Esas No: 2021/409
Karar No: 2022/91
Karar Tarihi: 15.02.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2021/409 Esas 2022/91 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2021/409 E. , 2022/91 K."İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Sanıklar ... ve ... hakkında TCK'nın 37/1. delaletiyle kasten öldürme suçuna teşebbüsten açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, sanıkların eylemlerinin TCK'nın 37/1. maddesi delaletiyle nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsü oluşturduğu kabul edilerek sanık ...'in mağdur ... (Yusuf oğlu) Gürel ve katılan ...'e yönelik eylemlerinden dolayı ayrı ayrı TCK'nın 82/1-c, 35/2, 62, 53 ve 63 maddeleri uyarınca 10 yıl 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba; sanık ... hakkında katılan ...'e yönelik eyleminden dolayı TCK'nın 81/1-c, 35/2, 62, 53, 63 ve 58. maddeleri uyarınca 10 yıl 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, mağdur ...'e karşı eyleminden dolayı TCK'nın 82/1-c,d, 35/2, 62, 53, 63 ve 58. maddeleri uyarınca 10 yıl 15 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve cezaların mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, ilişkin... 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 02.04.2019 tarihli ve 170-146 sayılı hükümlere yönelik olarak sanık ... ve müdafisi ile sanık ... müdafisi tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine dosyayı inceleyen ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince 10.10.2019 tarih ve 1425-1095 sayı ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bu hükümlerin de sanıklar ve müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 29.03.2021 tarih ve 2223-5453 sayı ile; temyiz taleplerinin esastan reddine oy çokluğuyla karar verilmiş,
Daire Üyesi T. Ateş;
"...Sanıklar ... oğlu ... ile ...'in mağdur ...oğlu ... ile katılan ...'e karşı nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs suçundan açılan kamu davasında yerel mahkemece her iki sanık hakkında ayrı ayrı iki kez nitelikli adam öldürmeye teşebbüsten verilen mahkûmiyetin Bölge Adliye Mahkemesince onandığı ve buna karşı sanıklar lehine temyiz taleplerinin Dairemiz çoğunluğunca esastan reddedilmesine dair Dairemizin kararına her bir sanığın eyleminin ayrı ayrı TCK 106/2-a, 43/2-1 maddeleri gereği nitelikli tehdit ve aynı Kanun'un 106/3 delaletiyle 152/2-a maddesi gereği nitelikli mala zarar verme suçlarını oluşturduğu kanaati ile katılmıyorum.
5237 sayılı Kanunun 82/1-c maddesinde kasten adam öldürme suçunun yangın çıkarmak suretiyle işlenmesi hali bu suçun nitelikli hali olarak düzenlenmiş ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası öngörülmüştür.
Türk Dil Kurumu sözlüğünde yangın; zarara yol açan büyük ateş olarak açıklanmıştır.
Yine doktrinde tasarlayarak adam öldürme suçunun icrasında vasıta olarak yangının kullanılması halinin söz konusu olduğu, yangının adam öldürmek için kullanılmış olması gerektiği belirtilmiştir.
Yangın, bir kişiyi öldürmek için bulunduğu yerin yakılmasıdır. Çıkarılan yangının öldürmeye yeterli ve elverişli olması gerekir. Ölüm gerçekleşmemişse gerekirse keşif yapılarak çıkarılan yangının niteliği, öldürmeye elverişli olup olmadığı ve bu şekilde suç vasfının belirlenmesi gerekir.
Dosyaya göre sanıklardan ... ile mağdur... kardeştir. Mağdur ... ise mağdur ...'in oğlu, sanık ... oğlu ... de sanık ...'ın amca oğlu yani davanın tüm tarafları birbirine akrabadır. Sanıklardan ...'ın babadan miras kalan evi mağdur olan kardeşi ...'in kullandığını, kendisine haksızlık yapıldığını düşünerek ona husumet beslediği ve ona gözdağı vermek için amcası oğlu diğer sanık ... ile evin kapısını yakmaya karar verdikleri ve bu amaçla mağdurların evinin önündeki kapının ateşe verildiği öldürme kastıyla hareket edilmediği sanık ...'in ikrarı ile de anlaşılmıştır.
Bu dosyada tartışılıp değerlendirilmesi gerekli olan husus şudur; sanıkların mağdurların evde gece vakti uyudukları sırada evinin giriş kapısını ateşe vermeleri yangın suretiyle nitelikli adam öldürmeye teşebbüs mü yoksa başka bir suç mu oluşturduğunun tespitidir.
Dosyadaki delilleri burada irdeleyerek sanıklar tarafından çıkarıldığı anlaşılan yangının niteliği, boyutunun belirlenmesi şarttır. Bu nedenle dosyadaki deliller burada arz edilecektir.
Olay... Mengen Gezicik köyünde 28.11.2017 tarihinde gece 03:00 sularında meydana gelmiş olup 29.11.2017 günü (bir gün sonra) olay yeri inceleme tim uzmanları olan jandarma görevlilerinin dosyadaki olay yeri inceleme tutanağının ilgili yerleri aynen buraya alıntılanmıştır:
'Olay yerinin... Mengen ...köyü Esatlar mahallesinde ikamet eden ... isimli şahsın evinde meydana geldiği görüldü. Şüpheli yangın olayının meydana geldiği evin iki katlı kerpiç ve ağaçtan yapılma eski bir yapı olduğu görüldü. Evin alt kısmının ahır ve ardiye olarak kullanıldığı üst kısmında ise mağdur ...'in ikamet ettiği tespit edildi.
Yangının giriş katta bulunan ahır ve ardiye olarak kullanılan bölümüne açılan ağaç kapıda meydana geldiği görüldü. İnceleme esnasında yangın olayının meydana geldiği alanda benzine benzer bir koku hissedildi. Yangının giriş kapısının hemen alt sol köşesinde girişte bulunan elektrik saatinin hemen altında meydana geldiği, yangın sonrası kapı üzerinde kararmalar oluştuğu, kapının sol alt köşesinde yanmış küçük odun parçalarının bulunduğu başkaca bir zarar oluşmadığı görüldü.
Olay yeri inceleme tutanağı ekindeki fotoğraflar (3 fotoğraf vardır) incelendiğinde iki katlı alt katı taş üst katı ahşap olan binanın ahşap giriş kapısının girişe göre sol alt köşesinin hemen önünde yanmış küçük odun (çıra) közlerinin bulunduğu tarafımızdan gözlenmiş, müşteki ... Güler de duruşmadaki ifadesinde kapının önünde çıkan yangının kendisinin bıraktığı çıra poşetindeki çıralar kullanılarak çıkarıldığını söylemiştir. Yani yangın kapının yakılması suretiyle değil çıraların kapı önünde yakılması suretiyle başlatılmıştır. (Olay yeri incelemesi yapan kolluk görevlileri de kapının yanmadığını kararmaların oluştuğunu tespit etmişlerdir.)
Olay mahallinde bulunan pet şişedeki sıvı maddeden ve yangının çıkarıldığı yerden alınan kül numunelerinden alınan örneklerde petrol ve türevlerinin bulunduğu sabittir.
Yine dosya kapsamına göre yakılan ev kardeş olan sanıklardan ... ve mağdur ...'in babalarına ait olup iki kardeşe miras kalan evde çıkarılmıştır yani bu evde sanık ...'ın da yasal olarak hakkı mevcuttur.
Yerel mahkemece sanıkların ayrı ayrı iki kez nitelikli adam öldürmeden mahkumiyetine karar verirken gerekçe olarak olay gecesi 04:30'da sanıkların 5 litrelik benzin bidonundaki benzinin tamamının kapıya ve çevresine döküldüğü, bununla da yetinilmeyerek olay yerindeki çıraların da yangını hızlandırmak için kapının önüne konulduğu şeklindeki tespit ne dosyadaki olaydan hemen sonra düzenlenen Jandarma Olay Yeri İnceleme Timinin raporuna ne de raporun ekindeki fotoğraflara uymamaktadır. Zira ilgili raporda çok açık şekilde yangının çıkarıldığı benzinin döküldüğü söylenen kapının kendisi olmadığı, kapının önündeki kömürleşen çıralar yakılarak yangının başlatıldığı sabittir. Uzun yıllar boyunca kapı olarak kullanılan kurumuş ahşap kapıda kararma dışında yangın izleri olmaması bu kapıya 5 litre benzin döküldü ve yakılarak evdekiler öldürülmeye kast edildi şeklindeki kabulün dosyadaki delil durumu dikkate alındığında doğru olmadığını açıkça göstermektedir. Yerel mahkeme oluşa, dosyaya uygun olay yeri inceleme raporu ve ekli fotoğrafları dikkate almadan ve her nasıl belirlediği anlaşılamayan 5 litre benzini dökerek evi yaktıkları kabulü ile hareket etmiş olup bu kabul dosya kapsamıyla örtüşmemektedir. Olayda 5 litre benzin kullanıldığına dair hiçbir beyan, delil yoktur. Sadece 5 litrelik boş bir bidon bulunmuş bu bidonun dolu olup tamamının ahşap kapıya dökülüp yakıldığı kabul edilmiştir. Halbuki 5 litrelik benzin döküldüğü hâlde yanmayan sadece islenen kapının durumu dahi yerel mahkemenin kabulünün yanlış olduğunu göstermektedir. Ancak 5 litrelik benzin döküldü kabulüyle bu karar kurulmuştur.
Sanıkların gözdağı vermek kastı ile sanık ...'ın babadan kalma kendinin de hissedarı olduğu söylenen evinin kapısı önünde çıraları bir miktar benzinle tutuşturarak yaktıkları sabit olan sanıkların eyleminin aralarında öldürmeyi gerektirir bir husumet olmayan sanıkların gözdağı vermek amacı ile gerçekleştirilen nitelikli mala zarar verme suçunu oluşturduğunu düşündüğümden kardeş olan sanık ... açısından kapısı yanan evin mülkiyet durumunun belirlenip sonucuna göre TCK 152/2-a, 106/2-a, 167 maddeleri, sanık ... açısından da TCK 152/2-a, 106/2-a maddeleri gereği karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile Dairemizin çoğunluk görüşüne katılmıyorum.",
Daire Üyesi M. B. Seçkin ise;
"Kasten öldürme suçunun manevi unsuru kasttır. Kast, suç tipinin gerçekleştirilmesinin bilinmesi ve istenmesidir. TCK'nin 21 maddesinin 1. fıkrasına göre doğrudan kast 'suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.' Anılan maddenin 2. fıkrasında ise olası kast düzenlemesine yer verilmiştir. Buna göre, 'kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır.' Failin kastının belirlenmesi iç dünyasıyla ilgili olduğundan, tespiti son derece zordur. Bu nedenle eyleme bağlı olarak kastının açığa çıkartılması ispat hukuku açısından çok önemlidir. Somut olayda, mahkemece kastın ölüm neticesine yönelik olup olmadığı tespit edilecektir. Kasten öldürme suçunda ve nitelikli hallerinde söz konusu olan kast, doğrudan kast olabileceği gibi olası kast da olabilir.
Dosya içeriğine göre; yakın akraba olan sanıklar ile mağdurlar arasında olay tarihinden önce husumet bulunmamakta olup, bu husus gerek sanık savunmalarından gerekse mağdur ...’in 18.09.2018 tarihli duruşmadaki beyanından anlaşılmaktadır. Olay tarihinde aşırı miktarda alkol tüketen sanıklar ... ve ... kendi aralarında konuşurken sanık ..., babasından kalan evin mağdur ve katılan tarafından kullanılmasının zoruna gittiğini, sanık ... ise yengesinin tavuklarının ve kesim motorunun katılan ... tarafından çalınmış olabileceğini söyleyerek- mağdur ve katılana kızmışlar, sanık ...’in tüm aşamalardaki istikrarlı ve samimi beyanlarından da anlaşılacağı üzere gözdağı vermek amacıyla mağdur ve katılanın yaşadığı evin önünde ateş yakmışlardır. Olaydan sonra olay yeri inceleme ekipleri tarafından çekilen fotoğraflara bakıldığında yakılan ateş sonucunda evin önünde cüzi derecede bir hasar oluştuğu, ısı nedeniyle evin önündeki ampulün patladığı, evin kapısının ve ateşin yakıldığı yerin islenerek kirlendiği anlaşılmıştır.
Hayatın olağan akışına göre bir evin önünde yakılan her ateş yangına yol açabileceği gibi, çıkan yangının eve yayılarak evde bulunanların vücut bütünlüğüne veya yaşamına zarar verebileceği bilinen bir gerçektir. Somut olayda belirlenmesi gereken en önemli husus, sanıkların ateş yakma eylemini gerçekleştirdikleri sırada içlerinde barındırdıkları niyetlerinin mağdur ... ve katılan ...’ı öldürmeye yönelik olup olmadığının saptanmasıdır. Sanık savunmalarına göre kastın, mağdur ve katılana gözdağı vermek olduğu açıktır. Eyleme bağlı olarak açığa çıkan kastın öldürmeye yönelik olduğunu söylemek ise mevcut delillere göre mümkün görülmemektedir.
Yerel Mahkeme gerekçesinde; yangın çıkarılmak istenen yerin üzerindeki elektrik panosunun açık bırakılarak ateşin yakılmaya çalışıldığı, yangına müdahale edilmemesi halinde tek çıkış kapısı yanacağından mağdurların kaçma imkânına sahip olamayacakları, evin kapısına benzin dökülerek yakıldığı, yanma eyleminin kısa sürede gerçekleşeceği düşünülerek vasıtanın öldürmeye elverişli olduğu kabul edilmiş, ateş yakıldıktan sonra sanıklar tarafından resmi birimlere haber verilmemesi öldürme kastını açığa çıkaran bir delil olarak gösterilmiştir. Bu kabul dosya kapsamı ile uyumlu değildir. Şöyleki, öncelikle evin kapısı yakılmamış kapının önünde yakılan ateş nedeniyle kapıda kararma meydana gelmiştir. Yangının evin tamamına sirayet etmesi amacıyla elektrik panosunun sanıklar tarafından açık bırakıldığına ilişkin bir delil bulunmamakla birlikte, olay yeri inceleme birimi tarafından olaydan sonra yapılan tozlama işleminde, pano üzerinde parmak izine veya avuç içine de rastlanmamıştır. Elektrik panosunun zaten açık olması veya katılan ... tarafından açılması da olasıdır. Evin tamamen yanması olasılığının gerçekleşmesi halinde ise mağdurların illa evin kapısından dışarı çıkması gerekmemektedir. Keşif sırasında mahkeme heyeti tarafından çektirilen fotoğrafların incelenmesi halinde evin birçok yerinden dışarı çıkılabilmesi mümkündür. Sanıkların ateş yaktıktan sonra resmi birimlere haber vermemesi ise kastlarını belirlemek için delil olarak kabul edilemez. Yangın, umulanın dışında evin tamamına sirayet etse idi bu durumda sanıkların bunu görüp resmi birimlere haber vermemesi aleyhlerine değerlendirilebilirdi.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun içtihatlarında vurguladığı üzere, ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi, 'suçsuzluk' ya da 'masumiyet karinesi' şeklinde ifade edilen 'şüpheden sanık yararlanır' ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın her hangi bir suçtan mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, gerçekleşen eylemin nitelendirilmesi sırasında da uygulanabilir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak gerçekleştirilen eyleminin daha ağır bir suç olarak nitelendirilmesi anılan ilkeye aykırılık oluşturacaktır. Somut olayda, eylemi gerçekleştirildiği yerin hemen yanında odun, kütük ve çalı çırpı bulunmasına rağmen (olay yeri inceleme biriminin çektiği fotoğrafta görülmektedir) evin önündeki betonun üzerinde ateş yakan sanıklar, katılan ve mağdura gözdağı vermek istemiş, gerçekleştirdikleri eylem ile tehdit kastlarını açığa çıkarmışlardır. Yargıtay 1. Ceza Dairesinin yerleşik uygulamasına göre, açığa çıkan kasta bakılmaksızın gerçekleştirilen eylem neticesinde ölüm sonucu 'mutlak' veya 'muhakkak' ise failin kasten öldürme suçundan cezalandırılması gerektiği kabul edilmektedir. Dosya arasında bulunan fotoğrafların incelenmesinde yakılan ateşin boyutu ve evin herhangi bir yerine sirayet etmemesi, evin büyüklüğü ve mağdurların bulunduğu yerin yangının çıkış yerine uzaklığı, yangının büyümesi halinde mağdurların evin birçok yerinden kaçma imkânlarının bulunması dikkate alındığında ölümün 'muhakkak' bir sonuç olduğunu söylemek mümkün değildir. Gerek soruşturma gerekse kovuşturma evresinde aldırılan bilirkişi raporlarında da sonucun 'muhtemel' olduğu değerlendirilmiştir. Soruşturma evresinde alınan 14.02.2018 tarihli raporda 'yangına müdahale edilmemesi durumunda müştekilerin can güvenliğini tehlikeye attığı', kovuşturma evresinde alınan 14.04.2018 tarihli raporda ise 'evin kullanılamaz hale gelebileceği' ve 'kişilerin zarar görebileceği hatta hayatlarını kaybedebilecekleri' kanaatleri bildirilmiştir.
Tüm bu açıklamalar göz önüne alınarak mağdur ve katılana gözdağı vermek amacıyla evlerinin girişinde ateş yakarak zarar veren sanıkların TCK’nin 106/2-a ve 43/2-1 maddeleri ile aynı Kanun’un 106/3. maddesi delaletiyle 151/1, 152/2-a (sanık ... hakkında TCK’nin 167. maddesi de tartışılmalıdır) maddelerine göre silahla tehdit ve nitelikli mala zarar verme suçlarından temel ceza tayininde alt sınırdan uzaklaşılarak cezalandırılmaları ve bu nedenle nitelikli öldürme teşebbüsten kurulan mahkûmiyet hükümlerinin bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan çoğunluk görüşüne katılmamaktayım." düşüncesiyle,
Karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 16.06.2021 tarih ve 2115 sayı ile;
"...Karşı oy kullanan üyelerin karşı oy gerekçelerinde de belirttikleri üzere; sanıkların eylemlerinin silahla tehdit ve nitelikli mala zarar verme suçlarını oluşturduğu," görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 04.10.2021 tarih, 9974-13009 sayı ve oy çokluğuyla itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay 1. Ceza Dairesi çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıkların eylemlerinin niteliğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
28.11.2017 tarihinde saat 05.25'te düzenlenen tutanakta; aynı tarihte saat 04.30 sıralarında ...köyü, .... Mahallesi'nde ... isimli şahsa ait evde yangın meydana gelmesi ile ilgili olarak saat 05.10'da olay mahalline gelindiği, olay mahallinde ev sahibi olan mağdur ... (Yusuf oğlu) ile yapılan sözlü mülakatta, "Yangın olayını başlatan kişilerin ... (... oğlu) ve ... (Yusuf oğlu) olabileceğini, bu şahısları ...'in olaydan birkaç saat önce evin etrafında gördüğünü, şahıslardan şikâyetçi olduğunu," beyan ettiğini, durumla ilgili olarak Cumhuriyet savcısına bilgi verildiği, ismi geçen şahısların gözaltına alınması talimatı alındığı, ... ve ...'in yaşadıkları eve gidildiği, kapının çalındığı, sanık ...'in "Kim o?" şeklinde cevap verdiği sırada evin giriş kapısının 1 metre uzağında beton zeminde 5 litrelik su bidonunun olduğunun görüldüğü, fotoğrafının çekildiği, yapılan incelemede bidonun dıştan almış olduğu ısı etkisiyle şeklinin deforme olduğu, içerisinde de az miktarda benzin kokan sıvının olduğu, bidonun kapağının olmadığı, sanık ...'ın bu sırada kapının önüne çıktığı, kendisine isnat edilen suç hakkında bilgi verildiği, hakları hatırlatıldıktan sonra söz konusu bidon sorulduğunda, cevaben "Bu bidonu daha önce görmedim." dediği, bidonun delil niteliği bozulmadan ev sahibi sanığın rızası ile muhafaza altına alındığı tespitlerine yer verildiği,
29.11.2017 tarihinde saat 16.00'da düzenlenen olay yeri inceleme raporunda; olay yeri olan ...köyüne gelindiği, asayiş ekibi tarafından olay yerinde 5 litrelik kapağı olmayan pet şişe bulunduğu, bu pet şişenin içinde çok az miktarda yangın başlatıcı veya hızlandırıcı madde olduğu değerlendirilen sıvı bulunduğu, bunun uçmaması için ağzı kapaklı 0,5 litrelik pet şişenin içerisine koyularak kapağının kapatıldığının öğrenildiği, olay yerinde bulunan 5 litrelik şişe ve içerisine uçmaması için sıvı konulan 0,5 litrelik pet şişenin devriye ekibinden teslim alındığı, olayın...'nun, ....ilçesi, ...köyü,...Mahallesi'nde ikamet eden ...'in evinde meydana geldiğinin görüldüğü, yangın olayının meydana geldiği evin iki katlı kerpiç ve ağaçtan yapılma eski bir yapı olduğu, evin altı kısmının ahır ve ardiye olarak kullanıldığı, üst kısmında ise mağdurun ikamet ettiğinin tespit edildiği, yangının giriş katta bulunan ahır ve ardiye olarak kullanılan bölüme açılan kapıda meydana geldiğinin görüldüğü, inceleme esnasında yangın olayının meydana geldiği alanda benzine benzer bir kokunun hissedildiği, yangının giriş kapısının hemen alt sol köşesinde, girişte bulunan elektrik saatinin hemen altında meydana geldiği, yangın sonrası kapı üzerinde kararmaların oluştuğu, kapının sol alt köşesinde yanmış küçük odun parçalarının bulunduğu, başkaca bir zararın oluşmadığının görüldüğü, kapı üzerinde ve elektrik panosu üzerinden tozlama yöntemi ile parmak izi araştırması yapıldığı, olay yerinde ve çevresinde ..., ayakkabı izi ve araç lastik izine rastlanmadığı, yangının çıkış sebebinin tespiti amacıyla cam kavanoz içerisine yangın artığı kül numunesinin alındığı tespitlerine yer verildiği,
28.11.2017 tarihinde saat 06.42'de sanıklar için yapılan alkol kontrolünde sanık ...'in 1,71, sanık ...'ın 2,20 promil alkollü olduklarının tespit edildiği,
14.02.2018 tarihli bilirkişi yangın uzmanı tarafından düzenlenen raporda; dosya içerisinde bulunan CD ve olay mahalline ilişkin fotoğraflardan söz konusu taşınmazın kerpiç, giriş yığma taş ve ahşap malzemeden yapılmış giriş, zemin ve çatı arası katlarından oluştuğu, ana taşınmazın tek girişinin olduğu ve bu girişin zemin kattan sağlandığının görüldüğü, ( mevcut fotoğraflara göre) giriş kapısının ahşap doğrama ve oldukça eski yapım olduğu, giriş zeminin taş olduğu, duvarların ise ahşap-taş malzemeden imal edildiği, elektrik tesisatının ise ana taşınmazın yapım özelliğine göre sıva üstü tesisat şeklinde yapıldığının görüldüğü, 28.11.2017 tarihli tutanak ve sanık ...'in ifadesinden yangın çıkartmak için kullanılan maddenin benzin olduğunun anlaşıldığı, hava sıcaklığının +4 C olduğu, kar yağışı olmadığı, mevcut fotoğraflara göre yangın çıkış noktasının ana taşınmaz girişinde olduğu, üstünün ve yan kısımlarının ahşap-metal sundurma ile kapatıldığı, taşınmazın mevcut 1. kat duvarlarının ahşap ağırlıklı kerpiç ile yapıldığı, yine taşınmazın çatı kısmının ve pencere doğramalarının ahşap olduğu, yangının çıkış noktasının taşınmazın tek giriş ve çıkış kısmında olduğu, taşınmazın imal edildiği yapı malzemelerinin cinsine göre ahşap ağırlıklı olduğu, yangının başlangıç noktasının hemen yanında sobada kullanılmak üzere doğranmış ve kütük hâlde bol miktarda odun olduğu, ana taşınmazın imal ediliş özelliğine göre de yangının başlangıç noktasının 2 metre hemen üzerinde bulunan sıva üstü tarzda yapılmış bulunan elektrik tesisatı ve sayacı göz önüne alındığında yangını çıkarmada kullanılan sıvı maddenin de benzin olarak kabul edilmesi hâlinde çok kısa bir sürede ana taşınmazın tamamına yangının sirayet edeceğinin düşünüldüğü, olay gün ve saatinde sanıkların çıkardığı yangının mağdurların kullandığı evin fiziki özellikleri vs. göz önünde bulundurulduğunda yangına müdahale edilmemesi durumunda mağdurların can güvenliğini tehlikeye attığı sonuç ve kanaatine varıldığının bildirildiği,
Jandarma Genel Komutanlığı Merkez Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliğinin 17.01.2018 tarih ve 36 sayılı uzmanlık raporunda; söz konusu pet şişe üzerinde mukayeseye elverişli iz tespit edilemediği, sanıkların parmak izlerinin de ...e kaydedilmek üzere Parmak İzi Arşiv Şube Müdürlüğüne teslim edildiğinin bildirildiği,
Jandarma Genel Komutanlığı Merkez Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliğinin 08.01.2018 tarih ve 10 sayılı uzmanlık raporunda; yangın artığı gönderme ambalajı içindeki cam kavanoz içinde yangın artığı numunesi ile 0,5 litrelik pet şişe içerisinden alınan ekstraksiyon numunelerde yapılan kimyasal analizleri sonucunda benzin ve motorin karışımı ile benzer profil yapının tespit edildiğinin belirtildiği,
Mahkeme tarafından 09.05.2018 tarihinde yapılan keşif sonucu bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 14.05.2018 tarihli raporda; evin zemin katının dış duvarlarının taştan yapıldığı, zemin kat üstünün ahşap kaidelere oturtulduğu, üst kat ve çatının taşıyıcılarının taban ve tavan alanlarının tamamen ahşap olduğu, dış duvar ahşaplar arası dolgu malzemesinin kerpiç ve tuğla olduğu, yapının dış duvarlarının hımış yapı olduğu, dosyadaki ifadeler ve raporlara göre benzin ve motorin karışımı hızlandırıcı kullanılarak yangının başladığının anlaşıldığı, yangının başlangıç noktasının giriş kapısının sol kısmında, elektrik saatinin bulunduğu, panonun altında olduğu, kapının iç yüzeyinde de yangının oluşturduğu tahribat, ahşap olan giriş tavanında da meydana gelen ısıdan dolayı tavandaki ampulün patladığı, evin giriş kapısının iki kanatlı ahşap olup her bir kanat ebadı 85x207 cm olduğu, evi kullananların ve zemin katta bulunan ahıra hayvanların giriş ve çıkışlarının bu kapıdan sağlandığı, kapıdan girdikten sonra sahanlığın zemininin taş olduğu, yan duvarlarının ve tavanının ahşap olduğu, girişe göre sağ tarafta yakılmak üzere kesilmiş ve istiflenmiş odunların bulunduğu, kapısı ahşap olan odunluk deposu, girişin tam karşısında içinde hayvanların bulunduğu ahşap giriş kapısı olan ahırın bulunduğu, sol tarafın ise üst kata ulaşımı sağlayan ahşap merdivenin bulunduğu alana açıldığı, dönerli ahşap merdivenle üst kata çıkıldığı, üst kata çıkıldığında sağ tarafta bulunan odada üst kayar şekilde açılan, açıldığında 61x58 cm boşluğu bulunan ik adet pencere bulunduğu, yatak odası olarak kullanılan bu odanın yangın başlangıç noktasının üstünde bulunduğu, üst kat merdiven çıkışının tam karşısında bulunan oturma ve yatak odasının doğu cephesinde üst kayar şekilde açılan 61x48 cm boşluğu olan iki adet pencere, kuzey cephesinde yine aynı tip ve ebatta iki adet pencere bulunduğu, bir adedinin önünde çekyat bulunduğu, dosyanın tetkikinden olay gecesi mağdurların bu odalarda kaldığının anlaşıldığı, üst katın kuzeybatısında iki adet penceresi olan mutfak kısmı, güneybatısında tuvalet alanı bulunduğu, üst kattan çatı arasına çıkışı sağlayan, üst kata çıkış merdiveninin devamı olan ahşap merdivenin bulunduğu, yangına kısa sürede müdahale edildiği, kısa sürede müdahale edilmeseydi; yapının ve yangının çıkış noktasının kuru ahşaplarla kaplı olması, yanma hızını arttıracağından hızlı bir yanmanın meydana geleceği, söz konusu alanda yangın başlatan hızlandırıcı yakıt kullanılması ve kapı üzerinde bulunan havalandırma boşluklarının yanmanın hızını artıracağını, yangın başlangıç kısmının tam kapı da olması nedeniyle yanma hem içeride, hem de sundurma bölgesinde devam edeceği, dışarıda devam eden yangın, önce kapıyı tutuşturarak, sundurmanın taşıyıcılarına ve sundurma altında bulunan istiflenmiş odunlara sirayet ederek yangın çok kısa sürede büyüyüp, binanın dış kısımlarına da ilerleyeceğinin, söz konusu yangının binanın iç kısmında sahanlık alanında duvar ve tavanın ahşap olması sebebiyle hızlı bir şekilde büyümesinin muhtemel olduğu, yangının hava boşluklarından ve ısınan havanın yukarı çıktığı düşünüldüğünde ikinci kata ulaşan ahşap merdivenlere ve merdiven boşluğuna yangının yayılımı çok hızlı olacağı, taban ve tavan alanlarının ahşap olması nedeniyle bu alanda ilerleyen alev ve yüksek ısı binanın tamamının yanmasına neden olacağı, çıkan yangının neticesi yangın ürünü olan duman ve yüksek ısının merdiven boşluğundan üst kata yöneleceği düşünüldüğünde, kişilerin binanın tek ulaşım merdivenini kullanmalarının mümkün görünmediği, odalarda bulunan kuzey ve doğu cephelerine bakan pencerelerin açılan ölçüleri ve yerden yükseklikleri dikkate alındığında panik hâlindeki kişinin bu pencerelerden sağlıklı bir şekilde binayı terk etmesinin çok zor göründüğü, ayrıca doğu cephesine açılan pencerelerin sundurmanın üzerine açılması, sundurmadan yükselebilecek alevler nedeniyle kaçış için kullanılmasının mümkün görülmediği, çıkan yangına hemen müdahale edilmemesi hâlinde evin çok kısa sürede tamamının yanarak kullanılmaz hâle gelebileceği, yüksek sıcaklık ve dumandan kişilerin zarar görebileceği hatta hayatlarını kaybedebileceklerinin belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur ... Kollukta; ...köyündeki evinde oğlu katılan ... ile birlikte kaldığını, kalmakta olduğu evin kendisine babasından miras kaldığını, sanık ...'in amcasının oğlu, sanık ...'ın ise kardeşi olduğunu, gece televizyon izlerken uyuya kaldığını, oğlu ...'ın uykusu gelmediği için evin içerisine el feneri tuttuklarını fark ettiğini, camdan baktığında sanıklar olduğunu gördüğünü, saat 23.00 sıralarında uyandığını, bir daha gözüne uyku girmediğini, saat 04.30 sıralarında lavabo ihtiyacı için kalktığında pencereden bir şeylerin ışığının vurduğunu fark ettiğini, hatta araba ışığı sandığını, sonra cama yaklaşıp pencereyi açtığında birden bire alevlerin yükseldiğini, hemen katılan ...'a "Kalk oğlum yanıyoruz." diyerek uyandırdığını, bu sırada içeriye kapıdan dumanlar doluştuğunu, göz gözü görmediğini, güç bela çabalayarak oğlu ile yangını söndürdüklerini, yangın meydana gelen bölgenin hemen üzerinde kendisine ait çıraların bulunduğunu, bu çıra poşeti içerisindekilerin boşaltılarak yangının hızlanması için başlangıç noktasına konulduğunu, aynı zamanda yangından sonra yaptığı kontrolde yangın çıkış noktası olan yerin hemen üstünde bulunan elektrik panosunun açıldığını, ayrıca etrafta benzin kokusu olduğunu,
Mahkemede; kardeşi olan sanıkla ve amcasının oğlu olan sanıkla hiçbir husumetinin bulunmadığını, olay günü akşam üzeri erken uyuduğunu, bu nedenle gece erken uyandığını, bu sırada dışarıdan bazı sesler duyduğunu, dışarıya baktığında evin önünün yandığını gördüğünü, aynı evde diğer odada oğlu katılan ...'ın yattığını, kendisini uyandırdığını, hemen aşağıya indiklerini, aşağıda kapının yan tarafında yangın çıktığını gördüklerini, kapının önünde bulunan çeşmeye bağlı hortumla müdahale ederek yangını söndürdüklerini, esasen çok büyük bir yangın olmadığını, kendisinin koyduğu çıra poşetini kullanarak yangının çıkartıldığını, yangını kimin çıkarttığını bilmediğini, sonradan duyduğuna göre amcasının oğlu sanık ...'in çıkarttığını, aşağıya kendisinin indiğini, kalp hastası olduğunun doğru olduğunu, fakat durumunun iyi olduğunu, sanıklardan şikâyetçi olmadığını,
Katılan ... Kollukta; ...köyünde babası ... ile birlikte yaşadığını, 28.11.2017 tarihinde saat 00.30'da babasının çoktan uyuduğunu, kendisinin de uyumak için ışıkları kapatıp yatağına girdiğini, yaklaşık 10-15 dakika sonra sanıklar ... ve ...'in birbirleri ile münakaşa ederek evden çıktıklarını, köy içine doğru yürüdüklerini, sanıkların büyük ihtimalle alkol aldıklarını, uykusunun kaçtığını, saat 03.00 sıralarında sanık ...'ın yattığı odaya doğru ışık tuttuğunu, kendi kendisine bir şeyler söylediğini, sanık ...'i görmediğini, sanık ... kendilerine seslenip bulaşmadığı için uyukladığını, aradan 1-1,5 saat geçtikten sonra babası ...'in "..., ..." diye bağırdığını, babasına "Buyur baba" dediğini, bunun üzerine babasının "Bir yer yanıyor." dediğini, yattığı odasının kapısını açar açmaz dumanların dolduğunu, korku ve panik içerisinde üzerini giyinerek kendisini dışarıya attığını, daha sonra babasıyla evin giriş kapısından başlayan yangını söndürdüklerini, muhtemelen dışarı çıkmamaları için ya da dumandan boğulmaları için özellikle kapının önünden bu yangının başlatıldığını, yangını söndürdükleri sırada yoğun bir benzin kokusu olduğunu, ayrıca kapağı kapalı olan elektrik sayacının kapağının açık olduğunu, yangının meydana geldiği yer yakınında veya evin herhangi bir kısmında benzin bidonlarının olmadığını, ...'in de bu işin içinde olduğunu düşündüğünü,
Savcılıkta; Jandarmada verdiği ifadesini aynen tekrar ettiğini, gece saat 00.30 sıralarında yatağına girdiğini, fakat 10-15 dakika sonra akrabaları olan sanıkların seslerini duyduğu için dışarıya çıktığını, sanıkların birbirleri ile konuşarak köyün içerisine doğru gittiklerini, uykusunun kaçtığını, saat 03.00 sıralarında uyanık hâlde iken yattığı odaya sanık ...'ın ışık tuttuğunu, eve yaklaşık 5 metre uzaklıkta olduğunu, yanında sanık ...'in de olduğunu, ışığı belli bir süre aralıklarla tutmaya devam ettiklerini, ne olduğunu anlamadığını, daha sonra sanıkların tekrar köyün içine doğru gittiklerini, o arada uyuya kaldığını, yaklaşık 30-45 dakika sonra babasının "..." diye bağırmaya başladığını, kalkıp babasına "Ne oluyor?" diye sorduğunu, babasının kendisine "Bir yer yanıyor." dediğini, babasının kendi yattığı odanın hemen yanındaki odada yattığını, kapıyı açtığını, içeriye dumanların girdiğini, evlerinin altının ahır olduğunu, üstünün de yattıkları yer olduğunu, tek bir girişinin bulunduğunu, dumanlardan merdivenleri bulamadığını, merdivenleri indikten sonra kapının kilidini bulmaya çalıştığını, kapının bu esnada yandığını, el yordamıyla kapının kilidini açtığını, babasıyla beraber dışarı çıktıklarını, evin önündeki çeşmenin ucuna hortum takılı olduğunu, babasına hortumu tutturduğunu, kendisinin de evi söndürmeye çalıştığını, olay sonrası evlerinde maddi hasar meydana geldiğini, eğer babası uyanmasaydı canlarının da tehlikeye düşeceğini, sanıklardan şikâyetçi olduğunu,
Mahkemede; olay günü babası ile birlikte evde olduklarını, saat 03.30 sıralarında sanıkların her ikisini çitlerin yanında ellerinde fenerle gördüğünü, ikisinin konuştuğunu, kendi evlerine doğru baktıklarını, bir ara aralarında tartışma çıktığı için evin önünden ayrıldıklarını, bundan sonra uyuya kaldığını, daha sonra babasının seslenmesi ile uyandığını, babasının kendisine "Evde bir yer yanıyor, çabuk kalk." dediğini, evi dumanların sardığını, babasının yaşlı ve kalp hastası olduğunu, kendi imkânları ile evden çıkamadığını, babasını sırtlayarak evden çıkarttığını, çıkarken evin kapısının yandığını, yangının eve doğru yayıldığını, babasını bahçeye bırakarak evin kapısının önündeki sulama hortumu ile yangını söndürmeye çalıştığını, babasının zamanında uyanmamış olsaydı hem kendilerinin hem de evin alt tarafındaki damda bulunan hayvanların öleceğini, yangın sırasında her tarafı yağ ve benzin kokusu sardığını, hatta bu kokunun bütün eve ve kıyafetlerine sindiğini, hâlen olayın etkisinde olduğunu, ayrıca evin elektrik panosunun altında yangın çıkarmaya çalıştıklarını, kabloların ateş alması hâlinde yangının daha çabuk yayılacağını, sanıklardan şikâyetçi olduğunu,
Tanık ... Mahkemede; olay günü ev yanmadan önce mağdur ... ile birlikte .....eki Sahil Restoran isimli ... yerinde alkol aldığının doğru olduğunu, ancak aynı sanıkların orada olup olmadıklarını bilmediğini, mağdurlar ve sanıklar arasında bildiği bir husumet olmadığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... müdafisiz Kollukta; ...köyünde ikamet ettiğini, mağdur ... tanıdığını, ...'in kardeşi olduğunu, yanında kalan sanık ... ile de amca çocukları olduklarını, 27.11.2017 tarihinde saat 14.00 sıralarında evinde sanık ... ile içmeye başladıklarını, ...'in dediği gibi akşam saatlerinde Pazarköy köyüne gitmediklerini, evden hiç çıkmadıklarını, gece geç saatlere kadar evde içtiklerini, daha sonrasında uyuduklarını, bu süreç içerisinde evden hiç çıkmadıklarını, kendisi uyuduktan sonra sanık ...'in çıkıp çıkmadığını bilmediğini, ağaç kesim motoru olduğu için evinden benzin ve yağın eksik olmadığını, orman işi yaptığı için bu malzemelere ihtiyaç duyduğunu, evinde böyle malzemelerin olmasının normal olduğunu, evinin kapısının önünde bulunan bidonu daha önce görmediğini, muhtemelen suçu üzerine yıkmak isteyen kişilerin oraya koyduklarını, babasının evini niye yakmak isteyeceğini,
Savcılıkta; Jandarma Komutanlığında verdiği ifadesinin doğru olduğunu, evinin önünde odun kıyarken sanık ...'in kendisine yardımcı olduğunu, sanığın amcasının oğlu olduğunu, evi yanan mağdur ...'in de abisi olduğunu, evin yandığını Jandarmalar geldiğinde öğrendiğini, kesinlikle evin yandığından haberi olmadığını, sanıkla plan yapmadığını, alkollü olduğu için gece boyunca uyuduğunu, sanığın da kendi evinde kaldığını, gece tek başına çıkıp bu işi yaptıysa bile haberinin olmadığını, sanıkla restorana gittiklerini, restoranda abisi mağdur ...'in de olduğunu, ayrı masalarda oturduklarını, restoranda kısa bir süre oturduktan sonra eve geldiklerini, evde biraz daha alkol aldıklarını, sonra uyuduklarını, sanık ...'in niye birlikte bu işi yaptıklarını söylediğini anlam veremediğini, ancak abisinin oğlu ...'ın biraz sorunlu bir insan olduğunu, sanık ...'in yanında kaldığı yengesinin ördeklerini, tavuklarını çaldığını ve onu rahatsız ettiğini bildiğini, ...'in bu nedenle bu işi yapmış olabileceğini,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hâkimliğinde; Kollukta ve Savcılıkta vermiş olduğu ifadelerini aynen tekrar ettiğini, mağdur ...'in abisi olduğunu, yanan evin de babasının evi olduğunu, olay gecesi amcasının oğlu sanık ... ile alkol aldıklarını, akşam saat 21.00 sıralarında yattığını, akşam hakkında hatırladıklarının bunlar olduğunu, yattığında sanık ...'in yatıp yatmadığını hatırlamadığını, evinin dışında bulunan bidon hakkında bilgisi olmadığını, mağdurlarla bir husumetinin olmadığını,
Mahkemede; kesinlikle evi yakmadığını, olayın olduğu saatlerde evinde uyuduğunu, zaten akşama kadar evinin önünde odun kestiğini, diğer sanığın da kendisine yardım ettiğini, Jandarmanın gelmesi ile olayı öğrendiğini, evin zaten babasına ait olduğunu, ağabeyi ve yeğeninin bu evde kaldıklarını, niye bu evi yakacağını, ayrıca evinde mazotunun benzinin ... makinalarının nerede durduğunu diğer sanığın bildiğini, sanığın tamamen yalan söylediğini, sanık ... ile katılan ... arasında husumet olduğunu, olay günü restorana kesinlikle gitmediğini, daha önceki bir gün veya daha sonraki bir gün gitmiş olabileceğini, olay sırasında evinde uyuduğunu, evine jandarma geldiğinde sanık ...'in de kendi evinde olduğunu, restorana gitmediğini, sadece bütün gün çalıştıktan sonra evde alkol aldığını,
Sanık ... müdafisiz Kollukta; sanık ...'ın amcasının oğlu olduğunu, sürekli görüştüklerini, 27.11.2017 tarihinde saat 20.00 sıralarında sanık ...'ın evinde içmeye başladıklarını, sanığın kendisine dedesinden kalma evin yeğeni katılan ... tarafından kullanıldığını, kendisinin hakkının yenildiğini, bu durumu kaldıramadığını ve köye zarar verdiğini söyleyerek dert yanmaya başladığını, sonrasında sanık ...'ın kendisine "Bu ...'e gözdağı verelim, evini benzinle yakalım." dediğini, sanığa "Bu durumu yapamayacağını, yanlış olduğunu," söylediğini, sanığın ısrar etmeye devam ettiğini, alkolün de vermiş olduğu etkiyle yangın çıkarmayı kabul ettiğini, 28.11.2017 tarihinde saat 04.30 sıralarında sanığın evinden içinde benzin bulunan 5 litrelik su şişesini aldıklarını, beraber katılan ...'ın ikamet ettiği evin önüne gittiklerini, mağdur ... ve babasının ikamette olduklarını bildiklerini, akabinde sanık ...'ın elindeki benzin bidonunu ikametin giriş kapısına ve çevresine döktüğünü, kendisine "Çakmakla yak." dediğini, cebindeki çakmakla benzini ateşe verdiğini, o esnada sağ eli ve kolunun tüyleri, sağ kaşının ve saçının sağ tarafının bir kısmının benzinin alev alması ile birlikte tutuştuğunu, daha sonra sanıkla birlikte hiçbir kamu kurumuna haber vermeden evin önünden ayrıldıklarını, sanık ...'ın evine giderek yattıklarını, yangın olayının alkolün verdiği etkiyle meydana geldiğini, amaçlarının sadece ...'a gözdağı vermek olduğunu, olayda benzini tutuşturmak için kullandığı Royal marka çakmağı görevlilere rızası ile vermek istediğini,
Savcılıkta; İlçe Jandarma Komutanlığında verdiği ifadesinin doğru olduğunu, mağdur ...'in amcasının çocuğu olduğunu, ...'in oğlu katılan ...'ın yengesinin tavuklarını, kesim motorunu, ördeklerini çaldığını, bu şekilde rahatsızlıklar verdiğini, bu nedenle gözdağı vermek için sanık ... ile evinin önünde ateş çıkarmaya karar verdiklerini, olay günü saat 20.00 sıralarında sanık ... ile birlikte alkol almaya başladıklarını, alkol aldıkları esnada buna karar verdiklerini, kararı aldıklarında sanık ...'ın evinde bulunduklarını, saat 23.30 sıralarında restorana gittiklerini, restoranda da biraz daha alkol aldıklarını, hatta restoranda mağdur ...'in de olduğunu, ayrı masada oturduğunu, kalktıklarında mağdurun restoranda kaldığını, sanıkla köye gittiklerini, evde biraz daha alkol aldıklarını, evdeki 5 litrelik su bidonun içinde bulunan benzini alıp evden çıktıklarını, mağdur ...'in evine doğru gittiklerini, ışıkların kapalı olduğunu, fakat mağdurların evde olduklarını bildiklerini, bu esnada saatin kaç olduğunu hatırlamadığını, evin kapısının önüne ellerindeki tüm benzini döktüklerini, sanık ...'ın bu esnada sadece yanında bulunduğunu, benzini döktükten sonra kendisinin çakmakla ateşe verdiğini, ateşin bir anda parladığını, hatta kaşlarının biraz yandığını, ateş yanar yanmaz eve gittiklerini, kimseye haber vermediklerini, benzin bidonunu kendi evlerinin kapısının önüne attıklarını, kendi evleri ile mağdur ...'in evinin arasının 3 dakika olduğunu, sanık ... ile gece boyunca beraber olduklarını, yangın çıkarma işinde beraber hareket ettiklerini, amaçlarının sadece ...'ı korkutmak olduğunu, yaktıkları ateşin gözdağı niteliğinde olduğunu, evin tamamının yanacağı ihtimalini düşünmediklerini,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hâkimliğinde; Kollukta ve Savcılıkta vermiş olduğu ifadelerini aynen tekrar ettiğini, akşam saatlerinde amcasının oğlu sanık ... ile içmeye başladıklarını, daha sonra mağdur ...'e gözdağı vermek amacıyla evinin önünde ateş yakmaya karar verdiklerini, mağdur ... ile husumetlerinin bulunmadığını, ancak oğlu mağdur ... ile daha öncesinde tartışmalarının olduğunu, asıl amaçlarının ...'a gözdağı vermek olduğunu, gece 00.00'dan sonra sanık ...'ın evinden aldığı benzin bidonu ile birlikte mağdur ...'in evinin önüne gittiğini, benzini evin kapısının önüne döktüğünü, daha sonra benzini ateşlediğini, bunları yaptığı sırada sanık ...'ın evinde olduğunu, ancak mağdurun evine gittiğini bildiğini, sanık ...'ın kendisiyle neden gelmediğini hatırlamadığını, olay gecesi alkollü olduğunu, bütün gece alkol aldığını,
Mahkemede; olay günü sanık ... ile birlikte alkol aldıklarını, mağdur ... ve yeğeni ... ile herhangi bir husumetinin olmadığını, sadece katılan ...'ın yengesinin kesim motorunu ve ördeklerini çaldığını düşündüğünü, sanıkla alkol aldıktan sonra mağdurların evine gidip ateş yakmaya karar verdiklerini, kendilerini öldürme gibi bir kasıtlarının olmadığını, sanık ...'ın benzini getirdiğini, kapının önünde bulunan odunların üzerine benzini dökerek çakmağı ile ateşlediğini, daha sonra evlerine gittiklerini, giderken ateşin devam ettiğini, alkollü oldukları için ne gibi sonuçlar doğuracağını düşünemediklerini, olay sırasında mağdurların evde olduklarını bildiğini, olayın gece saatlerinde gerçekleştiğini, elinde fener olup olmadığını hatırlamadığını, Sahil Restoran isimli ... yerinde alkol alırken mağdur ...'in de aynı mekânda farklı masada olduğunu, ancak kendilerinden önce gittiğini, iki kişi toplam iki şişe 70'lik rakı içtiklerini, tüm amaçlarının mağdurları korkutmak olduğunu, evin mağdurlar tarafından kullanılmakla birlikte hepsinin evi olduğunu, birçok kez evde de kalmışlığının olduğunu, kollukta niye öyle bir ifade verdiğini hatırlamadığını, şimdiki ifadesinin daha doğru olduğunu, benzini sanık ...'ın kendi evinden 5 litrelik su şişesine aktararak temin ettiğini, kendisinin de yangını çıkarabilmek için mağdurların evinin kapısının önüne döktüğünü, diğer sanığın yalan söylediğini, gerçekten de birbirleri ile hiçbir husumetlerinin olmadığını, olay günü alkolün etkisiyle böyle bir eyleme giriştiklerini, diğer sanığın da kendisi ile birlikte olduğunu, öncelikle bütün gün evin önünde çalıştıklarını, ardından akşama Mengen'de bulunan restorana gittiklerini, restoranda alkol aldıklarını, hatta mağdur ...' in de Zekai isimli bir arkadaşı ile restoranda içtiğini, akabinde köydeki eve döndüklerini, evde de yemek yiyip alkol almaya devam ettiklerini, sarhoşluğun etkisiyle daha önceden basit bir ördek mevzu nedeniyle gözdağı vermek amacıyla birlikte yakılan evin kapısına gittiklerini, benzini döküp çakmağı kendisinin çaktığının doğru olduğunu, ancak bütün bunları sanıkla birlikte kararlaştırıp yaptıklarını, sanığın şu an hepsini yalanladığını, Zekai'nin dinlenilmesini talep ettiğini,
Savunmuşlardır.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözümlenmesi için öncelikle kasten öldürme suçuna teşebbüs, tehdit ve mala zarar verme suçlarının tek tek değerlendirilmesi gerekmektedir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun "Suça teşebbüs" başlıklı 35. maddesinde;
“Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur” hükmü yer almaktadır.
Buna göre suça teşebbüs, işlenmesi kast olunan bir suçun icrasına elverişli araçlarla başlanmasından sonra, elde olmayan nedenlerle suçun tamamlanamamasıdır. Maddenin açık hükmüne göre, icra hareketlerinin yarıda kalması ya da sonucun meydana gelmemesi failin iradesi dışındaki engel nedenlerden ileri gelmelidir.
Öte yandan, suça teşebbüsle ilgili değerlendirme yapılabilmesi, failin hangi suçu işlemeyi kastettiğinin belirlenmesini gerektirir ki buna "subjektif unsur" denir. Failin gerçekleştirdiği davranış ile bir suçu işlemeye teşebbüs edip etmediğini, eğer etmişse hangi suça teşebbüs ettiğini belirleyebilmek için öncelikle kastın varlığının belirlenmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle, tıpkı tamamlanmış suçta olduğu gibi, teşebbüs aşamasında kalan suçta da, işlenmek istenen suç tipindeki bütün unsurlar failce bilinmelidir. (İçel Suç Teorisi, Kayıhan İçel, Füsun Sokullu-Akıncı, İzzet Özgenç, Adem Sözüer, Fatih S. Mahmutoğlu, Yener Ünver 2. Kitap, 2. Baskı, ..., 2000, s.315.)
Bu husus, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 765 sayılı TCK'nın yürürlükte olduğu dönemde verilmiş olup kabul edilen ilkeler açısından 5237 sayılı TCK'nın teşebbüse ilişkin 35. maddesi yönüyle de varlığını devam ettiren 04.06.1990 tarihli ve 101-156 sayılı kararında da; “Teşebbüste aranan kast, icrasına başlanmış cürmü teşebbüs aşamasında bırakma kastı olmayıp, söz konusu suçu tamamlamaya yönelmiş kasttır” şeklinde açıklanmıştır.
Tehdit suçu ise TCK’nın 106. maddesinde;
"(1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(2) Tehdidin;
a) Silahla,
b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir." şeklinde düzenlenmiştir.
Türk Dil Kurumunun Büyük Türkçe Sözlüğü'ne göre, "Gözdağı verme" anlamına gelen tehdit, bir kimsenin bir zarara veya kötülüğe uğratılacağının bildirilmesidir. Bu bildirimin sözlü olması mümkün olduğu gibi başka yollarla ve bu bağlamda davranışlar yoluyla da yapılması mümkündür. Bu nedenle tehdit suçu; söz, yazı, resim, şekil veya işaret ile de işlenebilecek bir suç olup önemli olan gerçekleştirileceği belirtilen haksızlığın mağdurun bilgisine ulaştırılmasıdır (M. Emin Artuk, A. Gökcen, A. Caner Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Turhan Kitabevi, ..., 6. Bası, s. 100).
Tehdidin, mağdurun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya objektif olarak elverişli olması yeterli olup, saldırının kişinin veya başkasının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına, belirli bir ağırlıkta olmak kaydıyla malvarlığına veya bunlar dışındaki sair bir kötülüğe yönelik olması gereklidir. Suçun oluşabilmesi için mağdurun iç huzurunun bozulup bozulmadığının veya korkup korkmadığının ayrıca araştırılmasına gerek yoktur. Önemli olan failin tehdidi oluşturan fiili "Korkutmak amacıyla" yapmış olmasıdır. (Majno, Ceza Kanunu Şerhi, Sevinç Matbaası, ... 1978, C. II, s. 127; A. Pulat Gözübüyük, Mukayeseli Türk Ceza Kanunu, 5. Bası, C. II, s. 517 ve 873)
Tehdit suçuyla korunan hukuki yarar TCK’nın 106. maddesinin gerekçesinde; "Tehdidin koruduğu hukukî değer, kişilerin huzur ve sükûnudur; böylece kişilerde bir güvensizlik duygusunun meydana gelmesi engellenmektedir. Bu nedenle, söz konusu madde ile insanın kendisine özgü sulh ve sükûnuna karşı işlenen saldırılar cezalandırılmış olmaktadır. Fakat, tehdidin bu maddeyle korumak istediği esas değer, kişinin karar verme ve hareket etme hürriyetidir." şeklinde açıklanmıştır.
5237 sayılı TCK'nın "Mala zarar verme" başlıklı 151. maddesinin birinci fıkrasında;
"Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hâle getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan üçyıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır" şeklinde mala zarar verme suçunun basit hâli düzenlenmiş,
Suçun nitelikli hâlleri ise aynı Kanun'un 152. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında;
"(1) Mala zarar verme suçunun;
a) Kamu kurum ve kuruluşlarına ait, kamu hizmetine tahsis edilmiş veya kamunun yararlanmasına ayrılmış yer, bina, tesis veya diğer eşya hakkında,
b) Yangına, sel ve taşkına, kazaya ve diğer felaketlere karşı korunmaya tahsis edilmiş her türlü eşya veya tesis hakkında,
c) Devlet ormanı statüsündeki yerler hariç, nerede olursa olsun, her türlü dikili ağaç, fidan veya bağ çubuğu hakkında,
d) Sulamaya, içme sularının sağlanmasına veya afetlerden korumaya yarayan tesisler hakkında,
e) Grev veya lokavt hâllerinde işverenlerin veya işçilerin veya işveren veya işçi sendika veya konfederasyonlarının maliki olduğu veya kullanımında olan bina, tesis veya eşya hakkında,
f) Siyasi partilerin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ve üst kuruluşlarının maliki olduğu veya kullanımında olan bina, tesis veya eşya hakkında,
g) Sona ermiş olsa bile, görevinden ötürü öç almak amacıyla bir kamu görevlisinin zararına olarak,
İşlenmesi hâlinde, fail hakkında bir yıldan altı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Mala zarar verme suçunun;
a) Yakarak, yakıcı veya patlayıcı madde kullanarak,
b) Toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olmak suretiyle,
c) Radyasyona maruz bırakarak, nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanarak,
İşlenmesi hâlinde, verilecek ceza iki katına kadar artırılır..." şeklinde iken, 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 65. maddesiyle 5237 sayılı TCK'nın 152. maddesinin birinci fıkrasındaki "bir yıldan altı yıla kadar hapis" şeklindeki yaptırım "bir yıldan dört yıla kadar hapis" olarak, ikinci fıkrasındaki "iki katına kadar" şeklindeki artırım oranı ise "bir katına kadar" olarak değiştirilmiştir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Bolu'nun Mengen ilçesi, ...köyünde sanıklar ... ve ...'in aynı evde yaşadığı, mağdur ... ve katılan ...'in sanıkların evine yakın bir mesafede başka bir evde yaşadıkları, mağdur ... ile sanık ...'ın kardeş, sanık ...'in mağdur ... ve sanık ...'ın amca çocukları, mağdur ... ile katılan ...'ın baba oğul oldukları, 27.11.2017 tarihinde saat 20.00 sıralarında sanıkların kaldıkları evde alkol almaya başladıkları, alkol almaya saat 23.00 sıralarında Mengen ilçesinde bulunan Sahil Restoran isimli ... yerine giderek devam ettikleri, restorandan ayrıldıktan sonra evde içmeye devam ettikleri, bu esnada mağdur ve katılanın oturduğu evi yakmaya karar verdikleri, 28.11.2017 tarihinde saat 03.00 sıralarında ilk önce mağdur ve katılanın evine giderek el feneri ile ışık tuttukları, bu sırada katılan ...'ın amcası sanık ...'ı gördüğü, sanıkların 5 litrelik pet su şişesine benzin aktararak gece saat 04.30 sıralarında tekrar mağdur ve katılanın yaşadığı evin önüne geldikleri, yerin taş zemin olduğu, kış olması sebebiyle kapı girişinde yerde yakacak odunların bulunduğu, getirdikleri benzini mağdur ve katılanın evde olduğunu bildikleri hâlde evin giriş kapısının önüne ve etrafına döktükleri, daha sonra asılı bulunan çıraları alarak yakmayı amaçladıkları yere koydukları, sanık ...'in çakmakla benzini tutuşturduğu, parlama esnasında tüylerinin yandığı, benzin bidonunun da bir kısmının eridiği, yangını başlattıktan sonra herhangi bir yere haber vermeden bidonu da alarak ikamet ettikleri eve gittikleri, bidonu da evin girişine bırakarak uyudukları, yangın devam ederken mağdur ...'in tuvalete gitmek için kalktığında alevleri fark ettiği, oğlu katılan ...'ı kaldırarak dışarıya çıktıkları, dışarı çıktıklarında evin önündeki ... sayesinde yangını söndürdükleri, evin giriş kapısının üzerinde kararmaların oluştuğu, kapının sol alt köşesinde yanmış küçük odun parçalarının bulunduğu ve başkaca bir zararın tespit edilmediği olayda;
Hayatın olağan akışına göre bir evin önünde yakılan ateşin yangına yol açabileceğinin ve çıkan yangının eve yayılarak evde bulunanların vücut bütünlüğüne veya yaşamına zarar verebileceğinin beklenebilecek bir durum olduğu, yakın akraba olan sanıklar ile mağdurlar arasında olay tarihinden önce husumet bulunmadığı, bu hususun gerek sanık savunmalarından gerekse mağdur ...'in 18.09.2018 tarihli duruşmadaki beyanından anlaşıldığı, olay gecesi aşırı alkol alan sanıklar kendi aralarında konuşurken sanık ...'ın babasından kalan evin mağdur ve katılan tarafından kullanılmasının zoruna gittiğini, sanık ...'in ise yengesine ait tavuklarının ve kesim motorunun katılan ... tarafından çalınmış olabileceğini söyleyerek mağdur ve katılana öfkelendikleri, sanıklardan ...'in tüm aşamalardaki istikrarlı ve samimi beyanlarından da anlaşılacağı üzere sırf gözdağı vermek amacıyla içerisinde ne kadar benzin olduğu belli olmayan 5 litrelik bidonu alarak mağdur ve katılanın birlikte oturduğu eve gelerek kış ayı olması sebebiyle kapının önünde yerde taş üzerinde bulunan çıraları bir miktar benzinle tutuşturmak suretiyle yangın çıkardıkları, kapının önünde yakılan ateş nedeniyle kapıda is oluştuğu, bunun dışında herhangi bir zararın meydana gelmediği, kapının yanında bulunan elektrik panosunun sanıklar tarafından açıldığına dair delil bulunmadığı gibi, olay yeri inceleme birimi tarafından olaydan sonra yapılan tozlama işleminde pano üzerinde parmak izine ve avuç izine de rastlanılmadığı, keşif sırasında çektirilen fotoğrafların incelenmesinde, evin farklı yerlerinden dışarı çıkılmasının mümkün bulunduğu, aldırılan bilirkişi raporları kapsamında çıkarılan yangına bağlı ölüm sonucunun muhtemel olduğunun anlaşılması karşısında, sanıkların eylemlerine bağlı olarak ortaya çıkan kasıtlarının öldürmeye yönelik olduğu tereddütsüz bir şekilde tespit edilemediğinden, şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca sanıkların eylemlerinin nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin temyiz istemlerinin esastan reddine ilişkin kararının kaldırılmasına, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince verilen istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin kararın, sanıkların eylemlerinin nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsü oluşturmadığının gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına, cezalarının infazının durdurulmasına ve sanıkların başka suçtan tutuklu veya hükümlü değilse tahliyelerine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...; "....Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 28/03/2018 tarih ve 2018/714-76 sayılı iddianamesi ile, 28/11/2017 tarihinde Mengen'e bağlı ...köyünde müşteki ...'e ait evde yangın çıkması olayı ile ilgili olarak yürütülen soruşturma sonucunda;
Sanıkların bilirkişi raporuna ve diğer delilere göre çoğunluğu ahşap olan binanın tek çıkış kapısına geceleyin mağdurların evde uyuduğu sırada beş litrelik bidonla getirdikleri benzini yanıcı odun ve çıraların üzerine dökerek tutuşturdukları, sanıkların evde bulunanları yakarak öldürmeye teşebbüs etmek suçunu işledikleri bu nedenle ilk derece mahkemesinin Adam öldürmeye teşebbüs suçundan mahkumiyet kararının onanmasına ilişkin Yargıtay 1. Ceza Dairesinin onama kararına, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının sanıklara isnat edilen suçun tehdit ve mala zarar verme suçları kapsamına girdiğine dair suçun niteliği konusundaki itirazı oy çokluğu ile kabul edilmiştir. Ceza Genel Kurulunun sayın çoğunluğu ile aramızdaki görüş ayrılığının sanıklara isnat edilen suçun yakarak öldürmeye teşebbüs suçunu mu yoksa tehdit ve mala zarar verme suçlarını mı oluşturduğuna ilişkindir.
Dosya içerisinde bulunan deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Sanık ... ve amca oğlu ...'in mağdurların evini yakmaya karar verdikleri, 28/11/2017 günü saat 03.00 sıralarında ilk önce mağdurların evine giderek ışık tuttukları esnada mağdur ...'in sanık ...'ı gördüğü, sanıkların gece 04.30 sıralarında tekrar mağdurların evine gelerek, dosyadaki bilirkişi raporuna ve diğer delilere göre; sanıkların çoğunluğu ahşap olan binanın sanık ...'in 5 litrelik bidonun içerisindeki benzinin tamamını mağdurların içeride olduğunu bildiği halde, tek giriş çıkış kapısına ve etrafına döktüğü, bu sırada sanık ...'ın yanında bulunduğu, daha sonra asılı bulunan çıralık odunları alarak yakmayı amaçladıkları yere koydukları, benzini döktükleri yerin üzerinde bulunan elektrik panosunun kapağını açtıktan sonra sanık ...'in dosyada bulunan çakmakla benzini tutuşturduğu ve parlama esnasında kendisinin de tüylerinin yandığı, benzin bidonunun da bir kısmının eridiği, yangını başlattıktan sonra herhangi bir yere haber vermeyerek benzin bidonunu alarak ikamet ettikleri eve geldikleri, benzin bidonunu evlerine yakın bir konuma bırakarak uyudukları, yangın devam ederken mağdur ...'in tuvalete gitmek amacıyla kalktığında alevleri fark ettiği, mağdur ...'ı da kaldırarak dışarı çıkmaya çalıştıklarında her yeri dumanın kapladığını gördükleri, dışarı çıkarak bahçedeki ... sayesinde yangını söndürdükleri, geceleyin tek giriş çıkışı olan evde uyuyan mağdurun uyanmaması halinde, çoğunluğu ahşap olan evin içinde uyuyan mağdurlarla birlikte tamamen yanarak mağdurların ölmesinin mutlak olacağı kanaatine varılarak, sanıkların yakarak öldürmeye teşebbüs suçundan mahkumiyetine karar verilmiştir.
Yukarıda izah edilen nedenlerle sanıkların tek giriş çıkışı olan mağdurlara ait evin giriş kapısına yanıcı maddeler koyup beş litrelik benzini dökerek geceleyin yangın çıkarmak suretiyle evde bulunan ve uyumakta olan mağdurları yakarak öldürmeye teşebbüs etmek suçunu işledikleri, bu nedenle ilk derece mahkemesinin yakarak öldürmeye teşebbüs suçundan verdiği mahkumiyet kararının onanmasına ilişkin, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin onama kararının isabetli olduğu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının sanıklara isnat edilen suçun tehdit ve mala zarar verme suçları kapsamına girdiğine dair, suçun niteliği konusundaki 1. Ceza Dairesinin onama kararına itirazının reddine karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan; Ceza Genel Kurulu sayın çoğunluğunun itirazın kabul edilmesine dair düşüncesine katılmıyorum." düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 28.05.2019 tarihli ve 929-3039 sayılı temyiz istemlerinin esastan reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA,
3- ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince verilen 10.10.2019 tarihli ve 1425-1095 sayılı kararın, sanıkların eylemlerinin nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsü oluşturmadığının gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazı kabul edilip Özel Dairenin sanıklar hakkındaki temyiz başvurularının esastan reddine dair kararının kaldırılarak ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin hükmünün bozulmasına karar verilmesi nedeniyle sanıkların cezalarının İNFAZININ DURDURULMASINA, başka bir suçtan tutuklu veya hükümlü bulunmamaları hâlinde TAHLİYELERİNE,
5- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 15.02.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.