Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2008/360 Esas 2009/90 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2008/360
Karar No: 2009/90

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2008/360 Esas 2009/90 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Bölümü         2008/360 E.  ,  2009/90 K.
  • MADEN KANUNUNUN I(A) GRUBU MADENLERI İLE İLGILI UYGULAMA YÖNETMELIĞI"NIN 18. MADDESI UYARINCA VERILEN IDARI PARA CEZASININ KALDIRILMASI ISTEMI
  • MADEN KANUNU (3213) Madde 18

"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : V.O.

Vekilleri         : Av. A.Ş.- Av. Ş.A.M.

Davalı           : Çiğli Kaymakamlığı İlçe Özel İdare Müdürlüğü 

O L A Y : Çiğli Kaymakamlığı İlçe Özel İdare Müdürlüğü’nün 3.3.2005 gün ve 47 sayılı işlemi ile, Maden Kanununun 1(a) Grubu Madenleri İle İlgili Uygulama Yönetmeliği’nin 18. maddesi uyarınca davacı adına idari para cezası verilmiş ve 6183 sayılı Yasa’nın 37/2 maddesi gereğince bu paranın yazının tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde ödenmesi gerektiği bildirilmiştir.

 Davacı vekili, bu işlemin iptali istemiyle 4.4.2005 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır. Dilekçe ret kararı üzerine dava dilekçesi yenilenmiştir.

Dava konusu para cezasının iptali yolundaki kararının Bölge İdare Mahkemesince görev yönünden bozulması üzerine İZMİR 3. İDARE MAHKEMESİ; 2.10.2007 gün ve E:2007/1329, K:2007/1468 sayı ile, Mahkemelerinin 28.2.2006 gün ve E:2005/495, K:2006/319 sayılı kararının, İzmir Bölge İdare Mahkemesi’nin 22.7.2007 gün ve E:2007/120, K:2007/731 sayılı kararıyla bozulduğu görülmekle, bu bozma kararı göz önünde bulundurularak işin gereğinin görüşüldüğü, davanın, davacının kanuni temsilcisi olduğu Or-Nak İnşaat, Hafriyat Nak. San. ve Ticaret Limited Şirketi’nin sözleşme ile aldığı hafriyat işinde sevk fişi olmadan dolgu malzemesi sevk edildiği ve satıldığından bahisle 3213 sayılı Maden Yasası’nın 12. maddesine dayalı olarak davalı idarece verilen 4.130.-YTL idari para cezasının iptali istemiyle açıldığı, dava dosyasının incelenmesinden, davacı şirkete 4.130.-YTL para cezası verilmesine ilişkin işleme karşı açılan davada, Mahkemelerinin 28.2.2006 gün ve E:2005/495, K:2006/319 sayılı kararıyla dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, bu karara itiraz edilmesi sonucu, İzmir Bölge İdare Mahkemesi’nin 22.2.2007 gün ve E:2007/120, K:2007/731 sayılı kararıyla 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. ve geçici 2. maddelerinden söz ederek mülga 3. madde ve geçici 2. madde uyarınca davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığın görüm ve çözümü idari yargının görevine girdiğinden, Mahkemece davanın esası incelenerek karar verilmiş ise de, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinde değişiklik yapan 5560 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 19.12.2006 tarihinden itibaren İdare Mahkemesinin görevsiz hale geldiği, görev kuralına ilişkin değişikliğin itiraz aşamasında olan bu davada da uygulanması gerektiği, ayrıca, 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerinin, Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle idare mahkemelerinde dava açılarak iptali istenen idari yaptırım kararları hakkında uygulanmayacağını kurala bağlayan geçici 2. madde hükmünün, anılan Kanunun 3. maddesinde değişiklik yapan 5560 sayılı Kanun’da yeni görev kuralının değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükmü olmaması sebebiyle, 5560 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 19.12.2006 tarihinden itibaren uygulanma olanağı kalmadığı gerekçesiyle kararın bozulduğunun anlaşıldığı, bu durumda, Mahkemelerince işin esasına girilerek dava konusu işlemin iptaline ilişkin kararın, İzmir Bölge İdare Mahkemesince, Mahkemelerinin görevsiz olduğu gerekçesiyle bozulmuş olması ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesine göre Bölge İdare Mahkemesinin bu kararının kesin olması nedeniyle, bu bozma kararı uyarınca davanın görev yönünden reddinin icap ettiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, karara itiraz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, söz konusu idari para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

KARŞIYAKA 1. SULH CEZA MAHKEMESİ; 18.4.2008 gün ve Değişik İş:2007/1147 sayı ile, itiraz eden V.O.’ın, Çiğli Kaymakamlığı İlçe Özel İdare Müdürlüğü’nün 3.3.2005 tarih ve 2004/44 sayılı kararı ile, Çiğli Belediyesi’ne ait S.S. Şirintepe Konut Yapı Kooperatifine kat karşılığı verilen 22171 ada, 2 parselde kooperatif başkanı İsmail Arıç tarafından 4.6.1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un geçici 8. maddesine dayanılarak hazırlanan Maden Kanununun 1-a Grubu Madenleri İle İlgili Uygulama Yönetmeliğinin 15. maddesine dayalı sevk fişi olmadan kaçak dolgu malzemesi sevkiyatı yapıldığı ve 18. maddesine dayalı olarak bu malzemelerin bir kısmının müvekkili tarafından bedeli karşılığında satışının yapıldığı iddiası ile 18. maddesi hükmü gereğince ocak başı satış tutarının 5 katı olan 4.130.-YTL para cezası tahakkuk ettirildiğini, İzmir 3. İdare Mahkemesi’ne 2005/495 E sayılı dava açtıklarını, bu Mahkeme tarafından yapılan yargılamanın devamında 2006/319 K ve 28.2.2006 tarihli yürütmenin durdurulmasına, idarece tesis edilen işlemin, hukuka açıkça aykırı olduğundan bahisle işlemin iptaline karar verildiğini, ancak davalı idarenin itirazı üzerine İzmir Bölge İdare Mahkemesi’nce 2007/120 E, 2007/731 K no’lu 22.2.2007 günlü karar ile görev hususu yönünden işlemin iptali kararını bozduğu ve ilk derece mahkemesinin de kesin nitelikteki bu karara uyarak 2007/1239 E-1468 K sayılı, 2.10.2007 tarihli kararı ile görevsizlik kararı verildiğini, bu sebeple adli yargı yerlerinin görevli olduğundan bahisle idarece kesilen para cezasının iptalini talep ettiği, Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün 2007/16-119 sayılı kararından söz ederek, itiraza konu uyuşmazlıkta öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 3194 sayılı İmar Kanunu’nda da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği, ancak, idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararın da verilmiş olması nedeniyle; idari para cezasına ilişkin yaptırım kararının hukuka aykırılığı iddiasının da idari yargı yerinde görülmesi gerektiği, bu durumda Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesi ve aynı Kanunun 27. maddesine 5560 sayılı Kanun ile eklenen 8. fıkra hükmü birlikte değerlendirildiğinde ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca verilen para cezalarına karşı açılacak davaların çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar kesinleşmiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE :

            Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Turan KARAKAYA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 13.4.2009 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasanın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca da Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği, Başkanlıkça, idari yargı dosyasının da ilgili Mahkemesinden getirtildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

            II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Dava, 3213 sayılı Maden Kanununun I(a) Grubu madenleri ile ilgili yapılacak işlemlere ait usul ve esasları düzenlemek amacıyla hazırlanan Maden Kanununun I(A) Grubu Madenleri İle İlgili Uygulama Yönetmeliği"nin 18. maddesi gereğince verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

4/6/1985 gün ve 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 12. maddesinin birinci fıkrasında, üretilen madenin sevk fişi ile sevkiyatının zorunlu olduğu, ikinci fıkrasında, tesislerden elde edilen ürünlerin sevk fişi kullanımı ve denetimi ile ilgili hususların yönetmelikle belirleneceği, üçüncü fıkrasında, ruhsat sahibi tarafından sevk fişi olmaksızın maden sevk edildiğinin mülkî idare amirliklerince tespit edilmesi halinde, söz konusu madenin ocak başı satış bedelinin üç katı tutarında idarî para cezası verileceği, dördüncü fıkrasında, denetim ve inceleme sonucunda, yaptığı üretim ve sevkiyatı bildirmediği tespit edilen ruhsat sahiplerine, ödenmesi gereken Devlet hakkına ilaveten bildirilmeyen miktar için hesaplanacak Devlet hakkının on katı tutarında idarî para cezası verileceği, beşinci fıkrasında ise; ruhsat veya işletme izni olmadan üretim faaliyetinde bulunulduğunun tespiti halinde, üretilen madene mülkî idare amirliklerince el konulacağı,  bu kişilere, bu fıkra kapsamında üretilmiş olup el konulan ve el konulma imkânı ortadan kalkmış olan tüm madenin, ocak başı satış bedelinin beş katı tutarında idarî para cezası uygulanacağı, bu şekilde maden çıkartılması ve/veya sevk edilmesinin Devlet malına karşı işlenmiş fiil sayılacağı, bu fiili işleyenlerin adlî takibat yapılmak üzere ilgili makamlara bildirileceği, el konulan madenlerin, mülkî idare amirliklerince satılarak bedelinin özel idareye aktarılacağı belirtilmiştir.

Maden Kanununun I(A) Grubu Madenleri İle İlgili Uygulama Yönetmeliği"nin 18. maddesinde, “Ruhsat olmadan I (a) Grubu bir madenin üretilip sevk edilmesinin, Genel Müdürlüğün veya mülki amirin yetkilendirdiği kişiler tarafından tespit edilmesi halinde, durum bir tutanak ile tespit edilir. Bu tutanakta üretimin yapıldığı yer, üretimi yapan kişi, taşıyan aracın plakası, aracı kullanan kişi, tartılması mümkün ise sevk edilen maden cinsi ve miktarı ya da yaklaşık miktarı tespit edilir. Üretilen madene mülki idare amirliğince el konulur. Bu kişilere, bu fıkra kapsamında üretilmiş olup el konulan ve el konulma imkanı ortadan kalkmış olan tüm madenin, ocak başı satış tutarının beş katı miktarında idari para cezası uygulanır. Bu şekilde maden çıkartılması ve/veya sevk edilmesi Devlet malına karşı işlenmiş fiil sayılır. Bu fiili işleyenler adli takibat yapılmak üzere ilgili makamlara bildirilir. El konulan madenler, mülki idare amirliğince satılarak bedeli il özel idaresine aktarılır” denilmiştir.

Olayda, para cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmış olup; 3213 sayılı Maden Kanunu’nda, idari para cezasına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir.         

1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun Geçici 2. maddesinde, “Bu Kanun hükümleri, yürürlüğe girdiği tarih itibariyle idare mahkemelerinde dava açılarak iptali istenen idari yaptırım kararları hakkında uygulanmaz” denilmesi ve İdare Mahkemesinde davanın Kabahatler Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce 21.3.2005 tarihinde açılmış olması nedeniyle Kabahatler Kanunu’na göre görevli yargı yeri tespit edilemeyen ve idare hukukunun bir müeyyidesi olan dava konusu idari para cezasından doğan uyuşmazlıkta idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 3. İdare Mahkemesi’nce verilen 2.10.2007 gün ve E:2007/1329, K:2007/1468 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 13.4.2009 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi. 

Hemen Ara