Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/6002 Esas 2012/12552 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/6002
Karar No: 2012/12552

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/6002 Esas 2012/12552 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2012/6002 E.  ,  2012/12552 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Yalova İş Mahkemesi
    TARİHİ : 21/12/2011
    NUMARASI : 2010/428-2011/432

    Davacı vekili davacı işçinin  davalıya ait  işyerinde iş sözleşmesiyle çalıştığını, yıllık izin haklarının tam  olarak kullandırılmadığını  ileri sürerek  yıllık izin  ücreti isteğinde bulunmuştur.
    Davalı  işveren, 2001 yılına kadar davacının  mevsimlik  işçi statüsünde çalıştığını ve 02.02.2001 tarihinde daimi  kadroya  geçirildiğini, bu tarihten önce yıllık izin  hakkının doğmayacağını savunmuştur.
    Mahkemece, davacı işçinin idari düzenlemeler gereği  geçici  kadrolu  işçi statüsünde çalıştırıldığını, taraflar arasında mevsimlik iş ilişkisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.
    Uyuşmazlık davalı işyerinde yapılan işin mevsimlik iş olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Çalışmanın sadece yılın belirli bir döneminde yoğunlaştığı işyerlerinde yapılan işler mevsimlik iş olarak tanımlanabilir. Söz konusu dönemler işin niteliğine göre uzun veya kısa olabilir. Her zaman aynı miktarda işçi çalıştırmaya elverişli olmayan ve işyerinde yürütülen faaliyetin niteliğine göre işçilerin her yıl belirli sürelerde yoğun olarak çalıştıkları ve fakat yılın diğer döneminde işçilerin iş sözleşmelerinin ertesi yılın faaliyet dönemi başına kadar ara vermeyi gerektiren  işler mevsimlik  iş  olarak değerlendirilebilir.  
    4857 sayılı İş Kanunu"nun 53/3 maddesi uyarınca, mevsimlik işlerde yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümler uygulanmaz. Bir başka anlatımla, mevsimlik işçi, 4857 sayılı Kanun"un yıllık ücretli izin hükümlerine dayanarak, yıllık ücretli izin kullanma veya buna dayanarak ücret alacağı isteminde bulunamaz. Hemen belirtmek gerekir ki, anılan 53/3. maddede ki kural, nispi emredici kural olup, işçi lehine bireysel iş sözleşmesi ya da Toplu İş Sözleşmesi ile yıllık ücretli izne ilişkin hükümler düzenlenebilir ve mevsimlik  işçiler için yıllık izin  hakkı  tanınabilir.
    Somut olayda davacı  ağırlıklı olarak yılın son aylarında çıkarılmış  ve takip eden yılın Mayıs-Hazıran aylarında yeniden çalışmak üzere belirli süreli iş sözleşmeleri yapılmıştır. Davacının çalışmaların belli bir mevsimde yoğunlaşması olağan bir durumdur.  Davacının   sözü   edilen   çalışmalarının   kapatılan   Köy    Hizmetleri   Genel   Müdürlüğü işyerinde geçtiği gözetildiğinde, mevsim şartlarına  göre belli dönemlerde daha fazla işgücüne ihtiyaç doğması   da kaçınılmazdır. Dosya  içeriğine göre, 1999 yılına gelinceye kadar  davacının yıllık  çalışmaları genelde yüz yirmi  gün  ile iki yüz yetmiş gün civarında değişmiştir. Yılın kalan  bölümünde işyerinde çalışması  olmayan davacı  işçi  bakımından yıllık izin  hakkının doğmadığı  kabul edilmelidir. Yılın  çalışılmayan bölümünde davacı işçi bu  hakkını  kullanmış  olup, kanun koyucunun  mevsimlik  işte yıllık izin öngörmemiş  olmasının temel  gerekçesi de  çalışılan süre itibarıyla dinlenme  ihtiyacının ortaya  çıkmamış  oluşudur. Bu durumda, mevsimlik iş sözleşmesi kapsamında çalışan davacı  işçinin 1999 yılına kadar  olan  çalışmaları için yıllık izin  hakkının doğmadığı kabul edilmelidir.
    Bununla birlikte,  davacı  işçi 1999 yılında on bir ayın üstünde bir süre ile  çalışmış  olmakla sözü edilen yıl  bakımından çalışılan süre işçinin dinlenme hakkının  varlığını gerektirmektedir. 4857 sayılı Kanun"un 53. maddesinde mevsimlik  işlerde yıllık izin  hakkının doğmayacağı belirtilmiş ise de, yılın ne kadar bölümünde çalışılma halinde mevsimlik iş sayılacağı yönünde bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Öyle ki  yılın  tamamına yakın bir bölümünde çalışılma halinde Anayasal temeli olan dinlenme hakkının  tanınmasının gerekeceği açıktır. Somut olayda da, davacı  işçi 1999 yılında on bir ayın üzerinde  çalışmış  olmakla,  çalışılmayan süre bakımından Anayasal dinlenme hakkını kullanmasına imkan bulunmamaktadır. Bu durumda 1999  yılındaki fiili  çalışma süresine göre mevsimlik statüden  vazgeçilmiş,  taraflar arasında işçinin yıllık izin  ücretine hak kazanacak şekilde sürekli çalışmasına dair bir sisteme geçilmiş olur. Çalışmanın on bir ayın üzerine çıktığı hallerde mevsimlik iş ilişkisinin dışına çıkıldığı kabul edilmiş ve daha sonraki çalışmalar için  yıllık izin hakkının doğduğu  sonucuna varılmıştır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.11.2011 tarihli ve 2011/9-596 esas, 2011/725 sayılı kararı).
    Yapılan bu açıklamalara göre davacının  çalışmasının on bir ayın  üzerine  çıktığı 1999 yılı  ve sonrası  için işyerinde fiilen  çalışılan sürelere göre hesaplanacak olan izin  ücretinin kabulüne karar verilmeli, daha  önceki  çalışmalar mevsimlik  iş statüsünde geçmiş olmakla isteğin reddine dair hüküm kurulmalıdır. Mahkemece gerekirse bu yönden bilirkişiden ek  rapor alınmalı  ve sonucuna göre istekle ilgili bir karar verilmelidir. Hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi  bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara