Esas No: 2021/281
Karar No: 2022/78
Karar Tarihi: 10.02.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2021/281 Esas 2022/78 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2021/281 E. , 2022/78 K."İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Sanık ...'ın ihmal suretiyle kasten öldürme suçundan TCK'nın 83/2-b maddesi yollamasıyla aynı Kanun'un 83/3, 53/1 ve 58. maddeleri uyarınca 16 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin ...1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 27.04.2017 tarihli ve 271-74 sayılı resen istinafa tabi hükme yönelik sanık müdafisi tarafından da istinaf başvurusunda bulunulması üzerine dosyayı inceleyen ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince 19.09.2017 tarih ve 638-673 sayı ile TCK'nın 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısmın hüküm fıkrasından çıkartılması suretiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bu kararın da sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 21.10.2020 tarih, 3946-2481 sayı ve oy çokluğuyla temyiz itirazlarının esastan reddine karar verilmiş,
Daire Başkanı... ile Daire Üyesi...; "Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi suçundan sanık ...'ın maktul ...'e karşı eyleminin bilinçli taksirle öldürme suçu olduğu ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 2017-638 E. 2017- 673 sayılı kararının bozulması görüşünde olduğumuzdan esastan ret şeklinde verilen çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
Dosya kapsamına göre 71 yaşındaki maktul ile 51 yaşındaki sanığın arkadaş oldukları, olaydan önce birlikte alkol aldıkları, sanığın motosiklet kullandığı, maktulün sanığın arkasına oturup kaza mahallinden 550 metre önceki kamera kaydına göre düşük hızda seyrettikleri sırada bulanık ve debisi yüksek akarsu üzerindeki köprüden geçerken virajı alamayıp köprü korkuluğuna çarpıp savruldukları, maktulün dereye düştüğü, sanığın motosikletle olay mahallinden ayrılıp evine dönerek eşine kaza yaptığını söylediği, bir süre uyuduğu, uyandıktan sonra aklına maktulün geldiği, bilahare eşi ve oğlu ile hastaneye gelip oradaki görevlilere maktulden bahsettiği, görevlilerin üç gün boyunca arama yapmalarına rağmen maktulün cesedini bulamadıkları, maktulün oğlunun maktulü üç günden sonra olay yerine 4 km uzaklıkta bulduğu açıktır.
Köprünün sudan yüksekliği 3 metre, suyun akış hızı saatte 3,5 km, su bulanık ve derindir. Kazadan yaklaşık 15 saat sonra sanığın 1,33 promil alkollü olduğu anlaşılmıştır. Her saatte 0,15 promilin düştüğü bilimsel veri olduğuna göre sanığın olay anında 3,58 promil alkollü olduğu, bu derece alkollü olan kişinin yaptığı kaza sonrası köprü üzerinde göremediği maktulü aramadan oradan ayrılması normaldir.
Maktulün, motosiklet kazası ile husulü mümkün genel beden travmasına bağlı kafatası ve femur kırığı ve suda bağulma sonucu öldüğü anlaşılmıştır.
Sayın çoğunlukça sanığın eylemi TCK'nın 83. maddesinde yazılı kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi suçu olarak kabul edilmiştir. İhmal, kişiye belli bir icrai davranışta bulunma yükümlülüğünün yüklendiği hâllerde, bu yükümlülüğe uygun davranılmamasıdır. Bu suçun oluşumu için sanığın neticeyi önleme yükümlülüğü olmalıdır.
Maktulün düştüğü köprü üç metre yüksekliktedir. Suyun debisi yüksek ve su bulanıktır. Maktulde kafatası ve femur kırığı oluşmuş ve maktul suda boğulma sonucu ölmüştür. Üç metre yukarıdan suya düşerek çarpma sonucu kafatası kırılan kişinin birkaç dakikada boğulacağı muhakkaktır.
Maktul, görevlilerce üç gün aranmış bulunamamış, maktulün oğlu onu olay yerinden 4 km uzaklıkta bulmuştur.
Bu durumda olay anında 3,58 promil alkollü olup alkolün etkisi ile motosiklette maktulün olduğunu dahi unutup saatler sonra hatırlayarak görevlilere söyleyen sanığın birkaç dakika içinde üç metre aşağıya düşen maktulü bulması mümkün olmadığı gibi, en seri şekilde görevlilere haber vermesi hâlinde dahi ölümü, yani neticeyi önleme imkânı bulunmayacaktır. Maktulün köprüden düştüğü an ölmüş olması da mümkündür.
TCK'nın 83. maddesindeki suçun oluşumu için belli bir icrai davranışta bulunma yükümlülüğüne aykırı olarak bu davranışın gerçekleştirilmemesi sonucunda (davaya konu olayda haber vermeme sonucunda) ölümün gerçekleşmesi gerekir. Hâlbuki davaya konu olayda sanık icrai davranışta bulunsa, yani ivedi şekilde haber verse dahi neticeyi önleyemeyecektir.
Bu nedenlerle sanığın eyleminin bilinçli taksirle öldürme suçu olduğunun kabulü ile kararın bozulması gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 04.02.2021 tarih ve 81610 sayı ile;
"...Maktulün düştüğü köprü üç metre yüksekliktedir. Suyun debisi yüksek ve su bulanıktır. Maktulde kafatası ve femur kırığı oluşmuş ve maktul suda boğulma sonucu ölmüştür. Üç metre yukarıdan suya düşerek çarpma sonucu kafatası kırılan kişinin birkaç dakikada boğulacağı muhakkaktır. Maktul, görevlilerce üç gün aranmış bulunamamış, maktulün oğlu onu olay yerinden 4 km uzaklıkta bulmuştur.
Bu durumda olay anında 3,58 promil alkollü olup alkolün etkisi ile motosiklette maktulün olduğunu dahi unutup saatler sonra hatırlayarak görevlilere söyleyen sanığın birkaç dakika içinde üç metre aşağıya düşen maktulü bulması mümkün olmadığı gibi, en seri şekilde görevlilere haber vermesi halinde dahi ölümü, yani neticeyi önleme imkanı bulunmayacaktır. Maktulün köprüden düştüğü an ölmüş olması da mümkündür. TCK 83. maddesindeki suçun oluşumu için belli bir icrai davranışta bulunma yükümlülüğüne aykırı olarak bu davranışın gerçekleştirilmemesi sonucunda (davaya konu olayda haber vermeme sonucunda) ölümün gerçekleşmesi gerekir. Halbuki davaya konu olayda sanık icrai davranışta bulunsa, yani ivedi şekilde haber verse dahi neticeyi önleyemeyecektir.
Bu nedenlerle sanığın eyleminin bilinçli taksirle öldürme suçu olduğunun kabulü gerektiği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 14.06.2021 tarih ve 6476-10513 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin, ihmal suretiyle kasten öldürme suçunu mu yoksa bilinçli taksirle ölüme neden olma suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkin olup, öncelikle sanık hakkında eksik araştırmayla hüküm kurulup kurulmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
23.03.2016 tarihli olay yeri inceleme raporunda; aynı gün saat 11.15 sıralarında ...ili, Pehlivanköy ilçesi, ...’de trafik kazası ve kayıp şahıs olayı meydana geldiğinin bildirilmesi üzerine saat 12.15 sıralarında olay yerine gelindiği, olayın ...-İmampazarı köy yolunun 300. metresinde meydana geldiği, olay yerinde bulunan ekipten ... isimli şahsın ... Devlet Hastanesinde tedavi altında olduğu, şahsın köprü üzerinde motosikleti ile kaza yaptığını, ayrıca kaza esnasında motosiklette ... isimli arkadaşının olduğunu beyan ettiği ve ... isimli şahsın hâlen kayıp olduğunun öğrenildiği, olay yerinde yapılan incelemede, Anadere isimli derenin üzerine kurulmuş 16,9 metre uzunluğunda ve 7,7 metre genişliğinde beton yapılı köprü mevcut olduğu, köprünün her iki yanında zeminden 1,10 metre yüksekliğinde korkuluk demirlerinin olduğu, köprünün (İmampazarı köyü istikameti) çıkışında 22,5 metre motosiklet fren izi, izi takiben köprüye doğru köprü korkuluk demirine 10,3 metre trafik levhasına 7,3 metre mesafede turuncu renkli, plastik, motosiklet sinyal muhafazası parçası olduğu değerlendirilen kırık parça, yanında trafik levhasına 8 metre, köprü korkuluk demirine 9,2 metre mesafede turuncu renkli, plastik, motosiklet sinyal muhafazası parçası olduğu değerlendirilen kırık parça, trafik levhasına 9 metre, köprü korkuluk demirine 6 metre mesafede siyah renkli, 2 adet, motosiklet parçası olduğu değerlendirilen plastik parça, yanında, asfalt üzerindeki toprak zemin üzerinde, korkuluk demirine 4,80 metre mesafede sürtünme izi, yol kenarında, korkuluk demirine 2,50 metre mesafede siyah renkli, motosiklet parçası olduğu değerlendirilen plastik parça, yanında korkuluk demirine 1,80 metre mesafede plastik, parlak gri renkli motosiklet parçası olduğu değerlendirilen parça, köprü içinde, yol kenarındaki toprak zemin üzerinde, korkuluk demirine 85 cm mesafede, korkuluk demirinden yola doğru yaklaşık 25 derece açı ile oluşmuş 90 cm uzunluğunda sürtünme izi, köprünün, İmampazarı köyü istikametine göre, sol tarafta bulunan demir yapılı korkuluğunun, 6. dikey destek demiri üzerinde 1 adet, aynı yerde alttaki yatay destek demiri üzerinde 2 adet, ortadaki yatay destek demiri üzerinde 1 adet olmak üzere, toplam 4 adet sürtünme izi tespit edildiği, aynı yerde, üstteki korkuluk yatay destek demirin hafif şekilde aşağıya doğru eğilmiş olduğu, köprü üzerinde korkuluğa 1,75 metre mesafede, asfaltın bitimindeki toprak zemin üzerinde, Atatürk portresi kabartmalı, ezilmiş vaziyette yüzük bulunduğu, gidişe göre köprünün solunda İmampazarı köyü tarafındaki, köprü temel betonu ile dere kenarındaki 70 derece eğimli balçık zemin üzerinde 1 adet beyaz renkli tuşlu, kapalı hâlde Nokia marka cep telefonu bulunduğu, aynı yerde telefona 60 cm mesafede su kenarında siyah renkli motosiklet parçası olduğu değerlendirilen plastik parça görüldüğü, köprünün 5 adet beton yapılı ayağının mevcut olduğu, dere suyunun bulanık renkte olduğu, su yüzeyinden köprü yüksekliğinin 2,75 metre olduğu, derenin kuzeyden güneye, yaklaşık olarak saatte 3,5 km debi hızının mevcut olduğu; aynı gün saat 13.40'da olay yeri incelemesine müteakip olaya karıştığı ve hâlen... ilçe merkezinde bulunduğu bildirilen motosiklet üzerinde yapılan incelemede, kırmızı/siyah renkli, ... marka, ..... plakalı motosikletin, siyah renkli sol korkuluk demirinin içe doğru eğilmiş vaziyette olduğu, dış kısmında sürtünme izlerinin bulunduğu, arka sol sinyal lambası dış muhafazası ile ön sinyal lambası muhafazasının kırık olduğu, sol sele, sol ayak koyma plastiği dış kısımlarında sürtünme izleri görüldüğü, seleye monte edilmiş sol taraftaki metal aksamlı ... üzerinde olması gereken dikiz aynasının mevcut olmadığı, hız gösterge paneli plastik muhafazasının kırık olduğu, olay yerinden elde edilen ve motosiklet parçası olduğu değerlendirilen parçalar ile motosikletin yapılan mukayesesinde, olay yerinde bulunan plastik parçalardan birinin, hız gösterge paneli dış muhafazasının parçası olduğu görülerek parça bütünlemesi yapıldığı, parlak gri renkli parçanın ise sele üzerine monteli dikiz aynasını tutan çubuğun üzerindeki plastik parça olduğunun tespit edildiği, diğer plastik parçalanın küçük boyutlarda olması sebebiyle motosikletin hangi aksamına ait olduğunun tam olarak tespit edilemediği, olay yerinde bulunamayan ve kırıldığı anlaşılan sol dikiz aynasına ait parçalar ile ön ve arka sinyal muhafazasına ait parçaların kaza esnasında dereye uçmuş olabileceği değerlendirildiği, olay yerinde ve motosiklet üzerinde yapılan incelemeler neticesind.... plakalı motosikletin ... istikametinden İmampazarı istikametine giderken köprü korkuluğu sol demirlerine çarpıp sol tarafına yan yatması neticesinde meydana geldiği kanaatine varıldığı, köprünün imampazarı istikameti çıkışında bulunan fren izinin olayla bir ilgisinin bulunmadığının belirtildiği,
... Devlet Hastanesince 23.03.2016 tarihinde düzenlenen genel adli muayene raporunda; sanık ...’ın sol bacak diz altında geniş abrazyon alanı ve göğsünün sol tarafında hassasiyet olduğu, yaralanmasının basit bir tıbbi tedavi ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu, sanığın 1,33 promil alkollü olduğunun bildirildiği,
23.03.2016 tarihli alkol tutanağında; sanık ...’ın, ... Devlet Hastanesinde yapılan alkol ölçümünde 1,33 promil alkollü olduğu tespitine yer verildiği,
23.03.2016 tarihli ölümlü/yaralamalı trafik kazası tespit tutanağında; ...'ın beyanından, 22.03.2016 tarihinde saat 15.55 sıralarında, sürücülüğünü yaptığı 39 .... plakalı motosiklet ile... ilçesi ... istikametinden İmampazarı istikametine doğru arkasında yolcu olan ... ile birlikte seyir hâlinde iken ...-İmampazarı yolunun Anadere üzerindeki köprüye geldiğinde direksiyon hâkimiyetini kayberek kaza yaptığı, kazada yaralandığı, kazadan sonra yolcu olan ...'ü kaza yerinde bulamadığı, devamında kaza yerinden ayrılarak aynı motosiklet ile... ilçe merkezine gittiği, daha sonra buradan da başka bir araçla ... ilçe merkezinde olan oğlu ... Erbay'ın yanına gittiği, 23.03.2016 tarihinde saat 06.00 sıralarında da ... Devlet Hastanesine geldiğinin öğrenildiği, kaza yerinin... ilçesi ...-İmampazarı köy yolunun 300. metresinde Anadere üzerinde bulunan köprü üstü olduğu, kazaya karışan 39 NN 604 plakalı motosikletin... ilçe merkezinde bulunduğu, tüm aramalara rağmen kaza sonrası kaybolan ... isimli şahsın bulunamadığı, kazanın oluşumunda 39 NN 604 plakalı motosiklet sürücüsü ...'ın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda belirtilen kurallardan 52/1-A maddesinde yazılı “Aracın hızını, kavşaklara yaklaşırken, dönemeçlere girerken, tepe üstlerine yaklaşırken, dönemeçli yollarda ilerlerken, yaya geçitlerine, hemzemin geçitlerine, tünellere, dar köprü ve menfezlere yaklaşırken, yapım ve onarım alanlarına girerken azaltmamak" kuralını, aynı Kanun’un 48/5. maddesinde yazılı "Hususi otomobil dışında kalan diğer araçları 0,20 promil üzerinde alkollü olarak kullanmak" kuralını ihlal ettiği değerlendirildiğinden kusurlu olduğu kanaatine varıldığı, ayrıca sürücü ... hakkında aynı Kanun’un 36/3-A maddesinde yazılı "Sürücü belgesiz olarak araç kullanmaktan" dolayı yasal işlem yapıldığının belirtildiği,
24.03.2016 tarihli tutanakta; 23.03.2016 günü saat 14.00 sıralarında ...AFAD İl Müdürlüğü personeli ile yapılan telefon görüşmesinde... ilçesine bağlı ...'de Anadere olarak bilinen dere yatağı üzerinde bulunan kara yolu köprüsü üzerinde 22.03.2016 günü saat 16.00 sıralarında üzerinde iki şahsın bulunduğu motosikletin kaza yaptığı, şahıslardan birinin daha sonradan kayıp olduğunun ve dereye düşmüş olabileceği ihtimalinin bulunduğunun bildirilmesi üzerine 24.03.2016 tarihinde saat 09.00'da olayın meydana geldiği ...'e gidildiği, saat 10.15'de başlamak üzere kayıp şahsa ait olan cep telefonunun bulunduğu noktanın 20 metre üzerinden öncelikle köprü altındaki menfezlerin arandığı, daha sonra akıntı istikametinde yaklaşık 3.000 metrelik dere yatağı satıhtan ve su altından halat destekli olarak arandığı, su sıcaklığının 11 santigrat derece olduğu, görüş mesafesinin olmadığı, derinliğin 50 cm ile 180 cm arasında değiştiği dip yapısının genellikle yumuşak toprak, yer yer balçık olduğu akıntı hızının yaklaşık 2 knot olduğu, kıyı kesimlerinin ağaçlık ve kök parçalarının bulunduğu, aramalar neticesinde kayıp şahsa ya da herhangi bir emareye rastlanılmadığı, yapılan aramalara saat 15.00’te son verildiği,
24.03.2016 tarihli kamera CD/DVD izleme, çözüm ve tespit tutanağında; meydana gelen tek taraflı, yaralanmalı, maddi hasarlı trafik kazası ve kayıp şahıs olayı ile ilgili olay yeri olan ... yolunu gören ... Muhtarlığında, ... Muhtarlığında ve...Muhtarlığında bulunan kamera kayıtlarının 22.03.2016 tarihi, saat 15.30 ile 16.30 saatleri arasındaki görüntüler incelendiğinde; ... köyünde köy tüzel kişiliğine ait kahvenin üzerinde köy muhtarlığına ait odada bulunan kamera saatinin güncel saatle aynı olduğu, kamera açısının ... isimli şahsın işlettiği içkili lokantanın önünü gördüğü, görüntüde ses olmadığı, görüntünün 22.03.2016 tarihinde saat 15.30’da başladığı, görüntüde şüpheli ... isimli şahsın saat 15.38.38’de ... ile birlikte lokanta önüne çıkarak 15.39.00’da bahse konu motosiklete bindiği ve çalıştırdığı, ...'ün saat 15.39.40’da işletmeden çıkarak motora bindiği, bu arada şahısların ayakta durmakta güçlük çektikleri, 22.03.2016 tarihinde saat 15.40.05’te şüpheli ve ... ...’ın birlikte...istikametinden ... istikametine doğru hareket ettikleri; ... köyünde köy tüzel kişiliğine ait kahvenin üzerinde köy muhtarlığına ait odada bulunan kamera kaydının güncel saate göre 23 dakika geride olduğu, kameranın köy meydanını gördüğü ve görüntüde ses olmadığı, görüntünün 22.03.2016 tarihinde güncel saate göre saat 15.49.00’da kamera saatine göre 15.26.00’da başladığı, şüpheli ve ... ...’ın bahse konu motosiklet ile tam olarak güncel saate göre 15.51.00’de ... köy meydanından ... istikametine doğru gittikleri, ... köyünden çıkışlarından 10 dakika sonra ... köyü istikametine doğru gittikleri, her ne kadar şüpheli ve ... ...’ın yüzleri ve şüphelinin kullandığı motosikletin plakası net olarak görüntüde belli olmasa da şüphelinin daha sonra alınan yazılı ve sözlü beyanında...köyünden ... köyüne giderken ... köy merkezinden saat 16.00 sıralarında geçtiğini ve ... çıkışında kaza yaptığını belirtmesi ve...köyünden ...’e gidebilmek için mecburen ... köyünden geçilmesi gerektiğinin bilinmesi üzerine geçen motosiklet üzerindeki 2 şahsın şüpheli ve ... ... oldukları kanaatine varıldığı, aynı zamanda...köyü ile ... köyü arasındaki mesafenin 6 km olduğu, normal hızla 10 dakikada varılabileceği, bu durumun da görüntüdeki motosikletin bahse konu motosiklet olduğunu desteklediği; ... köyünde köy tüzel kişiliğine ait kahvenin üzerinde köy muhtarlığına ait odada bulunan kamera kaydının güncel saate göre 3 dakika geride olduğu, kameranın köy meydanını gördüğü ve görüntüde ses olmadığı, görüntünün 22.03.2016 tarihinde güncel saate göre saat 15.54.00’te, kamera saatine göre 15.51.00’de başladığı, şüpheli ve ... ...’ın bahse konu motosiklet ile tam olarak güncel saate göre 15.55.00’te kamera saatine göre 15.52.00’de ... köyünün çıkışından İmampazarı köyü istikametine doğru kaza yerine yaklaşık 550 metre mesafede düşük hızla devam ettikleri ve yine aynı kameranın güncel saate göre 16.01.00’de kamera saatine göre 15.58.00’de şüpheli şahsın tek olarak gelişteki hızından daha hızlı bir şekilde İmampazarı köyü istikametinden ... köyüne geri dönerek ... köyü istikametine doğru seri bir şekilde devam ettiğinin görüldüğü, şüpheli şahsın kaza yapmasına mütakip 23.03.2016 günü hastanede alınan sözlü ve karakolda alınan yazılı beyanından, kaza yapmasına mütakiben kazalı motorsikleti olay yerinden kendi imkânı ile sürmek suretiyle... ilçe merkezinde oğlu olan... ...isimli şahsın işlettiği içkili lokantanın bahçesine park ederek eve geçtiğinin anlaşıldığı, şüphelinin kazadan sonra motosikleti park ettiği olay yerini gören kameranın bulunmadığının belirtildiği,
28.03.2016 tarihli olay yeri görgü ve tespit tutanağında; 23.03.2016 tarihinde saat 05.58'de ... ile İmampazarı köyü arasındaki kara yolu üzerinde bulunan Anadere Köprüsü üzerinde ... isimli şahsın kullandığı motosiklet ile kaza yaptığı, kaza sonucunda şoförün arkasında oturan ...'ün bulunamadığı, ...'ın ... Devlet Hastanesi Acil Servisinde müşahede altında olduğunun bildirilmesi üzerine aynı gün saat 06.10'da olay mahalline gidildiği, kazanın ... ile İmampazarı köyü arasındaki kara yolunun 550. metresinde bulunan .... Köprüsü üzerinde meydana geldiği, kaza mahallinde 112 Acil Servis ekiplerinin hazır olduğunun görüldüğü, kazanın meydana geldiği köprünün 16,9 metre uzunluğunda, 7,7 m genişliğinde beton yapılı, her iki yanında zeminden 1,10 metre yüksekliğinde demir korkuluklu olduğu, ...-İmampazarı istikametinde köprünün çıkışında 22,5 metre fren izi, korkuluk demirine 10,3 metre trafik levhasına 7,3 metre mesafede turuncu renkli, plastik, motosiklet sinyal muhafazası parçası olduğu değerlendirilen kırık parça, aynı bölgede trafik levhasına 9 metre, köprü korkuluk demirine 6 metre mesafede siyah renkli 2 adet motosiklet parçası olduğu değerlendirilen plastik parça, korkuluk demirine 4,80 metre mesafede asfalt ve mucur taşları üzerinde sürtünme izi, yine demir korkuluğa 1,80 metre mesafede parlak gri nikelaj kaplama motosiklet parçası olduğu değerlendirilen plastik parça olduğu, köprü içinde toprak zemin üzerinde köprü demirine 85 cm mesafede 90 cm uzunluğunda sürtünme izi görüdüğü, demir korkuluklar üzerinde de sürtünme izlerinin mevcut olduğu, köprü üzerinde korkuluğa 1,75 metre mesafede, asfaltın bitimindeki toprak zemin üzerinde, Atatürk portresi kabartmalı, ezilmiş vaziyette yüzük, köprünün İmampazarı köyüne gidiş istikametinde sol tarafında derenin kenarında balçık zemin üzerinde 1 adet beyaz renkli, tuşlu,.... marka cep telefonu, aynı yerde telefona 60 cm mesafede su kenarında siyah renkli motosiklet parçası olduğu değerlendirilen plastik parça görüldüğü; olayda yaralanan motosiklet sürücüsü ... isimli şahsın hastanede alınan ilk beyanında, “Bahse konu kazanın 22.03.2016 günü saat 12.00 sıralarında kendisinin sevk ve idaresindeki, oğlu olan ... ...adına kayıtlı ..... plakalı motosiklet ile arkasına yolcu olarak maktul ... isimli şahsı da alarak ilk etapta saat 11.00 sıralarında... merkezde oğluna ait içkili lokantada biraz alkol aldıktan sonra ... isimli şahısla birlikte ... ili, Havsa ilçesine bağlı...köyünde faaliyet gösteren ... isimli şahsın içkili lokantasına gittiklerini, burada yemek yeyip ve alkol aldıklarını, 22.03.2016 günü saat 15.30 sıralarında...köyünden ayrılarak... ilçesi, ... köyü içerisinden geçerek ... istikametinden İmampazarı köyüne gittikleri esnada ... köyleri arasında bulunan .... Köprüsü üzerine geldiklerinde ... isimli şahsın motosiklet üzerinde hâkimiyetini kaybetmesi sonucu, direksiyon hâkimiyetini kaybederek motosiklet ile kaza yaptığını, meydana gelen kaza sonucunda bayıldığını, yaklaşık 10-15 dakika baygın kaldığını, ayıldığında motosikletin üzerinde olduğunu, motosikleti üzerinden kaldırmasına müteakip arkasında yolcu olarak bulunan ... isimli şahsı kaza mahallinde bulamadığını, kaza mahallinde yaklaşık 10-15 dakika ...'ü aramasına müteakip motosikletle eve gittiğini, evde üzerini değiştirerek yaklaşık 1 saat sonra ... merkezde çalışan ve ikamet eden oğlu ... ...isimli şahsı telefonla arayarak torununu özlediğini ve oraya gelmesi için kendisine taksi göndermesini söylediğini, yaklaşık yarım saat sonra gelen taksiye eşiyle birlikte bindiğini ve ...’ye oğlunun yanına gittiğini, oğlunun evinde o gece yattıktan sonra 23.03.2016 günü saat 05.00 sıralarında kalktığında eşine ve oğluna kaza esnasında arkasında yolcu olarak ...'ün de bulunduğunu, ...'ün ölmüş ya da dereye düşmüş olabileceğini” ifade ettiği, kaza mahallinde yapılan tüm araştırma, soruşturma, inceleme ve arama faaliyetleri sonucunda kayıp şahıs ...’ün bulunamadığı, ...'ü arama faaliyeti yapmak üzere...İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı deniz polisleri ile irtibata geçirilerek olay mahalline sevklerinin sağlandığı, 24.03.2016 günü saat 10.00 sıralarında kaza mahalline gelen deniz polisleri olayla ilgili bilgilendirilmelerine müteakiben aynı gün saat 10.15 sıralarında kaza noktasından suyun akış istikametinde dere yatağı içerisinde dalmak ve ayakları ile aramak sureti ile aynı gün saat 15.00 kadar yaklaşık 3 km mesafelik bölgeyi aradıkları fakat kayıp şahsı bulamadıkları, AFAD ekiplerinin 23/25.03.2016 tarihleri arasında üç gün boyunca saat 09.00 ile 16.00 saatleri arasında gerek dere içerisinde bot ile gerek dere yatağı kenarı ve arazi üzerinde gözle yaptıkları aramalar sonucunda kayıp şahsı bulamadıkları, Jandarma Asayiş Timi tarafından 23.03.2016 tarihinde olayın öğrenildiği 06.00 saatinden itibaren ...'ün bulunduğu 26.03.2016 tarihte saat 15.00’e kadar bahse konu kaza mahallinden suyun akış istikametine ve tersi istikametine sağlı sollu dere yatağı kenarında ve arazi üzerinde yapılan aramalar neticesinde kayıp şahsın bulunamadığı, olayla ilgili olarak yapılan inceleme ve araştırmada gerek incelenen kamera kayıtlarından, gerek kaza mahallinde elde edilen iz, delil ve emarelerden kazanın Anadere Köprüsü üzerinde ... isimli şahsın .....plakalı motosiklet ile ... isimli şahsın da motosiklet üzerinde bulunduğu esnada aşırı alkollü olmaları, dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucunda meydana geldiği, ...'ün kaza anında köprünün demir korkuluklarına çarparak dereye düşmüş olabileceği ve dere içerisinde akıntıya kapılmak suretiyle sürüklenebileceğinin değerlendirildiği, 26.03.2016 tarihinde saat 15.00 sıralarında ...'ün oğlu olan ...’ün telefonla arayarak babasını kaza mahallinin yaklaşık 4 km kadar derenin akış istikametinde suyun içerisinde, ağaç dallarına takılmış hâlde yüzüstü durur vaziyette bulduğunu bildirmesi üzerine olay mahallinde hâlen arama faaliyeti icra etmekte olan devriye personeline bilgi verilerek şahsın bulunduğu bölgeye sevk edildiği, 26.03.2016 tarihinde saat 15.58 sıralarında kayıp şahsın bulunduğu yere gelindiği, olay mahallinde yapılan incelemede, bahse konu noktanın kaza noktası olan Anadere Köprüsü’ne yaklaşık 4 km mesafede, suyun akış istikameti yönünde olduğunun görüldüğü, ...’ün su içerisinde ağaç dallarına takılı hâlde yüzüstü, başı ve sırtının su üzerinde, ayaklarının ise suyun altında olduğunun tespit edildiği, bölgenin yağışlı olması sebebi ile yolların çamur ve balçık olduğu, ulaşımın araç ile mümkün olmadığı, olay yerine en yakın ulaşım noktasının arazi üzerinden 8 km yaya mesafesinde olduğu, ölü muayenesinin ve ön otopsi işleminin olay mahallinde yapılmasının mümkün olamayacağının anlaşılması üzerine Cumhuriyet savcısının talimatıyla cesedin ... Devlet Hastanesine götürüldüğü,
... Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 26.03.2016 tarihli ölü muayene tutanağında; 23.03.2016 tarihinde saat 06.00 sıralarında alınan ihbar neticesinde.../... İmampazarı köyleri arasında kalan Anadere üzerinde bulunan köprüde ... isimli şahsın yönetimindeki 39 NN 604 plakalı, kırmızı renkli motosiklet ile arkasında yolcu olarak bulunan ... ile birlikte kaza yaptıkları, kaza sonucu ... ... Uultürk'ün köprüden dereye düşmesi sonucu kaybolduğu, yapılan aramalar sonucu 26.03.2016 tarihinde saat 15.54’te oğlu ... tarafından ... Kumluk mevkisinde düştüğü yerden yaklaşık 2,5 km mesefade nehrin akış istakemetinde bulunuğu, maktulün su üzerinde yüzüstü yattığı, ayaklarının suyun içerisinde olduğu, sırtı ve kafasının görüldüğü dere içerisinde bulunan ağaç dallarına takılı hâlde olduğu, cesedin yaklaşık 165 cm boyunda, 65 kg ağırlığında, 71 yaşında, buğday tenli bir erkeğe ait olduğu, ölü morluğunun göğüs ve boyun bölgesinde oluştuğu, ölü soğumasının ve katılığının gerçekleştiği, alın ön tarafta yüzeysel sıyrıklar görüldüğü, kafa üst sağ bölümde saçlı deride yaklaşık 7 cm çapında çarpmaya bağlı derin yırtık olduğu, sağ elde kol üst dış kısımda yaklaşık 6 cm çapında yüzeysel sıyrığa bağlı olduğu düşünülen ekimoz, ön kol üst kısımda çarpmaya bağlı gerçekleştiği düşünülen 10 cm çapında ekimoz, kol ve parmaklarda sabunlaşma görüldüğü, sol el üst kısımda 5 cm çapında sıyrık, sağ diz üst kısımda 3 cm çapında sıyrık sağ alt bacak üst kısımda sıyrık, bilek üstü iç yüzeyde 2 cm çapında ekimoz, ayak parmaklarında sabunlaşma olduğu, sol baldırda femur kemik kırığı olduğu, diz altı bacak ön tarafta çarpmaya bağlı olduğu düşünülen 5 cm çapında ekimoz olduğu belirtildikten sonra, kesin ölüm sebebinin tespiti için cesedin ... Adli Tıp Kurumuna gönderilmesine karar verildiği,
Adli Tıp Kurumu Morg İhdisas Dairesince düzenlenen 26.05.2016 tarihli otopsi raporunda; 171 cm boyunda, 67 kg ağırlığında, 70-75 yaşlarında, göz rengi tefrik edilemeyen, 2-3 günlük beyaz sakal-bıyıklı, beyaz tenli erkek cesedinde, ölü katılığının olmadığı, ölü lekelerinin vücut yan ve arka yüzde, göğüs ön yüzde bası görmeyen yerlerde hafif düzeyde oluştuğu, saçlı deri ön sağ lateralde açıklığı arkaya bakan 2 cm'lik yırtık olup alında ve burun sırtında yüzeyel epidermal sıyrıkla birlikte hiperemik görünüm izlendiği, boyunda göğüs üst bölgede kaz derisi görünümü izlendiği, sağ omuz üst lateralde ortasında 2x1 cm'lik sıyrık bulunan 3x4 cm'lik ekimoz, sağ kol orta dış yüzde 3x7 cm'lik epidermal soyulmanın eşlik ettiği ekimoz görüldüğü, sağ ön kol dış yüzden dirsek seviyesinden orta bölgeye uzanan epidermal soyulmalar, her iki el ve ayakta çamaşırcı eli/ayağı görünümü olduğu, alt ekstremitelerde çamur bulaşıkları görüldüğü, her iki bacak ön yüzlerde epidermal soyulmaların eşlik ettiği, solda orta bölgede 6x8 cm'lik ekimoz, sol femur distal kırığına bağlı deforme görünüm izlendiği, batın sağ alt kadranda çürümeye bağlı renk değişikliği görüldüğü, skopi ile yapılan radyolojik incelemede sol femur distalinde çok parçalı kırık dışında herhangi bir osseoz patoloji ve metalik cisim imajına rastlanılmadığı; saçlı deri altında sağda lokal kanamalı alan görüldüğü, sağ temporal adale grubunun kanamalı, sol temporal adale grubunun sağlam olduğu, sağ temporal kemik üstünde 5 cm'lik lineer kırık hattı bulunduğu, kafa kaide kemiklerinin sağlam olduğu, her iki akciğer göğüs duvarının elle ayrılacak ölçüde yapışık olduğu, göğüs boşluğunda ve perikard boşluğunda sıvama tarzında çürüme sıvısı görüldüğü, her iki akciğer yüzeyleri antrakotik ve ödemli görünümde olup kesitlerinde sıkmaksızın köpüklü sıvı çıkışı görüldüğü, sol femur distalinin kırık olduğu, kanda 186 mg/dL etanol bulunduğu, metanol bulunmadığı, göz sıvısında 154 mg/dL etanol bulunduğu, metanol bulunmadığı, kanda ve idrarda sistematikdeki maddelerin bulunmadığı, histopatolojik tetkik raporuna göre akciğerde akut şişme alanları, seyrek intraalveolar pigment yüklü histiositler, otoliz ve konjesyon olduğu; 23.03.2016 tarihinde yolcu olarak bulunduğu motosiklet kazasında köprüden aşağı dereye düştüğü, 26.03.2016 tarihinde olay yerinin 2,5 km ilerisinde dere kenarında su içinde yüzüstü şekilde bulunduğu bildirilen ...’ün ölüm nedeni hakkında ifadeleri, kaza tespit tutanağını ve olay yeri inceleme bulgularını da içeren adli soruşturma dosyasının aslı ve tamamının Adli Tıp Kurumu Birinci Adli Tıp İhtisas Dairesine gönderilerek görüş alınmasının uygun olduğu kanaatinin bildirildiği,
Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Adli Tıp Kurulunca düzenlenen 27.07.2016 tarihli raporda; otopsi sırasında alınan doku örneklerinin Kimya İhtisas Dairesince yapılan incelemesinde kanında ve göz içi sıvısında tespit edilen yüksek dozda alkolün öldürücü düzeyde olmadığı, aranan toksik maddelerin bulunmadığı dikkate alındığında kişinin zehirlenerek öldüğünün tıbbi delilleri bulunmadığı, adli dosyada kayıtlı bilgilerde alkol aldığı, motosikletle seyir hâlindeyken dereye düştüğü ve su içerisinde ölü bulunduğunun bildirildiği, otopsisinde dış muayenesinde cildi sıyrıklı ekimozlar görüldüğü, iç muayenesinde kafatasında kırık olduğu, kafa içinde kanama, beyin doku harabiyeti, beyin kanaması görülmediği, iç organ ve büyük damar lezyonu tespit edilmediği, femurda kırık tespit edildiği, iç organlardan tespit edilen makroskopik bulgular, iç organları histolojik incelenmesinden elde edilen bulgular, cesedin bulunduğu ortam, bulunuş şekli, olay yeri inceleme bulguları birlikte değerlendirildiğinde; motosiklet kazası ile husulü mümkün genel beden travmasına bağlı kafatası ve femur kırığı bulunan kişinin ölümünün suda boğulma sonucu meydana gelmiş olduğunun kabulü gerektiğinin belirtildiği,
13.03.2017 tarihli bilirkişi raporunda; kazanın oluşumunda sanık ...’ın 2918 sayılı Kanun’un “Hızın gerekli şartlara uygunluğunu sağlamak” başlıklı 52. maddesi ile, “Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı maddeler etkisi altında araç sürme yasağı” başlıklı 48. maddesini ihlal ettiğinden asli kusurlu olduğunu kanaatinin bildirildiği,
...Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 27.04.2017 tarihli raporunda; ölen kişinin kanında saptanmış olan 186 mg/dL ile göz sıvısında saptanmış olan 154 mg/dL miktarındaki etil alkol miktarı ile şahsın beden ve ruh bakımından kendini savunabileceğinin kabulü gerektiği ifadelerine yer verildiği,
08.03.2017 tarihinde yapılan keşifte Mahkeme gözleminde; kazanın meydana geldiği köprünün yaklaşık 17 metre uzunluğunda, 8 metre genişliğinde beton yapılı, her iki yanında yaklaşık 95 cm yüksekliğinde demir korkuluğun bulunduğu, en alt bölme aralığının 30 cm olduğu, diğer iki aralığın tahminen 33 ve 32 cm olduğu, ... istikametinden İmampazarı istikametine doğru köprünün iki yanında trafik levhalarının bulunduğu, köprünün sonunda “Araç sollanabilir” levhasının bulunduğu, İmampazarı yönünden ... istikametine doğru yine köprünün başında trafik levhalarının bulunduğu köprünün sonunda sağ tarafta “Sağa dönülebilir” trafik levhasının bulunduğu, İmampazarı yönünden ... istikametine doğru olayın gerçekleştiği köprünün sağ tarafındaki korkuluklarda keşif günü itibarıyla herhangi bir emarenin bulunmadığı, köprünün 4 adet beton yapılı ayağının mevcut olduğu, dere suyunun bulanık renkte, keşif günü itibarıyla dere suyunun yer yer takriben 50 cm civarında, suyun dibinin göründüğü ancak yer yer derinleşerek suyun dibinin görülemediği, dere kenarının etrafının balçık olduğu, köprünün su yüzeyinden yaklaşık 4 metre yükseklikte olduğu, maktulün bulunduğu noktada küçük bir adacığın olduğu, burada suyun derinliğinin yaklaşık 1 metre civarında olduğu ve kurumuş uzun ağaç gövdesinin derenin içine doğru yatay şekilde uzandığı, etrafta uzun ağaçlık dalların olduğu, anayola uzaklığının takriben 1-2 kilometre arasında olduğunun belirtildiği,
23.08.2017 tarihli bilirkişi raporunda; keşif mahallinde hazır bulanan katılanlar, tanık beyanları ve dosya içeriğinde bulunan olay sonrası tutulan tutanak ve krokilerden sanığın motosikletle seyir hâlindeyken arkasında ... olduğu hâlde Anadere Köprüsü’nün korkuluk demirine çarptığı ve korkuluk demirinin yüksekliğinin 102 cm civarında olduğu, motosikletin hızının tespit edilememiş olsa da, olay yerinde bulunan ve kaza yapan motosiklete ait olduğu belli olan motosiklet parçalarının olduğu, dere kenarında bulunan cep telefonuna 65 cm yakınlıkta motosiklet parçasının olduğu düşünüldüğünde, 102 cm yüksekliğindeki demir korkuluk üzerinden motosikletin çarpma etkisi ile motosikletin arka kısmında bulunan ...’ün dere içerisine bu yükseklikteki korkuluk demiri üzerinden düşebileceği kanaatine varılmış olup, ayrıca eks şahıs ...'e ait olduğu belirtilen, korkuluk demirinden 6,5 metre mesafede ve korkuluk demirinden 60-70 derece açı ile aşağıya eğimli dere kenarında bulunduğu belirtilen cep telefonun, olay sonrası yapılan krokide belirtildiği üzere cep telefonuna 65 cm mesafede motosiklet parçasının bulunduğu belirtilmiş olup, cep telefonun dere kenarına motosiklet çarpması esnasında düşmüş olabileceği kanaatine varıldığı, olay zamanı çekilen kamera görüntüsünden derede bulunan suyun keşif mahallinde görünen suyun seviyesinden yüksek ve akış hızının daha fazla olduğunun bildirildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... Kollukta 23.03.2016 tarihinde; “...’da ikamet ettiğimden babamla yüz yüze görüşemiyoruz ancak cep telefonuyla irtibatımız oluyor. Babamla da 3 gün önce cep telefonuyla görüşmüştük. 23.03.2016 tarihinde saat 06.59 sıralarında abim olan ...'ün beni cep telefonuyla araması üzerine babamın trafik kazası yaptığını ve bu kaza sonucunda olay yerinden kaybolduğunu öğrendim. Babamla birlikte trafik kazasına karışan ... isimli şahısla babamın arasında herhangi bir husumet yoktur. Biz de ... ile ailece görüşürüz. Şahıs daha önceden de bizim evimizde ikamet ettiğinden samimiyetimiz vardır. Ben şahsın babama herhangi bir zarar vereceğini düşünmüyorum. Ancak olayın daha kapsamlı araştırılması ve sorumlusunun bulunması açısından şüpheli konumunda bulunan ...’dan şikâyetçi ve davacıyım.”,
Kollukta 29.03.2016 tarihinde; “22.03.2016 tarihinde saat 16.00 sıralarında babam ...'ün ... isimli şahsın kullandığı motosiklet ile ...-İmampazarı köyü arasında kalan Anadere Köprüsü üzerinde yaptıkları kaza sonucunda tüm arama faaliyetlerine rağmen kaza yerinde ve dere içerisinde bulunamamıştır. Ben 26.03.2016 tarihinde saat 11.30 sıralarında tekrar kaza mahall.....Köprüsü’nden başlamak üzere dere içerisini gözle ve elimde bulunan sopa ile ulaşabildiğim yerleri sopa sokmak suretiyle aramaya başladım. Yanımda aramada bana yardımcı olan ve benimle birlikte eniştem Fedai Vardar, amca oğlum .... ve teyze oğlu... de vardı. Dere içerisinde ve kenarında arama yapmak suretiyle yaklaşık 4 km mesafe gittik. Saat 15.00 sıralarında Kumluk mevkisi olarak bilinen yere geldiğimde su içerisinde kuru dal parçaları ile kütük parçasının olduğunu gördüm ve bu bölgeye dikkatlice baktım. Biraz daha yaklaştığımda babam ...'ün hareketsiz olarak su içerisinde yüzüstü, sırtı suyun üzerinde ağaç dallarına takılı hâlde olduğunu gördüm. Hemen Jandarma Karakol Komutanını aradım. Saat 15.45 sıralarında İlçe Jandarma Komutanı ve Karakol Komutanı yanıma geldiler. Babamın su içerisinde fotoğraflarını çektiler. Daha sonra hep birlikte babamı su içerisinden dışarıya çıkarttık. Karada yapılan fotoğraf çekme işleminden sonra babamı traktör ile ... köyüne getirdik. Burada hazır bekleyen cenaze aracına babamı koyarak jandarma eşliğinde ... Devlet Hastanesi morguna geldik. Burada Cumhuriyet savcısı tarafından yapılan muayene işlemine müteakip babam ... Adli Tıp Kurumuna sevk edildi. Yapılan otopsi sonucu 27.03.2016 günü saat 12.15 sıralarında babam ...’ü Adli Tıp Kurumundan teslim alarak ... Mezarlıklar Müdürlüğünün cenaze aracı ile... ilçesine geldik. İkindi namazına müteakip babam ...'ü... ilçe mezarlığına defnettik. Olayla ilgili kaza yaparak babam ...'ün ölümüne sebebiyet veren ... isimli şahıstan şikâyetçi ve davacıyım.”,
İstinabe olunan Mahkemede; “Daha önce ifade vermiştim, o ifademi aynen tekrar ederim. Sanıktan şikâyetçiyim. Babam alkol kullanırdı ve sıklıkla alırdı. Ancak kazanın nasıl olduğunu görmedim. Sanık ile babam arasında bildiğim kadarı ile husumet yoktu. Olay günü bildiğim ve sonradan öğrendiğim kadarı ile sanıkla babam çok fazla alkol almamışlar. Hem az alkol alınması hem de olaydan sonra geç haber verilişi nedeni ile sanıktan şüphelendik.”,
Mahkemede; “Babam sadece sanık ... ile takılıyordu, kazadan sonra Hulisi kaçıp gitmiş, kendisi köprüye düşmüştür, suya düşmesi mümkün değildir, babamı muhtemelen suya atmış olabilir, kimseye söylememiş, hastaneye gitmese olay ortaya çıkmayacak. 3.54’te olay olmuş, hava kararmamıştır. Sanıktan şikâyetçim, davaya katılma talebim vardır.”,
Katılan ... Kollukta; “Babamla 1 hafta önce yüz yüze görüşmüştük. ...’da ikamet ettiğimden genellikle cep telefonuyla görüşüyorum ve her gün babamı ararım. En son da Pazartesi günü saat 20.00 sıralarında görüşmüştük. 23.03.2016 tarihinde saat 07.30 sıralarında kardeşim ...'ün beni cep telefonuyla araması üzerine babamın trafik kazası yaptığını ve bu kaza sonucunda olay yerinden kaybolduğunu öğrendim ve kardeşim ... ile birlikte olay yeri olan ... köyüne geldik. Babamla birlikte trafik kazasına karışan ... isimli şahısla babamın arasında herhangi bir husumet yoktur. Ben şahsın babama herhangi bir zarar vereceğini düşünmüyorum ancak olayın daha kapsamlı araştırılması ve sorumlusunun bulunması açısından şüpheli konumunda bulunan ...’dan şikâyetçi ve davacıyım.”,
İstinabe olunan Mahkemede; “Daha önce ifade vermiştim, o ifademi aynen tekrar ederim. Sanıktan şikâyetçiyim. Babam alkol kullanırdı ve sıklıkla alırdı. Ancak kazanın nasıl olduğunu görmedim. Sanık ile babam arasında bildiğim kadarı ile husumet yoktu.”,
Mahkemede; “Kardeşimin beyanlarına katılıyorum, şikâyetçiyim. Kaza olmuş olabilir ancak jandarmaya haber verebilirdi, bize telefon açabilirdi, 14 saat sonra haber veriyor. Köylülere haber verseydi babamı kurtarabilirlerdi. Neden kaçtı, yardım etmemiş, şikâyetçiyim. Davaya katılma talebim vardır.”,
Katılan ... Kollukta; “22.03.2016 tarihinde saat 08.00 sıralarında Kurtuluş Mahallesi, Ergene Sokak, 16/22.../...adresindeki evinden... ilçe merkezine gittiğini biliyorum. Evden çıkarken kendisini gördüm. 22.03.2016 tarihinde saat 19.30 sıralarında eve gelmemesi üzerine arkadaşı olan ve devamlı kendisiyle görüşen, gezen ...'ın... ilçe merkezi ... Bankası arkasında bulunan kendisinin işlettiği lokantaya gittim. ... eşi... ...ve oğlu... ...da lokantada idi. ...’a babamı sordum. Bana babamı görmediğini kendisi ile görüşmediğini söyledi. Ben... ilçe merkezinde kahvehanelerde ve çevrede babamı aradım. Kendisine telefon ile de ulaşamadım. Telefon ulaşılamıyor mesajı veriyordu. Daha sonra eve geldim. Babamın hâlen evde olmadığını gördüm. Gece boyunca kendisini bekledim. Bu esnada uyumuşum. 23.03.2016 tarihinde saat 06.30 sıralarında jandarma kapıma gelene, babam ...'ü sordukları ana kadar kendisini görmedim ve kendisinden haber almadım. Babamın ... ile motosiklet kazası yaptığını ve kaza mahallinde bulunamadığını jandarmalardan öğrendim. Olayla ilgili olarak kaza yapan ve babamın kaybolmasına neden olan ... isimli şahıstan şikâyetçi ve davacıyım.”,
Mahkemede; “Ben akşam saat 19.00’da sanığın dükkânına gittim, babamı sordum, ‘Yok’ dedi. Babamı cepten aradım ancak ulaşamadım. Bir akşam önce babam sanığın lokantasına gitmişti. O yüzden babamı kendisine sordum, evime gittim, sabah jandarma geldi. ‘Babanız kaza yapmıştır’ dedi. Kardeşlerimi aradım, hastaneye gittik. Sanık hastanede idi. Sanıktan şikâyetçiyim.”,
Tanık ... Kollukta; “... köyünde içkili lokanta işletmekteyim. ... isimli şahıs benim hem köylüm hem arkadaşımdır. ... isimli şahsı da 4 yıldır tanırım. ... amca ile ... ayda birkaç defa benim işlettiğim mekâna gelir, içki içer yemek yerler. Benim bildiğim iki şahsın arası gayet iyi. Herhangi bir sıkıntı yok. 22.03.2016 tarihinde saat 11.00 sıralarında ... beni cep telefonundan arayarak ‘Metin abi ben bir saate ordayım. Geleyim hem masa sandalye işini konuşalım hem de yemek yer bir şeyler içeriz’ dedi. Daha sonra aynı gün saat 13.00 sıralarında ... kullanmakta olduğu plakasını hatırlamadığım motor ile yanında ...'le birlikte geldi. Yaklaşık 2,5 saat kadar benim mekânımda yemek yediler ve yemeğin yanında Güzel Marmara marka 75 santilitrelik iki tane şarap içtiler. Bir tane daha açtım yarısını içtiler gerisini içmediler. Saat 15.30 sıralarında ... 130 TL hesabı ödeyerek plakasını hatırlayamadığım kırmızı renkli motosikletin sürücü bölümüne geçti. Arkasına ... binerek uzaklaştılar. ... istikametine doğru gittiler. ... giderken bana İmampazarı köyüne kahve içmeye gidiyorum diyerek ayrıldılar. Olay günü ben Hulisi ve ... amcadan haber alamadım. Olayı bir gün sonra jandarmadan duydum.”,
Tanık ... Akman Kollukta; “Ben hem... Belediyesinden emekliyim hem de... merkezde bulunan... ...isimli şahsın işlettiği içkili lokantada kebap ustası olarak çalışmaktayım. ... isimli şahsı da oğlunun lokantasında çalıştığım için Hulisi'nin sürekli oğlunun dükkânına gelip gittiği için ve... küçük olduğu için ordan tanırım. Yine ... isimli şahsı da benim çalıştığım lokantaya sürekli alkol içmeye gelip gittiğinden dolayı ve hem de... küçük bir yerleşim yeri olduğu için oradan tanırım. 22.03.2016 günü sabah saat 10.00 sıralarında benim çalışmış olduğum... ...isimli şahsın işlettiği içkili lokantaya gittim. Lokantaya girdiğimde lokanta içerisinde ... ile ... ikisi birlikte aynı masada oturarak bira içiyorlardı. Ben masaya baktığımda ikisinin önünde de birer tane bira vardı. İki şahıs birayı içtikten sonra ... amca ‘Bana bira ısmarla’ dedi. Ben de iki şahsın oturduğu masaya 10 TL para bırakarak ‘Benden birer tane bira için’ dedim ve iki şahıs birer tane daha bira içtiler. Aynı gün saat 12.00 sıralarında ... bana ‘Ben motor ile ... amcayla birlikte Nayipyusuf’a lokantacı Metin'nin masa ve sandalyelerini almaya gideceğiz. Sen dükkâna göz kulak ol’ dedi. ... motoru kullandı, arkasına da ... binerek lokantadan uzaklaştılar. Daha sonra aynı gün saat 16.30 sıralarında benim çalıştığım lokantanın önünde bulunan ... Bankasının arkasında ... isimli şahsın kullanmış olduğu motorun park hâlinde durduğunu gördüm. Sağa sola baktım fakat Hulisi ve ... ...'ı göremeyerek lokanta içerisine girdim. Aynı gün akşam saat 19.00 ile 19.30 saatleri arasında ben lokanta içerisinde çalıştığım esnada ... isimli şahıs benim yanıma gelerek bana hitaben 'Ben ...'ye torunumu görmeye gidiyorum, ... gelirse ona benden bir tane şarap ver parasını alma, bu arada... şu an evde saat 20.00 sıralarında sana yardım etmeye gelecek’ diyerek lokantadan çıkarak gitti. ... lokantadan çıktıktan sonra ben lokanta içerisinde kaldım. Hulisi'nin lokanta çıkışında taksiye bindiğini görmedim. Yine bu saatler arasında ... isimli şahsın ..., eşi... ...ve... ...ile konuştuğunu ben görmedim. Çünkü o saatlerde lokanta içerisinde müşteri vardı. Ben müşteriler ile ilgileniyordum. Aynı gün ... benimle konuşup gittikten yaklaşık 10-15 dakika sonra saat 19.30 ile 20.00 saatleri arasında... ...isimli şahıs kendisine ait lokantaya geldi ve bana ‘Ben dışarılardayım sen sıkışırsan beni cepten ara. Ben gelirim’ diyerek işletmeden çıktı ve saat 20.30 sıralarında... ...tekrar geldi. Ben...'a hesabı verdim ve ‘Benim biraz başım ağrıyor’ dedim ve yaklaşık yarım saat... ...ile muhabbet ettim ve sonra lokantadan çıkarak evirme gittim. Bu olaydan bir gün sonra 23.03.2016 günü saat 09.30 sıralarında ben lokantayı açmaya gittiğim sırada yol üstünde kömür satan ... Oktay bana 'Hulisi kaza geçirmiş haberin var mı?’ dedi. Ben de ‘Benim hiçbir şeyden haberim yok’ diyerek yolda yürümeye devam ettim. Ben yolda yürüdüğüm esnada...'de ikamet eden ve kahve işleten Aşkın Durakoğlu beni cep telefonundan arayarak bana 'Hulisi kaza geçirmiş haberin var mı?’ dedi. Ben de ‘Yok’ diyerek telofonu kapattım. Daha sonra lokantaya giderek lokantayı açtım. Lokanda içerisinde masanın üstünde... ...isimli şahsın yazmış olduğu notu gördüm. Notta ‘Babam hastanede yatıyor bugün dükkânı açma’ diye yazıyordu. Ben de bunun üzerine lokantayı kapatarak kahveye gittim. Kahvenede bulunan arkadaşlarla yapmış olduğum sohbette ... isimli şahsın kaza yaptığını ve kaza esnasında arkasında ...'ün de bulunduğunu ve ... amcanın kaza esnasında kaybolduğunu kahvehanede yapılan sohbet esnasında duydum. ... ile ... sürekli benim çalıştığım lokantada yemek yerler ve birlikte alkol alırlar bir gün hesabı birisi öder, diğer gün birisi öder. Benim bildiğim iki şahsın arasında herhangi bir husumet ve alacak davası yok. Bahse konu olayın kazadan ibaret olduğunu düşünüyorum çünkü iki şahsın arası çok iyiydi.”,
Tanık ... ...Kollukta; “Bahse konu kaza olayına karışan 39 NN 604 plakalı kırmızı renkli ... marka motosiklet benim adıma kayıtlıdır. Bu motosiklet ile ben geçen yıl kaza yapmıştım, o zamandan beri motora binmiyorum. Ben motoru kullanmadığım için babama verdim. Babam da motoru ben kaza yaptıktan sonra yaptırdı ve kullanıyordu. Ben hâlen ... merkezde bulunan Köşebası Lokantası’nda çalışmaktayım ve ... merkezde ikamet etmekteyim. Babam ve annem arada benim, eşimin ve çocuğum ziyaretine gelirler. ... isimli şahıs da babamın yıllardan beri çok samimi arkadaşıdır. Babam ... amca ile birlikte sürekli alkol içer ve gezerler. 22.03.2016 günü saat 16.30 sıralarında babam kendisine ait cep telefonu ile beni aradı ve bana telefonda ‘Oğlum ben bir daha motora binmek istemiyorum’ dedi. Ben de babama ‘Baba ben şu an ... yerindeyim ve çok yoğunum daha sonra konuşuruz’ diyerek telefonu kapattım. Daha sonra aynı gün saat 18.15 sıralarında babam yine kendisine ait cep telefonu ile beni aradı ve bana ‘Oğlum ben torunumu özledim, bana bir taksi gönder ben annen ile sana gelelim hem torunumu sever hem de eve bir şeyler alırız’ dedi. Ben de ‘Tamam baba gönderiyorum’ diyerek ... merkezde bulunan Bahar Taksi durağından bir tane taksi gönderdim. Aynı gün saat 18.50 sıralarında annem ile babam benim çalıştığım... Lokantası’na geldiler. Annem ve babam önce çorba içtiler, daha sonra annem ve babam çarşıya alışveriş yapmaya çıktılar. Ben de saat 19.00 sıralarında işten çıkarak çarşıya annem ve babamın yanına gittim. Annem ve babam ile birlikte akşam yemeğinde yemek için lahmacun yaptırarak bana ait eve geçtik. Eve geçer geçmez hep birlikte yemeğimizi yedik. Babam yemek yerdikten sonra salonda bulunan çekyatın üzerinde aşırı alkollü olduğu için sızarak uyudu. Ben de annem ve eşim ile birlikte saat 23.00 sıralarında uyuduk. 23.03.2016 günü sabah saat 05.00 sıralarında ben uyurken annem bana seslendi ve beni kaldırdı. Ben de annem ve babamın bulunduğu evin salon kısmına geçtim. Salon kısmında yarı uyanık şekilde bulunan babam ‘Ben dün kazada tek değildim. Kaza yaptığım esnada benim arkamda ... de vardı. ... amcayı kaza yaptıktan sonra olay yerinde bulamadım. Adam dereye mi düştü, nereye kayboldu ne yapacağımı bilmiyorum. Jandarmaya mı hastaneye mi haber verelim ne yapalım?’ dedi. Ben de ‘Önce baba seni hastaneye götürelim. Hastaneye gittikten sonra hastanedeki görevliler jandarmaya haber verir’ diyerek eve bir tane taksi çağırdım ve babamı ... Devlet Hastanesi acil bölümüne götürdüm. Hastanenin acil bölümünde babamın kaza yaptığı noktada bir şahsın daha olduğunu hastanede görevli kişilere söyledim. Onlar da Jandarmaya haber vermişler. Ben hastanedeyken saat 06.53’te babamın kullanmış olduğu cep telefonunu... İlçe Jandarmada görevli komutan aradı ve telefonda bana babamın durumu sordu ve kaza mahallinin tam olarak neresi olduğu sordu. Ben de hemen hastanede yanımda bulunan babama kaza mahallinin tam noktasını sordum. Babam da kaza yerini bana tarif etti. Ben de telefonda komutana tarif ettim. Babam ile ... isimli şahıs arasında herhangi bir husumet alacak verecek davası yoktur. Babam yıllardan beri ... isimli şahıs ile yakın arkadaştır ve sürekli birlikte alkol kullanırlar. Bahse konu olayda babamın herhangi bir kastının olduğunu düşünmüyorum. Bu olay bence trafik kazasından ibarettir. Babamın olayı karakola bildirmemesinin sebebi ise olay günü aşırı derecede alkollü olması, korkması ve şokta olmasıdır. Yine babam kaza yaptıktan sonra benim yanıma geldiği sırada ve benim evimde kesinlikle alkol kullanmadı.”,
Tanık... ...Kollukta; “... isimli şahıs benim eşim, ... isimli şahıs ise eşimin yakın arkadaşı olur ve bu kişiyi şahsen tanırım. Benim eşim... merkezde hâlen lokanta işletmektedir. Ben her sabah eşimin lokantasına eşim ile beraber gider lokantayı temizler daha sonra ben eve gelirim, eşim ise ... yerinde kalır. 22.03.2016 günü saat 09.30 sıralarında eşim ile birlikte eşimin işlettiği lokantaya gittik ve ben lokantayı yaklaşık yarım saat temizledikten sonra eve gittim eşim işe ... yerinde kaldı. Gün içerisinde bir defa saat 13.00 sıralarında eşim sabah ... yerine eşofmanla gittiği için üstünü değiştirmek için eve geldi ve üstünü değiştirdi. Eve geldiğinde eşim bana ‘Ben öğleden sonra Nayipyusuf köyüne masa sandalye almaya gideceğim. Senin de haberin olsun. Bir şey olursa beni ararsın’ diyerek tekrar ... yerine gitti. Aynı gün saat 17.30 sıralarında eşim eve geldi. Eşim eve geldiğinde elinde kan, pantolonunun bacağında yırtık olduğunu gördüm. Eşime ‘Hayırdır ne oldu?’ diye sondum. Eşim de bana Nayipyusuf’tan dönerken motorla kaza yaptığını söyledi. Ben de eşime fazla soru sormadım. Daha sonra ben eşime biraz bağırdım ‘Neden alkollü bir şekilde motor kullanıyorsun?’ dedim. Daha sonra eşimin elini ve ayağında bulunan yaraları temizledim ve pansuman yaptım ve eşim yaklaşık yarım saat uyudu. Eşim uyandıktan sonra ‘Ben torunumu özledim hadi ...’ye gidelim’ dedi. Daha sonra eşim kendi cep telefonu ile ... merkezde çalışan ve orada ikamet eden oğlum ... ...isimli şahsı aradı ve oğluma ‘Bir taksi yolla ben torunumu özledim’ dedi. Daha sonra eşim bana ‘Ben lokantaya gidiyorum sen hazırlan lokantaya gel, ordan beraber geçeriz’ dedi. Ben saat 18.20 sıralarında lokantanın oraya geldim. Taksi lokantanın önünde bekliyordu. Ben taksiye doğru gittim. O esnada eşim lokantanın içinde olduğundan dolayı eşime taksiye gelmesi için seslendim fakat eşim beni duymadı. Bu esnada lokantaya doğru giden ... isimli şahsın oğlu ... benim eşime seslendiğimi duydu ve bu defa eşime ... seslendi ve daha sonra eşim lokantadan çıktı ve ... ile konuşmadı, direkt taksiye bindi ve beraber oğlum ... ...isimli şahsın çalıştığı... Restoran'a gittik. Eşim ile birlikte orada birer tane çorba içtik daha sonra saat 19.00 sıralarında oğlum, ben ve eşim ile birlikte lahmacun yaptırdıktan sonra oğlumun evine gittik. Oğlumun evine gittiğimizde eşim biraz torununu sevdi daha sonra uyudu. Eşim oğlumun evinde iken yapmış olduğu kazanın detaylarını bize anlatmadı. Eşim kazayı kimle yaptı bilmiyorum. 23.03.2016 günü saat 05.00 sıralarında eşim yataktan kalkarak benden su istedi. Ben eşime suyu getirdikten sonra bu defa oğlumu kaldırmamı söyledi. Ben de olmaz çocuk işe gidecek saat yedide neden kaldırayım çocuğu dedim. Eşim de bana ‘Ben kaza yaptığım esnada benim arkamda ... de vardı. Galiba adam öldü’ dedi. Ben de eşime ‘Saçmalama ne ölmesi’ diye bağırdım. O da bana ‘Benim arkamda oturuyordu, ben kaza yaptıktan sonra ... amcayı kaza yerinde bulamadım. Galiba ... amca dereye düşmüş olabilir. Fakat ben düşerken görmedim’ dedi. Daha sonra eşim ayağı şiştiği için oğlum ile ... Devlet Hastanesine gittiler. Ben aynı gün saat 09.00 sıralarında Hastaneye gittim. Eşim ile ... isimli şahıs arasında herhangi bir husumet alacak verecek davası yoktur. Eşim yıllardan beri ... isimli şahıs ile yakın arkadaştır ve sürekli birlikte alkol kullanırlar. Bahse konu olayda eşimin herhangi bir kastının olduğunu düşünmüyorum. Bu olay bence trafik kazasından ibarettir. Eşimin olayı karakola bildirmemesinin sebebi ise olay günü aşırı derecede alkollü olması, korkması ve şokta olmasıdır.”,
Tanık... ...Kollukta; “Ben hâlen... ilçe merkezinde bulunan içkili lokantayı işletmekteyim. Babam da emekli olduğu için arada dükkâna gelir bana yardım eder. Yine annem de her sabah babam ile dükkâna gelir dükkânın temizliğini yapar, ben işletmeye genelde akşamüstü giderim. 22.03.2016 günü de yine sabah saat 08.00 sıralarında annem ile babam benim işlettiğim lokantaya temizlik yapmaya gittiler. Yaklaşık bir saat sonra annem temizliği yaparak eve geldi. Ben ise Mayıs ayının onbeşinde özel güvenlik sınavım olduğu için evde ders çalışıyorum ve bahse konu olayın meydana geldiği gün de sabahtan akşama kadar evdeydim ne lokantaya gittim ne de çarşıya çıktım. Akşama kadar evdeydim. 22.03.2016 günü akşam saat 18.00 sıralarında annem benim yanıma gelerek bana ‘Baban motordan düşmüş, biraz morali bozuk, hem morali düzelsin hem de torununu sevsin diye biz ...'ye kardeşinin yanına gidiyoruz’ diyerek annem ve babam evden saat 18.30 sıralarında çıktılar. Ben babam evden çıkarken kazanın nasıl meydana geldiğini babama sormadım. Daha sonra ben işlettiğim lokantaya gittim biraz lokantada oyalandım saat 01.30 sıralarında eve gelerek yattım. 23.03.2016 günü saa 06.30 sıralarında kardeşim ... ...kullanmış olduğu cep telefonu ile beni arayarak babamın dün yapmış olduğu kazadan dolayı kaburgasında ve ayağında ağrı olduğunu şu an hastanede olduklarını babamın durumunun iyi olduğunu, fakat kaza esnasında babamın arkasında ... isimli şahsın bulunduğunu ... amcanın kaza sonrasında kaybolduğunu dereye düşmüş olabileceğini, olay yerinde jandarmanın arama çalışması yaptığını söylemesi üzerine ben de hemen duş alarak üzerimi değiştirdim ve saat 08.00 dolmuşu ile ... Devlet Hastanesine gittim. Babam ile ... isimli şahıs arasında herhangi bir husumet alacak verecek davası yoktur. Babam yıllardan beri ... isimli şahıs ile yakın arkadaştır ve sürekli birlikte alkol kullanırlar. Bahse konu olayda babamın herhangi bir kastının olduğunu düşünmüyorum. Bu olay bence trafik kazasından ibarettir. Babamın olayı karakola bildirmemesinin sebebi ise olay günü aşırı derecede alkollü olması, korkması ve şokta olmasıdır.”,
Zabıt Mümzi Tanık ......; “Bana... İlçe Jandarma Komutanı ... Başçavuş kaza olduğunu haber verdi. Biz olay yerine trafik timi olarak geldik, asayiş ekibi olay yerindeydi. Olayı araştırdık, izleri değerlendirdik, ölçümlerimizi yaptık ve trafik kaza tespit tutanağı tuttuk. Tutmuş olduğumuz tutanak doğrudur, altındaki imza bana aittir, motosikleti daha sonra... ilçe merkezinde bulundu, buradaki parçalarla karşılaştırıldı. O motosiklete ait olduğu kanaat oluştu, buna göre raporlarımızı tanzim ettik, kaza kamera kayıtlarına göre yaklaşık olarak saat 16.00’da oluyor ancak bize haber ertesi sabah 07.30 civarında haber verildi. Yolcu olan şahsı aramamıza rağmen kaza yeri ve çevresinde bulamadık. Daha sonradan 3-4 gün sonra bulunduğunu asayiş ekiplerinden duydum. Bulunduğunda biz olay yerine gelmedik.”,
Zabıt Mümzi Tanık Ümüt Kılıç Keşifte; “Olay ... Uslu’nun anlattığı gibi olmuştur, tuttuğumuz tutanak doğrudur, altındaki imza bana aittir.”,
Şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Sanık ... Kollukta 23.03.2016 tarihinde müdafi eşliğinde; “... isimli şahıs benim yakın arkadaşım olmaktadır. Ben ... ... ile birlikte sürekli alkol almaktayım. Ben hem emekliyim hem de... ilçe merkezinde oğluma ait birahaneye yardım etmekteyim. 22.03.2016 günü saat 08.00 sıralarında eşim ile birlikte oğluma ait birahaneyi temizlemeye geldik. Eşim birahaneyi temizledikten sonra eve gitti. Ben ... yerinde usta ile birlikte kaldım. 22.03.2016 günü saat 10.30 sıralarında ... birahaneye geldi. Ben ... amca ile kendime birer tane bira açtım ve biraları içtik. Ben bir tane bira içtikten sonra işletmede usta olarak çalışan ... Akman da bana ve ... amcaya birer tane bira söyledi ve o biraları içtik. Ben biraları içtikten sonra...köyünde Metin isimli şahsın işlettiği birahaneyi 31 Mart’ta kapatacağını ve işletme içerisinde bulunan masa ve sandalyeleri satacağını geçen hafta duymuştum. Ben de Metin isimli şahsı kendi cep telefonumdan arayarak Metin'e ‘Nayipyusuf’taysan ben oraya geleceğim masa ve sandalyeleri alacağım. Hem de bir yemek yeriz’ dedim. Daha sonra ...’e ‘Hadi ... amca ...’a gidelim. Hem birlikte yemek ile şarap içer hem de masa ve sandalyeleri alırız’ dedim. O da bana ‘Tamam gidelim’ dedi. Ben de aynı gün saat 11.00 sıralarında benim sevk ve idaremdeki oğlum ... ...adına kayıtlı 39 NN 604 plakalı, kırmızı renkli, ... marka, 2006 model motosiklet ile motosikletin arkasına ...'ü de bindirerek...köyüne gittik. Nayipyusuf köyünde ... isimli şahsın işlettiği birahaneye gittik. ... amca ile birahanede birer porsiyon tavuk, armut, beyaz peynir, salata ve adam başı birer tane 70’lik Güzel Marmara marka şarap ile daha sonra bir tane daha aynı marka şaraptan açtırdık. Şarap ile birlikte yemekleri yedik. Daha sonra ... ile sandalye ve masaların pazarlığını yaptık. Metin abi bana ‘Benim paraya ihtiyacım yok. Nisan ayında parayı verirsin’ dedi. Daha sonra aynı gün saat 15.30 sıralarında 130 TL hesabı ödedim ve yine oğluma ait ve benim sevk ve idaremdeki motosiklete bindim ve arkama da ...'ü bindirerek İmampazarı köyünde bulunan kahvehanede kahve içmeye gitmek için yola çıktık. ...’tan sonra ...'ya geçtik orada durmadık. ...’dan ...’e girdikten sonra saat 16.00 sıralarında ... çıkışında İmampazarı girişinde bulunan köprü üzerinde ... amca bir anda dengesini kaybetti. Ben de motorun direksiyon hâkimiyetini toplamaya çalışmama rağmen direksiyonu toplayamadım. Motor ...’den İmampazarı’na doğru gidiş istikametinin sol tarafına yere düştü. Ben yere düştükten sonra motorun üzerimde olduğunu gördüm. Hemen motoru üzerimden kaldırdım ve sağıma ve soluma baktım ... amcayı olay yerinde göremedim. İlk etapta köprünün ön tarafından köprünün altını gözümle gözetledim. Fakat ... amcayı köprünün altında göremedim. Ben kaza esnasında aşırı alkollü olmam şoku ve korkusu ile olay yerinde biraz araştırma yaptıktan sonra motoru tekrar doğrultarak... ilçe merkezinde oğlumun işlettiği lokantaya geldim. Motoru lokantaya bırakarak eve geçtim. Eve geçtiğimde eşim bana ‘Hayırdır ne oldu?’ dedi. Ben de eşime ‘Kaza yaptım elim ve ayağımda yara var. Pansuman yap temizle geçer’ dedim. Eşim daha sonra yaralarımı temizledi. Ben bu esnada ... merkezde ikamet eden ve orada çalışan oğlumu arayarak bana taksi göndermesini istedim. Daha sonra eşim ile birlikte evden çıkarak lokantanın oraya geldik ve taksiye binerek ... merkeze oğlumun çalıştığı... Lokantası’na gittik. Orada eşim yemek yedi. Eşim, oğlum ile birlikte lahmacun yaptırdık ve oğlumun evine gittik. Oğlumun evine gittikten sonra oğluma ‘Ben bir daha motora binmeyeceğim. Onun yüzünden kaza yaptım’ dedim. Daha sonra ben uyudum. Ben kaza yaptıktan sonra tekrar alkol almadım. 23.03.2016 günü sabah saat 05.00 sıralarında ben kalktım ve eşime seslendim. Eşime ‘Git oğlumu kaldır, ben dün kaza yaptığım esnada arkamda ... de vardı. Adam kaza yaptıktan sonra nereye kayboldu görmedim. Ne yapmamız lazım Jandarmaya mı gideceğiz Hastaneye mi?’ dedim. Oğlum da bana ‘Önce hastaneye gidelim oradan jandarmaya haber veririz’ dedi. Daha sonra oğlum taksi çağırdı. Gelen taksiye binerek ... Devlet Hastanesi acil bölümüne gittik. Hastanede yapılan müdahaleninin ardından aynı gün taburcu oldum. Ben 22.03.2016 günü benim sevk ve idaremdeki oğluma ait.... plakalı, kırmızı renkli, ... marka, 2006 model motosiklet ile arkamda yolcu olarak bulunan ... isimli şahısla ... İmampazarı köyleri arasında bulunan köprü üstünde yapmış olduğum kazayı normal alkollü olmam sebebi ile hatırlamıyorum. Yine kaza esnasında arkamda yolcu olarak bulunan ... ... Ulıutürk isimli şahıs kaza anına kadar benim arkamda idi kaza esnasında ... amca nereye kayboldu görmedim. Muhtemelen kaza esnasında ... amca benim kaza yapmış olduğum köprü üstünden dereye düşmüş olabilir. Benim bu olayda herhangi bir kastım yoktur. Olay bir kazadan ibarettir. Ben bu olaydan dolayı son derece üzüntü duymaktayım ve pişmanım.”,
Savcılıkta; “Ben daha önce bu konu hakkında... İlçe Jandarma Komutanlığında şüpheli sıfatıyla 23.03.2016 tarihinde ifade vermiştim ve bu ifadem aynen geçerlidir. ... benim ikamet ettiğim... merkezde ikamet eder. Kendisini yaklaşık 35 yıldır tanırdım. Ben ... Ulutürk'ün evinde 25 sene önce kiracı olarak kalmıştım. Kendisi ile çok yakın arkadaşlığımız mevcuttu. Kendisi ile ailece sürekli görüşürdük. ... 12-13 yıl önce eşini kaybetti. Eşini kaybettikten sonra ... ile daha sık görüşmeye başladık. ... ile birlikte evinde yemek yapardık. Bahçesine sebze meyve ekerdik. Evinin inşaat işlerini birlikte yapardık. ... Devlet Demir Yollarından emeklidir. Herhangi bir geçim sıkıntısı yaşamazdı. Benim ... ile herhangi bir alacağım veya borcum mevcut değildi. Benim oğlum... Erbay'ın... merkezde köfteci dükkânı mevcuttur. ... hemen hemen her gün bu dükkâna gelir. Burada benimle birlikte oturur ve sohbet ederdik. 22.03.2016 tarihine sabah saatlerinde eşim ile birlikte oğluma ait içkili köfte dükkânına gittik, etrafı temizledik. Saat 10.30 sıralarında ... dükkâna geldi. Dükkânda ben ve ... yeri ustası ... Akman vardı. Ben ... ve kendime birer tane bira açtım, birlikte içtik. Daha sonra ... Akman bana ve ...'e birer bira açtı. O biraları da içtik. ... köyünde ... isimli şahsın köfteci dükkânında bulunan masa ve sandalyeleri satın almak amacıyla bu köye gitmek için kalktım. ...’e ‘Köye gidiyorum sen de gel birlikte hem yemek yeriz hem şarap içip masa sandalyeleri alıp geri döneriz’ dedim. Saat 11.00 gibi oğlum ... ...adına kayıtlı 39 NN 604 plakalı kırmızı renkli ... marka motosiklet ile...köyüne gittik. Burada ...'in köfteci dükkânında oturduk. Dükkânda otururken...köyünde oturan amcamın çocuğu ..., ...de yanımıza geldi. ... ile birlikte burada yaklaşık 3-4 saat oturduk. Yemek yedik ve şarap içtik. Saat 15.30 sıralarında hesabı ödeyerek buradan ayrıldık. Motosikleti ben kullanıyordum. Arkamda ... oturuyordu. Birlikte İmampazarı köyünde bulunan kahvehanede kahve içmeye gitmek için yola çıktık. ... köyünden ... köyüne geçtik. ...'dan ...’e girdikten sonra ... çıkışında İmampazarı girişinde bulunan köprü üzerine geldik. Burada motosiklet manyetik alana girer gibi kendisini sol tarafa doğru çekti. Motoru dengelemeye çalıştım fakat dengeleyemedim. Daha sonra motor yan yattı. Ben de motorun altında kaldım. Bu sırada ...'ü hiç görmedim. Köprüye geldiğimde ...'ün arkamda olduğunu fark etmedim. Jandarmada alınan ifademde ...'ün köprü üzerinde dengesini kaybettiğini bu nedenle direksiyon hâkimiyetimi kaybettim şeklinde yazılmış ben bu hususu kabul etmiyorum. Ben köprü üzerine geldiğimde ... 'ün arkamda bulunup bulunmadığını hatırlamıyorum. Motor yan yattıktan sonra sol bacağım yere sürtündüğünden dolayı yaralanmıştım. Kalktım. Köprüye ve kaza yaptığım alana baktım. Ancak ...'ü kaza yaptığım alanda göremedim. Daha sonra köprünün alt tarafına ve altından akan suya baktım. Burada da ...'ü görmedim. Olay anında aşırı derecede alkollüydüm. Kazanın vermiş olduğu heyecan ve panikle motosiklete bindim ve...’e gittim. Motosikleti oğlumun köfteci dükkânına bıraktım. Daha sonra evime geçtim. Evde eşim bana ne olduğunu sordu. Ben de motosiklet ile kaza yaptığımı söyledim. Ancak eşime ...'ten bahsetmedim. Ayağım şişmişti ve şişliği indirmek için eşimden buz getirmesini istedim. Eşim de ayağıma buz koydu. Daha sonra ...'de oturan ... Erbay'a telefon açtım ve taksi göndermesini istedim. Daha sonra taksi geldi ve saat 19.00-20.00 arasında eşim ve ben ... ilçesinde bulunan oğlumun çalıştığı... Lokantası'na geldik. Orada eşim... ...yemek yedi. Birlikte lahmacun yaptırdık ve oğlumun evine gittik. Burada oğluma motora bir daha binmeyeceğimi motor ile kaza yaptığımı söyledim ancak ...'ten bahsetmedim. Saat 22.00 sıralarında uyudum. Sabah 05.00'te uyandım. Uyandığımda aklıma kaza yaptığım geldi ve ...'ü hatırladım. Kazadan önce motosiklette birlikte olduğumuz aklıma geldi ve eşimi, oğlumu uyandırdım. Eşime ve oğluma ...'ün kaza anında yanımda olduğunu ancak daha sonrasında görmediğimi söyledim. Daha sonra taksi çağırdık ve bizi jandarmaya götürmesini söyledik. Taksici bize ‘Önce hastaneye gidelim jandarma hastaneye gelir’ dedi. Hastaneye gittik. Benim tedavim yapıldı ve jandarma geldi. Ben de olayı jandarmaya anlattım. Benim bu olayda herhangi bir kastım yoktur. Bu olay kaza sonucu meydana gelmiştir. Benim ... ile herhangi bir husumetim yoktur. Kendisi benim abim gibidir. Ben ... ile çok yakın arkadaştım. Oğluma ait köfteci dükkânının bir anahtarı da ...'te bulunurdu. Bir anahtar bende, bir anahtar da oğlumda bulunurdu. ... ile birbirimize çok güvenirdik. Gerçek anlamda abi kardeş gibiydik. Kendisi bizim olmadığımız zamanlarda dükkâna kendi dükkânı gibi girerdi. Müşteri geldiğinde kendi dükkânı gibi ilgilenirdi. Bu olaydan sonra çok büyük üzüntü duymaktayım. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Suçsuzum.”,
Mahkemede; “Eski ifademi tekrar ediyorum, maktulle birlikte alkol almıştık, motorla evimize dönüyorduk, köprü üstünde dengemi kaybettim, motor devrildi, ben altında kaldım, maktulün nereye düştüğünü bilmiyorum. Hava yeni kararıyordu, kalkınca etrafa baktım, ancak arkadaşım yoktu. Köprünün altına baktım, orada da göremedim. Sonra köye geldim, olayın ne olduğunu bilmediğim için kimseye haber vermedim. ...’ye oğlumun yanına gittim, sabah 5’te kaza yaptığımı hatırladım, ‘Jandarmaya haber verelim’ dedim. Hastaneye gittik, hastanede jandarma ifade aldı. Ben hastanede idim, kendisini aramaya jandarma ile beraber gitmedim. Kazadan sonra motorun altında kalmıştım. 3-4 dakikada motorun altından çıkabildim, kalkınca etrafa baktım, kendisine seslendim ancak ses gelmedi. Suda da bir ses duymadım, beraatimi talep ederim, mahkûmiyetim hâlinde verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul ederim.”,
Şeklinde savunma yapmıştır.
Uyuşmazlık konularının ayrı ayrı değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır.
1- Sanık hakkında eksik araştırmayla hüküm kurulup kurulmadığı;
Ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delilerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK; adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;
Mahkemece olay mahallinde keşif yapılarak bilirkişi raporu düzenlettirildiği, kazanın nerede, ne şekilde ve ne zaman gerçekleştiğinin gerek bilirkişi raporları gerekse dosya içerisinde bulunan fotoğraflardan net bir şekilde anlaşılabildiği, olay tarihinde kazanın meydana geldiği derenin derinliği, akış hızı, bulanık olup olmadığı gibi hususların da tutanaklarla açıklandığı, ...'ün ölüm nedeninin Adli Tıp Kurumu raporuyla net bir şekilde belirtildiği, Adli Tıp Kurumunun sanık tarafından kazanın hemen sonrasında haber verilseydi ...'ün kurtarılıp kurtarılamayacağına dair rapor düzenlenmesinin mümkün görülmediği, tüm dosya kapsamı ve mevcut delillere göre bir karar verilebileceği anlaşıldığından eksik araştırmayla hüküm kurulmadığı kabul edilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu üyesi; sanık hakkında eksik araştırmaya hüküm kurulduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
2- Sanığın eyleminin, ihmal suretiyle kasten öldürme suçunu mu yoksa bilinçli taksirle ölüme neden olma suçunu mu oluşturduğu;
Uyuşmazlığın sağlıklı bir hukuki çözüme kavuşturulabilmesi bakımından, öncelikle taksir ve unsurları üzerinde durulması gerekmektedir.
Kural olarak suç, ancak kastla, işlenebilecekken, kanunda açıkça gösterilen hâllerde taksirle de işlenebilecektir. Failin cezalandırılabilmesi için kanunda açık bir düzenleme bulunmasının zorunlu olduğu istisnai bir kusurluluk şekli olan taksir, TCK’nın 22/2. maddesinde; “Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla bir davranışın, suçun yasal tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi”şeklinde tanımlanmıştır.
Ceza Genel Kurulunun 07.06.2001 tarihli ve 54-120 ile 06.10.2009 tarihli ve 189-220 sayılı kararlarında da; "Taksir istisnai bir kusurluluk şeklidir. Toplumsal yaşamda belli faaliyetlerde bulunan kimselerin başkalarına zarar vermemek için bir takım önlemler alması ve bazı davranış kurallarına uyma zorunlulukları bulunmaktadır. Bu kurallar toplum olarak yaşama zorunluluğundan doğabileceği gibi, Devletin müdahalesiyle de ortaya çıkabilmektedir. Taksirli suç bu kuralların ihlal edilmesi sonucu belirir, fail tedbirli ve öngörülü davranmamış olduğu için cezalandırılır. Bu bakımdan sorumluluğun nedeni, öngörebilme imkân ve ödevinin varlığına rağmen sonuca iradi bir hareketle neden olmaktan kaynaklanmaktadır." açıklamalarına yer verilmiştir.
Öğretide de benimsendiği üzere Ceza Genel Kurulunun birçok kararında taksirin unsurları;
1- Fiilin taksirle işlenebilen bir suç olması,
2- Hareketin iradi olması,
3- Neticenin iradi olmaması,
4- Hareket ile netice arasında nedensellik bağının bulunması,
5- Neticenin öngörülebilir olmasına rağmen öngörülememiş olması,
Şeklinde kabul edilmektedir.
Taksirle gerçekleştirilen bazı eylemlerin suç olarak tanımlanıp cezaî yaptırıma bağlanmasıyla, insanların gittikçe yoğunlaşan ve karmaşık hâle gelen toplum hayatı içinde daha dikkatli davranmalarının temin edilmesi amaçlanmaktadır. Kanun ve ortak hayat tecrübesinin sonucu olarak kendisine toplum tarafından yüklenen dikkat ve özen görevini ihlâl eden ve bu hareketiyle öngörülebilir zararlı neticeye sebep olan kişinin taksirle işlenen suçlara ilişkin cezaî sorumluluğu benimsenmiş, fakat taksirden sözedilemek için de kanunî tarife uygun fiilin işlenebileceğinin öngörülme imkanının mevcut olması aranmıştır.
Bilindiği üzere, failin iradesi kasten işlenen suçlarda neticeye, taksirli suçlarda ise harekete yöneliktir. Gerek kanun tarafından konulan, gerekse ortak deneyimler ürünü olan kurallara iradi olarak riayetsizlik suretiyle dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranıldığı takdirde, bir takım zararlı neticelerin doğabileceği öngörülebiliyorsa taksir söz konusu olacaktır. Yapılan hareketin neticesi ortak tecrübeye göre öngörülemiyorsa ve hukuken de böyle bir yükümlülük getirilmemişse, taksirli hareketten söz edilemeyecek, "kaza" ya da "tesadüf" olarak adlandırılan bu hâl nedeniyle cezai sorumluluk gündeme gelmeyecektir.
Diğer bir anlatımla; taksirle işlenen suçlarda icrai ya da ihmali hareketin iradi olması ve meydana gelen neticenin öngörülebilir olması gerekmekte olup, iradi bir davranış bulunmadığı takdirde taksirden bahsedilemeyeceği gibi, öngörülemeyecek bir sonucun gerçekleşmesi hâlinde de kaza ya da tesadüf söz konusu olacağından, failin taksirli suçtan sorumluluğuna gidilemeyecektir. Öngörülebilme, belirli niteliklere sahip olan failin gerçekleştireceği hareketinin zararlı neticelerini tahmin edebilmesi imkanı olarak açıklanabilecek olup, öngörülebilme imkansız ise, kaza ve tesadüf söz konusu olacaktır.
Aslında öngörülebilirlik, taksiri kaza ve tesadüften ayırdığı gibi, ayrıca bilinçli - bilinçsiz taksir ayrımında da önem arzetmektedir. TCK’nın 22/3. fıkrasında ise bilinçli taksir; “Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi” şeklinde tanımlanmış ve bu hâlde taksirli suça ilişkin cezanın üçte birden yarıya kadar arttırılacağı hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, basit taksir ile bilinçli taksir arasındaki ayırıcı ölçüt; taksirde failin öngörülebilir nitelikteki neticeyi öngörememesi, bilinçli taksir hâlinde ise bu neticeyi öngörmüş olmasıdır. Bilinçli taksirde gerçekleşen sonuç, fail tarafından öngörüldüğü hâlde istenmemiştir. Gerçekten neticeyi öngördüğü hâlde, sırf şansına veya başka etkenlere, hatta kendi beceri veya bilgisine güvenerek hareket eden kimsenin hâli, bunu öngörmemiş olan kimsenin hâli ile bir tutulamayacağından ve neticeyi öngören kimse ne olursa olsun bu sonucu meydana getirecek harekette bulunmamakla yükümlü olduğundan, neticeyi öngöremeyen faile oranla yaptırımı ağırlaştırılarak cezasının artırılması öngörülmüştür. Özetle, öngörülebilir neticenin öngörülmemiş olması taksirin basit şekli, öngörülebilir neticenin öngörülmüş ancak istenmemiş olması hâli ise bilinçli taksir olarak nitelenecek, neticenin istenmesi hâlinde ise kasıt gündeme gelecektir.
Taksirle işlenen suçlarda "neticenin öngörülebilirliği" şartı ile ilgili olarak Ceza Genel Kurulunun 12.10.2004 tarihli ve 163-194 sayılı kararında; "Neticenin istenmemiş olması (iradi olmaması), taksirin önemli bir özelliğini oluşturmakta ve onu kasttan ayırmaktadır. Yine, neticenin öngörülebilir olması, taksirin başlıca şartını hatta sınırını oluşturur. Netice öngörülebilir değilse, bu gibi neticeleri doğurabilecek hareketlerde bulunmaktan çekinmesi kimseden doğal olarak istenemeyeceği için, ortada kusurluluk kalmaz ve artık bir kaza veya tesadüfün bulunduğundan söz edilir"; 11.05.2004 tarihli ve 97-115 sayılı kararında da; "Neticenin öngörülebilmesi (tahmin edilebilmesi) ise failin hareketlerinin sonuçlarını tahmin edebilme yeteneğini ifade eder. Bu bakımdan failce neticenin öngörülebilir olup olmadığının belirlenmesi bakımından failin yaş, görgü, meslek vs. gibi niteliklerinin nazara alınmasını zorunlu kılar. Zira öngörülebilmenin imkansız olması durumunda taksirden değil, kaza ve tesadüflerden söz edilebilir.
Öngörebilme olanağının belirlenmesinde nasıl bir ölçüt uygulanacağı hususu uygulama ve öğretide de tartışılmış, failin kişisel niteliklerini gözönünde bulunduran subjektif görüş eğilim kazanmıştır. Bu görüşe göre failin görgüsü, sosyal seviyesi, yaşam tecrübesi, bedeni ve akli hali, zeka düzeyi gibi hususlar öngörme olanağının belirlenmesinde nazara alınacaktır" açıklamalarına yer verilmiştir.
Öğretide de; sonucun öngörülebilirliğinin, failin içinde bulunduğu, sosyal çevre, mensup olduğu meslek, eğitim durumu, ortak tecrübe, bilgi düzeyi ve failin kişisel özellikleri dikkate alınarak saptanması gerektiği, öngörülebilir sonucun, fiilen meydana gelen sonuç olmayıp, failin yaptığı iradi hareketin neden olabileceği benzer sonuçlar olduğu, fiilen oluşan sonucun sadece genel olarak öngörülebilir olması taksirin varlığı için yeterli olup, sonucun bütün inceliklerinin öngörülmesine gerek bulunmadığı görüşleri ileri sürülmüştür. (Timur Demirbaş, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınları, 8. Bası, ..., 2012, s. 358 vd.; Hamide Zafer, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Beta Yayımcılık, 3. Bası, ..., 2013, s. 277; Mahmut Koca - İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınları, 6. Bası, ..., 2013, s.219; Hakan Hakeri, Ceza Hukuku Genel Hükümler, ... Yayınevi, 15. Bası, ..., 2013, s.216 vd.)
Uyuşmazlığın çözümü bakımından ihmali davranışla işlenen suçlara değinmekte fayda bulunmaktadır.
5237 sayılı TCK'nın "Kasten öldürme" başlıklı 81. maddesi; "Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır" şeklinde düzenlenmiştir.
"Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" başlıklı 83. maddesinde ise;
"(1) Kişinin yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi dolayısıyla meydana gelen ölüm neticesinden sorumlu tutulabilmesi için, bu neticenin oluşumuna sebebiyet veren yükümlülük ihmalinin icrai davranışa eşdeğer olması gerekir.
(2) İhmali ve icrai davranışın eşdeğer kabul edilebilmesi için, kişinin;
a) Belli bir icrai davranışta bulunmak hususunda kanuni düzenlemelerden veya sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması,
b) Önceden gerçekleştirdiği davranışın başkalarının hayatı ile ilgili olarak tehlikeli bir durum oluşturması,
Gerekir.
(3) Belli bir yükümlülüğün ihmali ile ölüme neden olan kişi hakkında, temel ceza olarak, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine onbeş yıldan yirmi yıla kadar, diğer hallerde ise on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, cezada indirim de yapılmayabilir" hükmüne yer verilmiştir.
TCK'nın 83. maddesi uyarınca, kişinin yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi dolayısıyla meydana gelen ölüm neticesinden sorumlu tutulabilmesi için, bu neticenin oluşumuna sebebiyet veren yükümlülük ihmalinin icrai davranışa eşdeğer olması zorunludur. İhmali ve icrai davranışın eşdeğer kabul edilebilmesi için, kişinin;
a) Belli bir icrai davranışta bulunmak hususunda kanuni düzenlemelerden veya sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması,
b) Önceden gerçekleştirdiği davranışın başkalarının hayatı ile ilgili olarak tehlikeli bir durum oluşturması,
Gerekir.
Hukuk normları, ya yasaklayıcı norm ya da emredici norm olarak ortaya çıkarlar. Yasaklayıcı norm, belli bir hareketin yapılmasını yasaklar. Zira yasaklanan hareketin yapılması halinde bir hak ihlali söz konusu olacaktır. Ceza kanunlarındaki suçların çoğu yasaklayıcı normun ihlal edilmesiyle işlenen suçlardır. Yasaklayıcı normun ihlali ancak icrai bir hareketle gerçekleştirilebilir. Emredici norm ise, belli bir hareketin yapılmasını emreder. Bu hareket yapılmadığında bir hak ihlal edilmiş olacaktır. Bu nedenle ihmali suçlar cezayı gerektiren emredici normlara karşı gelmek suretiyle işlenebilir. Bu doğrultuda Ceza Kanunumuzun özel kısımda suçlar çeşitli şekillerde tasnif edilirken, ayrımlardan birisi de gerçekleştirilen hareketin şekline göredir. Bunlar icrai suç ve ihmali suç olarak ayrıma tabi tutulmuştur.
"İhmali ifade etmek üzere; olumsuz, menfi, negatif, hareket; icrai ifade etmek üzere de olumlu, müspet, pozitif hareket terimlerine rastlanmaktadır" (Hakan Hakeri, Kasten Öldürme Suçları, 2006 baskı, sayfa 69.).
Hukuksal yararlara saygı gösterilmesi gereği iki şekilde ihlal edilebilir. İlki, bir hukuku yarara tecavüz teşkil edilen bir hareketin yapılması, ikinci olarak da hukuki yararı koruyan hareketin yapılmaması suretiyle işlenebilir. Bununla beraber garantörsel ihmali suçları da bu ayrıma dahil ederek üçüncü bir ayrım yapılabilir. Nitekim icra ve ihmal ile işlenebilen suçların yanısıra hem icrai hem de ihmali hareketlerle işlenebilen suçlar da sözkonusu olabilir (Hakeri, Age, syf. 70).
İhmalin, Türkçe sözlükteki anlamı; “gereken ilgiyi göstermeme, boşlama, savsaklama, savsama, önem vermeme” olarak açıklanmaktadır. Osmanlıca-Türkçe büyük lügatta “ehemmiyet vermemek, yapılması lazım işi sonraya bırakma, dikkatsizlik, başlayıp bırakmak, terketmek” şeklinde açıklanmaktadır.
İhmali suçlar iki gruba ayrılmaktadır. Birinci grup gerçek ihmali suçlar olup “ihmali hareketin bizzat suç tipinde gösterildiği suçlardır.” Bu suçlarda tipiklik, kanunda tarif edilen belli bir emredici normun kasten yerine getirilmemesiyle gerçekleşir. İhmali davranışın sonucunda ayrıca bir neticenin meydana gelmesi bu suçların oluşması için zorunlu değildir. Geçek olmayan ihmali suçlar ise “tipe uygun bir neticenin engellenmemesi suretiyle gerçekleştirilen suçlardır.” Ancak bunun için failin özel bir hukuki yükümlülük (garantörlük) altında bulunması gerekir. Ancak garantör olan bir kimse gerçek olmayan ihmali suçun faili olabileceğinden, bu suçlar gerçek özgü suçlardır. Ceza kanununda düzenlenen her suç hem icrai hem de ihmali hareketle işlenebilir. Kural olarak icrai hareketle işlenebilen bir suçun ihmali hareketle de işlenebilmesine gerçek olmayan ihmali suç denmektedir. Keza bir suçun kanuni tanımında belli bir davranışta bulunma veya belli bir neticeye sebebiyet verme cezalandırılmaktadır. Gerçek olmayan ihmali suçlar neticeli suçlardır. Bu suçlarda, mutlaka neticeyi önleme yönünden hukuki yükümlülük bulunması gereklidir.
İcrai hareketle işlenebilen bir suçun ihmali davranışla işlenebildiğini kabul için, öğretide; "...İcrai hareketle işlenen suçların hangi koşullarda ihmali hareketle de işlenebileceğinin, yani ihmalin icraya eşdeğerlik koşulunun kanunun genel hükümler kısmında yapılacak bir düzenleme ile belirlenmesi gerekirdi. Ancak yeni TCK'da ihmali hareketin icrai harekete eşdeğer sayılacağı haller belirli bazı suçlarda sınırlı olarak öngörülmüştür. Bunlar, kasten öldürme, kasten yaralama ve işkence suçlarıdır. Bunların dışında kalan suçların ihmali bir hareketle işlenmesi durumunda failin cezalandırılıp cezalandırılmayacağı hususu tartışmalı hale gelmiştir. Kanaatimizce kanunilik ilkesi açısından, görünüşte ihmali suçlara ilişkin bir düzenlemenin genel hükümlere konulmasında zorunluluk vardır. Mevcut düzenlemeye göre, ihmali hareketle işlenebileceği açıkça belirlenemeyen suçların ihmali hareketle işlenmesi mümkün değildir. Kanun koyucu sadece bu suçların kanuni tanımında açıkça ihmali hareketi icrai harekete eşdeğer gördüğünü belirtilmiştir. Dolayısıyla bunların dışında kalan suçların ihmali hareketle işlenebileceğini kabul etmek kanunilik ilkesine aykırı olabileceği gibi, kanun koyucunun iradesiyle de çelişecektir," görüşü ileri sürülmüştür (Koca-Üzülmez TCK. Genel Hükümler 9. baskı, syf. 381-382, atfen, Öztürk/Erdem, kn. 171, 5237 sayılı TCK. syf. 180, Hakeri, Ceza Hukuku Genel Hükümler 12. basım, sayfa 145).
Gerçek olmayan ihmali suçların tamamlanabilmesi için tipe uygun neticenin meydana gelmesi gerekir. Ancak, neticede faile objektif olarak isnat edilebilmelidir. İcrai suçlarda objektif isnadiyet faiilin neticeye sebebiyet vermesini gerektirmektedir. İhmali suçlarda da nedenselik bağı ve objektif isnadiyet sorumluluk için şarttır. Ancak, icrai suçlarda olduğu gibi netice hareketin fiziki bir sonucu olmasından ziyade, hukuken beklenen hareket yapılmış olsaydı tipe uygun neticenin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine bakılmalıdır. Başka bir deyişle, ihmali hareket olmasaydı, yani icrai bir hareket yapılsaydı netice meydana gelmeyecekti denilebiliyorsa, ihmali hareketle netice arasında nedensellik bağı vardır. Aksi taktirde ihmali hareketten doğan sorumluluğun sınırlarının aşırı şekilde genişletilmesi söz konusu olacaktır.
Neticenin önlenmesi hususundaki yükümlülük “koruma yükümlülüğü” veya “gözetim yükümlülüğü” olarak adlandırılmaktadır. Garantörlük kavramı olarak ifade edilen bu durum; kanundan, sözleşmeden ve kendisinin yaratmış olduğu tehlikeli durumdan ve kaynaklanabilir.
Ceza hukukumuzda öldürme suçları yönünden ihmali davranışla ölüme sebebiyet vermek suçu TCK’nın 83. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre ihmali davranışın icrai davranışa eşdeğer kabul edilebilmesi için; failin, kanuni düzenlemelerden, sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğünün bulunması, önceden gerçekleştirdiği davranışın başkalarının hayatıyla ilgili olarak tehlikeli bir durum oluşturması gerekliliğine işaret edilmiştir. İhmali davranışlar meydana gelen neticeden sorumlu tutulabilmesi için nedensellik bağının da bulunması gereklidir. Yani fail, yükümlülüğünü yerine getirebilmesine rağmen neticeyi önleyemeyecek ise ihmali davranış sonrası gerçekleşen neticeden sorumlu tutulamayacaktır.
Sanığın eylemi/araç suç ile amaç suç arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı sorunu değerlendirildiğinde;
Türk Ceza Hukuku uygulamasında kabul edilen ve uygun illiyet teorisini esas alan “karma uygunluk teorisi”ne göre; neticenin isnat edilebilirliği bakımından, nedensellik bağı gerekli fakat yeterli değildir. Neticenin sanığa isnat edilebilmesi için eyleminin, neticeyi meydana getirmeye uygun ve elverişli olmasının yanında, meydana gelen neticenin faile objektif olarak isnat edilebilmesi gereklidir. Objektif isnadiyetten bahsedebilmek için netice, “failin eseri olmalıdır.” Objektif isnadiyette, hareketin yapıldığı koşullara gidilir ve o anki somut koşullara göre üçüncü kişinin bilgi ve tecrübesine göre gerçekleştirilen hareketin söz konusu neticeyi oluşturmaya elverişli olup olmadığı belirlenir. Subjektif olarak ise failin kişisel bilgisi ve tecrübesi araştırılır. Her iki değerlendirme uyumlu ise hem nedensellik bağı hem de kusurluluk meselesi çözülmüş olacaktır. Objektif değerlendirme ile subjektif tasavvur birbiri ile uyumlu değil ise, eğer fail objektif olarak öngörülmeyen bir neticeyi öngörmüşse nedenselliğin varlığı kabul edilecek, objektif olarak öngörülen husus sanık tarafından öngörülmemiş hareket ile netice arasındaki öngörmeme durumunda sanığın kusuru mevcut ise fail neticeden sorumlu kabul edilecek, aksi halde neticenin tahmininde sanığın kusuru yoksa cezalandırma söz konusu olmayacaktır.
Emredici norma aykırı davranılmasıyla işlenen ihmali suçlar öğretide gerçek ihmali suçlar ve gerçek olmayan veya görünüşte ihmali suçlar olarak iki kategoride değerlendirilmektedir. Gerçek ihmali suçlar; kişinin kanunda tanımlanan icrai davranışı kasten yapmamasıyla oluşmakta olup suçun gerçekleşmesi için ayrıca neticenin de gerçekleşmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. TCK'nun 98. maddesindeki; "yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi", 175. maddesindeki; "akıl hastası üzerindeki bakım ve gözetim yükümlülüğünün ihlali", 176. maddedeki; "inşaat veya yıkım faaliyeti sırasında, insan hayatı veya beden bütünlüğü açısından gerekli olan tedbirlerin alınmaması", 177. maddesindeki; "gözetimi altında bulunan hayvanın kontrol altına alınmasında ihmal gösterilmesi", 178. maddesindeki; "herkesin gelip geçtiği yerlerde yapılmakta olan işlerden veya bırakılan eşyadan doğan tehlikeyi önlemek için gerekli işaret veya engellerin konulmaması", 257/2. maddesindeki; "görevin gereklerinin yapılmasında ihmal veya gecikme gösterilmesi", 278. maddesindeki; "işlenmekte olan bir suçun yetkili makamlara bildirmemesi", 279. maddedeki; "kamu adına soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini göreviyle bağlantılı olarak öğrenip de yetkili makamlara bildirimde bulunulmasının ihmal edilmesi veya bu hususta gecikme gösterilmesi", 280. maddesindeki; "... mesleği mensubunun görevini yaptığı sırada bir suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmasına rağmen, durumu yetkili makamlara bildirmemesi veya bu hususta gecikme göstermesi", 284. maddesindeki; "hakkında tutuklama kararı verilmiş olan veya hükümlü bir kişinin bulunduğu yerin bildiği hâlde yetkili makamlara bildirilmemesi" gerçek ihmali suçlardandır. Gerçek olmayan veya görünüşte ihmali suçlar ise, neticenin önlenmesi bakımından hukuki yükümlülük altında bulunan fail tarafından kanunda tanımlanan neticenin meydana gelmesinin engellenmemesi şeklinde işlenen suçlardır. Bu nedenle kanunda düzenlenen ve kural olarak icrai bir hareketle işlenen suçun ihmali bir hareketle de işlenmesine gerçek olmayan ya da görünüşte ihmali suç denilmektedir. Öğretide neticenin meydana gelmesinin engellenmesi yükümlülüğü "... yükümlülüğü" ya da "garantörlük" olarak da adlandırılmaktadır. Kişinin yerine getirmekle yükümlü olduğu, başka bir anlatımla ... yükümlülüğü altında bulunan davranışı gerçekleştirmemesi nedeniyle meydana gelen neticeden sorumlu tutulabilmesi için söz konusu yükümlülük ihmalinin icrai davranışa eşdeğer olması zorunludur. TCK'nın 83. maddesinde düzenlenen; "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" ile 88. maddesinde düzenlenen; "kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi" gerçek olmayan veya görünüşte ihmali suçlardandır. (Kayıhan İçel, Füsun Sokullu-Akıncı, İzzet Özgenç, Adem Sözüer, Fatih Selami Mahmutoğlu, Yener Ünver, Suç Teorisi (2), ..., 2004, 3.baskı, s. 62; İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, ..., 2015, 11.bası, s.221-231; Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, ..., 2015, 8.bası, s.370-390; Hakan Hakeri, Ceza Hukuku Genel Hükümler, ... Yayınevi, ..., 2015, 18.bası, s.164-175; ... Emin Artuk, ... Gökcen, Caner Yenidünya, Ceza Hukuku Genel Hükümler, ... Yayınevi ..., 2015, 9.bası, s.240-246.).
5237 sayılı TCK'nın hazırlanmasında esas alınan suç teorisinde suç, “kanunda tanımlanmış bir haksızlık” olarak öngörülmektedir. Kanun koyucunun kişilerin yaşam hakkını korumak amacıyla ihdas ettiği suçlarda neticenin ifade ettiği haksızlık aynıdır. Zira tüm bu suçlarda neticenin gerçekleştirilmesi yani kişinin hayatının sona erdirilmesi cezai yaptırıma bağlanmaktadır. Buna karşılık kişinin yaşamını sona erdiren fiiller, işleniş şekillerine başka bir anlatımla hareketin ifade ettiği haksızlığa göre farklı suç tipleri olarak düzenlenmiştir. TCK’da ölüm neticesinin cezalandırıldığı suçlar, kasten (TCK'nın 81 ve 82. md.) veya taksirle (TCK'nın 85. md) işlenip işlenmediğine, kasten işlenmişse icrai hareketle mi (TCK'nın 81 ve 82. md), ihmali hareketle mi (TCK'nın 83. md) işlendiğine göre farklı değerlendirmeye tabi tutulmuştur.
Hayata son vermeyi, yani öldürmeyi yasaklayan normun, kasti ve icrai bir hareketle, yani başkasının hayatını sona erdirmeye yönelik aktif bir davranışla gerçekleştirilmesi hâlinde TCK'nın 81 ve 82. maddelerinde düzenlenen kasten öldürme suçu işlenmiş olacaktır. Bu suçun oluşması bakımından önemli olan husus, başkasının hayatını ortadan kaldırmaya yönelik bir hareketin icra edilmiş olmasıdır. Buna karşılık, öldürmeyi yasaklayan norm, ihmali bir hareketle ihlal edildiğinde fail, başkasının hayatını sona erdirmek amacıyla aktif bir davranış gerçekleştirmemekte, öldürme suçu, başkasının hayatını korumakla yükümlü bulunan kişinin, bu yükümlülüğünü ihlal etmesi suretiyle işlenmektedir. Bununla birlikte bu hâlde fail, ancak hukuken (kanun, sözleşme, olay öncesindeki tehlikeli davranış nedeniyle) başkasının yaşamını korumakla yükümlü bulunan, başkasının yaşamına yönelik saldırı veya tehlikeden o kişiyi korumayı hukuken ... eden kişi olabilir.
Başkasının yaşamını korumak bakımından hukuki yükümlülük altında bulunan garantör konumundaki kişi, bu yükümlülüğünü ölüm neticesinin gerçekleşeceğini bilerek yerine getirmezse, kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesinden (TCK'nun 83. md.) söz edilecektir. Buna karşılık, ... yükümlülüğü altında bulunan kişi, yükümlülüğünü bilinçli bir şekilde ihmal etmekle birlikte, bunu korumakla yükümlü olduğu hayatın sona ereceği bilinciyle kasten yapmamışsa ve fakat bu yükümlülük ihlaline bağlı olarak yine de ölüm neticesi meydana gelmişse taksirle ölüme sebebiyet verme suçu (TCK'nun 85 md) söz konusu olabilecektir. Başkasının hayatını korumak ve gözetmekle yükümlü bulunan kişi, bu yükümlülüğünü dikkatsiz ve özensiz davranışıyla da ihlal edebilir. Örneğin, bir bakıcı kendisine bırakılan küçük bir çocuğun evdeki sehpaların üzerine çıkıp aşağı atlamasını görmesine rağmen diğer işlerini bitirmek için çocukla ilgilenmediği ve gerekli önlemi almadığı takdirde çocuğun düşerek ölmesi hâlinde, ölüm neticesini önleme yükümlülüğü bulunduğundan ve bu yükümlülüğünü özensiz davranışıyla ihlal etmiş olacağından taksirle ölüme neden olmadan dolayı sorumlu tutulacaktır. Bu nedenle, ölüm neticesinin ihmali bir davranışa bağlı olarak meydana geldiği hallerde somut olayın şartları dikkate alınarak, ölüm neticesi bakımından failin kasten mi, yoksa taksirle mi hareket ettiği belirlenmelidir. Bununla birlikte, ölüm neticesinin kasten meydana geldiği hâllerde olası kasıt, taksirle meydana geldiği hallerde ise bilinçli taksir şartlarının oluşup oluşmadığı da göz önünde bulundurulmalıdır. (Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, ..., 2015, 8.bası,s. 366-390.).
Öte yandan, amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" şeklinde, Latincede ise "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
...ili, Pehlivanköy ilçesinde yaşayan 51 yaşındaki sanık ... ile 71 yaşındaki ölen ...’ün çok samimi arkadaş oldukları ve birlikte sık sık alkol aldıkları, 22.03.2016 tarihinde sabah erken saatlerde sanık ... ile eşi olan tanık... ...ın, oğulları olan tanık... ...ın işlettiği birahaneye gidip temizlik yaptıkları, temizlik bittikten sonra tanık...’ın evine döndüğü, saat 10.30 sıralarında ... ...’ın birahaneye gelerek sanık ... ile bira içmeye başladığı, bir süre sonra sanık ...’nin...köyünde alkollü lokanta işletmekte olan tanık ...i telefonla arayarak, yakın zamanda kapatılacak olan lokantadaki masa ve sandalyelerin satın alınması hususunu konuşmak üzere yanına geleceğini söylediği, aynı gün saat 13.00 sıralarında sanık ...’nin, sevk ve idaresindeki ...plaka sayılı ... marka motosikletle ... ... ile birlikte tanık ...in işlettiği lokantaya gittikleri, sürücü belgesi bulunmayan sanığın kullandığı motosikletin oğlu olan tanık ... ...adına kayıtlı olduğu, sanık ile ölenin tanık ...e ait lokantada yemek yiyip şarap içtikleri, saat 15.30 sıralarında lokantadan ayrılan sanık ile ölenin, yine sanığın kullandığı motosiklet ile İmampazarı köyünde bulunan kahvehanede kahve içmek üzere yola çıktıkları, ... köyünden ... köyüne oradan da ...’e giden sanık ile ölenin, kamera izleme çözüm ve tespit tutanağına göre saat 15.55’te İmampazarı köyü istikametine doğru düşük bir hızla gittikleri, kamera açısından çıkan sanık ile ölenin İmampazarı köyü girişindeki Anadere üzerinde bulunan köprüye geldiklerinde sanığın direksiyon hâkimiyetini kaybederek motosikletle köprünün sol tarafındaki korkuluklara çarpması sonucu düştükleri, kısa bir süre sonra sanığın üzerindeki motosikleti kaldırarak birkaç dakika boyunca ölen ...’ı aradığı ancak göremediği, yine kamera izleme çözüm ve tespit tutanağına göre saat 16.01’de sanık ...’nin ters yöndeki ... istikametine doğru motosikletle tek başına daha hızlı bir şekilde giderken görüldüğü, buradan... ilçe merkezine giden sanık ...’nin önce oğluna ait birahaneye giderek motosikleti buraya bıraktığı ve sonrasında evine gittiği, evde bulunan eşine motosikletle kaza yaptığını söyleyen sanık ...’nin, eşine ... ...’dan bahsetmediği, tanık...’ın sanığın yaralarına pansuman yaptığı, saat 18.15 sıralarında sanık ...’nin ... ilçesinde ikamet eden oğlu tanık ...’yi aradığı ve torununu özlediğini söyleyerek yanlarına gelmek üzere taksi göndermesini istediği, diğer oğulları...’un işlettiği birahaneye giden sanık ... ile eşi tanık...’ın, burada taksiye binerek ... ilçesine gittikleri, ... ilçesindeki oğulları olan tanık ...’nin işlettiği... Lokantası’na giden sanık ... ile tanık...’ın burada yemek yedikten sonra tanık ...’nin evine gittikleri, tanık ...’ye motosikletle kaza yaptığını ve bir daha motosiklete binmeyeceğini söyleyen sanığın, yine ... ...’dan bahsetmediği, oğlu ...’nin evinde bir süre torununu seven sanık ...’nin akşam erken saatlerde uyuduğu, ertesi sabah saat 05.00 sıralarında uyanan sanık ...’nin eşi tanık... ile oğlu tanık ...’yi uyandırarak kaza esnasında yalnız olmadığını, motosikletin arkasında arkadaşı ... ...’ın da olduğunu, kazadan sonra kendisini göremediğini söylediği, bunun üzerine saat 06.30 sularında sanık ... ile oğlu tanık ...’nin ... Devlet Hastanesine gittikleri, burada başından geçen olayı anlatan sanık ...’nin hastaneye gelen jandarma personeline kazadan sonra arkadaşı ... ...’ı bulamadığını söylediği, kazadan sonra alkol almadığını beyan eden sanığın hastanede yapılan ölçümde 1,33 promil alkollü olduğunun tespit edildiği, olay yeri inceleme ekibince yapılan çalışmalar sonucu ölene ait yüzüğün köprü üzerinde, cep telefonunun ise köprünün altındaki dere kenarında bulunması üzerine, olay yerine çağrılan su altı polis ekibi ile AFAD görevlilerince yapılan çalışmalar ve derede yapılan aramalar sonucu ölen ...’a ulaşılamadığı, kaza gününden beri babasını aramakta olan katılan ...’ün, 26.03.2016 tarihinde Anadere’nin akış istikameti yönünde, köprüden yaklaşık 4 km uzaklıkta, Kumluk mevkisi olarak bilinen yerde babasına ait cesedi dere içinde kuru dal ve kütük parçalarına takılmış hâlde gördüğü, yapılan otopsi işlemine göre kanında 1,86, göz sıvısında 1,54 promil alkol tespit edilen ve vücudunda motosiklet kazası ile husulü mümkün genel beden travmasına bağlı kafatası ve femur kırığı bulunan ...’ün, suda boğulma sonucu öldüğü olayda; aşırı derecede alkollü olduğu anlaşılan sanığın, kendi kusurlu hareketiyle neden olduğu trafik kazası neticesinde kullanmakta olduğu motosikletin arkasında oturan arkadaşı ... ...'ı görememesi üzerine arkadaşını birkaç dakika aradıktan sonra kimseye haber vermeden evine gittiği ve ertesi sabah kendisine gelip olayı hatırladığında eşi ve oğluna arkadaşı ... ...'dan bahsedip olaydan yaklaşık 15 saat sonra hastanede jandarmaya bu durumu bildirdiği anlaşılmış ise de, 23.03.2016 tarihli olay yeri inceleme raporu ile 24.03.2016 tarihli tutanakta, köprüden 2,75 metre aşağıda bulunan dere suyunun bulanık ve debi hızının saatte yaklaşık 3,5 km (2 knot) olduğu, sıcaklığı 11 santigrat derece olan suda görüş mesafesinin olmadığı, derinliği 50 ile 180 cm arasında değişen derenin dip yapısının genellikle yumuşak toprak, yer yer de balçık olduğunun belirtildiği, ...'ün cesedine olaydan 3 gün sonra, derenin akış istikameti yönünde, köprüden yaklaşık 4 km uzaklıkta ulaşıldığı ve tatlı suda boğularak ölümün 3-4 dakika gibi kısa bir sürede gerçekleştiği, deredeki suyun miktarı ve debisi de göz önüne alındığında, aşırı derecede alkollü olduğu anlaşılan 71 yaşında, 171 cm boyunda, 67 kg ağırlığında olan ... ...'ın suya düştükten kısa bir süre sonra ölmüş olması ihtimalinin bulunması, kaza anında hemen ölmediği kabul edilse bile, çarpma sonucunda kafatasında ve femur kemiğinde kırık oluştuğundan bilincini kaybetme ihtimalinin olması, diğer taraftan maktulün cesedinin olay yerinden 4 km uzaklıkta bulunduğu gözetildiğinde, akar suya düşer düşmez sürüklenmesinin doğal olduğu, tüm bu nedenlerden dolayı sanığın yapması gereken icrai davranışta bulunması (yetkili mercilere haber verme) hâlinde dahi neticenin meydana gelmeyeceğinin kabul edilemeyeceği, bu şekilde kendisinin yaratmış olduğu tehlikeli durum nedeniyle meydana gelen ölüm arasında illiyet bağı bulunduğunun, her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delillerle ispat edilemediğinden sanığın ihmali davranışla ölüme sebebiyet vermek suçundan sorumlu tutulmasına yasal olanak bulunmadığı, bu nedenle eyleminin bilinçli taksirle ölüme neden olma suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne, Özel Dairenin temyiz itirazlarının esastan reddine dair kararının kaldırılmasına, Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi kararının, sanığın eyleminin bilinçli taksirle ölüme neden olma suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına, bozma nedeni ve sanığın cezaevinde geçirdiği süre de dikkate alındığında infazın durdurulmasına ve sanığın tahliyesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...; "Sanık ...’ın maktul ...’ün ölümü ile sonuçlanan olayın yargılamasında kanaatimizce eksik soruşturma olduğu ancak Genel Kurulun sayın çoğunluğu tarafından eksik soruşturma olmadığının kabulü üzerine , sanığın eyleminin kanaatimizce 'ihmal suretiyle kasten öldürme' Genel Kurulun sayın çoğunluğu tarafından ise 'bilinçli taksirle öldürme' olarak kabul edilmesi nedeniyle Genel Kurulun sayın çoğunluğu ile aramızda görüş ayrılığı doğmuştur. Şöyle ki;
Sanık ile maktulün olay günü saat 10:30 sularında ilk önce sanığın oğlunun köfteci dükkanında birlikte alkol almaya başladıkları, sonrasında birlikte ...in mekanında alkol aldıktan sonra saat 15:30 sularında sanığın kullandığı motosikletin arkasına maktül bindikten sonra birlikte İmam pazarı Köyü’ne doğru seyir halinde iken sanığın ... köyü çıkışındaki alkolün etkisiyle motosikletin direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu, motosikletin köprü korkuluklarına çarpmasıyla maktulün köprüden dereye/dere kenarına düşerek başından ve ayağından yaralandığı, sanığın da köprü üzerindeki yolda motosikletin altında kalacak şekilde yaralandığı, sanığın etrafına baktıktan sonra maktulü görememesi üzerine dosya içerisindeki güvenlik kamerası kayıtlarına göre 4-6 dakika içinde kaza mahallinden motosikletine binip yalnız olarak köyüne döndüğü, motosikletini oğlunun işlettiği köfteci dükkanı önüne bıraktığı, saat 19:30 sularında maktulün oğlu ...’ün merak etmesi üzerine sanığa babasını görüp görmediğini/nerede olduğunu sorduğu, sanığın maktulü o gün görmediğini söylediği sonra sanığın, yaya olarak evine gittiği, sanığın evde eşine motosikletle kaza yaptığını söylediği, ancak maktulden bahsetmediği, saat 20:00 sularında ... de oturan oğlu ... ...ı arayarak motosikletle kaza yaptığını bir taksi göndererek kendisini ...’ye aldırmasını istediği, sanık ve eşinin ...’ye oğlu ...’nin yanına gittikleri, sanığın burada da maktulden bahsetmeyip saat 22:00 sularında uyuduğu, ertesi gün saat 05:00 sularında kalktığında kaza sırasında maktulün motosikletin arakasında olduğunu eşi ve oğluna söylemesiyle birlikte hastaneye gidip orada polis ve jandarmaya kazayı bildirdikleri, kazanın ertesi gün kaza saatinden yaklaşık 15 saat geçtikten sonra jandarma ekiplerinin köprü üzerine gelip kaza izlerini tespit edip, maktulün yüzük ve cep telefonunu buldukları dere kenarı/ içerisi ve derenin akış yönünde maktulü aramalarına rağmen bulamadıkları, maktulün cesedinin kazanın 4.günü derenin akış istikametinde 4 km. uzaklıkta maktulün oğlu tarafından cesedin bulunduğu, yapılan ölü muayene ve otopsi işlemleri sonucu maktulün vücudunda motosiklet kazasına bağlı kafatasında ve femur kemiğinde kırık tespit edilmekle birlikte suda boğulma sonucu öldüğünün belirlendiği, sanığın kazanın ertesi günü saat 06:47 kayıtlı alkol raporuna göre 1.33 promil alkollü olduğu bu miktarın sanığın kaza saatinde 3.58 promil alkollü olduğunu gösterdiğinin anlaşıldığı olayda:
Öncelikle maktulün kafatası ve ayağındaki kırıklara bağlı olarak, sanığın makul bir sürede maktule yardım etmesi ve/veya yardım çağırması durumunda, maktulün boğulmasına kadar ne kadar süre yaşayıp /yaşamayacağı hususunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerekirken sayın çoğunluk tarafından bu husus bir eksiklik olarak kabul edilmemiştir.
Sanık alkollü olarak kaza yapıp maktulün köprüden düşüp yaralanmasına sebebiyet verdikten sonra maktulü araştırıp ona yardım etme çabası gösterseydi, telefonla ... ve güvenlik birimlerini arayıp olayı bildirseydi veya yoldan geçecek vatandaşları bekleyip onlara durumu anlatıp birlikte maktulün araştırılmasını sağlasaydı ancak yine de maktul bulunup / bulunamayıp suda boğulma sonucu öldüğü belirlenseydi sanığı güvenli sürüş yeteneğini ortadan kaldıracak derecede alkollü iken direksiyon hakimiyetini kaybederek bilinçli taksirle öldürme olayından sorumlu tutacağımız kesindi. Ancak güvenlik kamera görüntülerine göre sanık kendi sebebiyet verdiği bu haksızlık içeren kazadan sonra en fazla 4-6 dakika içinde kendine gelip etrafta maktulü görmediği halde onun yaralı olabileceğini, dereye düşebileceğini, yardıma ihtiyacı olabileceğini öngörmesine rağmen maktulün görünür durumdaki cep telefonunun bulunduğu ve maktulün dereye düştüğünü kuvvetlendiren derenin o kenarına dahi inmeden , maktulü hiç arayıp, araştırmadan yoldan geçebilecek kişileri bekleyip yardım etme yolunu seçmeden, ... ve güvenlik birimlerine veya kendi yakınlarına dahi olayı bildirme gibi yükümlülüklerini yerine getirmeyerek kaza mahallinden kaçmıştır.
Sanık kaza mahallinden sonra köyünde oğlunun işyerine gitmiş burada maktulün oğluna maktulü o gün hiç görmediğini söylemiş, eve gittiğinde eşine kaza yaptığını söylemiş ama maktulden bahsetmemiş, yine ...’ye gidip buradaki oğluna da kaza yaptığını yarası olduğunu söylemiş ama maktulden hiç bahsetmemiş, gece uyuyup ertesi sabah saat 05:00 gibi kaza saatinden yaklaşık 15 saat geçtikten sonra durumu ailesine ve güvenlik birimlerine anlatmış ancak açıklanan şekildeki iradi ve kasti ihmali davranışlarıyla yaralı haldeki maktulün kaza mahallinden 4 km ileriye sürüklenerek suda boğularak ölmesine sebep olmuştur.
Kaza sonrası bilincini kaybettiğini olayın şokunda olduğunu söyleyen sanığın açıklanan bu davranışları suçtan kurtulmak için bilinci yerinde olarak yaptığı, şokta olmadığı ortadadır. Kaldı ki sanık 3.58 promil düzeyindeki alkolü kendi özgür iradesiyle almıştır. İradi bir sarhoşluk söz konusu olduğundan aldığı aşırı alkolün etkisiyle bilincinin tam yerinde olmadığı iddiası ceza hukuku anlamında sanığın sorumluluğunu azaltmaz, bu nedenle ihmali davranışla kasten öldürme suçunda sanığı alkolsüz olarak kabul edip, sanıktan kaza sonrası kendisinden beklenen yükümlülükleri normal bir vatandaş gibi yerine getirmesini bekleriz, sanığın alkollü olduğu için bu yükümlülükleri tam olarak yerine getiremediğini söyleyemeyiz. Sanığın motosikletle maktulün yaralanmasına sebebiyet vermesi taksirli bir suçtur. Ancak sanık kendi özgür iradesi ile bu andan sonraki iradi hareketleri ile maktulü yaralı halde olay yerinde bırakıp ilgili birimleri haber verme, durumu yakınlarına haber verme, yoldan geçecek vatandaşları bekleyip yardım isteme, maktulü dere içerisinde arama ve ona yardım etme gibi kendisinden beklenen yükümlülükleri yerine getirmemesi gibi davranışları artık kasıtlı bir suça dönüşmüştür. Böylelikle sanık özgür iradesi ile taksirli suçunun hareketini keserek kasıtlı bir suç olan ihmal suretiyle kasten öldürme suçunun davranışlarını yapmıştır.
Tüm bu açıklamalar çerçevesinde; maktulün kafatası ve ayağındaki kırıklara bağlı olarak sanığın makul bir sürede maktule yardım etmesi ve/veya yardım çağırması durumunda, maktulün yine de boğulma sonucu ölüp ölmeyeceği hususunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasına gerek görülmemesi ile dosya kapsamındaki delillerle sanığın ihmal suretiyle kasten öldürme suçundan mahkumiyeti ve bu doğrultudaki itirazın reddi yerine, bilinçli taksirle öldürme suçundan mahkumiyeti yönündeki itirazın kabulüne dair Ceza Genel Kurulunun sayın çoğunluğunun görüşüne katılmamaktayız." görüşüyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi de; sanığın eyleminin ihmal suretiyle kasten öldürme suçunu oluşturduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 21.10.2020 tarihli ve 3946-2481 sayılı temyiz itirazlarının reddine dair kararının KALDIRILMASINA,
3- ... Bölge Adliye Mahkemesin 1. Ceza Dairesinin 19.09.2017 tarihli ve 638-673 sayılı istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine dair kararının, sanığın eyleminin bilinçli taksirle ölüme neden olma suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Özel Dairenin temyiz itirazlarının esastan reddine dair kararı ile kesinleşen hükmün bozulması ve sanığın cezaevinde geçirdiği süre dikkate alındığında İNFAZIN DURDURULMASINA ve sanık ...'ın TAHLİYESİNE, sanığın başka suçtan tutuklu veya hükümlü değilse ihmal suretiyle kasten öldürme suçundan derhâl salıverilmesi için yazı YAZILMASINA,
5- Dosyanın, CMK'nın 304/2-a maddesi uyarınca ...1. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 10.02.2022 tarihinde yapılan müzakerede (1) ve (2) numaralı uyuşmazlıklar bakımından oy çokluğuyla, infazın durdurulması ve sanığın tahliyesi yönünden oy birliğiyle karar verildi.
...
2-İhmali davranış var
...
...
1-Eksik araştırma var
...
2-İhmali davranış var
...
...
...
...
...
...
1-Eksik araştırma var
2-İhmali davranış var
...
1-Eksik araştırma var
2-İhmali davranış var
...
...
...
Yazı İşleri Müdürü
F.O