Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/5850 Esas 2022/11841 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/5850
Karar No: 2022/11841
Karar Tarihi: 05.10.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/5850 Esas 2022/11841 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalılar murisine yapılan yersiz ödemelerin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istenilmesiyle ilgili dava, yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle ilk derece mahkemesince usulden reddedilmiş, bu karar istinaf etmiş olmasına rağmen Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf başvurusu reddedilmiştir. Davacı vekili, yanılgılı değerlendirme sonucu hüküm kurulduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmekte, ancak yazılı şekilde karar verilerek usul ve yasaya aykırı işlem yapılmıştır. Gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişileri hakkında idari yargı yerinde dava açılamayacağı ve dava konusu uyuşmazlığın çözümünde genel mahkemelerin görevli olduğu nazara alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, görev kararı verilmemiştir. Bu nedenle Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararı HMK'nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. İlgili kanun maddeleri: 5434 sayılı Kanun, 5510 sayılı Kanun, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu.
10. Hukuk Dairesi         2022/5850 E.  ,  2022/11841 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
    No :


    Dava, itirazın iptali, takibin devamı icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmiştir.
    Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı vekilinin 08/10/2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili kurumdan A0.132.108 sicil numaralı dosyadan dul aylığı almakta olan ...'in dosyasının tetkikinden Harp Malulü olan ... ...'e 01/03/1952 tarihinden itibaren aylık bağlandığı, ...'in 01/01/1955 tarihinde vefat etmesi nedeniyle, 5434 sayılı Kanunun 64. maddesine göre eşi ...'e (TC ...) dul aylığı bağlandığı ve ...'in 11/05/1979 tarihinde vefat ettiği, akabinde ... ...'in oğlu ...'in eşinin gazinin eşi ... olarak dul aylığı aldığının anlaşıldığını, bu nedenle ..... ...'in oğlu ...'in eşi olan ...'in (TC ...) aylıklarının 2012 yılı itibariyle kesilmiş olduğunu, geriye dönük 10 yıl geriye gidilerek 78.096,93 TL ile 72.149,52 faiz olmak üzere toplam 153.250,50 TL borcun taahhuk ettirildiğini, hak sahibinin 1979 yılında ölmesine rağmen ismin benzerliğinin de etkisi ile müvekkili kurumun farklı ...'e sehven hatalı ödeme yaptığını, ödeme yapılan tarrafın bunu bilmesine rağmen hiç bir bildirimde bulunmadığını, davalı borçlular hakkında 13/11/2017 tarihinde icra takibi başlatıldığını, davalıların İcra Müdürlüğüne vermiş oldukları dilekçeler ile asıl borca, ferilerine, işlemiş faizine, itirazda bulunduklarını, bir takım davalı borçluların itirazı üzerine icra takibinin durdurulduğunu, yapılan itirazların haksız ve mesnetsiz olduğunu, davalı borçluların kötü niyetli olarak borçtan kurtulmak için itirazda bulunduklarını ileri sürerek davanın kabulü ile Tokat 2. İcra Müdürlüğü'nün 2017/6337 Esas sayılı dosyanın devamını, davalıların icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine ve tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    II-CEVAP:
    Davalılar tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
    III-MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    “6100 sayılı HMK'nın 114/1-b ve 115. maddeleri uyarınca yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine,” dair karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Yerel mahkeme kararı yerinde bulunarak istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili; Yanılgılı değerlendirme sonucu hüküm kurulduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Dava; davalılar murisine 5434 sayılı Yasa kapsamında 2002-2012 yılları arasında yersiz ödenmiş olan aylığın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istenilmesine ilişkindir.
    01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan uyuşmazlıklara uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi kuralı karşısında, davanın yasal dayanağı 5434 sayılı Kanun hükümleridir.
    İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte özel mahkemeler olup, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106’ncı maddesi ile mülga 506 sayılı Kanunda, bu Kanun uygulamasından doğan uyuşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde görüleceği, 5510 sayılı Kanun’un 101’inci maddesinde de, aksine hüküm bulunmayan hallerde, 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği düzenlenmiştir.
    5510 sayılı Kanun’un geçici 4’üncü maddesinde ise; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna göre; aylık, tazminat, harp malûllüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 08.02.2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dâhil 5434 sayılı Kanunda kendileri için belirtilmiş olan şartları haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunur. Ancak, 5 ilâ 10 yıl arasında fiili hizmet süresi olan iştirakçilerden dolayı dul ve yetim aylığı almakta olanların, aylık ve diğer ödemeleri, bu Kanunun 32 nci, 34 üncü ve 37 nci maddelerindeki şartları haiz oldukları müddetçe devam edilir... Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dâhil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır.” hükmü öngörülmüştür.
    Yukarıdaki açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmeye göre; uyuşmazlığın çözümünde 5510 sayılı Kanun’un uygulama yeri bulunmamaktadır. Bu durumda sözü edilen 101’inci madde hükümlerine göre sınırlı yetki ile donatılmış İş Mahkemesi görevli değildir.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesine göre kimler aleyhine idari yargıda dava açılabileceği açıklanmış olup, gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişileri hakkında idari yargı yerinde dava açılamayacağı ve dava konusu uyuşmazlığın çözümünde genel mahkemelerin görevli olduğu nazara alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun reddine dair kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 05.10.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara