Esas No: 2011/16261
Karar No: 2012/13793
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/16261 Esas 2012/13793 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir 7. İş Mahkemesi
TARİHİ : 31/10/2011
NUMARASI : 2011/187-2011/713
Davacı vekili, davalı nezdinde 08.09.2003 tarihinden 28.02.2011 tarihli yazılı fesih bildirmine kadar çalışan davacının iş sözleşmesine, tasarruf tedbirlerine dayanılarak ve kolonya fabrikası şefliği personel işlemlerinin muhasebe memuru tarafından da yürütülebileceği gerekçe gösterilerek son verildiğini, fesih öncesi olan 16.02.2007 tarihinde davalıya ait Kolonya Fabrikası işyerinde personel bölümünde personel memuru olarak görevlendirilmiş olduğunu, fesih bildiriminde ileri sürülen müşterek personel istihdamının sona ermesinin işine etkisinin olmadığını, görev yaptığı işyerinde bu işi bu unvan ve görevle yapan başka kimse bulunmadığını, yaptığı işin yapılmasının zorunlu bulunduğunu, feshe son çare olarak başvurulmadığını ileri sürerek feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesini, boşta geçen süre ücret ve diğer haklar ile işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminatın belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının belirli süreli iş sözleşmesiyle çalıştığını, iş güvencesi hükümlerinin kapsamı dışında olduğunu, iş sözleşmesinin Birliğin istihdam politikasının yeniden değerlendirmesi sonucu feshedildiğini, tahsil durumu ve işin yürütümü açısından davacının yetersiz olmasının göz önünde bulundurulduğunu, davacı ile birlikte başka kişilerin de iş sözleşmelerinin feshedildiğini ve yerlerine yeni personel alımı yapılmadığını, feshe son çare olarak başvurulduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, hukukçu bilirkişi görüşü aynen benimsenip gerekçeye taşınarak, daha önceden iki kişi tarafından yapılan işlerde azalma meydana geldiği kanıtlanmadığı, davacının görevlerinin muhasebe memuru tarafından kanuni iş süreleri aşılmaksızın nasıl yerine getirileceğine ilişkin ispat faaliyetinde de bulunulmadığı ve feshin geçerli sebebe dayanmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış olanaklarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, ham madde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini olanaksız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma eksik, hükme esas alınan bilirkişi raporu ise bilirkişinin uzmanlık alanı ve raporun somut içeriği bakımından yetersizdir.
Fesih, ekonomik krize bağlı olarak işletme, işyeri ve işin gerekleri gerekçesiyle yapıldığına göre işverenin bu konuda işletmesel kararı bulunmalı, işletmesel karar ile istihdam fazlalığının meydana gelip gelmediği, işverenin bu kararı tutarlı biçimde uygulayıp uygulamadığı, işverenin fesihte keyfi davranıp davranmadığı ve işletmesel karar sonucu feshin kaçınılmaz olup olmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Bunun için de davalı işverenden işletmesel kararın varlığı sorulmalı, ekonomik krizin işletmeye etkisi iddiasına ilişkin tüm kayıt ve mali tablolar ibraz ettirilerek işletmeci, endüstriyel ilişkiler ve muhasebe uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bir kurula inceleme yaptırılarak alınacak kapsamlı rapor ve dosyadaki tüm veri ve kanıtlar değerlendirilerek oluşacak uygun sonuç dairesinde karar vermek gerekirken, işletmesel karar ve şirkete ait muhasebe kayıtları getirtilip incelettirilmeden, konunun uzmanı olmayan hukukçu bilirkişi görüşü ile yetinilerek sonuca gidilmesi doğru bulunmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.06.2012 gününde oy birliğiyle karar verildi.