Esas No: 2009/7-206
Karar No: 2009/250
Karar Tarihi: 27.10.2009
İdari para cezasına yönelik itiraz - Kanun yararına bozma istemi - Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/7-206 Esas 2009/250 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2009/7-206 E. , 2009/250 K.
"İçtihat Metni"
İtirazname : 2008/157437
Yargıtay Dairesi : 7. Ceza Dairesi
Mahkemesi : BANDIRMA Ağır Ceza
Günü : 30.01.2008
Sayısı : 32-60 D. İş
İdari para cezasına yönelik itirazın, 1.583.999,8 YTL"lik kısmı yönünden reddine, 2.236.551,35 YTL"lik kısmı açısından ise kabulü ile idari para cezasının bu miktar açısından iptaline ilişkin, Bandırma Sulh Ceza Mahkemesince verilen 18.12.2007 gün ve 43-703 değişik iş sayılı karara yönelik itirazın reddine dair, Bandırma Ağır Ceza Mahkemesince verilen 30.01.2008 gün ve 32-60 değişik iş sayılı karara karşı,
Adalet Bakanlığınca 15.07.2008 gün ve 2008/9421-38453 sayılı yazı ile,
“1- Hakkında idari para cezası uygulanan ... İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi"nin Karayolları 14. Bölge Müdürlüğü adına ruhsata bağlanmış taşocağından, adı geçen Müdürlükçe ihale edilen yol çalışmalarında dolgu malzemesi olarak kullanılmak üzere malzeme alındığı ve söz konusu arazinin 1986 yılından beri aynı amaçla kullanıldığı,
2- Maden Kanununun I-(A) Grubu Madenleri ile ilgili Uygulama Yönetmeliğinin 18. maddesi hükümlerine göre ruhsatsız alındığı iddia edilen malzeme ile ilgili tespit yapılmadan tahmini ölçülere göre ceza miktarının belirlendiği,
Gözetilmeden itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir” gerekçesiyle yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine,
Dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 01.07.2009 gün ve 13505-7916 sayı ile;
“26.10.1932 gün ve 29/12 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı kanuna muhalefet hallerini açıkla¬mış ve bu halleri uygulamadaki yanlışlıklar ile esas hükme etkili olan usul yanlışlıklarından ibaret olduğunu belirtmiştir.
Bu itibarla tüm deliller toplanıp değerlendirilmesi yapıldıktan sonra verilen ve Yargıtay"ca incelenmeksizin kesinleşen hükümlerde delil ve taktirde hataya düşüldüğünden bahisle kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceğinden” gerekçesiyle yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığınca 02.10.2009 gün ve 157437 sayı ile;
“Somut olayda, idari para cezasına yönelik başvuruyu inceleme görevinin hangi mercie ait olduğu hususunda adli ve idari yargı mahkemeleri arasında olumsuz görev uyuş¬mazlığı ortaya çıkmış, Uyuşmazlık Mahkemesi Bursa 1. İdare Mahkemesinin uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevli olduğuna ilişkin kararının henüz kesinleşmemesi nedeniyle başvurunun reddine karar vermiştir.
Bandırma Sulh Ceza Mahkemesinin 19.01.2006 tarih ve 2005/589-2006/27 değişik iş sayılı kararı, adli yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararıdır ve 5271 sayılı CMK.nun 223/10. madde ve fıkrasına göre hüküm niteliğinde olması nedeniyle 1412 sayılı Yasanın halen yürürlükte bulunan 305. maddesi uyarınca temyiz yasa yoluna tabidir.
Bursa 1. İdare Mahkemesi, 20.09.2005 gün ve 2005/1208-1147 sayılı kararı ile Bandırma Sulh Ceza Mahkemesi de 19.01.2006 tarih ve 2005/589-2006/27 sayılı kararıyla davaya bakmaktan ellerini çekmiş bulun¬maktadır. Bu kararlar yasa yollarına başvurulması sonucu ortadan kaldırılmadıkça adli ve idari mahkemeler yeniden sözkonusu davaya bakamazlar. Sözkonusu hukuken geçerli bulunan kararların olağan veya ola¬ğanüstü yasa yollarına başvurularak kaldırıldığına ilişkin dosyaya yansıyan bir bilgi bulunmamaktadır.
Bunun aksine, Bursa idare Mahkemesinin 29.09.2008 tarihli fax yazısından Bursa İdare Mahkemesinin anılan kararının yasa yolu başvurusu sonucunda kaldırılmadığı ve 06.04.2007 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Ayrıca, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun uyarınca adli, idari ve askeri yargı mercileri arasında görev ve hüküm uyuşmazlığını kesin olarak çözmekle yetkili olan Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından adli ve idari mahkemeler arasındaki olumsuz görev uyuşmazlığının esası hakkında bir karar verilmiş değildir. Başka bir anlatımla, Uyuşmazlık Mahkemesi uyuşmazlığı çözümlemekle hangi mahkemenin görevli olduğuna dair bir karar vermemiş, idare mahkemesinin kararının kesinleşmemesi nedeniyle olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemini reddetmiş bulunmaktadır.
Bu durumda, Bandırma Sulh Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararı olağan veya olağanüstü yasa yoluna başvurulması sonucunda verilen bir karar ile veya Uyuşmazlık Mahkemesinin verdiği bir karar ile ortadan kaldırılmadığından, Bandırma Sulh Ceza Mahkemesince yeniden davaya bakılması ve yeni bir karar verilmesi hukuken mümkün değildir. Bu itibarla, Bandırma Sulh Ceza Mahkemesinin Uyuşmazlık Mahke¬mesinin kararına müteakip yeniden davaya bakması sonucu verdiği 18.12.2007 gün ve 2007/43-703 sayılı kararı ile kanun yararına bozma istemine konu olan bu karara yönelik itiraz üzerine verilen Bandırma Ağır Ceza Mahkemesinin 30.01.2008 gün ve 2008/32-60 değişik iş sayılı kararının hukuki geçerliliği bulunma¬maktadır. Hukuken geçerli olmayan karar ve hükümlere karşı kanun yararına bozma yasa yoluna başvurulması mümkün olmadığından Özel Dairece yasa yararına bozma isteminin bu nedenle reddine karar verilmesi yerine işin esasına girmek suretiyle red kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğu kanaatine varılmıştır.
Uyuşmazlık Mahkemesinin kararı üzerine Bandırma Sulh Ceza Mahkemesi tarafından yapılması gereken işlem, Bursa 1. İdare Mahkemesinin söz konusu kararının kesinleşip kesin¬leşmediğinin araştırılması, kesinleşinceye kadar beklenilmesi, kesinleştikten sonra dosyanın yeniden Uyuşmazlık Mahkemesine gönde¬rilerek olumsuz görev uyuşmazlığının çözümlenme¬sinin sağlanması gerektiğidir. Nitekim, Bursa 1. İdare Mah¬kemesinin kararının 16.04.2007 tarihinde kesinleştiği fax yazı cevabından anlaşılmıştır. Halbuki, Mah¬kemece dosya Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından kendisine geri gönderildiğinde Bursa 1. İdare Mahkeme¬sinin sözü edilen kararının kesinleşip kesinleşmediği sorulmuş, ancak kararın henüz kesinleş¬mediğinin bildiril¬mesine müteakip, bu kararın kesinleşmesinin beklenmesi ve kesinleş¬tikten sonra konunun yeniden Uyuşmazlık Mahkemesine intikalinin sağlanması yoluna gidil¬meden yargılama yapılarak yeni bir hüküm kurulmuştur.
Kaldı ki, Bandırma Sulh Ceza Mahkemesinin 19.01.2006 günlü kararında yasa yolunun türü ve başvuru mercii ile başvuru şekli 5271 sayılı Yasanın 34/2, 231/2, 232/6. maddelerine uygun bir biçimde gösterilmemiştir. Kararda, temyiz olan yasa yolu itiraz, inceleme mercii olan Yargıtay, ağır ceza mahkemesi olarak belirtilmiş, başvuru şekli ise açıklanmamıştır. Karar, yasa yolu açıklaması yasaya uygun bir biçimde düzeltil¬meden davalı idareye tebliğ edilmiştir. Başvuran vekili tarafından kararın temyiz edilmeyeceği ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi istenmiş olduğu anlaşılmış ise de, söz konusu karar davalı idareye yasa yolu açıklaması yasaya uygun bir hale getiren açıklamalı bir yazı ile tebliğ edilmediğinden henüz kesinleşmemiştir.
Bu itibarla; Bandırma Sulh Ceza Mahkemesinin 19.01.2006 günlü kararının davalı idareye yasaya uygun bir açıklama içeren yazı ile tebliği, bu tebliğ üzerine temyiz yasa yoluna başvurulması durumunda dosyanın Yargıtay"a gönderilmesi, görevsizlik kararının yasaya aykırı bulunması nedeniyle bozulması halinde yargılamaya devamla işin esası hakkında bir karar verilmesi, kararın Yargıtay tarafından onanması ve Bursa 1. İdare Mahkemesinin kararının kesinleştiğinin saptanması halinde ise olumsuz görev uyuşmazlığına ilişkin kararların kesinleşmiş olması nedeniyle yargı yerinin belirlenmesi için yeniden Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekirken, yazılı şekilde yeniden yargılama yapılarak verilen 18.12.2007 tarih ve 2007/43-703 sayılı karar ile bu karara yönelik itiraz üzerine ittihaz olunan mercii Bandırma Ağır Ceza Mahkemesinin 30.01.2008 gün ve 2008/32¬60 sayılı kararının hukuki geçerliliği bulunmamaktadır.
Ayrıca, Bandırma Sulh Ceza Mahkemesinin 18.12.2007 gün ve 2007/43-703 sayılı kararının hukuken geçerli olduğunun kabul edilmesi halinde de ortaya çözümlenmesi gereken hukuki bir sorun çıkmaktadır. Zira söz konusu kararda yasa yoluna başvuru şekli gösteril¬memiş ve yokluğunda karar verilen idare açısından yasa yoluna başvuru süresinin başlangıcı, "tebliğ" yerine, "tefhim" olarak belirtilmiş, davalı idare yanıltılmış bulunmaktadır. Yasa yolu açıklaması, 5271 sayılı Yasanın 34/2, 231/2 ve 232/6. madde ve fıkralarına aykırıdır. Yasa yoluna başvuru şeklinin gösterilmemesi nedeniyle anılan şirket vekilinin itiraz isteminin süresinde olduğunun kabulü zorunlu bulunmaktadır. Ancak, karar yasa yolu açıklamasındaki aykırılıkları düzelten bir açıklama yapılmaksızın idareye tebliğ edilmesi nedeniyle henüz kesinleşmemiş durumdadır.
Bandırma Sulh Ceza Mahkemesinin 18.12.2007 gün ve 43-703 sayılı kararı ile bu karara yönelik itiraz üzerine ittihaz olunan Bandırma Ağır Ceza Mahkemesinin 30.01.2008 gün ve 32-60 değişik iş sayılı kararının hukuki geçerliliğinin bulunmaması nedeniyle kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi yerine yazılı şekilde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu kanaatine varılmıştır” gerekçeleriyle itiraz yasa yoluna başvurularak, Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 01.07.2009 gün ve 13505-7916 sayılı kararının kaldırılmasına, hukuken geçerli olmayan kararlara karşı kanun yoluna başvurulmasının mümkün olmaması nedeniyle kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi talep olunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlen¬dirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, Bandırma Ağır Ceza Mahkemesince verilen karara karşı yasa yararına bozma yasa yoluna başvuru koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
Ancak uyuşmazlığın esası değerlendirilmeden önce, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazında değinilen,
1- 5326 sayılı Kabahatler Yasası uyarınca Sulh Ceza Mahkemesine yapılan itiraz başvurusu üzerine, Sulh Ceza Mahkemesince idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilen görevsizlik kararının, 5271 sayılı CYY’nın 223/10. maddesi gereğince yasa yolu açısından hüküm sayılıp sayılmayacağı,
2- Bandırma Ağır Ceza Mahkemesince itiraz üzerine verilen kararın hukuki değerden yoksun olup olmadığı,
Hususlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
1- 5237 sayılı TCY’nda yaptırımlar, cezalar ve güvenlik tedbirleri şeklinde ikili bir ayrıma tabi tutulmuş, 45. maddede de bu yaptırımların sadece suçlar için öngörüldüğü açıkça belirtilmiştir. Bu düzenleme uyarınca, ceza kanunu anlamında bir yaptırım veya güvenlik tedbiri ancak suçlar için söz konusu olup suç karşılığı bir cezaya veya tedbire hükmedil¬diğinde ise verilen bu kararlar, 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca hüküm sayılmaları nedeniyle, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen uygulanan 1412 sayılı CYUY’nın 305. maddesindeki koşullar dâhilinde temyiz yasa yoluna tâbi olacaktır.
Bu kapsamda, 5271 sayılı CYY’nın 223/10. fıkrası değerlendirildiğinde, anılan fıkrada “Adlî yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararları”nın yasa yolu açısında hüküm sayılacağı açıkça belirtilmiştir.
Kaynağını 09.12.1931 gün ve 12-48 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının oluşturduğu 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesinin 10. fıkrası uyarınca adli yargı dışındaki yargı merci¬lerine yönelik görevsizlik kararları, yasa yolu açısından hüküm sayıldıklarından, bu kararlar, hükümlerin tabi olduğu temyiz yasa yoluna tabi olacaktır. Bu hükmün amacı, adli yargı mercilerinin kendilerini görevsiz sayarak, verdikleri görevsizlik kararının en üst inceleme mercii olan Yargıtay’ca denetlenmesinin sağlanması suretiyle gerçekten adli yargının görevli olup olmadığının saptanmasına yöneliktir. Zira böyle bir kararın kesinleşmesi ile birlikte uyuşmazlık artık adli yargı dışında başka bir merciiye taşınacak, ancak karşı görevsizlik kararı verilmesi halinde, uyuşmazlık mahkemesince adli yargının görevli kabul edilmesi halinde bu uyuşmazlığa bakılması tekrar mümkün hale gelecektir.
Ancak burada unutulmaması gereken husus, verilen görevsizlik kararının 5271 sayılı CYY’nın 223/10. fıkrası anlamında ve suçlarla ilgili yapılan yargılamada verilmiş olmasıdır.
Bu kapsamda, Bandırma Sulh Ceza Mahkemesinin 19.01.2006 gün ve 589-27 değişik iş sayılı kararı, 5326 sayılı Yasanın 28/1-b maddesine dayanan, idari yaptırım kararının Sulh Ceza Mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığına dayanan red kararıdır, davanın görev yönünden reddine ifadesinin kullanılmış olması da verilen kararı teknik anlamda hüküm haline getirmez. 5271 sayılı CYY’nın 223/10. fıkrası anlamında hüküm sayılmayan bu karara karşı başvurulabilecek olağan yasa yolu ise temyiz olmayıp, aynı Yasanın 29. maddesi uyarınca itirazdır. Bu itibarla Yargıtay C.Başsavcılığının Sulh Ceza Mahkemesince verilen kararda, yasa yolu bildirimin yanılgılı ve eksik olması nedeniyle Sulh Ceza Mahkemesinin 19.01.2006 gün ve 589-27 değişik iş sayılı kararının da henüz kesinleşmediğine ilişkin görüşüne katılmak olanaklı değildir.
2- Bandırma Ağır Ceza Mahkemesince itiraz üzerine verilen karara karşı yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulup başvurulamayacağı ve bu kararın hukuki değerden yoksun olup olmadığı hususuna gelince;
İncelenen dosyada;
Bandırma İlçesi Özel İdare Müdürlüğünün 27.07.2005 tarih ve 1-7/53 sayılı kararıyla 3213 sayılı Maden Yasasına aykırı davranmaktan ...İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi hakkında 3.820.551,15 YTL idari para cezası uygulanmasına karar verildiği, davacı şirket tarafından idari para cezasının iptali için Bursa 1. İdare Mahkemesine açılmış bulunan davada; İdare Mahkemesince 20.09.2005 gün ve 1208-1147 sayı ile; 3213 sayılı Yasanın 43. maddesi uyarınca verilen idari para cezasına ilişkin uyuşmazlığın çözümlenmesi görevinin 5326 sayılı Kabahatler Yasası uyarınca sulh ceza mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verildiği,
Bandırma Sulh Ceza Mahkemesine yapılan itirazın da 19.01.2006 gün ve 589-27 değişik iş sayı ile; davanın yargı yolu bakımından reddine, kararın kesinleşmesinden sonra dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği,
Uyuşmazlık Mahkemesinin ise, 06.11.2006 gün ve 86-173 sayılı karar ile; idare Mahkemesinin görevsizlik kararına davacının yaptığı itirazın reddi üzerine yapılan karar düzeltme talebinin Bölge İdare Mahkemesince karara bağlanmamış olması nedeniyle ortada idari yargı yerine ait kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmadığından ve 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen "kararların kesin veya kesinleşmiş olması" koşulu gerçekleşme¬diğinden başvurunun aynı Yasanın 27. maddesi gereğince reddine karar verildiği,
Dosyanın gönderildiği Bandırma Sulh Ceza Mahkemesince de, Uyuşmazlık Mahkemesi kararının davalı idareye 18.12.2006 tarihinde, başvuran şirket vekiline ise 04.01.2006 tarihinde tebliğ edildiği, 21.12.2006 tarih ve 589-27 değişik iş sayılı kararın kesinleşip keşinleşmediğinin sorulması üzerine, Bursa 1. İdare Mahkemesince 18.01.2007 gün ve 1208 sayılı yazı ile söz konusu İdare Mahkemesi kararının henüz kesinleşmediğinin bildirilmesi üzerine Bandırma Sulh Ceza Mahkemesince duruşma açılmak suretiyle 18.12.2007 gün ve 43-703 değişik iş sayılı karar ile; idari para cezasının 1.583.999,8 YTL"lik kısmı yönünden itirazın reddine, 2.236.551,35 YTL"lik kısmı açısından ise kabulü ile idari para cezasının bu miktar üzerinden iptaline karar verildiği,
Bu karara yönelik itirazın ise Bandırma Ağır Ceza Mahkemesince 30.01.2008 gün ve 32-60 değişik iş sayılı karar ile red edilmesi üzerine,
Adalet Bakanlığınca 15.07.2008 gün ve 9421-38453 sayılı yazı ile, Bandırma Ağır Ceza Mahkemesinin 30.01.2008 gün ve 32-60 değişik iş sayılı kararına karşı; yasa yararına bozma isteminde bulunulduğu,
Anlaşılmaktadır.
5271 sayılı Yasanın 309. maddesinde hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen, karar veya hükümlerin yasa yararına bozma konusu yapılabileceği hükme bağlanmıştır.
Buna göre;
1- Karar veya hükmün, hâkim veya mahkemece verilmiş olması,
2- Bu hüküm veya kararın istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleş¬mesi,
Bu olağanüstü yasayoluna başvurmanın olmazsa olmaz koşullarıdır.
Somut olayda; Bursa 1. İdare Mahkemesince verilen 20.09.2005 gün ve 1208-1147 sayılı, Bandırma Sulh Ceza Mahkemesince verilen 19.01.2006 gün ve 589-27 sayılı karşılıklı görevsizlik kararları ile doğan olumsuz görev uyuşmazlığı henüz giderilmeden, Sulh Ceza Mahkemesince 18.12.2007 gün ve 43-703 değişik iş sayılı karar ile itirazın kısmen reddine, kısmen kabulüne karar verilmek suretiyle uyuşmazlığın esasıyla ilgili karar verilmiş, bu karara yönelik itiraz ise Bandırma Ağır Ceza Mahkemesince red edilmiştir. Bandırma Sulh Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararı olağan veya olağanüstü yasa yoluna başvurulması sonucunda verilen yeni bir karar veya Uyuşmazlık Mahkemesinin verdiği bir karar ile ortadan kaldırılmadıkça, Bandırma Sulh Ceza Mahkemesince yeniden davaya bakılması ve yeni bir karar verilmesi hukuken mümkün değildir. Bu itibarla, Bandırma Sulh Ceza Mahkemesinin Uyuşmazlık Mahke¬mesinin kararına müteakip yeniden davaya bakması sonucu verdiği 18.12.2007 gün ve 43-703 sayılı kararı ile bu karara yönelik itiraz üzerine Bandırma Ağır Ceza Mahkemesince verilen 30.01.2008 gün ve 32-60 değişik iş sayılı kararı, hukuki değerden yoksun bulunduğundan anılan kararlardaki yasa yolu bildirimin yeterli olup olma¬dığı veya kararların kesinleşip kesinleşmediğinin değerlendirilmesine de gerek bulunmamak¬tadır. Hukuken geçerli olmayan karar ve hükümlere karşı yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulması olanaklı olmadığından Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının bu nedenlerle kabulü ile Özel Daire kararının kaldırılmasına ve Adalet Bakanlığının yasa yararına bozma isteminin bu nedenlerle reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk gerekçesine katılmayan bir Kurul Üyesi; “itiraz merciince Kabahatler Yasası hükümleri uyarınca verilen kararların, 5271 sayılı CYY anlamında hüküm veya karar niteliğinde bulunmadığı, olağanüstü bir yasa yolu olan yasa yararına bozma yasa yolunun, CYY sistemi içinde verilen karar veya hükümlere münhasır olarak kabul edilen bir yasa yolu olduğu gerekçesiyle, itirazın bu değişik gerekçe ile kabulüne karar verilmesi gerektiği” görüşüyle oy kullanmıştır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay C. Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 01.07.2009 gün ve 13505-7916 sayılı kararının, KALDIRILMASINA,
3- Adalet Bakanlığının yasa yararına bozma isteminin bu gerekçe ile REDDİNE,
4- Müteakip işlemlerin mahkemesince yapılmasının temini için, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.10.2009 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.