Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/268 Esas 2022/30 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2019/268
Karar No: 2022/30
Karar Tarihi: 18.01.2022

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/268 Esas 2022/30 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2019/268 E.  ,  2022/30 K.

    "İçtihat Metni"



    Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 14. Ceza Dairesi


    Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan suça sürüklenen çocuk ...'ün TCK'nın 103/1-a maddesi delaletiyle 103/2, 103/3, 103/6, 43/1, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin ... 6. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 28.12.2011 tarihli ve 149-298 sayılı resen temyize tabi hükmün sanık müdafisi tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 01.04.2014 tarih ve 8484-4328 sayı ile;
    "..Mağdurenin aşamalardaki beyanlarına ve dosya içeriğine göre, suç tarihinin, mağdurenin evden kaçtığı 11.11.2008 tarihinden iki yıl kadar öncesi olan 2006 yılı kasım ayı olduğunun anlaşılması karşısında, kayden 01.01.1989 doğumlu olup suç tarihinde onsekiz yaşını tamamlamayan sanık ... hakkında ...nın 31/3. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozmaya uyan Yerel Mahkemece 18.12.2014 tarih ve 275-396 sayı ile; sanığın suç tarihinde on sekiz yaşını tamamlamadığı dikkate alınarak TCK'nın 103/1-a maddesi delaletiyle 103/2, 103/3, 103/6, 43/1, 31/3, 62 ve 63. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve mahsuba karar verilmiş, bu hükmün de suça sürüklenen çocuk müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 01.11.2018 tarih, 60-6389 sayı ve oy çokluğuyla ile;
    " ...Suça sürüklenen çocuğun aşamalardaki suçu inkara yönelik savunmaları, ... Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 14.11.2008 tarihli rapor ile bu raporun değerlendirilmesine ilişkin uzman doktor mütalaası, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında, suça sürüklenen çocuğun atılı suçu işlediği hususunda mağdurenin istikrar arz etmeyen, hayatın olağan akışına aykırı ve ayrıntı içermeyen beyanları dışında cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gözetilerek beraati yerine delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiş,
    Daire Başkanı M.Demirdağ ve Daire Üyesi M.Sayın;
    "...Mağdurenin olayın intikalinden hemen sonra avukat ve psikolojik danışman nezaretinde alınan beyanında maruz kaldığı eylemleri açıklıkla anlatması, beyanının alındığı sırada mağdureyi gözlemleyen psikolojik danışmanın mağdurenin ifadesini ve beden dilini değerlendirdiğinde anlattıklarının doğru olduğu izlenimi edindiğini mütalaa etmesi, sosyal inceleme raporu kapsamında beyanına başvurulduğunda polise verdiği ifadeden vazgeçmediğini ve bütün anlattıklarını yaşadığını belirtmesi, maruz kaldığı eylemler nedeniyle sanıklarla birlikte yaşadığı ortak haneyi terk etmeden önce mağdure tarafından yazıldığı hususu kardeşi tanık Aslan tarafından da doğrulanan yazdığı mektup kağıdının vasıf ve sayfa adedi gibi detaylarıda veren (vatan makine markalı kağıda yazmış olduğum dört buçuk sayfalık mektubu) ve içerisinde sanık olan ağabeylerinin kendisine karşı gerçekleştirdiği eylemleri anlattığı mektubun yerine gerçeğin meydana çıkmaması için ailece yönlendirilen mağdure yazmış süsü verilen tanık ...'ün eli mahsulü olduğu anlaşılan bir veda notunun çıkması, en son eylemin üzerinden yaklaşık iki yıl geçtikten sonra intikalin gerçekleştiği düşünüldüğünde genital muayenesinde herhangi bir bulguya rastlanmamasının tıbben mümkün olması, aile içinde yaşanan istismar olaylarında yargılamanın ilerleyen aşamalarında mağdurelerin görmüş oldukları baskı nedeniyle beyanlarını değiştirdiklerinin bilinen bir gerçek olması ve tüm dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün onanması düşüncesinde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayız," düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 06.12.2018 tarih ve 62802 sayı ile;
    "... Adli Tıp Şube Müdürlüğünün adli raporu bu raporu açıklayan bilirkişi mütalaasının atılı nitelikli cinsel istismar suçunun varlığına delil olmadığı gibi var olmadığına da delil olmadığı, mağdurenin yazdığı kağıdın fiziksel özelliklerini de tarif ettiği gerçek mektubunun ele geçirilemediği gibi, mağdurenin bu mektupta yazdıklarının üzeri örtülecek şekilde başka bir notun mağdurenin kardeşi Aslan'a yazdırılarak delil karartılmaya çalışıldığı, Doç Dr. ... Eren Gümüş'ün Klinik Psikiyatri Dergisinin 2017 yılı 20. Sayısında yayınlanan derlemesine göre cinsel istismar mağduru çocukların pek çok sebeple başından geçenleri anlatmakta isteksiz olduğu, çocuğa bakım verenler gibi çocukla ilgili profesyonellerin de onun istismar anlatımlarına verecekleri tepkiler daha sonra çocuğun anlatımlarından vazgeçmesinin başlıca nedeni olabildiği, bu nedenle mağdurun olayla ilgili ilk şikayetini olaydan iki yıl sonra yapmasının ve aşamalarda iddialarını tedricen değiştirmesinin de sanık lehine yorumlanmasının mümkün olmadığı, mağdurenin kolluk anlatımlarının samimi olduğu ve bu anlatıma itibarla kurulan mahkumiyet hükmünün de onanması gerektiği," görüşüyle itiraz kanun yoluna müracaat etmiştir.
    CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 15.04.2019 tarih, 10203-9101 sayı ve oy çokluğuyla; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    İnceleme dışı sanık İsmet Öztürk ve inceleme dışı suça sürüklenen çocuk Selahattin Öztürk hakkında mağdureye karşı çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan mahkumiyet hükümleri Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme suça sürüklenen çocuk ... hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; suça sürüklenen çocuğun mağdureye yönelik eyleminin sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    05.08.1992 doğumlu olan mağdure....ün, 01.01.1989 doğumlu suça sürüklenen çocuk ...’ün kız kardeşi olduğu ve aynı evde yaşadıkları,
    Mağdurenin 11.11.2008 tarihinde evden kaçması üzerine ailesi tarafından 12.11.2008 tarihinde kayıp ihbarında bulunulduğu, mağdurenin 13.11.2008 tarihinde karakola giderek yaşadığını iddia ettiği olayları aktarmasıyla soruşturmanın başladığı,
    13.11.2008 tarihinde ... Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesince mağdure hakkında düzenlenen raporda; yeni bir lezyon saptanmadığının bildirildiği,
    14.11.2008 tarihinde ... Adli Tıp Şube Müdürlüğünce mağdure hakkında düzenlenen raporda; hymenin anüler yapıda ve alçak kenarlı olduğunun, saat 5 ve 9 hizalarında kaideye varmayan küçük doğal çentiğin bulunduğunun, iç açıklığının 1,5-2 cm genişliğinde ve mağdurenin bakire olduğunun, anüsün ve sfinkterin doğal bulunduğunun, akut ya da kronik livata bulgusunun olmadığının, zor kullanma emaresi olabilecek herhangi bir harici lezyon saptanmadığının mütalaa edildiği,
    01.12.2008 tarihinde ......Hastalıkları Hastanesince mağdure hakkında düzenlenen rapora göre; düşünce içeriğinin kronik cinsel istismarla ilişkili olduğu, öz bakımının normal, oryantasyonunun tam, duygu durumunun depresif ve duygulanımının anksiyöz olduğu görüşmeye istekli olduğu, travma sonrası stres bozukluğu tanısıyla ruh sağlığının bozulduğunun düşünüldüğü,
    İnceleme dışı suça sürüklenen çocuk... yargılamasının yapıldığı ... 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 01.04.2009 tarihli oturumunda hazır bulunan adli tıp uzmanı bilirkişi tarafından mağdure hakkında; 14.11.2008 tarihli cinsel saldırı raporunun incelendiğinin, mağdurenin yaşı gözönüne alındığında eylemin zorla yapılması durumunda anüs bölgesinde yırtıklar oluşması gerekeceğinin, bu yırtıkların zaman içerisinde nedbe teşekkülüyle ... bulacağının ancak muayene sırasında bu nedbelerin görüleceğinin, rıza durumu veya kayganlaştırıcı madde kullanılması durumunda bu yırtıkların oluşmayabileceğinin, aradan uzun bir zaman geçtiğinden fiili livatanın unsurlarının görülemeyebileceğinin, 14.11.2008 tarihli raporda fiili livatayı gösterecek herhangi bir bulgunun tanımlanamadığının mütalaa edildiği,
    29.11.2010 tarihinde Adli Tıp Kurumu 6. Adli Tıp İhtisas Kurulunca mağdure hakkında düzenlenen raporda; mağdurenin olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğunun, normal zekâ kapasitesine sahip olduğunun, bu hâliyle beyanlarına itibar edilmesini engelleyecek tıbbi bir durumunun bulunmadığının belirtildiği,
    27.02.2009 tarihinde mağdure hakkında sosyal hizmet uzmanı tarafından düzenlenen raporda; mağdurenin yaşına uygun bir yetiştirme yurduna yerleştirilmesinin uygun olacağının bildirildiği,
    14.11.2008 tarihinde düzenlenen ev arama tutanağına göre; yapılan aramada 4,5 sayfalık mektubun bulunamadığı,
    02.07.2009 tarihinde bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; dava konusu belge üzerindeki yazıların tanık ...’ün elinden çıktığının mütalaa edildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Mağdure ... Kollukta; yaklaşık 7-8 yıl önce evde yalnız bulunduğu sırada ağabeyi inceleme dışı sanık....ün, yanına gelerek kendisini yatırdığını ve cinsel organını anüs bölgesine zorla sokmak suretiyle cinsel ilişkiye girdiğini, canının çok acıdığını, çok korktuğunu, karşı koymak istediğini ancak gücünün yetmediğini, bu olaydan sonra ağabeyleri olan inceleme dışı suça sürüklenen çocuk ...ve suça sürüklenen çocuk ...’ın kendisinin yalnız olduğu zamanlarda zorla anal bölgesinden cinsel ilişkiye girdiklerini, bu hususun uzun yıllar devam ettiğini, her defasında bu olayı teker teker gerçekleştirdiklerini, ağabeylerinin birbirlerinin bu eylemlerinden haberdar olmadıklarını düşündüğünü, yaşının küçük olması, kendisine inanılmayacağını düşünmesi ve zarar görmekten korkması nedenleriyle olayları kimseye anlatamadığını, bu olayların uzun yıllar devam ettiğini ancak son 2 yıldır bir şey yaşanmadığını, gerek yaşadıklarından gerekse de annesinin baskısından sıkıldığını, yaşadıklarının sürekli aklına geldiğini, annesinin, kendisini hiçbir yere göndermediğini, annesinin ve ağabeylerinin kendisine şiddet uyguladıklarını, son olarak annesiyle tartışması sonucunda artık dayanacak gücünün kalmadığını, yaşadıklarını daha fazla taşıyamayacağını düşündüğünü, yaşadığı her şeyi babası müşteki ...’e anlatıp evden kaçmaya karar verdiğini, pazar günü akşamı babasına hitaben vatan makine markalı kağıda 4,5 sayfalık bir mektup yazdığını, mektubunda ağabeyleriyle yaşadıklarını anlattığını, yazdıklarını kardeşi tanık Aslan’ın da gördüğünü, mektubu okuyan Aslan’ın kendisine "Abla, boşver. Saçmalama. Böyle şey olmaz. Aileyi birbirine sokma. Vazgeç, büyüklük sende kalsın." dediğini ancak kendisinin Aslan’a "Yeter artık dayanamıyorum. Ne olacaksa olsun." diyerek mektubu sabah saatlerinde babasının kıyafetlerinin içerisine yerleştirdiğini, sonra evden gizlice ayrıldığını, ...’da yaşayan ve duygusal ilişkisinin bulunduğu Abdullah’ın yanına trenle gittiğini, Abdullah’la buluştuklarında Abdullah’ın, kendisine yanlış yaptığını, yaşının küçük olduğunu ve eve dönmesi gerektiğini söylediğini, ikna olarak ...’e dönmeye karar verdiğini, aynı gün akşam saatlerinde otobüse bindiğini, ... otogarına gittiğinde kendisini teyzesinin karşıladığını, teyzesinin döneceğinden nasıl haberdar olduğunu bilmediğini, otogarda ayrıca ağabeyleri suça sürüklenen çocuk ... ve inceleme dışı suça sürüklenen çocuk Selahattin’in de olduğunu,....’in yolda kendisine babasının aradığını ve "Narin’e söyleyin, polise hiçbir şey anlatmasın. Bunaldığı için evden kaçtığını söylesin.... merak etmesin. Bundan sonra anneannesinde kalacak. Kızımı artık bu eve sokmam." dediğini aktardığını, Kolluk tarafından kendisine gösterilen notun babasına bırakmış olduğu not olmadığını, hatta gösterilen bu notun kendisi tarafından yazılmadığını, ...’la cinsel ilişkiye girmediğini, yaşanan bu olaylardan bunaldığı için evden kaçtığını, uygun görülen bir yurda yerleştirilmek istediğini, şikâyetçi olmadığını,
    İnceleme dışı suça sürüklenen çocuk .... hakkında yapılan yargılama sırasında 19.02.2009 tarihinde Mahkemede; ağabeylerinin 2 yıl öncesine kadar anal yoldan kendisini istismar ettiklerini, babasına bırakmış olduğu mektubun bulunmadığını, bu olaylar meydana gelirken evde yalnız olduğunu, saatlerini hatırlamadığını ancak istismarın bazen gece bazen gündüz yaşandığını, eylemler sırasında kayganlaştırıcı madde kullanmadıklarını, karşı gelmesine rağmen zorla yaptıklarını,
    17.06.2009 tarihinde Mahkemede; 7-8 yıl önce evlerinin oturma odasında ağabeyi ..., anal bölgesine cinsel organını sürtmek suretiyle kendisine cinsel istismarda bulunduğunu, ağabeyinin gelip arkadan saldırdığını, elbiselerinin üzerinden sürtünme yoluyla cinsel istismarda bulunduğunu, o dönem ilkokul 1. sınıfta okuduğunu hatırladığını, genelde evlerinde gündüz saatlerinde kimsenin olmadığını, annesinin zaman zaman komşulara gittiğini, diğer kardeşlerinin de okula gittiklerini, İsmet‘in cinsel istismarını küçük kardeşi tanık Aslan’a söylediğini ancak onun görgüye dayalı bilgisinin olmadığını, sürtünme yoluyla gerçekleşen bu eylemlerin birkaç defa tekrarladığını, ilk saldırıda üzerlerinde kıyafetlerinin olduğunu ancak sonraki eylemlerinde kendisinin elbiselerini de çıkarttığını, İsmet’in ise kıyafetleri üzerindeyken cinsel organını çıkartarak anüs bölgesine sürttüğünü, bu olayların ortaokul 3. sınıfı bitirinceye kadar devam ettiğini, aynı yıllarda ağabeyi suça sürüklenen çocuk ...’ın da "Gel, seninle ilişkiye girelim." şeklinde teklifte bulunduğunu, bu teklifi kabul etmediğini, daha sonra gece yatarken ...’ın, yatağına geldiğini, o esnada uyuduğunu ve üzerinde pijamasının olduğunu, ...’ın, kendisinin kıyafetlerini çıkartmaya çalışması üzerine uyandığını, ...’ın, anüs bölgesine sürtünmek suretiyle kendisini tatmin ettiğini, tam birleşme olmadığını ancak canının acıdığını, olaydan 2 ay sonra pazar günü gündüz saatlerinde evde kimsenin olmadığı bir zamanda ...’ın kapıları kilitleyerek sürtünme yoluyla ilişkiye girmek istediğini ancak onun elinden kurtulup tuvalete kaçarak kapıyı kilitlediğini, ...’ın kapıyı açmaya çalıştığını ancak açamadığını, daha sonra Aslan'ın eve geldiğini, "Tuvalette ne yapıyorsun?" dediğini, kendisinin "Bir şey yapmıyorum." diyerek cevap verdiğini, bunun dışında ...’ın cinsel istismara yönelik bir eyleminin olmadığını, çünkü ...’dan uzak durduğunu, tarihini kesin olarak hatırlayamamakla birlikte ilkokul 1. sınıfta okurken Selahattin ve Aslan’la aynı yatakta yattıkları esnada ...n, kendisini okşamaya başladığını, göğüslerini ellemeye çalıştığını, yataktan kalkarak içeri gittiğini, Selahattin’in başka bir eyleminin olmadığını ancak zaman zaman cinselliği ima eder vaziyette "Gel yukarı çıkalım. Sana bir şeyler vereceğim." şeklinde sözler söylediğini, yurtta kalmak istemediğini, tekrar baba evine dönmek istediğini, yaşadığı bu istismar olaylarını anne ve babasına anlatmadığını, sadece Aslan'a anlattığını,
    27.04.2011 tarihinde Mahkemede; olay tarihinde evden kaçtığı için ağabeylerinden korkarak onlara iftira attığını, olayın bu şekilde büyüyeceğini ve mahkemeye intikal edeceğini tahmin etmediğini, anlattığı şekilde bir olayın yaşanmadığını, ...’dan ...’e döndüğünde ağabeylerinin, kendisini karşıladıklarını, iyi davrandıklarını ancak yine de korkarak öyle bir ifade verdiğini, olaydan sonra yurda yerleştirildiğini ancak kaçarak ailesinin evine gidip geldiğini, 2 yıldır ailesiyle birlikte kaldığını, herhangi bir baskı görmediğini,
    Bozma sonrası 05.11.2014 tarihinde Mahkemede; olaydan sonra evlendiğini ve çocuğunun olduğunu, eşinin bu durumlardan haberinin olmadığını, ...’da bulunan arkadaşının yönlendirmesiyle böyle bir ifade verdiğini, ağabeylerinin kendisine karşı bir eylemlerinin olmadığını, iftirada bulunduğu için pişman olduğunu,
    18.07.2014 tarihinde mağdure tarafından sunulan dilekçede; 2008 yılından önce de evden kaçtığını, kötü alışkanlıkları olan arkadaşlarıyla gezdiğini ve annesinin bu hususta uyarıda bulunduğunu ancak annesini dinlemediğini, geceleri evin camından terasa çıkıp kaçtığını, bu duruma ağabeylerinin de kızdığını, telefonla görüştüğü ve ...’da yaşayan bir arkadaşının olduğunu, bu arkadaşının, kendisini yanına çağırdığını, ağabeylerinin baskısından bunaldığı için kaçmaya karar verdiğini, annesinin biriktirmiş olduğu parayı da alarak evden kaçtığını, yaklaşık 10 saat arkadaşıyla vakit geçirdiğini ancak arkadaşının, yaşının küçük olduğunu anlaması üzerine ...’e dönmesini istediğini, doğu kökenli bir aile olduklarından ağabeylerinin, kendisine zarar verebileceğini, gerekirse bir yurda yerleştirilmesi gerektiğini, bu arkadaşının, ağabeylerinin kendisini taciz ettiğini söylemesi durumunda yurda yerleştirileceğini, kendisini yurtta ziyaret edeceğini ve 1-2 yıl sonra evlenebileceklerini söylediğini, arkadaşının bu sözlerine inandığını ve ...’e geri döndüğünü, ... otogarında kendisini teyzesinin karşıladığını, teyzesinin ağabeylerini kastederek "Seni öldürecekler." demesi üzerine arkadaşının söylediklerine daha da inandığını, polislere ifade verdiği esnada tuvalete gitmek için izin istediğini, telefonla arkadaşını arayıp verdiği ifade konusunda yardım aldığını, arkadaşının yönlendirmeleriyle ifade verdiğini, hatta arkadaşının, anne ve babasının, kendisine kötü davranmaları hâlinde onların da kendisini sattığını söyleyebileceğini öğütlediğini, annesini ve babasını karalamak istemediğini, vermiş olduğu yanlış ve yalan ifadelerden dolayı suçsuz yere ceza aldıklarını, vicdanen rahatsız olduğunu belirttiği,
    Müşteki ... Kollukta; mağdurenin annesi olduğunu, mağdurenin evden kaçması üzerine bulunması için polise müracaat ettiklerini, sonrasında mağdurenin ağabeyleri tarafından cinsel istismara uğradığı iddiasıyla karakola başvurduğunu öğrendiğini, çocuklarının kesinlikle böyle bir şey yapmayacağını, bu iddialara inanmadığını, evlerinin küçük olduğunu ve 8 kişi yaşadıklarını, böyle bir olayın olması durumunda kendisinin haberinin olacağını, mağdureyi hiçbir zaman yalnız bırakmadığını, mağdurenin genellikle kardeşi Aslan’la veya kendisiyle birlikte aynı odada kaldığını, mağdurenin zaman zaman ağabeyleri ile kavga ettiğini ancak bu kavganın söz söyleme şeklinde gerçekleştiğini, fiziksel bir şiddet olmadığını, kendisinin de kesinlikle mağdureye şiddet ve baskı uygulamadığını,
    17.06.2009 tarihinde Mahkemede; mağdurenin evden kaçmadan 1 gün önce karşı komşularına gitmek istediğini ancak kendisinin işleri olduğundan kabul etmediğini, ikindi namazını kıldığı esnada mağdurenin, kendisine "Sen namaz kılmayı bilmiyorsun." dediğini, son 2 ay içerisinde mağdurenin, kendisine karşı davranışlarının değiştiğini, ters konuştuğunu, hatta "Kızım, sevdiğin mi var?" diyerek evlenmek isteyip istemediğini sorduğunu ancak mağdurenin yaşının küçük olduğunu ve evlenmeyeceğini söylediğini, olay günü sabah uyandığında mağdurenin evde olmadığını gördüğünü, mağdureyi aramaya başladıklarını ve karakola müracaat ettiklerini, mağdurenin bir arkadaşından mağdurenin ...’ya gittiğini ve ...’e geri döneceğini öğrendiklerini, mağdurenin evden kaçması nedeniyle ağabeylerinden korkarak onlara iftira attığını düşündüğünü, şikâyetçi olmadığını,
    Müşteki ... Fasih Kollukta; mağdurenin babası olduğunu, mağdurenin evden kaçması üzerine bulunması için polise müracaat ettiklerini, sonrasında mağdurenin, ağabeyleri tarafından cinsel istismara uğradığı iddiasıyla karakola başvurduğunu öğrendiğini, çocuklarının kesinlikle böyle bir şey yapmayacağını, bu iddialara inanmadığını, evlerinin küçük olduğunu ve 8 kişi yaşadıklarını, böyle bir olayın olması durumunda kendisinin haberinin olacağını, mağdureyi hiçbir zaman yalnız bırakmadığını, mağdurenin genellikle kardeşi Aslan’la veya annesiyle birlikte aynı odada kaldıklarını, mağdurenin zaman zaman ağabeyleri ile kavga ettiğini ancak bu kavganın söz söyleme şeklinde gerçekleştiğini, fiziksel bir şiddet olmadığını, kendisinin de kesinlikle mağdureye şiddet ve baskı uygulamadığını,
    17.06.2009 tarihinde Mahkemede; ailelerinin kalabalık olduğunu ve 4 odalı bir evde hep birlikte yaşadıklarını, eşi olan müşteki Hasbiye’nin ev hanımı olduğunu ve sürekli evde bulunduğunu, mağdurenin 11.11.2008 tarihinde evden kaçıp ...’ya gittiğini, mağdureyi her yerde aradıklarını, 2-3 gün sonra mağdureyi ... otogarında bulduklarını, evden kaçtığı için ağabeylerinden korkarak bu şekilde ifade verdiğini düşündüğünü, mağdurenin, kendisine karşı çıkmadığını, kendisinin hamallık yaptığını, gece saat 02.00’de işe gidip sabah saat 09.00-10.00 sıralarında eve döndüğünü, mağdureyle, annesinin ilgilendiğini, şikâyetinin olmadığını,
    İnceleme dışı sanık ...Kollukta ve tutuklanması istemiyle sevk edildiği ....Sulh Ceza Mahkemesinde; babası müşteki ...’le birlikte hamallık yaptığını, evde annesi, babası ve 6 kardeşiyle birlikte yaşadıklarını, kardeşi olan mağdureye kesinlikle cinsel istismarda bulunmadığını, 1994 yılından 2003 yılına kadar.... isimli ... yerinde çalıştığını, pazar günleri hariç sabah saat 08.30’dan gece saat 00.00’a kadar ... yerinde kaldığını, eve sadece yatmak için gittiğini, annesi müşteki Hasbiye’nin şeker ve tansiyon rahatsızlıklarının olduğunu, bu nedenle genelllikle evden ayrılmadığını ve evde olan her şeyden annesinin haberinin olduğunu, mağdurenin biraz şımarık büyütüldüğünü, özellikle son 2-3 yıldır annesi ve babasına bağırıp kötü sözler söylediğini, onlara ters davrandığını, mağdureyi uyardığını ancak mağdurenin, kendisine hakaret ettiğini, mağdurenin kimseyi dinlemediğini, maddi durumları iyi olmadığından mağdureye cep telefonu alamadıklarını ancak 8 ay öncesinde mağdurenin cep telefonu olduğunu gördüğünü, mağdurenin daha sonra maddi değeri daha yüksek bir cep telefonu aldığını, mağdureye bu telefonları nasıl aldığını sorduğunu ancak mağdurenin cevap vermediğini, evden kaçtıktan sonra mağdureyi aradıklarını, mağdurenin çok sayıda arkadaşının olduğunu öğrendiklerini, kesinlikle suçlamaları kabul etmediğini, mağdurenin kaçtığı ve aile baskısından korktuğu için bu şekilde bir iftira attığını,
    17.06.2009 tarihinde Mahkemede; mağdureyi bir gün erkek arkadaşıyla gördüğünü, ikisiyle de oturup konuştuğunu, mağdurenin erkek arkadaşının 2 yıldır sevgili olduklarını ve evlenmeyi düşündüklerini söylediğini, hatta mağdurenin bu durumdan ailesine bahsetmemesini kendisinden istediğini, bunun üzerine olayı anne ve babasına anlatmadığını,
    İnceleme dışı suça sürüklenen çocuk.... aşamalarda; kardeşi olan mağdureyle cinsel ilişkiye girmediğini, mağdurenin neden böyle bir iftira attığını bilmediğini,
    Tanık ... aşamalarda; ablası olan mağdurenin, annesiyle, babasıyla ve ağabeyleriyle geçinemediğini, son 1 yıldır mağdurenin ...’da öğrenci olan bir sevgilisi olduğunu duyduğunu, mağdurenin çok bunaldığını ve evden ayrılmak istediğini söylediğini, hatta geçen cumartesi günü mağdure ve annesinin tartıştıklarını, bu olayın ertesi günü mağdurenin küçük bir deftere bir şeyler yazdığını gördüğünü, yanına gittiğini ancak mağdurenin okumasına izin vermediğini, ertesi gün mağdureyi, elindeki defteri babasının eşyalarının arasına sıkıştırırken gördüğünü, sabah erken kalkacağından gidip bakmadığını, sabah saatlerinde mağdurenin, kendisini "Okula geç kalacaksın." diyerek uyandırdığını, okul dönüşü eve geldiğinde mağdurenin evden kaçtığını babasından öğrendiğini, annesinin çalışmadığını ve genelde evden çıkmadığını, mağdurenin evde yalnız kalacağını düşünmediğini, mağdurenin cinsel istismara uğradığını kendisine söylemediğini, olaylarla ilgili bir görgü ve bilgisinin olmadığını, ele geçirilen notu kendisinin yazmadığını,
    Beyan etmişlerdir.
    Suça sürüklenen çocuk ... aşamalarda; kardeşi olan mağdurenin iddialarını kesinlikle kabul etmediğini, evde hep birlikte yaşadıklarını, mağdurenin anne ve babasına ters davranıp hakaret ettiğini, mağdureyi uyarmalarına rağmen bu davranışlarının son zamanlarda artarak devam ettiğini, bazen mağdurenin kimseye haber vermeden evden ayrıldığını, nereye gittiğini sorduklarında "Size ne!" dediğini, mağdurenin evden kaçmadan önce babasına "Baba seni çok seviyorum. Ben gidiyorum. Seni ararım." şeklinde bir not yazıp bıraktığını, mağdureyi bulmaya çalıştıklarını, mağdurenin arkadaşı Yasemin Akgün’le konuştuklarında mağdurenin yaşını büyüteceğini ve ...’da yaşayacağını öğrendiklerini, mağdureye karşı şiddet uygulamadığını ve cinsel istismarda bulunmadığını, aksine konuşarak onu ikna etmeye çalıştığını ancak mağdurenin dinlemediğini, mağdurenin ailedeki herkesi suçladığını, evden kaçtığı için korkarak iftira attığını,
    Savunmuştur.
    Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" şeklinde, Latincede ise "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
    Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Mağdurenin suça sürüklenen çocuğun kız kardeşi olduğu ve aynı evde birlikte yaşadıkları, mağdurenin Kollukta suça sürüklenen çocuk ...’ın yalnız olduğu zamanlarda kendisiyle zorla anal bölgesinden cinsel ilişkiye girdiğini, bu hususun uzun yıllar devam ettiğini, yaşının küçük olması, kendisine inanılmayacağını düşünmesi ve zarar görmekten korkması nedeniyle bu olayları kimseye anlatamadığını, son 2 yıldır bir şey yaşanmadığını, Mahkemede ortaokul 3. sınıfta okuduğu yıllarda ...’ın "Gel seninle ilişkiye girelim." şeklinde teklifte bulunduğunu, bunu kabul etmediğini, daha sonra gece yatarken ...’ın, yatağına gelerek üzerindeki pijamayı, çıkartmaya çalıştığını, o esnada uyandığını, ...’ın, anüs bölgesine sürtünmek suretiyle kendisini tatmin ettiğini, tam birleşme olmadığını ancak canının acıdığını, olaydan 2 ay sonra pazar günü gündüz saatlerinde evde kimsenin olmadığı bir zamanda ...’ın kapıları kilitleyerek sürtünme yoluyla ilişkiye girmek istediğini söylediğini, onun elinden kurtularak tuvalete kaçıp kapıyı kilitlediğini, ...’ın kapıyı açmaya çalıştığını ancak açamadığını iddia ettiği, suça sürüklenen çocuğun ise aşamalarda suçlamayı kabul etmediğini, mağdurenin evden kaçtığı için korkarak iftira attığını savunduğu anlaşılan olayda;
    Kollukta alınan beyanında yıllar boyunca suça sürüklenen çocuk ... tarafından fiili livataya uğradığını iddia eden mağdurenin 27.04.2011 ve 05.11.2014 tarihli Mahkeme beyanlarında ve yine 18.07.2014 tarihinde sunduğu dilekçesinde ise; evden kaçtığı için korktuğunu ve iftira attığını, pişman olduğunu belirtmesi, Mahkeme beyanında ... hakkında bir tanesi kendisinin kaçması nedeniyle gerçekleşemeyen, diğeri ise tam birleşme olmadan sürtünme yoluyla gerçekleşen iki farklı eylemden bahsederek çelişkili anlatımlarda bulunması, annesi, babası ve 5 kardeşiyle aynı evde yaşayan mağdureye yönelik olarak suça sürüklenen çocuğun gerçekleştirdiği iddia edilen eylemlerden diğer aile bireylerinin haberdar olmamasının hayatın olağan akışına uygun görülmemesi, mağdurenin aşamalarda değişen ve birbiriyle çelişen iddiasını doğrulayan bir ifadenin bulunmaması ve suça sürüklenen çocuğun aşamalarda istikrarlı biçimde suçlamayı kabul etmemesi hususları birlikte göz önüne alındığında; suça sürüklenen çocuğun mağdureye yönelik eyleminin gerçekleştiğini gösteren kesin ve inandırıcı kanıt bulunmaması, iddiasının şüphede kalması ve bu şüphenin de suça sürüklenen çocuk lehine yorumlanması gerektiğinden, suça sürüklenen çocuğun mağdureye karşı eyleminin sabit olmadığı kabul edilmelidir.
    Bu itibarla haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmesi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2-Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 18.01.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.


    Hemen Ara