Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/11-115 Esas 2009/260 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2009/11-115
Karar No: 2009/260

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/11-115 Esas 2009/260 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık A.K.'yı evrakta sahtecilik suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırdı. Ancak Yargıtay 11. Ceza Dairesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması sübjektif koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi zorunluluğu nedeniyle kararı bozdu. Bu sübjektif koşullar 5271 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 231. maddesi kapsamında incelenmeliydi. Bu madde, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezaları için hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını öngörüyor. Ancak, bu koşulların oluşup oluşmadığı konusunda hüküm verilmeden önce sair yönler de incelenmelidir. Kararda ayrıca, sanığın adli sicil kaydının bulunmadığı belirtilmiştir. Kararda bahsedilen kanun maddesi, 5271 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 231. maddesidir.
Ceza Genel Kurulu         2009/11-115 E.  ,  2009/260 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname : 2007/145236
    Yargıtay Dairesi  : 11. Ceza Dairesi
    Mahkemesi       : ADANA 3. Ağır Ceza
    Günü           : 08.03.2007
    Sayısı           : 28-95

     Sanık A. K.’ın evrakta sahtecilik suçundan 765 sayılı TCY’nın 342/1 ve 59. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 05.05.1998 gün ve 227-69 sayılı hükmün, Yargıtay 6. Ceza Dairesince 19.10.1998 gün ve 9343-9296 sayı ile onanmak suretiyle kesinleşmesinden sonra, yapılan kesin hükümde değişiklik yargılaması sonunda, Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesince 07.02.2006 gün ve 227-69 sayı ile, hükümlünün 5237 sayılı TCY’nın 204/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin hüküm, hükümlü müdafi tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay  11. Ceza Dairesince 04.12.2006 gün ve 6874-9825 sayı ile;
    “1- Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 07.02.2006 gün ve 11/12 sayılı kararında açıklandığı gibi, yeni yasanın lehe sonuç doğurduğunun saptanması halinde acilen ve hüküm niteliğinde olan yeni kararın Ceza Muhakemesi Kanununa göre hüküm fıkrasında bulunması zorunlu unsurları taşıması, kararın gerekçesinde CMK.nun 230. maddesi uyarınca suç oluşturduğu kabul edilen eylemin gösterilmesi, nitelendirilmesi, cezanın ve/veya güvenlik önlemlerinin belirlenmesi, müsadere, vekalet ücreti, yargılama giderleri hakkında da, değişiklik yapılmakla hüküm bölümü ortadan kalkan ve böylece geçerliliği sona eren önceki karara atıf yapılmakla yetinilmeyip karar verilmesi, yeni hükmün kesinleşmesi üzerine önceki kararın infazı esas alınacak hüküm bölümü ortadan kalkıp geçerliliği sona ereceği için, önceki hükümdeki yargılama giderlerinin infazda doğabilecek kuşku ve duraksamaları gidermek üzere uyarlama kararında da aynen gösterilmesi gerektiği gözetilmeden bu kurala uyulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması,
    2- Kabule göre de, 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesi uyarınca suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı Yasa ile sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasanın ilgili tüm hükümleri olaya ayrı ayrı uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın tespiti cihetine gidilmesi ve 53. maddenin uygulanması nedeniyle 5237 sayılı Yasanın hükümlü aleyhine olduğu da gözetilerek 765 sayılı TCK.nun 342/1. maddesi gereğince tayin edilen 1 yıl 8 ay ağır hapis cezasının 5252 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca hapis cezasına dönüştürülmesi yerine 5237 sayılı Yasanın lehe olduğundan bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması…” isabetsizliklerinden bozulmuştur.
    Bozma kararına Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesince 08.03.2007 gün ve 28-95 sayı ile direnilmesi ve direnme hükmünün sanık A.K. müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 01.05.2009 gün ve 145236 sayılı bozma istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır. 
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Hükümlü Abdullah Kanık hakkında sahte evrak düzenleme suçundan verilen hükme hasren yapılan incelemede:
    Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık; lehe yasanın belirlenmesi sırasında yapılması gereken karşılaştırmanın yöntemine ve kesinleşen hükümde gösterilmiş olan yargılama gideri, emanetteki eşyaların akibeti gibi konularda uyarlama yargılaması sonunda yeni bir karar verilmesinin gerekip gerekmediği konularına ilişkin ise de; 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinin 4 ve 14. fıkralarında hüküm tarihinden sonra 23.01.2008 gün ve 5728 sayılı Yasanın 562. maddesiyle yapılan değişiklik uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından değerlendirme yapma zorunluluğunun bulunup bulunmadığı hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak görüşülmesi ve karara bağlanması gerekmiştir. 
    Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında da açıklandığı üzere; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesi ile büyükler hakkında ise 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesine 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasanın 23. maddesiyle eklenen 5-14. fıkralar ile kabul edilmiş, aynı Yasanın 40. maddesiyle 5395 sayılı Yasanın 23. maddesi değiştirilmek suretiyle de denetim süresindeki farklılık hariç olmak koşuluyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı koşullara tabi kılınmıştır.
    Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası için kabul edilen bu müessese, 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 23.01.2008 gün ve 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile 5271 sayılı Yasanın 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklik ile hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezaları için uygulanabilir hale getirilmiş ve Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılâp Kanunlarında yer alan suçlar ayrık olmak üzere tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
    Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurması nedeniyle, sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturduğundan, bu kurumun değerlendirilip değerlendirilmediğinin temyiz incelemesi sırasında davanın esasına girilmeden evvel, öncelikle gözetilmesi gerekmektedir.  Dosyanın incelenmesinde, adli sicil kaydı bulunmayan hükümlü A.K. hakkında, evrakta sahtecilik suçundan sonuç olarak hükmedilen 1 yıl 8 ay hapis cezası yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin objektif koşulların gerçekleştiği anlaşılmaktadır.Bu itibarla, sanık müdafiinin temyiz itirazlarının kabulü ile sair yönleri incelenmeyen yerel mahkeme hükmünün, hükümden sonra 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasa ile değişik 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının subjektif koşullarının oluşup oluşmadığının mahkemesince değerlendirilmesi için bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.03.2007 gün ve 28-95 sayılı direnme hükmünün, hükümlü A.K.hakkındaki evrakta sahtecilik suçu yönünden, hükümden sonra 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren, 23.01.2008 gün ve 5728 sayılı Yasa ile değişik 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesi uyarınca, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sübjektif koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi zorunluluğu nedeniyle, “sair yönleri incelenmeksizin” BOZULMASINA,
    2- Dosyanın, Adana 3. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.11.2009 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki görüşe uygun olarak oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara