Esas No: 2011/17501
Karar No: 2012/10198
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/17501 Esas 2012/10198 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 11/10/2011
NUMARASI : 2011/769-2011/759
10.10.2006 tarihinde davalı iş yerinde operasyon yetkilisi olarak çalışmaya başladığını, 17.06.2011 tarihinde performans düşüklüğü gerekçesiyle işten çıkartıldığını, kıdem tazminatını ödemek için aynı tarihli ibraname ve iş sözleşmesinin sonlandıran sözleşmeyi imzalamak durumunda kaldığını, sözleşmenin zorla imzalatıldığını, davalı işyeriyle ........ A.Ş."nin birleşmesinden dolayı kadronun azaltıldığını ve personel çıkartılması yoluna gidildiğini, bunun için sebep olarak performans düşüklüğü gerekçesinin gösterildiği ancak doğru olmadığını, iş sözleşmesinin geçerli ve haklı sebep olmadan davalı işveren tarafından feshedildiğini belirten davacı işçi, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı işveren vekili, davanın süresinde açılmadığını, davacının imzaladığı sona erdirme sözleşmesi ve ibraname ile işe iade davası açma hakkından feragat ettiğini, sözleşmenin taraf iradelerine dayalı anlaşma anlamına gelen ikale ile sona erdirildiğini, bu sözleşme gereğince davacının kıdem tazminatı ve üç aylık ücreti tutarı ölçüt alınarak hesaplanan bir menfaat elde ettiğini, iradesinin sakata uğradığını ispat yükünün davacıya ait olduğunu, davanın kabulü halinde ödenen meblağın mahsubuna karar verilmesi taleplerinin olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iş sözleşmesinin sonlandırılmasına ilişkin sözleşmeyi ve ibranameyi davacının ihtirazı kayıtla imzalamış bulunması sebebiyle iş sözleşmesinin tarafların anlaşması ile sonlandırılmayıp işveren tarafından feshedildiği gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, iş sözleşmesinin ikale ile mi yoksa işveren feshi ile mi sona erdirildiği noktasında toplanmaktadır.
İş sözleşmesinin sona erdirilmesine ilişkin belgede ve ibranamede davacının fazlaya ait haklarını saklı tuttuğu yönündeki beyanı tek başına iş sözleşmesinin ikale ile sonlandırılmadığının kabulü için yeterli değildir. Ayrıca; davalı işveren tarafından yapılmış ödemelerin hangi alacaklar karşılığında olduğu ve davacıya yeterli bir ek yarar sağlanıp sağlanmadığı da belirlenmiş ve denetlenmiş değildir. Davanın yeterli derecede aydınlatılmadan sonuca gidilmesi usule aykırıdır. Somut olay itibariyle yapılacak iş, öncelikle davacının işveren tarafından sunulan ikale sözleşmesi ve ibranameye karşı diyecekleri sorulup saptanmalı, iş sözleşmesinin sona ermesi hususunda beyanı alınmalı, iradesinin fesada uğratıldığı konusunda gösterdiği tanıklar da dinlenmeli; davalı yanın da savunmalarına yönelik gösterdiği tüm deliller toplanmalı, bundan sonra sözleşmenin sona erdirilmesi iradesinin hangi taraftan geldiği açıklığa kavuşturulmalı; davacıya fesih sonrasında yapılan ödemelerin hangi alacaklar için yapıldığı belirlenmeli, makul yarar sağlanıp sağlanmadığı üzerinde de durulmalı, tüm bu araştırma ve incelemeler yapıldıktan sonra toplanan deliller hep birlikte yeniden bir değerlendirmeye tabi tutularak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece, belirtilen araştırmalar yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı gerekçeler doğrultusunda BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 17.05.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.