Esas No: 2022/8816
Karar No: 2022/12469
Karar Tarihi: 13.10.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/8816 Esas 2022/12469 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/8816 E. , 2022/12469 K."İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No :
Dava, hizmet ve prime esas kazanç tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı, davalılar kurum ve ... vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın davacı, davalılar Kurum ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi
I-İSTEM
Davacı 22.08.2005-26.11.2005 tarihleri arasında davalıya ait iş yerinde çalıştığının tespiti ile 26.11.2005-14.12.2015 tarihleri arasındaki çalışmasına ilişkin prime esas kazancının tespitini talep etti.
II-CEVAP
Davalı vekili, davacının davalı işyerinde 26/11/2005 tarihinde fiilen işe başladığını, asgari ücret üzerinden ödeme yapıldığını belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
Feri müdahil Kurum vekili, davada hak düşürücü sürenin geçtiğini, kurum kayıtlarında geçen sigortalı hizmetlerinin farklı işverenlerce bildirildiğini, taleplere ilişkin kurumun hiçbir kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, davacının davasının kısmen kabulü ile;davacının davalı işverene ait işyerinde mobilya doğramacısı- ustabaşı olarak 26/11/2005 ile 14/12/2015 tarihleri arasındaki çalışmalarından dolayı; Kasım 2005- Aralık 2005 dahil aylık Brüt ücretin 907,00 TL, Ocak 2006- Temmuz 2006 dahil Brüt 985,00 TL, Ağustos 2007 -Aralık 2007 dahil Brüt 1.021,00 TL, Ocak 2008- Haziran 2008 dahil Brüt 1.173,00 TL, Temmuz 2008- Aralık 2008 dahil Brüt 1.229,00 TL, Ocak 2009 -Haziran 2009 dahil Brüt 1.284,00 TL, Temmuz 2009- Aralık 2009 dahil Brüt 1.330,00 TL, Ocak 2010- Haziran 2010 dahil Brüt 1.407,00 TL, Temmuz 2010 -Aralık 2010 dahil Brüt 1.490,00 TL, Ocak 2011- Haziran 2011 dahil Brüt 1.537,00 TL, Temmuz 2011- Aralık 2011 dahil Brüt 1.665,00 TL, Ocak 2012- Haziran 2012 dahil Brüt 1.710,00 TL, Temmuz 2012- Aralık 2012 dahil Brüt 1.816,00 TL, Ocak 2013- Haziran 2013 dahil Brüt 1.888,00 TL, Temmuz 2013 -Aralık 2013 dahil Brüt 2.001,00 TL, Ocak 2014 - Haziran 2014 dahil Brüt 2.085,00 TL, Temmuz 2014- Aralık 2014 dahil Brüt 2.303,00 TL, Ocak 2015 - Haziran 2015 dahil Brüt 2.338,00 TL , Temmuz 2015 -Aralık 2015 dahil Brüt 2.621,00 TL aylık ücretle davalı ... yanında çalıştığının tespiti ile prim bildirgelerinin buna göre düzeltilmesi gerektiğinin tespitine, davacının 22/08/2005 ile 26/11/2005 tarihleri arasına ilişkin hizmet tespiti talebinin reddine, Dahili davalılar ..., Onbir Yapı Malzemeleri İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi ve ... İnşaat Ticaret Limited Şirketi yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildi.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi, davacı, davalı ve feri müdahil Kurum vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esasdan reddine karar verildi.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı, davalılar Kurum ve ... mahkemenin yeterli inceleme yapmadığını beyanla kararın bozulmasını istemişlerdir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Somut davada; davacı, 22.08.2005-26.11.2005 tarihleri arasında davalıya ait iş yerinde çalıştığının tespiti ile 26.11.2005-14.12.2015 tarihleri arasındaki çalışmasına ilişkin prime esas kazancının tespitini talep etmiştir. Ticaret sicil kaydına göre davalı .... Nak. San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin kaydının 05.12.2019 tarihinde terkin olduğu anlaşılmaktadır.
Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine ( fiil ehliyetine ) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi ( dava hakkı ) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, ( o davada davacı sıfatının kime ait olacağı ) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (..., Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, ... 1995, s. 231).
Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya, hakiki şahıs; ya da, hükmi şahıs olmak gerekir. Zira, taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder ( ..., Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Baskı, ... 2000, s.288).
Ticaret şirketlerinin taraf ehliyetinin son bulması konusuna ilişkin; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun “Tüzel kişiliğinin devamı” başlıklı 269. maddesine göre; “ (1) Tasfiye hâline giren şirket, ortaklarla ilişkilerinde de, 293'üncü madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, ehliyeti tasfiye sonuna kadar bu amaçla sınırlı olarak tüzel kişiliğini korur ve ticaret unvanını buna “tasfiye hâlinde” ibaresini ekleyerek kullanmakta devam eder.” yine aynı Kanunun “Tasfiyenin sonu” başlıklı 303. maddesinde; “ (1) Tasfiyenin sona ermesi üzerine, şirketin ticaret unvanının sicilden silinmesi ve bunun tescil ve ilanı için durum, tasfiye memurları tarafından ticaret sicili müdürlüğüne bildirilir.” denilmektedir.
Bir ticaret şirketinin, taraf bulunduğu bir dava devam ederken şirket tasfiye haline girerse, şirketin taraf ehliyeti son bulmaz. Zira, şirketin tüzel kişiliği tasfiye amacıyla sınırlı olmak üzere devam eder. Şirket, davada taraf olarak kalmayı sürdürür; yalnız, şirket davada tasfiye memurları tarafından temsil edilir (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. I, ... 2001, s. 935, aynı yönde görüş için bkz. ..., Medeni Usul Hukuku Dersleri, 6. Bası, ... 1975, s. 209 ). Ancak ortaklık, ticaret sicilinden kaydı silininceye kadar tüzel kişiliğini korur. Bu nedenle, gerek infisah gerekse fesih kararı, ortaklığın sonunu değil, tasfiye işlemlerinin başlangıcını ifade eder ( ..., Şirketler Hukuku Temel Esaslar, 10. Baskı, 2011, s. 511; ... ..., Türk Ticaret Kanunu Şerhi, C. II, 4. Baskı, 2004, s. 1309)
Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.06.2009 gün ve 2009/11-173 Esas -2009/247 Karar sayılı ve 14.3.2012 tarih ve Esas 2011/12-850 Karar 2012/147 sayılı ilamlarında da; iflas eden şirketin ticaret sicilinden kaydı silinmekle dava ve taraf ehliyetinin sona ereceği kabul edilmiştir.
Somut olayda; davalı .... Nak. San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin ticaret sicil kayıtlarına göre 05.12.2019 tarihinde sicil kaydının terkin edildiğinin anlaşılması nedeniyle, taraf ehliyeti bulunmayan şirket aleyhinde karar verilmiş olduğundan, davalı şirket hakkında ihya yapılması için yasal prosedür işletilmek suretiyle şirketin ihyasına dair karar alındıktan sonra, usulüne uygun şekilde taraf teşkilinin sağlanması ve sonrasında karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve infazı mümkün olmayacak şekilde, karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece yukarıda belirtilen hukuki ve maddi olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı, davalılar Kurum ve ... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgililere iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 13.10.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.