Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/10077 Esas 2012/13858 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/10077
Karar No: 2012/13858

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/10077 Esas 2012/13858 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2012/10077 E.  ,  2012/13858 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Kocaeli 4. İş Mahkemesi 
    TARİHİ : 21/10/2009
    NUMARASI : 2009/265-2009/754

    Davacı işçi , kesinleşen  işe iade kararı üzerine süresi içerisinde  işverene başvuruda bulunmasına rağmen davalı işverence  işe iade edilmediğini, boşta geçen süre ücret alacağı ve işe başlatmama tazminatının tahsili amacı ile Kocaeli 5. İcra Müdürlüğünün 2008/10458 E sayılı dosyası üzerinden başlattığı icra takibinin davalının haksız itirazı nedeni ile  durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve asıl alacağının %40 oranında belirlenecek icra inkar tazminatına hükmedilmesini  talep etmiştir 
    Davalı işveren davacı işçinin  işe iade başvurusu üzerine  kanuni süre içerisinde işe  davet edildiğini,  ancak  davacının  işe başlamadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, kesinleşen işe iade kararı  sonrasında  davacının süresi içinde   işverene  başvurduğu, ancak işveren tarafından işe başlatılmadığı gerekçesi ile davacının kısmen kabulüne  karar verilmiştir .
    Karar davacı ve davalı  taraflarca  temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-İşe iade davası sonunda işçinin başvurusu, işverenin işe başlatmaması ve buna bağlı olarak işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret, ihbar ve kıdem tazminatı  konularında taraflar arasında uyuşmazlık   bulunmaktadır. 
    4857 sayılı İş Kanununun  21. maddesinin 5. fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçeri bir feshin sonuçlarını doğurur. Aynı maddenin 1 fıkrasına göre de işveren işe iade için başvuran işçiyi 1 ay içinde işe başlatmak zorundadır. Aksi halde en az dört, en çok sekiz aylık ücret  tutarında belirlenen iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süreye ait en çok dört aya kadar ücret ve diğer hakları ödenmelidir. 
    İşçinin işe iade yönündeki  başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. Başka bir anlatımla, işçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Bu durumda  işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Kanun"un  21/5. maddesine göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve koşulları oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir. İşe iade yönündeki başvurunun on iş günü içinde işverene  bildirmesi gerekmekle birlikte tebligatın postada gecikmesinden işçinin sorumlu olması  düşünülemez. 
    İşverenin de işçinin işe başlama isteğinin kabul edildiğini bir ay içinde işçiye bildirmesi gerekmekle birlikte, tebligat sorunları sebebiyle bildirimin süresi içinde yapılamaması halinde bundan işveren sorumlu tutulamaz. İşverence kanuni süre içinde gönderilmiş olsa da,  işçinin bir aylık işe başlatma süresi aşıldıktan sonra eline geçen bildirim üzerine makul bir süre içinde işe başlaması gerekir. Burada makul süre işçinin  işe daveti içeren bildirim anında işyerinin bulunduğu yerde ikamet etmesi durumunda en fazla iki günlük süre olarak değerlendirilebilir.  İşçinin işe iadeyi içeren tebligatı iş yerinden farklı bir yerde alması halinde ise, 4857 sayılı Kanun"un  56. maddesinin son fıkrasında izinler için öngörülen en çok dört güne kadar yol süresi makul süre olarak değerlendirilebilir. Bu durumda işçinin en fazla dört gün içinde işe başlaması beklenmelidir.
    İşverenin işe davete dair beyanının da ciddi olması gerekir. İşverenin işe başlatma niyeti olmadığı halde işe başlatmama tazminatı ödememek için yapmış olduğu çağrı,  gerçek bir işe başlatma daveti olarak değerlendirilemez.                                       
    Somut olayda işçinin işe başlatılması için işverene başvurusunu içeren ihtarname  22.09.2009  tarihinde işverene  tebliğ edilmiştir. Davalı vekili  tarafından, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde  ibraz edilen  29.09.2008 tarihli ihtarnamenin incelenmesinde, davacı    işçinin işverence  işe davet edildiği anlaşılmaktadır. 
    Davalı tarafça işe davete ilişin düzenlenen  bu ihtarname   talimat yolu ile  19.10.2009 tarihinde Üsküdar 1. İş Mahkemesine sunulduğundan dosya içerisine ulaşmadan mahkemece davanın  kabulüne karar verilmiş  ise de;  davalı vekiline delil listesi ibraz etmesi ve  delilerin sunması hususunda kesin süre verilmediği dikkate alındığında, kararın eksik incelemeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Davalı işveren tarafından, ibraz edilen  işe davet  ihtarnamesi  bir değerlendirmeye tabii tutulmalı tarafların bu husustaki beyanları tespit edilip delilleri toplandıktan  sonra sonucuna göre  hüküm kurulmalıdır .
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacının itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.06.2012  gününde oy birliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara