Davacı vekili, iş sözleşmesinin haklı ve geçerli sebep olmadan işverence sendikal sebeplerle feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, boşta geçen süre ücret ve diğer haklar ile işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminatın belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının geçirdiği kaza sonucunda işyerinde disiplinsiz davrandığını, psikolojik açıdan destek verilerek sürekli sözlü olarak uyarıldığını, çalışmalarının işyeri disiplinini bozduğunu, diğer işçilerinde disiplinsiz çalışmasına sebep olduğunu, verilen işi yapmadığını, iş sözleşmesinin verilen işi yapmak istememesi üzerine tutanak tutmak isteyen amirini itmesi ve sinkaflı küfür ve hakaret etmesi nedeni ile haklı sebeple feshedildiğini, feshin sendikal sebeplerle yapılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, feshin haklı sebeple yapıldığının işverence ıspatlanamadığı, feshin sendikal sebeplerle yapıldığının işçi tarafından ıspatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık iş sözleşmesinin işverence haklı sebebe dayalı olarak feshedilip feshedilmediği ile feshin sendikal nedenle yapılıp yapılmadığı noktasındadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 25/II. maddesinde, "Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri: a) İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması. b) İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması. c) İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması. d) İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden
birine yahut işverenin başka işçisine sataşması veya 84 üncü maddeye aykırı hareket etmesi. e) İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması. f) İşçinin, işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi. g) İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi. h) İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi. ı) İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması." hallerinde iş sözleşmesinin işverence haklı sebebe dayalı olarak feshedilebileceği düzenlenmiştir.
Dosya içeriğinden, davacının 08.01.2004- 07.02.2010 tarihleri arasında boyahane işçisi olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin, 05.02.2010 tarihli toplanan disiplin Kurulu Kararına göre, davacının işyeri huzurunu bozduğu, işverenin başka bir işçisine küfür ve hakaret ettiği sebebiyle tazminatsız ve bildirimsiz olarak 07.02.2010 tarihi itibariyle feshedildiği, disiplin kurulunun 05.02.1010 tarihli toplantısında, davacı hakkında 29.01.2010, 04.02.2010, 05.02.2010 tarihlerinde tutulan 6 adet tutanağa istinaden disiplin yönetmeliğine aykırı davranması sebebiyle, işyeri huzurunu bozmak ve çalışan arkadaşlarına küfür etmekten dolayı 4857 sayılı Kanun"un 25/II-d maddesince iş sözleşmesinin 07.02.2010 tarihinde tazminatsız olarak feshedilmesine karar verildiği, davacının 08.02.2010 tarihinde işten çıkarılması sonucunda, davacının işten çıkarılmasına sebeb N. olduğunu düşünerek 04.02.2010 tarihinde –ben sana göstereceğim, sen benim ekemeğimle oynuyorsun, s...tr git ---diyerek hakaret ve tehdit ettiği, bu eylemlerini ayrıca telefon açarakta yaptığı belirtilerek, hakaret ve tehdit suçlarından ayrı ayrı cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, davanın Kemalpaşa Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/376 esas sayılı dosyasında derdest olduğu, davacının savunmasında, küfür etmediğini, sadece tutanakları yazdırdığı için kendisine benden ne istiyorsun senin derdin ne, benimle uğraşma diye cevap verdiğini , tanığının H. K. olduğunu beyan ettiği anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacı hakkında Kemalpaşa Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/376 esas sayılı dosyası ile açılan kamu davasının sonucu beklenilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.