Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/270 Esas 2022/82 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2019/270
Karar No: 2022/82
Karar Tarihi: 10.02.2022

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/270 Esas 2022/82 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2019/270 E.  ,  2022/82 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 14. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Sayısı : 160-114


    Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan sanık ...'nun TCK’nın 103/2, 103/6, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 09.04.2015 tarihli ve 52-108 sayılı hükmün sanık müdafisi ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 17.03.2016 tarih ve 74-2607 sayı ile;
    "Mahkemenin yargı çevresindeki cezaevinde başka suçtan tutuklu bulunan ve duruşmadan bağışık tutulmasına dair karar da verilmeyen sanığın, 5271 sayılı CMK'nın 196. maddesine aykırı olarak duruşmaya getirtilmeden yokluğunda karar verilmesi suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
    Sanık hakkında atılı suçtan eylemine uyan TCK'nın 103/2. maddesi gereğince temel cezanın belirlenmesinden sonra 5271 sayılı CMK'nın 226/2. maddesine aykırı olacak şekilde sanığa ek savunma hakkı tanınmadan TCK'nın 103/6. maddesinin uygulanması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozmaya uyan Yerel Mahkemece 20.04.2017 tarih ve 160-114 sayı ile sanığın beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan TCK’nın 103/2, 103/6, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin verilen hükmün katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili, katılan mağdure vekili vesanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 25.04.2018 tarih ve 10297-3207 sayı ile; bozmadan sonra yapılan ikinci, dördüncü ve beşinci celselere ait duruşma tutanaklarında zabıt katibinin ıslak imzası ve elektronik imzasının bulunmadığı anlaşılmakla, söz konusu imza eksikliklerinin tamamlanması için dosyanın Yerel Mahkemeye tevdiine karar verilmiş, anılan eksikliklerin giderilerek dosyanın iade edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 14.11.2018 tarih, 6173-6747 sayı ve oy çokluğu ile onanmasına karar verilmiş,
    Daire Başkanı B. Şahin ve Daire Üyesi Y. Gezgin;
    "Mağdurenin gece eve gelmediği, bir gün ablası tanık...'ün muayene ettireceğim demesi üzerine dört yıl kadar önce incir toplamaya gittiğinde sanığın nitelikli cinsel istismarda bulunduğunu bildirmiş ise de olayın intikal şekli ve zamanı ayrıntı içermeyen mağdure anlatımı sanığın tüm aşamalardaki istikrarlı savunmaları tanık anlatımları mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde sanığın atılı suçu işleyip işlemediğinin şüphede kaldığı şüphenin sanık lehine değerlendirilmesi gerektiğinin temel hukuk prensibi olduğu bu nedenle beraat kararı verilmesi için hükmün bozulması," gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 13.12.2018 tarih ve 50068 sayı ile;
    "...İtirazın konusu, sanığa atılı suçun sabit olmadığına dairdir.
    ... Sanık inkara yönelik savunmasında ısrar etmiştir.
    Mağdurenin adli raporlarının incelenmesinde, kızlık zarında saat 5 hizasında eski yırtık tespit edildiği, olay nedeniyle travma sonrası stres bozukluğu ve majör depresyon tanısı ile ruh sağlığının bozulduğunun bildirildiği görülmüştür.
    Olayın intikali, mağdurenin bir gece eve gelmemesini müteakip ablasının onu muayene ettireceğini söylemesi üzerine mağdurenin olayı anlatması sonucu olaydan dört yıl sonra olmuştur. Olay mahallinde yapılan keşifte olayın geçtiği iddia edilen yerin etrafında dört bina olduğu, olay yerinin de yola 2 metre mesafede olduğunun belirlendiği anlaşılmaktadır. Olayın intikal şekli ve süresi ile olay mahallinin özelliklerine göre sanığın atılı suçu işlediğinin sabit olmadığı," görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    5271 sayılı CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 03.04.2019 tarih, 10323-8718 sayı ve oy çokluğu ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Görüldüğü gibi Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı eylemin sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin olup gerekçe ile hüküm arasında çelişki bulunup bulunmadığı ayrıca değerlendirilecektir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Katılan mağdure ...’un suç tarihinde 10 yaşında olduğu, katılan mağdurenin olay tarihinde ailesiyle beraber yaşadığı evin sahibinin oğlu olan sanık ...’nun ise 52 yaşında, evli ve çocuklu olduğu (Kararın devam eden kısımlarında katılan mağdure ...’tan “mağdure” olarak söz edilecektir.),
    18.12.2011 tarihinde eve gelmeyen mağdurenin bir gün sonra kendiliğinden eve dönmesi üzerine ablası olan katılan ...’un mağdureyi muayene ettirmek istediği, 20.12.2011 tarihinde mağdurenin, yaklaşık 4 yıl önce sanığın cinsel istismarına maruz kaldığını anlattığı ve katılan ...’le beraber emniyete müracaat ederek sanık hakkında şikâyetçi oldukları,
    21.12.2011 tarihinde Beykoz Devlet Hastanesinde görevli kadın hastalıkları ve doğum uzmanı tarafından mağdure hakkında düzenlenen raporda; kızlık zarında saat 5 hizasında kaideye varan, zamanı tayin edilemeyecek kadar eski yırtık mevcut olup mağdurenin anatomik olarak bakire olmadığının belirtildiği,
    21.12.2011 tarihinde Beykoz Devlet Hastanesinde görevli genel cerrahi uzmanı tarafından mağdure hakkında düzenlenen raporda; rektal muayenede herhangi bir patoloji saptanmadığının bildirildiği,
    12.01.2012 tarihinde Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından mağdure hakkında düzenlenen sağlık kurulu raporuna göre; mağdurenin hastalığının travma sonrası stres bozukluğu (remisyonda) ve depresif bozukluk olduğu, ruh sağlığının bozulduğu kanaatine varıldığı,
    28.11.2014 tarihinde Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesince mağdure hakkında düzenlenen raporda; olay sonrasında mağdurede travma sonrası stres bozukluğu ve major depresyon geliştiğinin, güncel olarak da travma sonrası stres bozukluğu ve major depresyon durumunun devam ettiğinin ve hâlen ruh sağlığının bozuk olduğunun, bu bozukluğun cinsel istismar olayıyla ilişkilendirildiğinin, bozukluğun kalıcılığı ve ağırlığı dikkate alındığında TCK’nın 103/6. maddesi kapsamında değerlendirilebileceğinin mütalaa edildiği,
    19.03.2012 tarihli celsede mağdurenin beyanının alınması sırasında hazır bulunan psikolog bilirkişinin beyanında; mağdure ve ailesiyle duruşmadan önce konuştuğunu, mağdurenin olayı anlatırken zorluk çektiğini, çok kısık bir ses tonunda ve ağlayarak olayı aktardığını, olayı anlatırken mağdurenin sağ gözünde çok sık seyirme ve vücudunda titreme, sağ kolunda da aşırı titreme olduğunu, iddia edilen olayın meydana gelmesinden sonra sağ elinin iki parmağını kullanamadığını, iki parmağının kasıldığını ve mağdurenin her iki parmağını da kapalı tuttuğunu, bu rahatsızlığın "Konversiyon Bozukluk" olarak adlandırıldığını, fiziksel herhangi bir sebebi olmayan, psikolojik kökenli, bedensel bir sıkıntı olduğunu, mağdurenin Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine başvurmasının sağlandığını ve orada ilaçlı tedavi önerildiğini, olayın ailesi tarafından duyulmasından sonra uyku bozukluğu, yemek yememe ve geceleyin kabus görerek uyanma gibi belirtilerin ortaya çıktığını mağdure ve ailesiyle yaptığı görüşmelerden öğrendiğini, mağdurenin, ailesinin ve sanığın olmadığı bir ortamda dinlenmesinin daha sağlıklı olacağı kanaatinde olduğunu ifade ettiği,
    21.05.2012 tarihinde olayın gerçekleştiği iddia edilen yerde yapılan keşif işlemi sonrasında tanzim edilen 02.08.2012 havale tarihli bilirkişi raporuna göre; olayın geçtiği yerde bulunan incir ağacının bir dalının kırık olduğu, ağacın olgun bir insanı taşıyabileceği, sol yanda bulunan taş duvarın 5 metre yükseklikte olduğu, duvarın üzerinde sarmaşıklarla kaplı demir parmaklık bulunduğu, bahçenin sokak kısmının 1,5 metre uzunluğunda tel çitle çevrili olduğu, tel çitin çalılarla çevrili olması nedeniyle içerisinin gözükmediği, incir ağacının yanında bulunan iki adet ufak kiraz ağacının yeni budanmış olduğu, bahçenin demir kapısının zincirle kilitli olduğu, zincirin paslı, kilidin ise yeni olduğu, taş duvarın bitişiğinde paslı ve zincirle bağlı başka bir demir kapının bulunduğu, olay mahalline 45 metre mesafede sağda, 50 metre mesafede karşıda bahçe içinde, sol kısımda 15 metre mesafede ve solda, sokağın ilerisinde 40 metre mesafede 4 adet ikamet edilir vaziyette evin bulunduğu, olay yeri ile sokağın arasının 2 metre olduğu, bahse konu yerde cinsel istismara maruz kalan bir kimsenin yardım amacıyla bağırması hâlinde rahatlıkla bu evlerden ve yoldan o esnada geçen bir kimse tarafından duyulabileceği, ayrıca asfalt anayoldan mağdurenin okulu ile evinin 2300 metre uzaklıkta olduğu, yolun sağında ve solunda aralıklarla evlerin bulunduğu, olay tarihinde 10 yaşında olan mağdurenin yolun da tenha olması nedeniyle korkmuş olabileceği, bu nedenle evine gitmemesinin hayatın olağan akışına uygun olduğu kanaatine varıldığı,
    21.05.2012 tarihinde yapılan keşif işlemi sırasında olayın gerçekleşme biçimine dair beyanda bulunan mağdurenin ifade verirken ağladığına, sürekli olarak gözünü kırptığına, ayaklarını salladığına ve ellerinin kasıldığına dair gözlemin keşif tutanağında yer aldığı,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan mağdure ... Kollukta; 18.12.2011 tarihinde otobüsü kaçırdığı için eve geç kaldığını, bu nedenle ailesinin, hakkında kayıp ihbarında bulunduğunu, 19.12.2011 tarihinde kendiliğinden eve döndüğünü, ablası...’ün, dışarıda kaldığı için cinsel muayenesinin yaptıracaklarını söylediğini, bunun üzerine...’e yaklaşık 4 yıl önce tahminen Ağustos ayında Çavuşbaşı Mahallesi, Çengeldere Caddesi, 23 numaralı adreste kiracı olarak oturdukları evin sahibinin oğlu olan sanık ...’nun eve gelerek incir toplamaya çağırdığını, iki ağabeyiyle ve sanıkla beraber evin yakınındaki bahçeye gittiklerini, bir süre sonra ağabeylerinin, yanlarından ayrılarak eve döndüklerini, o esnada ağaçta olduğunu ve ağaç yüksek olduğu için inmekte zorlandığını, sanığın, kendisine yardım ederek ağaçtan indirdiğini, eve dönmek isteyince kolundan tuttuğunu ve kendisini bırakmadığını, kendisini ağaca yaslayarak kendi pantolonunun fermuarını açtığını, sanığın cinsel organını, cinsel organına soktuğunu, acı hissettiğini ancak kanama olup olmadığını hatırlamadığını, bağırınca sanığın, kendisini bıraktığını, pantolonunu çekerek eve gittiğini, ağladığı için ailesinin ne olduğunu sorduğunu, o sırada peşinden gelen sanığın, ailesine ağaçtan düştüğünü söylediğini anlattığını, korktuğu için bu olayı daha önce kimseye anlatamadığını, sanıktan şikâyetçi olduğunu,
    Mahkemede; yaklaşık 4 yıl önce evde oturduğu esnada sanığın eve gelerek incir toplamaya çağırdığını, ağabeyleriyle birlikte incir toplamaya gittiklerini, ağaca çıkarak incir topladığı esnada ağabeylerinin ağaçtan inip gittiklerini, daha sonra sanığın, kendisini ağaçtan indirdiğini, eve gitmek istediğini ancak sanığın, kendisini tuttuğunu, bağırmaya başladığını, bulundukları yerin evlerinin biraz yukarısında olduğunu, ıssız olduğu için sesini kimsenin duymadığını, olayın gündüz saatlerinde meydana geldiğini, daha sonra ağlayarak eve gittiğini, ailesinin neden ağladığını sorduğunu, peşinden gelen sanığın da, ailesine ağaçtan düştüğünü söylediğini, sanığın kızı ile ablası...’ün arkadaş olduklarını ve bu nedenle...’ün sanığın evine gidip geldiğini, korktuğu için kendisinin sanığın evine gitmek istemediğini ancak gönderdiklerini, sanıktan şikâyetçi olup davaya katılmak istediğini, sorulması üzerine; ailesinin üzülmesini istemediği için olayı anlatmadığını, sorulması üzerine; hâlen bir erkek arkadaşının olduğunu ancak onunla herhangi bir yakınlaşma yaşamadığını, korktuğu için böyle bir şeye yaklaşamadığını, kış günü dışarıda nasıl kaldıklarının sorulması üzerine; kış olmadığını sadece havanın soğuk olduğunu, İsmek ve Ahmet Akça İlköğretim Okulu’nun bahçesinde ileri geri dolandıklarını, cep telefonunun olmadığını, diğer arkadaşlarında cep telefonu olduğunu ancak onların da kontürünün bulunmadığını, karanlıktan korktuğunu söylemesi nedeniyle o gece nasıl dışarıda kaldığının sorulması üzerine; korktuğu için arkadaşlarının yanında kaldığını, sorulması üzerine; arkadaşlarının neden eve gitmediklerini bilmediğini, kendisine "Bu gece dışarıdayız." dediklerini, otobüsü kaçırdıkları sırada saatin 20.30-21.00 olduğunu, sorulması üzerine; durakta yarım saat daha beklediğini, otobüs gelmeyince arkada market gibi bir yerde bulunanlara sorduğunu, onların da bilmediklerini söylediklerini, daha sonra arkadaşlarının yanına gittiğini, sorulması üzerine; annesi tansiyon hastası olduğu için bu olaydan ona haber vermediklerini,
    Keşifte; olay günü eve gelen sanığın "İncir toplamaya gidelim." dediğini, evde ağabeylerinin ve annesinin olduğunu, ağabeyleri İbrahim, ... ve sanıkla beraber incir ağacının bulunduğu yere gittiklerini, incir topladıklarını, o sırada ağaca çıkmış olduğunu, ağabeylerinin de eve döndüklerini, sanığın, kendisini ağaçtan indirdiğini, evine döneceği sırada sanığın, kolundan tuttuğunu, pantolonunu indirdiğini, kendi pantolonunu da bir miktar indiren sanığın cinsel organını, cinsel organına soktuğunu, olaylar sırasında sanığı iterek kaçmaya çalıştığını ancak gücünün yetmediğini, canının yandığını, kanama olup olmadığını hatırlamadığını, koşarak eve gittiğini, ağladığını gören ailesinin ne olduğunu sorduğunu, arkasından eve gelen sanığın "Ağaçtan düştü, düştü." diyerek geçiştirdiğini, korktuğu için bu olayı kimseyle paylaşamadığını,
    Katılan ... Savcılıkta; sanıktan şikâyetçi olduğunu,
    Mahkemede; 3,5 yıl önce eşinin mağdureyi kastederek "Bu çocuk daha 10 yaşında. Nasıl aybaşı oluyor?" diye sorduğunu, mağdurenin su taşıması nedeniyle olabileceğini düşündüklerini ve eşine mağdureye su taşıtmamasını söylediğini, olayın üzerinden zaman geçtiğini, ergenlik çağına girdikçe mağdurenin psikolojisinin bozulmaya başladığını ve bu süreçte herhangi bir şey anlatmadığını, mağdureye sebebini sorarak sürekli baskı yaptıklarını, sonunda mağdurenin, başına gelen olayı anlattığını, bunun üzerine şikâyette bulunduklarını, kendisinden önce, kızı katılan ...’ün karakola şikâyette bulunduğunu, mağdurenin akşam otobüsü kaçırdığını ve bu nedenle arkadaşları... ve ...’la birlikte Ahmet Akça İlköğretim Okulu’nun bahçesinde kaldıklarını, Ahmet Akça İlköğretim Okulu ile evleri arasındaki mesafenin yaklaşık 4 km olduğunu, ayrıca yol üzerinde ormanlık alanın da bulunduğunu, sanıktan şikâyetçi olup davaya katılmak istediğini,
    Katılan ... Kollukta; 18.12.2011 tarihinde mağdure eve dönmediği için hakkında kayıp müracaatında bulunduklarını, bir gün sonra mağdurenin kendiliğinden eve geldiğini, şüphelendikleri için cinsel yönden muayene ettireceklerini mağdureye söylediğini, bunun üzerine 20.12.2011 tarihinde mağdurenin ağlayarak yaklaşık 4 yıl önce sanığın incir topladıktan ve yalnız kaldıktan sonra cinsel istismarda bulunduğunu kendisine anlattığını, anne ve babasının gelecek durumları olmadığından mağdureyi karakola götürdüğünü, sanıktan şikâyetçi olduğunu,
    Mahkemede; mağdurenin kaybolduğunu, uyuşturucu kullanmasından şüphelendiğini, ayrıca başına bir iş gelmiş olabileceği düşüncesiyle cinsel muayenesini de yaptırmak istediklerini, doktora götüreceğini mağdureye söylediğini, mağdurenin de "Bir şey söyleyeceğim ama aramızda kalsın." dediğini, mağdurenin, kendisini üzmek istemediğini, sonra ağlayarak sanığın onu incir toplama bahanesiyle çağırdığını ve cinsel saldırıya uğradığını söylediğini, mağdurenin kendilerini üzmemek için olayı kapatmak istediğini ve bu nedenle anlatmadığını, kendisinin de sanığa zarar verebilecekleri düşüncesiyle ailesine haber vermeden karakola gittiğini, mağdurenin eve gelmediği gece... ve ... isimli arkadaşlarıyla birlikte kaldığını, arkadaşlarının ailelerinin de kayıp müracaatında bulunduklarını, sanıktan şikâyetçi olup davaya katılmak istediğini,
    Tanık... Keşifte; incir ağacının bulunduğu bahçenin önündeki tel örgüyle çevrilmiş çitin olay tarihinde bulunmadığını, o zaman her tarafın ağaçlık olduğunu, demir kapının bulunduğu yerde de küçük bir kapı olduğunu, bu bahçeye her zaman incir toplamaya geldiklerini ancak özellikle olayın gerçekleştiği söylenen günü hatırlamadığını, sanıkla birçok defa incir toplamaya gittiklerini, sanığın gelip kendilerini çağırdığını, "Haydi gelin. İncir toplayalım." dediğini,
    Tanık... Mahkemede; mağdureyle beraber incir toplamaya gittiklerini, topladıktan sonra kardeşi İbrahim’le beraber geri döndüklerini, daha sonra "Ağabey!" diye bir ses duyduğunu ancak pek önemsemediğini, havanın yağmurlu olduğunu, başka bir şey hatırlamadığını, o sırada 14 yaşında olduğunu ve bu olayın üzerinden yaklaşık 5 yıl geçtiğini, sorulması üzerine; mağdurenin eve gelmediği tarihte kaybolduğunu, sabaha doğru... isimli bir kız arkadaşıyla beraber kaldığını duyduğunu, nerede kaldığını bilmediğini, sabaha karşı... isimli arkadaşıyla telefonda konuştuklarını, sokakta kaldıklarını söylediklerini, yanlarında olan üçüncü kişinin ismini bilmediğini ancak onun da kız olduğunu, o gece mağdurenin üzerinde telefon olmadığını, bu olayın eylül-ekim aylarında yaşandığını,
    Tanık... Yıldırım Mahkemede; mağdurenin arkadaşı olduğunu, mağdureyle aynı okulda öğrenim gördüklerini, ablası ......’la birlikte evde olduğu bir gün halasına gitmek için akşama doğru evden çıktığını, yol üzerinde mağdureyle karşılaştığını, mağdurenin evine gitmek isterken otobüsü kaçırdığını söylediğini ve yanına geldiğini, mağdureye halasına gittiğini söylediğini ancak birlikte okulun bahçesindeki bankta oturduklarını, ne kadar süre oturduklarını hatırlamadığını, yanlarında başka bir şahsın olmadığını, cep telefonunun şarjının bitmek üzere olduğunu ve kontörünün de bulunmadığını, halasına gitmediğini evdekilere haber veremeyince ablasının telefonla kendisini aradığını, o gece sabaha kadar okulun bahçesinde olduklarını, sorulması üzerine; babası kabul etmediği için mağdureyi evine götüremediğini, bu nedenle dışarıda sabahladıklarını, mağdurenin evinin de okula uzak olduğunu, yalnız gidilebilecek gibi olmadığını, onun için mağdurenin de kendi evine gitmediğini, bu olayın meydana geldiği tarihi hatırlamadığını, sorulması üzerine; yanlarında üçüncü bir şahsın olmadığını, mağdurenin duygusal olarak herhangi bir erkek arkadaşının bulunmadığını,
    Tanık ...Kollukta; sanığın oğlu olduğunu, dedesi ...’nun 4 yıl önce Çavuşbaşı Mahallesi, Çengeldere Caddesi, 23 numaralı adresteki evini tanımadığı şahıslara kiraya verdiğini, o tarihte kiraya verilen evin yaklaşık 200 metre uzağında ikamet ettiğini, mağdurenin iddialarının doğru olmadığını çünkü incir bahçelerinin bulunmadığını, sanığın ruh sağlığının 10 yaşındaki bir çocuğa cinsel istismarda bulunacak kadar bozuk olmadığını, bu olayın dedesinden kalan mirastan pay almak amacıyla oynanan bir oyun olduğunu düşündüğünü,
    Tanık... Mahkemede; mağdurenin, kendisini ablası gibi çok sevdiğini, geçen yaz sevgilisi olduğunu söyleyerek "Sevgilime ne hediye alayım?" diye sorduğunu, sevgilisiyle görüşmek için okuldan kaçtığını, bu durumu öğretmenlerinin de bildiğini, öğretmenlerinin onu uyarıp "Vazgeç bu sevdadan." dediklerini mağdurenin, kendisine anlattığını, mağdurenin geçen yaz evlerinin altında bulunan tekstil atolyesinde çalıştığını, sevgilisinin ağabeyinin de orada çalıştığını ve onun da kendisine arkadaşlık teklif ettiğini yine mağdureden öğrendiğini, mağdurenin böyle bir olayı yaşamış gibi bir psikolojisinin olmadığını, gayet neşeli birisi olduğunu, evlerine sık sık geldiğini, ablasıyla ve yalnız geldiği zamanların olduğunu, sorulması üzerine; mağdurenin sevgilisinin isminin "Okan Ayan" olduğunu, Facebook sayfasından da mağdurenin sevgilisiyle yaptığı yazışmaların görülebileceğini,
    Beyan etmişlerdir.
    Sanık ... aşamalarda; Çavuşbaşı Mahallesi, Çengeldere Caddesi, 23 numaralı adreste çiftçilikle uğraştığını, bu adreste babasına ait olan müstakil, boş bir evin olduğunu, babasının o evi yaklaşık 4 yıl önce ismini sonradan öğrendiği ...’un ailesine kiraya verdiğini, mağdurenin ailesinin o evde ne kadar süreyle oturduklarını bilmediğini, kendisine cinsel istismarda bulunduğunu iddia eden mağdurenin yalan söylediğini, iddiaların asılsız olduğunu, belirtilen adreste incir ağacının bulunmadığını, mağdureyi de incir toplamaya götürmediğini, yaşının verdiği olgunlukla 4 yıl önce 10 yaşında olan bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulunmasının söz konusu olmadığını, mağdurenin iftira attığını, mağdureyi tanımadığını, mağdure ve ailesiyle aralarında da bir husumet bulunmadığını,
    Savunmuştur.
    Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" şeklinde, Latincede ise "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
    Bu açıklamalar ışığında sanığa atılı eylemin sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    18.12.2011 tarihinde eve gelmeyen mağdurenin bir gün sonra kendiliğinden eve dönmesi üzerine ablası olan katılan ...’un mağdureye jinekolojik muayene yaptırmak istediklerini söylediği, 20.12.2011 tarihinde mağdurenin, yaklaşık 4 yıl önce sanığın nitelikli cinsel istismarına maruz kaldığını anlattığı...’le beraber adli makamlara müracaat ederek sanık hakkında şikâyetçi olduğunu bildirdiği ve böylelikle soruşturmanın başladığı, mağdurenin aşamalarda yaklaşık 4 yıl önce kiracı olarak oturdukları evin sahibinin oğlu olan sanık ...’nun eve gelerek kendisini incir toplamaya çağırdığını, iki ağabeyi ve sanıkla beraber evin yakınındaki bahçeye gittiklerini, bir süre sonra ağabeylerinin, yanlarından ayrılarak eve döndüklerini, o esnada kendisinin ağaçta olduğunu ve ağaç yüksek olduğu için inmekte zorlandığını, sanığın yardım ederek ağaçtan indirdiğini, eve dönmek isteyince kolundan tutarak bırakmadığını, ağaca yaslayarak kendi pantolonunun fermuarını açan sanığın cinsel organını, cinsel organına soktuğunu, acı hissettiğini ancak kanama olup olmadığını hatırlamadığını, bağırması üzerine sanığın, kendisini bıraktığını, koşarak eve gittiğini, ağladığını gören ailesinin ne olduğunu sorduğunu, o esnada peşinden gelen sanığın, ailesine ağaçtan düştüğünü söylediğini iddia ettiği, sanığın ise aşamalarda iddiaların asılsız olduğunu, belirtilen adreste incir ağacının bulunmadığını, mağdureyi de incir toplamaya götürmediğini, mağdurenin iftira attığını, mağdure ve ailesiyle aralarında da bir husumet bulunmadığını savunduğu anlaşılan olayda;
    Gece eve gelmemesi nedeniyle mağdure hakkında kayıp ihbarında bulunan ailesinin, ertesi gün kendiliğinden eve dönen mağdurenin bu durumundan şüphelenerek mağdureyi jinekolojik yönden muayene ettirmek istemeleri, bu durumu öğrenen mağdurenin yaklaşık 4 yıl önce sanık tarafından gerçekleştirildiğini iddia ettiği nitelikli cinsel istismar eylemini ailesiyle paylaşması ve adli makamlara müracaatın gerçekleşmesi, mağdurenin babası katılan ...'un Mahkemede alınan beyanında eylemin ortaya çıkış biçimine dair farklı anlatımlarda bulunması, mağdurenin ablası katılan ...'un bir geceyi dışarıda geçiren mağdurenin uyuşturucu kullandığından şüphelendiğini, ayrıca başına bir iş gelmiş olabileceği düşüncesiyle cinsel yönden muayene ettirmek istediklerini beyan etmesi, sanığın kızı olan tanık...'nun Mahkemede alınan beyanında; mağdurenin sık sık ablasıyla veya yalnız olarak evlerine geldiğini, kendisiyle erkek arkadaşının bulunduğuna, bu durumu okuldaki öğretmenlerinin de bildiğine dair özel sırlarını paylaştığını, oldukça neşeli birisi olan mağdurenin başından böyle bir olay geçmiş gibi bir psikolojisinin bulunmadığını belirtmesi, mağdurenin incir toplamaya beraber gittiklerini bildirdiği ağabeyleri tanıklar... ve...'un olaya dair herhangi bir detay hatırlamamaları, yalnızca ...'in olay günü olduğunu düşündüğü tarihte incir toplamaktan döndükten sonra "Ağabey!" diye bir ses duyduğunu ancak pek önemsemediğini ifade etmesi, olay yerinde yapılan keşif işlemi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda; bahse konu yerde cinsel istismara maruz kalan bir kimsenin yardım amacıyla bağırması hâlinde rahatlıkla çevredeki evlerden ve o esnada yoldan geçen bir kimse tarafından duyulabileceğinin bildirilmesi, 21.12.2011 tarihinde Beykoz Devlet Hastanesinde görevli kadın hastalıkları ve doğum uzmanı tarafından mağdure hakkında düzenlenen raporda; kızlık zarında saat 5 hizasında kaideye varan, zamanı tayin edilemeyecek kadar eski yırtık mevcut olup mağdurenin anatomik olarak bakire olmadığı belirtilmiş ise de bu eylemin kim tarafından, hangi tarihte gerçekleştirildiği bilgisine ulaşılamaması, sanığın tüm aşamalarda mağdureye cinsel istismarda bulunmadığına, kendisine iftira atıldığına dair aksi kanıtlanamayan savunmaları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; sanığın mağdureye yönelik nitelikli cinsel istismar eylemini gerçekleştirdiğini gösteren kesin ve inandırıcı kanıt bulunmayıp iddiasının şüphede kalması ve bu şüphenin de sanık lehine yorumlanması gerektiğinden, sanığa atılı beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunun işlendiğinin sabit olmadığı kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
    Ulaşılan bu sonuç karşısında, diğer uyuşmazlık konusu değerlendirilmemiştir.
    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin 14.11.2018 tarihli ve 6173-6747 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
    3- İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.04.2017 tarihli ve 160-114 sayılı mahkûmiyet hükmünün sanık ...'ya atılı beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunun sabit olmadığının gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    4- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabul edilerek, Özel Daire onama kararının kaldırılıp Yerel Mahkeme hükmünün bozulması nedeniyle, sanık ... hakkındaki cezanın infazına başlanmış ise İNFAZIN DURDURULMASINA, sanığın bu suçtan cezaevine alınmış olması ihtimali bulunduğundan, başka bir suçtan tutuklu veya hükümlü değilse DERHAL SERBEST BIRAKILMASI için YAZI YAZILMASINA,
    5-Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 10.02.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara