Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/4-208 Esas 2009/244 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2009/4-208
Karar No: 2009/244

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/4-208 Esas 2009/244 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, F.Ö. ve M.K.'ya görevli memura hakaret suçundan verilen beraat kararını, suçun oluştuğu gerekçesiyle isabetsizlik nedeniyle bozdu. Ancak, yapılan incelemede dava zamanaşımının gerçekleştiği ve sanıklar hakkındaki kamu davalarının düşürülmesi gerektiği belirlendi. Bu nedenle Yerel Mahkeme'nin direnme hükmü bozuldu ve sanıkların kamu davaları düştü. Kanun maddeleri olarak; 765 sayılı TCY'nın 266. maddesi, 102/4 maddesi, 5271 sayılı CYY'nın 223. maddesi ve 1412 sayılı CYUY'nın 322. maddesi belirtilmiştir.
Ceza Genel Kurulu         2009/4-208 E.  ,  2009/244 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname : 2007/166970
    Yargıtay Dairesi    : 4. Ceza Dairesi
    Mahkemesi         : YERKÖY Asliye Ceza
    Günü   : 01.02.2007
    Sayısı   : 262-7

        Görevli memura görevinden dolayı hakaret suçundan sanıklar F. Ö.. ve M. K..’ın, yüklenen suçun unsurlarının oluşmadığından bahisle beraatlarına ilişkin, Yerköy Asliye Ceza Mahkemesince 01.05.2003 gün ve 348-195 sayı ile verilen kararın, o yer C.savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 12.04.2006 gün ve 7169-9342 sayı ile;
     “Oluşa ve dosya içeriğine göre, sanık M..’in elindeki evrakı yakınan-sanık F..’nin üzerine atarak bağırmak suretiyle ve sanık F..’nin de yakınan-sanık M..’e ‘ukala’ demek suretiyle sövdüğünün anlaşılması karşısında; sanıklara yükletilen suçun oluştuğu gözetilmeden yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi” isabetsizliğinden bozma kararı verilmiştir.
    Yerel Mahkeme ise 01.02.2007 gün ve 262-7 sayı ile
     “…müdahil-sanık M. K..’ın suç tarihinde görevli olduğu, Yozgat Kapalı Cezaevin¬den beyanının alınması için tutuklu O. Y..’yi beraberinde jandarma erleri olduğu halde Yerköy Adliyesine getirdiği, evrakın Yerköy Sulh Ceza Mahkemesini ilgilendirdiği, müdahil-sanık M.K..’ın Yerköy Sulh Ceza Mahkemesinde görevli katip F. Ö..’e bu nedenle evrağı gereğini yapmak üzere verdiği, müdahil-sanık F. Ö..’in evrakı aldığı, incelediği ancak kafasına takılan bir konuyu sormak üzere kalemde görevli diğer tecrübeli katiplere sorduğu, bu sırada müdahil-sanık M. K..’ın müdahil-sanık F. Ö..’e evrakta ne yazılı ise onu yerine getirmesini söylediği ancak müdahil-sanık F. Ö..’in evraktan anladığı bilgiye göre getirilen tutuklunun beyanının alındıktan sonra tekrar kapalı cezaevine götürülmesi gerektiği, bu şekilde bir zaman geçmesi üzerine tekrar Yozgat Cezaevine dönme durumunda olan  müdahil-sanık M. K..’ın işlerinin yoğunluğu ile hakaret kastı olmaksızın elindeki evrakı müdahil-sanık F. Ö..’in önüne doğru attığı ve işin çabuklaştırılmasını istediği bunun üzerine müdahil-sanık F. Ö..’in de yine hakaret kastı olmaksızın hazırlık beyanına göre ‘ukala’ dediği gündelik hayatın olağan iletişim düzey ve biçimleri, sosyal ve kültürel iletişimin anlam ve sınırları, olayın meydana geldiği bağlam ve meydana geliş şekli, bir bütün olarak nazara alındığında ‘ukala’  sözünün bir ‘hakaret’ hitabı olarak ele alınamayacağı bu sözü her ne kadar meşru olmasa da gayrimeşru, aşağılayıcı bir anlam yüklenemeyeceği kabul edilebilir bir iletişim sorunu olarak ele alınması gerektiği” gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
    Bu hükmün de üst ve o yer C.savcıları tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsav¬cılığının “dava zamanaşımı gerçekleştiğinden bahisle hükmün bozulması ve kamu davasının düşürülmesi” istekli 09.07.2009 gün ve 166970 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerek¬çelerle karara bağ¬lanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanıklara yüklenen, görevli memura görevinden dolayı hakaret suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    Ancak, dosyanın incelenmesinde;
    Sanıklar hakkında düzenlenen iddianamede uygulanması istenen, 765 sayılı TCY’nın 266. maddesinin, maddede öngörülen cezanın türü ve üst haddine göre, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve sanıklar lehine olan 765 sayılı TCY’nın 102/4 maddesi uyarınca 5 yıllık asli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu, sanıklardan M. K..’ın sorgusunun 05.02.2003 tarihinde, F. Ö.’in sorgusunun ise 27.03.2003 tarihinde yapıldığı, dava zamanaşımını kesen son işlemin sanıkların sorgusu olduğu, sorgunun yapıldığı tarih ile inceleme tarihi arasında, 765 sayılı TCY’nın 102/4. maddesinde öngörülen 5 yıllık asli dava zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmaktadır.
    Bu itibarla; Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanıklar hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCY’nın 102/4 ve 104/2. maddeleri ile 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yerköy Asliye Ceza Mahkemesinin 01.02.2007 gün ve 262-7 sayılı direnme hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
    2- Yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanıklar haklarındaki kamu davalarının 765 sayılı TCY’nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CYY’nın 223. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
    3- Dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.10.2009 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki isteme uygun olarak oybirliğiyle karar verildi.


     

    Hemen Ara