Esas No: 2022/10198
Karar No: 2022/12729
Karar Tarihi: 19.10.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/10198 Esas 2022/12729 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/10198 E. , 2022/12729 K."İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
No :
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili; davacının davalı işyerinde; 22/05/2006 ile 17/05/2007, 14/11/2007 ile 04/06/2008, 23/07/2008 ile 15/08/2008, 31/12/2008 ile 28/01/2009, 31/03/2009 ile 23/04/2009, 31/12/2009 ile 04/03/2010 tarihleri arasında geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespitini talep etmiştir.
II.CEVAP:
Davalı vekili, davacının davalı şirket nezdinde sadece ihale ile iş alınan süreler içerisinde çalıştığını, bu sürelerde geçen çalışmalarının Kuruma bildirilmiş olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Feri müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III.MAHKEME KARARI
A.İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
B.BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
Davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili tarafından sunulan dilekçe ile; davacının ihtilaf konusu dönem içerisinde çalıştığının tanık beyanlarıyla, subut bulmasına rağmen aksi yönde hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğu özet olarak belirtilmek suretiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak; usul ve yasaya aykırı olarak kurulan İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın Yasal dayanakları 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddeleri olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
Hizmet tespiti davalarının amacı hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
1- Eldeki dava dosyası kapsamında; davacıya ait hizmet cetvelinde ihtilaf konusu dönem içerisinde; 17.05.2007 ile 31.03.2010 tarihleri arasında davalı işyerinden davacı adına kesintili olarak Kurum’a hizmet bildiriminde bulunulduğu, Mahkemece sigorta kayıtları, tanık beyanları ve tüm bilgi ve belgeler incelendiğinde davacının davalı şirket nezdinde ihtilaf konusu dönem içerisinde çalıştığı hususunun hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiş ise de, bu sonuca eksik inceleme ve araştırma ile gidilmiştir.
Mahkemece yapılması gereken iş, davalı şirketin ihtilaf konusu dönemde ...’den ihale ile aldığı işler, ilgili kurumdan istenilecek hak edişlerle birlikte tespit edilerek; davalı şirketten veya bu şirketlerden her bir ihale konusu işlere ait sözleşmeler getirtilmeli, sözleşmelerin içerikleri süre yönünden denetlenmeli, bu işyerlerine ait işyeri tescil kayıtları ve dönem bordroları celbedilmeli, eksik hizmet bildirimlerinin bulunduğu her bir dönem yönünden ayrı ayrı değerlendirilmek suretiyle dava dışı işyerlerinin ve davalı işyerinin dönem bordrolarında kayıtlı ve tarafsız, davacının çalışmalarını bilebilecek nitelikte tanıklar saptanarak, saptanacak tanıkların kendi çalışma dönemleri de ayrı ayrı tespit edilerek, çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde, öte yandan davacının ihale dışı dönemlerde de ne surette çalıştığı hususunda yöntemince beyanlarına başvurulmalı ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde, her bir dönem yönünden ayrı ayrı belirledikten sonra sonucuna göre bir karar verilmelidir.
2- Öte yandan, somut olayda, davacının ilk işe giriş bildirgesi, 17.05.2007 tarihinde kurum kayıtlarına intikal etmiş olup, davacının 2010 yılına kadar aralıksız çalıştığı 31.03.2010 tarihinde işten ayrıldığını belirtmesi karşısında, davanın da 2018 yılında açılması karşısında, bildirim öncesi dönem yönünden hak düşürücü süre hususu değerlendirilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin İlk Derece Mahkemesince eksik inceleme ve araştırma neticesi yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 2 numaralı bend yönünden Üyeler; ... ve ...’ın muhalefetine karşın, Başkan ..., Üyeler; ..., ...’nın oyları ve oyçokluğuyla 19.10.2022 gününde, karar verildi.
(M) (M)
KARŞI OY GEREKÇESİ
1. Çoğunluk ile aradaki temel uyuşmazlık hizmet tespit davasında 22.05.2006-04.03.2010 tarihleri arasında mevsimlik çalışmaya bağlı olarak blok çalışması olduğunu iddia eden ve işyerinde 17.05.2007 tarihinden itibaren prim günleri kuruma bildirilen davacı sigortalının bildirim tarihi öncesi hizmetinin hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
2. Somut uyuşmazlıkta mevsimlik çalışan ve mevsim dışında iş sözleşmesi askıda olan davacının 17.05.2007 tarihinden sonra kuruma çalışması bildirilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş ve kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
3. Kararın temyiz edilmesi üzerine çoğunluk tarafından ilk işe giriş tarihinden sonraki dönem için hizmetin tespiti yönünden eksik inceleme ile karar verildiği belirtilerek bozulmasına karar verilirken, blok çalışmada işe giriş tarihi olan 17.05.2007 öncesinin hak düşürücü süreye uğradığının değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
4. Çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak, mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın sonu esas alınması gerekir(Y. HGK. 01.07.2019 tarih ve 2016/21-1238 E, 2019/834 K). Belirtmek gerekir ki “hak düşürücü süre, bildirimsiz kalan çalışmalar yönünden öngörülmüştür. Belgelerden birisinin dahi Kuruma verilmiş olması veya Kurumca, fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tespiti hâlinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir. Sigortalının kayda dayanan çalışması bildirilmiş veya kurumca saptanan çalışması var ise bu bildirilen veya saptanan hizmeti ile blok çalışmanın da zamanaşımına uğramadığı kabul edilmelidir.
5. Dairemizin 2021/10923 E, 2022/1056 Karar sayılı karşı oy gerekçelerinde ayrıntılı olarak açıklandığı gibi blok çalışmalarda kuruma bildirilen süre var ise sonraki çalışma için hak düşürücü süreye uğramaz kabulü önceki çalışma içinde kabul edilmeli ve hak düşürücü süre uygulanmamalıdır. Davacının 22.05.2006 tarihi ile sonrası kayda giren 17.05.2007 tarihini takip eden çalışmaları blok çalışmaya dayanmaktadır. Bu blok çalışma içinde kuruma intikal eden süreler olduğuna göre hak düşürücü süre önceleri içinde geçerli olmayacaktır. Bu nedenle çoğunluğun hak düşürücü süre yönündeki bozma gerekçesine katılınmamıştır.