Esas No: 2012/3382
Karar No: 2012/9940
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/3382 Esas 2012/9940 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara 9. İş Mahkemesi
TARİHİ : 30/11/2011
NUMARASI : 2010/315-2011/1396
Davacı, davalıya ait işyerinde 02.12.2003-21.02.2010 tarihleri arasında çalıştığını, 2010 Ocak ve Şubat ücretinin ödenmemesi sebebi ile fesih tarihinde işverene başvurarak ücretin ödenmesini talep ettiğini, bunun üzerine iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı, davacının kendi isteği ile işyerinden ayrıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin davalı işverence haksız feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı kanuni süresi içinde davalı taraf temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İhbar süreleri ve ihbar tazminatı yönlerinden taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
İş sözleşmesi taraflara sürekli olarak borç yükleyen bir özel hukuk sözleşmesi olsa da, taraflardan herhangi birinin iş sözleşmesini bozmak için karşı tarafa yönelttiği irade açıklamasıyla ilişkiyi sona erdirmesi mümkündür.
Fesih hakkı iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren bozucu yenilik doğuran ve karşı tarafa yöneltilmesi gereken bir haktır.
İhbar tazminatı, belirsiz süreli iş sözleşmesini haklı bir sebep olmaksızın ve usulüne uygun bildirim öneli tanımadan fesheden tarafın, karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminattır. Buna göre, öncelikle iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu"nun 24 ve 25. maddelerinde yazılı olan sebeplere dayanmaksızın feshedilmiş olması ve 17. maddesinde belirtilen şekilde usulüne uygun olarak ihbar süresi tanınmamış olması halinde ihbar tazminatı ödenmelidir.
Yine haklı fesih sebebi bulunmakla birlikte, işçi ya da işverenin 26. maddede öngörülen hak düşürücü süre geçtikten sonra fesih yoluna gitmeleri durumunda, karşı tarafa ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğü doğar.
İhbar tazminatı, iş sözleşmesini fesheden tarafın karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminat olması sebebiyle, iş sözleşmesini fesheden tarafın feshi haklı bir sebebe dayansa dahi, ihbar tazminatına hak kazanması mümkün olmaz.
Somut olayda; davacı işçi, iş sözleşmesinin ücretlerinin ödenmesini talep etmesi üzerine işveren tarafından feshedildiğini ileri sürmektedir. Davalı işveren ise, iş sözleşmesinin davacı tarafından sonlandırıldığını savunmuştur. Davacı tanıkları, 2010 yılı Ocak ve Şubat ayı ücretlerinin ödenmemesi sebebi ile davacının işi bıraktığını beyan etmişlerdir. Tanık beyanlarından, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından haklı sebeple sona erdirildiği anlaşılmaktadır. Saptanan bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulduğunda, ihbar tazminatı yönünden davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 15.05.2012. tarihinde oybirliğiyle karar verildi.