Esas No: 2015/256
Karar No: 2015/1718
Karar Tarihi: 21.5.2015
Nitelikli dolandırıcılık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/256 Esas 2015/1718 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılanın oturduğu eve yeni taşındığı, mutfakta iş yaparken kapının çaldığı, katılanın eve yeni taşınmış olması nedeniyle komşularını henüz tanımadığı, gelenlerin de komşuları olduğunu düşünerek kapıyı açtığı, kapıda sanık ..."i ve yanındaki bayanı gördüğü, katılana iki kişiden birinin “yanımdaki kadın hamile ona para takarsan çocuğunun dünyada ömrü uzun olur dünyada kalır” deyip 100 TL istediği ancak katılanın 1 TL verdiği, katılanın söz konusu kişilerin komşusu olduklarını düşünerek içeriye davet ettiği, sanığın ve yanındaki bayanın içeriye girdiği, bu kişilerden birinin aniden salavat getirmeye başladığı, “Allah Allah! Bu evde nazar var, üstünde nazar var, sen ayakta zor duruyorsun, evde her şey var, sende ve evde nazar var, huzursuzluk ondan çıkıyor” dediği, katılan ve katılanın eşiyle ilgili daha önceden öğrendiği şeyleri katılana sıralamaya başladığı, bunun üzerine katılanın kendi beyanına göre ‘Hızır geldiğini’ düşündüğü, daha sonra sanık ... ile yanındaki bayanın katılandan ip istediği, katılanın ipi getirdiği, katılana “evinde sarı var” dediği, katılanın da “sarı ne demek” deyince “altın var” dediği, katılanın da “Allah biliyor senden neden saklayayım” dediği, yine katılanın beyanına göre karşısında kişinin "Hızır" olduğunu düşündüğü için onun bilmesini normal karşıladığı, altınları alıp sanık ... ve yanında bulunan bayanın eline verdiği, altını alan sanığın ve yanındakinin altını bohçanın içerisine koydukları, katılana da “elbiseni bu bohçaya koy” diyerek daha sonra bohçayı başka odaya
kapattıkları ve katılana “on iki saat boyunca bu odaya girme, girersen evinden bir kişi ölür, sakın açma” dedikleri, katılanın da bu hususu kabul ettiği, o esnada katılanın oğlunun geldiği, katılanın oğlunun geldiğini gören sanığın ve yanındaki bayanın evden hızla ayrıldıkları, giderken katılanın kendilerine teslim ettiği altınları da alarak ayrıldıkları, sanığın ve yanındaki kimliği belirlenemeyen bayanın fikir ve eylem birliği içerisinde katılanın “Allah”, “salavat getirmek”, “Hızır” ve “nazar” gibi dinî inanç ve motifler kullanarak katılanın altınlarını aldıkları anlaşıldığından TCK’nın 158/1-a maddesi uyarınca dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 19.06.2007 tarih ve 2007/10-108 E., 2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 60 gün olarak tayin edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla "60 GÜN" ve "1200 TL" terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla "5 GÜN" ve "100 TL" ibarelerinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 21.5.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.