Esas No: 2022/10235
Karar No: 2022/12733
Karar Tarihi: 19.10.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/10235 Esas 2022/12733 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/10235 E. , 2022/12733 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No :
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalılar .... ve Tic.A.Ş., ..., ... vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalılar ....ve Tic.A.Ş. ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı Kurum 19.01.2015 tarihinde davalı işveren ....ve Tic.A.Ş. ’ye ait işyeri sigortalılarından ...’nın geçirdiği iş kazası sonucu vefatı nedeniyle hak sahiplerine bağladığı iş kazası ölüm gelirinin ilk peşin sermaye değerinden ıslahla 233.809, 84 (... ve ... yönünden 150.306,33 Tl’sinin) TL’nin tahsis onay tarihinden işleyecek yasal faiziyle, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı .... ve Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin istihdam ettiği tüm personele gerek işe başlamadan önce gerek işe başladıktan sonra gerekli eğitimler verdiğini, gerekli ekipmanları temin ettiğini belirterek; davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; kazanın meydana geldiği tarihin 2015 yılı olduğu, zaman aşımına uğradığı, davanın kurumları ile alakası olmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin gerekli dikkat ve özeni gösterdiğini, talimat olarak verilen işi yerine getirdiğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
III-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesince; davacının davasının kabulü ile;-233.809,84 TL kurum alacağının davalılar ... ile ...'nun sorumluluğu 150.306,33 TL ile sınırlı olmak üzere gelir bağlama onay tarihi olan 22/03/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, dair karar verilmiştir.
IV-BAM KARARI
Davalı ....ve Tic.A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, karara dayanak olan mevcut kusur raporlarının kendi içinde çeliştiği, gerekçeleriyle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararın hakkaniyete aykırı olduğu, yerel mahkemenin iki rapor arasındaki çelişkiyi gidermeden eksik inceleme ile hüküm kurduğu, kurumca herhangi bir kusur bulunmadığı gerekçeleriyle; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, olayda davalı ...'nin ağır ihmal ve kusurunun bulunduğu, gerekçeleri ve resen tespit edilecek gerekçelerle kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, dair karar verilmiştir.
V-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davalılar ....ve Tic. A.Ş. ve ... vekilleri; istinafa başvurma gerekçeleri ile aynı doğrultuda; kararın bozulmasını talep etmiştir.
VI-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davacı Kurumun 19.01.2015 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle ölen sigortalının hak sahiplerine bağladığı gelirler nedeniyle oluşan Kurum zararının tazmini amaçlı açtığı eldeki davada davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi olup, Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
5510 sayılı Kanun'un “İş Kazası ve ... İle Hastalık Bakımından İşverenin ve Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu” başlıklı 21. maddesine göre; İş kazası ve ..., işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. Anılan madde ile işveren davalının, Kurumun rücu alacağından sorumluluğu ancak kusurunun varlığı halinde mümkündür.
Kusurun belirlenmesinde ise; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeni ile daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza davaları varsa, tazminat davasında verilen kararın güçlü delil oluşturduğu hususu ile ceza davasında belirlenen maddi olguların bağlayıcı olacağı hususu da gözetilmek suretiyle sigortalı ile davalının ve varsa dava dışı kişilerin kusur oran ve aidiyetleri konusunda rapor alınması gereklidir.
Kusur raporlarının, 5510 sayılı Kanun'un 21. maddesi, iş kazası tarihinde yürürlükte bulunan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Anılan kanunlarda; İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar, denilmekte, böylece, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır;
6331 sayılı Kanunun "Risklerden korunma ilkeleri" başlıklı 5. maddesinde, İşverenin yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde; "a)Risklerden kaçınmak. b)Kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz etmek. c)Risklerle kaynağında mücadele etmek. ç)İşin kişilere uygun hale getirilmesi için işyerlerinin tasarımı ile iş ekipmanı, çalışma şekli ve üretim metotlarının seçiminde özen göstermek, özellikle tekdüze çalışma ve üretim temposunun sağlık ve güvenliğe olumsuz etkilerini önlemek, önlenemiyor ise en aza indirmek. d)Teknik gelişmelere uyum sağlamak. e)Tehlikeli olanı, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanla değiştirmek. f)Teknoloji, iş organizasyonu, çalışma şartları, sosyal ilişkiler ve çalışma ortamı ile ilgili faktörlerin etkilerini kapsayan tutarlı ve genel bir önleme politikası geliştirmek. g)Toplu korunma tedbirlerine, kişisel korunma tedbirlerine göre öncelik vermek. ğ)Çalışanlara uygun talimatlar vermek." ilkelerinin göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilirken, Anılan Kanunun "Çalışanların yükümlülükleri" başlıklı 19. maddesinde, "Çalışanların, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlü oldukları ve çalışanların işveren tarafından verilen eğitim ve talimatlar doğrultusunda; a)İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarını kurallara uygun şekilde kullanmak, bunların güvenlik donanımlarını doğru olarak kullanmak, keyfi olarak çıkarmamak ve değiştirmemek. b)Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanmak ve korumak. c)İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber vermek. ç)Teftişe yetkili makam tarafından işyerinde tespit edilen noksanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi konusunda, işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak. d)Kendi görev alanında, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak" yükümlülüğü bulunduğu belirtilmiştir.
Dava konusu iş kazası ile ilgili olarak hazırlanan Kurum teftiş raporunda kazanın oluşmasında işveren ... .. A.Ş.’nin %50, ...’nün %30 , ...’nun %10, sigortalının %10 kusurlu bulunduğu, Mahkemece alınan 04.09.2019 tarihli ilk kusur raporunda, davalı ... A.Ş.’nin %45, ...’nün %25, ...’nun %10, sigortalının %20 oranında kusurlu bulunduğu,hükme esas alınan ikinci kusur raporunda ise, işveren ....ve Tic.A.Ş.’nin %50, ...’nün %30, ...’nun %10, sigortalının %10 kusurlu bulunduğu ve bu oranlarda kusurlu bulunmasına göre karar verildiği anlaşılmaktadır.
Eldeki davada, hükme esas alıann kusur raporu oluşa uygun değildir. Kazanın meydana geldiği beton plak tabir edilen evlere geçiş için yapılan, dere üstündeki basit köprü; yaya geçişine uygun, araç geçişine müsait olmayan plakalar olup , ... tarafından kullanıma açılmıştır. Davalı ....ve Tic. A.Ş.’ye ait yüksek tonajlı kamyonun, buraya girmek suretiyle beton plağın çökmesine ve sigortalının ölümüne sebep olan kazada, bu yapıyı amacına uygun kullanmayan .... ve Tic. A.Ş.' nin kusur oranları isabetsiz bulunmuştur. Ayrıca, yapıyı devreden ...’nin sonrasında kullanımına yönelik bir sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, işaret ve uyarıların kim tarafından konulması gerektiği saptanarak, belirleme yapılması gerekmektedir.
Mahkemece ceza dosyasının da akıbetinin araştırılarak, celbi ile kaza ile ilgi tüm kusur raporlarının 6331 sayılı Kanunun kapsamında ayrıntılı bir şekilde tartışılıp değerlendirilmesi sonucu raporlar arasındaki çelişkinin giderileceği, öte yandan yukarıda işaret edilen hususlar göz önüne alınarak; kusur dağılımına gidilen, dava konusu iş kazasının gerçekleştiği iş kolunda iş güvenliği bakımından uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden yeniden oluşa uygun bir kusur raporu alınarak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, hükmü temyiz eden davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak; İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak; temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 19.10.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.