Esas No: 2017/1011
Karar No: 2022/37
Karar Tarihi: 20.01.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/1011 Esas 2022/37 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2017/1011 E. , 2022/37 K."İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Sanık ...’ın maktul ...'ya yönelik kasten öldürme suçundan beraatine ilişkin ... (Kapatılan) 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 01.03.2012 tarihli ve 65-47 sayılı hükmün katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 13.05.2013 tarih ve 818-3737 sayı ile;
"...Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 20.10.2009 tarihli ve 2009/1-85/242 sayılı kararında açıklandığı üzere; aynı öldürme ve öldürmeye teşebbüs eylemlerinin failleri olarak yargılanan sanıklardan birisinin savunulmasının diğer sanık yönünden savunmada zaafiyet yarattığı durumlarda sanıklar arasında menfaat uyuşmazlığı bulunduğunun kabulü gerektiğinden, aralarında yakın akrabalık ilişkisi bulunan sanıklar ... ... ve Tevfik arasında menfaat çatışması bulunduğu anlaşıldığından, sanıkların savunmalarının ayrı ayrı müdafiler yerine aynı müdafiler tarafından yapılması suretiyle 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 38/1. ve 5271 sayılı CMK'nın 152. maddelerine aykırı davranılması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan ... Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesince 24.12.2013 tarih ve 222-352 sayı ile, sanık ...'ın maktul ...'ya yönelik kasten öldürme suçundan beraatine karar verilmiş, bu hükmün de katılanlar vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 29.04.2015 tarih, 5829-2737 sayı ve oy çokluğu ile;
"Oluşa, mağdurlar ..., Yasin ve Serhat ile tanıklar... ve ....ın beyanlarına, soruşturma aşamasında 21.10.2009 günü saat 15.30’da tutulan tutanağa ve tüm dosya kapsamına göre; maktul ... ile tanık...'nin evli oldukları, ...'nin eşi Hacı’dan ayrılarak Tevfik’in kardeşi olan ... ... ile birlikte yaşamaya başladığı, ....'nin bir süre sonra eşi Hacı’yla barışarak ... ...'tan ayrıldığı, ... ...’ın buna rağmen...'yi aramaya devam ettiği, olay günü Hacı’nın telefonla Tevfık'i arayarak bu hususu konuştuğu sırada aralarında yaşanan küfürleşme sonrası Hacı'nın 'Geleceğim, size göstereceğim' diyerek evinden çıkıp kardeş olan sanıkların evlerinin bulunduğu yere doğru yürümeye başladığı, bu sırada ...'in telefonla ... ...'ı arayarak Hacı ile yaptığı görüşmeyi anlattığı, ... ...'ın yanına tabancasını alarak evin bahçesine indiği, ...'in de tabancasını alarak bahçeye doğru yürüdüğü, evin bahçesinde karşılaştıklarında önce ... ...'ın ateş ederek maktulü vurduğu, yere düşen maktulün kalkıp gitmek istediği sırada olay yerine gelen Tevfik'in de tabancası ile maktule ateş ettiği, maktulün göğüs ve kol bölgelerine aldığı iki isabet ile yaralanarak öldüğü olayda; ... ... ve Tevfik'in, fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurarak, fikir ve irade birliği içerisinde tam bir dayanışma göstererek hareket ettikleri anlaşılmakla, sanığın öldürme eyleminden TCK’nın 37. maddesi uyarınca fail olarak sorumlu tutularak cezalandırılması gerektiği hâlde, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde beraatine karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 17.11.2015 tarih ve 292-339 sayı ile bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın beraatine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11.01.2016 tarihli ve 422832 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 81-716 sayı ile; 6763 sayılı Kanun'un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 15.06.2017 tarih ve 190-2353 sayı ile; direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Direnmenin kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında, maktul ...'ya yönelik kasten öldürme suçundan verilen beraat hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın maktul ...’ya yönelik kasten öldürme suçuna TCK’nın 37/1. maddesi kapsamında “müşterek fail” olarak iştirak edip etmediğinin belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca öncelikle Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) Sisteminden alınan güncel nüfus kaydında, sanığın direnme kararından sonra temyiz aşamasında öldüğü bilgisine yer verilmesi karşısında, bu hususun mahallinde araştırılmasının gerekli olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) bilişim sistemi kullanılarak çıkartılan güncel nüfus kayıt örneğinde, sanık ...'ın direnme kararından sonra 15.12.2021 tarihinde öldüğü bilgisinin yer aldığı anlaşılmaktadır.
5237 sayılı TCK’nın 64. maddesinde; sanığın ölümü durumunda kamu davasının düşürüleceği, sadece niteliği itibarıyla müsadereye tabi olan eşya ve maddi menfaatler hakkında yargılamaya devam olunacağı, hükümlünün ölümü hâlinde ise cezanın ortadan kaldırılmasına karar verilmekle birlikte müsadere ve yargılama giderine ilişkin hükmün infaz edileceği belirtilmek suretiyle hükümlü ile sanığın ölümüne farklı sonuçlar yüklenmiştir.
Buna göre; kamu davası açılmadan önce şüphelinin ölmesi durumunda kovuşturma imkânının bulunmaması nedeniyle "kovuşturmaya yer olmadığına", kamu davası açıldıktan sonra sanığın ölmesi hâlinde ise yerel mahkemece "davanın düşmesine" karar verilecektir. Ölümün ceza ilişkisini sadece ölen kişi bakımından sona erdirmesi nedeniyle iştirak hâlinde işlenen suçlarda diğer sanıklar hakkında davaya devam edilecek, sanığın ölümü, niteliği itibarıyla müsadereye tabi olan eşya ve maddi menfaatler hakkında davaya devam olunarak müsadere kararı verilmesine engel olmayacaktır. Sanığın ölümü ceza ve infaz ilişkisini düşürürken, hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşmiş olan hükümlünün ölümü sadece hapis ve henüz infaz edilmemiş adli para cezalarının infaz ilişkisini ortadan kaldıracaktır. Buna bağlı olarak, ölümden önce tahsil edilmiş olan para cezaları mirasçılara iade edilmeyecek, buna karşın tahsil edilmemiş bulunan para cezaları mirasçılardan istenmeyecek, bunun yanında müsadereye ve yargılama giderine ilişkin hükümler ölümden önce kesinleşmiş olmak kaydıyla infaz olunacaktır.
Görüldüğü gibi, suç teşkil eden bir fiilin işlenmesiyle fail ile devlet arasında doğan ceza ilişkisi, bu fiili işleyen sanığın ya da hükümlünün ölümüyle cezaların şahsiliği ilkesi nedeniyle başkası sorumlu tutulamayacağından düşmektedir. Ölüm, bir vakıa olan suçu ortadan kaldırmayacak, suçtan sorumlu tutulacak kişi olmadığından, devletin suçla birlikte ortaya çıkan cezalandırma sorumluluk ve yetkisini sona erdirecektir.
Temyiz aşamasında sanığın öldüğüne ilişkin bir iddianın ortaya çıkması ya da UYAP (Ulusal Yargı Ağı Projesi) bilişim sistemi vasıtasıyla alınan güncel nüfus kaydında öldüğü bilgisinin yer alması gibi hâllerde, ölümün kamu davasının düşmesini gerektiren bir neden olduğu göz önüne alınarak, ölüm nedeniyle düşme kararının temyiz mercisince dosya üzerinde yapılan inceleme sırasında verilmesi yerine, ölüm bilgisi nedeniyle diğer yönleri incelenmeyen hükmün bozulması ve yerel mahkemece mahallinde yapılan araştırma sonucunda sanığın öldüğünün kesin olarak saptanmasından sonra düşme kararı verilmesi daha isabetli olacaktır.
Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;
Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) bilişim sistemi kullanılarak alınan güncel nüfus kayıt örneğinde, sanık ...'ın direnme kararından sonra 15.12.2021 tarihinde öldüğü bilgisi yer aldığından, ölümle ilgili mahallinde araştırma yapılarak karar verilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Bu itibarla, sanık hakkındaki direnme kararına konu hükmün, gerekli araştırmanın mahallinde yapılıp ölümün Yerel Mahkemece tespiti ile sonucuna göre 5237 sayılı TCK’nın 64 ve 5271 sayılı CMK'nın 223. maddeleri uyarınca gereken hükmün verilmesinin temini için sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- ... Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.11.2015 tarihli ve 292-339 sayılı direnme kararına konu hükmünün, güncel nüfus kayıt örneğinde sanığın, direnme kararından sonra 15.12.2021 tarihinde öldüğü bilgisinin yer alması karşısında, bu konuda gerekli araştırmanın mahallinde yapılarak sonucuna göre 5237 sayılı TCK’nın 64 ve 5271 sayılı CMK'nın 223. maddeleri uyarınca gereken hükmün verilmesinin temini için diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 20.01.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.