Esas No: 2012/3327
Karar No: 2012/8398
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/3327 Esas 2012/8398 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 28/12/2011
NUMARASI : 2010/341-2011/897
Davacı, davalıya ait iş yerinde 01/06/2007 - 23/03/2010 tarihleri arasında çalıştığını, işverenin zaman zaman kendisine sözlü tacizde bulunduğunu, fesih tarihinde de bu davranışını sürdürmesi ve ücretlerinin de düzenli ödenmemesi sebebi ile iş sözleşmesini haklı sebebe dayalı feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı, davacının şirket telefonu ile özel görüşme yapması sebebi ile uyarıldığını, bunun üzerine 23.03.3020 tarihinde iş yerini terk ederek, takip eden günlerde işe devam etmediğini, davacının haklı sebebe dayanmaksızın iş sözleşmesini sonlandırdığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş sözleşmesini fesihte haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı taraf temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İşçinin iş yerinde maruz kaldığı taciz ve ücretlerinin ödenmemesi sebebiyle iş sözleşmesinin feshinin haklı olup olmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
İşverenin cinsel tacizde bulunması, 4857 sayılı Kanun"un 24. maddesinin (II) numaralı bendinin (b) alt bendinde, işçinin haklı olarak iş sözleşmesinin feshine imkân veren sebepler arasında gösterilmiştir. İşveren vekilinin bu tür davranışı da aynı bent kapsamında değerlendirilmelidir.
4857 sayılı Kanun"un 24. maddesinin (II) numaralı bendinin (b) alt bendinde ise, işverenin işçiye veya aile üyelerinden birine hakaret etmesi, sövme fiilini işlemesi, sarkıntılıkta bulunması hallerinin işçiye iş sözleşmesini haklı fesih imkânı verdiği yönünde düzenleme bulunmaktadır şeref ve namusa dokunacak söz ve davranışların, işveren veya işveren vekili tarafından gerçekleştirilmiş olması hukukî sonucu değiştirmez. Bu eylemlerin Türk Ceza Kanununa göre suç teşkil etmesi de şart değildir.
Somut olayda, davacı iş sözleşmesini ücretlerin düzensiz ödenmesi ve işverenin sözlü tacizine maruz kalması sebebi ile feshettiğini ileri sürmüştür, davacı ile sürdüğü bu fesih sebebi ile bağlı olup, mahkemenin sigorta primlerinin gerçek ücreti üzerinden yatırılmaması sebebe ile iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiği yönündeki kabulünde hata bulunmaktadır. Ancak davacının fesih sebebi olarak ileri sürdüğü hususlarda da yeterli inceleme yapılmamıştır.
Davacı işverenin kendisine sözlü tacizde bulunduğunu ileri sürmüş, ancak tacizin niteliğine ilişkin bir açıklama yapmamıştır. Davacının, bu eyleme ilişkin işvereni yargı mercilerine şikayet ettiği davalı tarafça beyan edilmiş ise de , ilgili evrak dosya içerisine alınmamıştır.
Mahkemece, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 169 ve devamı maddeleri gereğince davacı isticvap olunarak, işveren tarafından gerçekleştirildiği ileri sürülen tacizin niteliği açıklattırılmalı, Cumhuriyet Savcılığının konuyla ilgili soruşturma evrakı celp edilmeli ve davacının bu yönde bildirdiği deliller bir değerlendirmeye tabii tutulmalıdır. Ayrıca iş yerinde ücretlerinin düzensiz ödenip ödenmediği hususunda da davacı tanıklarının beyanları alınarak tüm dosya kapması bir arada değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Eksik incelemeye dayalı karar verilmesi isabetsizdir .
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 02.05.2012 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.