Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/7937 Esas 2012/12239 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/7937
Karar No: 2012/12239

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/7937 Esas 2012/12239 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2012/7937 E.  ,  2012/12239 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Manisa 1. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 17/12/2009
    NUMARASI : 2005/2255-2009/1098

    Davacı vekili müvekkilinin işe iade davasının kabul edilerek temyiz edilmeksizin kesinleştiğini, işverene kanuni sürede başvurmasına rağmen başlatılmayarak işe iadeye bağlı alacaklarının ödendiğini,  işyerinde çalışırken müvekkiline 29.01.2002-30.06.2003 tarihleri arasındaki dönemde çalışanlara ödenen ikramiyenin kesilmesine muvafakat ettiği ve şirketi ibra ettiğine dair belge imzalatıldığını, işten çıkarılma baskısı altında verilen muvafakatın geçerli olmadığını, muvafakat edilen dönem bittikten sonra da ikramiye ödemesi yapılmadığını, bu sebeple ücretlerinin de eksik ödendiğini bu uygulamanın 4857 sayılı İş Kanunu"nun 62. maddesi hükmüne aykırı olduğunu, 2001/1. 2002/2.dönemlerine ilişkin  ve 2003 yılı 1 ve 2. dönemlerine ilişkin 6"şar aylık ücret farklarının da verilmediğini, bu suretle ihbar ve kıdem tazminatlarının eksik ödendiğini, davacının genel müdür sekreterliği görevi sebebiyle haftanın dört gününde üç-dört saat ve ayda iki cumartesi günü yapılan yönetim kurulu toplantısı sebebiyle 09.00 - 22.00 saatleri arasında çalışarak fazla mesai yaptığı halde bu çalışmaları karşılığının ödenmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları  saklı kalmak kaydıyla; kıdem – ihbar tazminatı farkı, fazla çalışma ücreti , ücret farkı, ikramiye  ve kötü niyet tazminatı alacaklarının ödetilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili,  2003 yılına kadar olan dönemde davalı şirketin zarar etmesi sebebiyle Kasım 2002 den itibaren ücretlere eklenen %25 ikramiyenin davacının rızası da alınarak kaldırıldığını, davacının iş sözleşmesinin fesihinde tüm haklarının eksiksiz ödendiğini,  ibrasının da alındığını, fazla mesai yapması için davacıya verilmiş bir talimat da olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece ücret farkı, ikramiye ve kötü niyet tazminatı dışındaki talepler kısmen hüküm altına altına alınmıştır.
    Hüküm taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
    Taraflar arasında asıl uyuşmazlık, ikramiye ödetilmesi noktasında toplanmaktadır.
    İkramiye bireysel ya da toplu iş sözleşmeleri ile kararlaştırılabilir. İş sözleşmesinde kararlaştırılmamış  olsa  dahi,  işverence  tek  taraflı  olarak  düzenli şekilde yapılan ikramiye ödemesinin “işyeri koşulu” olduğu kabul edilmelidir. Her durumda ikramiyelerin tek taraflı olarak işverence ortadan kaldırılması ya da azaltılması mümkün olmaz. İkramiyeler yönünden işçi aleyhine çalışma koşullarında değişiklik, 4857 sayılı Kanun"un 22. maddesi kapsamında gerçekleştirilmelidir  Toplu iş sözleşmesi ile öngörülen ikramiyeler yönünden değişiklik, işçinin bireysel feragati ile dahi geçerli değildir. Toplu iş sözleşmesini imzalamaya yetkili olan kişilerce bu yönde yapılabilecek değişiklik, ancak ileriye dönük olarak hüküm ifade eder. 
    Somut olayda; iş sözleşmesi işverence feshedilen davacının Manisa İş Mahkemesinin 2003/572 esas 2005/38 karar sayılı dosyasında açtığı işe iade davasının kabul edilerek temyizsiz kesinleştiği, davacının yasal sürede başvurduğu halde işverenin  10.03.2005 tarihli yazısıyla başlatılmayacağının bildirildiği, işe başlatmama tazminatıyla boşta geçen süre ücretinin ödendiği, davacıya fesihte kıdem ve ihbar tazminatına yönelik ödeme yapıldığı taraflar arasında çekişmesizdir. Davacı bu davada; işverence kendisine baskı yapılarak 29.01.2002-30.06.2003 tarihleri arasındaki dönemde çalışanlara ödenen ikramiyenin kesilmesine muvafakat ettiği ve şirketi ibra ettiğine dair belge imzalatıldığını, işten çıkarılma baskısı altında verilen muvafakatın geçerli olmadığını, muvafakat edilen dönem bittikten sonra da kendisine ikramiye ödemesi yapılmadığını, 2002 ve 2003 yılında 6"şar aylık dönemlerde yapılan  ücret artışlarının da yapılan ödemelere yansıtılmayarak ücretinin eksik ödendiği , bu suretle fark alacaklarının doğduğunu ileri sürmüştür.
    Karara dayanak yapılan bilirkişi  raporunda ikramiyelerin ücretlere ilave suretiyle ödendiği ve zaman zaman yapılan zamlarla da kesintilerin telafi edildiği tanıklarca beyan edildiğinden ve ayrıca zam oranlarının net olarak açıklanmaması sebebiyle ikramiye ve ücret kesintilerinin hesaplanamadığı belirtildiği halde mahkemece bu yönde araştırmaya girişilmeden doğrudan ücret farkı ve ikramiye isteklerinin reddedilmesi doğru olmamıştır.
    Yapılması gereken iş;  davalı işverene yazı yazılarak işyerinde çalışan işçilere   dönemler itibariyle  yapılan ikramiye ödemelerinin miktar ve oranlarının sorulması, ikramiye ödemesinin kesildiği dönemler varsa kesilme sebepleriyle birlikte ayrıntılarının istenmesi,  davacının kendisine baskı altında imzalatıldığını öne sürdüğü ikramiyenin kesilmesine muvafakat ettiğine ilişkin belgenin getirtilmesi, belgenin hangi devreyi kapsadığının araştırılması, 2002 ve 2003 yılları dahil olmak üzere yıllar itibariyle ücret artış oranlarının sorulması, artış yapılmamasına dair bir muvafakat olup olmadığının belirlenmesi, ikramiyenin kesilmesine ilişkin muvafakat belgesinin ait olduğu 29.01.2002-30.06.2003 dönemi dahil olmak üzere fesih tarihine kadar davacıya yapılan ücret ve sair haklar ödemelerini gösterir davacının imzasını içeren bordro ve benzeri belgelerin getirtilmesi, bundan sonra davacının ikramiyenin kesilmesine ilişkin muvafakat belgesi imzalatılırken iradesinin fesada uğratıldığı iddiasının araştırılarak bu konudaki delil ve belgelerin toplanması, gerekli görüldüğü takdirde bilirkişiden ek rapor alınması ve bu şekilde deliller toplandıktan sonra ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin ödenen temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 04.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara