

     

    Hemen Ara