Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/10295 Esas 2022/12396 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/10295
Karar No: 2022/12396
Karar Tarihi: 13.10.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/10295 Esas 2022/12396 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir. Mahkeme davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Ancak davacı tarafın bir tüzel kişilik olan davalı şirketin tasfiyesi tamamlanmamış olduğu için dava ehliyetinin olmadığı ortaya çıkmıştır. Mahkeme taraf sıfatı usul hukukunun düzenleme alanında olduğu için davanın reddine karar vermiştir. Tüzel kişilik ticaret sicilinden silinmiş olsa bile tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmışsa tüzel kişilik sona ermiş sayılmaz. Tüzel kişilik yeniden ihyası için ayrı bir dava açılması gerekmektedir. Kararda, dava ehliyeti, taraf sıfatı ve sübjektif hak kavramları açıklandıktan sonra Ticaret Kanunu'nun ilgili maddeleri de değerlendirilmiştir.
10. Hukuk Dairesi         2022/10295 E.  ,  2022/12396 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi
    No :


    Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece bozma kararından sonra ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davalı Kurum ve davalı ... avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine ( fiil ehliyetine ) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
    Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi ( dava hakkı ) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, ( o davada davacı sıfatının kime ait olacağı ) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.

    Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru-..., Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, ... 1995, s. 231). Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya, hakiki şahıs; ya da, hükmi şahıs olmak gerekir. Zira, taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder ( ..., Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Baskı, ... 2000, s.288).Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.06.2007 tarih, 2007/10-358 Esas, 2007/337 Karar sayılı kararında da benimsendiği üzere; ticari şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması gerekir. Şayet tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. Bu durumda, tüzel kişiliğin yeniden ihyasına gidilerek taraf teşkili sağlanmak suretiyle yargılamanın devamının sağlanması gerekir.Şu halde yapılması gereken iş; anılan HGK kararı çerçevesinde, tüzel kişiliği sona eren davalı şirketin ihyası için tasfiye memurluğu ile Ticaret Siciline husumet yöneltilerek ayrı bir dava açılması için davacı tarafa uygun bir süre verilmeli, dava açıldığı takdirde bu davanın sonucu beklenmeli, tüzel kişiliğin yeniden ihyası halinde, ihya kararı veren mahkemece temsile yetkili kılınan şirket temsilcisinin usulüne uygun davetiye ile davalı şirket adına davaya katılımının sağlanmasına müteakip, delilleri sorulup, ilgiliye savunma hakkı tanınıp mevcut davayla ilgili itirazları karşılandıktan sonra esas hakkında bir karar vermekten ibarettir. Somut olayda; hakkındaki davada hüküm kurulan davalı “.... ve Tic. Ltd. Şti’nin” karar tarihinde ticaret sicilinden re’sen terkin edilmiş bulunduğu, bu durumda taraf ehliyeti bulunmayan adı geçen davalı şirket adına karar verildiği anlaşılmış olmakla, anılan davalı şirket hakkında ihya yapılması için yasal prosedür işletilmek suretiyle ihyasına dair karar alındıktan sonra, usulüne uygun şekilde taraf teşkilinin sağlanması ve sonrasında karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve infazı mümkün olmayacak şekilde, karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı Kurum ve davalı ... avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, sair hususlar incelenmeksizin 13.10.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara