Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2014/589 Esas 2015/840 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2014/589
Karar No: 2015/840

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2014/589 Esas 2015/840 Karar Sayılı İlamı

                       T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS      NO : 2014 / 589 

                    KARAR  NO : 2015 / 840

          KARAR  TR  : 28.12.2015 

 

ÖZET :  Davacı şirket tarafından gümrük mevzuatı uyarınca ithalatı gerçekleştirilen “bebek maması” evsafındaki ticari eşyanın bilahare gümrük müfettişlerince yapılan kontrolünde, ithalat belgesinde belirtilen özellikleri taşımadığı, dolayısıyla noksan tarım fonu payı, bu pay üzerinden de noksan Katma Değer Vergisi verildiği gerekçesiyle davalı gümrük idaresince kesilen ek mali yükümlülük para cezasının hukuka aykırı olduğundan bahisle iptali için açılan davada, adli yargı yerince (Sulh Ceza Mahkemesince) verilen itirazın reddine dair kararın incelenmesinde; Mahkemenin mevzuat uyarınca görevli olmaması, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 197  ve ilgili hükümleri  uyarınca, davacı firmaya gümrük giriş beyannamesinin tescil tarihi itibariyle gümrük yükümlülüğünün son bulduğu tarihten sonra  para cezası kararının tebliğ edilmesi ve böylece zaman-aşımı süresinin dolduğunun anlaşılması nedenle-riyle hukuka uygun düşmediği; idari yargı yerince (Vergi Mahkemesince) verilen işlemin iptaline dair kararın usul ve kanuna uygun olduğu anlaşılmakla,

       Adli yargı kararının kaldırılması, idari yargı kararının benimsenmesi suretiyle HÜKÜM UYUŞMAZLIĞININ GİDERİLMESİ gerektiği hk.

 

 

 

 

K   A   R  A  R

 

 

 

 

Hüküm Uyuşmazlığının

Giderilmesi İsteminde

Bulunan(Davalı)         : T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Ambarlı Gümrük Müdürlüğü

Vekili                          : Av. R.P.

Karşı Taraf (Davacı)   : Numil…..A.Ş.

Vekili                         : Av. T.K., Av. İ.P.

 

O L A Y                     : Gümrük Müsteşarlığı İstanbul Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü  Ambarlı Gümrük Müdürlüğünün 23.4.2011 gün ve 2647 sayılı Ek Mali Yükümlülük Para Cezası Kararı ile, İstanbul Gümrük Bölge Laboratuar Müdürlüğünden alınan 17.12.2010 tarihli LAB/2876 sayılı yazı eki 15.12.2010 tarihli 322 sayılı Rapora göre, firmanız adına tescilli 22.02.2008 tarihli 23082 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın tarım payı kodunun 7026, GTİP’nin 19.01.90.99.10.00 olması gerektiği tespit edildiğinden ortaya çıkan gelir eksiği hesaplanarak aşağıya çıkarılmış olup, buna isabet eden ceza kararları ilişikte gönderilmiştir.

            NETİCE VE KARAR: 2976 sayılı Dış Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunu’nun 4. maddesinde “Bakanlar Kurulu Kararıyla tahsil edilen ek mali yükümlülükleri (Toplu Konut Fonu) yerine getirmeden ithalat, ihracat veya diğer dış Ticaret işlemlerini gerçekleştirenler noksan mali yükümlülüğün (Toplu Konut Fonunun) iki katı para cezasına çarptırılır. Hükmü doğrultusunda eksik alındığı anlaşılan 4.242 TL Ek Mali Yükümlülüğün (Toplu Konut Fonunun) 2 katı olan 8.484 TL olarak alınmasına” şeklinde karar verilmiş;

             I-Davacı vekili,  4.4.2011 tarihli dava dilekçesiyle, “Ambarlı Gümrük Müdürlüğü tarafından müvekkil Numil….. A.Ş.’ye gönderilen 23.02.2011 tarih ve 2647 sayılı Ek Mali Yükümlülük Para Cezası Kararında; İstanbul Gümrük Bölge Laboratuvar Müdürlüğü’nün 17.12.2010 tarih ve LAB/2876 sayılı yazıları eki  15.12.2010 tarihli 322 sayılı kimyagerlik raporuna göre, firmamız adına tescilli IM023082/22.02.2008 tarihli serbest dolaşıma giriş beyannamesi ile ithali gerçekleştirilen eşyamızın (Bebelac Kayısı Ananas Püresi) isimli bebek ve çocuk ek besini GTİP’inin 19.01.90.99.10 olarak değiştirilmesi ve tarım payı kodunun 7026 olarak belirlenmesi dolayısıyla 2976 sayılı Dış Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun"un 4. maddesi gereğince hakkımızda çıkarılan 4.242,00-TL noksan ek mali yükümlülüğün 2 katı olan 8.484,00-TL TKF para cezasının Kabahatler Kanununun 17/6 maddesi gereğince 1 ay içinde ödenmesi istenilmektedir.

Ambarlı Gümrük Müdürlüğü’nün 23.02.2011 tarih ve 2647 sıra no’lu olarak gönderilen idari para cezası ihbarnamesinin herhangi bir yasal dayanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki;

A) İDARİ PARA CEZASI TEBLİGATI ZAMANAŞIMI SÜRESİNDEN SONRA GÖNDERİLMİŞTİR:

4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 197/2 maddesi; “Yapılan denetlemeler sonucunda hiç alınmadığı veya noksan alındığı belirlenen gümrük vergilerine ilişkin tebligat, gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren 3 yıl içinde yapılır” amir hükmünü içermektedir.

Davaya konu 23082 no’lu gümrük beyannamesi 22.02.2008 tarihli olup, iptalini talep etmekte olduğumuz İdari para cezası ise müvekkile 04.03.2011 tarihinde tebliğ edilmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla zamanaşımı süresinden sonra gönderilmiş bulunan ceza ihbarnamesi geçersiz olarak değerlendirilmelidir.

B) DAVALI İDARE TARAFINDAN. AYNİ BEYANNAMENİN 7001 TKF KODU ÜZERİNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKTİĞİNDEN BAHİSLE İDARİ İŞLEM TESİS EDİLMİŞTİR:

Ambarlı Gümrük Müdürlüğü tarafından, Gümrük Kontrolorü Y.K.T. ve M.M. tarafından tanzimli 23.12.2009 tarih ve 81.92/07.91.89/13 sayılı cevaplı rapora istinaden düzenlenen 14.06.2010 tarih ve ‘‘muhtelif” sayı İle müvekkil aleyhine, davamız konusu beyannamenin de içinde bulunduğu 22 adet TKF ve KDV gelir eksikliği tebligatlarına binaen toplam 6.686,00-TL TKF, 495,00-TL KDV ve 1/4 indirimli 1,237,00-TL’lik 3 kat KDV para cezalarının tamamı herhangi bir itirazda bulunulmaksızın ödenerek dosyalarımız kapatılmıştır.

İlgili kararlarda, daha önce AB (Çek Cumhuriyeti)’den ATR eşliğinde gönderilen (dolayısıyla tüm  Avrupa Birliği ülkelerinde 2104.20.00.00.00 GTlP’de işlem görmekte olan ve bu GTİP üzerinden tüm dünya ülkelerine ihraç edilen) ve mevcut içerik belgelerine istinaden 2104.20.00.00.00 GTİP’de “Homojeneize gıda müstahzarı" olarak beyan etmekte olduğumuz “Bebelac Kayısı Ananas Püresi” ve “Bebelac Muzlu Muhallebi" cinsi ürünlerimiz kimyagerlik raporundan geçirilmek suretiyle 1901.10.00.19.00 GTİP’den beyan edilmesi gerektiği ve toplu konut payı kodunun (diğer İsmi tarım payı kodu) da 7001 olması gerektiğinden bahisle işlem tesis edilmiştir. Müvekkil tarafından makul bulunan söz konusu kararlara herhangi bir itirazda bulunulmamış olup gerekli ödemeler yapılmış ve o tarihten sonra da ilgili cins ürünler kararlara uygun olarak 1901.10.00.19.00 GTİP ve 7001 TKF üzerinden beyan edilmeye başlanmıştır.

Davalı idare, daha önce kimyagerlik analizi uygulamış olduğu ve bu analizlere göre işlem tesis ettiği ürünlere ilişkin olarak ve dava konusu beyanname ile ithal edilen parti dışında tedarik edilen bir ürün üzerinde 322 no ve 15.12.2010 tarih ile haricen yeniden analiz yaptırtmıştır. Daha önce 1901.10.00.19.00 GTİP ve 7001 TKF kodlu olarak beyan edilmesi gerektiğini belirtilen ürünler, bu kez 1901.90.99.10.00 GTİP ve 7026 TKF kodu üzerinden beyan edilmesi gerektiğinden bahisle dava konusu kararlar tesis edilmiştir.

Davalı idarenin, aynı beyanname hakkında iki farklı rapor dolayısıyla iki farklı GTİP ve TKF numarası öngörerek birbiriyle çelişen iki farklı idari para cezası uygulaması hukuka aykırıdır. Kanaatimizce, öncelikle çelişkiyi gidermek yönünde inceleme başlatılarak konuyu açıklığa kavuşturacak şekilde kapsamlı bir analize başvurulması ve bu analiz sonucuna göre nihai kararın verilerek taralımıza tebliği gerekirdi.

C) DAVA KONUSU KARARA DAYANAK TAHLİL SONUCUNUN HATALI OLDUĞU KANAATİNDEYİZ:

Dava konusu idari para cezasının uygulanması gerektiğini belirten Kontrolör M.M. tarafından hazırlanmış bulunan rapor, kontrolörün isteği üzerine haricen “Bebelac Kayısı Ananas Püresi” ve “Bebelac Muzlu Muhallebi” isimli ürünlerimiz üzerinde 15.12.2010 tarih ve 322 sayı ile gerçekleştirilmiş bulunmaktadır.

Öncelikle belirtmek gerekir ki söz konusu tahlil tutanağı tarafımıza tebliğ edilmemiş olup, hangi ürün üzerinden hangi tutanakla alındığı ve nasıl tahlil edildiği hususu tarafımızca anlaşılamamış bulunmaktadır. Bu yüzden davalı idare tarafından ileride Sayın Mahkemenize sunulması halinde itiraz hakkımızı ayrıca saklı tutuyoruz.

Diğer taraftan, davaya  konu ürünler gerek müvekkil tarafından gerekse davalı İdare tarafından müteaddit kereler  kimyagerlik tahliline tabi tutulmuştur, ekte de sunmakta olduğumuz işbu örnek tahlil raporlarından da anlaşılacağı üzere, ilgili ürünler her defasında, %7,00, %7,40, %7,6 oranlarında şeker tespit edilmiş olup bu itibarla tarım payı kodları da her seferinde 7001 olarak belirlenmiş ve dolayısıyla bu tarım payı koduna istinaden 8,80 EUR/100kg üzerinden toplu konut payı ödemesi gerçekleştirilmiş bulunmaktadır. Kanaatimizce, sayın Kontrolör M.M. tarafından haricen İstenilen tahlil yanlış ürünler üzerinden yaptırılmış ve/veya ilgili tahlil hatalı olarak gerçekleştirilmiştir.

Nitekim, aynı ticari tanımlı ürünlerimizin daha sonraki işlemler için yapılan tahliller sonucu belirlenen tarım payı kodunun (TPK:700l), ilk yapılanlarla aynı olarak (TPK:7001) olarak tespit edilmesi de bu karışıklığın en önemli kanıtı olarak değerlendirilmelidir.

D) SAYIN MAHKEME’DEN DAVA KONUSU ÜRÜN ÜZERİNDE BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ YAPTIRILARAK GTİF VE TPK KODLARININ TESPİT EDİLMESİNİ TALEP EDERİZ:

Yukarıda da bahsettiğimiz üzere, gerek müvekkil gerekse davalı idare tarafından yıllardır aynı kimyagerlik nezdinde yaptırıla gelmekte olan tahlil raporları ile davaya konu işleme dayanak teşkil ettiği belirtilen tahlil raporu arasında ciddi bir çelişki bulunmaktadır.

Aynı kimyagerlik tarafından, aynı ürün üzerinde yaptırılan tahlillerin birbiriyle çelişecek şekilde sonuçlar verdiği göz önüne alınarak, bundan sonra ilgili ürüne uygulanması gereken GTİP ve TPK kodlarının belirlenmesi umacıyla, Sayın Mahkemenizden bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep ederiz.

Hukuki Deliller: 5326 sayılı Kabahatler Kanunu, Gümrük Mevzuatı, vs. ilgili yasal tüm deliller.

Sübut Sebepleri: Gümrük Beyannameleri, kimyagerlik tahlil raporları, ithalat evrakları, gerektiğinde tanık, keşif, yemin, bilirkişi incelemesi, davayla ilgili özel ve resmi kurum kayıtları ve diğer tüm ilgili tüm sair deliller.

Sonuç ve İstem: Yukarıda arz edilen ve res’en nazara alınacak diğer nedenlerle, yasal her türlü hakkımız saklı kalmak kaydı ile;

1-Öncelikle ilgili ürün yönünden ayrıntılı ve kapsamlı bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava konusu ürünlerin GTİF ve TPK kodlarının Sayın Mahkemenizce tespitine karar verilmesini,

2-İdare tarafından düzenlenen 23.02.2011 tarih ve 2647 sıra nolu ve 8.484,00- TL tutarındaki ceza ihbarnamesine itirazımızın kabul edilerek, mezkur kararın iptaline karar verilmesi” ve Ambarlı Gümrük Müdürlüğü tarafından davacı Numil …. A.Ş.’ne gönderilen 23.02.2011 tarih ve 2627,  2639, 2643, 2635 sayılı Ek Mali Yükümlülük Para Cezası Kararlarının da iptali  istemiyle ayrı ayrı itiraz dilekçeleri ile adli yargı yerine başvuruda bulunmuştur.

Küçükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesi, 8.4.2011 gün ve D.İş No:2011/654, 12.4.2011 gün ve D.İş No:2011/789, 12.4.2011 gün ve D.İş No:2011/790, 12.4.2011 gün ve D.İş No:2011/791, 12.4.2011 gün ve D.İş No:2011/647 sayılı kararları ile, itiraza konu olan ceza ihbarnamesinin Ambarlı Gümrük Müdürlüğünce düzenlendiği, Ambarlı Gümrük Müdürlüğünün yargı alanları dışında Büyükçekmece Adli yargı alanı  içinde kaldığı açıklanarak  yetkisizlik kararları vermiş, dava dosyaları Büyükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiş, Mahkemece davaların birleştirilmesine ve yargılamanın  Mahkemenin D.İş No: İ2011/611sayılı dosya üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.

Büyükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesi, 13.7.2011 gün ve D.İş No: 2011/611 sayı ile, “Başvurunun usulden kabulüne, Başvuru dilekçelerinin bir örneğinin karşı taraf Ambarlı Gümrük Müdürlüğüne tebliği ile tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili kurumca başvuru konusu idari yaptırıma ilişkin işlem dosyasının tamamının onaylı örneklerinin mahkememize gönderilmesi, idari para cezasının muterizlere hangi tarihte tebliğ edildiğinin mahkememize bildirilmesi ve itiraza ilişkin cevap dilekçelerinin mahkememize gönderilmesinin istenmesine, cevap dilekçesi  geldiğinde bir örneğinin itiraz edene varsa vekiline tebliğine” karar vermiş, aynı Mahkemenin 4.1.2012 günlü 1. celsesinde “Ambarlı Gümrük Müdürlüğüne müzekkere yazılarak tahlil için alınan numunelerin gönderilmesinin istenilmesine”  karar verilmiştir.

  Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İstanbul Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü Ambarlı Gümrük Müdürlüğünün 16.1.2012 günlü cevabi yazısında “Söz konusu beyannamelerin ithalat işlemleri 2007-2008-2009 yıllarında gerçekleştiğinden ve tahlil için alınan numuneler tahlil sırasında tüketildiğinden Müdürlüğümüzde bulunmamaktadır.”denilmesi üzerine;

Büyükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 24.2.2012 günlü 2. celsesinde  “İtiraz eden vekiline tebligat çıkarılarak, tahlillerin yapıldığı tarihte şirketleri tarafından bir başka kuruluşta tahlil yaptırılıp yaptırılmadığının, yaptırılmış ise tahlil sonuçlarının mahkememize gönderilmesinin istenilmesine” karar verilmiştir.

BÜYÜKÇEKMECE 4. SULH CEZA MAHKEMESI; 1.6.2012 gün ve D. İş No: 2011/611 sayı ile, “Küçükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesinin yetkisizlik kararları ile Mahkememize gelen itiraz eden vekili dilekçelerinde Ambarlı Gümrük Müdürlüğünün 23/02/2011 tarih, 2647 sıra nolu 8.484,00TL, aynı tarihli 2627 sıra nolu 2.974 TL, aynı tarihli 2639 sıra nolu 11.102,00 TL, aynı tarihli 2643 sıra nolu 7.104,00 TL, aynı tarihli 2635 sıra nolu 2.708 TL"lik idari yaptırımların usul ve yasaya aykırı bir şekilde haksız yere ceza tutanakları düzenlendiğini bu tutanakların iptaline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

Başvurular usulden kabul edilerek duruşma açılmaksızın yapılan incelemede, itiraz dilekçeleri ekleri ile birlikte karşı tarafa tebliğ edilmiş olup; karşı taraf olan Ambarlı Gümrük Müdürlüğünün 23/02/2011 tarih, 2647 sıra nolu 8.484,00TL, aynı tarihli 2627 sıra nolu 2.974 TL, aynı tarihli 2639 sıra nolu 11.102,00 TL, aynı tarihli 2643 sıra nolu 7.104,00 TL, aynı tarihli 2635 sıra nolu 2.708 TL"lik idari yaptırımlara ilişkin tüm bilgi, belge ve dosya kapsamı incelenmiş, ithal edilen mamalar üzerinde numune alınarak tahlil yapıldığı, tahlil sonucunda mamanın içeriğine göre KDV farkı olduğunun anlaşılması üzerine KDV farkı için idari para cezası uygulandığı, idari para cezalarında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılmakla itirazların reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm tesisi uygun görülmüştür.

Hüküm : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

Başvuruların REDDİNE” karar vermiş, verilen karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir. 

II- Davacı vekili, bu kez 17.05.2011 günlü dava dilekçesiyle, “iptali istenen işlemler: IM23082/22.02.2008 tarihli serbest dolaşıma giriş beyannamesine ilişkin olarak tek bir tebligatta gönderilerek tarafımıza 04.03.2011 tarihinde tebliğ edilen;

1)      21.02.2011 tarih ve 20830 sayılı TKF ve buna isabet eden KDV gelir eksikliği tahakkuku

2)      21.02.2011 tarih ve 2442 sayılı KDV para cezası kararı

3)      23.02.2011 tarih ve 2647 sayılı TKF idari para cezası kararı

Ambarlı Gümrük Müdürlüğü tarafından müvekkil Numil….A.Ş.’ye gönderilen yukarıda belirtilen 3 adet kararda; İstanbul Gümrük Bölge Laboratuar Müdürlüğü’nün 17.12.2010 tarih ve LAB/2876 sayılı yazıları eki  15.12.2010 tarihli 322 sayılı kimyagerlik raporuna göre, firmamız adına tescilli IM023082/22.02.2008 tarihli serbest dolaşıma giriş beyannamesi ile ithali gerçekleştirilen eşyamızın (Bebelac Kayısı Ananas Püresi) isimli bebek ve çocuk ek besini GTİP’inin 19.01.90.99.10 olarak değiştirilmesi ve tarım payı kodunun 7026 olarak belirlenmesi dolayısıyla, hakkımızda 3.928 TL tarım koruma fonu ve buna isabet eden 155 TL KDV gelir eksikliğinin 15 gün içinde, GK’nun  234. ve KDVK’nun 51. maddeleri gereği 155 TL KDV farkının 3 katı olan 465 TL KDV para cezası ile 2976 sayılı Dış Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun’un 4. maddesi gereğince hakkımızda çıkarılan 4.242 TL noksan ek mali yükümlülüğün 2 katı olan 8.484 TL TKF para cezasının 1 ay içinde ödenmesi istenilmektedir.

Yukarıda belirtilen 1 numaralı karara karşı 18.03.2011 tarihinde, 2 numaralı karara ve 3 numaralı karara karşı 21.03.2011 tarihinde Ambarlı Gümrük Müdürlüğü nezdinde itirazda bulunulmuş olup, itirazlarımızın üzerinden 30 günlük süre geçmiş olmasına rağmen tarafımıza idare tarafından olumlu ya da olumsuz herhangi bir cevap verilmemiş olduğundan huzurdaki davayı açma zarureti hasıl olmuştur.

Ambarlı Gümrük Müdürlüğü’nün yukarıda belirtilen işlemlere konu ihbarnamesinin herhangi bir yasal dayanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki;

A) DAVA KONUSU KARARLARA İLİŞKİN TEBLİGAT ZAMANAŞIMI SÜRESİNDEN SONRA GÖNDERİLMİŞTİR:

4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 197/2 maddesi; “Yapılan denetlemeler sonucunda hiç alınmadığı veya noksan alındığı belirlenen gümrük vergilerine ilişkin tebligat, gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren 3 yıl içinde yapılır” amir hükmünü içermektedir.

Davaya konu 4770 no’lu gümrük beyannamesi 22.02.2008 tarihli olup, iptalini talep etmekte olduğumuz idare işlemleri ise müvekkile 04.03.2011 tarihinde tebliğ edilmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla zamanaşımı süresinden sonra gönderilmiş bulunan kararlar geçersiz olarak değerlendirilmelidir.

B) DAVALI İDARE TARAFINDAN, AYNI BEYANNAMENİN 7001 TKF KODU ÜZERİNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKTİĞİNDEN BAHİSLE İDARİ İŞLEM TESİS EDİLMİŞTİR:

Ambarlı Gümrük Müdürlüğü tarafından, Gümrük Kontrolorü Y.K.T. ve M.M. tarafından tanzimli 23.12.2009 tarih ve 81.92/07.91.89/13 sayılı cevaplı rapora istinaden düzenlenen 14.06.2010 tarih ve “muhtelif” sayı ile müvekkil aleyhine, davamız konusu beyannamenin de içinde bulunduğu 22 adet TKF ve KDV gelir eksikliği tebligatlarına binaen toplam 6.686,00-TL TKF, 495,00-TL KDV ve ¼ indirimli 1.237,00-TL’lik 3 kat KDV para cezalarının tamamı herhangi bir itirazda bulunulmaksızın ödenerek dosyalarımız kapatılmıştır.

İlgili kararlarda, daha önce AB (Çek Cumhuriyeti)’den ATR eşliğinde gönderilen (dolayısıyla tüm Avrupa Birliği ülkelerinde 2104.20.00.00.00 GTİP’de işlem görmekte olan ve bu GTİP üzerinden tüm dünya ülkelerine ihraç edilen) ve mevcut içerik belgelerine istinaden 2104.20.00.00.00 GTİP’de “Homojeneize gıda müstahzarı” olarak beyan etmekte olduğumuz “Bebelac Kayısı Ananas Püresi” ve “Bebelac Muzlu Muhallebi” cinsi ürünlerimiz kimyagerlik raporundan geçirilmek suretiyle 1901.10.00.19.00 GTİP’den beyan edilmesi gerektiği ve toplu konut payı kodunun (diğer ismi tarım payı kodu) da 7001 olması gerektiğinden bahisle işlem tesis edilmiştir. Müvekkil tarafından makul bulunan söz konusu kararlara herhangi bir itirazda bulunulmamış olup gerekli ödemeler yapılmış ve o tarihten sonra da ilgili cins ürünler kararlara uygun olarak 1901.10.00.19.00 GTİP ve 7001 TKF üzerinden beyan edilmeye başlanmıştır.

Davalı idare, daha önce kimyagerlik analizi uygulamış olduğu ve bu analizlere göre işlem tesis ettiği ürünlere ilişkin olarak ve dava konusu beyanname ile ithal edilen parti dışında tedarik edilen bir ürün üzerinde 322 no ve 15.12.2010 tarih ile haricen yeniden analiz yaptırtmıştır. Daha önce 1901.10.00.19.00 GTİP ve 7001 TKF kodlu olarak beyan edilmesi gerektiğini belirtilen ürünler, bu kez 1901.90.99.10.00 GTİP ve 7026 TKF kodu üzerinden beyan edilmesi gerektiğinden bahisle dava konusu kararlar tesis edilmiştir.

Davalı idarenin, aynı beyanname hakkında iki farklı rapor dolayısıyla iki farklı GTİP ve TKF numarası öngörerek birbiriyle çelişen iki farklı idari para cezası uygulaması hukuka aykırıdır. Kanaatimizce, öncelikle çelişkiyi gidermek yönünde inceleme başlatılarak konuyu açıklığa kavuşturacak şekilde kapsamlı bir analize başvurulması ve bu analiz sonucuna göre nihai kararın verilerek tarafımıza tebliği gerekirdi.

C) DAVA KONUSU KARARA DAYANAK TAHLİL SONUCUNUN HATALI OLDUĞU KANAATİNDEYİZ:

Dava konusu idari para cezasının uygulanması gerektiğini belirten Kontrolör M.M. tarafından hazırlanmış bulunan rapor, kontrolörün isteği üzerine haricen “Bebelac Kayısı Ananas Püresi” ve “Bebelac Muzlu Muhallebi” isimli ürünlerimiz üzerinde 15.12.2010 tarih ve 322 sayı ile gerçekleştirilmiş bulunmaktadır.

Öncelikle belirtmek gerekir ki söz konusu tahlil tutanağı tarafımıza tebliğ edilmemiş olup, hangi ürün üzerinden hangi tutanakla alındığı ve nasıl tahlil edildiği hususu tarafımızca anlaşılamamış bulunmaktadır. Bu yüzden davalı İdare tarafından ileride Sayın Mahkemenize sunulması halinde itiraz hakkımızı ayrıca saklı tutuyoruz.

Diğer taraftan, davaya konu ürünler gerek müvekkil tarafından gerekse davalı İdare tarafından müteaddit kereler kimyagerlik tahliline tabi tutulmuştur, ekte de sunmakta olduğumuz işbu örnek tahlil raporlarından da anlaşılacağı üzere, ilgili ürünler her defasında, %7,00, %7,40, %7,6 oranlarında şeker tespit edilmiş olup bu itibarla tarım payı kodları da her seferinde 7001 olarak belirlenmiş ve dolayısıyla bu tarım payı koduna istinaden 8,80 EUR/lOOkg üzerinden toplu konut payı ödemesi gerçekleştirilmiş bulunmaktadır.(EK:4) Kanaatimizce, sayın Kontrolör M.M. tarafından haricen istenilen tahlil yanlış ürünler üzerinden yaptırılmış ve/veya ilgili tahlil hatalı olarak gerçekleştirilmiştir.

Nitekim, aynı ticari tanımlı ürünlerimizin daha sonraki işlemler için yapılan tahliller sonucu belirlenen tarım payı kodunun (TPK:7001), ilk yapılanlarla aynı olarak (TPK:7001) olarak tespit edilmesi de bu karışıklığın en önemli kanıtı olarak değerlendirilmelidir.

D) SAYIN MAHKEME’DEN DAVA KONUSU ÜRÜN ÜZERİNDE BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ YAPTIRILARAK GTİP VE TPK KODLARININ TESPİT EDİLMESİNİ TALEP EDERİZ:

Yukarıda da bahsettiğimiz üzere, gerek müvekkil gerekse davalı İdare tarafından yıllardır aynı kimyagerlik nezdinde yaptırılagelmekte olan tahlil raporları ile davaya konu işleme dayanak teşkil ettiği belirtilen tahlil raporu arasında ciddi bir çelişki bulunmaktadır.

Aynı kimyagerlik tarafından, aynı ürün üzerinde yaptırılan tahlillerin birbiriyle çelişecek şekilde sonuçlar verdiği göz önüne alınarak, bundan sonra ilgili ürüne uygulanması gereken GTİP ve TPK kodlarının belirlenmesi amacıyla, Sayın Mahkemenizden bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep ederiz.

Hukuki Deliller: Gümrük Mevzuatı, KDV Kanunu vs. ilgili yasal tüm deliller.

Subut Sebepleri: Gümrük Beyannameleri, kimyagerlik tahlil raporları, ithalat evrakları, gerektiğinde tanık, keşif, yemin, bilirkişi incelemesi, davayla ilgili özel ve resmi kurum kayıtları ve diğer tüm ilgili tüm sair deliller.

Sonuç ve İstem: Yukarıda arzedilen ve res’en nazara alınacak diğer nedenlerle, yasal her türlü hakkımız saklı kalmak kaydı ile;

1- Öncelikle ilgili ürün yönünden ayrıntılı ve kapsamlı bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava konusu ürünlerin GTİP ve TPK kodlarının Sayın Mahkemenizce tespitine karar verilmesini,

2- İdare tarafından düzenlenen 21.02.2011 tarih ve 20830 sayılı TKF ve buna isabet eden KDV gelir eksikliği tahakkuku kararı, 21.02.2011 tarih ve 2442 sayılı KDV para cezası kararı ve 23.02.2011 tarih ve 2647 sayılı TKF idari para cezası kararlarının iptaline karar verilmesini,

3- Yargılama masrafları ve ücret-i vekaletin davacı taraflara yükletilmesine karar verilmesini saygılarımızla bilvekale arz ve talep ederiz.” istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı T.C. Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı İstanbul Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü  Ambarlı Gümrük Müdürlüğünce, Vergi Mahkemesi kayıtlarına giren cevap dilekçesinde aynen “Müdürlüğümüzce Numil …. A. Ş. firması adına tescilli 22.02.2008 tarihli, IM023082 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyalarla ilgili olarak, İstanbul Bölge Laboratuar Müdürlüğünün 17.12.2010/2876 tarihli sayılı yazıları eki, 15.12.2010/322 tarih ve sayılı Raporunda, mezkur serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın tarım payı kodunun 7026, GTİP’nin 1901.90.99.10.00 olması gerektiği tespit edilmiş olması nedeni ile ortaya çıkan gelir eksiğine ilişkin 20830 sayılı 21.02.2011 tarihli ek tahakkuk ve kararlar düzenlenerek yükümlüsüne tebliğen gönderilmiş ve yükümlüsü tarafından tahakkuka itiraz edilmesi üzerine konu Başmüdürlüğümüze intikal ettirilmiştir.

Malumları olduğu üzere, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 3 üncü maddesinde gümrük vergileri tanımlanmış, 15 inci maddesinde de gümrük vergilerinin, gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihte yürürlükte olan gümrük tarifesine göre hesaplanacağı hükme bağlanmıştır.

4458 sayılı Gümrük Kanunu"nun 197/2 nci maddesi; “Yapılan denetlemeler sonucunda hiç alınmadığı veya noksan alındığı belirlenen veya 1 inci fıkrada belirtilen şekilde tebliğ edilmeyen gümrük vergilerine ilişkin tebligat, gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren üç yıl içinde yapılır.”

193/3 üncü maddesi; “Beyan sahibinin hatalı beyanı sonucu hiç alınmadığı veya noksan alındığı tespit edilen gümrük vergilerine, gümrük yükümlülüğünün başladığı tarih ile vergilerin kesinleştiği tarih arasındaki süre için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre tespit edilen gecikme zammı oranında faiz uygulanır. Gümrük vergilerinin kesinleşmesinden önce ödenmek istenmesi durumunda faiz, ödeme tarihine kadar hesaplanarak vergiler ile birlikte tahsil edilir.”

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 48 inci maddesinin 1 inci paragrafında “bu kanuna göre vergisi ödenmeden veya eksik ödenerek yurda sokulan eşyaların hiç alınmamış veya eksik alınmış Katma Değer Vergisi hakkında Gümrük Kanunu’ndaki esaslara göre işlem yapılır.” hükmünü içermektedir.

4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 232 maddesi; “Bu Kısmın İkinci Bölüm hükümlerine göre gümrük vergileri ile birlikte alınması gereken para cezaları bu vergiler ile aynı zamanda karara bağlanarak tebliğ edilir ve aynı zamanda ödenir.”

234/1 inci maddesi; “Serbest dolaşıma giriş rejimine veya geçici muafiyet düzenlenmesine tabii tutulan eşyaya ilişkin olarak, yapılan beyan ile muayene ve denetleme veya teslimden sonra kontrol sonucunda;

a) 15 inci maddede belirtilen Gümrük Tarifesini oluşturan unsurlarda ve vergilendirilmeye esas olan sayı, baş, ağırlık gibi ölçülerinde aykırılık görüldüğü ve beyana göre hesaplanan gümrük vergisi ile muayene sonuçlarına göre alınması gereken gümrük vergisi arasındaki fark %5’i aştığı takdirde, gümrük vergisinden ayrı olarak bu farkın üç katı para cezası alınır.”

5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 20/3 üncü maddesi; “Nispi idari para cezasını gerektiren kabahatlerde zamanaşımı süresi sekiz yıldır.”

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 51 inci maddesi de; “Mükelleflerin ithalde beyan ettikleri matrahla tahakkuk veya inceleme yapanların ve yahut teftişe yetkili kılınanların bulundukları matrahlar üzerinden hesaplanan vergi farkları hakkında Gümrük Kanunu uyarınca gümrük vergisindeki esaslar dairesinde ceza uygulanır.” hükmündedir.

2976 sayılı Dış Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunu’nun 4 üncü maddesinde; “Bakanlar Kurulu Kararıyla tahsil edilen ek mali yükümlülükleri (Toplu Konut Fonu) yerine getirmeden ithalat, ihracat veya diğer dış ticaret işlemlerini gerçekleştirenler noksan mali yükümlülüğün (Toplu Konut Fonunun) iki katı para cezasına çarptırılır.” hükmüne amirdir.

Müdürlüğümüzce yapılan işlemde kanun ve mevzuat çerçevesinde yasal bir isabetsizlik görülmemiştir.

SONUÇ VE TALEP: Yukarıda açıklanan ve re’sen göz önüne alınacak nedenlerden dolayı davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep ederim.” denilmiştir.

İSTANBUL 10. VERGİ MAHKEMESİ : 20.9.2011 gün ve E: 2011/1085, K: 2011/2322 sayı ile, “Dava, davacı şirket adına tescilli 22.02.2008 tarih ve 23082 sayılı beyanname muhteviyatı eşyadan kaynaklı ek TKF ve TKF"ye isabet eden KDV tahakkukları, KDV para cezası kararı ile TKF"nin iki katı tutarındaki para cezası kararına vaki itirazların zımnen reddine dair Başmüdürlük işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

4458 sayılı Gümrük Kanununun, 5911 sayılı Kanunun 1. maddesi ile değişik 3. maddesinin 9. bendinde; "İthalat vergileri" deyiminin, a) Eşyanın ithalinde ödenecek gümrük vergisi ile diğer eş etkili vergiler ve mali yükleri, b) Tarım politikası veya tarım ürünlerinin işlenmesi sonucu elde edilen bazı ürünlere uygulanan özel düzenlemeler çerçevesinde ithalatta alınacak vergileri ve diğer mali yükleri; ifade edeceği hükmüne yer verilmiştir.

4458 Gümrük Kanununun 181. maddesinde, ithalatta gümrük yükümlülüğünün; ithalat vergilerine tabi eşyanın serbest dolaşıma girmesi ile doğacağı ve söz konusu gümrük beyannamesinin tescil tarihinde başlayacağı, 197.maddesinde; gümrük vergilerinin, tahakkukundan hemen sonra beyanname veya beyanname yerine geçen belge üzerinde yükümlüye tebliğ edileceği, yapılan denetlemeler sonucunda hiç alınmadığı veya noksan alındığı belirlenen veya ilk fıkrada belirtilen şekilde tebliğ edilemeyen gümrük vergilerine ilişkin tebligatın, gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren üç yıl içinde yapılacağı, şu kadar ki, gümrük yükümlülüğünün doğduğu olayla ilgili olarak dava açılmasının zamanaşımını durduracağı düzenlendikten sonra maddenin 4. fıkrasında; gümrük vergileri alacaklarının, ceza uygulamasını gerektiren bir fiile ilişkin olması ve suçun zamanaşımının daha uzun bulunması halinde, bu alacakların Türk Ceza Kanunundaki dava ve ceza zamanaşımı süreleri içerisinde kovuşturulup tahsil edileceği kurala bağlanmış, maddenin 197.maddenin 4.fıkrasında 07.07.2009 gün ve 27281 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve yayımı tarihinden üç ay sonra yürürlüğe giren 5911 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile, "suçun zamanaşımının daha uzun bulunması halinde" ibaresi "zamanaşımı daha uzun bulunan bu fiil nedeniyle ceza davası açılmış olmak kaydıyla" şeklinde değiştirilmiştir.

4458 Gümrük Kanununun, 5911 sayılı Kanunun 58. maddesi ile değişik 232. maddesinin 1.fıkrasında; "Bu Kısmın İkinci Bölüm hükümlerine göre gümrük vergileri ile birlikte alınması gereken para cezalan bu vergiler ile aynı zamanda karara bağlanarak tebliğ edilir ve aynı zamanda ödenir." hükmü yer almıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; İstanbul Bölge Laboratuar Müdürlüğü"nün 17.12.2010 tarih ve 2876 sayılı yazısı ekinde yer alan 15.12.2010 tarih ve 322 sayılı Rapor"da, davacı şirket adına tescilli 22.02.2008 tarih ve 23082 sayılı gümrük giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın tarım payı kodunun 7026, GTIP"nin 1901.90.99.10.00 olması gerektiğinin tespit edildiği; bunun üzerine, ek TKF ve TKF"ye isabet eden KDV tahakkukları, KDV para cezası kararı ile TKF"nin iki katı tutarındaki para cezası kararını içeren yazıların davacıya tebliğ edilmesi üzerine davacı tarafından Başmüdürlüğe itiraz başvurusunda bulunulduğu; söz konusu itiraz başvurusunun Başmüdürlükçe zımnen reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda yazılı yasa maddeleri birlikte irdelendiğinde; Gümrük vergilerinde zamanaşımı süresinin gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren üç yıl olduğu, bu sürenin gümrük yükümlülüğünü doğuran olayla ilgili dava açılması halinde duracağı, gümrük vergilerini doğuran olayın Türk Ceza Kanununa göre ceza uygulanmasını gerektiren bir fiile ilişkin olması ve suçun zamanaşımının daha uzun olması halinde Türk Ceza Kanunundaki dava ve ceza zamanaşımı sürelerinin uygulanacağı anlaşılmaktadır.

Gümrük vergilerinin noksan ödenmesi veya hiç ödenmemesi sonucunu doğuran eylemin suç oluşturması ve bu suçun tabi olduğu dava ve ceza zamanaşımı süresinin daha uzun olması hallerinde Türk Ceza Kanunundaki daha uzun olan zamanaşımı uygulanması mümkün olmakla birlikte, bir eylemin suç oluşturduğu açılacak ceza davası sonucunda verilen kararla kesinlik kazanabileceğinden anılan sürelerden yararlanılarak ek gümrük vergisi tahakkuku yapılabilmesi öncelikle bu konuda Cumhuriyet Savcılığınca açılmış bir ceza davasının sonucuna bağlı bulunmaktadır. Ancak Cumhuriyet Savcılığınca ceza davası açılmış olması idarenin Türk Ceza Kanununda yazılı zamanaşımı sürelerinden yararlanması için yeterli olmayıp, eylemin suç oluşturup oluşturmadığı hususu, ceza davasında verilecek kararla ortaya çıkacaktır.

Uyuşmazlıkta; 22.02.2008 tarih ve 23082 sayılı gümrük giriş beyannamesi muhteviyatı eşya ile ilgili gümrük yükümlülüğünün beyannamenin tescil tarihinde başlaması nedeniyle üç yıllık zamanaşımı süresinin de tescil tarihinde başladığı ve 22.02.2011 tarihinde son bulduğu; buna göre ek TKF ve TKF"ye isabet eden KDV tahakkukları ile KDV para cezası ve TKF"nin iki katı tutarındaki para cezası kararlarının tebliğ edildiği 04.03.2011 tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolduğu; ayrıca savunma dilekçesi ekinde sunulan 10.05.2011 tarih ve 49420 sayılı yazıda, mezkur beyanname ile ilgili olarak kaçakçılık davası(ceza davası) açıldığına dair herhangi bir işlem kaydına rastlanmadığı hususuna yer verildiği; dolayısıyla 22.02.2008 tarih ve 23082 sayılı beyanname ile ilgili olarak davacı şirket yetkilisi hakkında açılmış herhangi bir ceza davasının bulunmaması nedeniyle söz konusu ek tahakkuk ve para cezalan yönünden zamanaşımı süresinin üç yıl olarak uygulanması zorunluluğunun ortaya çıktığı ve bu husus dikkate alındığında ek tahakkuk ve para cezalarının zamanaşımına uğradığı görülmekte olup, zamanaşımına uğraması nedeniyle alınması olanaklı olmayan ek tahakkuk ve para cezalarına vaki itiraz başvurusunun zımnen reddine dair Başmüdürlük kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, DAVANIN KABULÜNE, dava konusu Başmüdürlük kararının iptaline” karar vermiş, bu karar davalı idarece temyiz edilmiştir.

DANIŞTAY YEDİNCİ DAİRE: 25.01.2013 gün ve E: 2011/8782, K: 2013/323 sayı ile, “Dayandığı  hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan mahkeme kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine; kararın onanmasına” karar vermiş, davalı idare vekilince kararın düzeltilmesi talep edilmiştir.

DANIŞTAY YEDİNCİ DAİRE: 20.11.2013 gün ve E: 2013/4230, K: 2013/6443 sayı ile, “Dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarının düzeltme yoluyla yeniden incelenebilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54’üncü maddesinde yazılı nedenlerden birinin bulunması ile mümkün olup, dilekçe sahibinin ileri sürdüğü nedenlerin ise bunlardan hiçbirine uymaması karşısında, yerinde olmayan isteğin reddine” karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davalı idare vekilince Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına sunulmak üzere Vergi Mahkemesi Başkanlığına başvuruda bulunulmuştur.

III-UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNDEN İSTEK: Davalı idare vekilince “İstanbul Büyükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 01/06/2012 tarihinde kesinleşen  2011/611 D.İş sayılı kararından sonra aynı işlem kapsamında İstanbul 10. Vergi Mahkemesi"nin 20.9.2011 tarihli, 2011/1085 Esas, 2011/2322 sayılı Kararının kanun yolları da tüketilerek kesinleşmesi sonucunda ortaya çıkan hüküm uyuşmazlığının giderilmesi istemi.

AÇIKLAMALAR:

1) İdaremizce düzenlenen 21.02.2011 tarih, 20830 sayılı TKF ve buna isabet eden KDV gelir eksiği tahakkuku, 21.02.2011 tarihli 2442 sayılı KDV Para Cezası kararı, 23.02.2011 tarihli 2647 sayılı TKF İdari Para Cezası Kararlarına karşı, karşı tarafça Büyükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesi nezdinde itiraz edilmiştir. Anılan Mahkemece 01/06/2012 tarihli, 2011/611 D. Iş sayılı kararı ile itirazın reddine karar vermiş olup, hüküm kısmında da kararın kesin olduğunu belirtmiştir.

2) Numil..A.Ş. tarafından söz konusu para cezalarına karşı idareye itirazda bulunmuş idarece herhangi bir cevap verilmediğinden zımni red sonucuna varılmıştır. Vergi Mahkemesinde açılan davada zımni red işlemini iptal eden İstanbul 10. Vergi Mahkemesinin 20.09.2011 gün ve E:2011/1085; K:2011/2322 sayılı kararını Danıştay 7. Dairesi 25.01.2013 gün ve E:2011/8782; K:2013/323 sayılı kararı ile onamıştır. Yine İdaremiz tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuş Danıştay 7. Dairesinin 20.11.2013 gün ve E: 2013/4230; K:2013/6443 sayılı kararı ile Kararın Düzeltilmesi talebinin reddine karar verilerek, kesinleşmiştir.

3)Yukarıda bahsi geçen kesinleşen mahkeme kararları nedeniyle hangi mahkeme hükmünün uygulanacağı konusunda tereddüt ortaya çıkmıştır. Bu sebeple söz konusu uyuşmazlığının giderilmesini talep zorunluluğu doğmuştur.

4) 2247 sayılı kanunun ilgili maddeleri gereğince uyuşmazlığın giderilmesini, uygulamada yaşanan bu güçlüğün ortadan kaldırılmasını talep etmekteyiz.

HUKUKİ NEDENLER : 2247 S. Kanun ve ilgili mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER: Mahkeme kararları.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıkladığımız nedenlerle, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi ile ortaya çıkan hüküm uyuşmazlığının giderilmesini arz ve talep ederim.” denilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesine başvuruda bulunulmuştur.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasanın 24 ve 16. maddeleri uyarınca ilgili Başsavcıların yazılı düşünceleri istenilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI: “HÜKÜM UYUŞMAZLIĞINA KONU EDİLEN KARARLAR: İstanbul 10.Vergi Mahkemesinin 20.9.2011 gün ve E:2011/1085, K:2011/2322 sayılı kararı ile Büyükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 1.6.2012 tarih ve 2011/611 Değişik İş Nolu kararı.

İNCELEME :

1-Davacı adına tescilli 22.2.2008 gün ve 23082 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesiyle, 2104.20.00.00.00  gümrük tarife ve istatistik pozisyonunda beyan edildikten sonra, 1901.10.00.19.00 gümrük tarife ve istatistik pozisyonunda, 2008 yılında uygulanan İthalat Rejimi Kararına ekli III sayılı liste uyarınca, 7001 tarım payı kodu tespit edilip, 8.80 Euro/100 kg. toplu konut fonu payına tabi olduğundan bahisle tahakkuk ettirilen fon payı ile katma değer vergisi itirazsız ödenen eşyanın, 1901.90.99.10.00 gümrük  tarife ve istatistik pozisyonunda, anılan listede 7026 tarım payı kodunda değerlendirilerek 30.81 Euro/100 kg. toplu konut fonu payına tabi olduğundan bahisle tahakkuk ettirilen toplu konut fonu payı ile fon payının matrahına ilavesi suretiyle tahakkuk ettirilen katma değer vergisine ve fon payı ve katma değer vergisi üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezalarına vaki itirazın zımnen reddine dair işlemleri; 4458 sayılı Gümrük Kanununun 5911 sayılı Kanunla değişik 3"üncü maddesinin 9"uncu fıkrası, 181 ve 197"nci maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden; gümrük vergilerinde zaman aşımı süresinin gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren üç yıl olduğu, bu sürenin gümrük yükümlülüğünü doğuran olayla ilgili dava açılması halinde duracağı, gümrük vergilerini doğuran olayın Türk Ceza Kanununa göre ceza uygulanmasını gerektiren bir fiile ilişkin olması ve suçun zamanaşımının daha uzun olması halinde Türk Ceza Kanunundaki dava ve ceza zamanaşımı sürelerinin uygulanacağının anlaşıldığı; olayda, tahakkuk ettirilen toplu konut fonu payı ile fon payının matrahına ilavesi suretiyle tahakkuk ettirilen katma değer vergisi ve fon payı ve katma değer vergisi üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezalarının, davacı adına, beyannamenin tescil tarihi olan 22.2.2008 tarihinden itibaren üç yıllık zaman aşımı süresi geçirildikten sonra, 4.3.2011 tarihinde tebliğ edildiğinin ve bu ithalatla ilgili olarak açılmış bir ceza davasının bulunmadığının anlaşılması sebebiyle tesis edilen işlemlerde isabet görülmediği gerekçesiyle iptal eden mahkeme kararı Danıştay Yedinci Dairesinin 25.1.2013 gün ve E:2011/8782, K:2013/323 sayılı kararıyla onanmış ve Danıştay Yedinci Dairesinin 20.11.2013 gün ve E:2013/4230, K:2013/6443 sayılı kararıyla karar düzeltme istemi reddedilmek suretiyle kesinleşmiştir.

2-Davacı vekili tarafından  uyuşmazlık konusu 22.2.2008 gün ve 23082 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi kapsamı eşya nedeniyle tahakkuk ettirilen toplu konut fonu payı üzerinden hesaplanan para cezası ile birlikte dört  farklı beyanname kapsamı eşyalar nedeniyle tahakkuk ettirilen toplu konut fonu payı üzerinden hesaplanan para cezalarının kaldırılması istemiyle Büyükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesinde açılan dava anılan mahkemenin 1.6.2012 gün ve 2011/611 Değişik İş Nolu kararıyla reddedilmiş ve hükmün kesin olması nedeniyle, verilen karar aynı gün kesinleşmiştir.

USULE İLİŞKİN İNCELEME:

İdari ve adli yargı kararları arasında oluştuğu ileri sürülen hüküm uyuşmazlığının çözümü için; öncelikle hüküm uyuşmazlığının oluşup oluşmadığının belirlenmesi gerekmektedir.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve işleyişi Hakkında Kanun"un 2592 sayılı Kanun ile değişik 24"üncü maddesinin birinci fıkrasında, "1 inci maddede gösterilen yargı mercilerinden en az ikisi tarafından, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflarından en az biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi olanaksız bulunan hallerde hüküm uyuşmazlığının varlığı kabul edilir." hükmü yer almaktadır.

Anılan hükme göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için:

a)Uyuşmazlık yaratan hükümlerin, adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi tarafından verilmesi,

b)Konu, dava sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması,

c)Her iki kararın da kesinleşmiş olması,

d)Kararlarda davanın esasının hükme bağlanması,

e)Kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması,

Koşullarının birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır.

Hüküm uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen kararların incelenmesinden ortada, adli ve idari yargı yerlerince verilmiş ve yasa yollarına başvurularak kesinleşmiş kararlar oldukları; her iki kararda da davanın esasının hükme bağlandığı anlaşılmıştır.

Davacı şirket  adına tescilli 22.2.2008 gün ve 23082 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi kapsamı eşya nedeniyle tahakkuk ettirilen toplu konut fonu payı üzerinden hesaplanan para cezasına vaki itirazın zimnen  reddine ilişkin işlemin idari yargıda verilen karar ile iptal edilmesine karşılık; adli yargıda anılan para cezası ile birlikte dört farklı serbest dolaşıma giriş beyannamesi kapsamı eşyalar nedeniyle tahakkuk ettirilen toplu konut fonu payları üzerinden hesaplanan para cezalarına vaki itirazların reddi yolundaki işlemlerin iptali istemiyle açılan davanın reddine karar verildiği anlaşılmakla, anılan kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız hale geldiği; bu duruma göre, söz konusu adli ve idari yargı kararları arasında hüküm uyuşmazlığı bulunduğunun kabulü gerekmektedir.

HÜKÜM UYUŞMAZLIĞININ ESASININ İNCELENMESİ:

Uygulama ve öğreti"de kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemler, "idari işlem" herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizlikleri de "idari eylem" olarak tanımlanmaktadır.

Gerek  uygulama, gerekse öğreti"de, idari işlem; idarenin kamu hizmetinin yürütümü amacıyla ve tek yanlı irade açıklamasıyla tesis etmiş olduğu kesin ve yürütülmesi gerekli işlemler olarak tanımlanmış, bu tanıma göre, idari yargı yerlerinde iptal davasına konu edilecek hukuksal işlemlerin, öncelikle, kamu idaresinin işlemi olması, kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla tesis edilmiş olması, kamu idaresinin tek yanlı irade açıklamasına dayanması ve nihayet kesin ve icrai nitelikte (yürütülmesinin gerekli) olması gerekmektedir.

İdari yargıda yerini almış olan Vergi  Mahkemelerinin görevleri; kuruluş kanunu olan 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun"un 6"ncı maddesinde sayılmış, bu maddede Vergi Mahkemelerinin a) Genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları, b) (a) bendindeki konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaları, c) bendinde de, Diğer Kanunlarla verilen işleri çözümleyeceği hüküm altına alınmıştır.

4458 sayılı  Gümrük Kanununun olay tarihinde yürürlükte bulunan 15"inci maddesinin 1 "inci fıkrasında, gümrük vergilerinin gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihte yürürlükte olan gümrük tarifesine göre hesaplanacağı; 3"üncü fıkrasının (c) bendinde, gümrük tarifesinin, Türk Gümrük Tarifesinin  kapsadığı eşyaya uygulanacak gümrük vergi oranlarını; 6"ncı fıkrasında da; eşyanın tarife pozisyonunun  belirlenmesi deyiminden, (kural olarak) söz konusu eşyanın girdiği Türk Gümrük Tarife Cetvelinin alt pozisyonunun belirlenmesinin anlaşılacağı; 7"nci fıkrasında ise, Gümrük Tarife Cetveli, İzahnamesi ve eşya fihristinin, idari ve kazai uygulamalarda esas tutulacağı hüküm altına alınmıştır.

4458 sayılı Kanunun  anılan maddesinde de belirtildiği üzere, gümrük vergilerine esas teşkil eden gümrük tarife ve istatistik pozisyonu, ithal edilen eşyaya ilişkin olarak tespit edilir. Yani bizzat ithal edilen eşyanın özellikleri ve nitelikleri itibariyle hangi pozisyonda yer aldığı tespit edilir ve buna göre vergilendirme yapılır. Sırf eşyanın ismine bakılarak gümrük tarife ve istatistik pozisyonunun tespiti mümkün değildir. İlgililerin eşyaya farklı isimler vererek gümrük vergilerinden kaçınması mümkün olmadığı gibi, eşyanın özelliklerine bakılmadan ve başkaca araştırma yapılmadan sırf isminden yola çıkılarak gümrük tarife ve istatistik pozisyonunun tespiti ve bu şekilde vergilendirilmesi de mümkün değildir.

Dosyanın  incelenmesinden, davacı adına tescilli 22.2.2008 gün ve 23082 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesiyle, 2104.20.00.00.00 gümrük tarife ve istatistik pozisyonunda beyan edildikten sonra, 1901.10.00.19.00 gümrük tarife ve istatistik pozisyonunda, 2008 yılında uygulanan İthalat Rejimi Kararma ekli III sayılı liste uyarınca, 7001 tarım payı kodu tespit edilip, 8.80 Euro/100 kg. toplu  konut fonu payına tabi olduğundan bahisle tahakkuk ettirilen fon payı ile katma değer vergisi itirazsız ödenen eşyanın, 1901.90.99.10.00 gümrük tarife ve istatistik pozisyonunda, anılan listede 7026 tarım payı kodunda değerlendirilerek 30.81 Euro/100 kg. toplu konut fonu payına tabi olduğundan bahisle tahakkuk ettirilen toplu konut fonu payı ile fon payının matrahına ilavesi suretiyle tahakkuk ettirilen katma değer vergisine ve fon payı ve  katma değer vergisi üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezalarına vaki itirazın zımnen reddine dair işlemin iptali istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

4458 sayılı Gümrük  Kanununun 5911 sayılı Kanununla değişik 3"üncü maddesinin 9"uncu fıkrası, 181 ve 197"nci maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden; gümrük vergilerinde zamanaşımı süresinin gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren üç yıl olduğu, bu sürenin gümrük yükümlülüğünü doğuran olayla ilgili dava açılması halinde duracağı, gümrük vergilerini doğuran olayın Türk Ceza Kanununa göre ceza uygulanmasını gerektiren bir fiile ilişkin olması ve suçun zaman aşımının daha uzun olması halinde Türk Ceza Kanunundaki dava ve ceza zaman aşımı sürelerinin uygulanacağının anlaşıldığı; olayda, tahakkuk ettirilen toplu konut fonu payı ile fon payının matrahına ilavesi suretiyle tahakkuk  ettirilen katma değer vergisi ve fon payı ve katma değer vergisi üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezalarının, davacı adına, beyannamenin tescil tarihi olan 22.2.2008 tarihinden itibaren üç yıllık zaman aşımı süresi geçirildikten sonra, 4.3.2011 tarihinde tebliğ edildiğinin ve bu  ithalatla ilgili olarak açılmış bir ceza davasının bulunmadığının anlaşılması sebebiyle tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

SONUÇ:

1-İstanbul Büyükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 1.6.2012 gün ve 2011/611 Değişik İş Nolu kararıyla İstanbul 10. Vergi Mahkemesinin 20.9.2011 gün ve E:2011/1085, K.2011/2322 sayılı kararı arasında hüküm uyuşmazlığı bulunduğuna;

2-İstanbul Büyükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 1.6.2012 gün ve 2011/611 Değişik İş Nolu kararının; 23.2.2011 tarih ve 2647 sayılı 8.484.00 TL tutarında toplu konut payı üzerinden hesaplanan para cezasına ilişkin hüküm fıkrasının kaldırılmasına;

3-İstanbul 10. Vergi Mahkemesinin 20.9.2011 gün ve E:2011/1085, K:2011/2322 sayılı kararının kabulüne;

Bu surette hüküm uyuşmazlığının giderilmesine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.” şeklinde yazılı düşünce vermiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI : “Hüküm Uyuşmazlığına Konu Kararlar: İstanbul Büyükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 01/06/2012 gün ve 2011/611 değişik iş sayılı kararı ile İstanbul 10. Vergi Mahkemesinin 20/9/2011 tarihli ve 2011/1085-2322 karar sayılı kararı.

HÜKÜMLERİN İNCELENMESİ:

Ambarlı Gümrük Müdürlüğü tarafından Numil Gıda Ürünleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketine gönderilen kararlarda, İstanbul Gümrük Bölge Laboratuvar Müdürlüğünün 17/12/2009 tarih ve 2876 sayılı raporuna istinaden, adı geçen firma adına tescilli IM23082 sayılı ve 22/02/2008 tarihli serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın tarım payı kodunun 7026, GTIP"nin 19.01.90.99.10.00 olması gerektiği tespit edilerek, ortaya çıkan gelir eksikliğine yönelik istenen fark vergi ve para cezalarının tahsil edilmesine ilişkin işlemlere yönelik Ambarlı Gümrük Müdürlüğü nezdinde yapılan itirazın zımnen reddedildiği anlaşılmıştır.

Davacı şirket tarafından; şirket adına tescilli 22/02/2008 tarihli ve 23082 sayılı gümrük giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın GTIP"in yanlış beyan edildiğinden bahisle adına yapılan tarım fonu payı, tarım fonu payı üzerinden hesaplanan katma değer vergisi ve tarım fonu payı üzerinden 2976 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince kesilen para cezası ile katma değer vergisi üzerinden kesilen gümrük para cezasına yapılan itirazın idare tarafından zımnen reddine dair işlemleri iptal eden İstanbul 10. Vergi Mahkemesinin 20/09/2011 tarihli ve 2011/1085-2322 sayılı kararına, Danıştay nezdinde yapılan itirazın Danıştay 7. Dairesinin 25/01/2013 tarih ve 2011/8782-2013/323 sayılı kararı ile reddedildiği, bu hükme yönelik karar düzeltme talebinin de, aynı mahkemenin 20/11/2013 tarih ve 2013/4230-6443 sayılı kararıyla reddedilmesi suretiyle kararın kesinleştiği görülmüştür.

Yine davacı vekilinin serbest dolaşıma giriş beyannamesi kapsamındaki eşya nedeniyle tahakkuk ettirilen 23/04/2011 tarihli ve 2647 sıra nolu toplu konut fonu para cezası üzerinden hesaplanan 8484 TL "ek mali yükümlülük para cezasının" kaldırılmasına yönelik İstanbul Bııyükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesi nezdinde yapılan itirazın da, adı geçen mahkemenin 01/06/2012 tarih ve 2011/611 değişik iş sayılı kararı ile reddedildiği ve yapılan tebligata rağmen süresi içinde itiraz edilmediği için bu kararın da 12/07/2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

İstanbul Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü Ambarlı Gümrük Müdürlüğünün 12/03/2014 tarihli ve 12271 sayılı yazısı ile yukarıda anılan farklı yargı yerlerinde verilip kesinleşen kararlardan hangisinin uygulanacağı konusunda tereddüt doğduğundan ve hakkın yerine getirilmesinin olanaksız hale geldiğinden bahisle hüküm uyuşmazlığının giderilmesi talebinde bulunulmuştur.

MEVZUAT YÖNÜNDEN İNCELEME:

İdari ve adli yargı kararları arasında oluştuğu ileri sürülen hüküm uyuşmazlığının çözümü için; öncelikle hüküm uyuşmazlığının oluşup oluşmadığının belirlenmesi gerekmektedir.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve işleyişi Hakkında Kanun’un 2592 sayılı Kanun ile değişik 24"üncü maddesinin birinci fıkrasında, “1 nci maddede gösterilen yargı mercilerinden en az ikisi tarafından, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflarından en az biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi olanaksız bulunan hallerde hüküm uyuşmazlığının varlığı kabul edilir.” hükmü yer almaktadır.

Anılan hükme göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için:

a-Uyuşmazlık yaratan hükümlerin, adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi tarafından verilmesi,

b-Konu, dava sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması,

c-Her iki kararın da kesinleşmiş olması,

d-Kararlarda davanın esasının hükme bağlanması,

e-Kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması,

Koşullarının birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır.

Hüküm uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen kararların incelenmesinde; ortada, adli ve idari yargı yerlerince verilmiş ve yasa yollarına başvurularak şeklen kesinleşmiş; konusu, dava sebebi ve tarafları aynı olan kararların bulunduğu ve her iki kararda da davanın esasının hükme bağlandığı anlaşılmıştır.

Ancak, İstanbul Büyükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesince verilen kararın kesinleşip kesinleşmediği ve yargı yollarının tüketilip tüketilmediği konusunun ayrıca incelenmesinde fayda bulunmaktadır.

Bilindiği gibi, 2976 sayılı Dış Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun "Müeyyide" kenar başlıklı 4. maddesinde "Bakanlar Kurulu kararıyla tahsil edilen ek mali yükümlülükleri yerine getirmeden ithalat, ihracat veya diğer dış ticaret işlemlerini gerçekleştirenler, noksan ek mali yükümlülüğün iki katı para cezasına çarptırılırlar." hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, 4458 sayılı Gümrük Kanununun "Vergi Kaybına Neden Olan işlemlere Uygulanacak Cezalar” kenar başlıklı 234. maddesinde ise;

"1. Serbest dolaşıma giriş rejimi veya kısmi muafiyet suretiyle geçici ithalat rejimine tabi tutulan eşyaya ilişkin olarak, yapılan beyan ile muayene ve denetleme veya teslimden sonra kontrol sonucunda;

a)15 inci maddede  belirtilen Gümrük Tarifesini oluşturan unsurlarda veya vergilendirmeye esas olan sayı, baş, ağırlık gibi ölçülerinde aykırılık görüldüğü ve beyana göre hesaplanan ithalat vergileri ile muayene sonuçlarına göre alınması gereken ithalat vergileri arasındaki fark %5’i aştığı takdirde, ithalat vergilerinden ayrı olarak bu farkın üç katı para cezası alınır.

b)Kıymeti üzerinden ithalat vergilerine tabi eşyanın beyan edilen kıymeti, 23 ila 31 inci maddelerde yer alan hükümler çerçevesinde belirlenen kıymete göre noksan bulunduğu takdirde, bu noksanlığa ait ithalat vergilerinden başka vergi farkının üç katı para cezası alınır.

c)Satış birimine göre miktar itibarıyla %5’i geçmeyen bir fark ile maddi hesap hatasından doğan noksan kıymet beyanlarında, bu farklara ait ithalat vergilerinden başka vergi farkının yarısı tutarında para cezası alınır.

2. Dâhilde işleme rejimi, gümrük kontrolü altında işleme rejimi ve tam muafıyetli geçici ithalat rejimi hükümlerine tabi eşyaya ilişkin olarak yapılan beyan ile muayene ve denetleme veya teslimden sonra kontrol sonucunda; birinci fıkrada belirtilen farklılıkların tespiti durumunda aynı fıkrada öngörülen cezaların yarısı kadar para cezası alınır.

3. Yukarıda belirtilen aykırılıkların gümrük idaresince tespit edilmesinden önce beyan sahibince bildirilmesi durumunda söz konusu cezalar yüzde onbeş nisbetinde uygulanır.

4. Genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri için yukarıda belirtilen cezalara ilişkin hükümler uygulanmaz. Bu gibi hallerde, 241 inci maddenin birinci fıkra hükmüne göre işlem yapılır.

5. 194 üncü maddenin birinci fıkrası uyarınca doğan gümrük yükümlülüğü kapsamında ödenmesi  gereken ithalat vergilerinin anılan maddenin dördüncü fıkrasında öngörülen tarihe kadar hiç ödenmemiş veya eksik ödenmiş olduğunun gümrük idarelerince yapılan kontrol sonucunda tespit edildiği durumda, ödenmesi gereken ithalat vergilerinin söz konusu dördüncü fıkrada belirtilen faizi ile birlikte tahsilinin yanı sıra, yükümlüsü hakkında bu vergilerin dörtte biri tutarında para cezasına hükmedilir. Bu fıkrada belirtilen hiç ödenmeyen veya eksik ödenen ithalat vergilerinin yükümlüsünce gümrük idaresinin tespitinden önce bildirilmesi durumunda bu cezaya hükmedilmez. 194 üncü maddenin dördüncü fıkrası uyarınca işlem yapmakla yetinilir.

6. Bir ila üçüncü fıkralara göre verilen cezalar 241 inci maddenin birinci fıkrasında belirtilen miktardan az olamaz." hükümlerine yer verilmiştir.

Bunun dışında 4458 sayılı Kanunun itirazlar bölümünde yer alan 242. maddesinde yer alan;

"1. Yükümlüler kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebilir.

2. İdareye intikal eden itirazlar otuz gün içinde karara bağlanarak ilgili kişiye tebliğ edilir.

3. İtiraz dilekçelerinin süresi içinde yanlış makama verilmesi halinde, itiraz süresinde yapılmış sayılır ve idarece yetkili makama ulaştırılır.

4. İtirazın reddi kararlarına karşı işlemin yapıldığı yerdeki idari yargı mercilerine başvurulabilir.";

hükümleri ile yükümlülere tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı yapılacak itirazların esas ve usullerine ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.

Yukarıda belirtilen yasa hükümleri dikkate alındığında; somut olayda, davalı idare tarafından 2976 sayılı Kanunun 4. maddesi yollamasıyla, 4458 sayılı Kanunun 234. maddesi uyarınca verilen 23/04/2011 tarih ve 2647 sıra nolu 8484 TL tutarındaki para cezasının "ek mali yükümlülüğün (TKF)" tahsiline ilişkin para cezası olması ve bu nitelikteki para cezasına yönelik itirazın da 4458 sayılı Kanunun 242. maddesi uyarınca idari yargı yerine yapılmasının gerektiği değerlendirilmektedir. Bu nedenle, davacı vekilinin yaptığı itiraz üzerine sulh ceza mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, dosya üzerinden yazılı biçimde karar verilmesi, hukuki değerden yoksun niteliktedir.

Bu anlamda ilgili yasa hükümlerine değinmek gerekirse;

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümlerin düzenlendiği "Görev" kenar başlıklı 3. maddesinde; "(1) Mahkemelerin görevleri kanunla belirlenir.

(2) Barış zamanında, asker olmayan kişilerin Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askerî mahkemelerin yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirak halinde işlemesi durumunda asker olmayan kişilerin soruşturmaları Cumhuriyet savcıları, kovuşturmaları adlî yargı mahkemeleri tarafından yapılır." hükmüne;

“Re"sen görev kararı ve görevde uyuşmazlık” kenar başlıklı 4. maddesinde;

"(1) Davaya bakan mahkeme, görevli olup olmadığına kovuşturma evresinin her aşamasında re"sen karar verebilir. 6 ncı madde hükmü saklıdır.

(2) Görev konusunda mahkemeler arasında uyuşmazlık çıktığında, görevli mahkemeyi ortak yüksek görevli mahkeme belirler." hükmüne;

"Görevsizlik kararı verilmesi gereken hâl ve sonucu” kenar başlıklı 5. maddesinde ise;

"(1) iddianamenin kabulünden sonra; işin, davayı gören mahkemenin görevini aştığı veya dışında kaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir kararla işi görevli mahkemeye gönderir.

2) Adlî yargı içerisindeki mahkemeler bakımından verilen görevsizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümlerine yer verilmiştir.

Bunların dışında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun "Kanun yararına bozma" kenar başlıklı 309. maddesinde ise;

"(1) Hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir.

(2)Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bu nedenleri aynen yazarak karar veya hükmün bozulması istemini içeren yazısını Yargıtayın ilgili ceza dairesine verir.

(3)Yargıtayın ceza dairesi ileri sürülen nedenleri yerinde görürse, karar veya hükmü kanun yararına bozar.

(4) Bozma nedenleri:

a) 223 üncü maddede tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, kararı veren hâkim veya mahkeme, gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verir.

b) Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin ise, kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilir. Bu hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.

c) Davanın esasını çözüp de mahkûmiyet dışındaki hükümlere ilişkin ise, aleyhte sonuç doğurmaz ve yeniden yargılamayı gerektirmez.

d) Hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektiriyorsa cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiriyorsa bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesi doğrudan hükmeder.

(5) Bu madde uyarınca verilen bozma kararına karşı direnilemez." hükümleri yer almaktadır.

Anılan yasa hükümleri gereğince hüküm uyuşmazlığı koşullarının oluşabilmesi için hükmün görevli yargı merciinde verilmiş olması esastır. Bir başka anlatımla, görevli olmayan bir yargı merciinin vermiş olduğu esasa ilişkin karar, hukuki değerden yoksun olduğu ve kesinleşmediği için uyuşmazlık istemine de konu edilemeyecektir.

Öte yandan, görevli olmadığı değerlendirilen sulh ceza mahkemesince verilen kararın kesinleşmemesi sebebiyle de, 5271 sayılı Kanunun 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması hususunda takdir ve değerlendirme için Adalet Bakanlığı Ceza işleri Genel Müdürlüğüne gönderilmesi mümkün görülmektedir.

SONUÇ:

Yasal mevzuat ve açıklanan nedenler karşısında; 2247 sayılı Kanunun 24. maddesinin birinci fıkrası kapsamında hukuki değere haiz kesinleşmiş bir karar bulunmadığından, hüküm uyuşmazlığı istemi koşullarının somut olayda gerçekleşmediği değerlendirilmektedir.

Gereği takdirlerinize sunulur.” yönünde düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 28.12.2015 günlü toplantısında:

1-İLK İNCELEME: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, 26.10.2015 günlü toplantısında, dosyanın usul yönünden incelenmesi sonunda;

2247 sayılı  Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 2592 sayılı Kanun ile değişik 24"üncü maddesinin birinci fıkrasında, “1 nci maddede gösterilen yargı mercilerinden en az ikisi tarafından, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş aynı konuya ve  sebebe ilişkin, taraflarından en az biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden  hakkın yerine getirilmesi olanaksız bulunan hallerde  hüküm uyuşmazlığının varlığı kabul edilir.” hükmü yer almaktadır.

Anılan hükme göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için:

a-Uyuşmazlık yaratan hükümlerin, adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi tarafından verilmesi,

b-Konu, dava sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması,

c-Her iki kararın da kesinleşmiş olması,

d-Kararlarda davanın esasının hükme bağlanması,

e-Kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması,

Koşullarının birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır.

Hüküm uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen kararların incelenmesinden ortada, adli ve idari yargı yerlerince verilmiş ve yasa yollarına başvurularak kesinleşmiş kararlar oldukları her iki kararda da davanın esasının hükme bağlandığı anlaşılmıştır.

a)      Ortada, adli ve idari yargı yerlerince verilmiş kararlar bulunmaktadır.

b)      Davalı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı adına Ambarlı Gümrük Müdürlüğünce verilen 23.4.2011 gün ve 2647 sayılı Ek Mali Yükümlülük  Para Cezası  Kararına karşı adli yargı ve idari yargı yerlerinde davalar açılmış olup görülen bu davalarda konu aynı olduğu gibi, dava nedeni ve taraflar da aynıdır.

c)      Her iki yargı kolunda verilen kararlar kesinleşmiştir.

d)     Söz konusu kararlarda davanın esası hükme bağlanmıştır.

e) Vergi Mahkemesince  “Davacı adına tescilli 22.2.2008 gün ve 23082 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesiyle, 2104.20.00.00.00 gümrük tarife ve istatistik pozisyonunda beyan edildikten sonra, 1901.10.00.19.00 gümrük tarife ve istatistik pozisyonunda, 2008 yılında uygulanan İthalat Rejimi Kararına ekli III sayılı liste uyarınca, 7001 tarım payı kodu tespit edilip 8.80 Euro/100 kg. toplu konut  fonu payına tabi olduğundan bahisle tahakkuk ettirilen fon payı ile katma değer vergisi itirazsız ödenen eşyanın, 1901.90.99.10.00 gümrük tarife ve istatistik pozisyonunda, anılan listede 7026 tarım payı kodunda değerlendirilerek  30.81 Euro/100 kg. toplu konut fonu payına tabi olduğundan bahisle tahakkuk ettirilen toplu konut fonu payı ile fon payının matrahına ilavesi suretiyle tahakkuk ettirilen katma değer vergisine ve fon payı ve katma değer vergisi üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezalarına vaki itirazın zımnen reddine dair işlemleri; 4458 sayılı Gümrük Kanununun 5911 sayılı Kanununla değişik 3"üncü maddesinin 9"uncu fıkrası, 181 ve 197"nci maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden; gümrük vergilerinde zamanaşımı süresinin gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten  itibaren üç yıl olduğu, bu sürenin gümrük yükümlülüğünü doğuran olayla ilgili dava açılması halinde duracağı, gümrük vergilerini doğuran olayın Türk Ceza Kanununa göre ceza uygulanmasını gerektiren bir fiile ilişkin olması ve suçun zamanaşımının daha uzun olması halinde Türk Ceza Kanunundaki dava ve ceza zamanaşımı sürelerinin uygulanacağının anlaşıldığı; olayda, tahakkuk ettirilen toplu konut fonu payı ile fon payının matrahına ilavesi suretiyle tahakkuk ettirilen katma değer vergisi ve fon payı ve katma değer vergisi üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezalarının, davacı adına, beyannamenin tescil tarihi olan 22.2.2008 tarihinden itibaren üç yıllık zaman aşımı süresi geçirildikten sonra, 4.3.2011 tarihinde tebliğ edildiğinin ve bu ithalatla ilgili olarak açılmış bir ceza davasının bulunmadığının anlaşılması sebebiyle tesis edilen işlemde isabet görülmediği gerekçesiyle iptaline karar verilmiş olmasına karşılık, 23.4.2011 gün ve aynı 2647 sayılı Ek Mali Yükümlülük  Para Cezası  Kararının iptali istemiyle adli yargı yerinde açıldığı açık olan davada, Büyükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesince “ithal edilen mamalar üzerinde numune alınarak tahlil yapıldığı, tahlil sonucunda mamanın içeriğine göre KDV farkı olduğunun anlaşılması üzerine KDV farkı için idari para cezası uygulandığı, idari para cezalarında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılmakla itirazların reddine” karar verilmiş olup; davalı idarece tesis edilmiş olan Ek Mali Yükümlülük  (TKF) Para Cezası Kararının yargı yerlerince verilmiş olan iptal ve ret kararları nedeniyle, infaz edilebilme olanağının kalmadığı anlaşılmaktadır.

Belirtilen nedenlerle, davanın (23.2.2011 tarih ve 2647 sayılı 8.484.00 TL tutarında toplu konut payı üzerinden hesaplanan para cezasına ilişkin) Ek Mali Yükümlülük  (TKF) Para Cezası Kararı yönünden,

1- İstanbul 10. Vergi Mahkemesi ile Büyükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesi kararları arasında 2247 sayılı Yasanın 24. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleştiği anlaşıldığından HÜKÜM UYUŞMAZLIĞI  BULUNDUĞUNA,

2- 2247 sayılı Yasa’nın  25. maddesinde yer alan “Hukuk alanındaki hüküm uyuşmazlıklarında Uyuşmazlık Mahkemesi, Danıştay Yargılama Usulünün bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerini uygulamak suretiyle anlaşmazlığın esasını da karara bağlar.” ve “Uyuşmazlık Mahkemesi hüküm uyuşmazlıklarını dosya üzerinde inceleyerek karara bağlar. Gerekli görüldüğü hallerde veya istek üzerine tarafları dinleyebilir.” şeklindeki  birinci ve üçüncü fıkra hükümleri uyarınca;   

  2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Tebligat Ve Cevap Verme” başlıklı 16. maddesine göre Uyuşmazlık Mahkemesine yapılan başvuruya ait dilekçe ve eklerinin karşı tarafa (NUMİL GIDA ÜRÜNLERİ SANAYİ ve TİCARET A.Ş.), yasal süre olan 30 gün içinde cevap verilmek üzere TEBLİĞİNE, OY BİRLİĞİ İLE karar verilmiştir.

  Bunun üzerine, Uyuşmazlık Mahkemesine yapılan başvuruya ait dilekçe karşı tarafa tebliğ edilmiş; Numil Gıda Ürünleri Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi vekili tarafından yasal süresi içinde verilen cevap dilekçesinde, Adli Yargı Kararının kaldırılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.

  Diğer yandan 2247 sayılı Yasanın 24 ve 16. maddeleri uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının dosyanın esası hakkındaki düşüncesi istenilmiştir.

   YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI:  “… HÜKÜMLERİN İNCELENMESİ:                                       Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Kontrol Genel Müdürlüğünün yazısı gereğince Ambarlı Gümrük Müdürlüğü tarafından Numil Gıda Ürünleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketine gönderilen kararlarda, İstanbul Gümrük Bölge Laboratuvar Müdürlüğü"nün yazılarına dayalı olarak 15/12/2010 tarihli ve 322 sayılı raporuna istinaden, adı geçen firma adına tescilli 1M23082 sayılı ve 22/02/2008 tarihli serbest dolaşıma giriş beyannamesi ile 7001 tarım payı kodu tespitiyle 8.80Euro/100 toplu konut payı ödenerek beyan ve ithali gerçekleştirilen "bebek ve çocuk besininin" tarım payı kodunun 7026, uygulanması gereken oranın ise 30.81 EUR/lOOKg olması gerektiği belirtilerek uygulanması istenen fark vergi ve para cezalarının tahsil edilmesine ilişkin işlemlere yönelik Ambarlı Gümrük Müdürlüğü nezdinde yapılan itirazın zımnen reddedildiği anlaşılmıştır.

Davacı şirket tarafından; şirket adına tescilli 22/02/2008 tarihli ve 23082 sayılı gümrük giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın GTİP"in yanlış beyan edildiğinden bahisle adına yapılan tarım fonu payı, tarım fonu payı üzerinden hesaplanan katma değer vergisi ve tarım fonu payı üzerinden 2976 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince kesilen para cezası ile katma değer vergisi üzerinden kesilen gümrük para cezasına yapılan itirazın idare tarafından zımnen reddine dair işlemleri iptal eden İstanbul 10. Vergi Mahkemesinin 20/09/2011 tarihli ve 2011/1085-2322 sayılı kararına, Danıştay nezdinde yapılan itirazın Danıştay 7. Dairesi"nin 25/01/2013 tarih ve 2011/8782-2013/323 sayılı kararı ile reddedildiği, bu hükme yönelik karar düzeltme talebinin de, aynı Dairenin 20/11/2013 tarih ve 2013/4230-6443 sayılı kararıyla reddedilmesi suretiyle kararın kesinleştiği görülmüştür.

Yine davacı vekilinin serbest dolaşıma giriş beyannamesi kapsamındaki eşya nedeniyle tahakkuk ettirilen 23/04/2011 tarihli ve 2647 sıra nolu toplu konut fonu para cezası üzerinden hesaplanan "ek mali yükümlülük para cezasının" kaldırılmasına yönelik İstanbul Büyükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesi nezdinde yapılan itirazın da, adı geçen mahkemenin 01/06/2012 tarih ve 2011/611 değişik iş sayılı kararı ile reddedildiği ve yapılan tebligata rağmen süresi içinde itiraz edilmediği için bu kararın da 12/07/2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

İstanbul Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü Ambarlı Gümrük Müdürlüğü"nün 12/03/2014 tarihli ve 12271 sayılı yazısı ile yukarıda anılan farklı yargı yerlerinde verilip kesinleşen kararlardan hangisinin uygulanacağı konusunda tereddüt doğduğundan ve hakkın yerine getirilmesinin olanaksız hale geldiğinden bahisle hüküm uyuşmazlığının giderilmesi talebinde bulunulmuştur.

MEVZUAT VE ESAS YÖNÜNDEN İNCELEME:

İdari ve adli yargı kararları arasında oluştuğu ileri sürülen hüküm uyuşmazlığının çözümü için; öncelikle hüküm uyuşmazlığının oluşup oluşmadığının belirlenmesi gerekmektedir.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 2592 sayılı Kanun ile değişik 24"üncü maddesinin birinci fıkrasında, “1 nci maddede gösterilen yargı mercilerinden en az ikisi tarafından, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflarından en az biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi olanaksız bulunan hallerde hüküm uyuşmazlığının varlığı kabul edilir.” hükmü yer almaktadır.

Anılan hükme göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için:

a-Uyuşmazlık yaratan hükümlerin, adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi tarafından verilmesi,

b-Konu, dava sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması,

c-Her iki kararın da kesinleşmiş olması,

d-Kararlarda davanın esasının hükme bağlanması,

e-Kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız

bulunması,

Koşullarının birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır.

Hüküm uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen kararların incelenmesinde; ortada, adli ve idari yargı yerlerince verilmiş ve yasa yollarına başvurularak şeklen kesinleşmiş; konusu, dava sebebi ve tarafları aynı olan kararların bulunduğu ve her iki kararda da davanın esasının hükme bağlandığı ve yargı yollarının tüketildiği anlaşılmıştır.

Uyuşmazlık Mahkemesinin 2014/589 Esas sayılı dosyasının 26/10/2015 tarihinde yapılan müzakeresinde İstanbul 10. Vergi Mahkemesi ile Büyükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesinin kararları arasında 2247 sayılı Kanunun 24 maddesi koşullarının oluştuğu kabul edilmekle, uyuşmazlık konulan ile ilgili esas yönünden görüş bildirilmesi yoluna gidilmiştir.

Somut olayda, davacı şirket adına kayıtlı serbest dolaşıma giriş beyannameleri kapsamı eşya nedeniyle tahakkuk ettirilen toplu konut fonu payı ile fon payının matraha ilavesi suretiyle tahakkuk ettirilen katma değer vergisi ve fon payı ve katma değer vergisi üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezalarına vaki itirazın zımnen reddine ilişkin işlemin idari yargıda verilen karar ile iptal edilmesine karşılık, adli yargıda serbest dolaşıma giriş beyannamesi kapsamı eşyalar nedeniyle tahakkuk ettirilen toplu konut payı üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasına vaki itirazın reddi yolundaki işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddine karar verildiğinin anlaşılması karşısında, söz konusu kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin imkansız hale geldiği ve kararlar arasında hüküm uyuşmazlığının bulunduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.

Bilindiği gibi, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun"un " Vergi Mahkemelerinin Görevleri" kenar başlıklı 6. maddesinde, " Vergi mahkemeleri:/ a) Genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları,/ b) (a) bendindeki konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaları,/ c) Diğer kanunlarla verilen işleri,/ Çözümler." hükümlerine yer verilmiştir.

Ayrıca, 2976 sayılı Dış Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun "Müeyyide" kenar başlıklı 4. maddesinde "Bakanlar Kurulu kararıyla tahsil edilen ek mali yükümlülükleri yerine getirmeden ithalat, ihracat veya diğer dış ticaret işlemlerini gerçekleştirenler, noksan ek mali yükümlülüğün iki katı para cezasına çarptırılırlar."" hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, 4458 sayılı Gümrük Kanununun 3 maddesinin (9) numaralı bendinde, “İthalat vergileri” deyiminin, a) Eşyanın ithalinde ödenecek gümrük vergisi ile diğer eş etkili vergiler ve mali yükleri, b) Tarım politikası veya tarım ürünlerinin işlenmesi sonucu elde edilen bazı ürünlere uygulanan özel düzenlemeler çerçevesinde ithalatta alınacak vergileri ve diğer mali yükleri, ifade ettiği belirtilmiştir. Aynı Kanunun 181. maddesinde,  ithalatta gümrük yükümlülüğünün; ithalat vergilerine tabi  eşyanın serbest dolaşıma girişi ile doğacağı ve söz konusu gümrük beyannamesinin tescil tarihinde başlayacağı belirtilmiş; 197 maddesinin ilk iki fıkrasında, gümrük vergilerinin, tahakkukundan hemen sonra yükümlüye tebliğ edileceği, yapılan denetlemeler sonucunda hiç alınmadığı veya noksan alındığı belirlenen veya ilk fıkrada belirtilen şekilde tebliğ edilemeyen gümrük vergilerine ilişkin tebligatın gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren üç yıl içinde yapılacağı, gümrük yükümlülüğünün doğduğu olayla ilgili olarak dava açılmasının zamanaşımını durduracağı; maddenin dördüncü fıkrasında ise gümrük vergileri alacaklarının, ceza uygulamasını gerektiren bir fiile ilişkin olması ve zamanaşımı daha uzun bulunan bu fiil nedeniyle ceza davası açılmış olmak kaydıyla, bu alacakların Türk Ceza Kanunundaki dava ve ceza zamanaşımı süreleri içerisinde kovuşturulup tahsil edileceği hükme bağlanmıştır.

Yine, 4458 sayılı Gümrük Kanununun "Gümrük Tarifesi ve Eşyanın Tarife Pozisyonlarına Ayrılması" kenar başlıklı 15. maddesinde “1- Gümrük vergileri, gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihte yürürlükte olan gümrük tarifesine göre hesaplanır.

2-Eşya ticaretine ilişkin özel hükümlerle belirlenmiş diğer önlemler, gerektiği takdirde, söz konusu eşyanın tarife pozisyonuna göre uygulanır.

3-Gümrük Tarifesi:

a)Bakanlar Kurulunca kabul edilen Türk Gümrük Tarife Cetvelini,

b)Tamamen veya kısmen Türk Gümrük Tarife Cetveline dayanan veya bu cetvele alt açılımlar ekleyen ve eşya ticaretine ilişkin tarife önlemlerinin uygulanması için tespit edilen diğer cetvelleri,

c)Türk Gümrük Tarifesinin kapsadığı eşyaya uygulanacak;

- Gümrük vergi oranlarını,

- Tarım politikası veya tarım ürünlerinin işlenmesi sonucu elde edilen bazı ürünlere uygulanan özel düzenlemeler çerçevesinde alman ithalat vergilerini,

d)Türkiye"nin bazı ülkeler veya ülke grupları ile yaptığı tercihli bir tarife uygulaması gerektiren anlaşmalarda yer alan tercihli tarife uygulamalarını,

e)Türkiye tarafından tek taraflı olarak bazı ülkeler, ülke grupları veya toprak parçalan için tanınan tercihli tarife uygulamalarım,

f)İthalat vergilerinde, bazı eşyaya şartlı olarak uygulanacak muafiyet veya indirim uygulamalarını,

g)Yukarıdakilerin dışında kalan diğer tarife uygulamalarını,

Kapsar.

4-Sabit oranlı vergilendirmeye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, 3 üncü fıkranın (d), (e) ve (f) bentlerinde belirtilen koşulları taşıyan eşyanın ithalinde, beyan sahibi (c) bendinde belirtilen tarife yerine (d), (e) ve (f) bentleri hükümlerinin uygulanmasını isteyebilir. Gerekli koşulların yerine getirilmesi halinde, söz konusu talep gümrük işlemlerinin tamamlanmasından veya eşyanın tesliminden sonra da yapılabilir.

5-Bu maddenin 3 üncü fıkrasının (d), (e) ve (/) bentlerinde belirtilen belirli bir ithalat hacmi ile sınırlandırılmış tarife uygulamaları;

a)Tarife kotalarının söz konusu olduğu durumlarda, tespit edilen ithalat hacmi sınırına ulaşıldığında,

b)Tarife tavanlarının söz konusu olduğu durumlarda ise Bakanlar Kurulu Kararı ile,

Sona erer.

6-Eşyanın tarife pozisyonunun belirlenmesi deyiminden, yürürlükteki hükümlere uygun olarak, söz konusu eşyanın girdiği;

a)Türk Gümrük Tarife Cetvelinin veya 3 üncü fıkranın (b) bendinde öngörülen diğer cetvelin alt açılımlarının,

b)Tamamen veya kısmen Türk Gümrük Tarifesine dayanan ya da bu tarife cetveline alt açılımlar ekleyen ve özel alanlara ait eşya ticaretine ilişkin tarife dışı önlemlerin uygulanması amacıyla Bakanlar Kurulu Kararı ile oluşturulan bir diğer cetvelin alt açılımlarının,

Belirlenmesi anlaşılır.

7-Gümrük Tarife Cetveli, izahnamesi ve eşya fihristi, Müsteşarlıkça hazırlanır ve Resmi Gazetede yayımlanır. Bu şekilde yayımlanan metinler idari ve kazai uygulamalarda esas tutulur." hükümleri yer almaktadır.

Diğer taraftan, 4458 sayılı Gümrük Kanununun "Vergi Kaybına Neden Olan İşlemlere Uygulanacak Cezalar" kenar başlıklı 234. maddesinde ise;

"1. Serbest dolaşıma giriş rejimi veya kısmi muafiyet suretiyle geçici ithalat rejimine tabi tutulan eşyaya ilişkin olarak, yapılan beyan ile muayene ve denetleme veya teslimden sonra kontrol sonucunda;

a)15 inci maddede belirtilen Gümrük Tarifesini oluşturan unsurlarda veya vergilendirmeye esas olan sayı, baş, ağırlık gibi ölçülerinde aykırılık görüldüğü ve beyana göre hesaplanan ithalat vergileri ile muayene sonuçlarına göre alınması gereken ithalat vergileri arasındaki fark %>5 "i aştığı takdirde, ithalat vergilerinden ayrı olarak bu farkın üç katı para cezası alınır.

b)Kıymeti üzerinden ithalat vergilerine tabi eşyanın beyan edilen kıymeti, 23 ila 31 inci maddelerde yer alan hükümler çerçevesinde belirlenen kıymete göre noksan bulunduğu takdirde, bu noksanlığa ait ithalat vergilerinden başka vergi farkının üç katı para cezası alınır.

c)Satış birimine göre miktar itibarıyla %5 ’i geçmeyen bir fark ile maddi hesap hatasından doğan noksan kıymet beyanlarında, bu farklara ait ithalat vergilerinden başka vergi farkının yarısı tutarında para cezası alınır.

2-Dâhilde işleme rejimi, gümrük kontrolü altında işleme rejimi ve tam muafiyetli geçici ithalat rejimi hükümlerine tabi eşyaya ilişkin olarak yapılan beyan ile muayene ve denetleme veya teslimden sonra kontrol sonucunda; birinci fıkrada belirtilen farklılıkların tespiti durumunda aynı fıkrada öngörülen cezaların yarısı kadar para cezası alınır.

3-Yukarıda belirtilen aykırılıkların gümrük idaresince tespit edilmesinden önce beyan sahibince bildirilmesi durumunda söz konusu cezalar yüzde onbeş nisbetinde uygulanır.

4-Genel yönetim kapsamındaki kamu  idareleri için yukarıda belirtilen cezalara ilişkin hüküm-ler uygulanmaz. Bu gibi hallerde, 241 inci maddenin birinci fıkra hükmüne göre işlem yapılır.

5-194 üncü maddenin birinci fıkrası uyarınca doğan gümrük yükümlülüğü kapsamında ödenmesi  gereken ithalat vergilerinin andan maddenin dördüncü fıkrasında öngörülen tarihe kadar hiç ödenmemiş veya eksik ödenmiş olduğunun gümrük idarelerince yapılan kontrol sonucunda tespit edildiği durumda, ödenmesi gereken ithalat vergilerinin söz konusu dördüncü fıkrada belirtilen faizi ile birlikte tahsilinin yanı sıra, yükümlüsü hakkında bu vergilerin dörtte biri tutarında para cezasına hükmedilir. Bu fıkrada belirtilen hiç ödenmeyen veya eksik ödenen ithalat vergilerinin yükümlüsünce gümrük idaresinin tespitinden önce bildirilmesi durumunda bu cezaya hükmedilmez. 194 üncü maddenin dördüncü fıkrası uyarınca işlem yapmakla yetinilir.

6-Bir ila üçüncü fıkralara göre verilen cezalar 241 inci maddenin birinci fıkrasında belirtilen miktardan az olamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.

Yukarıda belirtilen yasa hükümleri dikkate alındığında; gümrük vergilerine esas teşkil eden gümrük tarife ve istatistik pozisyonu, ithal edilen eşyanın özellikleri ve nitelikleri itibarıyla tespit edilerek vergilendirme yoluna gidilir. Eşyanın sadece ismi esas alınarak gümrük tarife ve istatistik pozisyonunun tespiti ve eşyanın vergilendirilmesi mümkün görülmemektedir. Somut olaylarda, ithali yapılan eşyaların madde özellikleri ve içerikleri hakkında araştırma ve inceleme yoluna gidilmeden, aynı ismi ve kodu taşıyan eşyalar hakkındaki daha önceki tespitler esas alınarak işlem kurulması yukarıda açıklanan yasa hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir.

Öte yandan, 4458 sayılı Gümrük Kanununun 3. maddesinin dokuzuncu fıkrası ile 181 ve 197 maddeleri hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinde, gümrük vergilerinde zamanaşımı süresinin gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren üç yıl olduğu, bu sürenin gümrük yükümlülüğünü doğuran  olayla ilgili dava açılması  halinde duracağının belirtilmesi karşısında, somut olayda tahakkuk ettirilen toplu konut fonu payı ile fon payının matrahına ilavesi suretiyle tahakkuk ettirilen katma değer vergisi ve fon payı ve katma değer vergisi üzerinden hesaplanan para cezalarının davacı adına  beyannamenin tescil tarihi olan 22/02/2008 tarihinden itibaren üç yıllık süre geçirildikten sonra, 04/03/2011 tarihinde tebliğ edildiğinin anlaşılması karşısında ek tahakkuk ve para cezalarına vaki itiraz başvurusunun reddine dair işlemin hukuka uygun olmadığı anlaşılmaktadır.

SONUÇ:

1)İstanbul Büyükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 01/06/2012 gün ve 2011/611 değişik iş sayılı kararı ile İstanbul 10. Vergi Mahkemesinin 20/09/2011 tarihli ve 2011/1085-2322 karar sayılı kararı arasında hüküm uyuşmazlığının bulunduğunun kabulüne,

2)İstanbul Büyükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 01/06/2012 gün ve 2012/611 değişik iş sayılı kararında yer alan toplu konut fonu üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasının iptali isteminin reddine ilişkin hüküm fıkrasının kaldırılmasına;

3)İstanbul 10. Vergi Mahkemesinin 20/09/2011 tarihli ve 2011/1085-2322 karar sayılı kararının benimsenmesine,

Karar verilmesi suretiyle hüküm uyuşmazlığının giderilmesinin mümkün olduğu düşünülmektedir.

  Gereği takdirlerinize sunulur.” yönünde düşünce vermiştir.

  II-ESASIN İNCELENMESİ: Başvuru dilekçesi ve ekleri, uyuşmazlığa konu edilen kararlara ilişkin dava dosyaları, ilgili Başsavcıların düşünce yazıları, dayanılan Yasa kuralları, taraflarca verilen dilekçe ve ekleri ile Raportör-Hakim Gülten Fatma Büyükeren’in hazırladığı rapor okunup incelendikten; 2247 sayılı Yasa’nın 25. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sözlü açıklama için önceden belirlenen 28.12.2015 gününde, istemde bulunan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Hukuk Müşaviri M.Ü. ile karşı taraf(davacı) Numil….Anonim Şirketi vekili Av. A.Ö.’in sözlü açıklamaları dinlendikten ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın  yazılı düşünceleri doğrultusundaki açıklamaları alındıktan sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Uyuşmazlık, Başbakanlık Gümrük  Müşteşarlığı İstanbul Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü, Ambarlı Gümrük Müdürlüğünün 23.4.2011 gün ve 2647 sayılı Ek Mali Yükümlülük (TKF) Para Cezası Kararı ile verilen idari para cezasına ilişkindir.

2976 sayılı Dış Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un “Müeyyide” başlıklı 4. madde-sinde; “Bakanlar Kurulu kararıyla tahsil edilen ek mali yükümlülükleri yerine getirmeden ithalat, ihracat veya diğer dış ticaret işlemlerini gerçekleştirenler, noksan ek mali yükümlülüğün iki katı para cezasına çarptırılırlar.”;

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun “Matrah Farklarına Uygulanacak İşlemler” başlıklı 51. maddesinde; “Mükelleflerin ithalde beyan ettikleri matrahla tahakkuk veya inceleme yapanların veyahut teftişe yetkili kılınanların buldukları matrahlar üzerinden hesaplanan vergi farkları hakkında Gümrük Kanunu uyarınca Gümrük Vergisindeki esaslar dairesinde ceza uygulanır.” denilmiştir.

4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun “Amaç, Kapsam ve Temel Tanımlar” başlığı altında düzenlenen 1. maddesinde  “ Bu Kanunun amacı, Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Bölgesine giren ve çıkan eşyaya ve taşıt araçlarına uygulanacak gümrük kurallarını belirlemektir.” denilmiş;

3. maddesinde, “Bu Kanunda geçen;

(……)

           8. (Değişik: 18/6/2009-5911/1 md.) a) “Gümrük vergileri” deyimi, ilgili mevzuat uyarınca eşyaya uygulanan ithalat vergilerinin ya da ihracat vergilerinin tümünü;

b) “Gümrük yükümlülüğü” deyimi, yükümlünün gümrük vergilerini ödemesi zorunluluğunu;

9. (Değişik: 18/6/2009-5911/1 md.) “İthalat vergileri” deyimi,

a) Eşyanın ithalinde ödenecek gümrük vergisi ile diğer eş etkili vergiler ve mali yükleri,

b) Tarım politikası veya tarım ürünlerinin işlenmesi sonucu elde edilen bazı ürünlere uygulanan özel düzenlemeler çerçevesinde ithalatta alınacak vergileri ve diğer mali yükleri;(……)

İfade eder.” hükmü yer almış;

“Gümrük Tarifesi ve Eşyanın Tarife Pozisyonlarına Ayrılması” başlıklı 15. maddesinde, “1. Gümrük vergileri, gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihte yürürlükte olan gümrük tarifesine göre hesaplanır.

2. Eşya ticaretine ilişkin özel hükümlerle belirlenmiş diğer önlemler, gerektiği takdirde, söz konusu eşyanın tarife pozisyonuna göre uygulanır.

3. Gümrük Tarifesi:

a) Bakanlar Kurulunca kabul edilen Türk Gümrük Tarife Cetvelini,

b) Tamamen veya kısmen Türk Gümrük Tarife Cetveline dayanan veya bu cetvele alt açılımlar ekleyen ve eşya ticaretine ilişkin tarife önlemlerinin uygulanması için tespit edilen diğer cetvelleri,

c) Türk Gümrük Tarifesinin kapsadığı eşyaya uygulanacak;

- Gümrük vergi oranlarını,

- Tarım politikası veya tarım ürünlerinin işlenmesi sonucu elde edilen bazı ürünlere  uygulanan  özel  düzenlemeler  çerçevesinde  alınan  ithalat  vergilerini,

d) Türkiye"nin bazı ülkeler veya ülke grupları ile yaptığı tercihli bir tarife uygulaması gerektiren anlaşmalarda yer alan tercihli tarife uygulamalarını,

e) Türkiye tarafından tek taraflı olarak bazı ülkeler, ülke grupları veya toprak parçaları için tanınan tercihli tarife uygulamalarını,(…..)

Kapsar.” denilmiş;

“Gümrük Yükümlülüğünün Doğması” başlıklı 181. maddesinde,

“ (Değişik : 18/6/2009-5911/42 md.) 1. İthalatta gümrük yükümlülüğü;

a) İthalat vergilerine tabi eşyanın serbest dolaşıma girişi,

b) İthalat vergilerine tabi eşyanın ithalat vergilerinden kısmi muafiyet suretiyle geçici ithali,

için verilecek gümrük beyannamesinin tescil tarihinde başlar.(……)”;

“Gümrük Vergilerinin Tahakkuku, Tebliği ve Ödenmesi” başlıklı 197. maddesinde, “1.Gümrük vergileri, tahakkukundan hemen sonra yükümlüye tebliğ edilir.

2. Yapılan denetlemeler sonucunda hiç alınmadığı veya noksan alındığı belirlenen veya 1 inci fıkrada belirtilen şekilde tebliğ edilemeyen gümrük vergilerine ilişkin tebliğat gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren üç yıl içinde yapılır. Şu kadar ki, gümrük yükümlülüğünün doğduğu olayla ilgili olarak dava açılması zaman aşımını durdurur.

3. Yükümlü tarafından gümrük beyannamesinde gösterilen vergi tutarı ile gümrük idaresince hesaplanan vergi tutarının eşit olması halinde, gümrük idarelerinin eşyayı teslim etmesi, gümrük vergilerinin yükümlüye tebliği yerine geçer.

4. Gümrük vergileri alacakları, ceza uygulamasını gerektiren bir fiile ilişkin olması ve zaman aşımı daha uzun bulunan bu fiil nedeniyle ceza davası açılmış olmak kaydıyla, bu alacaklar Türk Ceza Kanunundaki dava ve ceza zamanaşımı süreleri içerisinde kovuşturulup tahsil edilir.

5. (Ek: 18/6/2009-5911/47 md.) Bu madde hükümlerine göre tebliğ edilen gümrük vergileri; 242 nci maddede belirtilen sürelerde itirazda bulunulmaması veya süresi içinde idari yargı mercilerine başvurulmaması hallerinde bu sürelerin bittiği tarihte kesinleşir; dava açılması halinde mahkemece yükümlü aleyhine verilen kararın gümrük idaresine tebliğ edildiği tarihte tahsil edilebilir hale gelir.” hükmü yer almıştır.

Aynı Kanun’un 231. maddesinde, “(Değişik: 28/3/2013-6455/10 md.) 1. İdari yaptırıma konu fiilin, ceza uygulamasını gerektiren bir fiile ilişkin olması ve zamanaşımı daha uzun bulunan bu fiil nedeniyle  ceza davası açılmış olmak kaydıyla, idari yaptırım kararları Türk Ceza  Kanunundaki dava ve ceza zamanaşımı  süreleri içerisinde uygulanır.

2. Gümrük vergileri alacağına bağlı idari para cezalarının zamanaşımı, bu idari para cezalarına ilişkin gümrük vergilerinin zamanaşımına tabidir.”;

            232. maddesinde, “(Değişik: 18/6/2009-5911/58 md.) 1. Bu Kısmın İkinci Bölüm hükümlerine göre gümrük vergileri ile birlikte alınması gereken para cezaları bu vergiler ile aynı zamanda karara bağlanarak tebliğ edilir ve aynı zamanda ödenir.

2. (Ek: 28/3/2013-6455/7 md.) Konusu ve yükümlüsünün aynı olması, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık bulunması şartıyla; birden fazla işleme veya beyannameye ilişkin gümrük vergileri ve para cezalarına tek tahakkuk ve ceza kararı düzenlenebilir.

3. Bu Kanun uyarınca idari yaptırım kararları gümrük idarelerinin amirleri veya yardımcıları tarafından verilir.” denilmiş;

           “Vergi Kaybına Neden Olan İşlemlere Uygulanacak Cezalar” başlıklı 234. maddesinde,

           “(Değişik: 18/6/2009-5911/60 md.) 1. Serbest dolaşıma giriş rejimi veya kısmi muafiyet suretiyle geçici ithalat rejimine tabi tutulan eşyaya ilişkin olarak, yapılan beyan ile muayene ve denetleme veya teslimden sonra kontrol sonucunda;

            a) 15 inci maddede belirtilen Gümrük Tarifesini oluşturan unsurlarda veya vergilendirmeye esas olan sayı, baş, ağırlık gibi ölçülerinde aykırılık görüldüğü ve beyana göre hesaplanan ithalat vergileri ile muayene sonuçlarına göre alınması gereken ithalat vergileri arasındaki fark %5’i aştığı takdirde, ithalat vergilerinden ayrı olarak bu farkın üç katı para cezası alınır.

            b) Kıymeti üzerinden ithalat vergilerine tabi eşyanın beyan edilen kıymeti, 23 ila 31 inci maddelerde yer alan hükümler çerçevesinde belirlenen kıymete göre noksan bulunduğu takdirde, bu noksanlığa ait ithalat vergilerinden başka vergi farkının üç katı para cezası alınır.

          c) Satış birimine göre miktar itibarıyla %5’i geçmeyen bir fark ile maddi hesap hatasından doğan noksan kıymet beyanlarında, bu farklara ait ithalat vergilerinden başka vergi farkının yarısı tutarında para cezası alınır.”;

“İtirazlar” başlıklı 242. maddesinde,

“1. Yükümlüler kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebilir.

2. İdareye intikal eden itirazlar otuz gün içinde karara bağlanarak ilgili kişiye tebliğ edilir.

3. İtiraz dilekçelerinin süresi içinde yanlış makama verilmesi halinde, itiraz süresinde yapılmış sayılır ve idarece yetkili makama ulaştırılır.

4. İtirazın reddi kararlarına karşı işlemin yapıldığı yerdeki idari yargı mercilerine başvurulabilir.” hükmü yer almıştır.

          Dosyanın incelenmesinden, davacı Numil..A.Ş. firması adına tescilli 22.2.2008 gün ve 23082 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesiyle 2104.20.00.00.00 gümrük tarife ve istatistik pozisyonunda beyan edildikten sonra, Gümrük Kontrolörü Y.K.T. ve M.M. tarafından düzenlenen 23.12.2009 tarihli, 81-92/07,91-89/13 sayılı Cevaplı Rapor doğrultusunda 1901.10.00.19.00 gümrük tarife ve istatistik pozisyonunda, 2008 yılında uygulanan ithalat Rejimi Kararına ekli III sayılı liste uyarınca, 7001 tarım payı kodu tespit edilip 8.80 Euro/100 kg. toplu konut fonu payına tabi olduğundan bahisle tahakkuk ettirilen fon payı ile katma değer vergisi itirazsız ödenen eşyanın, İstanbul Bölge Laboratuar Müdürlüğünün 17.12.2010/2876 sayılı yazı eki, 15.12.2010 tarih ve 322 sayılı Raporunda, söz konusu serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın, 1901.90.99.10.00 gümrük tarife ve istatistik pozisyonunda, anılan listede 7026 tarım payı kodunda değerlendirilerek 30.81 Euro/100 kg. toplu konut fonu payına tabi olduğundan bahisle, Gümrük Müsteşarlığı İstanbul Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü Ambarlı Gümrük Müdürlüğünce  davacı adına tahakkuk ettirilen toplu konut fonu payı ile fon payının matrahına ilavesi suretiyle tahakkuk ettirilen katma değer vergisine ve fon payı ve katma değer vergisi üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezalarına karşı yapılan itirazın zımnen reddi karşısında, davacının 23.02.2011 gün ve 2647 sayılı ve 8.484,00 TL tutarındaki para cezasına karşı adli yargı yerinde, 21.02.2011 gün ve 20830 sayılı TKF ve buna isabet eden KDV gelir eksikliği tahakkuku kararı, 21.02.2011 gün ve 2442 sayılı KDV para cezası kararı ve 23.02.2011 tarih ve 2647 sayılı para cezası kararlarının iptali istemiyle de idari yargı yerinde dava açtığı, böylece her iki yargı kolunda da 23.02.2011 gün ve 2647 sayılı ve 8.484,00 TL tutarındaki para cezasının iptali istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

Adli yargı yerinde yapılan yargılamada, Büyükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesince, ithal edilen mamalar üzerinde numune alınarak tahlil yapıldığı, tahlil sonucunda mamanın içeriğine göre KDV farkı olduğunun anlaşılması üzerine KDV farkı için idari para cezası uygulandığı, idari para cezasında  usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılmakla itirazın reddine karar vermek gerektiği açıklanarak, başvurunun  reddine karar verilmiş, verilen karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir.

            İdari Yargı yerinde yapılan yargılamada, İstanbul 10. Vergi Mahkemesince, 22.02.2008 tarih ve 23082 sayılı beyanname ile ilgili olarak davacı şirket yetkilisi hakkında açılmış herhangi bir ceza davasının bulunmaması nedeniyle söz konusu ek tahakkuk ve para cezaları yönünden zamanaşımı süresinin üç yıl olarak uygulanması zorunluluğunun ortaya çıktığı ve bu husus dikkate alındığında ek tahakkuk ve para cezalarının zamanaşımına uğradığı görülmekte olup, zamanaşımına uğraması nedeniyle alınması olanaklı olmayan ek tahakkuk ve para cezalarına vaki itiraz başvurusunun zımnen reddine dair Başmüdürlük kararında hukuki isabet bulunmadığı açıklanarak, davanın kabulüne, dava konusu  başmüdürlük kararının iptaline karar verilmiş, verilen karar Danıştay 7. Dairesinin  20.11.2013 gün ve E: 2013/4230, K: 2013/6443 sayılı kararı ile  kesinleşmiştir.

          Somut olayda, davalı idare tarafından 2976 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca, 4458 sayılı Kanunun 234. maddesi  hükümleri  doğrultusunda verilen para cezasına karşı, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 242. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, bu Kanuna göre verilen idari para cezalarına karşı açılacak davalar yönünden idare mahkemeleri görevli kılındığından, Büyükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesinin görevli mahkeme olmadığı, bu durumda, adli yargı yerince verilen kararın görevsiz mahkemece verilmiş bir karar olduğu açıktır.

            Ne var ki uyuşmazlığın esasına ilişkin olan ve itiraz edilmemek suretiyle kesinleşen bu kararın, görevsiz mahkemece de verilmiş olsa, “kesin hüküm” ilkesi uyarınca salt görevsiz yargı yerince verilmesi nedenine dayalı şekilde yerine getirilmemesi düşünülemez. Bu nedenle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının usule ilişkin ilk görüşündeki, görevsiz yargı yerince verilen hükmün “hüküm uyuşmazlığına esas alınmaması gerektiği; kanun yararına bozma müessesesi yoluyla bu hükmün ortadan kaldırılabileceği” yolundaki değerlendirmesinin irdelenmesinde yarar bulunmaktadır.

Doktrinde, kararın kesinleşmesinden, bir mahkeme hükmüne ancak bir dereceye kadar itiraz edilebilmesinin (şekli anlamda kesin hüküm); ve davanın tarafları arasında çekişmeli olan hukuki ilişkinin bütün bir gelecek için kesin olarak tespit edilmesinin veya düzenlenmesinin (maddi anlamda kesin hüküm) anlaşılması gerektiği belirtilmektedir.

Diğer yandan,  kanun yararına temyizin amacı; temyizi kabil olmayan hükümler ile, istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş olan hükümlerde hukukun yanlış uygulandığının tespit edilip, mahkemelerin bundan sonraki benzer olaylarda aynı yanlışı yapmalarını önlemek için bu gibi hükümlerin Cumhuriyet Başsavcısının kanun yararına temyizi üzerine Yüksek Mahkeme tarafından incelenmesidir. Yüksek Mahkemece gerçekten hukukun yanlış uygulandığı kanısına varılırsa, hüküm kanun yararına  bozulacak  fakat, bu bozma kararı hükmün hukuki sonuçlarını kaldırmayacaktır. Kanun yararına bozma kararı Resmi Gazetede yayınlanarak kanunların yurdun her yerinde aynı şekilde uygulanması sağlanacaktır.

Dolayısıyla, dosyanın somutunda, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’na göre idari yaptırım kararının kaldırılması istemiyle yapılan başvuru üzerine verilen karara karşı Kanun’un 29. maddesi uyarınca, “Mahkemenin verdiği son karara karşı, Ceza Muhakemesi Kanununa göre itiraz edilebilir. Bu itiraz, kararın tebliği tarihten itibaren en geç yedi gün içinde yapılır.” denildiği; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 271. maddesinde ise, itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğunun belirtildiği; olağanüstü kanun yolu olarak düzenlenen kanun yararına bozma talebi bir usuli hak olmadığından kesinleşen kararlara etkisinin olmadığı; Kanun yararına bozmanın amacının, temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş olan hükümlerde hukukun yanlış uygulandığının tespit edilip, mahkemelerin bundan sonraki benzer olaylarda aynı yanlışı yapmalarını önlemek için bu gibi hükümlerin Cumhuriyet Başsavcısının kanun yararına temyizi üzerine Yüksek Mahkeme tarafından incelenmesi olduğu ve Kanun Yararına bozma kararının Resmi Gazetede yayınlanarak kanunların yurdun her yerinde aynı şekilde uygulanmasının sağlanacağı gözetildiğinde, görevsiz bir mahkeme tarafından ve hatta görevsiz yargı kolunca verilmiş olan kararların derecattan geçerek veya geçmeksizin kesinleşmediğinden söz edilemeyeceği ve hüküm uyuşmazlığına ilişkin uyuşmazlıklarda kararların “görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş, .......” olma koşulunu da sağlamış olacağı kuşkusuzdur.

Bu nedenle, görevsiz mahkemece verilmiş olsa da kesinleşmiş bir kararın hüküm uyuşmazlığına konu teşkil edeceği kuşkusuz olup, Uyuşmazlık Mahkemesinin “hüküm uyuşmazlığı” konusundaki yerleşik kararları da bu doğrultudadır. Dolayısiyle anılan görüşe katılmaya imkan görülmemiş ve adli yargı yeri ile idari yargı yeri arasındaki hüküm uyuşmazlığının esasının irdelenmesine geçilmiştir.

Yukarıda  izah edilen tüm mevzuat ve dosyada bulunan  belgeler birlikte incelendiğinde, gümrük vergilerinde zamanaşımı süresinin gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren üç yıl olduğu, bu sürenin gümrük yükümlülüğünü doğuran olayla ilgili dava açılması halinde duracağı, gümrük vergilerini doğuran olayın Türk Ceza Kanununa göre ceza uygulanmasını gerektiren bir fiile ilişkin olması ve suçun zamanaşımının daha uzun olması halinde Türk Ceza Kanunundaki dava ve ceza zamanaşımı sürelerinin uygulanacağı, bu durumda 22.02.2008 tarih ve 23082 sayılı gümrük giriş beyannamesi muhteviyatı eşya ile ilgili gümrük yükümlülüğünün beyannamenin tescil tarihinde başlaması nedeniyle üç yıllık zamanaşımı süresinin de tescil tarihinde başladığı ve 22.02.2011 tarihinde son bulduğu; buna göre ek TKF ve TKF"ye isabet eden KDV tahakkukları ile KDV para cezası ve TKF"nin iki katı tutarındaki para cezası kararlarının dosya içinde bulunan belgelerden anlaşıldığı üzere, tebliğ edildiği 4.3.2011 tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolduğu ve Gümrük Müsteşarlığı İstanbul Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü Ambarlı Gümrük Müdürlüğünün  10.5.2011 gün ve 49420 sayılı yazısında, dava konusu beyanname ile ilgili olarak kaçakçılık davası(ceza davası) açıldığına dair herhangi bir işlem kaydına rastlanmadığı hususunun bildirildiği, dolayısıyla 22.02.2008 tarih ve 23082 sayılı beyanname ile ilgili olarak davacı şirket yetkilisi hakkında açılmış herhangi bir ceza davasının bulunmaması nedeniyle söz konusu ek tahakkuk ve para cezaları yönünden zamanaşımı süresinin üç yıl olarak uygulanması zorunluluğunun ortaya çıktığı ve bu husus dikkate alındığında, zamanaşımına uğraması nedeniyle tesis edilen ek tahakkuk ve para cezalarına ilişkin işlemlerde hukuka uygunluk görülmemektedir. 

Bu durumda, Ek Mali Yükümlülük (TKF) Para Cezası Kararının iptali istemine ilişkin kısım yönünden, 22.02.2008 tarih ve 23082 sayılı gümrük giriş beyannamesi muhteviyatı eşya ile ilgili gümrük yükümlülüğünün beyannamenin tescil tarihinde başlaması nedeniyle üç yıllık zamanaşımı süresinin de tescil tarihinde başladığı ve 22.02.2011 tarihinde son bulduğu,  buna göre para cezası kararının tebliğ edildiği 4.3.2011 tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolduğu gözetildiğinde, davacı adına yapılan tarım fonu payı, katma değer vergisi tahakkuku ve para cezalarına vaki itirazların reddine ilişkin dava konusu işlemlerin iptaline karar veren İstanbul 10. Vergi Mahkemesi kararının hukuka uygun bulunduğu sonucuna varıldığından,  Ek Mali Yükümlülük (TKF) Para Cezası Kararının iptali istemiyle açılan davayı esas yönünden inceleyerek hukuka uyarlı olmayan gerekçeyle reddeden, mevzuat uyarınca da görevsiz bulunan  Büyükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 1.6.2012 gün ve Değişik İş no; 2011/611 sayılı kararının kaldırılmak suretiyle hüküm uyuşmazlığının giderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.

 

S O N U Ç       : Açıklanan nedenlerle; 

1- Ek Mali Yükümlülük (TKF) Para Cezası kararının kaldırılması istemiyle açılan davada, Büyükçekmece 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 1.6.2012 gün ve Değişik İş no: 2011/611 sayılı kesinleşen kararının kaldırılmasına,

2- Hukuk ve usule uygun bulunan İstanbul 10. Vergi Mahkemesinin 20.9.2011 gün ve E:2011/1085, K:2011/2322 sayılı kararının benimsenmesine,

3- Mevcut hüküm uyuşmazlığının bu suretle giderilmesine, 28.12.2015 gününde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

 

 

 

 

Hemen Ara