Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/16839 Esas 2012/9774 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/16839
Karar No: 2012/9774

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/16839 Esas 2012/9774 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2011/16839 E.  ,  2012/9774 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Kırıkkale İş Mahkemesi
    TARİHİ : 31/03/2011
    NUMARASI : 2010/1019-2011/328

    Davacı işçi, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından sendikal örgütlenmeyi engellemek amacıyla haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek; feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini istemiştir.
    Davalı vekili,  2008 yılından itibaren  etkilerini gösteren ekonomik krizin firmalarını da etkilediğini, bu sebeple bir dizi önlem alındığını, öncelikle fazla çalışma uygulamasının kaldırıldığını, çalışanların kalan izinlerinin kullandırıldığını, yönetim kurulu kararı ile ek tedbir olarak işçilere ücretsiz izin verilmesine karar verildiğini, daha sonra işçilerin belirli oranlarda maaşlarında indirim yapılmaya gidildiğini, son çare olarak işçilerin iş sözleşmelerine son verildiğini, feshin son çare olduğunu ve haklı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, emsal davalarda alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birarada değerlendirildiğinde; davalı işverence her ne kadar ekonomik kriz fesih sebebi olarak gösterilmiş ise de davalı şirketin 2009 ve 2010 yılı gelirlerinin eşit olduğu, yatırımlarına devam ettiği, bu durumda davalı işverenin ekonomik sebeplerle davacının iş sözleşmesini feshettiğine ilişkin savunmasının yerinde olmadığı ve davalının ekonomik sebeple feshi kanıtlayamadığı, ayrıca davacının hangi kritere dayanılarak iş sözleşmesinin sona erdirildiği (son işe girenin ilk işten çıkarılması gibi) ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. ve devamı maddeleridir.
    4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır. 
    İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış olanaklarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, ham madde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini olanaksız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.
    İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
    4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
    Dosya içeriğine göre, davalıya ait imalat fabrikasında çalışan davacının iş sözleşmesi, küresel ekonomik kriz sonucunda, şirket faaliyetlerinin olumsuz etkilendiği, oluşan olumsuz durumun 2009 ve 2010 yıllarında şirket faaliyetlerine yansımasını asgari düzeye indirmek konusunda mümkün olan tüm ekonomik önlemler etkin şekilde uygulandığı, ancak,  ekonomik kriz etkilerinin davalı şirketi olumsuz etkilemeye devam etmesi nedeniyle, son çare olarak düşünülmüş personel sayısının azaltılması yönünde yönetim kurulu kararı alındığı gerekçesiyle İş Kanunu"nun 18. maddesi gereğince feshedilmiştir.
    Mahkemece, taraf vekillerinin emsal dosyalardan sundukları bilirkişi raporları esas alınarak feshin geçerli sebebe dayanmadığı sonucuna varılmıştır. Davalı firmanın Kırıkkale ve İzmir"de  olmak üzere iki fabrikaya sahip olduğu, emsal dosyalarda alınan bilirkişi raporlarının davalı firmanın İzmir"deki fabrikasında yapılan keşif sonucu düzenlendikleri, oysa davacının davalı firmaya ait Kırıkkale fabrikasında çalıştığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Kaldı ki, emsal dosyalardan İzmir 10. İş Mahkemesi"nin 2010/786 esas sayılı dosyasından alınan 09/03/2011 tarihli bilirkişi raporunda, şirketin mali durumunun gelir tablosu hesaplarına göre, ana faaliyet konularında bir önceki yıla oranla düşüş kaydetmediği sadece ana faaliyet dışı gelirlerden olan faiz ve kambiyo gelirlerinin azaldığı ve doğru orantılı olarak da kambiyo zararlarının arttığının görüldüğü, bunlara rağmen şirketin 2009 yılı sonunda 5.117.524,22.-TL kar etmesine rağmen, 2010 yılı sonunda karının 19.138,82.-TL’lık artışla 5.136.663,04.-TL olarak gerçekleştiği belirtilmiş olmasına karşın, İzmir 9. İş Mahkemesi"nin 2010/785 ve 2010/781 esas sayılı dosyalarından alınan aynı tarihli bilirkişi raporlarında, faaliyet karı ve zararı yönünden 2009 yılında 2008 yılına göre zarar miktarında azalma olmasına rağmen şirketin zararının olduğunun görüldüğü, buradaki zararın satışların azalması nedeniyle satış maliyetleri ve diğer satışların maliyetlerinin yüksek olması ve giderlerde yeterli oranda azalma olmadığı için yüksek giderlerden kaynaklanan bir azalma söz konusu olduğu, yani faaliyet zararının satış maliyetlerinden kaynaklanmadığı belirtilmiştir. Bu durumda, söz konusu bilirkişi raporlarının özellikle davalı şirketin 2009 yılının zarar ve karı konusunda farklı sonuçlara ulaştığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, ülkemizde işgücü fazlalığının giderilmesinde işverence bir takım sosyal seçim kriterlerinin uygulanması zorunluluğunu öngören yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Somut olay açısından böyle bir zorunluluğu hükme bağlayan toplu veya bireysel iş sözleşmesi hükmünün varlığı da ileri sürülmüş değildir. Bu sebeple, sosyal seçim kriterlerinin de uygulanmadığından söz edilerek feshin geçerli sebebe dayanmadığı sonucuna varılmış olması doğru olmamıştır.
    İşyerinin faaliyet konusunda uzman bilirkişi kurulu aracılığıyla davacının çalıştığı davalı işevrene ait Kırıkkale"deki fabirkada keşif yapılarak, feshi gerektiren ekonomik sebeplerin bulunup bulunmadığı, işyerinde ekonomik krizden kaynaklı ne tür bir küçülmeye gidildiği, fesihten kısa bir süre önce veya sonra yeni işçi alınıp alınmadığı, işverenin aldığı işletmesel kararı tutarlı bir şekilde uygulayıp uygulamadığı, feshin zorunlu hale gelip gelmediği gibi hususlar araştırılarak sonucuna göre feshin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığının belirlenmesi gerekir. Eksik inceleme ile yazılı karar verilmiş olması hatalı olmuştur.
    Öte yandan, işverence yapılan feshin sendikal sebebe dayanıp dayanmadığı hususu da taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
    Dairemizce, sendikal tazminat davalarında ispat yükünün işçide olduğu hallerde, işyerinde çalışan ve sendikaya üye olan işçilerin sayısı, hangi tarihlerde üye oldukları, üyelikten çekilen işçilerin olup olmadığı, işyerinde çalışmakta olan işçilerin bulunup bulunmadığı, aynı dönemde yetki prosedürünün işletilip işletilmediği, işyerinde önceki dönemlerde toplu iş sözleşmelerinin bağıtlanıp bağıtlanmadığı, yeni işçi alınıp alınmadığı ve alınmışsa yeni işçilerin sendikalı olup olmadığı gibi hususlarla, işverence ekonomik veya teknolojik sebeplere dayalı bir fesih yoluna gidilmesi durumunda teknik yönden bu durumun araştırılması gibi ölçütler belirlenmiştir.
    Somut olayda, davalı işverenin sendikal sebeple hareket edip etmediğinin belirlenmesi bakımından yukarıda belirtilen hususlarda araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması da hatalı olmuştur.
    SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14/05/2012 gününde oybirliği ile karar verildi.

     

    Hemen Ara