Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/9072 Esas 2022/12295 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/9072
Karar No: 2022/12295
Karar Tarihi: 12.10.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/9072 Esas 2022/12295 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2022/9072 E.  ,  2022/12295 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
    No :


    Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacının 2011 yılı Ocak ayından 2018 yılı Aralık ayına kadar ... Öğretmenevinde düğün ve nişan organizasyonlarında kemençe çalıp solistlik yapmak suretiyle müzisyen olarak çalıştığının tespitini talep etti.
    II-CEVAP
    Feri Müdahil vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan bu davanın sigortalılık sürelerinin tespiti talebini içeren bir hizmet tespiti davası olduğunu, davacı tarafından müvekkil kurum davalı gösterilmek suretiyle açılan bu davanın “sigortalılık sürelerinin tespiti” talebini içerir bir hizmet tespiti davası olduğunu, 11.09.2004 tarih ve 29116 sayılı mükerrer resmi gazetede yayımlanan 6552 sayılı kanunun 64. maddesi ile 5521 sayılı İş Mahkemeleri yasasının 7. maddesine 4. fıkrasının eklendiğini, kurumun fer'i müdahil olduğuna, iş bu davanın bahsi geçen kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açıldığını, davacı tarafın dava dilekçesinde, davalıya ait işyerinde 2011 yılı Ocak ayından 2018 yılı Aralık ayına kadar çalıştığı iddiasıyla tüm günlerin hizmetleri olarak tespit ve tescilini talep ettiğini, bunun ispatının davacıya düştüğünü, davalı kurum kayıtlarında davacının talebine ilişkin belirtildiği şekilde prim ödeme gün sayısının mevcut olmadığını, davacının müdahil davalı kuruma herhangi bir başvurusunun bulunmadığını, mezkur davanın usul ve yasalara aykırı olup reddi gerektiğini, sosyal güvenlik hakkının kamu düzenini ilgilendirdiğinden işverenin kabulünün tek başına hukuki sonuç doğurmayacağını, hizmet tespiti davalarının yasal dayanağı 5510 Sayılı Kanun 86/9 maddeleri olup, müvekkil kurumun müdahil sıfatı taşıdığını, davacının çalıştığını iddia ettiği hizmete ilişkin belgelerin işveren tarafından kuruma verilip verilmediği veya çalıştığının kurumca tespit edilip edilmediğini hizmetin geçtiği yıllarda işyerinin gerçekten var olup olmadığını, 5510 sayılı yasa kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı, bu hususların kurumdan Ticaret Odasından veya Vergi Dairesinden sorulmasına, davacının çalıştığı iddia edilen yıllara ilişkin işyeri kayıtları ve ücret tediye bordroları celp edilerek davacının bu işyerinde çalıştığını gösterir kayıt ve belgelerin bulunup bulunulmadığının araştırılmasını, böylece çalışma iddiasının öncelikle belge ve kayıtlarla tespit edilmesini, iddianın sadece tanık beyanlarına dayandırılması durumunda çalışmanın konusu, çalışmanın süreklimi, mevsimlik mi olduğu başlangıç ve bitiş tarihleri ile alınan ücret konularında tanıkların buna göre ifadelerinin alınmasını, tanık beyanlarının sağlıklı olup olmadığının denetlenmesi, çalışma olgusunun hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesini, sigortalılıktan söz edebilmek için çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında sigortalılık tespiti davaları yönünden kabul edilebilen ilkelere uygun biçimde belirlenmesinin gerektiğini, iş yeri bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtların aranması gerektiğini, gerçek çalışma olgusu somut, inandırıcı bilgilere dayalı biçimde kanıtlanması gerektiğini, sosyal güvenlik hakkını kamu düzenini ilgilendirdiğini, resmi kurum kayıtları karşısında davacının çalışma iddialarının ancak eş değer belgelerle ispatı gerekmekte olup, tanık sözleri ile ispata muvakafatlarının olmadığını, belirtilen tüm açıklamalar neticesinde söz konusu hüküm ve içtihatlar uyarınca müvekkil kurumun yapmış olduğu tüm işlemlerin hukuka ve yasaya uygun olduğunu, yargılama sonunda 6100 sayılı yasanın 69/1 gereğince Fer'i Müdahil olan müvekkili kurum aleyhine hüküm kurulmamasına, haksız ve yersiz açılmış davanın reddine, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının ... Öğretmenevi ile arasında yazılı veya sözlü bir hizmet sözleşmesinin olmadığını, işçi-işveren ilişkisi bulunmadığından haksız davanın reddi gerektiğini, düğün organizasyonu için kuruma başvuran düğün sahiplerinin düğünlerinde kemençe çalınmasını istediklerinde tanıdıkları birini bu amaçla düğünlerine çağırmakta ya da öğretmenevi yetkililerinden kemençe çalan tanıdıkları varsa kendileri adına onunla anlaşılmasını istediklerini, böyle durumlarda kurumda görev yapan müzisyenlerinin kemençe çalan tanıdıklarını çağırdığını, davacının da müzisyenin arkadaşı olması nedeniyle talep geldiğinde öğretmenevinde sahne aldığını, davacının Öğretmenevinin talimatlarına bağlı olmadan kendisine yapılan teklifi reddetme hakkına sahip olduğunu, bunun da kurumla davacı arasında bağımlılık ilişkisinin bulunmadığına delil olduğunu, ücret hususunda düğün sahibinin kemençe ücretini iki şekilde ödediğini, ilk olarak kemençe parasını organizasyon ücretine ek olarak ödediğini, bu paranın daha sonra kemençe çalan kişiye ödendiğini, ikinci olarak da düğün sahibinin kemençeciye ücreti elden verdiğini, düğün sahibi tarafından kartla yapılan ödemenin kemençecinin hesabına aktarılmasının maaş ödemesi olarak nitelendirilemeyeceğini, Davacının, arkadaşının daveti üzerine düğünlerde kemençe çalma işini, kendi iş organizasyonu içinde, kurumun mesai ve iş konusunda bir talimatı olmadan yerine getirdiğini, işini kaybetme riski olmaksızın verilen görevi reddetme hakkına sahip olduğunu, bu durumda taraflar arasındaki ilişkide iş sözleşmesinin belirleyici unsuru olan hukuki ve kişisel bağımlılıktan söz edilemeyeceğini, herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların sigortalı sayılmadığını, davacıyla kurum arasında hizmet akdinden kaynaklanan bağımlılık ilişkisi bulunmadığını, Davacının ... Öğretmeneviyle arasında yazılı veya sözlü bir hizmet akdine dayanan hizmet ilişkisi olmadığını, davacının iddia ettiği tarihlerde veya bu tarihler dışında ilgili kurumda sigortalı olmasını gerektirecek herhangi bir hizmetinin bulunmadığını, davacıyla ilgili ... verilmiş bir işe giriş bildirgesi olmadığı gibi kurumun muhasebe kayıtlarında davacının bordrosu da bulunmadığını, bu sebeple haksız davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk derece mahkemesi, Davanın reddine, karar verilmiştir.
    B-BAM KARARI
    ... Bölge Adliye Mahkemesince,Yerel mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, karar vermiştir..
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    1- 6100 sayılı HMK m. 119/1-e gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini bildirmek, m. 194 gereğince de taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.
    Bir davada haklı çıkabilmek için soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir.İddia somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir.
    Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda da geçerlidir.
    HMK m. 31 gereğince, Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim,m. 31 ve 119/1-e gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir.
    Hizmet tespiti davalarının amacı hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da eldeki davada davacının yaptığı işin niteliği, kimlerle çalıştığı, hususları açıklığa kavuşturulmalıdır.
    2-Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Kanunun 86/9 maddesidir. Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur.Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
    Davacı, 2011 yılı Ocak ayından 2018 yılı Aralık ayına kadar ... Öğretmenevinde düğün ve nişan organizasyonlarında kemençe çalıp solistlik yapmak suretiyle müzisyen olarak çalıştığının tespitini istemiştir. Dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgeler karşısında, dava konusu dönemde davacının davalı işverenlik ... Öğretmenevi ve ... Müdürlüğü iş yerinden (...) herhangi bir bildiriminin bulunmadığı ve fakat başka iş yerlerinden 4/1-a kapsamında sigortalılık bildirimleri ile 4/1-b kapsamında sigortalılığının olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece Somut olayla ilgili olarak; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.05.2002 gün, E.2002/21-445,K.202/452 sayılı kararı gereğince o zaman yürürlükte olan 506 sayılı yasanın78 ve geçici m.80 gereğince sanatçıların borçlanmasını kabul edilmekteydi. 5510 gayılı yasanın m.4 alt beni 2/b gereğince birden fazla işverenler tarafından Çalıştırılan film,tiyatro;sahne gösteri, ses ve saz sanatçıları sigortalı sayılır. Bu husus sanatçıların sigortalı sayılması 2167 sayılı yasa yasaya eklenen ek.m10 ile getirilmiştir.6l11 sayılı Yasa'nın 51 nci maddesi ile eklenen geçici madde ile 1.3.2011 tarihinden itibaren Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca belirlenecek alanlarda kısmi süreli iş sözleşmesiyle bir veya birden fazla kişi tarafından çalıştırılan film,tiyatro,sahne gösteri; ses ve saz sanatçıları ile müzik,resim,heykel dekoratif ve benzeri diğer sanatçıları süresine göre hesaplanan çalışma gün sayısı 10 günden az olanların kendileri tarafından prim ödemelerine imkanı sağlanmıştır. Bu sigortalılar kanunun hizmet akdi kapsamında sigortalı say değildir. Kaldı ki sanatçı olarak sigortalılık söz konusu göz önüne alınsa bile davacının anılan yasa Hükümleri içinde 4/a sigortalısı olması yasal olarak mümkün olmadığından açılan davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar eksik araştırma ve incelemeye dayalıdır.
    Mahkemece öncelikle yukarıda açıklanan somutlaştırma yükümlülüğü kapsamında davacının çalışma şekli, ne iş yaptığı ve kimlerle çalıştığı, ücretini kimden aldığı, kimden talimat aldığı hususları açığa kavuşturulmalı, davalı öğretmenevinde gerçekleştirilen düğün, nişan v.b. merasimler konusunda öğretmenevinin organizatör olarak yer alıp almadığı, söz konusu organizasyonları kimin yaptığı hususları belirlenmeli, bu bağlamda gerçek işveren belirlenmeli, işverenin farklı kişi olması halinde de davanın kamu düzenine ilişkin niteliği gereği HMK’nın 124. maddesi uyarınca husumetin doğru işverene yöneltilmesi için davacıya mehil verilmeli, davaya usulüne uygun şekilde dahil edilmeli ve davaya dahil edilen işverenin de göstereceği deliller toplanmalı, gerektiğinde resen de araştırma yapılarak davaya konu çalışma hiçbir kuşku ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli ve oluşacak kanaate göre karar verilmelidir.
    Mahkemece; toplanan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile verilen karar hatalı olup bozmayı gerektirir.
    O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi kararının 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12.10.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara