Sanığın eyleminin bir bütün olarak nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu kabul edilerek;
765 sayılı TCY’nın 79. maddesi yollamasıyla 504/1, 522/1, 59. maddeleri gereğince, 1 yıl 11 ay 20 gün ağır hapis, 830.555.000 TL ağır para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Isparta Ağır Ceza Mahkemesince verilen 29.04.2003 gün 48-77 sayılı hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya Yargıtay C.Başsavcılığınca 22.06.2005 gün ve 163427 sayılı yazı ile 5320 sayılı Yasanın 8/2. maddesi uyarınca lehe yasa değerlendirilmesinin mah¬kemesince yapılması için, incelenmeksizin mahalline iade edilmiştir. Yapılan değerlendirme sonucu 5237 sayılı TCY"nın lehe olduğu kabul edilerek; sanığın 5237 sayılı TCY’nın 158/1-j, 168/2, 62 ve 52. maddeleri gereğince sonuç olarak 10 ay hapis ve 380 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, cezanın 51/1. maddesi gereğince ertelenmesine ilişkin, Isparta Ağır Ceza Mahkemesince verilen 18.10.2005 gün ve 174-324 sayılı hüküm ise sanık müdafii ve Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 11.10.2006 gün ve 5186-8023 sayı ile;
“5271 sayılı CMK.nun 193/2 ve 195. maddelerinde düzenlenen istisnalar bulunmadığı gözetilmeden, hazır olmayan sanık hakkında duruşma yapılarak yazılı şekilde hüküm kurul¬mak suretiyle, anılan Yasanın 193/1. maddesine aykırı davranılması” isabetsizliğinden bozulmuştur.
Isparta Ağır Ceza Mahkemesi 29.03.2007 gün ve 325-96 sayı ile;
“5271 sayılı CMY"nın 307/2. maddesinde açıkça sanık, müdafi, katılan ve vekilinin dosyada varolan adreslerine de davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruş¬maya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları saptanmamış olsa da duruşmaya devam edilerek dava yokluklarında bitirilebilir, ancak sanık hakkında verilecek ceza bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise her halde dinlenmesi gerekir hükmünü amir olup, iadenin sanık aleyhine olduğundan söz etmeye kanuni imkan bulunmadığı, lehe olan yasanın tespiti mak¬satlı olarak Yargıtay C.Başsavcılığınca iade edildiği açık olduğundan, kıyasen uygulanarak usulüne uygun talimat yazılmasına rağmen adresinde bulunamayan sanığın mutlaka dinlen¬mesi gerektiğine dair görüşte bir isabet görülmemiştir” gerekçeleri ile önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının “bozma” istekli 07.09.2009 gün ve 147977 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; Yargıtay C.Başsavcılığınca 5320 sayılı Yasanın 8/2. maddesinde düzenlenen yetkiye dayanılarak, dosyanın temyiz incelemesi yapılmaksızın mahalline iadesi sonrası yapılan yargılamada, hazır olmayan sanık hakkında, yargılama yapılarak hüküm kurulmasının olanaklı olup olmadığı noktasında toplanmakta ise de, yerel mahkemece usulüne uygun olarak direnme kararı verilip verilmediği hususu Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınarak öncelikle değerlendirilmelidir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Yerel Mahkemece bozma kararından sonra yapılan yargılamada, 14.11.2006 günlü tensip zaptının 3 numaralı ara kararında, bozma kararının gereği yerine getirilmek üzere, “Sanık M. A.’a Yargıtay bozma ilamının okunarak CMK. 147. maddesindeki hakları hatırlatılmak suretiyle savunmasının alınması için Uşak Ağır Ceza Mahkemesine talimat yazılmasına” karar verilmiştir.
Görüldüğü gibi, bozmadan sonra tensiple başlayan yargılama sürecinde bozma ilamının gereğinin eylemli olarak yerine getirilmiş bulunması karşısında, verilen kararın direnme hükmü niteliğinde olduğunun kabulü olanaksızdır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış kararlarında vurgulandığı üzere, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayan¬mak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak, Suretiyle verilen hüküm; özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.
Somut olayda, bozma nedenine karşı eylemli uyularak gereğinin yerine getirilmiş olması karşısında, Ceza Genel Kurulunca uyuşmazlık konusunda herhangi bir değerlendirme yapılması olanaklı görülmediğinden, dosyanın eylemli uyma nedeniyle incelenmek üzere Özel Daireye gönderil¬mesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Saptanan eylemli uyma nedeniyle dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 11. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.11.2009 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.