Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/10053 Esas 2012/14302 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/10053
Karar No: 2012/14302

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/10053 Esas 2012/14302 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2012/10053 E.  ,  2012/14302 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Bitlis Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 24/11/2009
    NUMARASI : 2009/249-2009/470

    Davacı vekili; müvekkilinin iş sözleşmesinin işverence haksız bir şekilde fesh ettiğini, Bitlis Asliye Hukuk Mahkemesinde işe iade davası açtığını, davacının işe iadesine karar verildiğini, hükmün Yargıtay onamasından geçerek kesinleştiğini, kanuni süre içinde işe iade talebinde bulunulduğunu, davalı işverenin işe başlatmadığını, kanuni hak ve alacaklarınıda ödemediğini ileri sürerek kıdem, ihbar, kötüniyet tazminatlarının, fazla çalışma, yıllık izin,  genel tatil, hafta tatili ücretlerinin ve üç maaş ikramiye alacağının kanuni faizden az olmamak üzere en yüksek mevduat faizi ile birlikte  davalıdan tahsilini istemiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece, davacının işe başlama tarihinin 11.09.1998 olduğu, 2.369,47 TL (net) kıdem tazminatı, 666,42 TL (net) ihbar tazminatı,737,82 TL (net) yıllık izin ücret alacağı, 3.878,30 TL (net) fazla mesai ücret alacağı, 207,86 TL(net) resmi bayram tatili ücret alacağı bulunduğu, kötüniyet tazminatı ve üç maaş ikramiye alacağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Kararı kanuni süresi içinde davacı temyiz etmiştir.
    1. Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2. İşe iade davası sonunda işçinin başvurusu, işverenin işe başlatmaması ve buna bağlı olarak işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret, ihbar ve kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, hafta ve genel tatil alacağı ile fazla çalışma alacağı  konularında taraflar arasında uyuşmazlık   bulunmaktadır.
    4857 sayılı İş Kanunu"nun 21. maddesinin 5. fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının  kendisine  tebliğinden  itibaren   on  iş   günü   içinde   işe  başlamak  için  işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur.
    İşveren işe iade için başvuran işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. Aksi halde en az dört, en çok sekiz aylık ücret tutarında belirlenen iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süreye ait en çok dört aya kadar ücret ve diğer hakları ödenmelidir.
    İşçinin işe iade yönündeki  başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için  yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda  işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Kanun"un 21/5. maddesine göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve koşulları oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir.
    İşverenin işe davete dair beyanının da ciddi olması gerekir. İşverenin işe başlatma amacı olmadığı halde işe başlatmama tazminatı ödememek için  yapmış  olduğu çağrı,  gerçek bir işe başlatma daveti olarak değerlendirilemez.
    İşçinin işe iade sonrasında başvurusuna rağmen işe başlatılmaması halinde, işe başlatılmayacağının sözlü ya da eylemli olarak açıklandığı tarihte veya bir aylık başlatma süresinin sonunda iş sözleşmesi işverence feshedilmiş sayılır.
    İşe başlatmama tazminatının da fesih tarihindeki ücrete göre hesaplanması gerekir. İşçinin işe başlatılmadığı tarih, işe başlatmama tazminatının muaccel olduğu andır. Bahsi geçen tazminat yönünden faize hak kazanmak için kural olarak işverenin temerrüde düşürülmesi gerekir. İşverenin dava tarihinden önce temerrüde düşürülmemiş olması halinde dava ve varsa ıslah tarihlerinden itibaren faize hükmedilir.
    Ancak işçinin işe iade başvurusunda işe alınmadığı taktirde işe başlatmama tazminatının ödenmesini talep etmiş olması durumunda, işverenin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekmez ve  işe başlatmama anından  itibaren faiz hakkı  doğar.
    Boşta geçen süreye ait en çok dört aya kadar  ücret  ve diğer haklar için  ise, feshi izleyen dönem ücretlerine göre hesaplama yapılmalıdır. Geçersiz sayılan fesih tarihinden sonra  boşta geçen  en çok dört aylık sürede işçinin çalışması devam ediyormuş gibi ücret ve diğer haklar belirlenmelidir. Boşta geçen en çok dört aya kadar süre içinde ücret zammı ya da yeni bir toplu iş sözleşmesi yürürlüğe girdiğinde, her iki dönem için ayrı ayrı  hesaplamaya gidilmelidir.
    Kararın kesinleşmesine kadar en çok dört aya kadar  ücret ve diğer  alacaklar,  işçinin işe iade için başvurduğu anda muaccel olur.
    İşe iade başvurusunda boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların ödenmesi talep edilmiş  ise, başvuru ile birlikte  işveren de temerrüde düşürülmüş sayılmalıdır. Sözü edilen  ücret ve diğer hakların ödenmemesi durumunda başvuru tarihinden itibaren faiz hakkı doğar. 
    İşe başlama isteğini içeren başvuruda boşta geçen süreye ait  ücret ve diğer hakların açıkça talep edilmemiş olması halinde ise, dava ve varsa ıslah tarihlerinden itibaren faiz yürütülmelidir.
    Boşta geçen sürenin en çok dört aylık kısmı içinde gerçekleşen diğer haklar kavramına, ikramiye, gıda yardımı, yol yardımı, yakacak yardımı ve servis hizmeti gibi  para ile ölçülebilen haklar dahil edilmelidir. Söz konusu hesaplamaların işçinin belirtilen dönemde işyerinde çalışıyormuş gibi yapılması ve para ile ölçülebilen tüm değerlerin  dikkate alınması gerekir. Bununla birlikte işçinin ancak fiili çalışması ile ortaya çıkabilecek olan fazla çalışma ücreti, hafta tatili ile bayram ve genel tatil günlerinde çalışma karşılığı ücret ile  satışa bağlı prim gibi ödemelerinin, en çok dört ay kadar boşta geçen süre içinde ödenmesi gereken diğer haklar kavramında değerlendirilmesi mümkün olmaz.
    Boşta geçen süreye ait ücret ve diğer haklar ile işe başlatmama tazminatı bürüt olarak hüküm altına alınmalı ve kesintiler infaz sırasında gözetilmelidir.
    İşe iade davası ile tespit edilen en çok dört aya kadar boşta geçen süreye ait ücret ve diğer haklar için de 4857 sayılı Kanun"un 34. maddesinde sözü edilen özel faiz türü uygulanmalıdır. Ancak işe başlatmama tazminatı niteliği itibarıyla tazminat olmakla uygulanması gereken faiz, kanuni faiz  olmalıdır.
    İşçinin işe başlatılmaması fesih niteliğinde olmakla, işverence gerçekleşen bu feshe bağlı olarak ihbar tazminatı ile süre yönünden şartları mevcutsa  kıdem tazminatı ve yıllık izin  ücreti ödenmelidir. Hesaplamalar işe başlatmama yoluyla gerçekleşen  fesih tarihindeki ücret ve kıdem tazminatı tavanı gözetilerek yapılmalıdır. İşçiye geçersiz sayılan fesih sırasında kıdem ve ihbar tazminatı  ile izin  ücreti ödenmişse, dört aylık boşta geçen süre  ilavesiyle ve son ücrete göre yeniden hesaplama yapılmalı ve daha önce ödenenler mahsup edilerek sonuca gidilmelidir.
    Kıdem tazminatı  için  faiz başlangıcı, işçinin işe başlatmama yoluyla gerçekleşen fesih tarihi  olmalıdır. Geçersiz sayılan fesih tarihinden faiz yürütülmesi doğru  olmaz.
    İhbar tazminatı ve izin  ücreti bakımından ise, işe başlatmama yoluyla gerçekleşen fesihten sonra işverenin temerrüde düşürülmüş  olması halinde  bu temerrüt  tarihi, yoksa, dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faiz yürütülmelidir.
    Somut olayda, davacının dört aylık boşta geçen sürenin eklenmesiyle tazminatlara esas kıdeminin belirlenmesi, boşta geçen süre ücretinin geçersiz fesih tarihini izleyen dört aydaki ücrete göre hesaplanması, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, hafta tatili ve genel tatil alacaklarının hesabında feshin işverenin davacıyı işe başlatmayacağına dair iradesini ortaya koyduğu tarihteki yani feshin kesinleştiği tarihteki ücret üzerinden hesaplanması gerekirken, dört aylık süre kıdem süresine katılmadan ve geçersiz fesih tarihindeki ücret esas alınarak yapılan hesaplama dikkate alınarak karar verilmesi hatalıdır.
    Öte yandan, fazla çalışma, ulusal bayram, genel tatil ücreti alacaklarına bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizinin uygulanması gerekirken yasal faize hükmedilmesi bozmayı gerektirir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.06.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.

     

    Hemen Ara