Esas No: 2019/578
Karar No: 2022/52
Karar Tarihi: 25.01.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/578 Esas 2022/52 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2019/578 E. , 2022/52 K."İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Sanık ... hakkında maktul ...'a yönelik tasarlayarak kasten öldürme suçundan TCK'nın 82/1-a, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin ... (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesince (CMK'nın 250. maddesi ile görevli) verilen 08.12.2009 tarihli ve 317-391 sayılı karar tarihi itibarıyla hükmedilen ceza miktarı yönünden resen temyize tabi olan hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyası inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 01.03.2011 tarih ve 7277-1122 sayı ile;
"...Sanık ... hakkında, CMK'nın 250. maddesi ile görevli Ağır Ceza Mahkemesince, 4422 sayılı Kanun'un 1/1-2 maddesi uyarınca açılan 'çıkar amaçlı suç örgütüne üye olmak' suçundan beraat kararı verilmesi, tasarlayarak adam öldürme ve 6136 sayılı Yasa'ya aykırılık suçlarının örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlardan olmadığının kabul edilmesi, Özel Ağır Ceza Mahkemesinin yargılama yönteminin kendisine özgü ve belli suçlarla sınırlı olması karşısında, Ceza Genel Kurulunun 23.02.2010 gün ve 2009/111-38 sayılı kararında da açıklandığı üzere, dosyanın görevsizlik kararı ile yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesi gerektiğinin düşünülmemesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan ... (Kapatılan) 13. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK'nın 250. maddesi ile görevli) 04.04.2011 tarih ve 70-62 sayı ile görevsizlik kararı vererek dosyayı gönderdiği ... 9. Ağır Ceza Mahkemesince 25.10.2011 tarih, 131-341 sayı ve oy çokluğuyla; sanık ...'ın maktul ...'a yönelik tasarlayarak kasten öldürme suçundan CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verilmiş, katılanlar Gülşen Bulut ve ... (Bulut) tarafından temyiz başvurusunda bulunulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 23.01.2014 tarih ve 1221-206 sayı ile;
"...Dosya içinde bulunan ... 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/580 esas, 2009/746 sayılı kararında sanık ... hakkında 6136 sayılı Yasa'ya aykırılık suçundan hüküm kurulduğu, suç tarihinin 24.11.2005 olup ele geçen tabancanın emanete alındığı anlaşılmakla, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/580 Esas, 2009/746 sayılı kararında bahsi geçen tabanca ile dosyada emanete alınan ve olay yerinde ele geçen 4 adet kovan ile 2 adet çekirdeğin bu silahtan atılıp atılmadığının araştırılıp, bu hususta ekspertiz raporu alındıktan sonra sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği düşünülmeyerek, eksik inceleme ile yazılı şekilde yazılı şekilde hüküm kurulması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan ... 9. Ağır Ceza Mahkemesince 24.12.2015 tarih, 85-468 sayı ve oy çokluğuyla sanığın TCK'nın 82/1-a, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin verilen ve karar tarihi itibarıyla hükmedilen ceza miktarı yönünden resen temyize tabi olan hükmün sanık müdafisi tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyası inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 21.11.2017 tarih, 3557-4141 sayı ve oy çokluğu ile hükmün onanmasına karar verilmiş,
Daire Üyeleri...
“11.10.2005 tarihinde ... isimli kişinin ateşli silahla öldürüldüğü, olaya ilişkin görgü tanığının olmadığı kuşkusuzdur.
O gece silah sesleri üzerine balkona çıkan ..., koyu renkli bir aracın hızla uzaklaştığını söylemiştir.
Tanık Havva’nın bu beyanı kesin delil niteliğinde değildir. Kaldı ki silah seslerini duyup balkona çıkana kadar olayda kullanılan aracın uzaklaşıp, Havva’nın balkona çıktığı an bir başka aracın olay yerinden geçmesi de mümkündür.
CMK'nın 147. maddesinde ifade alma ve sorgunun tarzının nasıl yapılacağı ayrıntılı olarak açıklanmıştır.
CMK'nın 150. maddesinde müdafii görevlendirilmesi gereken haller belirtilmiş, bu maddenin 3. fıkrasında “alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada müdafii bulundurulmasının zorunlu olduğu açıklanmıştır.
CMK'nın 148. maddesinde “ifade alma ve sorguda yasak usuller” düzenlemiş, bu maddenin dördüncü fıkrasında müdafii hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz denilmiştir.
Bu kanuni düzenlemeler ve 31.05.2006 tarihli tutanak birlikte değerlendirildiğinde;
- Şüpheli ...’a CMK'nın 147. maddesindeki haklarının hatırlatılmadığı,
- İsnat edilen tasarlayarak veya kasten öldürme suçunun cezasının alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektirdiği hâlde müdafi bulundurulmadığı,
- Sanık ...’ın 31.05.2006 tarihli tutanak içeriğini hâkim veya mahkeme huzurunda doğrulamadığı açık olduğundan 31.05.2006 tarihli tutanak hiçbir şekilde ... ifadesi olarak kabul edilemez ve hükme esas alınamaz.
Tutanak tanzim eden emniyet görevlileri, tutanak içeriğinin doğru olduğunu beyan etmiş iseler de; tutanağın doğru olmadığını, yani sahte tutanak tuttuklarını söylemeleri beklenemeyeceği gibi, onların tutanak içeriğinin doğru olduğunu söylemeleri tutanağı yasal hâle getirmez.
Bu tutanak ve içerdiği ikrar hükme esas alınamayacağına, tanıklar Havva ve... beyanları mahkûmiyete yeterli olmayacağına göre, sanık aleyhinde tek delil çalıntı olduğu anlaşılan araçta bulunan sigara izmaritleridir.
Birçok suçtan sabıkası, kesinleşmiş mahkûmiyetleri bulunan, çok defa cezaevine girip çıkan bir kişinin ... ... ilçesinde öldürme eylemini gerçekleştirip 150 km. uzaktaki ... ilçesine kadar suçta kullandığı silah ve çalıntı araçla gitmesi mantıklı olamaz. Suç işleme eğilimli böyle bir kişi suç alet ve aracını uygun yerde terk eder, yok eder.
... ilçesinde yakalanan araçta bulunan kişi tanık...’dir. ... sanık ...’ı kesinlikle tanımadığını beyan etmiştir.
... ilçesinde yakalanan araçtaki 7 adet sigara izmaritinden altısı üzerindeki genotiplerin sanık ...’a ait olduğu anlaşılmışsa da, çalıntı olduğu anlaşılan bu aracı sanık ...’ın olaydan önceki tarihlerde kullanması mümkündür. ... ... ilçesinde gerçekleşen öldürme olayını gerçekleştiren kişinin sadece bu sigara izmaritlerine göre tesbiti mümkün değildir. Öldürme eylemi sanık ... tarafından gerçekleştirilmiş olabileceği gibi, sanık ... dışındaki kişi veya kişiler tarafından da gerçekleştirilmiş olabilir. Bu husus kesin bir şekilde tesbit edilememiş olup kuşku söz konusu olduğundan beraatine karar verilmesi gerektiği," düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 17.06.2019 tarih ve 47204 sayı ile;
"...“Karşı oy kullanan üyelerin karşı oy gerekçelerinde de belirttikleri üzere sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik, her türlü şüpheden uzak, mahkûmiyetine yeterli, kesin ve inandırıcı kanıtlar bulunmadığından, 'tasarlayarak öldürme' suçundan beraatına karar verilmesi," görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 08.10.2019 tarih, 2648-4170 sayı ve oy çokluğuyla; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık ... hakkında suç işlemek amacı ile kurulmuş örgüte üye olmak, genel güvenliği kasten tehlikeye sokmak, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak taşımak suçlarından verilen beraat hükümleri temyiz edilmeksizin, 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ise Özel Dairece düşme kararı verilerek kesinleşmiş olup, itirazın kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında maktul ...'u tasarlayarak öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı tasarlayarak kasten öldürme suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
11.10.2005 tarihinde saat 01.30’ta düzenlenen tutanakta; aynı tarihte saat 00.30 sıralarında Haber Merkezinin Denizköşkler Mahallesi, Güray Sokak içerisinde silahla yaralama olayının olduğunu telsiz anonsu ile bildirmesi üzerine.... kod no’lu ekibin olay yerine intikal ettiği, Güray Sokak, 36 numaralı binanın merdiven ve kapı girişi üzerinde kan görüldüğü, olay mahallinin emniyet şeridi ile muhafaza altına alındığı, yapılan ilk araştırmada ... ili, ...ilçesi nüfusuna kayıtlı Yusuf oğlu 1952 doğumlu Muzaffer Sami Bulut isimli şahsın koyu renkli bir otodan açılan ateş sonucunda yaralandığı, yaralanan şahsın komşuları tarafından ... Vatan Hastanesine götürüldüğünün öğrenildiğinin ifade edildiği,
11.10.2005 tarihinde saat 00.40’ta düzenlenen olay yeri inceleme raporunda; aynı tarihte saat 00.20 sıralarında Haber Merkezinin Denizköşkler Mahallesi, Güray Sokak içerisinde silahla yaralama olayının olduğunu telsiz anonsu ile bildirmesi üzerine olay yerine intikal edildiği, 7265 ve 72222 kod no’lu ekiplerin de olay yerinde olduğu, olay yerinin güvenlik bandı ile çevrildiği, karşı binanın kapısı önünde kalabalığın biriktiği, olay yeri merkezinin Güray Sokak, 36 numaralı binanın önü olduğu, bina kapısı girişi önünde yaralanan şahsa ait kan birikintisinin ve yanında bir adet “FABRIQUE NATIONALE HERSTAL BELGIQUE BROWNING’S PATENT DEPOSE CAL 9 mm 245 PV 34337 T.C. POLIS” ibareli tabanca olduğu, üzerinde yapılan incelemede parmak izi tespit edilemediği, söz konusu silahın sağ kabza plastiğinin üst kısmından kırılmış olduğu ve sürgü kısmı sıkışmış olduğundan mekanizmasının çalışmadığı, bu yüzden mermi yatağı kontrolü yapılamadığı, silahın şarjöründe sekiz adet fişeğin olduğu, bina önünde asfalt zemin üzerinde sokak içerisine dağılmış vaziyette dört adet kovan ve bir adet çekirdeğin bulunduğu, çevredeki vatandaşlardan alınan bilgide şahsın isminin ... olduğu ve 36 numaralı binada ikamet ettiği, silah sesleri üzerine dışarıya çıktıklarında şahsı yerde yatar vaziyette gördüklerini, binadan çıkan komşularınca hastaneye kaldırıldığının öğrenildiği, aile efradının aşırı panikli olması sebebiyle olay yerinden ayrıntılı bilgi alınamadığı, olay yerinde bulunan ekiplerden şahsın kaldırıldığı hastanede öldüğü bilginin alındığı, bunun üzerine şahsın kaldırıldığı Özel Vatan Hastanesine saat 01.30 sıralarında intikal edildiği, hastane morguna inildiği, 172 cm boyunda, yaklaşık 85 kg ağırlığında, beyaz tenli, alnı geriye doğru açık, kısa kestane rengi saçlı, siyah bıyıklı, kahverengi gözlü, çıplak erkek şahsın yapılan incelemesinde, sağ karın üst boşluğundan mermi giriş deliğinin, sol arka yan tarafından çıkış deliğinin, ayrıca sol kalçadan ve sağ omuzdan mermi giriş deliğinin olduğunun görüldüğü, hastane görevlileri tarafından üzerinden çıkarılan elbiselerinden ceketi ve el svapları usulüne uygun olarak alındığı, olay yerinin 23 kare fotoğrafının çekildiği tespitlerine yer verildiği,
11.10.2005 tarihinde ölü muayene tutanağında; aynı tarihte saat 00.30 sıralarında yaralanarak Vatan Hastanesine kaldırılan ve aynı tarihte saat 01.00 sıralarında hayatını kaybettiği bildirilen maktulün cesedi üzerinde yapılan ölü muayenesinde, kimlik tanığı ... Bulut “Kendime gösterilen cesedi dikkatlice inceledim. 1952 doğumlu kardeşim ...’a ait olduğunu kesin olarak teşhis ettim.” dediği, hastane morgunda bulunan cesedin 175 cm boyunda kahverengi gözlü, takriben 85 kg ağırlığında, bıyıklı, alnı açık, saçları geriye doğru taranmış, siyah saçlı, kumral tenli erkek cesedinde ölü katılığı ve ölü morluğunun henüz oluşmadığı, sağ üst kadran sağ kol omuz hizası alt bölge sol kalça giriş deliğine benzer görüntülü mermi deliği yine sırt bölgesinde mermi deliği olduğu, başka bir bulguya rastlanmadığı, kesin ölüm sebebi ve giriş çıkış deliklerinin tespitinin yapılacak sistematik otopsi ile mümkün olduğu tespitlerine yer verildiği,
Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesinin 15.12.2005 tarihli otopsi raporunda; 11.10.2005 tarihinde silahlı mermi çekirdeği yaralanması sonucu ölen maktul ...'un cesedinde kanda alkol, kanda ve idrarda uyutucu ve uyuşturucu maddelerin bulunmadığı, vücuduna 2 adet ateşli silah mermi çekirdeğinin isabet ettiği, oluşturdukları yaralanmaların müstakilen öldürücü nitelikte olduğu, 3 ve 4 no’lu atışların bitişik atış mesafesi dışından yapılmış olduğu, kişinin ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı iliak kemik ve kot kırıklarıyla birlikte iç organ ve büyük damar delinmesinden gelişen iç kanama sonucu meydana geldiği tespitlerine yer verildiği,
... 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 11.10.2005 tarih ve 566 değişik ... sayılı kararı ile; olay yerinde elde edilen 1 adet BROWING marka, 9 mm çaplı, .... seri no’lu silah ve silaha ait 8 adet dolu fişek, 4 adet boş kovan, 1 adet mermi çekirdeğine, maktulün üzerinde bulunan bir adet mermi çekirdeğine, maktulden alınan el svap örneklerine ve ceketine CMK’nın 127/1. maddesi gereği el konulduğu,
14.10.2005 tarihli ekspertiz raporunda; ...numaralı silahın, 9 mm çaplı Parabellum tipi fişek atar, Belçika yapısı, Browning marka, sürgüsünün sağ yüzeyinde “T.C POLİS” ibareleri bulunan yarı otomatik tabanca olduğu, kovan atma boşluğunun alt bölümü ile çerçevesi sağ yüzeyinin kovan atma boşluğunun alt kısmına gelen bölümlerinin kısmen deforme olması sebebiyle sürgüsünün çerçevesi üzerinde ileri geri hareket edemediği, ancak inceleme konusu tabancanın kovan atma boşluğunun alt bölümü ile çerçevesi sağ yüzeyinin kovan atma boşluğunun alt kısmına gelen bölümleri üzerindeki deformasyonlarının basit bir ameliye ile laboratuvarda giderildiği, ardından sürgüsünün çerçevesi üzerinde hareket ettiği, çap ve tipine uygun fişekleri patlattığı, silahla birlikte gönderilen 8 adet fişeğin, 9 mm çaplı Parabellum tipi olduğu, çap ve tiplerine uygun silahlarda kullanılmak üzere imal edildikleri, bu fişekler ile birlikte gönderilen tabanca ile deneme ve mukayese atışlarında kullanıldığı ve fişeklerin patladıklarının görüldüğü, bu hâlleri ile 6136 sayılı Yasa kapsamında yasak niteliği haiz ateşli fişeklerden olduğu, 4 adet kovan, iki adet deforme mermi çekirdeği ve 2 adet mermi çekirdeği gömleği parçasının; “ 245PV34337” numaralı, 9 mm çaplı Parabellum tipi fişek atar, Belçika yapısı, Browning marka, sürgüsü sağ yüzeyinde “T.C POLİS” ibareleri bulunan yarı otomatik tabancadan atılmadığı, inceleme konusu tabancadan atılmadıkları tespit edilen 4 adet kovan, aynı çaplı 2 adet deforme mermi çekirdeği ve aynı çaplı 2 adet mermi çekirdeği gömleği parçası, 9 mm çaplı Parabellum tipi fişek atar silahlarda kullanılmak üzere imal edildiği, tek bir ateşli silahtan atıldıkları, 6136 sayılı Yasa kapsamında yasak nitelikte oldukları, suç konusu 4 adet kovan, 2 adet deforme mermi çekirdeği ve 2 adet mermi çekirdeği gömleği parçasının silahı tespit edilemeyen olaylar arşivine Kod No:24109 sırasında geçici olarak beklemeye alındıklarının ifade edildiği,
30.05.2006 tarihli ev arama tutanağında; aynı tarihte saat 19.00 sıralarında Haber Merkezine gelen ismini bildirmeyen telefon ihbarı ile gasp, yaralama, adam kaldırma suçlarından aranan ve hakkında kesinleşmiş hapis cezası bulunan ... isimli şahsın Kanarya Mahallesi, Tarlakuşu Sokak, 4 numaralı binaya girdiğini bildirdiği, adı geçen şahsın yakalanabilmesi için ... 4. Sulh Ceza Mahkemesinden alınan 2006/518 değişik ... sayılı arama kararı uyarınca 2 ve 3 numaralı dairelerde arama yapılırken 6 numaralı dairede ikamet eden ismini sonradan ... Gülbahar olduğu öğrenilen bayanın sanık ...’ın evine zorla girdiğini ve kendini dışarıya attığını beyan etmesi üzerine belirtilen daireye girildiği, ardiye olarak kullanılan yerde yakalandığı,
... Asayiş Büro Amirliği polis memurları,,,Nihat Toprak, Alaiddin Kahveci, Talip Acer, ... Aytekin, Veli Gider, Musa Uslu ve sanık ... tarafından imzalanan 30.05.2006 tarihli yakalama ve üst arama tutanağında;" 30.05.2006 günü saat 20.00 sıralarında, hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/502 sayılarına kayden, ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/9 müt sayılı kararı İle 2 yıl 2 ay 7 gün hapis cezası ve cezaevi firarisi olarak ve ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/3115 iç ilamat sayılarına kayden ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2003/321 esas sayısıyla 1 yıl 8 ay hapis cezası ile yakalama müzekkereli olarak aranmakta olan ve idaremiz ... Kanarya Mahallesi,Tavuskuşu Caddesi, Tarlakuşu Sokak No:4/2-3 sayılı yerde ikamet ettiği anlaşılan ... isimli şahsın yakalanabilmesi için, ... 4. Sulh Ceza Mahkemesinden alınan 2006/518 sayılı arama kararı ile idaremiz ... Tarlakuşu Sokak No:4/2 sayılı yerdeki daireye gelinmiş, kapı usulüne göre çalınmış, kapıyı açan ...'ın annesi ... Saral'a karar gösterilmiş ve söz konusu dairede usulüne uygun arama yapılmış, ...'ın olmadığı görülmesi üzerine, yine aynı binanın 3 no'lu dairesine gidilmiş, kapı çalınmış, ikamet eden ...'ın akrabası olan ... Gülbahar'ın kapıyı açması üzerine, karar kendisine gösterilerek konu anlatılmış ve içeri girildiğinde, iki oda bir salondan ibaret olan dairenin, girişte sağda bulunan küçük bir odaya bakıldığında ... isimli şahsın saklandığı görülmesi üzerine, adı geçen aslen ... ili, ... ilçesi, Kanarya Mahallesi nüfusuna kayıtlı, Arslan ve ... oğlu ... 1973 doğumlu ... isimli şahıs tarafımızdan tüm yasal hakları (müdafi tayin hakkının bulunduğu ve onun hukuki yardımından yararlanabileceği, müdafi tayin edebilecek durumda değilse, barodan müdafi talep edileceği, yakalandığını yakınlarından istediğine haber verileceği, isnat edilen suçlamalar hakkında susma hakkının olduğu ve ifade özgürlüğünün bulunduğu) yüksek sesle kendisine hatırlatıldıktan sonra yakalanmış, adı geçenin yapılan üst aramasında,1 adet A82096079 seri no'lu 50 YTL,1 adet C60Ö53749 seri no'lu 20 YTL,1 adet C90718291 seri no'lu 10 YTL,1 adet C45244640 seri no'lu 10 YTL,1 adet .... 10 YTL,1 adet 87376966 seri no'lu 5 YTL,1 adet .... seri no'lu 5YTL toplam: 110 YTL, 1 adet ....nolu sim kart,l adet .... nolu Sim kart, l adet ev kapı anahtarı,1 adet siyah deri cüzdan ve kartvizitler, 1 adet kahverengi deri ..., 1 adet çakmak ve 1 adet sürücü belgesi zuhur etmiş, adı geçen şahıs ekip otosu ile büromuza getirildiği esnada, yakalandığı esnada tüm yasal haklan kendisine hatırlatıldığı hâlde özgür iradesi ile biz görevlilere, tarihten üç dört ay kadar evvel bir kandil akşamı ... ilçesinde bulunan ...e ait otoparkı ölen amcası ... Saral'ın intikamını almak için yanında tanımadığı iki kişiyle birlikte kurşunî renkli Hyundai oto ile giderek bombaladığını ve otonun içinde iki kaleşnikof, 1 Uzi marka ve 3 adet el bombası olduğunu, bu bombalardan birisini otoparka attığını, silahları oto ile bıraktığını ve yaya olarak kaçtığını beyan etmiş, yapılan tetkikinde;
I- 24.11.2006 günü idaremiz Kanarya Mahallesi, Sülün Caddesi No:47 sayılı yer önlerinde meydana gelen ... Mengeş isimli şahsın silahla yaralanması olayından firar olarak arandığı.
2- 07.05.2005 günü idaremiz dahilinde meydana gelen ... Harman isimli şahsın kaçırılması olayı ile ilgili firar olarak arandığı.
3- 21.05.2006 günü idaremiz dahilinde meydana gelen Akif Kapar'ın kaçırılması olayının firarisi olarak arandığı,
4- 15.05.2006 günü idaremiz dâhilinde meydana gelen müşteki ... Arduçoğlu'nun 34 SP 522 plakalı otosunun emniyeti suistimal suretiyle çalınması olayının firarisi olarak arandığı.
5- 25.02.2006 günü idaremiz Kanarya Mahallesi, Balıkçın Caddesi No:72 sayılı yerde meydana gelen ... Ezgi isimli şahsın ikametgâhının ızrar edilmesi olayının firarisi olarak arandığı,
6- 25.02.2006 günü idaremiz... No:72 karşısında park hâlinde bulunan ... Ertem'in 34 UG 696 plakalı otosunun ızrar edilmesi olayının firarisi olarak arandığı anlaşılmış,
Adı geçen gerekli tahkikat için, büromuza getirilerek işbu yakalama ve üst arama tutanağı tanzimle birlikte imzalanmıştır. 30.05.2006 saat 20.30",
... Asayiş Büro Amirliğinde Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü polis memurları ... tarafından 30.05.2006 tarihinde saat 23.20'de mülakat sonrası düzenlenen ve imzalanan tutanakta; "30.05.2006 günü saat 20.40 sıralarında, hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/502 sayılarına kayden, ... 1. ACM'nin 2006/9 müt sayılı kararı ile 2 yıl 2 ay 7 gün hapis cezası ve cezaevi firarisi olarak ve ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/3115 iç ilamat sayılarına kayden, ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2003/321 esas sayısıyla 1 yıl 8 ay hapis cezası ile yakalama müzekkereli olarak aranmakta olan, ... ili, ... ilçesi nüfusuna kayıtlı, Arslan ve ... oğlu 1973 doğumlu ... isimli şahsı ... Asayiş Büro Amirliği ekipleri tarafından yakalandığı, yakalandığı esnada görevlilere 'Tarihten üç dört ay kadar evvel bir kandil akşamı ... ilçesinde bulunan ...e ait otoparkı, ölen amcası ... Saral'ın intikamını almak için yanında tanımadığı iki kişiyle birlikte, kurşuni renkli Hyundai oto ile giderek bombaladığını ve otonun içinde iki kalaşnikof, l Uzi marka ve 3 adet el bombası olduğunu, bu el bombalarından birisini otoparka attığını, silahları oto ile bıraktığını, yaya olarak kaçtığını beyan ettiği ve yakalama tutanağına bu şekilde geçtiği Şube Müdürlüğümüze bildirilmesi üzerine, bahse konu olayın tahkikatı Şube Müdürlüğümüzce yürütüldüğünden dolayı, şahıs ile görüşmek için ... Asayiş Büro Amirliğine gelindi;
Yakalama tutanağının şubemize bildirildiği şekilde tutulduğu görüldü.
Şahısla ... Asayiş Büro Amirliğinde tüm yasal hakları hatırlatılarak yapılan görüşme de:
2004 yılında silah ile yaralama olayından hükümlü olarak yattığı ... Cezaevinden kaçtığını, ilimiz ... ilçesinde ....'da babasının amca çocuğu ... Saral'ın villasında ve yatında yaptığı görüşmeler esnasında kendisine 2 keleş tabir edilen tüfek, bir tane Uzi tabir edilen tabancaya benzer bir tabanca, 3 tane el bombası, 2 el yapımı 9 mm çaplı tabanca ve bir adet C,, tabir edilen tabanca verdiğini, malzemeleri saklamasını istediğini, kendisine 'Gümüş' kod'u söyleyen şahıslara istedikleri malzemeyi vermesini istediğini, kendisinden bu malzemeleri alarak evinde sakladığını, daha sonra yapmış oldukları bir görüşmede, ... ili halkından olan ve daha önce cinayet bürosunda çalıştığını, ... ilçesinde ikamet ettiğini bildiği ... isimli şahsı kendilerinin ...'da bulunan Petrol şirketi çalışanlarını orada bulunan adamları aracılığı ile rahatsız edip haraç para istediğini, kendilerinden kimsenin haraç isteyip rahatsız edemiyeceğini beyanla bu şahsı öldürmesini istediğini fakat firar olduğu dönemde bu olayı gerçekleştiremeden yakalandığını, Metris daha sonra ... Cezaevinde hükümlü olarak kaldığını, cezaevinde olduğu dönem içerisinde ... Saral'ın kendisine emanet olarak verdiği silahların kendi evinin bodrumunda saklı olarak kaldığını, bu dönem içerisinde Sedat...ile ... Saral arasında meydana gelen olaylardan dolayı, ... Saral'ın İtalya'da öldürüldüğünü, 2005 yılının içerisinde cezaevinden tahliye olduğunu, 2005 yılı ... ayı içerisinde daha önce ... Saral'ın kendisinden öldürmesini istediği, ... isimli şahsı .... Mahallesi'nde bulunan evini takip ettiğini, aynı gün akşam saat 19.00 sıralarında şahsı evinden çıkarken gerçekleştireceğini, fakat denk gelmediğini, takibe devam ettiğini, aynı gece tahminen saat 24.20 sıralarında evinin önünden geçerken şahsın otosuyla geldiğini, kendisine yol vermek için geri çıktığını, şahıs otosunu park edip ikamet ettiği binanın giriş merdivenlerine çıktığı esnada, olay yerine gittiği çenç olan lacivert renkli Renault 19 marka otosu ile binanın önüne gelip, otosundan inmeden, 'Bana bak, bizden kimse haraç isteyemez.' diye bağırarak üç veya dört el ateş ettiğjni, bilahare olay yerinden kaçtığını bu olayı daha önce ... Saral'dan aldığı CZ 75 tabir edilen 9 mm çaplı tabancayla gerçekleştirdiğini, bu tabancayı bilahare balyozla ezip, Sefaköy evlerinin daha yapılmadan dağıtım çukurlarına attığını, buradan çok sayıda hafriyat alındığından yer gösterse de silahın bulunamayacağını, hatta o gece kullandığı otoyla ... ili, ... ilçesinde gece saat 04.00 sıralarında, polisler ile kovalamacaya girdiğini, kendisinin otoyu terk edip kaçtığını, otoda bulunan bir erkek ve bir bayan şahsın yakalandığını, hatta otoda bir şarjörünün kaldığını;
Bu olaydan bir ay kadar sonra ... Denizköşkler, Mavi Deniz restoranın yakınlarında, yaya olarak giderken burada bulunan bir türkü evinden çıkan bir şahıs ile münakaşaya girdiğinden dolayı, daha önceden ... Saral'dan aldığı el yapımı 9 mm çaplı tabancayla şahsın sol karın boşluğuna doğru bir el ateş ettiğini, bilahare olay yerinden boş kovanı alarak kaçtığını, bu şahsın ismini bilmediğini fakat olaydan sonra takip ettiği kadarıyla, Medicana Hastanesine götürüldüğü ve bilahare buradan Çapa Hastanesine sevk yapıldığı ve daha sonrada Hastaneden kaçtığını öğrendiğini, bu şahsın sahte kimlik kullandığını öğrendiğini, bu tabancayı ... Kanarya'da kiralık bir otoda polise yakalanacağını anlayınca bırakıp kaçtığını,
... Saral'dan aldığı el yapımı diğer tabancayla da yine ... Kanarya Mahallesi'nde ... Mengeç isimli şahsa 6-7 el silahla ateş ederek yaraladığını, bu tabancayı da olay yerinde bırakarak kaçtığını,
Babasının amcasının oğlu olan ... Saral'ın Sedat...ve adamları tarafından vurulmasından dolayı, basından, internetten takip ettiği ve çevreden aldığı duyumlarla Sedat...ve suç ortakları île ilgili bilgi topladığını, suç ortağı olarak tespit ettiği, ismini hatırlamadığı bir şahsın ... ... Çebi Tıp Merkezinin arkasında bir otoparklarının olduğunu öğrendiğini, bu olayı gerçekleştirdikleri gün öğle vakitlerinde daha önceden hiç görmediği iki şahsın ikametine gelerek, ... Saral'ın daha önce kendisine silahların almaya gelecek şahısların söyleyeceğini beyan ettiği, (gümüş) parolasını söyleyerek silah istediklerini, fakat kendisinin şahıslara ... Saral öldüğünden, kendisinin hasımları olduğu için silahlara ihtiyacı olduğundan ve tespit ettiği yukarıda beyan ettiği otoparka giderek eylem yapmayı düşündüğünden veremeyeceğini, eğer kendilerinin gerçekten ... Saral'ın adamlarıysa kendisiyle beraber gelerek bu eylemi gerçekleştirme yönünde davette bulunduğunu, şahısların da bunu kabul ettiklerini, kendisinde bulunan çenç olan kurşuni renkli Hyundai marka, model ve plakasını hatırlayamadığı bir otoyla akşam saatleri otoparka gittiklerini kendisinin olay günü alkollü olduğunu, oto içinde iki adet kalaşnikof, bir adet Uzi marka silah ve üç adet el bombası olduğunu, şoförlüğü kendisinin yaptığını, otoparka yirmi metre mesafede otoyu park ettiklerini, bir adet el bombası ve kaleşnikof marka silahı alarak otoparkın duvarının dibine gittiğini, kalaşnikof silahı duvara dayayıp, bir adet el bombasını otoparka attığını, silahı alıp uzaklaştığını, el bombasının patlamadığını, içeriden kendilerine ateş edilmesi üzerine, kalaşnikof marka silahla ateş etmek isteğini ancak silahın tutukluk yaptığını, silahı arabaya bindiği esnada yola bırakıp arabayla 100 metre kadar gittikten sonra caddeye yakın bir yerde otoyu içindeki silahlar ile birlikte bırakarak caddenin karşısına geçip bir marketten meyve, sebze alarak yaya olarak belediye otobüsüne binerek, İnönü stadyumuna gittiğini, o gün maç olduğundun stada gelen seyircilerin arasına katıldığını, kendisi ile gelen iki kişinin otoparka el bombası atmaya gittiğinde otodan inerek beklediklerini, daha sonra nereye gittiklerini görmediğini,
Biz görevlilere hür iradesi ile olaylarını anlattığını, fakat ifade esnasında susma hakkını kullanmak istediğini, bizim tuttuğumuz bu tutanağa imza atmak istemediğini, vicdani olarak kendisini rahatlatmak maksadıyla biz görevlilere anlatmak istediğini, bu olayları soyadının Saral olmasından ve ...in listesinde oluşundan dolayı gerçekleştirdiğini, kimsenin kendisine baskı ile bir şey yaptıramayacağını beyan etmiştir.
Şahıs ile yaptığımız görüşmeleri Şube Müdürlüğümüz tahkikat büro amir yardımcısına telefon ile bilgi verildi, tahkikat büro amir yardımcımız konu savcısına bilgi verdiğini ve şahsın tahkikatı şubemizce yapılacağından dolayı teslim alınarak, şubeye intikal ettirilmesi ve bu görüşmelerin bir tutanağa bağlanması talimatına istinaden:
İşbu tutanak tarafımızdan ... Asayiş Büro Amirliğinde yakalanan ...'ın huzurunda tanzim ile birlikte imza altına alınmıştır.",
Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde 31.05.2006 tarihinde saat 11.30'da duruşmada beyanları da alınan polis memurları İbrahim Emre, Mesut Çöklü ve ... ...'in imzası bulunan "Tutanak" başlıklı belgede; "... İlçe Emniyet Müdürlüğüne yapılan ihbarı değerlendiren ekipler 30.05.2006 günü saat 20.00 sıralarında, bölgelerinde meydana gelen birçok olaydan firari olarak aradıkları ... isimli şahsı yakalamışlardır.
... yakalanıp İlçe Emniyet Müdürlüğüne götürüldüğü sırada görevli polislere hitaben, tarihten 3-4 ay kadar evvel bir kandil akşamı ... ilçesinde bulunan Sedat Şahin’e ait otoparkı ölen amcası ... Saral'ın intikamını almak için yanında tanımadığı iki kişi ile birlikte kurşuni renkli Hyundai marka oto ile giderek bombaladığım ve otonun içerisinde 2 adet Kalaşnikof marka tüfek, 1 Uzi marka ve 3 adet el bombası olduğunu, bu el bombalarından birisini otoparka attığını, silahları oto ile bıraktığını ve yaya olarak kaçtığını beyan etmiştir.
Bu gelişmeler üzerine ilçe Emniyet Müdürlüğü görevlileri, yakaladıkları ... ve anlattığı olaylarla ilgili Şube Müdürlüğümüze bilgi vermiş ve şahsın aranıp aranmadığını sormuş, yapılan tetkiklerde şahsın aranmadığı anlaşılmıştır. Ancak yakalanan şahsın anlattığı olaylar hakkında Şube Müdürlüğümüzce daha önceden soruşturma yapıldığından, şahsın incelenmesi ve anlattığı olayların değerlendirilmesi için İlçe Emniyet Müdürlüğüne bir ekibimiz gönderilmiştir. Görevli Ekibimizin İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlileri ile yaptığı görüşmede, ... isimli şahsın bölgelerinde meydana gelen çok sayıda olaydan firari olarak arandığını, şahsı bu nedenle yakaladıklarını ancak şahıs yakalandığı sırada Sedat...ve adamlarına yönelik eylemler de yaptığını söylediğini öğrenmiştir.
Bunun üzerine görevlilerimiz şahısla görüşüp mülakat yapmış ve ...’a ... Aşayiş Büro Amirliğinde tüm yasal hakları hatırlatılarak yapılan bu görüşmede;
1) ...’ta bulunan otoparka el bombası atılması olayını ayrıntıları ile anlatmıştır.
2) Ayrıca yakın bir zaman önce ... ilçesinde silahla vurularak öldürülen ...’un öldürülmesi olayını da ... Saral’ın talimatı ile kendisinin yaptığını ayrıntılı bir şekilde anlatmıştır.
...'ın anlattığı tüm olaylar tutanak şeklinde yazılmış ve tüm bu gelişmeler Burhanettin Saral ve adamlarına yönelik projeli çalışmayı yürüttüğümüz soruşturma Cumhuriyet savcısına anlatılıp talimatları sorulmuştur. Soruşturma Cumhuriyet savcısının ... isimli şahsın Şube Müdürlüğümüzce teslim alınarak anlattığı olaylarla ilgili soruşturma yapılmasını ve mevcutlu olarak makamına getirilmesini söylemiştir. Bunun üzerine ... ilçe görevlilerinden teslim alınarak Şube Müdürlüğümüze getirilmiş ve gözaltına alınmıştır.
... Şube Müdürlüğümüze getirildikten sonra, anlattığı olayların doğruluğunun teyit edilmesi için yeniden mülakata alınmış ve tüm yasal hakları kendisine hatırlatılarak yakalandığı sırada anlattığı olaylarla ilgili konuşmak isteyip istemediği sorulmuş, şahıs haklarını çok iyi bildiğini, konuşmak istediğini, zaten her şeyi İlçe Polis Merkezinde iken anlattığını ancak yine anlatabileceğini söylemiş, bunun üzerine yapılan mülakatta,
... söz alarak 'Ben bu güne kadar birçok suç işledim, defalarca cezaevine girip çıktım, ben Saral ailesindenim, ... Saral benim amcam olur, ölmeden önce grubunun silahlarını ben saklardım, kendisi öldürülmeden bir süre önce bana, 1 adet Uzi marka tüfek, 2 adet kalaşnikof marka tüfek, 3 el bombası, 2 adet 9 mm çaplı tabanca, 1 adet CZ-75 marka tabanca verdi ve parolamızın 'Gümüş' olduğunu söyledi, Daha sonra da bana, sana gelip 'Gümüş' diyen şahsa silahları ver dedi, ben de silahları aldım ve sakladım.
Silahları aldıktan bir süre sonra, yani ... Saral öldürülmeden 3-4 ay önce beni tekrar yanına çağırdı ve ...’un kendilerine yanlış yaptığını, ...'da bir şirkette çalışan adamlarından haraç istediğini, bu şahsın kaleminin kırıldığını ve cezalandırılması gerektiğini söyledi. Ben de tamam gereğini yapacağım dedim, ancak bu talimatı aldıktan 3-4 gün sonra arandığım konularla ilgili polis tarafından yakalandım ve cezaevine girdim.
Ben cezaevinde iken amcam ... Saral İtalya'da öldürüldü. Ben cezaevinde bulunduğum süre içersinde Sedat...ve adamlarına operasyon yapıldı, operasyondan sonra amcam ... Saral'ı Sedat...ve adamlarının öldürdüğünü öğrendim. 2005 yılının Mayıs ayı civarında tahliye oldum, önce amcam ... Saral’ın bana verdiği talimatı yerine getirmek istedim, Bizim ailemizde sadece talimatlar yerine getirilir, nedenleri araştırılmaz, amcam ölmüş dahi olsa onun öldürülmesini söylediği kişi kesinlikle yanlış bir adamdır ki öldürülmesi talimatı verilmiştir, bu nedenle bende ...'un nasıl bir yanlış yaptığını araştırma ihtiyacı hissetmeden öldürmek için çalışmalara başladım, zaten ...'u semtimizden tanıyordum, gerekli hazırlıklarımı yaptıktan sonra 2005 yılı ... ayı içersinde bir gün şahsın ... Denizköşkler Mahallesi'ndeki evini takip etmeye başladım.
Olay günü akşam saat: 19.00 sıralarında ... evinden çıktı. Ancak bu sırada öldürme imkanı bulamadım. Daha sonra evinin önünde takibe devam ettim. Aynı gün saat 00.20 sıralarında ... otosu ile evinin önüne geldi, arabasını park etti ve binanın merdivenlerine doğru yürümeye başladı. Ben olay yerinde Çeynç olan lacivert renkli Renault 19 marka oto ile gelmiştim ve oto içerisinde bekleme yapıyordum. ... merdivenlerden yukarıya doğru çıkarken araba ile yaklaştım otodan inmeden 'Kimse bizden haraç isteyemez.' diye bağırdım ve şahsa doğru 3-4 el ateş ettim. Daha sonra kullanmakta olduğum Renault 19 marka oto ile kaçtım. Bu olayı daha önceden ... Saral'dan aldığım CZ-75 tabir edilen 9 mm çaplı tabanca ile gerçekleştirdim. Bu tabancayı bilahare balyoz ile ezip Sefaköy evleri yapılmadan önce inşaat alanına atmıştım, şuanda bulunması mümkün değildir.
Olaydan sonra gece saatlerinde olayda kullandığım oto ile ... ili, ... ilçesine gittim. Gece saat 04.00 sıralarında polisler beni durdurmak istediler, ancak benim üzerinde cinayet silahı olduğu için dur ihtarına uymayarak kaçtım. Daha sonra polisler beni kovaladılar, bende yakalanacağım endişesi ile bir süre sonra durdum ve otodan atlayarak hızlıca kaçtım. Ancak sonradan öğrendiğime göre benimle birlikte otoda bulunan bir bayan ve bir erkek şahıs yakalanmış, hatta otoda da bana ait bir şarjör kaldı. Bu olay bundan ibarettir.
Bu olaydan kısa bir süre sonra, amcam ... Saral’ı Sedat...ve adamlarının öldürdüğünü bildiğimden amcamın intikamını almak için Sedat...ve adamlarına yönelik çalışmalara başladım, öncelikle Sedat...ve adamları hakkında bilgi toplamak için internette Google sitesinde arama yaptım. Karşıma birçok bilgi çıktı ve bu bilgiler doğrultusunda çevrede araştırma yapmaya başladım ve ... ilçesindeki otoparkı buldum. Bu süreçte yanıma tanımadığım 2 kişi geldi ve bana 'Gümüş' dediler, bende amcam ölmeden önce bana söylediği parola aklıma beldi ve bende bu şahıslara silahları veremeyeceğimi, ...in adamlarının ...’ta çalıştırdığı otoparka eylem yapacağımı ve kendilerinin de eyleme katılması hâlinde silahları verebileceğimi söyledim. Gelen şahıslarda kabul etti. Bunun üzerine bende bulunan Çeynç olan gri renkli Hyundai oto ile hep beraber olayı yaptığımız otoparka geldik. El bombasının birisini otoparka attık. Ancak bomba patlamadı. Bunun üzerine otoparktan bize doğru silahla ateş ettiler. Bende kalaşnikof ile ateş etmek istedim, ancak silah tutukluk yaptı. Daha sonra oto ile bir süre kaçtık ve polis tarafından yakalanmamak için otoyu olay yerinin yakınında bir yerde terk ederek kaçtık. Ancak ben bu olayı tamamen kendim yaptım, Hiç kimseden talimat almadım. Olay günü 4 tane uyuşturucu hap içmiştim. Bu nedenle yanıma gelen ve eylemi birlikte yaptığımız şahısları tanımıyorum, fotoğraflarını da görsem kesinlikle tanımam.
Ben Burhanettin Saral ve Alaattin Saral'ı kesinlikle tanımıyorum. Ümit Saral’ı da tanımıyorum, ancak Yakup Kerem Saral'ı tanırım, kendisi amcamın yeğenidir. Yine özellikle belirtmek istiyorum, ben bu eylemleri tamamen kendim yaptım, kimseden talimat almadım.
...'taki bombalama olayını, otoda ya da silahlar üzerinde parmak izim çıkmış olabilir düşüncesi ile anlattım. ...'u ise vicdanen rahatlamak için anlattım, ancak bu olayla ilgili elinizde delil olmadığını da biliyorum. Olayda beni teşhis yapabilecek tanık olmadığını da biliyorum. Ben sadece vicdanımı rahatlatmak için bunları anlattım ve gerçekten rahatladım. Size anlatmasaydım bile nezarethanedeki nöbetçiye anlatır yine rahatlardım. Ancak ben bu konularla ilgili ifade vermeyeceğim. Susma hakkımı kullanacağım, Şu hususu yine söylemek istiyorum. Bu olayların Burhanettin ....ile bir bağı yoktur.
Demesi üzerine şahsa, madem bu konularla ilgili ifade vermeyecekse neden yakalandığı sırada gerçekleştirdiği bu olayları anlattığı, bu durumun çelişkiye neden olacağı, kendisinin Şube Müdürlüğümüzce aranmadığı hâlde, anlatımları üzerine şubemize getirildiği ve şimdiye kadar anlattığı tüm hususların tutanak şeklinde yazıldığı söylenerek sorulmuş, ... yine söz alarak;
'Ben az öncede belirttiğim gibi ...'taki bombalama olayını, otoda ya da silahlar üzerinde parmak izim çıkmış olabilir düşüncesi ile anlattım, ...'u öldürdükten sonra uzun bir süre uyuyamadım. Bu olay vicdanımı çok rahatsız etti. Sadece vicdanen rahatlamak için anlattım. Ayrıca zaten birçok suçtan aranıyorum, ben defalarca cezaevinde yattım. Bu işleri iyi biliyorum. Sizin tutacağınız tutanakların hiçbir hükmü yok. Ben Hâkim karşısında da tecrübe sahibiyim. Size anlattıklarımın tamamen yalan olduğunu, sizin uydurduğunuzu söyleyince, mahkemeler bir süre tutuklasalar bile ceza veremezler.' dedi.
Bunun üzerine şahsa susma hakkının her zaman olduğu, zaten bu hakkının mülakata başlanmadan önce yine hatırlatıldığı, ancak şu anda şubemizde olmasının tek nedenin, yakalandığı sıradaki anlatımlarının olduğu, ama yinede susma hakkını soruşturmanın her safhasında kullanabileceği, ayrıca tabi ki sadece bu şekilde anlatımının herhangi bir delil teşkil etmeyeceği, olaylarla ilgili anlatımları doğrultusunda gerekli çalışmalar yapılacağı,
Ancak tutanaklarda yazan hususları biz görevlilerin diğer taraftan İlçe görevlileri ile anlaşıp uydurmamızın mümkün olamayacağını herkesin bileceği, bu nedenle yargılama sürecinde belki de tutanaklar altında imzaları bulunan görevlilerin mahkemeye tanık olarak çağırılabileceği ve mahkeme karşısında da yüzleşeceğimiz söylendiğinde, şüpheli ... söz alarak;
'O zaman ben de Mahkemede deli numarası yaparım. Akli dengemin yerinde olmadığını gösterir hareketler yaparım ve poliste anlattığım olayların şuurumun yerinde olmadığı bir zamanda bilmeden anlattığımı söylerim, Hâkim de en fazla beni akıl hastanesine gönderir, zaten akıl hastanesi cezaevinden daha iyi, ben bu konuda da tecrübeliyim.' demesi üzerine şahısla mülakata son verildi.
... bu tutanak tarafımızdan tanzimle altı birlikte imza altına alındı.",
... İlçe Emniyet Müdürlüğünün 02.06.2006 tarihli cevap yazısında; 11.10.2005 tarihinde saat 04.00 sıralarında şüpheli olarak Atatürk Caddesi, Sıradükkânlar mevkisinde seyir eden ve dur ihtarına uymayarak kaçan aracın daha sonra da .... Mahallesi, Nazımsav Caddesi, Vizon Giyim Mağazası isimli ... yerinin yan sokakta sıkıştırıldığı ve aracın içerisindekilerden ikisinin kaçtığı, diğer üçüncü şahıs olan aracın arkasında oturan isminin ... olduğu tespit edilen şahsın yakalandığı, dur ihtarına uymayarak kaçan.... plaka sayılı, lacivert renkli, Renault Europa marka otomobilin bahse konu plakadan yapılan sorgulamada, söz konusu aracın 2001 model, saks mavi renkli, Renault 19 Europa otomobil olduğu, ... Genç adına kayıtlı olduğunun tespit edildiği, otomobilin motor ve şasi numaralarından yapılan detaylı incelemesinde, ... plaka sayılı, Renault marka, 2000 model, 1.9 Europa Rna 1.4 tipi, mavi renkli motor No: ....ve şasi No: .... seri no’lu araç olduğu, 1980 ... doğumlu...adına kayıtlı olduğu, otonun ... ili, ... İlçesi Emniyet Müdürlüğünce 28.02.2005 tarihinden itibaren çalıntı olduğu ve hâlen arandığının tespit edildiği, otomobilde yapılan aramada, şoför mahalli ön kapısındaki malzeme koyma yerinde, 1 adet parlak metal renkli şarjör ve içerisinde üzerlerinde MKE 9 mm, MP-5 ibareleri yazılı bakır çekirdekli 15 adet dolu fişek, aracın ön kül tablası içerisinde 7 adet söndürülmüş Parlıament marka sigara izmaritinin ele geçtiği, sigara izmaritlerinin incelenmesi için 13.04.2006 tarihli yazı ile ... Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğüne gönderildiği, henüz sonucunun gelmediğinin bildirildiği, otomobil içerisinde yakalanan şüpheli ... isimli şahsın alınan beyanında, suçlamaları kabul etmediğini, arkadaşı olan ..., İzmit ve ...’te ikamet eden ve nerede kaldığı belirsiz ... Bilme isimli bir şahsın yanında bir bayan arkadaşı ile birlikte kendilerini ziyarete geldiklerini, otonun içerisinde bulunan tabanca şarjörü ve 15 adet dolu fişeğin ... Bilme isimli şahsa ait olduğunu beyan ettiğinin belirtildiği,
... ilçesinde yakalanan araç üzerinde 11.10.2005 tarihinde saat 10.30'da yapılan görgü ve tespitte; yakalanan otonun Polis Merkezi önüne getirildiği, otonun .... plaka sayılı, lacivert renkli 19 Europa Rna 1.4 tipi, Renault marka oto olduğu, otonun sağ ön sinyal lambasının alt kısmındaki far panjurunun kırık olduğu, sağ ön sinyal lambasından 10 cm kadar sağ ön kapıya doğru sağ çamurluk üzerinde bir kısmın 1 cm kadar içe doğru ezik olduğu, oto üzerinde herhangi bir iz ve emareye rastlanmadığının belirtildiği,
... Sulh Ceza Mahkemesinin 12.10.2005 tarih ve 129 değişik sayılı kararı ile; ... Cumhuriyet Başsavcılığının 12.10.2005 tarihli ve 2005/711 sayılı evrakı ile şüpheli ... Bilme'den ele geçen 15 adet 9 mm çapında dolu mermi ile bir adet şarjöre ait el koyma kararının CMK'nın 127 .maddesi gereğince onaylanmasına karar verildiği,
03.06.2006 tarihinde müdafi huzurunda yapılan ifadeli teşhis tutanağında; 11.10.2005 tarihinde ... ilçesinde ... isimli şahsın uğradığı silahlı saldırı sonucu öldüğü, olaylarla ilgili çalışmalar devam ederken 30.05.2006 tarihinde ... isimli şahsın yakalandığı, şahsın yakalandıktan sonra kendiliğinden ...'u kendisinin öldürdüğünü, olaydan sonrada ... ili, ... ilçesine gittiğini, burada polislerin kendisini durdurmak istediğini, üzerinde cinayette kullandığı silah olduğundan yakalanmamak için kaçtığını, kovalamaca sonucu uygun bir yerde arabasını durdurup yaya olarak kaçtığını beyan ettiği, ...'ın bu beyanları üzerine araştırma yapıldığı ve ... ilçesinde ...'un öldürüldüğü gün saat 04.00 sıralarında polisin dur ihtarına uymayan bir otonun kovalamaca sonucu yakalandığı, ancak otoda bulunan bir erkek şahsın yaya olarak kaçtığı, ... isimli şahsın ise yakalandığı, polisin dur ihtarına uymayarak otodan kaçan şahsın kimliğinin tespit edilebilmesi için olayın gerçekleştirdiğini beyan eden ... Şube Müdürlüğünde görevli sivil giyimli diğer şahıslar ile birlikte teşhis odasına alındığı, ...'e gösterilerek yaptırılan teşhis işleminde; ... söz alarak "Bana gösterdiğiniz şahısların hiçbirisini tanımıyorum. İlk defa burada gördüm." demesi üzerine teşhis işlemine son verildiğinin belirtildiği,
... Cumhuriyet Başsavcılığının 26.06.2006 tarih ve 711-28 saylı yetkisizlik kararı ile 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan yapılan soruşturma dosyasının bu soruşturma dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği,
... Cumhuriyet Başsavcılığının 17.10.2005 tarih ve 707-54 sayılı kararı ile söz konusu aracın 28.02.2005 tarihinde ... ilçesinden çalınması nedeniyle hırsızlık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından ... Cumhuriyet Başsavcılığına yetkisizlik kararı verildiği, ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2005/11313 soruşturma sırasında kayıtlı olduğu,
Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Labaroratuvarı Müdürlüğünün 14.07.2006 tarih ve BYL.2006/2259 sayılı ekspertiz raporunda; şüpheli ...'a ait genotip özelliklerinin 11.10.2005 ... ili,.... ilçesi, ...Mahallesi, Nazımsav Caddesi, Vizon isimli giyim mağazasının yan tarafındaki sokak üzerinde.,sayılı sahte plaka takılı ... plaka sayılı otonun terk hâlinde bulunması olayı ile ilgili olarak 13.04.2006 tarihli, ... sayılı yazısı ekinde gönderilen ve hakkında taraflarınca düzenlenen 09.06.2006 tarih ve .... sayılı ekspertiz raporunda incelenen söz konusu otonun ön küllüğünden elde edildiği belirtilen (1), (2), (3), (4), (5) ve (7) numara verilen 6 adet sigara izmariti üzerinde belirlenen genotip özellikleri ile uyumlu olduğunun tespit edildiği bilgilerine yer verildiği,
Tanık... hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK'nın 250. maddesi ile yetkili) 31.10.2006 tarih ve 1866 sayı ile suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçundan ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği,
Eminönü Kaymakamlığı İlçe Emniyet Müdürlüğünün 20.03.2007 tarihli yazısında; ... ilçesinde sahte plaka ile ele geçen 34 VZ 7952 plaka numaralı otomobilin ... 32. Noterliğinin 04.11.2003 tarih ve 27510 yevmiye numaralı noter satış sözleşmesi ile...isimli şahıs adına satışının yapılmış olduğu ve 02.11.2003 tarihinde Cumhuriyet Mahallesi, Yıldız Caddesi, No: 25, D:2, .../ ... adresinde ikamet eden...isimli şahıs adına tescilinin yapılmış olduğu, daha sonra bahse konu aracın ... Polis Merkezi idaresinden çalınmış olduğu, şahsın müracaatı ile aracın dosyasına...adına 04.04.2005 tarihinde çalıntı şerhinin işlenmiş olduğu, daha sonra aracın bulunarak sahibine teslim edildiği ve 10.02.2006 tarihinde aracın yeniden...isimli şahıs adına tescilinin yapıldığı,
Dosyaya ihbar mektubu gönderen tanık İlhan Bulut'un dosya arasında bulunan ... Ağır Ceza Mahkemesinin 26.12.2006 tarih ve 215-554 sayılı ilamı ile 11.01.2000 yılında maktuller ... Mollasalihoğlu ve ... Türkel'i öldürdüğü, bu suçlardan dolayı cezaevinde hükümlü olarak bulunduğu,
... 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.06.2009 tarih ve 580-746 sayılı ilamında; suç tarihinin 24.11.2005 olduğu, mağdurunun ... Mengeç olduğu, sanığın 30.05.2006 tarihli tutanakta ve duruşmalarda işlediğini kabul ettiği silahla yaralama olayı olduğu, sanığın müştekiyi silahla yaralamadan ve 6136 sayılı Yasa'ya muhalefet suçlarından mahkûmiyet kararı aldığı,
... Cumhuriyet Başsavcılığınca 16.06.2009 tarih ve 19581-9951 sayı ile, 30.05.2006 tarihli yakalama ve üst arama tutanağını tutan ... Emniyet Müdürlüğü görevlileri hakkında kamu görevlisinin resmi belgede sahtecilik suçundan kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği,
... İlçe Emniyet Müdürlüğünün 25.03.2008 tarihli cevap yazısında; konuyla ilgili adı geçen ... yakalandığında olayın mahiyeti açısından Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne bilgi verildiği ve ...'ın Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne teslim edildiği, sanığın yakalandığı anda yapılan mülakat ile ilgili olarak görüntü alacak kameranın olmadığı, herhangi bir kamera ve görüntü kaydının mevcut olmadığının bildirildiği,
...'da bulunan şirketlerle ilgili soruşturma sırasında Cinayet Büro Amirliğine sunulan raporda; "Maktul ...'un ...'da ... adamı olan ...'ya ait Global Distribution isimli şirketin işlerini takip etmek için sık sık yurt dışına çıktığı, bu şirketi ...'nun 2001 yılında ... Tuğcu, Sezai Dinç ve Majit Humeyni isimli şahıslarla ortak olarak kurduğu, şirketin ortaklık yapısının ilk başta;
... ...i %1 ortak iken, daha sonra Sezai Dinç'in ...'dan aldığı vekaletnameye dayanarak hisse devrini ...'nun rızası hilafına; ... %40, ... Tuğcu %30, ..., Majit Humeyni %15 olarak yaptığı tespit edilmiştir.
2001-2005 yılları arasında kurulan şirketin getirisinin olmadığını ve ortakları tarafından dolandırıldığını anlayan ...'nun ... ilinde şirketinin danışmanlığını yapan ....isimli bayanın aracılığı ile maktul ...'uu ...'da bulunan işlerini düzeltmesi için yetki vererek görevlendirdiği;
Maktul ...'un yanında bulunan avukat ile şirketi dolandıran ... .. yeğenidir) isimli şahıslardan şirketi hukuki yollardan geri alarak ...' ya devrettiği anlaşılmıştır.
Yine rapor kapsamına göre şirketin arkasında ... Saral'ın olduğunun söylendiği, ... Saral'ın İtalya'da öldürülmesinden sonra fabrikanın işlerini ... Saral'ın yeğeni olan ...'ın oğlu olan ... takip ettiğini, bu olayı çözümlemek için .... görüştüklerini, ...'ın 'Gençlerin işine karışmıyorum.' diyerek görüşme isteklerini reddettiği belirtmiştir.
Tüm bu gelişmeler üzerine, ...'daki şirket paylaşımındaki anlaşmazlıklar yüzünden, ...'un öldürüldüğü, eylemi örgüt içersinde yer alıp, talimattan yerine getiren ...'ın yaptığı değerlendirildiği, ancak şüpheli ...'ı bu eyleme azmettirenlerle ilgili olarak bu aşamaya kadar toplanan deliller dava açmak için şimdilik yetersizdir. ...'ın tutanak beyanlarında ismi geçen ... Saral ise ölüdür.",
Sanık hakkında 01.06.2006 tarih ve 10876 protokol numarası ile ... Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesince düzenlenen raporda; sanığın bilinç açık, koopere, ...doğal, varsam yok, hezeyan yok, "Antisosyal kişilik özellikleri" düşünüldüğü, acil yatış ve tedaviyi gerektirir psikopatoloji olmadığının belirtildiği,
Adli Tıp Kurumu ... Şube Müdürlüğünce düzenlenen 03.06.2006 tarih ve 2078 sayılı raporunda; sanığın gözaltına alınırken ve gözaltında kaldığı süre içerisinde herhangi bir kötü muameleye maruz kalmadığını beyan ettiği, vucüdunda herhangi bir darp- cebir izine rastlanmadığının bildirildiği,
Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulunu 13.03.2009 tarih ve 1124 sayılı raporunda; sanığın ceza sorumluluğunun tam olup hakkında 5237 sayılı TCK'nın 32/1 ve 32/2. maddelerinin tatbikine mahal bulunmadığının oy birliği ile bildirildiği,
... Cumhuriyet Başsavcılığı Hazırlık bürosunun 01.10.2007 tarihli cevap yazısında; ... Tarım Açık Cezaevi’nde bulunan İlhan Bulut isimli şahıs tarafından 01.12.2005 tarihinde İçişleri Bakanlığına 7 sayfalık dilekçe gönderildiği, dilekçe içeriğinde başka olaylar ve isimler vermekle birlikte, özetle maktulün öldürülmesi olayının... kardeşlerin planlı işi olduğunu, ihbar mektubu üzerine ... Cumhuriyet Başsavcılığınca 2006/40 soruşturma numarası ile soruşturma başlatıldığı, birçok teknik takip çalışması yapıldığı, ancak herhangi bir netice alınamadığının bildirildiği,
... 9. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK'nın 250. maddesi kapsamında görevli) 13.06.2006 tarih ve 297 değişik ... sayılı kararı ile Yusuf Ziya ... maddeleri uyarınca telefon dinlemelerinden sonuç elde edilemediği,
Yargıtay'ın ilgili Dairesinin bozma ilamından sonra alınan ... Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 17.11.2014 tarihli uzmanlık raporunda; ... İlçe Emniyet Müdürlüğünün 12.10.2005 tarih ve ...sayılı yazısı ekinde gönderilip hakkında 14.10.2005 tarih ve BLS-2005/11528 uzmanlık sayılı ekspertiz raporu tanzim ederek laboratuvarın silahı tespit edilemeyen olaylar arşivi kod no: 24109 sırasında geçici olarak beklemeye alınan; 9 mm çaplı Parabellum tipi dört (4) adet kovan ve iki (2) adet deforme mermi çekirdiği ve iki (2) adet mermi çekirdeği gömleliği parçasının; mikroskopta yapılan karşılaştırılmalarında, aralarında çeşitli özellikler yönünden farklılıklar bulunduğunun görüldüğü, söz konusu 9 mm çaplı Parabellum tipi dört (4) kovan ve iki (2) adet deforme mermi çekirdeği ve iki (2) adet mermi çekirdeiği gömleği parçasının "33344" numaralı, 9 mm çaplı Parabellum tipi fişek atar, yerli el yapısı, fişek yatağı dahil 11,7 cm namlu uzunluğunda, üzerinde "?ABRIQUE NATIONALE HERSTAL ...." ibareleri okunabilen, yarı otomatik tabancadan atılmamış olduklarının tespit edildiğinin belirtildiği,
Anlaşılmıştır.
Katılan ... 19.10.2005 tarihinde saat 23.05'te Kollukta; 11.10.2005 tarihinde saat 00.30 sıralarında annesi Gülten, erkek kardeşi Zafer ile birlikte evlerinde bulundukları sırada bir anda apartmanlarının önünde silah sesi duyduklarını, bir süre sonra annesinin “Muzaffer” diye bağırdığını, aşağıya indiklerinde yerde yatar vaziyette babaları maktul ...’u gördüklerini, herhangi bir şahıs ya da oto görmediğini, daha sonra komşularının babası maktulü hemen alarak Vatan Hastanesine götürdüklerini, babasını silahla öldüren kimliği meçhul şahıslardan şikâyetçi olduğunu,
26.06.2007 tarihinde Mahkemede; olaydan beş dakika önce eve girdiğini, evde annesi ve kardeşi Zafer'in bulunduğunu, silah sesleri duyduklarını, dışarıya çıkıp baktıklarında babası maktulün yerde yattığını, maktulü kimin ya da kimlerin vurduğunu görmediğini, huzurdaki sanığı hiç görmediğini, olay yerinde de görmediğini, silah seslerinden sonra dışarıya baktıklarında bir arabanın iki bina öteden aksi istikamete doğru gittiğini, karanlıkta arkasından gördüğünü, arabanın koyu renkli olduğunu, karanlık olduğu için rengini tam seçemediğini, plakasını da okuyamadığını, markasını da tam olarak tespit edemediğini,
Katılan ... (Bulut) 31.05.2006 tarihinde Kollukta; maktulün babası olduğunu, polis memuru iken 1991 yılında emekli olduğunu, emekli olduktan sonra Güngören ilçesinde Bulut Reklam Turizm İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketini kurduğunu, yaklaşık 1-2 yıl kadar bu işi yaptıktan sonra siyasete girdiğini, 2000-2004 tarihleri arasında DYP Güngören İlçe Başkanlığı görevini yaptığını, ilçe başkanlığını bıraktıktan sonra eski DYP İl Başkanı Süleyman Soylu ve eski ... Emniyet Müdür Yardımcısı Gündüz Memişoğlu ile birlikte SMG Güvenlik Şirketini kurduğunu, kurdukları güvenlik şirketiyle ... genelinde bulunan park ve bahçelerin güvenliği ile özel toplantıların güvenlik işleriyle ilgilenmekte olduklarını, babası maktulün kurulan şirketin Genel Müdürü konumunda olduğunu, maktulün tarihten 1 yıl kadar önce ...'ya gittiğini ve ayın 12 günü sürekli olarak bu ülkede kalmakta olduğunu, maktule hangi amaçla ...'ya gittiğini sorduklarında "...'da oteli bulunan Yusuf Hacısüleymanoğlu isimli şahısla birlikte bu ... için gittiğini söylediğini, 2005 yılının Eylül ayında maktulün ...'dan Yusuf ile birlikte geldiklerini, maktule "Artık ... ya gidecek misin?" diye sorduğunda babası maktulün kendisine "Artık ... bitti, bundan sonra ...'ya kontrol amaçlı ayda 1 kez gideceğim ve sizinle birlikte Ocak ayında ...'ya tatile gideceğiz." dediğini, bu görüşmeden 3-4 gün sonra yani 11.10.2005 tarihinde saat 16.30 sıralarında annesi ve babası ile birlikte babasının kullandığı oto ile ... ilçesine gittiklerini, dayısına gideceği için kendisini meydana bırakıp döndüklerini, vermiş olduğu tarih doğum günü olduğu için arkadaşlarından doğum günü mesajı beklerken üst komşularının kendisini arayarak olayı haber verdiğini, dayısı ile birlikte evlerine gittiklerini, babasının ölüm haberini alır almaz dayısının cep telefonundan Yusuf 'u arayarak "Polisler babamın kiminle gittiğini soruyorlar, ben de seni hatırlıyorum." dediğinde kendisine "Telefonumu da ismimi de polise verebilirsin" dediğini, kendisine hiçbir tepki göstermediğini, yaşanan olaylardan sonra babası maktulün ...'ya ... isimli şahsın teklifi üzerine gittiğini, ...'nun babasına aylık 2.000 dolar ve ... bitimi 25.000 dolar olmak üzere vaatte bulunduğunu, ancak babasının takip ettiği, ne olduğunu bilmediği ... için rakip konumundaki şahıs ya da şahıslarla ...'da mahkemelik olduklarını, babasının taraf olduğu kişilerin mahkemeyi kazandığını, mahkemeyi kaybeden kişilerin babasına "Sen bizim ekmeğimizi böldün, bizim arkamızda Sarallar var." dediklerini çevreden duyduğunu, yaşanan bu olaylardan sonra babasının öldürülmesi olayı ile ilgili tüm şüphelerinin Saral grubu üzerinde olduğunu, Saral grubu olarak kastettiği kişilerle aynı köylü olduklarını, babasının dayısının oğlu tanık İlhan Bulut'un 6 yıl önce ...'un... ilçesinde yaşanan silahlı çatışma olayında soyadı Saral olan 2 kişiyi öldürünce iki aile arasında kan davasının başladığını,
26.06.2007 tarihinde Mahkemede; olay anında evde olmadığını, olaydan sonra eve geldiğini, eve geldiğinde babası maktulün vurularak öldürüldüğünü, maktulü hastaneye götürdüklerini, yerde sadece silahı ve kanlar olduğunu, sanığı tanımadığını, ilk defa burada gördüğünü, tarafına okunan emniyetteki ifadesinin doğru olduğunu,
Tanık ... 11.10.2005 tarihinde saat 01.30’da Kollukta; 11.10.2005 tarihinde saat 00.30 sıralarında evde televizyon izlerken sokaktan silah sesleri gelmesi üzerine hemen balkona çıktığını, sokaklarından koyu renkli marka ve model veremeyeceği, Şahin'e benzer bir arabanın hızla uzaklaştığını ve karşı apartmanın merdivenleri üzerinde ayakları basamaklara doğru sırtüstü yatar vaziyette karşı binanın 4 no’lu dairesinde oturan ...’un olduğunu gördüğünü, konuyla ilgili bildikleri ve gördüklerinin bunlardan ibaret olduğunu,
02.06.2006 tarihinde saat 19.20'de Kollukta; 2005 yılı ... ayı içerisinde oğlu ve kızı ile birlikte gecenin ilerleyen saatlerinde Arena isimli televizyon programını seyrettikleri sırada sokaktan bir el silah sesi duyduğunu, bunun üzerine balkona çıkarak balkonun camını açtığını, bu sırada yine 3-4 el daha silah sesi duyduğunu, silah sesinin geldiği yönün evinin hemen ön tarafında olduğu için o yöne baktığı sırada yanına oğlu ...'in de geldiğini, oğlunun da aynı yere baktığında kendisine "Anne vurulan Zafer'in babası" dediğini, biraz dikkatli baktığında komşusu olan katılan Gülten'in eşi maktulün yaralı şekilde yerde yattığını gördüğünü, bu sırada komşusunun yanından eski model Renault marka olduğunu tahmin ettiği, koyu renkli br otonun kaldırım üzerine çıkarak hemen önündeki sokaktan kendisine göre sol istikametine doğru hızlı bir şekilde gittiğini, arabanın içerisinde kaç kişi olduğunu görmediğini, maktule bu arabanın içindeki şahısların ateş ettiğini tahmin ettiğini, ifade alma odasından Emniyet Müdürlüğü otoparkında park hâlinde bulunan değişik marka ve otolar kendisine gösterildiğinde park hâlinde bulunan Renault marka 19 model otoyu göstererek olay günü gördüğü arabanın bu arabaya benzediğini söylediği,
09.10.2007 tarihinde Mahkemede; gece geç saat olduğunu, salonda Arena programını seyrettiklerini, yanında oğlu ... ve kızı Nükhet'in olduğunu, silah sesi duyduklarını, hemen balkona koştuğunu, hızla bir arabanın uzaklaştığını gördüğünü, ancak aracı net teşhis edemediğini, plakasını alamadığını, sürücüsünü göremediğini, sokakta şüpheli bir şahısda görmediğini, eski model Tofaş marka...model bir araç olarak hatırladığını, rengini gri olarak hatırladığını, araç içerisinde sürücü de dâhil kimseyi göremediğini, 3. katta olduğunu, olayın yaklaşık 20 metre uzaklıkta olduğunu, maktulün Aesas Apartman girişinde yerde yattığını, ilk önce kim olduğunu anlamadığını, aşağıda insanların toplandığını, bağrışmalar olunca ...'un ödürüldüğünü anladığını, balkona ilk kendisinin çıktığını, oğlunun arkasından geldiğini, önceki ifadelerinin de doğru olduğunu, ilk ifadesinde...marka araçtan söz ettiğini, ikinci ifadesinde Renault marka araçtan söz ettiğini, araç modellerinden anlamadığını, kesin olarak gördüğü aracın hangi model ve marka olduğunu bilmediğini, ancak gördüğü aracın renginin gri olduğunu,
21.06.2006 tarihinde bilgi edinme tutanağında ...; FİDELTUS şirketinin sahibi olduğunu, ayrıca ...'da 2001 yılı içerisinde Global Dağıtım isminde şirket kurduklarını, şirketin % 96 hissesinin kendisine ait olduğunu, geriye kalan hissenin Sezai Dinç isimli arkadaşına ait olduğunu, ...'daki şirketin Pakmaya şirketine ait ürünleri pazarlama işi yaptığını, bu hissedeki tüm haklarını 2002 yılında kardeşi Cüneyt Kalyoncu'ya devrettiğini, 2005 yılı başlarında şirkette çalışan ...vasıtası ile maktulle tanıştığını, o dönemde maktulün güvenlik şirketi olduğunu bildiğini, ilerleyen dönemlerde maktulü yurt içinde ve dışında bulunan şirketlerinin denetimiyle ilgili işe aldığını, maktulü 2005 yılı Haziran ve Temmuz ayı içerisinde ...'da bulunan ve hisseleri kardeşine ait olan Global Dağıtım Şirketinin büyümesiyle ilgili sermaye artırımı konusunda görevlendirdiğini, maktulün ...'lı avukatlarla görüştüğünü, şirketin mali yapısı, son durumunu tespit ettiğini, bu konuda gelip kendisine iki defa rapor verdiğini, ...'da bulunan şirketlerinin haksız bir şekilde ortakları tarafından alınmasının söz konusu olmadığını, maktulü bu konu için görevlendirmediğini, sadece maktulü şirketin sermaye artırımıyla ilgili olarak görevlendirdiğini, bildiği kadarıyla kardeşine ait olan şirketle ilgili ...'da böyle bir dava açılmadığını, herhangi bir şekilde şirketlerinin bazı şahıslarca haksız bir şekilde alınması veya bu şahısların mafya gruplarının korumaya almış olmasının söz konusu olmadığını, en azından kendisinin bu konuda bir bilgisinin olmadığını, zikredilen Saral ailesinden ... Saral ve kardeşi ...'ı tanımadığını, ...'da bulunan bu şirketle alakalı bu şahısların ne gibi bir alakası olduğunu bilmediğini, Saral ailesinden kimseyi tanımadığını, kendisine sorulan Yusuf Ziya Hacısüleymanoğlu'nu tanımadığını,
Cüneyt Kalyoncu 26.06.2006 tarihinde bilgi alma tutanağında; ...bulunan Global Dağıtım isimli şirketin %83 hisse sahibi olduğunu, bu şirketin ilk olarak 2001 yılında abisi ...'nun vekaleti ile .... isimli ortakları tarafından kurulduğunu, ilk kurulduğunda da şirketin hissesinin %4'ü bu şahıslar üzerinde, %96 hissesinin abisi ... üzerinde olduğunu, sonra hisseleri kendisinin devraldığını, maktulle 2005 yılı Haziran ayı içerisinde Bükreş'te olduğu zaman dilimi içerisinde tanıdığını, maktulün abisi ...'ya ait şirketin birinde de yöneticilik yaptığını, maktulün şirketlerinde sermaye artışı yapmak ve yeni yatırım yapma talepleri nedeni ile ...'daki şirketin gerçek durumunun tespiti için abisi tarafından görevlendirildiğini, maktulle iki kez şirkette görüştüğünü, bunun haricinde maktulü hiç görmediğini, maktulün ...'daki şirketin genel durumu ile ilgili abisi ...'ya verilmek üzere bir rapor hazırlayıp gittiğini, her ne kadar hisseler kendi adına olsa da aile büyüğü olduğundan dolayı sorumluluk ve son kararların abisine ait olduğunu, 2005 yılı Ekim ayında ...'dan döndüğünü, abisi Cem'den maktulün tabanca ile vurularak ... ilinde öldürülmüş olduğunu duyduğunu, cinayetin nedeninin şirketleriyle alakalı bir konu olduğunu zannetmediğini, ...'daki şirkette bulunduğu dönemde şirkette herhangi bir sorun olmadığını, şirketleri ile ilgili olarak herhangi bir tehdit olmadığını, şirketin hisselerinin devri ile ilgili de hiçbir sorun yaşanmadığını, ne kendisinin ne de şirketin mahkemelik bir durumunun olmadığını,
Dilekçe kapsamında 20.06.2006 tarihinde ifadesi alınan İlhan Bulut özetle; ... ili, ...ilçesinde işlediği bir cinayetten dolayı 20 yıl hüküm giydiğini, ...’un öldürülmesi olayı ile ilgili ihbar dilekçesini kendisinin verdiğini, yaklaşık 7 yıldır cezaevinde olduğunu, maktulün öz halasının oğlu olduğunu, 2005 yılı ilkbahar aylarında ... ile birlikte gıda üzerine ... yaptığını, ancak bilmediği bir sebepten dolayı karşı tarafla ...’da mahkemelik olduğunu, karşı tarafın kim olduğunu bilmediğini, rahmetlinin kardeşlerinin bu süreci iyi bildiğini, mahkeme süresince Burhanettin ve Alaattin Saral kardeşlerin maktulün karşı tarafını tuttuklarını, mahkemeyi maktul kazanınca Saral ailesinin kin beslemeye başladığını, zaten çok eskiye dayalı kendi aileleri ile Saral ailesi arasında husumet bulunduğunu, Sedat Şahin’in adamları tarafından 2005 tarihinde Mart-Nisan aylarında İtalya da ... Saral’ın öldürülmesi üzerine Saral ailesinin iyice güven kaybettiğini, bu güveni tekrar kazanmak için ses getirsin diye Sedat Şahin’in yakınlarına saldırmaya başladıklarını, ... olayında da büyük yara aldıklarını, aynı dönem içerisinde Günbak olayında da Ümit Saral’ın istediğini alamadığını, Günbak’ın ortağı Kamil Bulut’un kendi akrabaları olduğunu, Kamil’in arkasında da kendilerinin olduğunu düşündüklerini ve bu olayda da kaybedince hazır piyasaya adamlarını salmışken ağabeyi maktul ...’i de sahur vaktinde evine girerken Saral ailesinin sırtından vurarak öldürdüklerini, aynı gece cinayetten 2 saat önce akrabası olan Turgut Bulut’un işlettiği çay bahçesine kendilerine polis süsü veren kişilerin iki arabayla geldiklerini, ilerleyen günlerde tesis çalışanlarına bu şahısların teşhis ettirildiğini, ... Osman Hacısüleymanoğlu’nun akrabaları olduğunu öğrendiklerini, aynı zamanda bunların da ...’da sosyal tesislerinin bulunduğunu, maktulün ...’ya gittiğinde o sosyal tesislerde kaldığını, ... Osman ve Yusuf Hacısüleymanoğlu’nun ...’daki süreci net bildiklerini, kendileri ile bugüne kadar herhangi bir husumetlerinin olmadığını, fakat akrabası olan Turgut Bulut‘un sosyal tesislerinde cinayetten 2 saat önce bulunmalarına bir anlam veremediklerini, bunların alınıp etraflıca sorgulandıkları takdirde olayın tam olarak çözüleceği inancında olduğunu,
12.04.2007 tarihinde istinabe olunan Mahkemede; iddianameyi ve ihbar mektubunu okuduğunu, hazırlanan iddianame ile ilgili de soruşturmanın eksik olduğu yönünde kanaatinin oluştuğunu, hâlen cezaevinde olduğundan dolayı konuyla ilgili bilgi eksikliği olduğundan soruşturmanın genişletilmesinin kanun yararına olacağını düşündüğünü, daha kapsamlı bilginin ... Organize Suçlar Müdürlüğü ve Asayiş Şube Cinayet Büro Amirliğinde mevcut olduğunu, bu olayın olduğu tarihte ve öncesinde 01.11.2000 tarihinden itibaren cezaevinde olduğundan kapsamlı bilgiye sahip olmadığından bildiklerini daha önce talimatla ... Açık Ceza İnfaz Kurumu'nda iken ... Organize Suçlar Müdürlüğünce alındığını, hâlen soruşturma çerçevesinde bu ifadesinin değerlendirilmesini, emniyet güçlerince yapılacak olan kapsamlı çalışmada daha farklı bulgulara ulaşılacağı kanaatini taşımakta olduğunu,
Tanık Yaşar Karataş 31.05.2006 tarihinde Kollukta; maktulün kayınbabası olduğunu, maktulün ...'ya ait ...'da bulunan şirketindeki hisselerini haksız olarak devir alındığını maktule anlattığını, maktulün bir ... için ...'ya 2005 yılı Mayıs ve Haziran ayları içerisinde gittiiğini, ...'ya gittiğinde .... evinde kaldığını, şahsa durumu anlattığını, bu işin arkasında Sarallar ailesinin olduğunu öğrendiğini, Türkiye'ye döndüğünde Burhanettin Saral'la görüştüğünü, olayı anlattığını, daha sonra tekrar ...'ya gittiğini, şirket ortakları ile görüştüğünü, maktulün yaptığı bu görüşmeler sırasında şahısların ... Saral'ın kardeşi ...'ın kendilerini koruduğunu söylediklerini, bunun üzerine kayınpederinin kendince bir araştırma yaptığını, olayın doğru olduğunu öğrendiğini, bu şirketin hisse devri için ...'da dava açıldığını, bu işler sırasında Yusuf Ziya'nın yardımcı olduğunu, bu olayların çoğunu daha sonradan Yusuf Ziya Hacısüleymanoğlu, Metin Sağıroğlu ve maktulün ismini bilmediği dayısından duyduğunu, kimler tarafından öldürüldüğünü ve ölüm nedeninin anlattığı olaylar olup olmadığını bilmediğini,
26.06.2007 tarihinde Mahkemede; maktulün damadı olduğunu, olay sırasında kendi evinde olduğunu, olay yerinde olmadığını, bu nedenle görgüye dayanan bilgisinin olmadığını, maktulü kimin vurduğu konusunda kesin bilgisinin olmadığını, Emniyette vermiş olduğu ifadesinin doğru olduğunu, maktulün olay tarihinden önce bir düşmanı olduğunu da bilmediğini, duymadığını, Hakan Eyüpoğlu'nun maktulün dostu olduğunu, aralarında düşmanlık bulunmadığını,
Tanık ... 20.10.2005 tarihinde Kollukta; maktul ...’un Güvenlik Şirketi’nde 2005 tarihinde yaz aylarında Güvenlik Müdürü olarak çalışmaya başladığını, hemşehrisi olduğu hâlde yanında çalışmaya başladığında tanıdığını, daha önceden tanımadığını, yanında çalışmakta iken 11.10.2005 tarihinde evinin önünde tabancayla ateş edilerek öldürüldüğünü duyduğunu, ancak kimin öldürdüğünü bilmediğini, maktulün öldürülmeden bir gün önce kendisine ... numaralı telefonu verdiğini, “Bu telefonun Hakan isimli bir şahsa ait olduğunu, bu şahsı aramasını, birlikte çalıştığımızı ve senin de emekli polis memuru olduğunu söyle ve kendisine benim yurt dışında olduğumu, emanet olan yani alacağı olan parayı ise Salı veya ... günü vereceğimizi söyle” dediğini, bunun üzerine şahsı aradığını, kendisini tanıttığını, maktulün söylediklerini aynen Hakan isimli şahsa ilettiğini, şahsın da “Başka bir esnaf arkadaşından borç aldığını parasını hemen göndermesini ve yahut da maktulün telefonla kendisini aramasını, böyle bir terbiyesizlik olmaz” dediğini, bu konunun haricinde maktulün sık sık ...’ya gidip geldiğini, ancak niçin gidip geldiğini bilmediğini, ...’ya gidişlerinde de ara sıra ... yerlerine gelen ... ili, ...ilçesinden olan.... ile birlikte gittiklerini bildiğini, .... öldürüldükten sonra şahısla buluştuğunu kendisine “Birlikte ...’ya gidiyordunuz, bu olay ...’ya gidip gelme meselesinden mi meydana geldi?" diye sorduğunu, kendisine “...’da Pakmaya dağıtımı ile ilgili bir şirket var. Bu şirketin sahibinin ise Akmerkez'de olduğunu, şirketin kontrolünü ise maktulün yaptığını, ayrıca şirket zarar ediyordu onun için gidiyorduk, ancak ...’da bir sorun bulunmadığını, Türkiye'deki işlerinin birlikte olmadığını, ...’da kendisine ait otel ve kumarhanesinin olduğunu ve gezmek amacıyla gittiğini” söylediğini,
11.09.2008 tarihinde Mahkemede; maktulün Zeytinburnu'ndaki şirketinde suç tarihinden önce güvenlik amiri olarak çalıştığını, bu nedenle kendisini tanıdığını, yanında çalıştığı sırada geceleyin evinin önünde öldürüldüğünü ertesi günü duyduğunu, olayla ilgili bildiklerini polise anlattığını, aradan uzunca süre geçtiği için poliste verdiği ifadesinin okunmasını istediğini, okunan ifadesinin doğru olduğunu, ekleyeceği bir husus olmadığını, maktulün neden öldürüldüğünü hâlen daha öğrenmiş olmadığını, 30 yıl önce memleketten ayrıldığını, huzurdaki sanığı hiç tanımadığını, maktul ile aynı memleketli olmalarına rağmen ...'da tanıdığını, maktulün olay öncesinde kendisine kendini tehdit eden birisi olduğundan söz etmediğini, can güvenliğinin olmadığından bahsetmediğini, olay günü saat 15.30'a kadar beraber olduklarını,
Kollukta bilgisine başvurulan ... 05.06.2006 tarihinde, maktulün yeğeni olan Turgut Bulut isimli şahısla ....çay bahçesini birlikte işlettiklerini, olaydan iki saat önce kendilerini polis olarak tanıtan ve çay bahçesine gelen iki şahsın daha sonra...'da cenazede ismini öğrendikleri İsmail Hacısüleymanoğlu'nun ve yanındakilerin maktulün öldürülmesi olayı ile bir alakalarının olduğunu değerlendirdiklerini,
Tanık... ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2005/707 sayılı soruşturma kapsamında 11.10.2005 tarihinde şüpheli sıfatıyla müdafisi huzurunda Savcılıkta; aracı ... Bilme'nin kullandığını, kendisinin arka koltukta oturduğunu, araçta ayrıca ... Bilme'nin bayan arkadaşının da olduğunu, bayanı tanımadığını, ilk defa olay sırasında gördüğünü, araçta konuşurlarken ...'ın bu bayana "Firdevs" diye hitap ettiğini, ... Bilme'nin açık kimliğini bilmediğini, kendisini 2005 yılı Mayıs ayı sonunda ...'da tanıdığını, tahminen 35 yaşlarında, 180 cm uzunluğunda, 85 kg ağırlığında, sakalsız, bıyıksız, sarışın, siyah gözlü birisi olduğunu, açık kimlik bilgilerini ve adresini bilmediğini, bildiği kadarıyla ..., İzmit ve ... civarlarında oturduğunu, kendisinin herhangi bir telefon numarasını ya da açık adresini bilmediğini, kendisinin gece ...'ya neden geldiğini bilmediğini, sorduğunda kendisine "Eğlenmek için geldim." dediğini, arabada bulunan şarjör ve dolu mermileri görmediğini, ancak araçta bulundukları sırada ...'ın kendisine bir tabanca gösterdiğini tabancanın siyah renkli olduğunu, çap ve markasını hatırlamadığını, aracın çalıntı olduğunu bilmediğini,
Şüpheli sıfatıyla bu soruşturma kapsamında müdafisi huzurunda 03.06.2006 tarihinde Kollukta; sanığın beyanları üzerine yapılan araştırmada maktulün öldürüldüğü gün saat 04.00 sıralarında polisin dur ihtarına uymayan bir otonun kovalamaca sonucu yakalandığı, ancak otoda bulunan bir erkek ve bir bayan şahsın yaya olarak kaçtığı, tanık...'in yakalandığının belirtildiği, maktulü tanımadığını, öldürülmesi olayından bilgisinin olmadığını, ara sıra kadın isteyen arkadaşlarına yardımcı olduğunu, bu şahıslara birlikte olmaları için kadın bulduğunu, çevresinin bu konuda oldukça geniş olduğunu, bu tarihten yaklaşık 3-4 ay önce ...'da bulunan mesire alanında yanında birkaç kız ile gezdiği esnada yanına bir erkek şahsın geldiğini, bu kadınları sorduğunu, bu erkek şahsa para karşılığında ilişkiye girmesi için yanında bulunan bayanın birini verdiğini, bu şahıs oldukça uzun boylu, çakır gözlü, sarışın, omuzlarına kadar uzun saçlı, korkunç bir yüz ifadesine sahip olan 80-90 kilo civarında 35-40 yaşlarında lacivert takım elbiseli bir şahıs olduğunu, bu şahsa oturduğu evin adresini gösterdiğini, bu olayın üzerinden 3-4 ay kadar geçtikten sonra olay günü saat 03.00-04.00 sıralarında rengini ve modelini hatırlayamadığı bir arabayla ikametinin önüne tek başına geldiğini, arabasının kornasına basması üzerine dışarıya çıktığını, kendisine "Karı var mı?" diye sorduğunu, kendisine "Akşam misafir olarak kalan ... ili halkından ...isimli bir bayan var." dediğini, 100 TL karşılığında anlaştıklarını, şahıstan komisyon alacağını, fakat şahsın üzerinde bozuk para olmayınca araca kendisinin de bindiğini, yolda giderken şahsın birkaç sigara içtiğini, kendisinin de sigara içtiğini, ancak içtiği sigaraların izmaritlerini camdan aşağıya attığını, yolda giderken polisleri gördüklerini, polislerin dur ihtarı yaptığını, fakat şahsın kaçmaya başladığını, polislerin de kendilerini takip ettiğini, bu sırada arabayı kullanan şahsın belinden çıkarttığı silahı kendisine doğrultarak "Sakın kıpırdamayın." dediğini, kovalamaca biraz devam ettikten sonra tenha bir yerde aracı durdurarak araçtan atlayıp kaçtığını, bu sırada yanında bulunan ...isimli bayanın da kaçtığını, kaçan şahsın kendisini ... Bilme olarak tanıttığını, ...isimli bayanın sürekli bir yere takılmadığını, bu olaydan sonra hiç görmediğini,
26.06.2007 tarihinde Mahkemede; adını ... Bilme olarak bildiği kim olduğunu ve gerçek kimliğini tam olarak bilmediği şahsın yanında bir bayan olduğu hâlde ifadesindeki aracı kullandığını, evine gelerek kendisini de aldığını, araç ile gezdirdiğini, polisleri görünce ...'ın yanındaki bayanla kaçtığını, kendisinin araçta kaldığını ve yakalandığını, maktulün vurulması olayıyla ilgisinin ve bilgisinin olmadığını, emniyyetteki ifadesinin de doğru olduğunu, ... Bilme isimli şahsa iki kez bayan arkadaş temin ettiğini, yanındaki bayanın da ...adında bir bayan olduğunu, teşhis tutanağının doğru olduğunu, huzurdaki sanığı daha önceden tanımadığını, ilk defa emniyetteki teşhis sırasında gördüğünü, bu araca üç dört defa bindiğini, ... Bilme'nin bu aracın çenç olduğunu kendisine söylediğini, olay gecesi ...'ın evine gece saat 01.00 sıralarında geldiğini, evden ayrılmalarının saat 02.00 sıraları olduğunu,
Araç sahibi ... 24.04.2008 tarihinde Mahkemede; 2006 yılı kış aylarında ...Oto Center'da bulunan galericiler sitesinden ... Oto Galerisi'nden....plaka sayılı Renault 19 marka lacivert renkli aracı satın aldığını, satın alır almaz galericinin kendisine devrini yaptığını, yaklaşık bir yıl kadar aracın üzerinde kaldığını, 2007 yılının ... ayından önce aracı aynı sitedeki Turhan Otomotive aracı verdiğini, takas yapıldığını, galericiye vekaletname verdiğini, aracın kendisinde olduğu süre içerisinde kimseye vermediğini, aracın kendisinde olduğu süre içerisinde hırsızlık olayına da karışmadığını, aracı aldığında kimin üzerine kayıtlı olduğunu hatırlamadığını,
Tanık Abit Kırkın 16.12.2008 tarihinde Mahkemede; ... Otomotiv Galerisinin ortaklarından olduğunu, satış yapmaya yetkili olduğunu, ...'in müşterilerinden olduğunu, 2006 yılında kış aylarında 34 VZ 7952 plakalı aracı satın aldığını, resmi işlemlerini kendisinin yaptığını, ancak bu aracı kimden aldıklarını hatırlamadığını, her şeyin resmi kayıtlarda olduğunu,
Tutanak düzenleyicisi Mesut Çöklü 26.06.2007 tarihinde Mahkemede; sanığı ... İlçe Emniyet Müdürlüğünün yakaladığını, onlara yakalandığında olayla ilgili bilgiler verince olay da kendileri ile ilgili olduğundan bahisle sanığı kendi şubelerine teslim ettiklerini, soruşturma savcılarına bilgi verdiklerini, sanığı almaya giden ekibe de sanığın olayı anlattığını, üçüncü kez şubede vicdanen rahatsız olduğunu söyleyerek tutanaktaki olayları olduğu gibi anlattığını, tutanağın doğru olduğunu, sanığın bunları vicdanını rahatlatmak için söylediğini kendilerine söylediğini, sanığı dinlemeden önce ... İlçe Emniyet Müdürlüğünün olayı ve sanığın beyanlarını resmi bir üst yazı ile kendilerine bildirdiğini, sanığa şifahi sorgu yaptıkları sırada hatırladığı kadarıyla alkollü ve sarhoş durumda olmadığını, mülakatın şube müdürlüğü binasında yapıldığını, müsait bir odada yapıldığını, bu ifadeden sonra ... bölgesinde maktulün öldürülmesi olayında kullanıldığı söylenen otoyu araştırmaya başladıklarını, sanığın ifadesini almadan önce tüm anlattıklarını bir tutanakla tespit edeceklerini kendisine söylediklerini, imzaya yanaşmadığı için sanığa imza yeri açmadıklarını ve tutanağı sanığa imzalatmadıklarını, sanığın sonra ifadesi alınmak istediğinde de susma hakkını kullandığını,
Tutanak düzenleyicisi İbrahim Emre Mahkemede; huzurdaki sanığın başka bir olay nedeniyle ... İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerince yakalandığında kendisi ile mülakat yapan polislere Burhanettin Saral davasına konu ile, ... ...'de bir otoparka el bombası atılması olayına karıştığını, ayrıca bir adam öldürme olayına karıştığını söyleyince ... İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin kendilerini aradığını, bu olaylarla ilgili görevlendirdikleri ekibi gönderdiklerini, giden ekibin sanıkla görüştüğünü, aynı olayları ekibe de anlattığını, bunun üzerine konuyu soruşturma savcısına aktardıklarını, savcının da şahsı ...'den teslim almalarını, soruşturmaya dâhil etmelerini istediğini, bunun üzerine sanığı Organize Şubeye getirdiklerini, yanında bulunan ... ... ile sanıkla mülakat yaptıklarını, ancak sanığın kendilerine "Bunları sizlere anlatıyorum. ancak ileride ifade verirken susma hakkını kullanacağım." dediğini, yazılı ifade vermem dediğini, bunun üzerine tutanak tuttuklarını, tutanağa her şeyi yazdıklarını, okunan tutanağın doğru olduğunu, imzanın kendisine ait olduğunu,
Tutanak düzenleyicisi ... ... Mahkemede; tutanak altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, okunan tutanağın da doğru olduğunu, huzurdaki sanığın hem ... hem de Organize Şubede huzurlarında tutanaktaki olayları anlattığını, aynen tekrar ettiğini, hatta sanığın adam öldürme olayından sonra ... ilçesine kaçtığını, orada bazı olaylara da katıldığını söylediğini, huzurdaki sanıkla mülakat yaparken bire bir görüştüklerini, başka hiçbir evraka bakmadıklarını, başka bir evraktan yararlanmadıklarını, sanıkla görüşmeyi teşhis odasında yaptıklarını, bununla ilgili tutanağı düzenlediklerini, ancak ifadesini ayrı bir odada aldıklarını, teşhis odasında kamera kayıt sistemi bulunması gerektiğini ancak faal mi değil mi bilmediğini,
Tutanak imzacısı Tahsin Kütük 24.04.2008 tarihinde Mahkemede; olayın üzerinden epeyce bir zaman geçtiğini, bu nedenle detayları hatırlamadığını, ancak sanığı kendilerinin yakaladığını, yakaladıklarında bazı beyanlarının olduğunu, şu anda hatırlamadığını, hatırladığı kadarıyla ikamet ettiği yerde yakaladığını, yakalama ve üst arama tutanağı okunup sorulduğunda, sanığın yakalandığında tutanakta yazılan şeyleri kendilerine anlattığını, doğru olup olmadığını bilmediğini, sanığı sonra organizenin gelip kendilerinden aldığını, tutanak altındaki imzanın kendisine ait olduğunu,
Tutanak imzacısı ....24.04.2008 tarihinde Mahkemede; hatırladığı kadarıyla sanığın ikametine geldiği yönünde ihbar geldiğini, bunun üzerine evine gidip sanığı aldıklarını, epeyce kalabalık olduklarını, emniyete götürdüklerini, orada neler konuştuğunu bilmediğini, sonra organizenin gelip aldığını, yakalama ve üst arama tutanağı ortak düzenlendiği için imzaladığını, ancak sanığın konuşmalarına şahit olmadığını,
Tutanak imzacısı Musa Uslu 24.04.2008 tarihinde Mahkemede; sanığı evinde yakalayıp büroya getirdiklerini, büroya getirildiğinde yaptığı açıklamaları tutanakta belirtilen şekilde tutanak altına aldıklarını, yakalama ve üst arama tutanağındaki imzanın kendisine ait olduğunu,
24.01.2008 tarihinde tanık Turgut Bulut Mahkemede; kardeşi tanık ... Bulut'la birlikte Mavran Çay Bahçesini çalıştırdığını, olay akşamı saat 22.00 sıralarında sivil giyimli 2 şahsın çay bahçesine geldiğini, yanlarına gittiğini, kendisine polis olduklarını söylediklerini, Bitlisli olarak bildiği şahsın masasına giderek onu direkt masasından kaldırmak istediklerini, engel olduğunu, dşarıya çıkan 2 şahsın yanında tekrar 2 şahısla birlikte yani dördü beraber çay bahçesine tekrar girmek istediklerini, Bitlisli şahsa kimliğini sorup gittiklerini, Bitlisli şahsa sorduğunda kendisine "...'ın arkadaşı olduğunu ve birlikte olduklarını," söylediğini, bu şahsı bir daha görmediğini, maktulün öldürülmesi olayının bu hadiseden 1,5-2 saat sonra meydana geldiğini, maktulün öldürülmesinden 15 gün kadar sonra Hızır Hacısüleymanoğlu'nun oğlunun cenazesi için...'ya gittiğini, bahsettiği 4 kişiyi gördüğünü, onların da kendisini gördüğünü, yani bu şahısların ya Saral ya da Hacısüleymanoğlu ailelerinden ya da onlardan olduğunu düşündüğünü, dükkâna gelen şahıslarla cenazede gördüğü şahısların aynı olduğunu, bunlardan bir tanesinin fotoğrafını daha sonra polisin gösterdiğini, İsmail Hacısüleymanoğlu olduğunu öğrendiğini, bu şahsı cenazede tekrar gördüğünü, yani ... yerine gelen ve kendisini polis olarak tanıtan kişilerden birinin İsmail Hacısüleymanoğlu olduğunu kesin olarak tespit ettiğini,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... 01.06.2006 tarihinde müdafisi huzurunda Kollukta; susma hakkını kullandığı,
Savcılıkta; ... Saral'ın amcası olduğunu, Burhanettin Saral'ı ise tanımadığını, soyadlarının aynı olmasına rağmen tanımadığını, akrabası olmasının da normal olduğunu, çünkü Sarallar'ın geniş bir aile olduğunu, Emniyet Müdürlüğü tarafından kendisine bazı konularda suçlamalar yüklendiğini, kendisinin maktulü öldürülmesi ve aynı zamanda ...'ta bulunan otoparka bombalı saldırıda bulunduğunun iddia edildiğini, Emniyet ve ... İlçe Emniyet Müdürlüğünde bu tür şeyler söylemediğini, soyadı Saral olduğu için ...'de iken zorla bazı şeyler söylemesi için baskıda bulunduklarını, orada Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli emniyet mensuplarının olduğunu, hiçbir şekilde yazılı ifade vermediği gibi bahsedilen hususlarda herhangi bir şey söylemediğini, ... Emniyeti tarafından kasten yaralama suçundan ötürü arandığını, ... Mengeç isimli şahsın 5 ay kadar önce vurulması olayını kendisinin gerçekleştirdiğini, bundan ötürü aranmakta olduğunu, bununla ilgili ... Adliyesinde ifade vereceğini, söz konusu olayın şahsi bir meseleden ötürü kaynaklandığını, yine bu olayın devamı olarak Akif Kapar isimli komşusunu da kendisini alıkoyduğundan bahisle hakkında şikâyetçi bulunduğunu, yukarıda sözünü ettiği her iki şahsın da eski arkadaşları olduğunu, yaralama ve alıkoyma olayı ile ilgili olarak da ... Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma yürütüldüğünü, hakkında isnat edilen suçlamaların hiçbirini kabul etmediğini, esasen Emniyet Müdürlüğünde de olayları kabul etmediğini bildirdiğini, ancak ifadesini susma hakkını kullandığı şekilde tanzim ettiklerini, mahzur görmeyip imzaladığını, ... isimli şahsı tanımadığını, daha öncesinden ... ... ilçesine gitmiş olmadığını, polise maktulü öldürdüğüne dair bir şey söylemediğini, bunun devamı olarak polisin ... ilçesi görevlileri ile irtibata geçerek... isimli şahsa ulaşılması ile de bir ilgisinin olmadığını, ... Bilme isimli şahsı da tanımadığını, hiçbir vakit ... Saral'dan silah ve bomba almadığını, yakalandığında da üzerinde kendi kimliğinin olduğunu, söz konusu olayın kendisine karşı kurulmuş bir komplo olduğunu, ... Emniyeti tarafından sevilmediğini, soyadı da Saral olduğu için bu şekilde bir olay kendisine isnat edildiğini, bu olaylarla hiçbir ilgisinin ve bağının olmadığını,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği ... 11. Ağır Ceza Mahkemesinde (CMK 250. madde ile görevli); kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmediğini, savcılıkta olayları detaylıca anlattığını, sorulan soruları da gerekli şekilde cevapladığını, orada da belirttiği gibi soyadının Saral olmasından başka Burhanettin Saral ve çevresindeki kişilerle ilgisi olmadığını, zaten önce bir adli olayla ilgili ...'de gözaltına alındığını, daha sonra Organize Şubeyi çağırdıklarını, kendisini onlara teslim ettiklerini, bu teslimden önce yaklaşık 4,5 saat tarafına bahsedilen 31.05.2006 tarihli 4 sayfalık tutanağı baskı yaparak imzalatmaya çalıştıklarını, fakat imzalamadığını, o tutanaktaki sözü edilen şeyleri de kendisinin söylemediğini, bu tutanağın nasıl yazıldığını bilmediğini, tutanağı yazılmış hâlde önüne getirdiklerini, oku, imzala dediklerini, bu tutanağı okumadığını ve imzalamadığını, daha sonra Organize Şubede tekrar ifadesini almak istediklerini, "Bu olayları anlattı ancak susma hakkını kullandı." diye yazdıklarını, maktulü tanımadığını, maktulün öldürülmesi olayıyla da ilgisi olmadığını, ...'ta Tıp Merkezi Otoparkı'nın bomba atılması ve uzun namlulu silahlarla ateş edilmesi olayına da katılmadığını, bunları sanki kendi söylemiş gibi tutanak tutup yazdıklarını, kendi anlatımlarına ilişkin tutanakların altına gerekli imzaları attığını, imza atmadığı tutanaklardaki anlatımlarını kabul etmediğini, ... Emniyetinde kendisini sevmediklerinden ve ... Saral'ın amcası olduğunu bildiklerinden böyle bir tutanak tutup kendisini suçladıklarını düşündüğünü, Emniyette yukarıda belirttiği gibi bu olaylara karışmadığını söylemesine rağmen susma hakkını kullandığı şeklinde yazıldığını, aleyhine bir durum olmadığı için tutanağı imzaladığını, Savcılıkta verdiği ifadesininde doğru olduğunu,
22.02.2007 tarihinde Mahkemede; suçlamaları kabul etmediğini, 2005 yılı Mart ayında cezaevinden çıktığını, o tarihten sonra cezaevine girmediğini, iddianamede belirtilen suçlarla ilgisinin olmadığını, eski suçlamaları olduğu için polisin kendisinin üzerine geldiğini, iddianamede bahsedilen kişileri tanımadığını, soyadı benzerliği dışında suçlanan kişilerle bir birlikteliğinin olmadığını, sadece ... Saral'ın akrabası olduğunu, ancak kendisi ile ölene kadar hiç görüşmediğini, herhangi bir otoparkı kurşunlamadığını, oraya bomba da atmadığını, maktulü görmediğini, bunların tamamen polisin suçlaması olduğunu, ..., ... ilçesine de gitmediğini, plakası belirtilen araçla bir ilgisinin olmadığını, bu araca ne zaman kimlerle bindiği konusunda herhangi bir fikrinin olmadığını, böyle bir araca binip binmediğini de hatırlamadığını, küllüğünde kendisine ait sigara izmaritleri bulunduğu tespitleri olduğunu, ne şekilde yapıldığını bilmediğini, olabileceğini de ancak o araca ne zaman nerede ve kimlerle bindiği konusunda herhangi bir şey bilmediğini, kaldı ki bahsedilen aracın kasten öldürme olayında kullanıldığı yönünde herhangi bir tespitin de bulunmadığını, polise kesinlikle böyle bir şey söylemediğini, olay tarihinde kendi evinde üst katta oturan teyzesinin kızının dairesinde polisin kendisini yakaladığını, olayda yakalandığında polisin kendisini başka bir silahla yaralama olayı nedeniyle aradığını, bu suçlamalardan dolayı yakalandığını, savunmalarının bundan ibaret olduğunu, devamla anlattığı şekilde bu olaydan önce de polisin kendisini 3 kez suçladığını, hakkında davalar açıldığını, tüm bunlardan beraat ettiğini, poliste suçlandığı konularla ilgili hiçbir şey konuşmadığını, yanında avukatının da olduğunu, bahse konu telefonun kendisine ait olmadığını, cep telefonu kullanmadığını, bu bahsedilen telefonun kaldırdığı bir ... adamına ait telefon olduğu polis tarafından iddia edildiğini, bu şahsın da hakkında açılan davada dinlendiğini, böyle bir telefondan kendisinin de bahsetmediğini, bu dosyanın ... Ağır Ceza Mahkemesinde bulunduğunu,bu telefonun söylediği mağdura ait telefon olduğunu, tutanak tanığı Mesut Çöklü'nün beyanının alınmasından sonra gerek ... İlçe Emniyet Müdürlğünde gerekse Organize Şube Müdürlüğünde dava konusu edilen adam öldürme ve bomba atma olayları ile ilgili hiç kimseye samimi itirafta bulunmadığını, bulunsa idi altına imza atacağını, zaten organize şubede bütün odalarda kamera sistemi olduğunu, faili meçhul kalmış bir dosyadaki olayların kendi üzerine yüklenmek istediğini, tutanak düzenleyicilerinin beyanlarının doğru olmadığını, böyle bir mülakatın yapılmadığını, yapılmış olsaydı kamera kayıt sistemlerine geçeceğine, maktulün İsmail ve Yusuf Hacısüleymanoğlu tarafından öldürüldüğünü, bununla ilgili maktulün yeğenleri ... Bulut ve Turgut Bulut'un ifadelerinin olduğunu, yakalama ve üst arama tutanak düzenleyicileri polis memurları dinlendikten sonra silahla yaralama olayının doğru olduğunu, diğer yazılanların kendisine ait olmadığını, kendileri tarafından yazıldığını,
Bozmadan sonra Mahkemede; yöneltilen suçlamaları kabul etmediğini, hakkında düzenlenen düzmece tutanaklarla suçlandığını, bu olayı gerçekleştirdiğine dair herhangi bir delil olmadığını, olayla herhangi bir bağı olmadığını, soy isminin Saral olması ve bazı akrabalarının cezaevinde bulunması sebebiyle bu olaya monte edildiğini, hakkında düzmece tutanak düzenlendiğini, o tutanaklarda imzasının olmadığını, hiçbir görevliye maktulle ilgili bir şey söylemediğini, Organize Suçlarla Şube Müdürlüğünde her şeyin kamera kaydına alındığını, bu kayıtlar olmasına rağmen imha edildi şeklinde cevap verdiklerini, kendisine göre bu kayıtların hâlen polis tarafından saklandığını, aksi hâlde kayıtları göndermeleri durumunda kendilerinin suçlu duruma düşeceğini, bu nedenle imha ettik diye cevap verdiklerini, mahkemenin hakkında çeteden ve bombalamadan beraat vermişken belirli bir nefret ve kinle kasten öldürmeden ceza verdiğini, eğer bu işi yapsaydı diğer suçlamalardan da ceza alacağını, emniyetteki soruların soruluş şekline göre mecburen susma hakkını kullandığını, bozma ilamındaki aleyhine olan hususları kabul etmediğini,
Savunmuştur.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözümlenmesi için nitelikli kasten öldürme suçunun, kesinleşmiş ilamlarının infazı ve karışmış olduğu başka suçlar sebebiyle arama kararı uyarınca yakalanıp gözaltına alınan şüphelinin bu esnada kendiliğinden başka soruşturma dosyaları ile ilgili ikrarı ve bunun polis memurları tarafından mülakat sonucu tutanak altına alınmasının delil değeri ve CMK'nın "Delillerin takdir yetkisi" başlıklı 217. maddesinin ayrı ayrı değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır.
Kasten öldürme suçu 5237 sayılı TCK’nın 81. maddesinde; "Nitelikli hâller" başlıklı 82. maddesinde; "(1) Kasten öldürme suçunun;
a) Tasarlayarak,
...İşlenmesi hâlinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır" düzenlemesiyle de tasarlayarak öldürme, kasten öldürme suçunun nitelikli hâlleri arasında sayılmıştır.
Gerek madde metninde, gerekse gerekçesinde "tasarlama" kavramının tanımına yer verilmemiş, bu konunun açıklığa kavuşturulması, öğreti ve yargısal kararlara bırakılmıştır. Öğretide tasarlamayı açıklama bakımından "soğukkanlılık" ve "planlama teorisi" olarak iki görüş ileri sürülmüştür. Soğukkanlılık teorisine göre, tasarlayarak öldüren şahısta bir soğukkanlılık gözlenmektedir. Bu kişinin başkasını öldürürken hiç heyecan duymamış olması, ondaki ruhsal kötülüğü göstermektedir. Ayrıca fail, öldürme kararını önceden almış olmasına, araya zaman girmiş olmasına karşın, soğukkanlılığını korumuş ve bu karardan vazgeçmemiştir. Planlama teorisine göre ise, tasarlama ile işlenen öldürme suçlarında, suç, önceden kararlaştırılmış, hazırlanmış ve planlanmıştır. Bu hazırlık, pusu kurmak, mağduru ya da maktulü bulmak, hile ile öldüreceği yere getirmek şeklinde olabilecektir. Burada fail, önceden aldığı suç işleme kararını gerçekleştirmek için suçta kullanacağı araçları seçip, temin etmekte ve bu suçu nasıl işleyeceği konusunda plan yapmaktadır.
765 sayılı TCK’nın yürürlükte olduğu dönemde, Ceza Genel Kurulunun 09.07.2002 tarihli ve 138-301 sayılı ile 03.12.2002 tarihli ve 247-414 sayılı kararlarıyla; "Failin bir kimseye karşı bir suçu işlemeye sebatla ve koşulsuz olarak karar vermesi, suçu işlemeden önce soğukkanlı bir şekilde düşündükten sonra ulaştığı ruhsal sükûnete rağmen kararından vazgeçmeyip ısrarla ve bu akış içerisinde fiilini icraya başlaması hâlinde tasarlamadan söz edilebilir. Tasarlama halinde fail, anında karar verip fiili işlememekte, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında bir süre geçmektedir. Fail bu süre içinde suçu işleyip işlememe konusunda düşünmekte, ancak tasarladığı suçu işlemekten vazgeçmemektedir. Failin suçu işlemekten vazgeçmesi fakat bir başka nedenle ve ani bir kararla fiili işlemesinde tasarlamadan söz edilemez. Suç işleme kararının ne zaman alındığı ve eylemin ne zaman işlendiği mevcut kanıtlarla saptanmalı, suç kararıyla eylem arasında geçen zaman dilimi içerisinde ruhi sükûnete ulaşılıp ulaşılamayacağı araştırılmalıdır" sonucuna ulaşılmıştır.
Yerleşik yargısal kararlarda kabul edildiği ve tereddütsüz bir şekilde uygulandığı üzere, tasarlamadan söz edilebilmesi için; "Failin, bir kimsenin vücut bütünlüğü veya yaşam hakkına karşı eylemde bulunmaya sebatla ve koşulsuz olarak karar vermiş olması, düşünüp planladığı suçu işlemeden önce makul bir süre geçmesine ve ulaştığı ruhi sükûnete rağmen bu kararından vazgeçmeyip sebat ve ısrarla fiilini icraya başlaması ve gerçekleştirmeyi planladığı fiili, belirlenmiş kurgu dâhilinde icra etmesi" gerekmektedir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 16.04.2013 tarihli ve 3-144 sayılı, 26.06.2012 tarihli ve 67-258 sayılı, 12.06.2012 tarihli ve 560-227 sayılı, 25.01.2011 tarihli ve 122-7 sayılı, 16.02.2010 tarihli ve 251-25 sayılı, 02.02.2010 tarihli ve 239-14 sayılı, 15.12.2009 tarihli ve 200-290 sayılı, 03.10.2006 tarihli ve 30-210 sayılı, 13.11.2001 tarihli ve 239-247 sayılı ile 28.04.1998 tarihli ve 117-155 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Şüpheli veya sanık, olay hakkında doğrudan doğruya bilgi sahibi olan tek kişidir. Birçok suçta, mağdurun olaya ilişkin doğrudan doğruya bilgisi bulunmaz. Bu nedenle şüpheli veya sanık beyanı, olayın aydınlatılması bakımından son derece önemlidir.
Şüpheli veya sanığın olaya ilişkin açıklamalarının dinlenilmesi, ifade alma ve sorgu işlemi olarak adlandırılır. Şüphelinin, kolluk görevlileri ve Cumhuriyet savcısı tarafından, soruşturma konusu suçlarla ilgili olarak dinlenilmesine ifade alma denir. Şüpheli veya sanığın, hâkim veya mahkeme tarafından soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenilmesine ise sorgu denir.
İfade alma genel bir tanımla, ifade alanın şüphelinin karşısına resmî bir sıfatla çıkmasını ve ondan bilgi istemesini ifade eder. Ceza muhakemesinde, yapılan en önemli işlemlerden olan ifade almanın amacı, muhakemenin amacıyla aynı doğrultudadır. Yani ifade almada da, maddi gerçeği bulmak için, resmi makamlarca soru sorulması, bilgi toplanması, şüpheli açısından ise savunma söz konusudur.
Kolluk, suçu öğrenir öğrenmez araştırmalara başlar. Suç şüphesinin belirli bir kişiyi göstermediği aşamada kolluk, etraftakilere rastgele sorular sorabilir.
Örneğin, bir ... yeri sahibi polisi arar ve o gün ... yerinde hırsızlık yapıldığını, bunu orada çalışan yedi işçiden birinin gerçekleştirmiş olabileceğini söyler. Bu durumda, polis olay yerine giderek, şüphe belli bir yönde somutlaşıncaya kadar, hiçbir usule bağlı olmadan işçilere soru sorabilir. Bu faaliyet, ifade alma sayılmaz ve kolluğun bilgi toplaması olarak adlandırılır. Bilgi toplama faaliyeti, herhangi bir kurala bağlı değildir. Bilgi toplama aşaması polisin planlı olarak çalışmaya başladığı ve araştırma işlemlerine giriştiği anda sona erer.
Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu m.15/1'e göre, kolluk yaptığı soruşturma sırasında ifadelerine başvurulması gereken kişileri ve onlardan gerekli olan bilgileri sorar. Kolluğun bilgisine (ifadesine) başvuracağı kişiler Gözaltı Yönetmeliği'nde gösterilmiştir. Yönetmeliğe göre, bir suçun tespiti veya aydınlatılmasına yönelik olarak, şikâyetçi ile suçtan zarar gören ve suç işleme şüphesi altında bulunmayan diğer kişilerin dinlenilmesine, bilgi alma denir. Bu tanıma göre bilgi alma, suçtan zarar gören ve diğer kişiler hakkında söz konusu olabilir. Kolluk kişileri tanık sıfatıyla dinleyemez. Çünkü soruşturma evresinde ancak Cumhuriyet savcısı Yasa'da gösterilen usule uygun olarak tanık dinleyebilir. Kolluğun yaptığı dinleme işlemi bilgi toplamadır. Bilgi alma yöntemi, ifade alma, sorgu ve tanık dinlenilmesinin aksine, sıkı şekil şartlarına bağlanmamıştır.
Kolluk soru sorduğu kişiden şüpheleniyorsa, o kişiyi şüpheli sıfatıyla, haklarını hatırlatarak ve CMK m. 147'deki usule uygun bir şekilde Cumhuriyet savcısının bilgisi dâhilinde dinleyebilir.
Bunun gibi, kollukla karşılaşan kişinin kolluğun hak hatırlatmasına veya isnatta bulunmasına ya da bilgi toplamak amacıyla soru sormasına fırsat bırakmadan yaptığı ani açıklamalarda ifade olarak değerlendirilmez. Örneğin, bir trafik kazası nedeniyle araştırma yapan kolluk (B)'nin kapısını çalsa ve (B) kapıyı açıp kolluğu gördüğünde hemen konuşmaya başlayarak tüm gün nerede olduğunu, olayın nasıl gerçekleştiğini anlatsa, bu durum ifade alma olarak değerlendirilemez.
O hâlde, ani olarak yapılan açıklamalar ve bilgi toplama esnasında elde edilen bilgiler, henüz kimin şüpheli olduğu bilinmediğinden, ifade sayılmaz ve bunlar için ifade almaya özgü kurallara uyulması gerekmez. Bu arada, ileride şüpheli/sanık olabilecek kişiye de bu yolla soru sorulmuş veya o, kendiliğinden açıklama yapmış olabilir. Ani açıklamalar ve bilgi toplama kapsamında kolluğun sorduğu sorulara verilen cevaplar, ifade alma usulüne uyulmamış olmasına rağmen kovuşturma evresinde değerlendirmeye alınır. (Centel/Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta, 15. Bası, sayfa, 242,243,244,245)
5271 sayılı CMK'nun "Delilleri takdir yetkisi" başlıklı 217. maddesi;
"(1) Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilir.
(2) Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir" hükmünü içermektedir.
Ceza Genel Kurulunun 16.05.2006 tarihli ve 137-142 sayılı kararında da belirtildiği üzere, ceza muhakemesi hukukunda vicdani delil sistemi benimsenmiştir. Bu sistemle ifade edilmek istenen, hem delil serbestliği, hem de delillerin değerlendirilmesi serbestliğidir. Ceza muhakemesinde somut gerçek arandığından, hâkimi bu gerçeğe götürebilecek her şey delil olabilir. Ancak, hükme dayanak alınan delillerin gerçekçi, akılcı, olayı temsil edici, kanıtlayıcı ve hukuka uygun bulunmaları gerekir. Bu belirlemeler ceza muhakemesinde şekli duruma değil, somut gerçeğe itibar edileceğini ortaya koymaktadır. Aksinin kabulü hak ve ... duygularını yaralayacaktır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık ...'ın 11.10.2005 tarihinde saat 00.30 sıralarında ... ilçesi, Denizköşkler Mahallesi, Güray Sokak, 36 numaralı bina girişinde, maktul ...'u tabanca ile vurarak öldürdüğü iddia ve kabul edilen olayda;
Maktul ...'un 1952 olup, ... ili, ...ilçesi nüfusuna kayıtlı emekli polis memuru olduğu, en son ... İlçe Emniyet Müdürlüğü İnfaz Büro'da çalıştığı, 1992 yılında emekli olduğu, olay tarihinde de SGM Güvenlik Şirketinin ortaklarından olduğu, maktulün 11.10.2015 tarihinde gece saat 00.30 'da ... ili, ... ilçesi, .... Mahallesi, Güray Sokak, 36 numaralı oturduğu binanın önündeki merdivenlerde tabanca ile ateş edilerek yaralandığının çevredeki vatandaşlar tarafından görülmesi üzerine hastaneye kaldırıldığı, ancak yapılan tıbbi müdahaleye rağmen kurtarılamayarak vefat ettiği, olay yerinde yapılan incelemede 4 adet 9 mm boş kovan, 2 adet mermi çekirdeği ve maktule ait silahın şarjöründe 8 adet merminin ele geçtiği, ekspertiz raporuna göre; 4 adet kovan, aynı çaplı 2 adet deforme mermi çekirdeği ve aynı çaplı 2 adet mermi çekirdeği gömleği parçasının 9 mm çaplı Parabellum tipi fişek atar silahlarda kullanılmak üzere imal edildiği, tek bir ateşli silahtan atıldıkları, silahı tespit edilemeyen olaylar arşivine kayıt edildiğinin belirtildiği, maktulün Adli Tıp raporuna göre, sırt soldan ve sol gluteustan aldığı iki mermi yarası sonucu öldüğü, her iki mermi çekirdeğinin vücudu terk ettiği ve her iki yaranın da öldürücü nitelikte olduğunun tespit edildiği, kolluğun soruşturma faaliyetine başladığı, failin tespit edilemediği,
Başlangıçta olayla irtibatı tespit edilemeyen sanık ...'ın daha önce işlemiş olduğu suçlar nedeni ile zaman zaman cezaevine girip çıktığı, kesinleşmiş bulunan mahkûmiyet hükmü ve işlediği iddia edilen bir kısım suçlar nedeniyle hakkında yakalama kararı düzenlenmiş olduğu, 30.05.2006 tarihinde saat 19.00 sıralarında ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Kanarya Polis Merkez Amirliğine yapılan telefon ihbarı ile sanığın bulunduğu adresin bildirilmesi üzerine, ... 4. Sulh Ceza Mahkemesinden 2006/518 değişik sayılı arama kararıyla ... İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerince yapılan operasyon sonucunda, Kanarya Mahallesi, Tarla Kuşu Sokak, 6 numaralı adreste yakalandığı, aynı gün saat 20.30 sıralarında düzenlenen yakalama ve üst arama tutanağı ile yasal haklarının hatırlatıldığı, sanığın yakalamaya konu olmayan ve daha önceden gerçekleşen ... ilçesinde bulunan otoparkın bombalanması olayının kendisi tarafından gerçekleştirildiğini anlattığı, bu evrakın soruşturmasının ... İlçe Emniyet Müdürlüğünce takip edildiğinden Organize Suçlarla Mücadele Şubesine bilgi verildiği, bu şubeden gelen görevlilerle 23.20'de düzenlenen tutanakta, kendisine herhangi bir suçlama ve soru yöneltilmediği hâlde "maktulü öldürdüğünü, bu hadiseden bir ay sonra Türküevinde çıkan bir şahısla münakaşaya girdiğinden amcası ... Saral'dan aldığı el yapımı 9 mm çaplı silahla yaralandığını, ayrıca mahkûmiyet hükmü aldığı mağdur ... Mengeç isimli şahsı 6-7 el silahla ateş ederek yaraladığını, otopark bombalama olayını kendisinin gerçekleştirdiğini ancak delil yetersizliğinden dolayı hakkında beraat kararı verildiğini" şeklinde anlatımda bulunması üzerine soruşturma savcısına bilgi verilerek alınan talimat doğrultusunda sanığın beyan ettiği olayların 2006/1866 sayılı soruşturmada kayıtlı olması nedeniyle o kapsamda işlem yapılması ve mevcutlu olarak savcılığa getirilmesinin talimatı verildiği, ... İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerinden teslim alınan ve hakkında gözaltı kararı verilen sanığın Organize Şube Müdürlüğüne getirildikten sonra 31.05.2006 tarih ve saat 11.30'da düzenlenen tutanak içeriğine göre; maktul ...'u ...'da bulunan şirketlerinden haraç istediğinden amcası olan ve 31.01.2005 tarihinde ...'da çapraz ateşe alınmak suretiyle öldürülen babasının amcasının oğlu ... Saral'ın isteği ile ve yine onun verdiği silahla öldürdüğünü, hadise günü akşam saat 19.00 sıralarında maktulü evinden çıkarken öldürmeyi planladığını ancak gerçekleştiremediğini, takibe devam etmesi sonucunda aynı gece saat 00.20 sıralarında evine gelmekte olan maktule üç el ateş etmek suretiyle öldürdüğünü, olayda CZ75 9 mm'lik silah kullandığını, silahı daha sonra imha ettiğini, olay yerinden Lacivert renk Renault 19 marka aracıyla kaçtığını, saat 04.00 sıralarında ... ili, ... ilçesinde polislerle kovalamaca yaşaması üzerine otoyu terk ettiğini, araçta bir erkek bir bayan şahsın kaldığını, olayda kullandığı silahın şarjörünün de bu araçta kaldığını beyan etmiştir.
Başka suç nedeniyle yakalanan sanığın serbest iradesi ile bir baskı oluşturmaksızın geçmişte yaşanan ve faili meçhul olan bu öldürme olayını gerçekleştirdiğini açıklaması üzerine beyanlarının doğruluğunun teyidi için yapılan araştırmada; 11.10.2005 tarihinde saat 04.00 sıralarında ... ili, ... ilçesinde ....plakalı araçtan şüphelenilmesi üzerine dur ihtarı yapıldığı, aracın durmayıp kaçmaya başladığı, diğer ekiplerden de yardım istenerek aracın takip edilip sıkıştırılması üzerine, araçta bulunan üç kişiden ikisinin karanlıktan faydalanarak kaçtığı, ele geçen aracın 2001 model saks mavisi Renault 19 marka sahte plakalı olduğu, motor ve şasi numarasından yapılan incelemede, .... plakalı, Renault marka, 2000 model, 1.9 Europa, 1.4 motor...adına kayıtlı 28.02.2005 tarihinde ... ...'den çalıntı olduğunun tespit edildiği, otomobilde yapılan aramada, şoför mahalli ön kapısındaki malzeme koyma yerinde 1 adet parlak metal renkli şarjör ve içerisinde üzerinde MKE, 9 mm, MP-5 ibareli bakır renkli 15 adet dolu fişek, ön kül tablası içerisinde 7 adet Parliament marka sigara izmaritinin ele geçirildiği, sigara izmaritlerinin incelenmesi için 13.04.2006 tarihli yazı ile ... Polis Şube Kriminal Müdürlüğüne gönderildiği, araçta yakalanan...'in düzenlenen evrakla birlikte ... Cumhuriyet Başsavcılığına sevk edildiği, DNA incelemesi yapılmak üzere ... 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 31.05.2006 tarih ve 244 sayılı kararıyla sanıktan kan örneği alındığı ... ilçesindeki araçta ele geçirilen sigara izmaritlerinden ele geçen DNA profilleri ile karşılaştırılmak üzere laboratuvara gönderildiği, 14.07.2006 tarihinde düzenlenen ekspertiz raporunda 7 adet sigara izmaritinden 6'sı üzerindeki genotiplerin sanığa ait olduğunun belirlendiği, ... ilçesinde araçta yakalanan tanık ... 11.10.2005 tarihinde alınan ifadesinde,"aynı tarihte saat 03.00 sıralarında ... ili tarafında oturduğunu bildiği ... Bilme isimli şahsın aracıyla evine geldiğini, yanında 'Firdevs' diye hitap ettiği bir bayanın bulunduğunu, kendisinin de bu araca bindiğini, yolda polislerin dur ihtarı üzerine ...'ın kaçmaya başladığını, bir süre sonra ... ile bayanın araçtan kaçtıklarını," bu hadisenin ortaya çıkması üzerine ...'in tekrar beyanına başvurulunca 03.06.2006 tarihli ifadesinde, "maktulü tanımadığını, 3-4 ay önce tanıştığı bir şahsın gece saat 03.00 sıralarında ikametine geldiğini, kendisinden kadın istediğini, o akşam evinde bulunan ...isimli bayanı 100 TL karşılığında verebileceğini söylediğini, birlikte araca bindiklerini, aracı kullanan ...'ın birkaç sigara içtiğini, kendisinin de içtiğini, ancak camdan dışarı attığını, yolda polislerin takibe alması üzerine bu şahsın kaçmaya başladığını, kendilerine silah çektiğini, bir süre sonra aracı durdurup yaya olarak bayanla kaçtıklarını, kendisinin araçta kaldığını," her iki beyanı arasında çelişki oluştuğundan sorulunca, duruşmada ise son ifadesinin doğru olduğunu, duruşmada ve emniyette yaptırılan teşhislerde sanığı tanımadığını beyan ettiği,
Tanık ... 11.10.2005 tarihinde kollukta," ...balkona çıktığını, sokaklarından koyu renkli marka ve model veremeyeceği Şahin'e benzer bir aracın hızla uzaklaştığını," olayın Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce soruşturulmaya başlanılması üzerine, 02.06.2006 tarihinde alınan ifadesinde, "üç dört el silah sesi duyduğunu, camdan baktığında maktulün yaralı olarak yerde gördüğünü, bu sırada eski model Renault marka olduğunu tahmin ettiği koyu renk bir otonun hızla uzaklaştığını, bu araç içerisinden ateş edildiğini tahmin ettiğini, Emniyet Müdürlüğü otoparkında araçlar gösterildiğinde Renault 19 marka bir aracı göstererek kaçan araç buna benziyordu." dediği, duruşmada da "eski model Tofaş Şahin'e benzer gri olduğunu hatırladığını, aslında araç modellerinden anlamadığını," beyan ettiği,
Sanığın beyanına ilişkin Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde 31.05.2006 tarihinde saat 11.30'daki tutanağı düzenleyen polis memurları ... duruşmada tanık olarak dinlendikleri, her üç görevlinin de tutanak içeriğini doğruladıkları, ayrıca bir önceki tutanakta imzaları bulunan polis memurları T.... ve Musa Uslu'nun da dinlenildiği,
Sanık şüpheli sıfatıyla gözaltında iken avukat huzurunda Organize Şube Müdürlüğünde susma hakkını kullandığı, Savcılıkta ve tutuklanması talebiyle sevk edildiği ... 11. Ağır Ceza Mahkemesinde ve Mahkemede "atılı suçlamaları kabul etmediğini, soy isminin Saral olması sebebiyle bu olayları polis memurlarının uydurduğunu," savunmuştur.
Maktul ...'un öldürülmesi olayı soruşturmaya konu edilip fail veya failleri araştırılmakta iken sanık hakkında bu eylem nedeniyle bir soruşturma olmadığı, soruşturmanın sanığı yakalayan emniyet birimlerince değil başka bir büro tarafından yürütüldüğü, sanığa herhangi bir soru yöneltilmeksizin maktulün öldürülmesi ve üç farklı olayla ilgili beyanlarda bulunduğu, kolluk görevlilerince sözlü beyanlarının 30.05.2006 tarihinde saat 23.20 sıralarında düzenlenen tutanağa bağlandığı, bu tutanak içeriğine göre maktulü öldürdüğünü ayrıntıları ile anlattığı, durumdan Cumhuriyet Savcısına bilgi verilerek alınan talimat doğrultusunda Organize Suçlar Şube Müdürlüğüne getirildiği ve gözaltına alındığı, gözaltında iken aynı şekilde beyanda bulunduğu, bu beyanları da 31.05.2005 tarihinde saat 11.30'da düzenlenen tutanak ile imza altına alındığı, sanığın anlatımının yerel mahkemece mahkûmiyet hükmüne esas alınmış olması nedeniyle bu delilin hukuka aykırı yöntemlerle elde edilip edilmediğinin değerlendirilmesi gerekecektir.
Ceza Muhakemesinin amacı; her ne şekilde olursa olsun değil, maddi gerçeği insan onuruna aykırılık oluşturmayan ve hukuka uygun yöntemlerle elde edilecek delillerle erişmektir.
Maddi gerçeği araştırmak için yapılan ceza muhakemesi işlemlerinden birisi de "ifade alma" veya "sorguya çekmedir". İfade alma bir araştırma işlemidir. Şüphelinin işlediği iddia edilen suç konusunda Cumhuriyet savcısı tarafından veya Cumhuriyet savcısının emriyle kolluk tarafından bilgisine başvurulması ifade almadır. Sorgu ise bir savunma işlemidir.
Devletin şüphelendiği kişiye, bu suç ile ilgili soru sorması "ifade almadır". Devletin şüphelenmediği kişiye soru sorması ise "bilgi toplamadır". Bireyin kendisini suçlamama hakkından doğan hak öğretme mecburiyeti vardır. Hâkim şüpheli veya sanığa soru sorarsa "sorgu" söz konusu olur. Hâkim tarafından savunması alınmayan şahıs "sanık" değildir. (Yenisey/Nuhoğlu Ceza Muhakemesi Hukuku 4. Baskı, s:607)
Soruşturma evresinde yapılan araştırmalar belli bir kişi üzerine yoğunlaşmaya başlayınca bu kişinin CMK 90/2 maddesi uyarınca yakalanması ile şüpheli statüsüne girdiği kabul edilir. İster suç üstü yakalanması, ister CMK 90/2 maddesinde ve diğer yasal düzenlemelerde yer alan suç üstü olmayan yakalamalarda ilgiliye susma hakkı söylenir ve bu hak kullanılırsa soru sorulmaz. Diğer bir anlatımla ön mülakat yapılamaz. (Yenisey/Nuhoğlu age s:608)
Şüpheli veya sanığın ifadesinin alınmasında veya sorguya çekilmesinde uyulması gereken kurallar CMK 147. madde de düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre;
Öncelikle şüpheli veya sanığın kimliği saptanır. Şüpheli veya sanık, kimliğine ilişkin soruları doğru olarak cevaplandırmakla yükümlüdür. Esas hakkında herhangi bir soru sormadan evvel kendisine yüklenen suç anlatılır. Şüpheli veya sanığa müdafi seçme hakkının bulunduğu ve onun hukuki yardımdan yararlanabileceği, müdafinin ifade veya sorguda hazır bulunabileceği bildirilerek müdafi seçecek durumda olmadığını beyan etmesi hâlinde Baro tarafından kendisine müdafi görevlendirileceğini, yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının (susma) hakkının olduğu, şüpheden kurtulması için somut delillerin toplanmasını isteyebileceği, kendisi aleyhine var olan şüphe nedenlerinin ortadan kaldırmak ve lehe olan hususları ileri sürmek olanağının olduğunu hatırlatılmak suretiyle kişisel ve ekonomik durumu hakkında bilgi alınacaktır.
İfade veya sorgu bir tutanakla tespit edilir. Tutanakta, ifade alma veya sorguya çekme işleminin yapıldığı yer ve tarih, ifade alma veya sorguya çekme sırasında hazır bulunan kişilerin isim ve sıfatları, sorguya çekilen kişinin açık kimliği, tutanak içeriğinin ifade veren veya sorguya çekilen ile varsa müdafisi tarafından okunup imzalanması, imzadan çekinme hâlinde bunun nedenleri yer alacaktır.
İfade veya sorgunun ses veya görüntü bandına kaydedilmesi mümkündür.
Yasak ifade alma veya sorgu yöntemleri ise CMK'nın 148 maddesinde belirtilmiştir. Şüphelinin veya sanığın beyanı, özgür iradesine dayanmalıdır. Özgür iradeyi engelleyici yasak yöntemlerle elde edilen ifadeler rızayla verilmiş olsa dahi delil olarak değerlendirilemez ve duruşmada okunamazlar.
Yasada yasak yöntemler sayılmış olup özgür iradeyi engelleyici şekilde; kötü davranma, işkence, ilaç verme, yorma, aldatma, cebir veya tehditte bulunma, bazı araçları kullanma gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler yapılamaz. Kanuna aykırı bir yarar vaat edilemez.
Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz. Şüphelinin aynı olayla ilgili yeniden ifadesinin alınması ihtiyacı ortaya çıktığında bu işlem ancak Cumhuriyet savcısı tarafından gerçekleştirilecektir.
Soruşturma aşamasında, ifade kapsamında olduğu değerlendirilmeyen ve kendiliğinden yapılan açıklamaların, hukukun niteliğinin değerlendirmesinin uyuşmazlığın çözümü açısından önem arz edecektir. Bu konuda öğretideki görüşler incelendiğinde; "Kolluk soru sorduğu kişiden şüpheleniyorsa, o kişiyi şüpheli sıfatıyla haklarını hatırlatarak ve CMK 147 deki usule uygun bir şekilde Cumhuriyet Savcısının bilgisi dahilinde dinleyebilir. (CMK madde 161/1-2,164/2) bunun gibi kollukla karşılaşan kişinin kolluğun hak hatırlatmasına veya isnatta bulunmasına ya da bilgi toplamak amacıyla soru sormasına fırsat bırakmadan yaptığı ani açıklamalarda ifade olarak değerlendirilemez. Örneğin, bir trafik kazası nedeniyle araştırma yapan kolluk (B)'nin kapısını çalsa ve (B) kapıyı açıp kolluğu gördüğünde konuşmaya başlayarak tüm gün nerede olduğunu, olayın nasıl gerçekleştiğini anlatsa bu durum ifade alma olarak değerlendirilemez. Kişinin anlatımları da ifade kapsamında değerlendirilmez. O halde, ani olarak yapılan açıklamalar ve bilgi toplama esnasında elde edilen bilgiler, henüz kimin şüpheli olduğu bilinmediğinden ifade sayılmaz ve bunlar için ifade almaya özgü kurallara uyulması gerekmez. Bu arada, ileride şüpheli/sanık olabilecek kişiye de bu yolla soru sorulmuş veya o kendiliğinden açıklama yapmış olabilir. Ani açıklamalar ve bilgi toplama kapsamında kolluğun sorduğu sorulara verilen cevaplar, ifade alma usulüne uyulmamış olmasına rağmen kovuşturma evresinde değerlendirmeye alınır." (Centel/Zafer, Ceza Muhakemeleri Kanunu 14. Baskı s:239-240.).
Bu konuda Kunter-... "Gözaltına alınan şüpheliye CMK 147. maddesi uyarınca haklarının bildirilmesi mecburiyeti vardır. Ancak karakolda verilen bütün ifadeler gözaltında iken alınmış sayılmaz. Kendiliğinden ve iradi olarak yapılan açıklamalar ifade alma kapsamına girmez. Ancak, sorulan soru kendiliğinden açıklama yapan kişinin konuşmasını kolaylaştıracak basit sorular, konuşma akışı içinde olağan sorular olduklarında hak öğretmeye gerek yoktur. Buna karşılık yönlendirici ve olayın derinlenmesine ayrıntılarını öğrenmeye yönelik sorular sorulacağı vakit daha evvel haklarının öğretilmiş olması gereklidir. (Kunter-Yenisey-Nuhoğlu Ceza Muhakemesi Hukuk 18. Baskı, s:904.).
"İfadesi alınacak olunan kişiye sorulan soruların ilk amacı kimlik tespitidir. İlgiliye adının veya soyadının sorulması için müdafinin hazır bulunmasına gerek yoktur. Bu tür kimlik sormalar teknik anlamda ifade değildir. "
"ABD Yüksek Mahkemesi maddi gerçeği ortaya çıkartmak amacıyla polisin bazı senaryolar yaratabileceğini kabul etmiştir. Polis bir olayda çocuklarını öldürdüklerinden şüphelenilen karı - kocadan, kadına isteği üzerine kocasıyla konuşmasına izin vermiş, fakat bu konuşma sırasında cebinde teyip olan bir polis memuru hazır bulunmuştur. Karı - koca konuşmasından elde edilen bilgiler daha sonra mahkemede delil olarak kullanılmıştır. Mahkeme bu konuya ilişkin olarak verdiği kararda serbest iradeyi etkilemeyen yöntemlerin polis tarafından kullanılabileceğine karar vermiştir. Şüphelinin ifadesi alınmazdan önce hücresine şüpheli gibi gönderilen bir polis memuru ile yaptığı konuşmaların ileride ifade alınması sırasında kullanılması olayında, ABD Yüksek Mahkemesi hücrede bulunan iki kişinin konuşmasının ifade alma sayılmayacağı, hücre içinde şüpheli gibi davranan bir polis memurunun ifadesi alınacak olan bir kişinin iradesi üzerine bir baskı yaratmayacağını ve bu nedenle kendi kendisini suçlamama ile ilgili kurala aykırılık bulunmadığına karar vermiştir. Amerika hukukunda kabul edilen bu çözüm, bizde geçerli değildir; polisin böyle bir davranışı hile olarak nitelendirilebilir." (Kunter- Yenisey -_Nuhoğlu Ceza Muhakemesi Hukuku 18. Baskı, s:906).
İfade alma sayılmayan konuşmaların delil olarak kullanılıp kullanılmayacağı konusunda Kunter - Yenisey - Nuhoğlu; Savcılık veya kolluk basit bir başlangıç şüphesi üzerine, ilgilinin suç işlemiş olup olmadığını araştırmaya başlarsa, buna bilgi toplama denilir. Bilgi toplama fert haklarını kısıtlayan bir işlem sayılmadığı için genel yetki ile yapılabilir. Bu aşamada suçun iz ve eserleri henüz net bir şekilde ortada değildir. Sadece suçun işlendiği konusunda olayla bağlantılı, fakat tecrübe kuralına dayanan bir tahmin vardır. Tahmine dayalı basit şüphe Ceza Muhakemesi Hukukunda sadece arama türünden koruma tedbiri açısından önem kazansa da, ilgili kişiyi sanık statüsüne getirmek için yeterli kuvvette değildir. Belli bir kişi hakkında soruşturma yapıp yapmama konusunda bir karar vermek açısından, yürütülen bilgi toplama kapsamı içindeki ifade alma işlemleri sırasında "ilgiliye" haklarını öğretme mecburiyeti yoktur. CMK 147 bu alanda uygulanamaz....
Suç işlendiği izlenimi ortaya çıkmışsa yani şüphe somutlanmış ise veya kuvvetli ise ve ilgilinin polis tarafından yakalanması için gereken yoğunluğa ulaşmışsa yakalama işlemi sırasında polisin ilgiliye haklarını öğretmesi gerekir. Bununla birlikte yakalanan kişi olay yerinde haklarını öğrendikten sonra söyleyeceği sözler açısından müdafinin hazır bulunması şartı aranmaz. Kendiliğinden yapılan açıklamalarda hakların bildirilmesi kuralı geçerli değildir. Mesela, kıskançlık nedeniyle karısını öldürdükten sonra karakola giderek teslim olan şahsın, kendiliğinden yaptığı açıklamalardan önce onun susturulması, müdafinin getirilmesi söz konusu olmaz.
Suçüstü halinde iken takip edilen kişinin söylediği sözler bakımından susma hakkının bildirilmesi kuralı geçerli değildir. Mesela, suç işledikten hemen sonra takip edilerek yakalanan sanığa, suç aleti olan silahı nereye koyduğu sorulduğunda, sanık bunun yerini söylerse avukat olmadan konuştuğu ileri sürülerek, elde edilen silahın kanuna aykırı yöntemli delil elde edilmiş sayılacağı ileri sürülemez. (Kunter-Yenisey-Nuhoğlu Ceza Muhakemesi Hukuku 18. Baskı, s:1460-1462)
Yerleşik uygulama ve doktrindeki görüşlere göre şüpheli veya sanık konumundaki kişilerin ifadesinin alınması ya da sorguya çekilmesi durumunda haklarının hatırlatılması Anayasal ve yasal bir zorunluluktur. Ancak yukarıda açıklandığı üzere bazı işlemlerin ifade ve sorgu olmadığı dolayısıyla yasada öngörülen sınırlamalara uyulma zorunluluğu bulunmadığı, diğer taraftan ifade ve sorgu niteliğinde olmayan beyanların da ikrar olarak değerlendirilmesi mümkün değil ise de suçun ispatında delil olarak kabul edilmesinde de yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Somut olayda, sanık hakkında kesinleşen mahkûmiyet hükmü ve soruşturması devam eden suçlar nedeniyle çıkarılan yakalama müzekkeresi doğrultusunda yakalanarak karakola getirilmiştir. Cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda şüphelinin kolluk tarafından ifadesine başvurulacaksa yasal haklarının hatırlatılması gereklidir. Aksi takdirde yapılan işlemler hukuka aykırı olacaktır. Ancak kolluk tarafından işlendiği bilinmeyen bir suça ilişkin sanığın kendi özgür iradesi doğrultusunda ikrarda bulunduğu takdirde beyanlarının tutanağa bağlanması kolluğun adli görevlerindendir. Bu tutanak yasak sorgu kapsamında olmadığından sanık aleyhine delil olarak da kullanılabilecektir.
Söz konusu tutanakta gerçekleştiği ifade edilen olayla ilgili araştırma yapıldığında; ...'daki maktulün de karıştığı ihtilaflı olayların dosyada mevcut delillerle doğrulandığı, ... İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlileri tarafından suça konu araçta ele geçirilen 7 adet sigara izmaritinden 6 adedinin sanığın genotip yapısına uyduğu yönündeki rapor, aynı şekilde otomobilde bir şarjör ve içerisinde on beş adet 9 mm dolu merminin ele geçirilmesi, olay yerinde elde edilen dört adet 9 mm boş kovan ile çekirdeklerin tek bir silahtan atıldığına dair Polis Kriminal Laboratuvarı raporu, otopsi raporu tanık ...,...u ile katılanlar ... beyanları hep birlikte değerlendirildiğinde; sanık ...'ın 11.10.2005 tarihinde önceden öldürmeye karar verdiği maktul ...'un ikameti olan ... ilçesi...Mahallesi, Güray Sokak, 36 numaralı binanın önünde saat 19.00 sıralarında beklemeye başladığı, maktulün evinden çıktığı sırada eylemini gerçekleştiremediği, bu kez maktulün eve dönüşünü beklediği, gece saat 00.20 sıralarında evine dönen maktulü en az dört el ateş ederek yaraladığı, maktulün kaldırıldığı hastanede sırt soldan ve sol gluteusdan aldığı iki mermi yarası sonucu öldüğü tüm dosya kapsamından anlaşılmakla özel Dairenin sanık hakkındaki mahkûmiyet hükmünün onanmasına ilişkin kararında isabetsizlik görülmediğinden;
Haklı nedenlere dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu üyesi ...;
"Ceza Genel Kurulunun sayın çoğunluğu ile aramızda özetle “...sanık ...‘ ın hakkındaki başka suçlardan kesinleşmiş yakalama emirleri üzerine yakalandıktan sonra, incelemeye konu ...’un öldürülmesi olayını ve başkaca suçlan kendisinin gerçekleştirdiğine dair İkrar mahiyetinde, soru/cevap tarzında sanığın imzasını içermeyen, yasal hakları CMK’na göre ayrı ayrı açıklanıp anlatılmadan ve müdafi bulundurulmaksızın, sonradan sanığın müdafi huzurunda alınan ifadelerinde içeriği doğrulanmayan ‘TUTANAK‘ başlıklı 30.05.2006 saat 23.20 kayıtlı ve 31.05.2006 saat 11.30 kayıtlı iki adet belge ile bu belgelerden yola çıkılarak sanığın adam öldürme olayında kullandığı iddia edilen aracın olay günü gecesi ... ili, ... ilçesinde emniyet ekiplerinin dur ihtarına uymayarak sürücüsü kaçan Renault marka saks mavisi araçtan elde edilen sigara izmaritlerinin DNA incelemelerinin sanığa ait olduğunun belirlenmesi delililin, sanığın adam öldürme suçundan mahkumiyetine esas Ceza Muhakemesi Kanununa uygun ve yasal delil olarak kabul edilip edilmeyeceği, bu iki tutanağın düzenleyicisi olan polis memurlarının beyanlarının tanık delili olarak hükme esas alınıp alınamayacağı, ‘Tutanak’ başlıklı belgelerin yasal delil olarak kabul edilmemesi ve bu tutanakları düzenleyen tanık beyanlarına itibar edilmemesi gerekmesi halinde geriye kalan öldürme olayında kullanıldığı iddia edilen araçtan elde edilen sigara izmaritlerinin sanığa ait olduğuna ilişkin maddi nitelikteki DNA delili ile ...'in tanık beyanının sanığın mahkumiyeti için yeterli delil olarak kabul edilip edilemeyeceği, dolayısıyla sanığın atılı kasten öldürme suçundan beraati yönündeki Cumhuriyet Başsavcılığı itirazın kabul edilmesi gerekip gerekmediği ...” konularında görüş ayrılığı oluşmuştur.
11.10.2005 günü saat 00.30 sıralarında; ... ... İlçesinde evinin önünde ... isimli şahsın ateşli silahla vurularak öldürüldüğü, olay yerinde 4 adet 9 mm boş kovan iki adet mermi çekirdeğinin bulunduğu,
Olayla İlgili olarak dinlenen tanıklardan ... kolluk ifadesinde, olay gecesi 00.30 sıralarında evinde televizyon izlerken dışarıdan silah sesleri geldiğini, balkona çıkıp baktığında koyu renkli marka ve model veremeyeceği...e benzer bir arabanın hızla uzaklaştığını, karşı apartmanın önünde yerde Muzaffer beyin yatmakta olduğunu gördüğünü beyan ettiği,
Olay tarihinden itibaren yapılan araştırmalarda failin tespit edilemediği ancak cinayetin Saral ailesi mensuplarınca gerçekleştirilmiş olabileceğinin değerlendirildiği, 30.05.2006 tarihinde bu öldürme olayından aranmayan, hakkında kesinleşmiş hapis cezalan sebebiyle yakalama müzekkeresi bulunan sanık ... ... İlçesinde yakınına ait bir evde yakalandığı, yakalamayı yapan ... İlçe Emniyet Müdürlüğünce 30.05.2006 tarihli saat 20.30 kayıtlı 'Yakalama ve Üst Arama Tutanağı' düzenlendiği, bu tutanakta sanığa CMK’nun 147. maddesindeki tüm yasal haklan ayrı ayrı okunarak açıklandıktan sonra sanığın kendi özgür iradesi ile tarihten 3-4 ay kadar önce ... ili, ... İlçesinde öldürülen amcası ... Saral‘ın intikamını almak üzere Sedat...isimli şahsa ait otoparkın bombalanması olayım iki kişiyle birlikte kendisinin gerçekleştirdiğini ikrar etmesi üzerine ayrıca arandığı diğer başka suç kayıtlarıyla birlikte bu durumun tutanağa yazıldığı,
... İlçe Emniyet Müdürlüğünce 30.05.2006 tarihli saat 20.30 kayıtlı 'Yakalama ve Üst Arama Tutanağı' ve içeriğinin usul ve yasaya uygun olduğu ayrıca sanık tarafından da imzalandığı, bu yasal tutanak içeriğinde sanığın 11.10.2005 tarihinde ... ilçesinde ...‘un öldürülmesi olayını kendisinin gerçekleştirdiğinden bahsetmediği,
Anlaşılmış olup,
... Emniyet Müdürlüğünce sorumluluk bölgelerinde olmayan ... ilçesindeki ...in otoparkının bombalanması olayıyla ilgili olarak yakalama tutanağından bir örneğinin bilgi amaçlı olarak ilgili birime bildirilmesi üzerine Organize Şubeden bir ekibin ... Emniyet Müdürlüğüne geldikleri, Organize Şube ekiplerinin nazarında artık ... ... ilçesindeki bombalama olayının bir şüphelisi olup hakkındaki kendisiyle görüşme dahil tüm adli adli işlemlerde CMK‘nın 147. maddesindeki yasal haklan tek tek okunup açıklandıktan sonra şüpheli müdafi istemese dahi CMK‘nın 150/3, maddesi gereğince kendi müdafisi veya zorunlu olarak Barodan atanacak müdafisi huzurunda ... ilçesindeki bombalama ve ...‘un öldürülmesi ve diğer olaylara ilişkin söyleyecekleri tutanağa geçirilmesi gerekmesine rağmen sanığın ağzından ... ilçesindeki bombalama, ... İlçesindeki ...‘un öldürülmesi ve diğer suçlara ilişkin sanığın ikrar ve suçların ayrıntılarına ilişkin “Tutanak” başlıklı 30.05.2006 saat 23.20 kayıtlı belge içeriği itibariyle aslında bir şüpheli ifade tutanağı olup, şüpheliyle yapılan görüşme öncesinde kendisine yasal haklan hatırlatıldığı belirtilerek ...‘a şüpheli sıfatı atfetildiği halde müdafisi olmadan, sanığın imzasını içermeyen ve sonradan aşamalarda içeriği doğrulanmayan mülakat olarak adlandırılan belge düzenlenmesi CMK‘na aykırıdır ve CMK‘nın 148/4. maddesi gereğince hükme esas alınamaz. Yine sanık ...‘ın Organize Suçlar Şube Müdürlüğüne getirildikten sonra ertesi gün şube görevlileri nazarında ...'un öldürülme olayının şüphelisi olduğu artık kendisiyle ... Emniyetinde yapılan görüşme ve düzenlenen tutanakla belirlenmesine rağmen şüpheliyle soru/cevap tarzında 31.05.2006 saat 11.30 kayıtlı “TUTANAK” başlıklı ‘yasal haklan hatırlatılarak yapılan görüşmede tabiri kullanılarak, müdafisi olmadan/görevlendirilmeden CMK‘nın 147 ve 150/3. maddesi hükümlerine aykırı olarak, sanığın imzasını içermeyen ve sonradan aşamalarda içeriği doğrulanmayan ve mülakat olarak adlandınılan '...sanığın ...‘un öldürülmesi olayının hangi tarih ve saatte nerede hangi silahla gerçekleştirdiği, silahı ve yedek şarjörünü ne yaptığı, hangi model marka araçla olay yerinden kaçtığı, bu araçla ... ... ilçesine ne zaman gittiği, burada araç içerisinde kimlerle beraberken polislerin aracı durdurması üzerine araçtan inerken kaçtığını ancak araçta suçta kullandığı silahın yedek şarjörünü bıraktığını, vicdanını rahatlatmak için bu suçu anlattığının...' aktarıldığı hususların bir belge şeklinde düzenlenmesi CMK'na aykırıdır ve hükme esas alınamaz.
Sanık ... sonradan 01.06.2006 tarihinde CMK’nın 147. maddesindeki hakları çerçevesinde müdafi huzurunda alınan ifadesinde ise susma hakkını kullanmış, Cumhuriyet Savcısı, Sulh Ceza Mahkemesi ve yargılama aşamalarında müdafisi huzurunda verdiği ifadelerinde atılı ...‘un öldürülmesi olayını kendisinin işlemediğini Emniyette de işlediği yönünde bir beyanda bulunmadığını beyan etmiştir. Bir kimseye CMK‘nun 147. maddesindeki haklan hatırlatılarak onunla mülakat tarzında görüşme yapılması, bir suçla ilgili anlattıklarının tutanağa bağlanması düzenlenen belgenin başlığı ne olursa olsun bir ifade alma ve sorgu işlemi girişimidir. Bu işlem CMK‘na uygun ise yasal bir delildir ve hükme esas alınabilir aksi halde yasal bir delil değildir ve asla hükme esas alınamazlar, dosyamıza konu 'TUTANAK‘ başlıklı 30.05.2006 saat 23.20 kayıtlı ve 31.05.2006 saat 11.30 kayıtlı iki adet belge aslında bir ifade alma/sorgu çalışmasıdır, sanık tarafından imzalanmadığı, müdafi olmadan gerçekleştirildiği ve sonradan mahkeme huzurunda doğrulanmadığı için CMK‘nın 148/4. maddesine göre hükme esas alınamayacak delil kapsamındadırlar. Bu usulsüz ifade alma girişimi niteliğindeki belgelerin düzenleyicisi olan polis memuru tanıkların mahkeme huzurunda dinlenip tutanak içeriğini doğrulamaları bu belgeleri yasal hale getirmediği gibi tutanak tanıklarının bu beyanların da mahkumiyet hükmüne esas alınamayacağı, destekleyici mahiyette yan delil olarak bile değerlendirelemeyeceği tartışmasızdır. Aksi halde suç soruşturmaları ve kovuşturmalarında yasal olan ”şüpheli İfade tutanağı” yerine yasal olmayan “mülakatlı ifade tutanağı, sözlü görüşme tutanağı, şüpheli mülakat tutanağı, şüpheli ifadesi öncesi ön görüşme tutanağı, şüpheli sohbet tutanağı“ gibi müdafi ve şüpheli imzası dahi içermeyen belgelere, düzenleyenleri tanık olarak dinlemek suretiyle esas veya destekleyici delil mahiyeti kazandırmış oluruz ki, bu da bizi 5271 sayılı CMK ile Anayasanın 19. maddesinde koruma altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında suç soruşturma/kovuşturmalarında izlenecek usul ve uygulamalar ile adil yargılanma hakkı bakımından gelinen olumlu aşamadan oldukça geriye götürür. Sanık işlediği suçla ilgili bir vatandaşla sohbet edip içini dökerek konuşabilir. Ancak şüphelinin bir suçla ilgili adli kolluk görevlileriyle yaptığı suç ikrarına dair sohbet ve anlatımının adı ise suç ikrarıdır, görevlilerin yasal mevzuatın kendilerine yüklediği yöntemlerle görevlerini yerine getirerek anlatımları ifade alma işlem ve tutanağına dönüştürmeleri gerekir.
Yasal delil olarak kabul edilemeyecek ‘tutanak‘ başlıklı 30.05.2006 saat 23.20 kayıtlı ve 31.05.2006 saat 11.30 kayıtlı iki adet belgeden sanığa atfedilen beyanlardan yola çıkılarak ...‘un öldürülmesi olayında sanığın kullandığı iddia edilen ve olay gecesi ... ili ... ilçesinde polis ekiplerince durdurulan ve sürücüsü kaçan araçtan elde edilen sigara izmaritleri ile sanığın yakalandıktan sonra vücudundan alınan doku /kan örnekleri üzerinde yapılan DNA incelemesinde 6 adet sigara izmaritinin sanığa ait olduğunun belirlenmesi yasal delil kabul edilecek midir? Ceza Muhakemesi Hukukunda ”zehirli ağacın meyveleri" olarak bilinen kabul gereği, maddi bir delil olmakla birlikte bu dosya açısından sanığın yasal olmayan tutanaklardan elde edilerek ulaşılan DNA delilinin de sanığın mahkumiyetine esas alınamayacağı ortadadır. Ancak DNA delilinin maddi bir delil olması ve bu soruşturma dışında her zaman yasal bir yolla elde edilebilecek bir delil olması dolayısıyla yasal bir delil olduğu kabul edilse bile, sanık öldürme olayında kullanılan araca o gün ve öncesinde binip sigara içmiş olabileceği gibi, araçta başka kişilerle birlikte sigara içmiş ve öldürme olayını o kişiler de gerçekleştirmiş olabilirler, sanık atılı suçu kabul etmediğine ve bu şüpheyi de yenemediğimize göre, başka delillerle desteklenmeyen bu DNA delili de tek başına sanığın öldürme suçundan mahkumiyetine yeterli kesin ve inandırıcı delil niteliğinde değildir.
Sanığın aleyhine delillerden olan tanık ...’in adam öldürme olayının gecesi olay yerinden uzaklaşan aracın önce koyu renkli Tofaş marka, sonra Renault marka koyu bir araç, en son olarak ise markasını tam olarak bilmemekle birlikte gri renkli bir araç olarak tarif etmesi, sanığın suçta kullandığı iddia edilen ve ... da dur ihtarına uymadığı için yakalanan aracın Renault marka saks mavisi bir araç olduğu da düşünüldüğünde, tanık Havva'nın çelişkili ve tutarsız beyanlarının da sanığın mahkumiyetine tek başına yeterli kesin ve inandırıcı delil mahiyetinde olmadığı, hatta destekleyici yan delil boyutuna bile ulaşmadığı açıktır.
...'un öldürüldüğü gece ... ili ... ilçesinde polis ekiplerince durdurulan ve sürücüsü kaçan araçtaki sigara izmaritleri üzerinde sanığa ait DNA delilleri elde edilmesiyle ilgili olarak o gece araçta yakalanan... isimli şahsın alınan ifadelerinde kaçan araç sürücüsünün isminin ... BİLME olduğunu, ancak huzurda yapılan canlı teşhiste ... BİLME olarak tanıdığı ve olay gecesi kaçan sürücünün sanık ... olmadığını kesin ve net olarak ifade etmesi, kaçan sürücünün sanık olmadığının delili kabul edilmelidir. Ayrıca araç içerisinde başka yerlerden parmak izi ve başkaca DNA numunesi tespit edilememiş olması, sanığın bıraktığı iddia edilen şarjör ve mermiler üzerinde parmak izi alımı ve tespiti yapılmamış ve/veya çıkmamış olması da sanık lehine bir delildir. Yine sanığın katıldığını kabul ettiği başka bir olayda kullanıp yakalattığı silah ve kovanlarıyla ...’un öldürülmesi olayında kullanılan silahtan elde edilen boş kovanlarla uygunluk göstermediğine dair kriminal rapor ile dosya içerisindeki maktulün husumetli oluğu başkaca kişiler tarafından da öldürülmüş olabileceğine dair tutanaklar, sanık lehine değerlendirilmelidir.
Tüm bu açıklamalar ve mevcut deliller ışığında incelemeye konu somut olayda, amaç maddi gerçeğe ulaşmak olmakla beraber her zaman maddi gerçeğe ulaşılamayabileceği, hukuki gerçeğe ulaşma tabirinin daha doğru olduğu, maddi gerçeği bulmaya doğru giden yolda Anayasa ve CMK’na uygun yasal ve hukuki delillerle yürünmesi gerektiği, yasal olmayan ve ceza muhakemesi mevzuatına uygun olmayan delillerle, yasal olmayan delillerden yola çıkılarak elde edilen delillerle, yasal olmayan tutanakları düzenleyenlerin tanık olarak dinlenerek tutanaklara yasallık kazandırmaya çalışılarak, tek başına başka delillerle desteklenmeyen delillerle, çelişkili ve yetersiz tanık beyanlarıyla sanık ...’ın ...'un öldürülmesi olayını işlediğine ve cezalandırılmasına dair ilk derece mahkemesinin kararını onayan Özel Daire kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının sanığın beraati yönündeki itirazının kabulü gerektiğini düşündüğümüzden, sayın çoğunluğun aksi yöndeki itirazın reddine dair kararına katılmıyorum." düşüncesiyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyeleri ... ve ...;
"İtiraza konu dosyada genel kurulun sayın çoğunluğu ile aramızdaki görüş farklılığı, sanık ...’ın sübut bulduğu kabul edilen tasarlayarak öldürme suçunu işlediğine dair somut, kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığı ve bu nedenle beraatine karar verilmesi gerektiğine ilişkin düşüncemize dayanmaktadır.
Somut olaydaki olgu ve deliller şunlardır:
11.10.2005 günü saat 00.30 sıralarında; ... ... İlçesi... Mahallesi, Güray Sokak, No: 36 sayılı binanın önünde ... isimli şahsın ateşli silahla vurularak öldürülmüştür. Otopsi raporunda; maktulün, sırt soldan ve sol gluteusdan aldığı iki mermi yarası sonucunda öldüğü, her iki mermi çekirdeğinin vücudu terkettiği ve her iki yaranın da öldürücü olduğu belirlenmiştir.
Olay yerinde 4 adet 9 mm boş kovan iki adet mermi çekirdeğinin bulunduğu olay ve olay yeri inceleme tutanaklarından anlaşılmaktadır. Ele geçirilen boş kovan ve mermi çekirdekleriyle ilgili olarak polis kriminal laboratuvarında yapılan incelemede 4 adet boş kovanın tek bir silahtan, yine iki adet deforme mermi çekirdeği ve iki adet mermi çekirdeği gömleğinin tek bir silahtan atıldığı yönünde ekspertiz raporu düzenlenmiştir.
Olayla ilgili olarak dinlenen tanıklardan ... bulunan kolluk ifadesinde 00.30 sıralarında evinde televizyon izlerken dışarıdan silah sesleri geldiğini, balkona çıkıp baktığında koyu renkli marka ve model veremeyeceği Şahin’e benzer bir arabanın hızla uzaklaştığını, karşı apartmanın önünde yerde maktulün yatmakta olduğunu gördüğünü beyan etmiştir.
Olay tarihinden sonra yapılan araştırmalarda fail veya failler bulunamamıştır. Bununla birlikte, 30/05/2006 tarihinde bu olaydan dolayı herhangi bir suç şüphesi altında bulunmayan, aranmayan, ancak başka suçlardan dolayı hakkında verilip kesinleşen hapis cezaları sebebiyle yakalama emri bulunan sanık ..., ... ilçesinde yakalanmıştır.
... İlçe Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memurlarınca ekiplerince yapılan yakalama işlemleri sırasında sanık ... ile soru-cevap şeklinde gerçekleştirdiği sözlü mülakat sırasında yakalama olayı ile ilgisi olmayan bir bombalama eyleminden bahsetmesi üzerine bu husustaki soruşturma Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne devredilmiştir.
Organize suçlarla mücadele şube müdürlüğü görevlilerince de sanığın söylediğine atfen düzenlenen 31.05.2006 saat 11.30 tarihli tutanak içeriğinde de özetle; sanık ...'ın, ...’da bulunan şirketlerinden haraç istemesi nedeniyle, ... isimli şahsı, daha önceki bir olayda öldürülen amcası ... Saral'ın isteğiyle ve yine onun verdiği silahla öldürdüğü, aynı akşam 19.00 sıralarında maktülü evinden çıkarken vurmak istediği, ancak denk getiremediği, takibe devam ettiği, aynı gece 00.20 sıralarında maktülün evinin önünde bekleyip, üç el ateş etmek suretiyle öldürdüğü, olayda CZ-75 9 mm silah kullandığı, bu silahı daha sonradan imha ettiği, olay anında lacivert Renault 19 marka aracı kullandığı, olaydan sonra ... ili, ... ilçesinde 04.00 sıralarında polislerle kovalamacaya girdiği, otoyu terkedip kaçtığı, otoda bulunan bir erkek bir bayan şahsın yakalandığı, hatta otoda bir şarjörünün kaldığı tutanak altına alınmıştır. Sanık bu tutanağı imzalamamıştır.
Sanığın bu şekildeki açıklamalarından sonra belirttiği hususlarla ilgili olarak yapılan araştırmada; 10.11.2005 tarihinde, 04.00 sıralarında ... ili ... ilçesinde.... plakalı araçtan şüphelenilmesi üzerine dur ihtarı yapıldığı, aracın durmayıp kaçmaya başladığı, diğer ekiplerden yardım istenerek aracın sıkıştırıldığı, bu sırada araçta bulunan üç kişiden ikisinin karanlıktan faydalanarak kaçtığı, 2001 model, saks mavisi, Renault 19 marka sahte plakalı çalıntı aracın, gerçek plakasının.... olduğu, araç içerisinde yapılan aramada, 9 mm. tabanca şarjörü içinde 15 adet mermiyle, küllüğünde 7 adet sigara izmaritinin ele geçirildiği yönünde tutanak düzenlenip araçta yakalanan... adlı şahıs soruşturma evraklarıyla birlikte aynı gün ... Cumhuriyet Başsavcılığına sevk edildiği anlaşılmıştır.
... 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 31.05.2006 tarihli kararıyla sanıktan kan örneği alınıp, kriminal polis laboratuvarına, ... ilçesindeki araçta ele geçirilen sigara izmaritleri ile karşılaştırılmak üzere gönderilmiş, düzenlenen 14.07.2006 tarihli ekspertiz raporunda; 7 adet sigara izmaritinden 6'sı üzerindeki genotiplerin sanığa ait olduğu belirlenmiştir.
Sanığın beyanına ilişkin Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde tutanak düzenleyen polis memurları Mesut Çöklü, İbrahim Emre, ... ... yargılama safahatinde tanık olarak dinlenmiş ve her üç görevli de tutanak içeriğini doğrulamıştır.
Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce, bahsi geçen ...’daki şirketle ilgili iddialar araştırıldığında, maktulün polis memurluğundan emekli olmasından sonra güvenlik şirketi ortağı olduğu, ...’daki ... isimli şahsa ait şirkette sorunlar yaşanması üzerine ...’nun isteğiyle maktulün defalarca ...’ya gidip geldiği, şirkette usulsüz hisse devri yapan ... .... adlı kişiler aleyhine dava açılmasını sağlayarak usulsüz hisse devirlerini iptal ettirdiğini, usulsüz hisse devirleri yapılan şirketteki bu işlemlerin arkasında Saral ailesinin olduğunu söylediği dosya içerisinde mevcut kollukça düzenlenen rapor ile bu olaya ilişkin olarak dinlenen tanıklar ... Bulut'un beyanlarından anlaşılmaktadır.
Maktulün öldürmesi ve sonrasındaki olaylara yönelik anlatımlarına ilişkin sözlü mülakat tutanağında sanığın imzası bulunmadığı gibi imzadan imtina edip etmediği, etmişse de bunun nedenine dair bir açıklamaya da yer verilmemiştir.
Sanık ..., Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğündeki ifadesi sırasında susma hakkını kullanmıştır. Cumhuriyet Savcısı huzurundaki beyanlarında ve tüm kovuşturma sürecinde ise ... Emniyet Müdürlüğü ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde düzenlenen tutanakları kabul etmediğini, olayla ilgisinin olmadığını, Bülent Ezer isimli şahsı tanımadığını, ... ili, ... ilçesine gitmediğini belirterek suçlamaları kabul etmemiştir.
İtiraza konu dosyadaki temel sorun, yukarıda belirtilen olgu ve kanıtların hukuki yönden incelenip değerlendirilmesi, hükme esas alınıp alınamayacağının tespiti ve yeterliliğinin irdelenmesidir. Bu kapsamda öncelikle, sanığı mahkumiyete götüren süreci başlatan ikrarıyla ilgili tutanaklar değerlendirildiğinde, ... İlçe Emniyet Müdürlüğünce düzenlenen 30.05.2006 tarihli tutanak ile Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen; 31.05.2006 tarihli her iki tutanakta sanığın imzasının bulunmadığı, yasal hakları hatırlatılmadan ve müdafi hazır bulundurulmadan soru-cevap şeklindeki beyanlarının tutanağa geçirildiği görülmektedir.
İstikrar kazanmış yargı kararlarında vurgulandığı ve öğretide de ifade edildiği üzere, ceza muhakemesinin amacı usul kurallarının öngördüğü ilkeler doğrultusunda maddi gerçeğin her türlü şüpheden uzak biçimde kesin olarak belirlenmesidir. Ceza Muhakemesi Kanununun "Delilleri takdir yetkisi" başlıklı 217. maddesinin ikinci fıkrasındaki; "Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir" şeklindeki hükümle, ceza muhakemesinde kullanılacak delillerin hukuka uygun bir şekilde elde edilmesi gerektiği açıkça belirtilmiştir. Buna göre bütün deliller hukuka uygun olarak elde edilmeli ve değerlendirilmelidir.
Ceza muhakemesinde bir hususun hangi delille ispat olunacağı konusunda sınırlama bulunmayıp, yargılamayı yapan hakim, hukuka uygun şekilde elde edilen delilleri kullanmak suretiyle, sanığın aleyhine olduğu kadar lehine delilleri de araştırıp değerlendirerek, her türlü şüpheden arınmış bir neticeye ulaşmalıdır. Dolayısıyla yargılamaya konu olayın açıklığa kavuşturulması ve maddi gerçeğin bulunabilmesi için ispat amacıyla kullanılan her araç delil olarak kabul edilmiştir. Ancak maddi gerçeğe, her ne pahasına olursa olsun değil, hukuk kuralları içerisinde, şüpheli ve sanığın hakları korunarak araştırılıp sonuca ulaşılmalıdır.
Yükletilen suçun, 5237 sayılı TCK ile 5271 sayılı CMK’nın yürürlüğe girdiği 01.06.2005 tarihinden sonra işlendiğinin anlaşılmasına göre, sanığa o ana kadar şüphelisi olmadığı ancak suçu kabulüyle birlikte “şüpheli” sıfatını aldığı sözlü beyanının alınması sırasında CMK’nın 147. maddesinde işaret edilen haklarının hatırlatılması, bu kapsamda suçun niteliğine göre sanığın talebi olmasa dahi CMK’nın 150/3. maddesi uyarınca hazır bulundurulması zorunlu olan müdafiye okunarak beyan ve imzalarının alınması gerekmektedir. Ancak görülmektedir ki, sanığın suç ikrarına ilişkin beyanının tespit edildiği sözlü mülakat işlemi sırasında zorunlu bu usul işlemlerinden hiçbirisi uygulanmamıştır. CMK'nın 148/4. maddesi uyarınca, müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifadeler hakim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz. Nitekim sanık, mülakat şeklinde tutanağa geçen ikrarını hiçbir aşamada hakim ve mahkeme önünde doğrulamamıştır. Belirtildiği şekilde; yasal hakları hatırlatılmadan, zorunlu müdafi hazır bulundurulmadan, hakim veya mahkeme huzurunda kabul edilmeden imzasız alınan beyan ve ikrarlar usulüne uygun olmayıp hukuken yok hükmündedir. Kanıt olarak kabul edilip hükme esas alınamaz, alınması CMK’nın 289/1-i maddesi uyarınca mutlak bozma nedeni hallerindedir.
Öte yandan, itiraza konu dosyanın genel kuruldaki görüşmeleri sırasında çoğunluk görüşünü oluşturan üyeler tarafından mahkumiyete esas oluşturacağı ifade edilen önemli bir husus da, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevlileri İbrahim....’in sanığın ikrarını içeren sözlü mülakat tutanağı içeriğini duruşmadaki yeminli anlatımlarında doğrulamalarıdır. Belirtmek gerekir ki, yukarıda hukuka aykırı delil olduğu ve bu itibarla sanığın ikrarının bir kanıtı olarak duruşmada okunmasının ve hükme esas alınmasının mümkün olmadığı vurgulanan bu tutanakların içeriğini teyit eden hiçbir tanıklık, sözkonusu tutanakları ceza hukuku açısından itibar edilebilir hale getirmez. Başka bir açıdan bakıldığında ise, sanığın içeriğini tümüyle reddettiği, imzası bulunmayan, müdafi huzurunda alınmayan bu tutanakların sonraki aşamalarda belki de kendilerine sahtecilik veya görevi kötüye kullanma suçlaması yöneltilmesi ihtimal dahilinde bulunan kolluk görevlileri tarafından doğrulanmaması düşünülemez. Bu bakımdan, bu görevlilerin tanık olarak dinlenmesinin gerekli olmaması bir yana, dinlenmeleri de hukuka aykırı delil niteliğindeki tutanakları geçerli ve yasaya uygun hale getirmez. Temeli tamamen çürük olan bir yapının sonradan yapılan katkı ve düzeltmelerle ayakta tutulması olanaklı değildir.
Bunun dışında:
Öldürme olayından birkaç saat sonra, 10.11.2005 tarihinde, saat 04:00 sıralarında kolluk görevlilerinin ... ilçesinde kovalamaca sonucu ele geçirdiği 2001 model,...mavisi, Renault 19 marka ....sahte, ....gerçek plakalı çalıntı olduğu tespit edilen aracın durumu değerlendirildiğinde, söz konusu aracın, öldürme olayında kullanıldığına dair dosyada somut herhangi bir kanıt mevcut değildir. Kollukça; araçtaki iki şahsın kaçtığı, Bülent Ezer isimli şahsın ise yakalandığı belirtilmiştir. ..., olayın hemen akabinde 11.10.2005 tarihinde kollukta ve Cumhuriyet Savcısı huzurunda verdiği ifadelerinde; saat 03.00 sıralarında evinin önünde yatarken ... Bilme isimli bir arkadaşının yanında tanımadığı bir bayan olduğu halde evine geldiğini, korna çalıp uyandırdığını, birlikte eğleneceğiz deyince aracına bindiğini, seyir halindeyken sivil polislerin dur işareti verdiğini, ... Bilme'nin durmadığını, bir süre sonra yanındaki bayanla arabadan inip kaçtıklarını, 03.06.2006 tarihinde Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde ve Cumhuriyet Savcısı tarafından alınan ifadelerinde; kadın isteyen arkadaşlarına yardımcı olduğunu, 3-4 ay önce yanındaki iki kızla gezerken kızlardan birinin beyaz...marka otodaki bir şahsa göz kırptığını, şahsın; "bu kadınlar çalışıyor mu" diye sorduğunu, ilişki için 20-30 TL. karşılığında kızlardan birini bu şahsa verdiğini, şahsın bir iki saat sonra geri dönüp adresini aldığını, 3-4 ay sonra olay günü 03.00-03.30 sıralarında tekrar evine geldiğini, kornaya basınca yanına gittiğini, yine kadın isteyince evinde ...isimli kadının misafir olarak kaldığını 100 TL. karşılığında ilişkiye girebileceğini söylediğini, anlaşıp ...ile birlikte bu şahsın arabasına bindiklerini, yolda ekip otosuyla karşılaştıklarını, kendisini ... Bilme diye tanıtan şahsın polisin dur işaretine uymayıp yoluna devam ettiğini, kovalamaca sırasında aracını tenha bir yerde durdurup ...ile birlikte kaçtıklarını, kendisinin kaçamayıp polise yakalandığını, beyan etmiş, ifadeli teşhis tutanağında; sanığı ilk defa gördüğünü, ... Bilme isimli şahsın ... olmadığını belirtmiştir. Sanık ... ile de irtibatı olduğuna ilişkin bir delil de dosyada bulunmamaktadır. Bu ifadelere göre; ...'ın; hukuki değerden yoksun tutanakta belirtildiği şekilde .... plakalı araçta olduğu, öldürme olayında bu otoyu kullandığı kesinlik kazanmamıştır. Yine, tanık...'ın ifadeleri değerlendirildiğinde, adı geçen tanık olay gecesi 00.30 sıralarında evinde televizyon izlerken silah sesleri duyduğunu, balkona çıkıp baktığında komşusu ...'un yerde yaralanmış sırt üstü yatarken yanından hızlı bir şekilde geçen bir aracı fark ettiğini, arabadaki şahısları ve ateş ettiklerini görmediğini belirtmiştir. Tanık, kolluktaki ilk ifadesinde; yerde yatan ...'un yanından "marka ve modelini hatırlayamadığı koyu renkli Şahine benzer bir arabanın hızla geçip uzaklaştığını" belirtmiş, 02.06.2006 tarihli bir diğer ifadesinde ise; "eski model, Renault marka, koyu renkli bir otonun hızlı bir şekilde geçip gittiğini" ifade etmiştir. Bu durumda doğrudan olay anına dair görgüye dayalı bilgisi olmayan tanık...'ın, ifadelerinde maktulün yanından geçerken gördüğünü söylediği arabayı farklı şekillerde tarif ettiği, otodaki şahısları ve ateş ettiklerini görmediği, beyanlarının mahkumiyete esas alınacak nitelikte ve ağırlıkta olmadığı anlaşılmaktadır. Bunun yanında, .... plakalı otoda ele geçen sigara izmaritleriyle sanığın kan örneklerinin genetik yönden karşılaştırılmasına ilişkin ekspertiz raporunun olayın görgü tanığının mevcut olmaması, sanığın sözlü mülakat şeklindeki ikrarının hukuka aykırı olarak alınması, bu nedenle hukuken yok hükmünde sayılması, diğer aşamalardaki savunmalarda da suçun ikrar edilmemesi hususlarıyla beraber ele alınması zorunludur. Bu aracın sanığa ait olduğu veya olay gecesi sanık tarafından suçta kullandığı belirlenemediği gibi, araçta yakalanan tanık...; ifadelerinde araçtan kaçan bir kadınla ... Bilme isimli bir şahıstan söz etmiş, ifadeli teşhis tutanağında sanığı teşhis edememiş, ilk defa gördüğünü söylemiştir. Mülakatta söylediği belirtilen ve araçta ele geçirilen şarjörde veya araçta sanığın vücut izine rastlanılmamıştır. Bu durumda, sanığa ait olduğuna veya sanığın olayda kullandığına ilişkin kanıt bulunmayan araçta bulunan sigara izmaritlerinin aracın önceki başka bir tarihte de sanık tarafından kullanılmış olma ihtimali de gözetilmek suretiyle sanığa aidiyetine dair tek kanıt mahiyetindeki ekspertiz raporu esas alınarak mahkumiyet kararı verilmesi hukuka uygun değildir.
Tüm bu tespitler ışığında, her ne kadar sanığın, maktulü tasarlayarak kasten öldürdüğü ileri sürülmüş ise de, yukarıda açıklandığı üzere; olayın görgü tanığının mevcut olmadığı, suç kanıtı olan silahın bulunamadığı ve bu itibarla olay yerinde bulunan mermi ve kovanlarla eşleştirilmesinin yapılamadığı, kolluktaki sözlü mülakatta kayda geçirilen ikrarının hukuka uygun bir şekilde tespit edilmediği gibi müdafi huzurunda alınmayan ve imzasını içermeyen ikrarın hiçbir aşamada doğrulanmadığı, olayın akabinde sanığın suçta kullandığı ve olay yerinden kaçtığı öne sürülen 34 MOL 41 plakalı araç ve bu aracın içinde sigara izmaritleri ele geçirilmiş ise de; aracın sanığa ait olduğunun ve suçta kullanıldığının kanıtlanamadığı, sanıkla ilgisi tespit edilemeyen bir araçta ele geçirilen sigara izmaritlerinin sanığa aidiyetine ilişkin tek kanıt durumundaki ekspertiz raporu esas alınarak ve bu rapora dayanılarak mahkumiyet hükmü verilemeyeceği, keza; yükletilen suçun, ölenle husumetli olan başka şahıslar tarafından da işlenmiş olabileceğine dair dosyada; beyanlar ve kollukça düzenlenmiş raporlar bulunduğu anlaşılmakla; yükletilen suçun sanık tarafından işlendiğine dair mahkumiyetine yeter, şüpheden öte kesin ve inandırıcı kanıtlar elde edilemediğinden sabit olmayan atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddi yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.",
Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi de; sanığa atılı suçun sabit olmadığı düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2-Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 12.01.2022 tarihinde yapılan birinci müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından, 25.01.2022 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.