Esas No: 2012/22
Karar No: 2012/22
Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümü 2012/22 Esas 2012/22 Karar Sayılı İlamı
Ceza Bölümü 2012/22 E. , 2012/22 K.- ASKER KIŞI SANIK HAKKINDA “BILINÇLI TAKSIRLE YARALAMA” SUÇUNA UYGUN EYLEMI NEDENIYLE AÇILAN KAMU DAVASININ, SUÇUN ASKERI SUÇ OLMAMASI, ASKERI BIR SUÇA BAĞLI BULUNMAMASI, DAVASI AYRI YÜRÜYEN DIĞER SANIĞIN TERHIS EDILMESIYLE ASKERI MAHKE-MEDE YARGILANMAYI GEREKTIREN ILGININ KESILMIŞ OLMASI NEDENIYLE 353 SAYILI YASA’NIN 12. MADDESI UYARINCA ADLİ YARGI YERINDE GÖRÜLMESININ GEREKTIĞI HK.
- TÜRK CEZA KANUNU (5237) Madde 89
- TÜRK CEZA KANUNU (5237) Madde 257
- ASKERİ CEZA KANUNU (1632) Madde 144
- ASKERİ MAHKEMELER KURULUŞU VE YARGILAMA USULÜ KANUNU (353) Madde 12
"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.
Davacı : K.H. Katılan : Ö. U. Sanık : M. B. G. OLAY : Isparta İç Güv. Eğt. Tatb. Mrk. 2. Tb. 3. Bl. Komutanlığı emrinde görevli sanık P. Uzm. Çvş. M. B. G.’in Isparta 30 Yataklı İaşeli Revir Baş-tabipliğinde Nöbetçi Uzman Çavuş olarak görevli olduğu 13.10.2008 günü, aynı Komutanlık emrinde görevli sanık Ulş. Er B. E. D.’nin de 018143 plakalı Land Rover ambulans aracının şoförü olduğu, 19:10 sıralarında nöbetçi doktorun U.B. isimli hastayı Isparta Asker Hastanesi Acil Servisine sevk etmesi ve ambulansla götürülmesini istemesi, sanık M. B. G.’i de araç komutanı olarak görevlendirmesi üzerine, kışla revirinden hastaneye doğru hareket ettikleri sırada, tanık beyanlarına göre aracın hız limitinin20 km/saat olması gerekirken 50-60 km/saat olduğu ve tepe lambası ile sireninin açık olmadığı, bu sırada takımlar halinde gece eğitimi için kışla içersinde yürüyüş kolunda ilerleyen 40. P. Eğt. A. 2. Tb. 3. Bl. Komutanlığı personeli ile karşılaştıkları, havanın kararmış olması nedeniyle şoförün bölüğü geç fark ettiği ve hızı nedeniyle yavaşlayamadığı, karşıdan gelmekte olan bir aracın farlarının gözünü aldığı, bölüğün ise ambulansın sireni ve tepe lambası açık olmadığından arkalarından yaklaşmakta olan tehlikeyi fark edemediği, şoförün manevra yapmasına ve frene basmasına rağmen P. Er Ö. U.’a çarptığı, her iki bacağının kırılmasına sebep olduğu ve yaralamanın “hayat fonksiyonlarını ağır derecede etkileyecek nitelikte olduğu” nun belirtildiği, böylece araç komutanı olan sanık M. B. G.’in, memuriyet görevini ihmal, diğer sanık B. E. D.’nin bilinçli taksirle yaralama suçlarını işledikleri ileri sürülerek, sanık M. B. G.’in eylemine uyan 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 144. maddesi delaletiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 257/2., sanık B. E. D.’nin eylemine uyan aynı Kanun’un 22/3, 89/1, 89/2-b ve 89/5. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 19.3.2009 gün ve E:2009/80, K:2009/251 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır. Dağ Komando Okulu Ve Eğitim Merkezi Komutanlığı Askeri Mahkemesi, sanıklardan M. B. G.’in yüklenen eylem nedeniyle cezalandırılmasına, diğer sanık hakkında açılan kamu davasında ise, sanığın yargılama aşamasında terhis edilmiş olması ve yüklenen eylemin askeri suç olmaması nedeniyle adli yargı yerinde yargılanması gerektiği açıklanarak görevsizlik kararı vermiş, kararın sanık M. B. G. tarafından temyiz edilmesi üzerine, Askeri Yargıtay 2. Dairesi, katılan Ö. U.’ın araç şoförü olan sanık ile araç komutanı olan sanık M. B. G.’in ihmali eylemleri sonucunda meydana gelen trafik kazasında yaralandığının kabul edildiği dikkate alındığında, sanığın eyleminin yasal koşulları oluştuğu takdirde özel bir suç tipi olan “taksirle yaralamaya sebebiyet vermek” suçunu oluşturacağı, bu durumda 353 sayılı Yasa’nın 12 ve 17. maddeleri uyarınca davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiği açıklanarak, hükmün suç vasfına bağlı görev ilişkisi yönünden bozulmasına karar vermiştir. DAĞ KOMANDO OKULU VE EĞİTİM MERKEZİ KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 30.11.2011 gün ve E:2011/692, K:2011/371 sayıyla, bozma ilamında yazılı hususları tekrar ederek sanığı yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Isparta 1. Sulh Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir. ISPARTA 1. SULH CEZA MAHKEMESİ:19.1.2012 gün ve E:2012/36, K:2012/32 sayıyla, sanıklardan B. E. D.’ye yüklenen eylemin taksirle işlenen suçlardan, sanık M. B. G.’e yüklenen eylemin kasıtla işlenebilen suçlardan olduğu ve bu iki suçun müştereken işlenemeyeceği, bu sanığın eylemi ile B.’ın eylemine katıldığı ileri sürülmekte ise de, adli yargı yerinde yolcu ya da yayalara öngörülen idari yaptırımlara ilişkin suçu oluşturabileceği, sanığın yolcu niteliğinde olduğu ve adli yargı yerinde üzerine yüklenebilecek bir suç olmadığı, araç komutanı olarak Askeri Ceza Kanunu’nda düzenlenen suç nedeniyle yargılamasının askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, kendisine gelmekle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ahmet DURU, Ahmet KARADAVUT, Y. Sezai KARAA, Turgut SÖNMEZ, Haluk ZEYBEL’in katılımlarıyla yapılan 04.06.2012 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun"da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa"nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN’ın adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Filiz TÜRKOĞLU’nun davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu"nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir. "Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada; a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu"nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar, b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu"nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, c) Türk Ceza Kanunu"na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir. Aynı Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191 sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin "... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa Mahkemesi"nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Buna göre, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. 353 sayılı Yasa’nın “Müşterek Suçlar” başlığı altında düzenlenen 12. maddesinde "Askeri mahkemelere ve adliye mahkemelerine tabi kişiler tarafından bir suçun müştereken işlenmesi halinde eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı bir suç ise sanıkların yargılanmaları askeri mahkemelere; eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı olmayan bir suç ise adliye mahkemelerine aittir" denilerek, Askeri Ceza Kanununda yazılı olmayan bir suçun müştereken işlenmesi halinde sanıkların yargılamalarının adliye mahkemelerinde yapılacağı hükme bağlanmıştır. Dosyanın incelenmesinden, dosya içinde mevcut dört kişiden oluşan idari tahkikat heyetince yapılan soruşturma sonucu düzenlenen idari tahkikat raporunda, sanık P. Uzm. Çvş. M. B. G.’in hız limitleri konusunda sürücüyü ikaz etmediği ve ambulans aracının esas güzergahını değiştirdiğinin tespit edildiğinin belirlendiği, bilirkişi raporunda ise, kazanın neden-sonuç ilişkisine bakıldığında, ambulansın hastaneye giderken siren ve tepe lambalarının yanmadığı ve hızlı olduğunun saptandığını, şayet aksi olsa idi gece karanlığında ışığın rahat görülebileceği ve sirenin duyulabileceği belirtilerek hız kuralına da uyulmadığı nedeniyle sanık M. B. G.’in ambulansın siren ve tepe lambalarının yakılması konusu ile hız sınırlarına uyulması konusunda araç şoförünü yeterli şekilde uyarmadığı için kusurlu olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, sanıklar M. B. G. ile B. E. D.’nin bilirkişi raporu ile tesbit edildiği şekilde kusurlu hareketleriyle, meydana gelen olaya sebebiyet vermiş olmaları, sanık M. B. G.’in eylemi ile sonuç arasında doğrudan doğruya ilişki bulunduğu da gözetildiğinde, eylemlerinin müşterek işlenmiş suç niteliğinde bulunduğu, sanığa yüklenen eylemin de bu suç kapsamında değerlendirilebileceği sonucuna varılmıştır. Sanık B. E. D.’nin yargılama aşamasında terhis edilmiş olması nedeniyle sanıkların ortak kusurlarıyla Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş bulunan taksirli suçlarından dolayı, 353 sayılı Yasa’nın 12. maddesi uyarınca birlikte yargılanmalarının mümkün olup olmayacağının incelenmesi gerekmektedir. Anılan Yasa’nın 12. maddesinde yer alan “bir suçun müştereken işlenmesi halinin, iştirak hükümlerini de içine almakla beraber daha geniş bir mana ifade etmesi, bir eylemin birlikte beraber işlenmesi, eylemi ile başka eylemlerin meydana gelmesine ve sonuçta bir eylemin oluşmasına ayrı ayrı kusurlarıyla birlikte sebep olan sanıklar arasında Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 8. maddesinde düzenlenen “bağlılık” durumunun da mevcut olması, ayrıca kusur derecelerinin belirlenmesinde, kanıtların değerlendirilmesinde, ceza miktarlarının saptanmasında çelişkilerin meydana gelmemesi bakımından da ortak kusurla birlikte işlendiği anlaşılan eylem nedeniyle sanıklar hakkında açılan kamu davalarının aynı yargı yerinde birlikte görülmesi, bu nedenle yüklenen suçun da askeri suç olmaması göz önüne alınarak 353 sayılı Yasa’nın 12. maddesi hükmü uyarınca sanıkların birlikte adli yargı yerinde yargılanmaları, bu nedenle Isparta 1. Sulh Ceza Mahkemesi"nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Isparta 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 19.1.2012 gün ve E:2012/36, K:2012/32 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 04.06.2012 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.