Esas No: 2022/10232
Karar No: 2022/11467
Karar Tarihi: 29.09.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/10232 Esas 2022/11467 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/10232 E. , 2022/11467 K.Özet:
İş Mahkemesi'nde görülen bir dava, prime esas kazancın tespiti istemiyle açılmıştır. Mahkeme, kararında önceki kararın bozulmasına uygun olarak davanın reddine hükmetmiştir. Temyiz başvurusunda bulunan avukatın itirazları reddedilmiştir ve hüküm onanmıştır. Ancak karşılıklı oy kullanan üyeler arasında prime esas kazancın tespitinde belirlenen sınırlara ilişkin tartışmalar yaşanmıştır. Kararda belirtilen Kanun maddeleri şunlardır: 6100 sayılı HMK’nun 200 ve 202. maddeleri, 4857 sayılı İş Kanunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu. Kararın bozulması gerektiği vurgulanmıştır.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, prime esas kazancın tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Üye ...'ın muhalefetine karşı, Başkan ... ile Üyeler ..., ... ve ...'nın oyları ve oy çokluğuyla, 29/09/2022 gününde karar verildi.
KARŞI OY GEREKÇESİ
1. Çoğunluk ile aradaki temel uyuşmazlık prime esas kazancın (ücretin) tespitinde, aylık ücret tutarının 6100 sayılı HMK.’un 200 ve 202. maddelerinde belirtilen sınırları aştığı takdirdeyazılı delille kanıtlanması gerekip gerekmediği” noktasında toplanmaktadır.
2. Daha önce aynı yerel mahkemenin ilk kararının bozulması üzerine yazılan2020/11683 Esas, 2021/10353Karar sayılı kararında yazılan karşı oy gerekçelerinde açıklandığı üzere;
Sigortalının prime esas kazancının tespitinde, mahkemece resen araştırma ilkesi ve delil serbestisi kapsamında her türlü delil toplanmalı, tarafların vazgeçmesi ve kabulü ile bağlı olunmadığı gibi salt tanık beyanları ile de yetinilmemeli, yukarda belirtilen 4857 sayılı İş Kanunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu hükümleri uygulanarak sigortalının yaptığı işin özellikleri (vasıflı olup olmadığı), işyerindeki ve meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde veya başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler dikkate alındığında kayıtlarda görünen ücretle çalışmasının hayatının olağan akışına uygun bulunup bulunmadığı da değerlendirilerek ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından, sendikalardan, meslek odalarından emsal ücret araştırması yapılmalı, bu konuda açılmış işçilik alacakları davası var ve kesinleşmiş ise delil kabul edilmeli, dolayısı ile inandırıcı, ciddi deliller doğrultusunda ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmeli, ücretin işçinin yazılı onayı olmadan düşürüldüğü durumda ise yazılı muvafakati yoksa önceki yüksek ücreti esas alınarak prime esas kazanç saptanmalıdır.
3. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.06.2020 tarih ve 2016/10-376 Esas, 2020/306 Karar, 09.07.2020 tarih ve: 2016/21-904 Esas, 2020/554 Karar ve 16.07.2020 tarih ve 2016/10-2141 Esas, 2020/585 Karar sayılı kararları ile kabul edilmiştir.
4. Somut uyuşmazlıkta davacı davalı işyerinde kıdemli örgü ustası olarak çalışmıştır. Kamu düzeni ve resen araştırma ilkesine göre davacının prime esas kazancının asgari ücret üzerinde olduğu sabittir. Mahkemece emsal ücret araştırması yapılmış, yazılı delil başlangıcı niteliğinde belgeler değerlendirilmiş, tanık dinlenmiş ve prime esas gerçek ücreti saptanmıştır. İlk derece mahkemesinin kabulünde olduğu gibi “davalı işyerinde çalışmaya başlayan davacının 2010 itibari ile yaklaşık 28 yıl tecrübesi olduğu, bu tecrübede birisinin asgari ücretle çalışmasının hayatın olağan akışını aykırı olduğu” açıktır. Kararın bozulması gerekirken, resen araştırma ilkesi ve kamu düzeni ilkesine aykırı olacak şekilde yazılı şekilde onama kararı verilmesi isabetli olmamıştır.