Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/7873 Esas 2012/10832 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/7873
Karar No: 2012/10832

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/7873 Esas 2012/10832 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2012/7873 E.  ,  2012/10832 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Gebze 1. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 13/09/2011
    NUMARASI : 2010/664-2011/465

    Davacı vekili; 12.07.2010 tarihinde işveren tarafından yapılan toplantıda, yıllık izin sürelerinin bir haftaya düşürüleceğini bildirdiğini, bu değişikliği kabul etmeyen   işçilerin iş sözleşmelerinin haklı ve geçerli sebebe dayanmaksızın feshedildiğini ileri sürerek, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.
    Davalı işveren vekili, davacının, üretim operatörü olarak çalışan davacının çalışma arkadaşları ile birlikte işverenin bilgisi dışında üretimi durdurduklarını, çalışma ahengini ve iş yeri huzurunu bozan  bu davranışları sebebiyle 4857 sayılı İş Kanunu"nun 25/II e maddesi uyarınca iş sözleşmesinin haklı sebebe dayalı  feshedildiğini  belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, yıllık izin süresinin bir haftaya indirilmesi sebebi ile, işçilerin  sendika temsilcisi ve işveren yetkilileri ile mesai saati içinde gerçekleşen görüşmeleri süresinde  üretim durmuş ise de, bilgi amaçlı toplantının işi yavaşlatma, güveni kötüye kullanma, doğrulukla bağdaşmayan hareket olarak değerlendirilemeyeceği, kaldı ki bu görüşmeye davacı dahil tüm vardiya çalışanlarının katıldığı, davacının diğer işçilerin işlerini bırakmasına öncülük veya teşvik ettiğine dair delil bulunmadığı, iş verenin  eşit davranma yükümlülüğüne aykırı davranarak iş sözleşmesini haksız feshettiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı Kanun’un 18 ve devamı maddeleridir.
    4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından yada işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
    4857 sayılı Kanun’un 18. maddesi bakımından işçinin davranışlarından kaynaklanan sebepler, işçinin aynı Kanun"un 25/II. maddesinde öngörülen sebepler niteliğinde ve ağırlığında olmayan, işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen, sözleşmeye aykırı davranışlarıdır. İşçinin davranışı ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde geçerli sebep olabilir. İşçinin sosyal açıdan olumsuz bir davranışı, toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak bir tutumu işyerinde üretim ve iş ilişkisi sürecine herhangi bir olumsuz etki yapmıyorsa geçerli sebep sayılamaz.
    4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
    Somut olayda, davacının iş sözleşmesi davalı işveren tarafından 30.07.2010 günlü fesih bildirimi ile  işletmenin üretimini izinsiz yavaşlatma, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar sergileyerek çalışma ahengini ve işyeri huzurunu bozan davranışlarda bulunduğu ileri sürülerek  4857 sayılı Kanun’un 25/II-e maddesi uyarınca  feshedilmiştir.
    4857 sayılı Kanun"un  25. maddesinin II.  bendinde, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve  belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığında işverenin haklı fesih  imkanının olduğu açıklanmıştır. Yine aynı maddenin II. bendinin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkanı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkanı tanımaktadır.
    Dosyadaki  tanık beyanlarından davacı ile birlikte birkısım  çalışanın işverenin yıllık izinlerin kullanımına ilişkin aldığı karar üzerine işyerinde iş saati içinde   toplantı  yaptıkları dikkate alındığında  davacının bu davranışının işin yürütümünü olumsuz etkilediği, davalı işverenin siparişlerini zamanında bitirilemediğinden sevkiyatın gecikmesine sebep olarak iş yerinde olumsuzluğa yol açtığı anlaşılmaktadır. Buna göre davalı tarafça yapılan feshin haklı sebep ağırlığında olmasa da geçerli bir fesih mahiyetinde olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, davanın reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun"un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
    HÜKÜM: Yukarıda belirtilen sebeplerle;
    1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
    2-Davanın REDDİNE,
    3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
    4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 38,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
    5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
    6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 22.05.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.  

     

    Hemen Ara