Esas No: 2022/9123
Karar No: 2022/12711
Karar Tarihi: 19.10.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/9123 Esas 2022/12711 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/9123 E. , 2022/12711 K."İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
No :
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı fer'i müdahil kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın, feri müdahil kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, müvekkilinin Mart 2000 tarihinden itibaren ... iş yeri sicil numaralı davalı... ... San Tic Ltd Şti unvanlı iş yerinde çalışmaya başladığını, işe girişinin 2000 yılı mart ayı olduğunu ve resmi sigorta girişinin 06.11.2001 tarihinde yapıldığını ve müvekkilinin 2001 yılında bir ay, 2002 yılında 3 ay, 2003 yılında 3 ay, 2004 yılında bir ay, 2006 yılında 5 ay sigortalı gösterildiğini, 2007 yılı ve devamında işten ayrılış tarihi olan 05.07.2014 tarihine kadar ise tam olarak sigortalı gösterildiğini, müvekkilinin ilk işe giriş tarihinin geç bildirildiğini ve 2007 yılına kadar sürekli girdi-çıktı yapılarak davalı işveren tarafından mağdur edildiğini, eksik yatırılan sigorta pirimlerinin ve sigortalılık sürelerinin tespitini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Feri Müdahil ... vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili kurumun 6552 sayılı Kanun'un 64. maddesi ile İş Mahkemeleri Kanunu'nun 7. maddesine eklenen 4. fıkra uyarınca davalı işverenin yanında fer’i müdahil konumunda bulunduğunu, yüksek kazanç iddiasının Yargıtayın istikrarlı uygulaması gereği yazılı delille ispatlanması gerektiğini ve Yargıtayın görüşünün “hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusunun her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte bir ispat serbestliğinin söz konusu olmadığını ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialanmn yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunduğunu, ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtlan, ticari defter kayıtları, ücret bordrolan gibi belgelerle kanıtlanmasının olanaklı olduğunu, yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenilmesinin mümkün olduğunu, iş yerinin kanun kapsamına alındığı tarih ile kapsam dışına çıkarıldığı tarihlerin araştırılması, fiili çalışma olgusunun somut ve inandırıcı delillerle ispatlanması gerektiğini ve hak düşürücü süre itirazlarının bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, Davacının davasının kısmen kabulü ile kısmen reddine,
-Davacının davalı ... sicil numaralı işyeri bünyesine 06/11/2001-25/08/2006 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak asgari ücret üzerinden sigortasız çalıştığının tespitine,
-Fazlaya ilişkin istemlerin reddine,karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
Davalı kurumun istinaf isteminin reddine,
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
feri müdahil kurum vekili kararın hatalı olduğunu belirtip, kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Anayasamızın 141. maddesinde, yargılamanın aleniyeti ilkesini benimsenmiştir. Bunun anlamı yargılama açık olarak yapılacak ve yargılamanın sonunda verilen karar da açıkça belirtilecektir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 149. (HMK’nun 28.) maddesinde de bu husus belirtilmiştir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 381. (HMK’nun 294.) maddesi gereğince mahkeme, hazır olan tarafları iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Kararın tefhimi en az aynı Kanunun 388. (HMK’nun 297.) maddesinde belirtilen hüküm sonucunun tutanağa geçirilerek okunması suretiyle olur.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 388/1-3. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c. maddesinde, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiği açıklanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesinde :
“(1) Hüküm "Türk Milleti Adına" verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a)Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
b)Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
ç)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
d)Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
e)Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2)Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Yine Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 389. (HMK’nun 298.) maddesinde de hüküm kısmında iki tarafa yükletilen hak ve borçların tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunluluğu tekrarlanmıştır. Bu hükümden anlaşılacağı gibi, mahkeme hükmünü gerekçesi ile birlikte tam olarak yazmış olsa bile, bunu duruşma tutanağına tamamen yazdırması ve okunması gerekir. Bir başka ifade ile mahkeme hükmünün hukuki varlık kazanabilmesi için onun tefhim edilmesi, verilen kararla, ne şekilde tefhim edildiğinin duruşma tutanağına yazılması zorunludur. Aynı maddenin son fıkrası gereğince de zorunlu nedenlerle yalnız hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın sonradan belli bir süre içinde yazılması mümkündür.
Mahkemece, karar gerekçesinde 06/11/2001-25/08/2006 tarihleri arasında (... geçen 21.02.2004 - 23.05.2005 tarihler arasındaki süreler dışlanarak) hizmetlerin tespitine karar verildiği belirtilmiş ise de; hüküm fıkrasında 06/11/2001-25/08/2006 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak asgari ücret üzerinden sigortasız çalıştığının tespitine şeklinde karar verilmek suretiyle çelişki oluşturacak şekilde hüküm kurulduğu görülmektedir. Açıklanan sebeple mahkemece HMK 297’nci maddesi kapsamında çelişki içermeyen karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, feri müdahil kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek, ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 19/10/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.