Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/8457 Esas 2022/11773 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/8457
Karar No: 2022/11773
Karar Tarihi: 05.10.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/8457 Esas 2022/11773 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nde açılan dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir ve Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Ancak, davacı vekilinin temyiz dilekçesi ekinde belgelendirdiği mazeretinin kabul edilerek yargılamaya devam edilmesi gerektiği, böylece hükümde hatalı olduğu ve bozulmayı gerektirdiği belirtilmiştir. Kanun olarak Anayasa'nın \"Hak arama hürriyeti\" başlıklı 36. maddesi, Anayasanın 90. maddesinin son fıkrası, HMK'nın 27. maddesi, ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 6. maddesi işaret edilmiştir. Bu kanunlar, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkı olduğunu, milletlerarası andlaşmaların kanun hükmünde olduğunu, temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi durumunda milletlerarası andlaşma hükümlerinin esas alınması gerektiğini, ve adil yargılanma hakkının önemini vurgulamaktadır.
10. Hukuk Dairesi         2022/8457 E.  ,  2022/11773 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
    No :


    Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19/09/2018 tarih ve 2018/9-584 E- 2018/1332 K sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 1982 Anayasasının “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36’ncı maddesi uyarınca, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” Ayrıca Anayasanın 90’ıncı maddesinin son fıkrasında usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmaların kanun hükmünde olduğu, bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamayacağı, temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümlerinin esas alınacağı ifade edilmiştir.
    Bu bağlamda ülkemizin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 6’ncı maddesinde adil yargılanma hakkı ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiş olup, gerek Anayasa’da gerekse AİHS’ndeki düzenlemelere karşılık gelmek üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 27’nci maddesinde hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiştir.
    HMK'nın 27’nci maddesi uyarınca;
    "(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
    (2) Bu hak;
    a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
    b) Açıklama ve ispat hakkını,
    c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir".
    Hukuki dinlenilme hakkı çoğunlukla "iddia ve savunma hakkı" olarak bilinmektedir. Ancak bu hak iddia ve savunma hakkı kavramına göre daha geniş ve üst bir kavramdır.
    Hakkın temel unsurları maddede tek tek belirtilmiş, böylece uygulamada bu temel yargısal hak konusundaki tereddütlerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
    Bunlardan ilki “bilgilenme hakkı” dır. Bu çerçevede, öncelikle tarafların gerek yargı organlarınca gerek karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Hak sahibinin kendisi ile ilgili yargılama ve yargılamanın içeriği hakkında tam bir şekilde bilgi sahibi olması sağlanmalıdır. Tarafın bilgi sahibi olmadığı işlemler, belge ve bilgiler yargılamada esas alınamaz. Bilgilenmenin şekli bakımından, hukuki dinlenilme hakkına uygun davranılmalı, ilgilinin bilgilenmesi şeklen değil, gerçek anlamda sağlanmaya çalışılmalıdır.
    Bu hakkın ikinci unsuru, “açıklama ve ispat hakkı”dır. Taraflar, yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat etme hakkına sahiptirler. Her iki taraf da bu haktan eşit şekilde yararlanırlar. Bu durum "silahların eşitliği ilkesi" olarak da ifade edilmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) adil yargılanma hakkını düzenleyen 6’ncı maddesinin birinci bendinin ilk cümlesinde yer alan silahların eşitliği ilkesi, yine AİHS’ne göre, mahkeme önünde sahip olunan hak ve yükümlülükler bakımından taraflar arasında tam bir eşitliğin bulunması ve bu dengenin bütün yargılama boyunca korunmasıdır. Başka bir deyişle, silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarından birini diğeri karşısında avantajsız bir duruma düşürmeyecek şekilde her iki tarafın deliller de dâhil olmak üzere, iddia ve savunmasını ortaya koymak için makul bir olanağa sahip olması, tarafların denge içinde olması demektir.
    Hukuki dinlenilme hakkının üçüncü unsuru, “tarafların iddia ve savunmalarını yargı organlarının tam olarak dikkate alıp değerlendirmesi”dir. Bu değerlendirmenin de karar gerekçesinde yapılması gerekir (6100 sayılı HMK’nın gerekçesi m. 32). Yargılama bakımından, sadece bir tarafın dinlenip diğerinin dinlenmemesi, tek yönlü karar verilmesi demektir. Yargılamada yer alan taraflar yargılamanın objesi değil, süjesidir. Hukukî dinlenilme hakkı doğru karar verilmesinin garantisidir; bu nedenle, haksızlığa karşı koyabilme imkânı tanır. Bu hak, hukuk devletinin, insan onurunun korunması ve eşitlik ilkesinin, hak arama özgürlüğünün, adil yargılanma hakkının bir gereğidir.
    Bütün bu açıklamalar doğrultusunda dosya kapsamı incelendiğinde, 14/10/2020 tarihli celsede dosyanın 1. kez işlemden kaldırıldığı, sonrasında Mahkemeye sunulan dilekçe ile süresinde dosyanın yenilendiği, 03/03/2021 tarihli celsede davacı vekilinin mazeret dilekçesi göndermiş olduğu, davalı vekilinin katılmadığı; Mahkemece, geçerli mazeret gösterilmeyen ve 2. kez takipsiz bırakılan davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmış ise de; dosya içerisinde yer alan mazeret dilekçesinin incelenmesinden ilgili dilekçenin aynı tarihte ... İlinde yer alan iki ayrı duruşmanın mazeret gösterilerek ilgili mazeretin belgelendirildiğinin anlaşılması karşısında Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına dair verilen hüküm yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır.
    Mahkemece, yukarıda anlatılan hukuki dinlenilme hakkı çerçevesinde davacı vekilinin temyiz dilekçesi ekinde belgelendirdiği anlaşılan mazeretinin kabul edilerek, yargılamaya devam olunup sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın açılmamış sayılmasına dair verilen karar hatalı olup bozmayı gerektirir.
    O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, sair temyiz nedenleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine,
    05/10/2022 gününde oybirliği ile karar verildi.


    Hemen Ara