Esas No: 2009/2-191
Karar No: 2009/240
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/2-191 Esas 2009/240 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İtirazname : 2009/130004
Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
Mahkemesi : İSKENDERUN 2. Asliye Ceza
Günü : 19.11.2008
Sayısı : 706-204
Sanığın, kasten yaralama suçundan 765 sayılı TCY’nın 456/4, 457/1 ve 2253 sayılı Yasanın 12/2. maddesi uyarınca 228 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, bu hük¬mün CYY’nın 5728 sayılı Yasa ile değişik 231/5. maddesi uyarınca açıklanmasının geri bırakılma¬sına, CYY’nın 231/8. maddesi uyarınca beş yıl süreyle denetim süresine tabi tutulmasına ilişkin, İskenderun 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 19.11.2008 gün ve 706-204 sayılı kesinleşen hükme karşı Adalet Bakan¬lığınca yasa yararına bozma isteminde bulunul¬ması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 07.07.2009 gün ve 30916-32673 sayı ile;
“Tüm dosya kapsamına göre, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 40. maddesi ile değiştirilen 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunun 23. maddesi gere¬ğince hakla¬rında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen çocuklar açısından denetim süresinin 3 yıl olması gerektiği gözetilmeden, sanığın 5 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden İskenderun 2. Asliye Ceza Mahke¬mesinden verilip kesinleşen 19.11.2008 gün ve 2003/706- 2008/204 sayılı kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca bozul¬ma¬sına, hükümde yer alan ‘CMK"nun 231/8. maddesi uyarınca sanığın 5 yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına’ ilişkin kısmındaki denetim süresinin 3 yıl olarak düzeltilmesine, hükmün diğer kısımlarının aynen bırakılmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığınca 31.07.2009 gün ve 130004 sayı ile;
“…Hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden çocuk sanık yararına olan Yasa, 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 5560 sayılı Yasa ile değiştirilmeden önceki ilk hali¬dir…19.12.2006 tarihinden sonra işlenen suçlar açısından, çocuk sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip, 5560 sayılı Yasa ile değişik Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesi uyarınca denetim süresinin 3 yıl olarak belirlenmesi olanaklı iken, 19.12.2006 tarihinden önce işlenen suçlarda, çocuk sanık hakkında Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesinin uygulanması ve bunun sonucu ve devamı olarak da aynı maddenin 3. fıkrası gereğince 5 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, 12.01.1988 doğumlu olan sanığın, 27.11.2002 tarihinde işlediği bıçakla kasten yaralama eylemi nedeniyle 19.11.2008 günü kurulan hükümde, sanık hakkında, 765 sayılı TCK’nun 456/4, 457/1, 2253 sayılı Yasanın 12. maddesinin uygulanması suretiyle belirlenen adli para cezasına ilişkin hükmün, 5728 sayılı Yasa ile değişik CMK’nun 231/5. maddesi gereğince açıklanmasının geri bırakılmasına ve aynı maddenin 8. fıkrası uyarınca sanığın 5 yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına karar verilmiştir.
Suç tarihi dikkate alındığında, koşulları ve sonuçları yönünden sanığın lehine olan Yasa yargılama sırasında yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. madde¬si¬nin ilk halidir. Yerel Mahkemenin çocuk sanık hakkında CMK’nun 231/5. maddesi gereğince verdiği hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının açıkça hukuka aykırı olduğu anlaşılmaktadır.
Oysaki kanun yararına bozma istemi, sadece, denetim süresinin 3 yıl olması gerek¬ti¬ğine ilişkindir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden hangi yasanın uygulan¬ması gerek¬tiğine ilişkin bir istemde bulunulmamıştır. Bu aykırılığın da yasa yararına bozma konusu yapılması gerekmektedir.
Hükümde belirlenen diğer yasaya aykırılık giderilmeden, Özel Daire tarafından karar verilmesi halinde, hukuka aykırılıkları giderme ve ülkede uygulama birliğini hukuka uygunlukla sağlama amacına hizmet için öngörülen yasa yararına bozma müessesesi, bünyesinde hukuka aykırılık taşıyan hükümleri onaylama sonucunu doğuracaktır.
Açıklamalar ışığında; Özel Dairenin, anılan diğer yasaya aykırılıkla ilgili olarak yasa yararına bozma başvurusu sağlandıktan sonra istemle ilgili bir karar vermesi, bunun sağlana¬maması veya bu nedenle yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulmaması halinde ise, belirtilen hukuka aykırılık giderilmeden yasa yararına bozmaya konu edilen hususla ilgili karar verilmesi olanaklı görülmediğinden yasa yararına bozma isteminin reddine karar vermesi gerekirken yazılı biçimde hüküm kurmasının yasaya aykırı olduğu…” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurulmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlen¬dirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, hükmün açıklan¬masının geri bırakılması açısından sanığın lehine olan yasanın ve yasa yararına bozma istemine konu olmayan başka hukuka aykırılıkların saptanması halinde yapılması gereken işlemin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
12.01.1988 doğumlu olan hükümlü, henüz 15 yaşını tamamlamadan 27.11.2002 tari¬hinde işlediği bıçakla kasten yaralama eylemi nedeniyle yerel mahkemece 19.11.2008 tarihli hükümle, 765 sayılı TCY’nın 456/4, 457/1 ve 2253 sayılı Yasanın 12. maddesinin uygulan¬ması suretiyle sonuç olarak 228 Lira adli para cezasına mahkum edilmiş ve CYY’nın 5728 sayılı Yasa ile değişik 231. maddesinin 5. fıkrası uyarınca hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Kararın kesinleşmesinden sonra Adalet Bakanlığınca “19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasanın 40. maddesi ile değiştirilen 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesi uyarınca haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen çocuklar açısından denetim süresinin 3 yıl olması gerektiği” görüşüyle yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulması üzerine, Özel Dairece bu istem yerinde görülerek kesinleşen hükümdeki denetim süresi 3 yıl olarak düzeltilmiştir. Yargıtay C.Başsavcılığı ise, “suç tari¬hine göre sanığın lehine olan Yasanın 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesinin ilk hali olması nedeniyle, yerel mahkemenin çocuk sanık hakkında CYY’nın 231/5. maddesi uyarınca verdiği hükmün açıklanmasının geri bırakıl¬ması kararının hukuka aykırı olduğu ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden hangi Yasanın lehe olduğuna ilişkin bir istemde bulunulmadığı, bu aykırılığın da yasa yararına bozma konusu yapılması gerektiği” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurmuştur.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, hukukumuzda ilk kez 15.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesi ile çocuklar hak¬kında kabul edilmiştir: “(1) Çocuğa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda belirlenen ceza, en çok üç yıla kadar (üç yıl dâhil) hapis veya adlî para cezası ise; mahke¬mece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.
(2) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilebilmesi için gerekli koşullar şunlardır:
a) Çocuğun daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması.
b) Çocuğun yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaat gelmiş olması.
c) Çocuk hakkında, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları itibarıyla bir cezaya hükmedilmesine gerek görülmemesi.
d) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi. Suçun işlenmesiyle kamunun uğradığı zarar miktarının belirlenememesi hâlinde, mahkemece takdir edilecek bir miktarda paranın bir defada Maliye veznesine yatırılması. Ancak bu koşul, çocuğun ailesinin veya kendi¬sinin ekonomik durumunun elverişli olmaması hâlinde aranmayabilir.
(3) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi hâlinde, çocuk, beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulur. Bu süre içinde çocuğun bir eğitim kurumuna devam etmesine, belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine karar verile¬bilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.
(4) İkinci fıkranın (d) bendinde belirtilen koşulun yerine getirilememesi hâlinde; denetimli serbestlik süresince sanığa aşağıdaki yükümlülüklerden biri yüklenerek, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir:
a) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aylık taksitler hâlinde ödenerek tamamen giderilmesi.
b) Suçun işlenmesiyle kamunun uğradığı zarar miktarının belirlenememesi hâlinde, mahkemece takdir edilecek miktarda paranın aylık taksitler hâlinde Maliye veznesine yatırıl¬ması.
(5) Denetimli serbestlik süresi içinde işlediği kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkûm olmadığı ve yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, davanın düşmesine karar verilir.
(6) Çocuğun denetimli serbestlik süresi içinde işlediği hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç nedeniyle mahkûm olması veya yükümlülüklerine aykırı davranması hâlinde, mahkeme geri bıraktığı hükmü açıklar. Ancak mahkeme, yükümlülüklerin yerine getirilme durumunu göz önünde bulundurarak, çocuk hakkında belirlenen cezada yarı oranına kadar indirim yapabilir.
(7) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.
(8) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kayde¬dilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi hâlinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir”
5271 sayılı Yasanın 231. maddesine, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasayla; “(5)Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, bir yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
(6) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir.
(7) Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.
(8) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahke¬me¬nin belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak;
a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,
b) Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırıl¬masına,
c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yüküm¬lü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine, karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.
(9) Altıncı fıkranın (c) bendinde belirtilen koşulu derhal yerine getiremediği takdirde; sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği zararı denetim süresince aylık taksitler halinde ödemek suretiyle tamamen gidermesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.
(10) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.
(11) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlen¬direrek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşulla¬rının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir. (12) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.
(13) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kay¬dedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.
(14) Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, soruştu¬rul¬ması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlarla ilgili olarak uygulanabilir” biçiminde eklenen 5-14. fıkralar ile bu kurum büyükler için de kabul edilmiş, aynı Yasanın 40. maddesiyle 5395 sayılı Yasanın 23. maddesi; “Çocuğa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda, Ceza Muhakemesi Kanunundaki koşulların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Ancak, bu kişiler açısından denetim süresi üç yıldır” şeklinde değiştirilmek suretiyle denetim süresindeki farklılık hariç olmak üzere, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açık¬lanmasının geri bırakılması açısından aynı koşullara tabi kılın¬mıştır.
Yetişkin sanıklar yönünden, CYY’nın 231. maddesine 5560 sayılı Yasayla eklenen 5-14. fıkralar ile, başlangıçta şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası için kabul edilen bu kurum, daha sonra 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 23.01.2008 gün ve 5728 sayılı Yasanın 562. maddesiyle, 5271 sayılı Yasanın 231. maddesinin 5. fıkrasındaki “bir yıl” ibaresi “iki yıl” olarak, 14. fıkrası ise; “(14) Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygu¬lanmaz” biçiminde değiştirilerek, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezaları için uygulanabilir hale getirilmiş, böylece başlangıçta yetişkin sanıklar hakkında şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak uygulanan bu kurum Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılâp Yasalarında yer alan suçlar ayrık olmak üzere tüm suçları kapsayacak şekle dönüştürülmüştür.
Ancak; 01.03.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5739 sayılı Yasa ile 3713 sayılı Yasanın 13. maddesinde yapılan değişiklik ve 1632 sayılı Askeri Ceza Yasasına eklenen Ek 10. madde ile; 15 yaşından büyüklerin işledikleri terör suçları ile 1632 sayılı Yasada yer alan suçlar yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsam dışına çıkarılarak kurumun uygulanma alanı tekrar daraltılmıştır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun hukukumuza girişi ve daha sonra buna ilişkin olarak yapılan Yasa değişiklikleri bu şekilde özetlendikten sonra, uyuşmazlığın esasına gelindiğinde; somut olayda hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından hükümlü hakkın¬da uygulanabilecek ve değişik tarihlerde yürürlüğe giren üç ayrı yasal düzenleme bulunmaktadır:
Birincisi; 15.07.2005 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten önce yürürlükte bulunan 23. maddesi hükmüdür. Bu hüküm uyarınca çocuk hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakıl¬ması kararı verilmesi halinde, sanığın beş yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verilecektir.
İkincisi; 5271 sayılı Yasanın 231. maddesine 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasa ile eklenen 5-14. fıkralar ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 5560 sayılı Yasa ile değiştirilen 23. maddesi hükümleridir. Bu değişiklik ile 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesindeki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin ayrıntılı düzenleme kaldı¬rılarak, çocuklar hakkında da CYY’nda bulunan koşulların varlığı halinde hükmün açıklanma¬sının geri bırakılmasının uygulanabileceği öngörülmüş, bununla birlikte çocuklar hakkında denetim süresi 3 yıl olarak belirlenmiştir. Ancak, CYY’nın 231. maddesine 5560 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik sonucu eklenen 14. fıkrasındaki düzenleme nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, soruşturulması ve kovuştu¬rulması şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak uygulanabileceğinden, uyuşmazlığa konu edilen olayda şikâyete tabi olmayan silahla kasten yaralama suçunu işleyen sanık hakkında uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Üçüncüsü ise; CYY’nın 231. maddesinde 5728 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik sonrası yürürlükte bulunan hali ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının çocuklar hakkındaki denetim süresini 3 yıl olarak belirleyen 5560 sayılı Yasa ile değişik 23. maddesi hükümleridir.
Sanığın işlemiş olduğu kasten silahla yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturul¬masının şikâyete bağlı olmaması nedeniyle, 5271 sayılı Yasanın 231. maddesine 19.12.2006 tari¬hinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasa ile eklenen 5-14. fıkralar ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 5560 sayılı Yasa ile değiştirilen 23. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağı bulun¬madığına göre, somut olayda diğer iki düzenlemenin hangisinin lehe olduğu belirlen¬me¬lidir.
Bu iki düzenleme arasındaki en önemli farklılıklar şunlardır:
a) 5728 sayılı Yasa ile değişik CYY’nın 231. maddesinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için hükmolunan hapis cezasının süresinin iki yıl veya daha az süreli olması aranırken, 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesinin 5560 sayılı Yasa ile değiştirilmeden önceki ilk halinde, bu süre üç yıldır.
b) Denetim süresi sonunda davanın düşmesi veya açıklanması geri bırakılan hükmün denetim süresi içinde bir suç işlenmesi veya yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi nedeniyle açıklanması için, 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesinin ilk halinin 5 ve 6. fıkralarında denetim süresi içinde kasıtlı suçtan "mahkûm olup-olmama", 5728 sayılı Yasa ile değişik CYY’nın 231. maddesinin 10 ve 11. fıkralarında ise, denetim süresi içinde kasıtlı suç "işleyip- işlememe" aranmaktadır.
c) 5728 sayılı Yasa ile değişik CYY’nın 231. maddesinin 7. fıkrasında yer verilen "Açık¬lan¬masının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez" şeklindeki düzenleme, 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesinin ilk şeklinde mevcut değildir.
d) Mağdurun uğradığı zararın tazmini hususunda 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasa¬sının 23. maddesinin ilk halinde, çocuğun ailesinin veya kendisinin ekonomik durumunun elverişli olmaması durumunda bu koşulun aranmayabileceği belirtilmişken, CYY’nın 5728 sayılı Yasa ile değişik 231. maddesinde buna benzer bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
e) CYY’nın 231. maddesinin, 5728 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik sonrası yürürlükte bulunan hali uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda, 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 5560 sayılı Yasa ile değişik 23. maddesi uyarınca çocuklar hakkında denetim süresinin 3 yıl olarak belirlenmesi gerekirken, 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesinin ilk şekli uygulanmak suretiyle hükmün açıklanmasının geri bırakıl¬masına karar verilmesi halinde denetim süresi 5 yıl olacaktır.
Olayda müşteki Recep Bayırlı 07.04.2006 günlü oturumda yaklaşık 200 YTL civarında masrafı olduğunu beyan etmiş ise de, bu zararın sanık tarafından karşılandığına ilişkin dosyada bir açıklık bulunmamaktadır. Zararın karşılanmadığı bir durumda 5728 sayılı Yasa ile değişik CYY’nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verebilme olanağı bulunmamaktadır. 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. madde¬sinin ilk halinde, çocuğun ailesinin veya kendisinin ekonomik durumunun elverişli olmaması durumunda bu koşulun aranmayabileceği hükmü bulunduğundan bu düzenleme sanık lehine olacaktır, ancak bu durumda denetim süresinin de Yasa hükmü gereği 5 yıl olarak belirlenmesi gerekecektir.
Bununla birlikte, Yargıtay C. Başsavcılığının itirazı sanık lehine yapılmış bir itirazdır. Ceza Genel Kurulunun Yargıtay C. Başsavcılığının itiraz sebebiyle bağlı olmadığı kabul edil¬mekte ise de, sanık lehine yapılmış bir itiraz üzerine sanık aleyhine sonuç doğmasını kabul etme olanağı bulunmamaktadır.
İtirazın kabulü ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından sanık lehine olan Yasanın belirlenmesi için yasa yararına bozma yasa yoluna başvurunun sağlanması ve bunun sonucunda hükmün yasa yararına bozulması durumunda, yerel mahkemece 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesinin ilk hali uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilse bile, denetim süresinin bu Yasaya göre 5 yıl olarak belirlenmesi gerekecek ve böylece sanık lehine yapılmış bir itiraz üzerine sanık aleyhine sonuç doğmuş olacaktır.
Oysa mevcut durumda yerel mahkemenin, mağdurun zararının karşılanması koşulunu aramadan sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmederken 5 yıl olarak belirlediği denetim süresi, yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulması üzerine Özel Daire tarafından 3 yıla indirilmiş olup bu uygulama sanığın en ziyade lehinedir.
Bu itibarla, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere, Yargıtay C. Başsav¬cılığına TEVDİİNE, 20.10.2009 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.